sadece 65 yaş üstü insanların yapabileceği muhabbetler
peynir övmek.
devamını gör...
nickaltı başlığı bile açılmamış ezik yazar
öğretmenim benim ışıklı ayakkabılarım var ama onun yok diyen çoçuk büyümüşte başlık açmış gibi olmuş. ah çocuk hiç mi büyümüycen.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
yazın sonunda ben yine aynı bankta. geldim durmaya, dinlenmeye. bank tanıdık, sorgularım da yabancı değil, kulaklığımda. asfalt değişiyor ama. karşımda yol çalışması var. kazmışlar bi’ ton kuru gürültü.
skip intro.
yazlık/kışlık ayrımında kıyıda tozlanmış müzik defterimi gördüm. sabah ki bir saniyelik duraksayışım beni tüm gün düşündürüp, yine aynı noktaya getirdi.
piyano hocamin ilk, tek ve son isteğiydi nota yazmam. son, çünkü epeydir görmedim onu. büyük ihtimalle bir daha karşılaşmayız ben aramadıkça. şuan başka arayışlardayım. hayalleri yine ittim, gerçek hayata odaklandım. ne o piyano benim evime girecek, ne ben nota yazacağım. imkansızım, imkansız kalacak bunu fark etmenin acısındayım bugün.
neyse sudoku, acıyorsa acıyodur çek elini yarayı kurcalama.
skip intro.
yazlık/kışlık ayrımında kıyıda tozlanmış müzik defterimi gördüm. sabah ki bir saniyelik duraksayışım beni tüm gün düşündürüp, yine aynı noktaya getirdi.
piyano hocamin ilk, tek ve son isteğiydi nota yazmam. son, çünkü epeydir görmedim onu. büyük ihtimalle bir daha karşılaşmayız ben aramadıkça. şuan başka arayışlardayım. hayalleri yine ittim, gerçek hayata odaklandım. ne o piyano benim evime girecek, ne ben nota yazacağım. imkansızım, imkansız kalacak bunu fark etmenin acısındayım bugün.
neyse sudoku, acıyorsa acıyodur çek elini yarayı kurcalama.
devamını gör...
kalbin yardımcı fiilleri
bir peter esterhazy kitabıdır.
kendinizi en yalın, en savunmasız, en saf halinizle insanlara gösterebileceğiniz anlar en büyük acıları çekmekte olduğunuz anlardır. canınız ne kadar çok yanıyorsa o kadar şeffaflaşmaya başlarsınız.
hayatta bir insanın yaşayacağı en büyük acılardan biri de annesinin ölümüdür belki. kendinizi terk edilmiş hissettiğiniz, karşılıksız sevgi ihtimalini kaybettiğinize inandığınız bir acı nirvana’sı olabilir o an.
peter esterhanzy annesini kaybettikten beş ay sonra karşımıza böyle bir romanla çıkıyor ve bize kalbin işlemeye devam etmesi için yardımcı fiillere ihtiyaç duyduğunu anlatıyor kendi dilinin döndüğünce.
romanda, ölen bir annenin ardından yakılan salya sümük bir ağıt yok. ölen anne yazarın zihninden yeniden hayat bulur, ancak zaman zaman öldüğü yaşta arzı endam ederken, zaman zaman da genç bir kız olarak ortaya çıkar.
romanın en ilginç yanı anlatıcının, farklı yaşlarda ve hayatının farklı dönemlerinde ortaya çıkıp yaşadıklarını ve ölmeden önce çektiği acıları ve bu acılara neden olan hastalığını anlatan annenin olmasıdır.
her kalbin bir yardımcı fiile ihtiyacı vardır, zamana göre çekilebilmek için.
kendinizi en yalın, en savunmasız, en saf halinizle insanlara gösterebileceğiniz anlar en büyük acıları çekmekte olduğunuz anlardır. canınız ne kadar çok yanıyorsa o kadar şeffaflaşmaya başlarsınız.
hayatta bir insanın yaşayacağı en büyük acılardan biri de annesinin ölümüdür belki. kendinizi terk edilmiş hissettiğiniz, karşılıksız sevgi ihtimalini kaybettiğinize inandığınız bir acı nirvana’sı olabilir o an.
peter esterhanzy annesini kaybettikten beş ay sonra karşımıza böyle bir romanla çıkıyor ve bize kalbin işlemeye devam etmesi için yardımcı fiillere ihtiyaç duyduğunu anlatıyor kendi dilinin döndüğünce.
romanda, ölen bir annenin ardından yakılan salya sümük bir ağıt yok. ölen anne yazarın zihninden yeniden hayat bulur, ancak zaman zaman öldüğü yaşta arzı endam ederken, zaman zaman da genç bir kız olarak ortaya çıkar.
romanın en ilginç yanı anlatıcının, farklı yaşlarda ve hayatının farklı dönemlerinde ortaya çıkıp yaşadıklarını ve ölmeden önce çektiği acıları ve bu acılara neden olan hastalığını anlatan annenin olmasıdır.
her kalbin bir yardımcı fiile ihtiyacı vardır, zamana göre çekilebilmek için.
devamını gör...
unutulmayan magazin olayları
ilker aksum ile sevgilisinin kameraların karşısına yüzlerinin ne hâle geldiğinden habersiz, ağızları kıpkırmızı çıkması, hahah. french kissler vardır.
devamını gör...
iki cümlelik korku hikayesi yaz
doğdu. kadın olarak.
devamını gör...
sevgilisi olmayan bireylerin yaptıkları
kendinizi geliştirin. kütüphanenizde okunmadık kitap, listenizde izlenmedik film bırakmayın. araştırın, belgesel izleyin.
kendinize bir sevgilinin katamayacağı şeyleri katın dediğim başlıktır.
kendinize bir sevgilinin katamayacağı şeyleri katın dediğim başlıktır.
devamını gör...
sabır otu
(bkz: halikarnas balıkçısı) mavi sürgünü #479160 sabırlık otu ile başlar:
‘ sabırlık vardır, güneşin ateş yağdırdığı iklimlerde biter.anasının memesini tutan yavru gibi toprakları kavrayan köklerinden uçları süngülü dik yapraklarını salar. cehennemde yanan ifrit gibi on yıl alevlerde yavaş yavaş büyür ve güneşte parlayan bitkisel bir anıt olur.on yıllarca aldığı ışıkla sıcaklığı, bir kıymığını bile alıkoymadan yeni bir kılıkta yine yaratılışa verir. böylelikle en yalın tanımıyla iyi insana benzer: hayattan aldığını, yine fazlasıyla gene yaşama verir. ‘

sabırlık otu (agave ) çoğunlukla aloe vera ile karıştırılan bir çöl bitkisidir, yazarın da anlattığı gibi çok sıcak iklimleri tercih eder. meksika’da çöllerde sıkça rastlanan agave, unesco dünya mirası listesinde yer alır. mavi olan türü tekila yapımında ; bazı türleri de dokumacılık, gıda sektörü, eczacılık ve kozmetikte kullanılır. bir hasır ya da halat , karamelli bal tadında bir şurup ya da bir ilaç olarak insanlığa yararı dokunur.
on onbeş yıldan sonra çiçek açabildiği için sabırlık otu adını alır. bazı kaynaklara göre altmış ila yüz yıl kadar yaşamaktadır, bu ona yüzyıl bitkisi denmesine de yol açar. çiçek açmasından sonra, belki de tüm enerjisini bu uzun ve gösterişli ürüne harcadığından ölür. çiçeklerinin güney kıyılarında dekorasyon amaçlı olarak kullanıldığını son zamanlarda görüyoruz.

not: ülkemizde sürmekte olan yangınlarda ağaçlar gibi, diğer bitkiler gibi sabır otları da yanıp tutuştu. ’insan’ elinde doğanın yok oluşunu çaresizce izlemek çok kötü. sabır isteyen bu bitkinin çiçeği, bir çamın ulu gövdesi, ağacı ev yapmış kuşun yumurtadan çıkan yavruları, orman toprağına sığınmış binlerce hayvan küller halinde havaya, suya toprağa karışıyor şimdi.
insanlığımızı, vicdanımızı yoklamak ; neyi yanlış yaptığımızı sorgulatmak için derimize nüfuz ediyor şimdi. kabaağaçlı' nın iyi insana benzettiği bu ot ve niceleri yüreğimizle birlikte yanıyor acı bir kokuyla.
‘ sabırlık vardır, güneşin ateş yağdırdığı iklimlerde biter.anasının memesini tutan yavru gibi toprakları kavrayan köklerinden uçları süngülü dik yapraklarını salar. cehennemde yanan ifrit gibi on yıl alevlerde yavaş yavaş büyür ve güneşte parlayan bitkisel bir anıt olur.on yıllarca aldığı ışıkla sıcaklığı, bir kıymığını bile alıkoymadan yeni bir kılıkta yine yaratılışa verir. böylelikle en yalın tanımıyla iyi insana benzer: hayattan aldığını, yine fazlasıyla gene yaşama verir. ‘

sabırlık otu (agave ) çoğunlukla aloe vera ile karıştırılan bir çöl bitkisidir, yazarın da anlattığı gibi çok sıcak iklimleri tercih eder. meksika’da çöllerde sıkça rastlanan agave, unesco dünya mirası listesinde yer alır. mavi olan türü tekila yapımında ; bazı türleri de dokumacılık, gıda sektörü, eczacılık ve kozmetikte kullanılır. bir hasır ya da halat , karamelli bal tadında bir şurup ya da bir ilaç olarak insanlığa yararı dokunur.
on onbeş yıldan sonra çiçek açabildiği için sabırlık otu adını alır. bazı kaynaklara göre altmış ila yüz yıl kadar yaşamaktadır, bu ona yüzyıl bitkisi denmesine de yol açar. çiçek açmasından sonra, belki de tüm enerjisini bu uzun ve gösterişli ürüne harcadığından ölür. çiçeklerinin güney kıyılarında dekorasyon amaçlı olarak kullanıldığını son zamanlarda görüyoruz.

not: ülkemizde sürmekte olan yangınlarda ağaçlar gibi, diğer bitkiler gibi sabır otları da yanıp tutuştu. ’insan’ elinde doğanın yok oluşunu çaresizce izlemek çok kötü. sabır isteyen bu bitkinin çiçeği, bir çamın ulu gövdesi, ağacı ev yapmış kuşun yumurtadan çıkan yavruları, orman toprağına sığınmış binlerce hayvan küller halinde havaya, suya toprağa karışıyor şimdi.
insanlığımızı, vicdanımızı yoklamak ; neyi yanlış yaptığımızı sorgulatmak için derimize nüfuz ediyor şimdi. kabaağaçlı' nın iyi insana benzettiği bu ot ve niceleri yüreğimizle birlikte yanıyor acı bir kokuyla.
devamını gör...
yazarlar ilkokulda olsa açılacak başlıklar
ben yine aynı başlıkları açardım.
devamını gör...
yazarların duydukları enfes cümleler
devamını gör...
insanlık tarihindeki en önemli icat
kesinlikle yazıdır.düşünsenize o kadar bilgi,belge ve eser yok olurdu.iskendiriye kütüphanesi belki de zarar görmese bugün geçmişe ait daha fazla bilgimiz olurdu mesela .günümüzde ise en önemli icatların mr,ekg gibi tıbbi cihazlar olduğu düşüncesindeyim.
devamını gör...
good morning veronica
orijinal adı "bom dia, verônica" olan netflix gerilim dizisi. şu anlık 1 sezon ve 8 bölümü bulunuyor, bölümlerin her biri yaklaşık 40-50 dakika süresinde. 2. sezonunun da bu yıl çıkması bekleniyor.
dizimizin ana kahramanı olan veronica torres, cinayet masasında çalışan bir polis. televizyonda yaptığı bir röportaj sonrasında kendisine ulaşan farklı kişiler oluyor, bunlardan biri de janete isminde, kocası ile çocuk sahibi olmaya çalışan ancak başaramayan ve bu yüzden kocasının yaptığı bir takım eylemlere kafes içerisinden şahit olan bir kadın. bu konu hakkında veronica'dan yardım istemeye çalışıyor, ama kadının kocası da oldukça nüfuzlu biri. o yüzden bu olayın içerisindeki hiçbir şey kolay olmuyor.
dizi gayet akıcı ve bir dahaki bölümde ne olacak merakıyla kendini hemencecik izletiyor. ben ilk sezonunu çok beğenerek ve merakla izledim ama hala açıklanmadığını düşündüğüm* kısımlar var. onların da 2. sezonda açıklığa kavuşacağını umuyorum.
dizimizin ana kahramanı olan veronica torres, cinayet masasında çalışan bir polis. televizyonda yaptığı bir röportaj sonrasında kendisine ulaşan farklı kişiler oluyor, bunlardan biri de janete isminde, kocası ile çocuk sahibi olmaya çalışan ancak başaramayan ve bu yüzden kocasının yaptığı bir takım eylemlere kafes içerisinden şahit olan bir kadın. bu konu hakkında veronica'dan yardım istemeye çalışıyor, ama kadının kocası da oldukça nüfuzlu biri. o yüzden bu olayın içerisindeki hiçbir şey kolay olmuyor.
dizi gayet akıcı ve bir dahaki bölümde ne olacak merakıyla kendini hemencecik izletiyor. ben ilk sezonunu çok beğenerek ve merakla izledim ama hala açıklanmadığını düşündüğüm* kısımlar var. onların da 2. sezonda açıklığa kavuşacağını umuyorum.
devamını gör...
estonya
yeni seçilen başbakanı ile, dünyada hem cumhurbaşkanı hem başbakanı kadın olan tek ülke olmuştur.
dip: kabinenin yarısı da kadınmış. hadi görüşürüz beyler.
dip: kabinenin yarısı da kadınmış. hadi görüşürüz beyler.
devamını gör...
normallik faşizmi
normallik nedir?
türk dil kurumunun sözlüğünde ''normal'' sözcüğü:
- aşırılığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama, ortalama durum
- kurala uygun, alışılagelen, olağan, düzgülü, aşırılığı olmayan, uygun
olarak tanımlanıyor.
pekala : kime göre neye göre?
aşırılığı ne ile ölçüyoruz? eksikliği? ortalama durumu kim belirliyor? kuralları hangi mecralar koydu? alışılagelen nedir? olağan nasıl olunur? neye uygunluk?
tanımı ise; tüm bu unsurların birileri tarafından dayatılmasına normallik faşizmi denir.
eğer normallik tüm bu unsurlar çerçevesinde şekilleniyorsa bu unsurları oluşturan kişi/kişilere ve kurumlara baştan anormal tanısı konmalıdır o halde.
insan özünün yaratıcılığı, davranışları, algılayışı ve eylemlerini bir çerçeve içine oturtmaya çalışmak aşırılık, taşkınlık, uygunsuzluk değil de nedir?
shut the fuck up! lan
türk dil kurumunun sözlüğünde ''normal'' sözcüğü:
- aşırılığı, eksikliği ve taşkınlığı olmama, ortalama durum
- kurala uygun, alışılagelen, olağan, düzgülü, aşırılığı olmayan, uygun
olarak tanımlanıyor.
pekala : kime göre neye göre?
aşırılığı ne ile ölçüyoruz? eksikliği? ortalama durumu kim belirliyor? kuralları hangi mecralar koydu? alışılagelen nedir? olağan nasıl olunur? neye uygunluk?
tanımı ise; tüm bu unsurların birileri tarafından dayatılmasına normallik faşizmi denir.
eğer normallik tüm bu unsurlar çerçevesinde şekilleniyorsa bu unsurları oluşturan kişi/kişilere ve kurumlara baştan anormal tanısı konmalıdır o halde.
insan özünün yaratıcılığı, davranışları, algılayışı ve eylemlerini bir çerçeve içine oturtmaya çalışmak aşırılık, taşkınlık, uygunsuzluk değil de nedir?
shut the fuck up! lan
devamını gör...
bu devirde sms atan insan
evde internet olmadığı zamanlarda internetim ayın yarısında biterdi ve bende mecburen konuşacağım insanlara smsten yazardım canım arkadaşlarımda biliyor tabii, mecbur ayak uydururlardı bana.. garip ama samimi hissettiren zamanlardı.
en son evde 3 gün gibi bir süre internetler gitti, flört olduğum çocuğa dedim böyle böyle internet kesildi bana ulaşamazsan smsten yazarsın, bir garipsedi bir garipsedi, ama konuştuk yani..ımm sonuç mu? çocuğun sms paketi bitti ve şu an konuşmuyoruz.
en son evde 3 gün gibi bir süre internetler gitti, flört olduğum çocuğa dedim böyle böyle internet kesildi bana ulaşamazsan smsten yazarsın, bir garipsedi bir garipsedi, ama konuştuk yani..ımm sonuç mu? çocuğun sms paketi bitti ve şu an konuşmuyoruz.
devamını gör...
el âlem ne der
zerre faydası dokunmayan ve asla da dokunmayacak olan kimliksiz insan sürüsünün boktan dedikodularından çekinildiğinde kullanılan bir söz.
ahh şu sosyal varlık olayı olmayacaktı ki gör o zaman huzuru. ama yook ucunda ölüm olsa bile gruptan dışlanmama psikoloji ağır basacak illa. sanki taş devrindeyiz sanki vahşi hayvanlardan korunmak için penguenler gibi birbirimize sokulmamız lazım.
nurten teyzenin, hikmet dayının o 'bilge' dünya görüşüne kimse muhtaç değil. onay almamız da gerekmiyor. zaten insanın bi kendine sorması lazım ben kimim de ona buna nutuk çekiyorum neyim lan ben dünkü bok diye. *
ahh şu sosyal varlık olayı olmayacaktı ki gör o zaman huzuru. ama yook ucunda ölüm olsa bile gruptan dışlanmama psikoloji ağır basacak illa. sanki taş devrindeyiz sanki vahşi hayvanlardan korunmak için penguenler gibi birbirimize sokulmamız lazım.
nurten teyzenin, hikmet dayının o 'bilge' dünya görüşüne kimse muhtaç değil. onay almamız da gerekmiyor. zaten insanın bi kendine sorması lazım ben kimim de ona buna nutuk çekiyorum neyim lan ben dünkü bok diye. *
devamını gör...
cem karaca
cem karaca'nın eşine yazdığı mektup:
canım benim, bir tanem, ilkim’im
ben çok yakında öleceğim, bunu hissetmek değil biliyorum ve adına lösemi diyecekler...
hoş kal, hoş yaşa ve beni, sana rağmen unut...
ya da unutma...ama sana son iki lafım şudur!
1.hayat her şeye rağmen güzeldir.
2.seni bu dünyada çok sevdim.
"hoş kal ,hoş yaşa" ne güzel bir veda cümlesi. eğer olur da bir gün sevdiğim birine veda etmek zorunda kalırsam böyle söyleyeceğim "hoş kal, hoş yaşa. "
canım benim, bir tanem, ilkim’im
ben çok yakında öleceğim, bunu hissetmek değil biliyorum ve adına lösemi diyecekler...
hoş kal, hoş yaşa ve beni, sana rağmen unut...
ya da unutma...ama sana son iki lafım şudur!
1.hayat her şeye rağmen güzeldir.
2.seni bu dünyada çok sevdim.
"hoş kal ,hoş yaşa" ne güzel bir veda cümlesi. eğer olur da bir gün sevdiğim birine veda etmek zorunda kalırsam böyle söyleyeceğim "hoş kal, hoş yaşa. "
devamını gör...
ansızın gelen aşık olma isteği
yalnızlıktan sıkıldıkça arada bir gelen istek. fakat insan o kadar alışıyor ki tek başınalığa, bu düşünceden anında vazgeçiveriyor.
devamını gör...