sobalı ev
yakıldığında aniden parlayıp kükreyen vezüv marka gaz sobamız vardı. küçük penceresinden sarı, turuncu, mavi alevler gözükürdü.sadece bulunduğu yeri ısıttığından, kış soğuğunda odanın dışına çıkmak gerçek bir maceraydı.
üstünde ıhlamur kaynar, metal askıda bir iki çamaşır kururdu.
sigara, zararları bu denli bilinmediğinden
evlerde içilir, lodosta tüten sobanın çıkardığı is ile sigaranın dumanı birbirine karışırdı.
üstünde ıhlamur kaynar, metal askıda bir iki çamaşır kururdu.
sigara, zararları bu denli bilinmediğinden
evlerde içilir, lodosta tüten sobanın çıkardığı is ile sigaranın dumanı birbirine karışırdı.
devamını gör...
evlenen kadının soyadının değişmesi
anayasa m. 10*' a aykırı olan kanun maddesi.
medeni kanun m. 187'de düzenlenmektedir; kadın evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir.
medeni kanun madde 27'ye dayanarak açılacak isim değişikliği davasında yargıtay* ve anayasa mahkemesi içtihatları* gerekçe gösterilerek kadının bekarlık soyadını kullanması sağlanabilir. örnek için buradan
1. madde 10 – herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
2. yhgk’nın 30.09.2015 t., 2014/2-899 e., 2015/2011 k. sayılı kararında türk medeni kanunu’ndaki 187. madde uygulamasının, kadının soyadı bakımından cinsiyet yönünden ayrımcılık oluşturduğu ve konu hakkında uluslararası sözleşmelere öncelik tanınması gerektiği ifade edilmiştir.
3. aym 19.12.2013 bn. 2013/2187 rg 07.01.2014, s. 28875; evlenme sonucunda kadına kendi soyadını kullanma hakkının yetkili idari ve yargısal merciler tarafından verilmemesinin kişinin kimliğinin belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan soyadının vazgeçilmezlik, devredilemezlik ve kişiye sıkı surette bağlı olma niteliklerinin göz ardı edilmesi anlamına geldiğini, bu nedenle anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
medeni kanun m. 187'de düzenlenmektedir; kadın evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir.
medeni kanun madde 27'ye dayanarak açılacak isim değişikliği davasında yargıtay* ve anayasa mahkemesi içtihatları* gerekçe gösterilerek kadının bekarlık soyadını kullanması sağlanabilir. örnek için buradan
1. madde 10 – herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
2. yhgk’nın 30.09.2015 t., 2014/2-899 e., 2015/2011 k. sayılı kararında türk medeni kanunu’ndaki 187. madde uygulamasının, kadının soyadı bakımından cinsiyet yönünden ayrımcılık oluşturduğu ve konu hakkında uluslararası sözleşmelere öncelik tanınması gerektiği ifade edilmiştir.
3. aym 19.12.2013 bn. 2013/2187 rg 07.01.2014, s. 28875; evlenme sonucunda kadına kendi soyadını kullanma hakkının yetkili idari ve yargısal merciler tarafından verilmemesinin kişinin kimliğinin belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan soyadının vazgeçilmezlik, devredilemezlik ve kişiye sıkı surette bağlı olma niteliklerinin göz ardı edilmesi anlamına geldiğini, bu nedenle anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
devamını gör...
madalyasız yazarların boş beleş tipler olması
ben boş beleş bir yazar olarak bir kaç kelam etmek isterim.
öncelikle madalyam yok, sebebi küfürsüz az tanımım olması , kitap, film ve müzik kategorilerinde tanım yazmamam. madalyam olsun minicik ama minicik bile istemiyorum çünkü bana birinin o çirkin kurdeleyi takması için çok çok çok kalifiyeli bir insanın ya da bir toplumun takması gerekiyor. bakıyorum takanlara... maalesef. olmadı. aynı seviyedeyiz en iyi ihtimalle. hiç onore olmam. sıfır. eksi yönleri bile var hatta. birinin bana 'aferin' demesini kabul etmiş oluyorum. ki hiç sevmem karşımda ki usta, uzman vs değilse* laf biraz 'sen kimsin ki bana madalya takıyorsuna' geldi ama öylede değil tam. anladınız işte. bir de sözlüğün açık yürekli yazarlar kontenjanında bulunduğum için rahatlıkla dile getirebilirim sanırım bunu. tam sıkıcı yazarlar turnusolu olmadı mı bu ya ahdajhsdhj. içlerinde süper insanlar ve gerçekten kaliteli yazarlar var lakin biraz sıkıcı şeyler gibi işte. eleştiri değil bu, benlik değil sadece.
bir gün es kaza bir kurdelecik konarsa tanımıma, rica ederim modlardan kaldırması için, tanımımı yok etmeye kadar gider bu iş. yada editlerim, küfür falan eklerim. çirkinleşirim hemen.
ama sözlüğe madalya olayının gelmesini olumlu buluyorum. resmen sözlük yönetiminin yazarlara 'siz biraz salak kaldınız, kendi beğendiğiniz tanımlar salak saçma. ne okuyup, ne yazdığınız belli değil. en iyisi bizim seçtiklerimizi okuyun, oylayın. ' deme şekline bayıldımmmmm.. en çok beğenilen girdilere gidin bakın. sözlük değil panayır ya adajdajdjah. ha bir de hevesli arkadaşlara motivasyon sağlar tabi. ''madalyaaaaa madallyaaaaaaaaaaaa. daha çok yazmalıyımmmm. daha çok madalyaaa kazanmalıyımmmm. en çok bende olmalıı... yyazz yazzzz.'' ahdahsdha. kıyak iş. like.
öncelikle madalyam yok, sebebi küfürsüz az tanımım olması , kitap, film ve müzik kategorilerinde tanım yazmamam. madalyam olsun minicik ama minicik bile istemiyorum çünkü bana birinin o çirkin kurdeleyi takması için çok çok çok kalifiyeli bir insanın ya da bir toplumun takması gerekiyor. bakıyorum takanlara... maalesef. olmadı. aynı seviyedeyiz en iyi ihtimalle. hiç onore olmam. sıfır. eksi yönleri bile var hatta. birinin bana 'aferin' demesini kabul etmiş oluyorum. ki hiç sevmem karşımda ki usta, uzman vs değilse* laf biraz 'sen kimsin ki bana madalya takıyorsuna' geldi ama öylede değil tam. anladınız işte. bir de sözlüğün açık yürekli yazarlar kontenjanında bulunduğum için rahatlıkla dile getirebilirim sanırım bunu. tam sıkıcı yazarlar turnusolu olmadı mı bu ya ahdajhsdhj. içlerinde süper insanlar ve gerçekten kaliteli yazarlar var lakin biraz sıkıcı şeyler gibi işte. eleştiri değil bu, benlik değil sadece.
bir gün es kaza bir kurdelecik konarsa tanımıma, rica ederim modlardan kaldırması için, tanımımı yok etmeye kadar gider bu iş. yada editlerim, küfür falan eklerim. çirkinleşirim hemen.
ama sözlüğe madalya olayının gelmesini olumlu buluyorum. resmen sözlük yönetiminin yazarlara 'siz biraz salak kaldınız, kendi beğendiğiniz tanımlar salak saçma. ne okuyup, ne yazdığınız belli değil. en iyisi bizim seçtiklerimizi okuyun, oylayın. ' deme şekline bayıldımmmmm.. en çok beğenilen girdilere gidin bakın. sözlük değil panayır ya adajdajdjah. ha bir de hevesli arkadaşlara motivasyon sağlar tabi. ''madalyaaaaa madallyaaaaaaaaaaaa. daha çok yazmalıyımmmm. daha çok madalyaaa kazanmalıyımmmm. en çok bende olmalıı... yyazz yazzzz.'' ahdahsdha. kıyak iş. like.
devamını gör...
animal instinct
cranberries'in 1999 yılında çıkardığı bury the hatchet albümünde 1 numaralı şarkı. kendisi de şahanedir, klibi de.
devamını gör...
kore gazisi
kore savaşı'ndan sağ dönebilmiş askerler.
sanırım devletin hiç de umrunda olmayan kahramanlar..
hee gün pansumana gittiğim yatalak hastam var, güzel dedem. bugün pansuman bitti, genelde uyuyor oluyor ama bugün uyanıktı. elimi yıkadım geldim, gelinine ağzının içinde birşeyler homurdandı. meğerse "madalyalarımı göster." diyormuş. gelini getirdi madalyaları.
dedemin gözlerine baktım, acayip duygulandım. sürekli "kimse benim kıymetimi bilmiyor." diyormuş uyanıkken. "olur mu öyle şey dedeciğim, iyiki varsın, vatana hizmetlerin için teşekkürler.." gibi şeyler geveledim. içime bir sıkıntı oturdu ama. o bir gazi, devletin bakması gerekmez miydi? hani önceliği vardı?
sonra madalyalarının fotoğrafını çektim, "paylaşacağım bunları dedecim, hepimiz biliyoruz senin kıymetini." dedim. cevap vermedi.
buyrunuz dedemin gurur kaynakları:

sanırım devletin hiç de umrunda olmayan kahramanlar..
hee gün pansumana gittiğim yatalak hastam var, güzel dedem. bugün pansuman bitti, genelde uyuyor oluyor ama bugün uyanıktı. elimi yıkadım geldim, gelinine ağzının içinde birşeyler homurdandı. meğerse "madalyalarımı göster." diyormuş. gelini getirdi madalyaları.
dedemin gözlerine baktım, acayip duygulandım. sürekli "kimse benim kıymetimi bilmiyor." diyormuş uyanıkken. "olur mu öyle şey dedeciğim, iyiki varsın, vatana hizmetlerin için teşekkürler.." gibi şeyler geveledim. içime bir sıkıntı oturdu ama. o bir gazi, devletin bakması gerekmez miydi? hani önceliği vardı?
sonra madalyalarının fotoğrafını çektim, "paylaşacağım bunları dedecim, hepimiz biliyoruz senin kıymetini." dedim. cevap vermedi.
buyrunuz dedemin gurur kaynakları:

devamını gör...
kalkandelen
namı diğer tetovo, kuzey makedonya'nın kosova sınırına yakın kuzeybatı köşesinde yer alan şehir. tam sınır değilse de kosova etkisi güçlü, kültürel ve demografik olarak yani. nitekim yugoslavya iç savaşında da çatışmaların yaşandığı bir yermiş.
kendisi yağmurlu, halkı da uçk etkisindeki bu şehirde alaca cami ve harabati baba tekkesi dışında önemli bir destinasyon yoktu. biz de ohri'ye yola düzülmeden önce 2018'de geçmiştik buradan...
ilk durak olan alaca cami, 1438 yılında bölge valisinin kızları tarafından yaptırılmış ama 1833'te yenilenmiş. bugünkü ampir duvar süslemeleri de 1833'ten kalma olacak.




sonra büyücek bir mezarlığı geçerek harabati baba tekkesine vardık. iç savaş yaşamış bu kentte mezarlığın ekstra bir büyüklüğü var.


tekkenin girişi, tepede yeşil rumeli beylerbeyi bayrağı, sağda türk bayrağı solda uçk bayrağı.
tekkenin tarihi, kaynaklara göre sersem babaya gidiyor. muhteşem yüzyıl dizisiyle hatırlanan mahidevran sultan'ın kardeşi server ali paşa, dine dönme ve derviş olma isteğini kanunî'ye açtığı vakit kanuni ona "server değil sen sersemmişsin" demiş ama hacıbektaş dergâhına yerleşmesine izin vermiş. acaba paşa, bir süre sonra boğdurulacak şehzade mustafa'nın dayısı olarak daha fazla ikbal bulamayacağını bildiğinden mi yerleşmiş bu dağ başındaki dergâha? ya da hürrem sultan mi sürmüş onu? bilmiyorum. harabati adıysa 18. yüzyıldaki başka bir başka dededen geliyormuş. yugoslavya döneminde motel olarak kullanılan tekke iç savaşta tekrar ziyarete açılmış. ancak iki farklı meşrebin arasında kavga konusu. selefi olan cumali nam iri yarı militan tika yardımlarını alıyormuş ki, bizim yanımızda da rte övgülerini sürdürdü. dedebaba ise naif görünümlü biriydi, pir sultan abdal deyişleri okudu. anneme verdiği gülü de o yolda okuduğum vakıf serisi içinde kurutmuştum.
bu arada selefi cumali'yle biz tartışmadık, ama türkiye'den gelen birçok kafileyle rte konusunda tartışmaya giriyor ve bu tartışmalar karakolda bitiyormuş. neyse... burada fotoğraf falan da çekmemişiz ayrıca.
kalkandelen çıkışında ülkenin batı sınırındaki dağları boydan boya aşarak ohri'ye vardık. dağ yolları bizim doğu karadeniz'deki gibi dar, yılankavî ve tehlikeliydi. turumuzun ohri ayağı böylece başladı.
kendisi yağmurlu, halkı da uçk etkisindeki bu şehirde alaca cami ve harabati baba tekkesi dışında önemli bir destinasyon yoktu. biz de ohri'ye yola düzülmeden önce 2018'de geçmiştik buradan...
ilk durak olan alaca cami, 1438 yılında bölge valisinin kızları tarafından yaptırılmış ama 1833'te yenilenmiş. bugünkü ampir duvar süslemeleri de 1833'ten kalma olacak.




sonra büyücek bir mezarlığı geçerek harabati baba tekkesine vardık. iç savaş yaşamış bu kentte mezarlığın ekstra bir büyüklüğü var.


tekkenin girişi, tepede yeşil rumeli beylerbeyi bayrağı, sağda türk bayrağı solda uçk bayrağı.tekkenin tarihi, kaynaklara göre sersem babaya gidiyor. muhteşem yüzyıl dizisiyle hatırlanan mahidevran sultan'ın kardeşi server ali paşa, dine dönme ve derviş olma isteğini kanunî'ye açtığı vakit kanuni ona "server değil sen sersemmişsin" demiş ama hacıbektaş dergâhına yerleşmesine izin vermiş. acaba paşa, bir süre sonra boğdurulacak şehzade mustafa'nın dayısı olarak daha fazla ikbal bulamayacağını bildiğinden mi yerleşmiş bu dağ başındaki dergâha? ya da hürrem sultan mi sürmüş onu? bilmiyorum. harabati adıysa 18. yüzyıldaki başka bir başka dededen geliyormuş. yugoslavya döneminde motel olarak kullanılan tekke iç savaşta tekrar ziyarete açılmış. ancak iki farklı meşrebin arasında kavga konusu. selefi olan cumali nam iri yarı militan tika yardımlarını alıyormuş ki, bizim yanımızda da rte övgülerini sürdürdü. dedebaba ise naif görünümlü biriydi, pir sultan abdal deyişleri okudu. anneme verdiği gülü de o yolda okuduğum vakıf serisi içinde kurutmuştum.
bu arada selefi cumali'yle biz tartışmadık, ama türkiye'den gelen birçok kafileyle rte konusunda tartışmaya giriyor ve bu tartışmalar karakolda bitiyormuş. neyse... burada fotoğraf falan da çekmemişiz ayrıca.
kalkandelen çıkışında ülkenin batı sınırındaki dağları boydan boya aşarak ohri'ye vardık. dağ yolları bizim doğu karadeniz'deki gibi dar, yılankavî ve tehlikeliydi. turumuzun ohri ayağı böylece başladı.
devamını gör...
yolda yürürken bir bakar mısınız diyen insana yapılabilecekler
sormuşluğum da var, cevap vermişliğim de.
şu anın gençleri sormayı da sevmiyor, soranı da.
oysa, zararsız hatta faydalı olabilecek olunabilecek bir durum. cevap vermek yardımcı olmak bir tür hayır.
şu anın gençleri sormayı da sevmiyor, soranı da.
oysa, zararsız hatta faydalı olabilecek olunabilecek bir durum. cevap vermek yardımcı olmak bir tür hayır.
devamını gör...
paranoya
düzenli birbiriyle bağlantılı mantıklı ve sürekli sanrılarla gerçekdışı şüphecilik kuşku ve bilinçsiz suçluluk duygularının yoğun yaşandığı ruhsal bozukluktur.
devamını gör...
yeni nick
acilen uçurulmasını dilediğim yazar. şu an elim ayağım titriyor sinirden. hastaneye gittim, gördüğüm şey nedenli travma sonrası stres bozukluğu teşhisi koyuldu. doktor seni bu hale kim getirdi diyip sarılıp ağladı . öyle vahim bir durum içindeyim.
duygusal bir çocuk olduğum için sık sık sözlük yazarlarının şiirleri başlığına aşk şiirlerimi gönderiyorum. yine şiirimi yolladim ve o da ne? şiirimin altında kendisinin bir şiiri var ve açıklama bölümüne y ile başlayan bir küfür yazmış. y..şak yazmış. ne demek diye araştırdım, küfürmüş. terbiyem tamamen bozuldu, bu noktadan sonra nasıl evlenebilirim bilmiyorum.
çok uzun zamandır sözlük yazarlarına mesaj gönderip böbrek sağlığı için bol su tüketin diyen, insanlara ailenizde genetik böbrek hastalığı var mı diye soran, en önemlisi bana seni kaçırıp elini ayağını kesip caddeye salıp cam sildireceğim diyen bu yazar sonunda bunu da yaptı. küfür etti.
umarım silinir. silinmezse imza toplamalıyız. protesto gösterileri düzenlemeliyiz. ben böyle bir şey görmedim çünkü.
bir yazar.
duygusal bir çocuk olduğum için sık sık sözlük yazarlarının şiirleri başlığına aşk şiirlerimi gönderiyorum. yine şiirimi yolladim ve o da ne? şiirimin altında kendisinin bir şiiri var ve açıklama bölümüne y ile başlayan bir küfür yazmış. y..şak yazmış. ne demek diye araştırdım, küfürmüş. terbiyem tamamen bozuldu, bu noktadan sonra nasıl evlenebilirim bilmiyorum.
çok uzun zamandır sözlük yazarlarına mesaj gönderip böbrek sağlığı için bol su tüketin diyen, insanlara ailenizde genetik böbrek hastalığı var mı diye soran, en önemlisi bana seni kaçırıp elini ayağını kesip caddeye salıp cam sildireceğim diyen bu yazar sonunda bunu da yaptı. küfür etti.
umarım silinir. silinmezse imza toplamalıyız. protesto gösterileri düzenlemeliyiz. ben böyle bir şey görmedim çünkü.
bir yazar.
devamını gör...
bugün benim doğum günüm insanı
devamını gör...
tuhaf dükkan isimleri
dünya döner:/
devamını gör...
oğuz aral
türkiye'ye çok büyük hizmetler yapmış bir çizerdir kendisi.
karikatür öğretmeninden ziyade bir "baba"dır o.
şöyle eski çizerlerin konuşmalarını dinlerseniz mutlaka kendisinden bahsedildiğini ve saygıyla anıldığını görürsünüz.
öğrencilerine bol bol tembihlediği gereksiz taramalardan kaçının sözüyle de ün salmıştır.
her dönemde kişiliğini korumuş kalemini konuşturmuş galip tekin, bülent arabacıoğlu, ilban ertem gibi pek çok kaliteli çizeri yetiştirmiş ve türkiye'ye gırgır gibi muhteşem bir mizah dergisini armağan etmiştir.
ayrıca avni, utanmaz adam, huysuz ihtiyar gibi ölümsüz karakterlerin yaratıcısıdır.
saygı ve minnetle...
karikatür öğretmeninden ziyade bir "baba"dır o.
şöyle eski çizerlerin konuşmalarını dinlerseniz mutlaka kendisinden bahsedildiğini ve saygıyla anıldığını görürsünüz.
öğrencilerine bol bol tembihlediği gereksiz taramalardan kaçının sözüyle de ün salmıştır.
her dönemde kişiliğini korumuş kalemini konuşturmuş galip tekin, bülent arabacıoğlu, ilban ertem gibi pek çok kaliteli çizeri yetiştirmiş ve türkiye'ye gırgır gibi muhteşem bir mizah dergisini armağan etmiştir.
ayrıca avni, utanmaz adam, huysuz ihtiyar gibi ölümsüz karakterlerin yaratıcısıdır.
saygı ve minnetle...
devamını gör...
üniversite bölümlerinin halk arasındaki karşılıkları
türkçe öğretmenliği - türk dil kurumu elçisi
devamını gör...
hürriyet kasidesi
ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten gibi şahane beyitlerle namık kemal tarafından 1876 yılında yazılan ve özgürlük, vatanseverlik, hürriyet, vatan ve millet gibi temaların işlendiği bir kaside. türk düşün hayatında hürriyet kavramının ete kemiğe büründüğü ilk yapıt bu kabul edilir. bir zamanlar osmanlı hürriyetçileri selanik'te, istanbul'da, manastır'da düzenledikleri gizli toplantılarda bu kasideyi kısık seslerle okuyup coşarlarmış. 2021 yılına saatler kala bizim üzerimize düşen de 135 sene öncesinden süzülüp gelen ve türkiye cumhuriyetinin kuruluşuna da doğrudan etken olan bu kasideyi okuyup bir şeyler anlamlandırmaya çalışmaktır diye düşünüyorum.
asıl adı besâlet-i osmâniyye ve hamiyyet-i insâniyye (osmanlılığın yiğitliği ve insanlığın hamiyeti) olan ve kaside-i hameset adıyla da bilinen bu kaside ağdalı bir osmanlıcayla yazılmıştır. biraz uzunca olan bu kasideyi hakkıyla incelediğimiz takdirde kelime dağarcığımız da önemli ölçüde genişleyecektir.
--! spoiler !--
görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten
çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
(çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek
kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık.)
usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten
(kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz,
mürüvvet sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz)
hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma
yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten
(eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma;
yere düşmekle cevher, değerinden özünden birşey kaybetmez)
vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten
(vücudun mayası, vatan toprağıdır;
bu vücut, acı ve sıkıntı içinde vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz)
muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir
köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
(dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir;
insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir)
hemen bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye
hayatın kadrini âli bilenler, hüsn-i şöhretten.
(hayatın değerini şöhretin güzelliğinden üstün tutanlar ile
geçici zevklere ebedî feyiz tercih edilir)
nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler
nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten.
(insanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir;
insan emaneti koruyacağı yerde ondan niçin menfaat bekler?)
cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
(kişi dünyada herkesten kendini alçak görür, ayıplanmaktan kaçınır,
fakat kendi nefsinden utanmaz)
felekten intikam almak, demektir ehl-i idrâke
edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten
(akıllı ve bilinçli olanların, yaptıklarından pişman olup çalışmalarını artırması ve bunlardan ders alması, felekten intikam almak demektir)
durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette
çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten
(başarının, üstünlüğün değeri, milletin gönül birliğinde durur;
koruma ve kollama eserleri ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile çıkar)
eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-i azmi
cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten
(iktidar sahibi bir kişinin azim gücü, dünyanın bir düzene girmesini sağlar;
metanet sahibi kişilerin ayaklarını sağlam basması ile cihan titrer)
kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten
(kader, her feyzini, her lütfunu bir zaman için saklar;
milletteki gevşeklikten, zayıflıktan sakın korkma!)
değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
(zincire vurulmuş aslana ayaklarının güçsüzlüğü töhmet değildir;
bu dünyada nasipsiz himmet sahiplerinden talih utansın.)
ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
(ışık yüksekliğin doruğundan uzaksa çaresizliktendir;
tabiat yerde sürünen kabiliyetten utansın.)
biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i osmaniyânız kim
muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
(biz o osmanlılar boyunun ulu soyundanız;
mayamız, bütünüyle şehadet kanıyla karılmıştır)
biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim
cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
(biz o yüce hamiyetli, çalışkan ve güçlü kişileriz ki
bir küçük aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet meydana getirdik)
biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
(biz o yüce yaratılışlı milletiz ki
hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelirı)
ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
(hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert,
yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı?)
kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
(cellâdın can yakan kemendi acımasız bir ejder bile olsa,
yine bin defa esaret zincirinden daha iyidir)
felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
(felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin,
millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim)
anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler
ki ednâ zevki âlâdır vezâretten sadâretten
(bu yolda çektiğim acılar, sıkıntılar anılsın;
bunun en basit zevki bile vezirlikten, sadrazamlıktan daha iyidir, yücedir)
vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim
ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten
(vatan, bir vefasız alaycı sevgiliye dönmüş,
aşkına bağlı olanları gurbet acılarından ayırmıyor)
müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir
vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten
(korkudan, yalvarma yakarmadan uzağım;
benim yanımda görevim menfaatimden, hakkım hükûmetin kötü niyetlerinden daha üstündür)
civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ey bidâd
erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten
(ey adaletsiz, milletin yiğitleriyle mücadeleden sakın;
senin zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir)
ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
(zulüm ile, işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün;
eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış)
gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
ezilmez şiddet-i tazyikten te'sir-i sıkletten
(gönülde çalışma gevheri, elmas cevherine benzer;
ağırlığın tesirinden, baskının şiddetinden ezilmez)
ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
(ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin.
gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk)
senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme
cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten
(şimdi kalbi fethedecek güç sendedir, güzelliğini gizleme;
güzelliğin, milletin nazarlarından ebediyete kadar uzak kalmasın)
ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl
cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten
(ey geleceğin umudu, sen ne can dostuymuşsun;
dünyayı bütün üzüntü ve sıkıntılarından kurtaran sensin)
senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et
hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten
(hükmetme çağı senindir, hükmünü dünyaya geçir;
allah yüceliğini her türlü belâlardan korusun)
kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
(ey yaralı kükreyen aslan, senin gezdiğin güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı,
artık gaflet uykusundan uyan!)
--! spoiler !--
devamını gör...
128 milyar dolar nerede sorusuna akp'nin yanıtı
çaldılar, hak yediler hala gelip bunlara oy verenler var düşündükçe delirmemek elde değil. hepsi burnunuzdan gelecek hepsi. bu yaptıklarınızın hesabı sorulacak. pişkin pişkin konuşamayacaksınız.
devamını gör...
yazarların bu aralar en çok düşündüğü şey
insanların güzel olan her şeyi yok etme isteği...
devamını gör...
500t
istanbul'un ve belki de tüm türkiye'nin en uzun halk otobüsü hattıdır. istanbul'un bir ucundan diğerine gitmenizi sağlar.o kadar kalabalık olur ki bu otobüste koltuğa oturabilme olasılığınız bayburt'ta rock bar bulma olasılığınızdan daha düşüktür. yeni maceralara atılmak isteyenlerin ilk tercihi bu otobüstür. tuzla'dan topkapı'ya gidene kadar en az 10 adet kaza tehlikesine, 3 adet kavgaya, 14 adet tacize, 38 adet sevgilisine trip atan insana, 7 adet yanında ki hiç tanımadığı başka bir teyzeye yemek tarifi veren teyzeye, 4 adet gelinini çekiştiren kaynanaya ve 83 adet kendilerine yer vermeyen gençlere ters ters bakan ihtiyara denk gelebilirsiniz.
devamını gör...
bir mekanın kazıkçı olduğunu gösteren detaylar
menüsünün ciltli bir şekilde olmasıdır.
eğer menüsü acayip süslü püslüyse oturmayın hemen kalkın.
eğer menüsü ahşap süslemelerle donatılmışsa bir arkadaşa bakıp çıkacağım diyip uzaklaşın.
eğer menüsü acayip süslü püslüyse oturmayın hemen kalkın.
eğer menüsü ahşap süslemelerle donatılmışsa bir arkadaşa bakıp çıkacağım diyip uzaklaşın.
devamını gör...
sezaryen
sezar'ın doğum biçiminden adını almış, insan oğlunun doğal seleksiyonuna vurulan en büyük baltalardan biri. tıp mucizesidir.
not: bu olmasaydı eşim ve kızım hayatta olmayabilirdi.
not: bu olmasaydı eşim ve kızım hayatta olmayabilirdi.
devamını gör...
80 tl'ye normal sözlük hesabını satan yazar
pazarlık işi bana devredilirse 50 liradan alabileceğim hesaptır.
devamını gör...