bu nasıl yazılmamış acaba? ilk sıraya yazılması gerekirdi.

- iki yıllık mı? dört yıllık mı?
devamını gör...

2006 yılı amerikan yapımı kara mizah türündeki film. zekâ seviyesi yüksek olan insanlarla düşük olanlar arasındaki üreme hızı farkı nedeniyle dünyanın nasıl bir yöne doğru gittiğini anlatır.

belki spoiler olacak ama bu sahneyi mutlaka izlemelisiniz. hele de filmin tamamını izlemek istemeyenler, en azından bu sahneyi mutlaka görmeli diye düşünüyorum. efsanedir bence (türkçe alt yazısı var):

--! spoiler !--



--! spoiler !--
devamını gör...

yazarlarımızın dokunaklı anlarını paylaştığı başlık.

benim ki ailemin isteği üzerine resim çantamı çöp konteynerine bırakmamdı. sonrasında ellerim cebimde gözlerim yaşlı ekmek almaya bakkala yürümüştüm. e bir de sonbahar. yapraklar filan. acıklıydı yani.*
devamını gör...

yaşı gelmek derken? son kullanım tarihimiz mi var da bilmiyoruz..
devamını gör...

bu biraz hüzünlü ama gurur verici. mustafa kemal atatürk vefat ettiğinde onun başucunda duran aynı zamanda "atatürk'ün kütüphanecisi" olarak bilinen nuri ulusu'nun oğluyla tanıştım. (mustafa kemal ulusu ile.) sohbet edip hatıra fotoğrafı çektirme imkanım da oldu. harika bir adam.
nuri ulusu ve mustafa kemal ulusu'yu da bilmeyenlerin olma ihtimaline karşı buraya bırakıyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti'nde bulunan ve stratejik öneme sahip dağ silsilesidir. bir kısmında elimizi yumruk yapıp elimizin yüzeyine baktığımızda çıkan görüntüye benzer bir orojenik oluşum olduğu için bu ismi almıştır. rumca adı da yine aynı anlama gelen pentadaktilos'tur.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şebnem ferahla olan düet versiyonunu daha da beğendiğim şarkıdır

kelebek kadar ömrümüz var
sevmek lazım hemen başlayalım
kaybedecek daha neyimiz var
aşk için gerekiyorsa hepsi bende var…
devamını gör...

robnaja'nin su taniminda #360674 bahsettigi gibi mutlu iliskiye ilk etken mutlu bireylerdir. sonrasindaki etken ise, karsilikli uyum ve denkliktir yani bence...

iliskileri olusturan temel dinamiklerin bireylerin sahip oldugu karsilikli sevgi ve saygi oldugunu dusunuruz hep. hatta hadi buna karsilikli cinsel cekimi de ekleyelim. ciftler birbirini seviyorsa, karsilik saygi ve guven de varsa her sey sut liman olur diye biliriz hep oyle degil mi? peki oyle mi? aslinda o is hic oyle degil...

iliskinin gorunmeyen aslinda zaman gectikce gorunen en temel gizli dinamigi uyumdur. hatta denkliktir. yasam tarziniz da, dusunceleriniz de, sahip oldugunuz imkanlariniz da, hatta ve hatta zevkleriniz, ilgi alanlariniz da uyum yoksa olmaz. "sevgi her seyin ustundedir, karsilik bir orta yol her daim bulunur" demeyin. surekli bir orta yol bulma cabasi da iliskiyi yorar. evde takilmayi seven biriyle disarida aktivite yapmak zordur yada gezmeyi seven birini evde tutmak zordur. kitap okumayi seven biriyle film izlemek de zordur yada film izlemeyi seven birinin eline kitap tutusturup kitap okutmak da zor. bakin muzik zevkinden hic bahsetmiyorum bile. klasik muzik seven birine metal muzik dinletmek tamamiyla is ken ce!.. lafin kisasi uyum guzeldir, uyum iyidir. uyum ayni pencereden bakip, ayni manzarayi gormenizi dolayisiyla ayni lezzeti almanizi saglar. lezzetlerden de ortak haz alinirsa ciftler mutlu olur hatta ve hatta baglari kuvvetlenir. uyumun olmadigi yerde iliskiler genellikle tek tarafli yasanir. ortak baglari olmaz. ıki taraftan biri kendi tarzina illaki yonelir. biri disariya tek basina cikmaya baslar, oteki kendini odasina kapatip kitabini okur. biri de en sevdigi metal parcalarini, kulakligini takarak dinler. uzgunum ama gidisat hep boyledir hic sasmaz.
devamını gör...

kim olursa olsun telefonla konuşurken geriliyorum, telefon çaldığı an aha diyorum bir şeyler oldu, aramayın kardeşim sevmiyorum ben konuşmayı çok önemli bir şey var zannediyorum.
devamını gör...

ölümden sonra yaşam inancının çok güçlü olduğu antik mısır'da, ölünün iç organları, bedeninden ayrı mumyalanarak içine konulduğu mermer vazolardır. dört adettir ve mumyanın yanında mezara yerleştirilirler. bu vazoların kapakları ölülerin koruyucusu olan 4 tanrının başı şeklindedir;
insan başlı tanrı amset’in vazosunda ölünün midesi,
maymun başlı tanrı hapi’ nin vazosunda, bağırsakları,
çakal başlı tanrı anubis’in vazosunda akciğerleri,
şahin başlı tanrı horus’un vazosunda karaciğeri saklanırdı.

encrypted-tbn0.gstatic.com/...

o çağların gariban mısır halkıysa çölün içine açılan basit çukurlara gömülürlerdi. ancak tabiat statü tanımaz idi. onca reçine, kokulu yağlar vs. kullanılarak günlerce süren işlemlerle mumyalanan bedenlerden çok daha iyi korunmuş bazı bedenler buldu arkeoglar. bu bedenler, herhangi bir işlem görmemiş, tabutsuz doğrudan kum içine gömülü belli ki sıradan insanlara aitti. fakat nil’in kuru iklimi ve çöl kumuyla onlar da zamanlarımıza kadar muhafaza edilmişlerdi.
devamını gör...

hatırlıyorum da liseye geçerken beni en heyecanlandıran ders felsefeydi.görmek için can atıyordum.zaten fikirlerimi paylaşmayı ve başkalarının fikirlerini de duymayı çok sevdiğimden bu ders bana harika gelirdi. ama gel gör ki lisedeyken hayallerim altüst oldu.sınıfın hepsi ya uyurdu derste ya da hoca ders işlemesin diye boş boş sorular sorardı. bir yerden sonra ben de uyumaya başlamıştım çünkü hocamız fikirleri tartışmak şöyle bir dursun fikrimizi bile sormazdı, filozofların ismini ezberletir geçerdi. yine de felsefeye olan aşkımı hala bırakmadım, kısmetse bu yaz tatilinde güncel olan bilgilerimi daha da geliştirmek için filozofların eserlerini okumak istiyorum.

bu arada felsefeye ilgisi olan ama filozofların eserleriyle başlamak istemeyen, önce basit şekilde terimleri öğrenmek isteyenler için sofie'nin dünyasını tavsiye ederim.
devamını gör...

cerrahi tedavi sonrası oluşan ağrılar için reçete edilen güçlü bir ağrı kesici olmakla birlikte hassas midesi olanları üzer.
devamını gör...

an itibarıyla tekrar yayınlanan program.
devamını gör...

belki de artık geleceğe etki edebilecek son cümleler, hissettirilebilecek son duygular bulunan cümleler bütünü.

mehmet pişkin'in ki geldi aklıma. sevgi ve saygıyla.

hayat öyle ya da böyle yaşanmalı diye düşünüyorum, intihar etmeyin, edilmesin.
devamını gör...

kalbimi kötülere açıp, onlar tarafından kırılışının ardında bıraktığı boşluk ve hissizlik şu dünyadaki en büyük hüzündür benim için.
devamını gör...

hoşt kelimesinin köpek kovucu etkisi olabileceği.

hayır nasıl buldun? köpekler üzerinde tüm kelimeleri deneyip "aa, en verimlisi bu" diye karar mı verdin?
hoşt ne?
anlamı ne?

bulduğun şey genelde işe de yaramıyor haberin olsun. yeni bişi bul ama bu sefer daha çok çalış, daha çok dene.
devamını gör...

valla bi de türkçe sözlüğe bak derim. olmaz dememek lazım. hayırlı cumalar..
devamını gör...

11 saat içerisinde 392 adet tanım yapmış, durmak nedir bilmeyen, kırmızı ışıklarda bile gaza basan cesur ve çılgın yazarımız. bu bence bir rekor.
devamını gör...

bir karacaoğlan şiiridir. aynı zamanda ayna grubu bu şiirden güzel bir şarkı çıkarmıştır.
"ölünce sevemezsem seni" çok saçma söz değil mi la? diyenleri duyuyorum. bildiğim kadar bu sözü açıklayacağım.
cümlede kafa karıştıran yapı 'ölünce' sözcüğünde bulunmaktadır. bilindiği üzere -ınca, -ince zarf-fiil eki eylemi yaptıktan sonraki zamanı belirtir. tabii bu günümüzde öyledir. örneğin; 'eve varınca ara beni'. buradaki örnekte de görüldüğü üzere -ınca zarf fiil eki, eylem tamamlandıktan sonrasını karşılıyor. 'eve vardıktan sonra' desek de çok fazla anlam kaybına uğramamakla beraber hemen hemen aynı anlama gelmektedir.
dil, canlı bir varlıktır der bilim insanları. uzun zamanların ardında sözcükler, ekler gelişip değişebilir, hatta yok olabilirler. buradaki durum da bundan ibarettir. -ınca, -ince zarf fiil eki çok önceleri şimdiki anlamda değil, 'eylemin yapılacağı zamana kadar' gibi bir anlam taşıyordu. karacaoğlan'ın yaşadığı dönemde şimdiki türkiye türkçesi kullanılıyor olsaydı, karacaoğlan bu cümleyi 'ölünceye kadar sevemezsem seni' ya da 'ölene dek sevemezsem seni' şekillerinde yazabilirdi.
devamını gör...

narsist ebeveynlerle büyüyenler için dünyanın en zor şeyidir.. sizi sevilmediğinize, hatta sevilmeyi hak etmediğinize, sevilmeye değer biri olmadığınıza öyle bir inandırırlar ki sizi sevmeye çalışanlara, size iyi davrananlara hep şüpheyle bakarsınız. içinizde öyle bir kusurluluk hissi vardır ki hasbelkader sizi sevmek isteyenlere hep duvarlar örersiniz..adeta duruşunla, tavırlarınla "beni anam, babam sevmemiş, ben eksiğim, ben yanlışım, ben kusurluyum, beni sevmeyin zaten benim iç yüzümü bilsen sevmezsin beni" dersin.. içinde geçmek bilmeyen korku, utanç, suçluluk, yetersizlik ve değersizlik hisleri vardır. öncelikle bu hisleri sahiplerine iade edip kendi özünle buluşarak kendini sevmeye başlıyor insan..özümüz, değerli, yeterli ve sevilmeyi hak ediyor. bunları bilmek önemli ama insan alışmayınca bunlara inanmakta güçlük çekiyor ama ısrarla kendimize telkinler, olumlamalar yapmak ve pes etmemek, içimizdeki çocuğa annelik etmek boynumuzun borcu.. insan kendini ya yargılar ya da sever. yargı ve sevgi aynı anda olmuyor, ne zaman canım sıkılsa kendimi yargılarken buluyorum kendimi ve hemen yargılamaya son verip "kendimi olduğum gibi seviyorum, kabul ediyorum ve onaylıyorum " diyorum. böyle böyle kendimi sevmeyi öğreneceğim herhalde, galiba, sanırsam...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim