çaylaklara atılacak olan sesli hoş geldin mesajı
gayet hoş bulduğum tanıtım videosu .emeği geçenleri kutlarım,ellerine sağlık.
devamını gör...
ucemak
7 şubat 2021 - 14 şubat 2021 haftasının kraliyet armasını 3555.95 puan ile yakasına iliştirmiş yazarımız. kendisine çok yakıştı.
tebrik ederim.*
parmakları dert görmesin.
tebrik ederim.*
parmakları dert görmesin.
devamını gör...
emin alper
sinemasını adım adım ileriye taşıyan, oyuncu yönetimini çok başarılı bulduğum yönetmendir.
ilk filmi tepenin ardı; taşra öyküsünü art house film temposu gibi değil de hareketli bir tempoda çekmesi takdir edilesi bir durumdur. bunu yaparken de metaforik anlatımdan kaçmaması, kalıplara sığmayan bir yönetmen olduğunu kanıtlar niteliktedir.
ikinci filmi abluka; ilk filminden sonra yeni bir taşra sinemacısı doğuyor diyecektik ki abluka'yla karşımıza çıktı emin alper. şehirde geçen bir hikâye olmasına karşın burada da şehirde yaşayan taşralıları işlemiştir. filmde işlenen karakterlerin psikolojileri o kadar sarsıcı aktarılmış ki katarsis duyumunu iliklerine kadar hissettiriyor izleyiciye. sinematografi tarafında kullanılan karanlık tonlar ve yoğun sis ile de bunu pekiştiriyor.
üçüncü filmi kız kardeşler; ustalık eseri niteliğinde, kusursuz bir iş çıkmış burada. senaryodan, oyunculuklara, görüntü yönetiminden, kurguya kadar her şey üst düzey seviyede yapılmış. bu filmi diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise sinematografisi. her sahne bir tablo ciddiyetiyle mükemmel açılarda çekilmiş. renk kullanımı, tonlamalar da bunu tasdikler nitelikte. bu film özelinde genç oyuncu kayhan açıkgöz'e değinmesek olmazdı. çoban rolüyle sergilemiş olduğu oyunculukla insanüstü bir performans sergilemiştir.
ilk filmi tepenin ardı; taşra öyküsünü art house film temposu gibi değil de hareketli bir tempoda çekmesi takdir edilesi bir durumdur. bunu yaparken de metaforik anlatımdan kaçmaması, kalıplara sığmayan bir yönetmen olduğunu kanıtlar niteliktedir.
ikinci filmi abluka; ilk filminden sonra yeni bir taşra sinemacısı doğuyor diyecektik ki abluka'yla karşımıza çıktı emin alper. şehirde geçen bir hikâye olmasına karşın burada da şehirde yaşayan taşralıları işlemiştir. filmde işlenen karakterlerin psikolojileri o kadar sarsıcı aktarılmış ki katarsis duyumunu iliklerine kadar hissettiriyor izleyiciye. sinematografi tarafında kullanılan karanlık tonlar ve yoğun sis ile de bunu pekiştiriyor.
üçüncü filmi kız kardeşler; ustalık eseri niteliğinde, kusursuz bir iş çıkmış burada. senaryodan, oyunculuklara, görüntü yönetiminden, kurguya kadar her şey üst düzey seviyede yapılmış. bu filmi diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise sinematografisi. her sahne bir tablo ciddiyetiyle mükemmel açılarda çekilmiş. renk kullanımı, tonlamalar da bunu tasdikler nitelikte. bu film özelinde genç oyuncu kayhan açıkgöz'e değinmesek olmazdı. çoban rolüyle sergilemiş olduğu oyunculukla insanüstü bir performans sergilemiştir.
devamını gör...
bebek sahilinde porno çeken çiftin türk çıkması
şahane! bakın bu neyin kanıtıdır biliyor musunuz ?
hani biz ülkelere cengiz han gibi dağılıp her yere türklüğümüzü aşılıyoruz, yabancılara küfür müfür öğretip türk bayraklarıyla propaganda yapıyoruz ya.
bizim merkezimize tam kalbimize yırtık dondan çıkar gibi giren birkaç milyon suriyelilere yenilip asimile oluyoruz.
buna çok gülüyorum.
arkadaşlar araplaştık.
türk'ün adeti değil bu ulu orta seksler, nargileler falan.
çıldırdınız artık silkelenin yazıktır.
hani biz ülkelere cengiz han gibi dağılıp her yere türklüğümüzü aşılıyoruz, yabancılara küfür müfür öğretip türk bayraklarıyla propaganda yapıyoruz ya.
bizim merkezimize tam kalbimize yırtık dondan çıkar gibi giren birkaç milyon suriyelilere yenilip asimile oluyoruz.
buna çok gülüyorum.
arkadaşlar araplaştık.
türk'ün adeti değil bu ulu orta seksler, nargileler falan.
çıldırdınız artık silkelenin yazıktır.
devamını gör...
kıyamete bir milyar yıl
bir arkadi strugatski ve boris strugatski bilimkurgu romanıdır.
bazen çok büyük bir kendini beğenmişlik yaptığımı düşünüyorum arkadi ve boris strugatski romanları ile ilgili tanımlar yazarken. içimden bir ses sürekli “ ne hakla” diyor ama yine kendimi tutamayacağım ve yazacağım tanımımı.
yıllardır aklımda olan bir öykü var. öykünün her şeyi hazır; zihnimde yazdım bitti, yan öyküleri hazırladım, karakter derinlikleri tamam. sadece oturup kağıda dökmek kaldı ama olmuyor. ne zaman bu öyküyü somutlaştırmak için masanın başına otursam bir şey oluyor. ya biri geliyor ya keyfim kaçıyor ya telefon çalıyor ya da uykum geliyor. uzun süredir anlam vermeye çalışıyordum “ kantar ve göktaşı” öykümü neden yazamadığıma. bu kitabı okuduktan sonra nedenini anladım.
bir biliminsanı olan dimitri malyanov nobel almasını garantileyecek bir buluşun arefesinde olduğu için eşini ve çocuğunu tatile gönderir ve çalışmalarına son hızla devam eder. ama bir şeyler onu engellemek için seferber olmuştur adeta. önce kapısına bırakılan votka sonra insanı bilimden soğutacak kadar güzel bir kadın.
dimitri diğer biliminsanı arkadaşlarının çalışmalarının da aynı şekilde engellendiğini öğrenir. evren biliminsanlarının çalışmasını engellemek için bir kumpas kurmaktadır.
kantar ve göktaşı öykümün kaderi de bu olabilir bence. eğer bir gün bir yerde bu öyküyü okursanız bilin ki evrendeki kötü güçlere karşı savaşı kazanmışımdır.
o zamana kadar bu muhteşem romanı okuyup kendi talihsiz yaratıcı çabalarınızın neden sonuçsuz kaldığını anlayabilirsiniz.
bazen çok büyük bir kendini beğenmişlik yaptığımı düşünüyorum arkadi ve boris strugatski romanları ile ilgili tanımlar yazarken. içimden bir ses sürekli “ ne hakla” diyor ama yine kendimi tutamayacağım ve yazacağım tanımımı.
yıllardır aklımda olan bir öykü var. öykünün her şeyi hazır; zihnimde yazdım bitti, yan öyküleri hazırladım, karakter derinlikleri tamam. sadece oturup kağıda dökmek kaldı ama olmuyor. ne zaman bu öyküyü somutlaştırmak için masanın başına otursam bir şey oluyor. ya biri geliyor ya keyfim kaçıyor ya telefon çalıyor ya da uykum geliyor. uzun süredir anlam vermeye çalışıyordum “ kantar ve göktaşı” öykümü neden yazamadığıma. bu kitabı okuduktan sonra nedenini anladım.
bir biliminsanı olan dimitri malyanov nobel almasını garantileyecek bir buluşun arefesinde olduğu için eşini ve çocuğunu tatile gönderir ve çalışmalarına son hızla devam eder. ama bir şeyler onu engellemek için seferber olmuştur adeta. önce kapısına bırakılan votka sonra insanı bilimden soğutacak kadar güzel bir kadın.
dimitri diğer biliminsanı arkadaşlarının çalışmalarının da aynı şekilde engellendiğini öğrenir. evren biliminsanlarının çalışmasını engellemek için bir kumpas kurmaktadır.
kantar ve göktaşı öykümün kaderi de bu olabilir bence. eğer bir gün bir yerde bu öyküyü okursanız bilin ki evrendeki kötü güçlere karşı savaşı kazanmışımdır.
o zamana kadar bu muhteşem romanı okuyup kendi talihsiz yaratıcı çabalarınızın neden sonuçsuz kaldığını anlayabilirsiniz.
devamını gör...
internetten tanışıp sevgili olmak
oha arkadaşlar hangi devirdeyiz kendinize gelin. gören de 2021 yılına gireceğiz zanneder.
devamını gör...
armysuzy
yazdıklarıyla takibime aldığım, okuduklarımdan yola çıkarak kışı seven ve pes etmeyen değerli yazar arkadaşımız.
devamını gör...
elimde belgeler var konuşursam sözlük karışır
(bkz: sen bir arkaya gelsene hele)
devamını gör...
pablo picasso
1881 de málaga da doğdu. hala şehirde ressam adına bir müze bulunmaktadır. müze buenavista sarayındadır. müzenin öyküsü 1953 yılına dek uzanıyor. o yıllarda 72 yaşında olan picasso, doğduğu kentte adına bir müze açılmasını ister ve málaga ’daki yetkililer ile bağlantıya geçer ama sonuçlanmaz. ancak ölümünden 20 yıl kadar sonra sanatçının en büyük oğlu paulo ruiz-picasso’nun eşi christine ruiz-picasso, malaga’da iki yıl arayla iki picasso sergisi düzenler ve fikir tekrar oraya atılır. müzenin ben büyük bağışçısı christine ruiz-picasso...
devamını gör...
dünyanın tadının kaçmaya başladığı yıl
1891 çünkü rimbaud ölmüştü.
devamını gör...
sevgi vs aşk
sevgi aşktan üstündür, aşk sevgiden güçlü.
devamını gör...
izdiham
mavi gozlu tipsiz yazar isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.
sözlükte 'aşırı kalabalık, yığılma' anlamına gelen sözcüktür.
sözlükte 'aşırı kalabalık, yığılma' anlamına gelen sözcüktür.
devamını gör...
sevgilisiyle yaşayan kız popülasyonundaki artış
başlığı eleştirmeye geldim.
sevgilisiyle yaşayan kız popülasyonu artarken erkek popülasyonunda bir değişiklik olmaması düşündürdü.
başlığı eleştirdim, gidiyorum.
sevgilisiyle yaşayan kız popülasyonu artarken erkek popülasyonunda bir değişiklik olmaması düşündürdü.
başlığı eleştirdim, gidiyorum.
devamını gör...
her insanın hayatında muhakkak yapması gereken bir pişmanlık
konfor alanını terk etmek. sonucunda belki pişman olursun, belki de olmazsın ama her türlü çok şey öğrenirsin.
devamını gör...
bugünkü hava durumu
devamını gör...
cinsiyet öğrenme partisi
yapanlarının istisnasız düşük zekalı olduğu parti. katılanların ise kek ve kola için orada bulundukları düşüncesindeyim, onlara ağır bi söz söylemem ayıp olabilir.
devamını gör...
normal sözlük 1. istanbul zirvesi
hiç kafamda yokken ani bir kararla katıldım. içkimizi içtik, muhabbetimizi ettik.
bir meslektaşımı ve fenerbahçe kulübü'ndeki renktaşlarımı dijital dünya dışında tanımış oldum.
epey kişi vardı, ses edemediklerime, erkenden gelip gidenlere de selam olsun. organizasyonu düzenleyen herkese teşekkürler.
bir meslektaşımı ve fenerbahçe kulübü'ndeki renktaşlarımı dijital dünya dışında tanımış oldum.
epey kişi vardı, ses edemediklerime, erkenden gelip gidenlere de selam olsun. organizasyonu düzenleyen herkese teşekkürler.
devamını gör...
itt schaub-lorenz
bir reklamı vardı. beyaz saçlı bir adam televizyonun üzerine kapı çalar gibi "tık tık tık" vurup ay ti ti şaplorens derdi. nasıl unutmamışım. çocukluğuma götürdü beni bu başlık.
devamını gör...
beyoğlunda bir tramvay
vay ki ömrüme vay..
devamını gör...

