yazarların yarın için yaptıkları planları
okula gidilecek
ders çalışılacak
saygınlık
ders çalışılacak
saygınlık
devamını gör...
tanınan yazar üzerinden prim yapmak
kime göre neye göre tanınan? bazen anasayfada güzel bir tanıma denk geliyorum, bakıyorum ilk kez gördüğüm bir nick. sonra daha ayrıntılı bakıyorum, yazar uzun zamandır burada, birçok entrysi var, birçok takipçisi var vs. nickaltına bakıyorum, tanınıyormuş da. ben yeni denk gelmişim. oluyor yani. olur.
kasıt popi* yazarsa da, yapmayın böyle hisler, üzülürsünüz.
kasıt popi* yazarsa da, yapmayın böyle hisler, üzülürsünüz.
devamını gör...
türk insanının beceremediği şeyler
karşılıksız bir şey yapmamak. sevgi dahil.
devamını gör...
her şey bitti derken çıkagelen insan
adı üstünde her şey bittikten sonra gelen insandır. bir kere de her şey bitmeden gelseniz? biz tüm acıyı çekiyoruz tam iyileşeceğiz hop biri geliyor ve kahraman o oluyor. ne hoş, ne güzel (!).
benimle acı çekmeden sadece iyileşmeme yardımcı oluyorsa bir kişi; bu o kadar da değerli değil benim için. acı çekmek bir bütündür, o süreci parçalara ayıramazsınız.
not: benim için her şey bitti deme evresi ile her şeyin bitmesi aynı.
benimle acı çekmeden sadece iyileşmeme yardımcı oluyorsa bir kişi; bu o kadar da değerli değil benim için. acı çekmek bir bütündür, o süreci parçalara ayıramazsınız.
not: benim için her şey bitti deme evresi ile her şeyin bitmesi aynı.
devamını gör...
gazve
gazvat” kelimesinin müfredi olan “gazve kelimesi “ga- ze - ve” kökünden türemiştir.
lügatte savaşmak manasına gelir.
ıstılahta ise muhammed’in bizzat ve şahsen katıldığı her savaşa “gazve” denir.
lügatte savaşmak manasına gelir.
ıstılahta ise muhammed’in bizzat ve şahsen katıldığı her savaşa “gazve” denir.
devamını gör...
sinestezi
duyuların bir arada algılanmasına denir. yunanca "syn" birlikte ve "aesthesis" algılamak demekti. isminden de anlaşılacağı üzere sinestezi birçok farklı duyuyu aynı anda yaşamak demektir.
sinestezik kişilerin duyularından herhangi birinin çalışması diğerinin de çalışmasına olanak sağlar. örneğin; "çiçek" dendiğinde sinestezik kişinin kulak duyusu da harekete geçer ve kafasında bir müzik çalmaya başlar. veyahut duyduğu bir müziğe renkle karşılık verebilir. duyular beyin bağlantıları sebebiyle birbirleriyle ilişkilidir. sinestezik birey harfleri birer renk olarak görebilir. matematiksel olguları hızla kavrarlar. kadınlardaki görülme sıklığı fazla olmakla birlikte, her yirmi bin kişiden biri sinestezik olarak doğar. sol elle yazmaları sinestezi hastalarının özelliklerindendir. çoğunda müziğe karşı duyarlılık/yatkınlık bulunur. sanata karşı hayli yeteniklidirler.
bilim bunu beynin "normal" bir beyinsel işlev olduğunu söyler. yani herhangi bir yerde "normaldir" kelimesine rastlamanız mümkün. ek olarak "diğer insanlara nazaran daha çok hissederler, normaldir, yalnızca bir tık." benzeri sözcük öbeklerine de rastlamak mümkün.
deneyleyerek görmek adına journal of neuroscience'ta bir çalışma yapılmıştır. on iki sinestezik hasta ve on iki tane beyni normal insan fonksiyonlarında çalışan kişi, beyinleri uyanık haldeyken fmrı cihazıyla görüntülendiler. çalışma sonuçları açıkça gösterdi ki; sinestezik hastaların beyin bağlantıları diğerlerine oranla daha farklıydı.
sinestezik kişilerin duyularından herhangi birinin çalışması diğerinin de çalışmasına olanak sağlar. örneğin; "çiçek" dendiğinde sinestezik kişinin kulak duyusu da harekete geçer ve kafasında bir müzik çalmaya başlar. veyahut duyduğu bir müziğe renkle karşılık verebilir. duyular beyin bağlantıları sebebiyle birbirleriyle ilişkilidir. sinestezik birey harfleri birer renk olarak görebilir. matematiksel olguları hızla kavrarlar. kadınlardaki görülme sıklığı fazla olmakla birlikte, her yirmi bin kişiden biri sinestezik olarak doğar. sol elle yazmaları sinestezi hastalarının özelliklerindendir. çoğunda müziğe karşı duyarlılık/yatkınlık bulunur. sanata karşı hayli yeteniklidirler.
bilim bunu beynin "normal" bir beyinsel işlev olduğunu söyler. yani herhangi bir yerde "normaldir" kelimesine rastlamanız mümkün. ek olarak "diğer insanlara nazaran daha çok hissederler, normaldir, yalnızca bir tık." benzeri sözcük öbeklerine de rastlamak mümkün.
deneyleyerek görmek adına journal of neuroscience'ta bir çalışma yapılmıştır. on iki sinestezik hasta ve on iki tane beyni normal insan fonksiyonlarında çalışan kişi, beyinleri uyanık haldeyken fmrı cihazıyla görüntülendiler. çalışma sonuçları açıkça gösterdi ki; sinestezik hastaların beyin bağlantıları diğerlerine oranla daha farklıydı.
devamını gör...
biraz sevişelim dedik hemen engellemeye çalışıyorsunuz
yok. herkese var size yok. size denizde bir damla su yok.
devamını gör...
erdoğan'ın eş cinsellere güvence vermesi
2002 seçimleri öncesi genç bakış programında eşcinsel vatandaşlarımızın kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart , onların bazı televizyon ekranlarında muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyorum demiştir.
video linki
video linki
devamını gör...
varken var olsun yokken yok olsun
bunu birçok şey için söylüyorum
devamını gör...
moldova'nın ab üyeliği için başvuruda bulunması
ukrayna'nın ardından moldova'da ab üyeliği için başvuruda bulundu.
eğer kabul edilirlerse ab üyeliği ile birlikte, moldova vatandaşları aynı zamanda ab vatandaşı olacak ve birlik üyelerinin yararlandığı tüm haklardan faydalanacaklar. pasaport olmadan da, nüfus cüzdanı ya da geçerli bir kimlik kartı ile diğer üye ülkelere seyahat edebilecekler.
eğer kabul edilirlerse ab üyeliği ile birlikte, moldova vatandaşları aynı zamanda ab vatandaşı olacak ve birlik üyelerinin yararlandığı tüm haklardan faydalanacaklar. pasaport olmadan da, nüfus cüzdanı ya da geçerli bir kimlik kartı ile diğer üye ülkelere seyahat edebilecekler.
devamını gör...
yata yata para kazanılan meslekler
milletvekilleri. yeni sistemde hiçbir vasıfları yok hiçbir işe yaramıyorlar.
devamını gör...
kaş
"arkası daş, önü yaş; burası gaş."
kaşlılar böyle anlatırla kaş'ı. hakikaten de arkasında kocaman bir dağ, dağın bittiği yerde ise deniz başlar. aradaki daracık sahil şeridine ise kaş yerleşmiştir. buranın asıl adı kaş değildir aslında. 1930'larda "yer adlarının türkçeleştirilmesi" garabeti sonucunda burası ve çevresindeki pek çok yerleşimin güzelim isimlerinin ırzına geçilmiştir. bu kasabanın en son bilinen ve en uzun süre kullanılmış olan ismi andifli'dir ve bugün hala ilçenin merkez mahallesinin ismi olarak hayattadır.
çok kısaca geçmişten günümüze hangi isimleri kullandığını anlattıktan sonra kaş isminin kökenine gelelim. bilinen en eski ismi (bkz: habesos). likya dilinde* bir isim. zaten kelimenin yapısı anadolu ismi olduğunu bas bas bağırıyor. m.ö. 10 ve 9 yüzyıllarda başlayan yunan kolonizasyonu burada da etkisini hissettiriyor. ve 8. yüzyıldan bu yana buraya antiphellos ismi veriliyor. antiphellos esasen asıl yerleşim yeri değil. kaşın hemen yukarısındaki tepelerin üstünde yer alan ve bugün felen mevkii olarak bilinen yerde kurulu olan ve kayalık yer anlamına gelen phellos kenti savunma, tarım ve hayvancılığa elverişlilik açısından asıl yerleşim yeri olarak kullanılıyor. eski habesos ise "phellos'un karşısı" anlamına gelen antiphellos ismi ile bu ana kentin liman yerleşkesi halini alıyor. yaklaşık 3 bin yıl boyunca yunan, pers, iskender, mısır, roma, bizans, selçuklu, osmanlı ve erken cumhuriyet dönemleri boyunca burası antiphellos ismiyle biliniyor. türk hakimiyeti altındayken ismin söylenişi birazcık yuvarlanarak andifli'ye evriliyor. yukarıda da dediğim gibi bu isim merkez mahallenin ismi olarak günümüzde hala kullanılıyor.
şimdi gelelim en sevdiğim kısma. uydurma hikaye kısmına *.
kaş'ın yerlilerine "buraya niye kaş demişler" diye sorarsanız, size hemen güzel bir hikaye anlatırlar. kaş'tan bir taş atımı uzaklıkta olan meis adası da bu hikayeye suç ortaklığı eder. derler ki ada göze benzediği için ona yunanca güya göz anlamına gelen meis adını vermişler. kaş da bu adayı kuzeyden yay gibi sardığı için buraya da kaş adını vermişler. oysa ki ne ada göze benzer, ne kaş kaşa benzer; ne meis kelimesi yunanca'da göz anlamına gelir, ne de yunanca'da böyle bir kelime vardır. adanın asıl ismi kastellorizo'dur. kastello rizon*, yani "tepenin dibindeki kale" anlamına gelir. bu ismin "kastello rosso"dan* geldiğine dair rivayetler olsa da gerçeği yansıtmaz. buna rağmen, bu yanlış düşünce sebebiyle bir dönem fransızlar "château rouge", türkler ise "kızılhisar" gibi çeviri isimler kullanmışlar. diğer adı ise megisti'dir. yunanca'da "en büyük" anlamına gelir, ki bu bölgedeki irili ufaklı 14 kayalık adacığın en büyüğü olduğu için bu isim kullanılır. meis ise megisti'nin türkçe'de deforme olmuş halidir. bu hikaye yanlış hatırlamıyorsam rum bir şairin meis ve kaşı kaş ve göze benzettiği bir şiirinden doğma. bulursam eklerim buraya.
kaş-göz kaş-meis hikayemiz patladığına göre gelelim kaş'ın asıl kökenine. isim aslında kaş'ın coğrafi yapısından geliyor. kaş modern türkçe'de artık unutulmaya yüz tutsa bile "kıyı, kenar, keskin kenar, sarp yamaç" anlamına gelir. tam da başta verdiğimiz cümleyle uyumlu. bölgedeki türkmenlerin geçmişten bu yana bölgeyi ifade etmek için kullandığı bir isim. hele hele kaş ile kalkan arasındaki yoldan geçerseniz bu ismin neden verildiğini daha da iyi anlarsınız.
burası cumhuriyet dönemine kadar büyük ölçüde rum kasabası olarak kalmış. 1900-1915 arası nüfus kayıtlarına bakılacak olursa andifli kasabasına kayıtlı 200-300 müslüman ya var, ya yok. yaklaşık 1800'den fazla rum buranın ana sakinleri. türkler daha çok yukarıda yaylada yaşıyorlar. fakat 1922 senesinde türklerin kurtuluş savaşında inisiyatifi ele geçirip kazanan taraf olmaları sebebiyle başlayan büyük rum göçü 1923'te türk-yunan nüfus mübadelesine dönüyor ve bölgedeki rum nüfusu sıfıra iniyor. andifli kasabasında rumlardan boşalan yere de yine bölge halkı yerleşiyor. bölge çok uzun yıllar tarım, hayvancılık, balıkçılık ve kaçakçılık ile geçiniyor. yine çok uzun yıllar boyunca türk tarafında cinayet vb. büyük suçlara karışanlar hapse girmemek için meis'e kaçıp orada saklanıyorlar. hatta yılmaz güney'in de yurtdışına kaçmak için kaş-meis hattını kullanması buranın uzun yıllar merkezi otoritenin kontrolünden uzak, rahat rahat geçilebilen bir sınır kasabası olduğunu gösteriyor.
2000'lerin başında popülerleşmeye başlayan kasaba bugün kapasitesinin çok üzerinde misafir sayılarının yükü altında eziliyor ve yerel kültürünü ciddi anlamda yitirme tehdidi altında yaşıyor.
kaşlılar böyle anlatırla kaş'ı. hakikaten de arkasında kocaman bir dağ, dağın bittiği yerde ise deniz başlar. aradaki daracık sahil şeridine ise kaş yerleşmiştir. buranın asıl adı kaş değildir aslında. 1930'larda "yer adlarının türkçeleştirilmesi" garabeti sonucunda burası ve çevresindeki pek çok yerleşimin güzelim isimlerinin ırzına geçilmiştir. bu kasabanın en son bilinen ve en uzun süre kullanılmış olan ismi andifli'dir ve bugün hala ilçenin merkez mahallesinin ismi olarak hayattadır.
çok kısaca geçmişten günümüze hangi isimleri kullandığını anlattıktan sonra kaş isminin kökenine gelelim. bilinen en eski ismi (bkz: habesos). likya dilinde* bir isim. zaten kelimenin yapısı anadolu ismi olduğunu bas bas bağırıyor. m.ö. 10 ve 9 yüzyıllarda başlayan yunan kolonizasyonu burada da etkisini hissettiriyor. ve 8. yüzyıldan bu yana buraya antiphellos ismi veriliyor. antiphellos esasen asıl yerleşim yeri değil. kaşın hemen yukarısındaki tepelerin üstünde yer alan ve bugün felen mevkii olarak bilinen yerde kurulu olan ve kayalık yer anlamına gelen phellos kenti savunma, tarım ve hayvancılığa elverişlilik açısından asıl yerleşim yeri olarak kullanılıyor. eski habesos ise "phellos'un karşısı" anlamına gelen antiphellos ismi ile bu ana kentin liman yerleşkesi halini alıyor. yaklaşık 3 bin yıl boyunca yunan, pers, iskender, mısır, roma, bizans, selçuklu, osmanlı ve erken cumhuriyet dönemleri boyunca burası antiphellos ismiyle biliniyor. türk hakimiyeti altındayken ismin söylenişi birazcık yuvarlanarak andifli'ye evriliyor. yukarıda da dediğim gibi bu isim merkez mahallenin ismi olarak günümüzde hala kullanılıyor.
şimdi gelelim en sevdiğim kısma. uydurma hikaye kısmına *.
kaş'ın yerlilerine "buraya niye kaş demişler" diye sorarsanız, size hemen güzel bir hikaye anlatırlar. kaş'tan bir taş atımı uzaklıkta olan meis adası da bu hikayeye suç ortaklığı eder. derler ki ada göze benzediği için ona yunanca güya göz anlamına gelen meis adını vermişler. kaş da bu adayı kuzeyden yay gibi sardığı için buraya da kaş adını vermişler. oysa ki ne ada göze benzer, ne kaş kaşa benzer; ne meis kelimesi yunanca'da göz anlamına gelir, ne de yunanca'da böyle bir kelime vardır. adanın asıl ismi kastellorizo'dur. kastello rizon*, yani "tepenin dibindeki kale" anlamına gelir. bu ismin "kastello rosso"dan* geldiğine dair rivayetler olsa da gerçeği yansıtmaz. buna rağmen, bu yanlış düşünce sebebiyle bir dönem fransızlar "château rouge", türkler ise "kızılhisar" gibi çeviri isimler kullanmışlar. diğer adı ise megisti'dir. yunanca'da "en büyük" anlamına gelir, ki bu bölgedeki irili ufaklı 14 kayalık adacığın en büyüğü olduğu için bu isim kullanılır. meis ise megisti'nin türkçe'de deforme olmuş halidir. bu hikaye yanlış hatırlamıyorsam rum bir şairin meis ve kaşı kaş ve göze benzettiği bir şiirinden doğma. bulursam eklerim buraya.
kaş-göz kaş-meis hikayemiz patladığına göre gelelim kaş'ın asıl kökenine. isim aslında kaş'ın coğrafi yapısından geliyor. kaş modern türkçe'de artık unutulmaya yüz tutsa bile "kıyı, kenar, keskin kenar, sarp yamaç" anlamına gelir. tam da başta verdiğimiz cümleyle uyumlu. bölgedeki türkmenlerin geçmişten bu yana bölgeyi ifade etmek için kullandığı bir isim. hele hele kaş ile kalkan arasındaki yoldan geçerseniz bu ismin neden verildiğini daha da iyi anlarsınız.
burası cumhuriyet dönemine kadar büyük ölçüde rum kasabası olarak kalmış. 1900-1915 arası nüfus kayıtlarına bakılacak olursa andifli kasabasına kayıtlı 200-300 müslüman ya var, ya yok. yaklaşık 1800'den fazla rum buranın ana sakinleri. türkler daha çok yukarıda yaylada yaşıyorlar. fakat 1922 senesinde türklerin kurtuluş savaşında inisiyatifi ele geçirip kazanan taraf olmaları sebebiyle başlayan büyük rum göçü 1923'te türk-yunan nüfus mübadelesine dönüyor ve bölgedeki rum nüfusu sıfıra iniyor. andifli kasabasında rumlardan boşalan yere de yine bölge halkı yerleşiyor. bölge çok uzun yıllar tarım, hayvancılık, balıkçılık ve kaçakçılık ile geçiniyor. yine çok uzun yıllar boyunca türk tarafında cinayet vb. büyük suçlara karışanlar hapse girmemek için meis'e kaçıp orada saklanıyorlar. hatta yılmaz güney'in de yurtdışına kaçmak için kaş-meis hattını kullanması buranın uzun yıllar merkezi otoritenin kontrolünden uzak, rahat rahat geçilebilen bir sınır kasabası olduğunu gösteriyor.
2000'lerin başında popülerleşmeye başlayan kasaba bugün kapasitesinin çok üzerinde misafir sayılarının yükü altında eziliyor ve yerel kültürünü ciddi anlamda yitirme tehdidi altında yaşıyor.
devamını gör...
diz çöküp evlenme teklif eden erkek
bana saçma geldiği için daha sevgiliyken eşimden yapmamasını rica etmiştim pişman değilim. evlenme teklifini yan yana otururken etmişti. benim için daha hoş bir görüntüydü. sarılmak daha kolaydı.
devamını gör...
clara (yazar)
yazarın özenle seçtiği alıntılarda gönül dinlendiren bir şeyler var.
mahlasını görünce aklıma şu şarkı geliyor hep, küçük bir armağanla keyifli sözlükler diliyorum.
mahlasını görünce aklıma şu şarkı geliyor hep, küçük bir armağanla keyifli sözlükler diliyorum.
devamını gör...
yeteneksiz olmak
birçok özel yeteneğe sahip olup da değerlendirememek kadar kötü olmayan durumdur.
durumu açıklayan anne ve yavru deve ile ilgili hikaye vardı bir tane:
+anne neden bizim ayaklarımız bu kadar büyük?”
-çölde kuma batmamak için. “
+peki, kirpiklerimiz niye bu kadar gür?”
-çölde kum fırtınalarında gözümüze kum kaçmasın diye.”
+bizim niye hörgüçlerimiz var?”
-ölünün kürü*, çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için, suyu hörgüçlerimizde depolarız.”
sonunda dayanamayan genç deve sormuş:
+peki, anne biz hayvanat bahçesinde ne yapıyoruz?”
durumu açıklayan anne ve yavru deve ile ilgili hikaye vardı bir tane:
+anne neden bizim ayaklarımız bu kadar büyük?”
-çölde kuma batmamak için. “
+peki, kirpiklerimiz niye bu kadar gür?”
-çölde kum fırtınalarında gözümüze kum kaçmasın diye.”
+bizim niye hörgüçlerimiz var?”
-ölünün kürü*, çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için, suyu hörgüçlerimizde depolarız.”
sonunda dayanamayan genç deve sormuş:
+peki, anne biz hayvanat bahçesinde ne yapıyoruz?”
devamını gör...
herkes mahlasına yakışanı yapsın
bugün işe gitmeyeceğim, yeter artık.
devamını gör...
dinlemekten bıkmayacağınız şarkılar
geceye bir nazan öncel şarkısı bırakalım. ara ara dinlediğim. hep dinlediğim. bıktırmaz. bağımlılık yapar.
"hatırına sustum"
"hatırına sustum"
devamını gör...
sözlüğe her yazar veda edişinde bir meleğin ölmesi
çoğu kimsenin bilmediği, yalnızca gönül gözüyle görebilen kişilerin vakıf olduğu bir hakikat. her kim ki, kafa sözlük'e veda başlığına bir entry girer, işte o anda semayı kuşatan ve gözlere nur, yüreklere esenlik, ruhlara bahtiyarlık veren gözleri al al bakan, kanatları billur salınan on binlerce melekten birisi, ivedilikle kurumaya başlar, kanatları uçmaz olur, gözlerindeki hareler sararır solarmış. yanındaki melekler bu işe bakarlar da, ne olduğunu idrâk edemezmiş. her kim ki işbu başlığa "sözlükten gitmek istiyorum modlar entrylerimi de silebilir mi acaba" dediğinde yüzyıllık bir kuraklık olur, irem cennet bahçesinde elli yıl elma yetişmez, yalnız acı patlıcan çıkarmış. en kötüsü de nedir bilir misiniz dostlarım. fani mebus paltosu olaraktan bunu sizlere aktarmanın bana ne kadar acı olduğunu, ne kadar elem verdiğini bilemezsiniz. ellerim titriyor. gözlerimden kırk yaş akıp, kırk çayır çimeni besliyor. aziz dostlarım, her ne zaman ki bir hanım yazar, "burada cinsiyetçilik yapılmasından sıkıldım. artık yazmayı bırakma kararı aldım" entrysi girer bu başlığa, işte o gün ölen ve düşen melek için, diğerleri günlerce gökyüzünde yas tutar, ağlamaktan bitap düşerlermiş. ne var ki kalp gözü kapalı faniler, bunu mevsim yağmurları sanırlar... kim bilir ki, ardında böyle bir mâna bıraktığını...
devamını gör...