en korkulan ölüm şekli
          dar bir alanda, nefessiz kalmaktan fazlasıyla korktuğum ölüm şeklidir.
      
  devamını gör...
percolator
          lezzetli kahveler demlemenize olanak sağlayan, ateş üzerinde kahve pişirmenizi mümkün kılan bir edevat. arkadaşlar çiğ tüketilmeyen her türlü katı-sıvı gıda için ateş her şeydir. benim dünyamda öyle en azından. gerisi hikaye.
percolator sıklıkla moka pot ile karıştırılan bir kahve demleme aracı. aslında çalışma prensipleri baya bildiğin farklı. ama nedense google bile görsellerinde bu iki ürünü birlikte gösteriyor. ilginç.
barista değilim. kahve dünyası derya deniz. açık söyleyeyim benim de çok iyi bildiğim bir alan değil. ama kısaca özetlemek istiyorum bildiğim kadarıyla.
moka pot'ta alt hazneye koyduğunuz su ısıyla buharlaşıyor, suyun içindeki huniden bu buhar yukarı doğru çıkıp, kahvenin içinden geçerek üst haznede su buharı ile demlenmiş kahveyi biriktiriyor.

percolator'da ise kaynayan su basınçlı bir şekilde üst hazneye fışkırtılıyor ve orta haznede bulunan kahvenin içinden basınçlı bir şekilde geçerek alt haznede kahve olarak birikiyor.

son kertede elde ettiğiniz ürünler de farklı olmuş oluyor haliyle. moka pot'tan esprosso, percolator'dan filtre kahve süzüyorsunuz.
not: iki aleti de fizikçiler icat etmiş. şaşırtmıyorlar, sağolsunlar. afferim.
  percolator sıklıkla moka pot ile karıştırılan bir kahve demleme aracı. aslında çalışma prensipleri baya bildiğin farklı. ama nedense google bile görsellerinde bu iki ürünü birlikte gösteriyor. ilginç.
barista değilim. kahve dünyası derya deniz. açık söyleyeyim benim de çok iyi bildiğim bir alan değil. ama kısaca özetlemek istiyorum bildiğim kadarıyla.
moka pot'ta alt hazneye koyduğunuz su ısıyla buharlaşıyor, suyun içindeki huniden bu buhar yukarı doğru çıkıp, kahvenin içinden geçerek üst haznede su buharı ile demlenmiş kahveyi biriktiriyor.

percolator'da ise kaynayan su basınçlı bir şekilde üst hazneye fışkırtılıyor ve orta haznede bulunan kahvenin içinden basınçlı bir şekilde geçerek alt haznede kahve olarak birikiyor.

son kertede elde ettiğiniz ürünler de farklı olmuş oluyor haliyle. moka pot'tan esprosso, percolator'dan filtre kahve süzüyorsunuz.
not: iki aleti de fizikçiler icat etmiş. şaşırtmıyorlar, sağolsunlar. afferim.
devamını gör...
konseri izlemeyip video çekmeye çalışan insan
          anı yaşamak yerine kendini kanıtlamak isteyen insandır.
yazıktır.
  yazıktır.
devamını gör...
killing me softly
          oldukça ilginç sevişme sahneleri bulunduran erotik gerilim filmi. elbette ki bir basic instinct (film) ayarında değil. çünkü arkaplanında yaşanan hikaye aşırı yavan. sadece hikayeyle ilgili bir kısmın tahmin edilemeyeceğini düşünüyorum.
filmin sonuna kadar bekliyorsunuz , bir şeyler olucak ama ne? filmin sonu geliyor ve... ensest bir hikaye çıkıyor ortaya. meğer adam suçsuzmuş! bütün her şeyi yapan ona aşık olan kız kardeşiymiş. durum böyle olunca tahmin edebilme kabiliyeti düşüyor açıkçası. ensest batı dünyasında çok hoş karşılanan bir şey değil. eğer bu film bir japon filmi olsaydı ya da kore işte o zaman sonunu tahmin edebilirdim çünkü asya kıtasında ensestlik baya normal görünüyor (toplumsal olarak değil medya kısmından bahsediyorum) asyalılar ensestliği baya özgürce ekranlara yansıtabiliyorlar.
velhasıl kelam eğer sevişme sahnelerini seven biriyseniz izlemenizi tavsiye ederim 2-3 fantezi hoşuma gitmişti benim ama yok ben olayın gizemini seviyorum , gerilimini seviyorum derseniz uzaklaşın. dediğim gibi romantik/erotik/gerilim türlerinden hoşlanıyorsanız bakabilirsiniz zira günümüzde erotikle harmanlanmış gerilim/gizem filmleri çok sık çıkmıyor karşımıza. bu tür 90'ların modasıydı.
not: heather graham'ı seviyorsanız yine izlenir.diğer filmlerini çok izlemedim ama kendisinin ilk defa bu kadar soyunduğunu gördüm.
  filmin sonuna kadar bekliyorsunuz , bir şeyler olucak ama ne? filmin sonu geliyor ve... ensest bir hikaye çıkıyor ortaya. meğer adam suçsuzmuş! bütün her şeyi yapan ona aşık olan kız kardeşiymiş. durum böyle olunca tahmin edebilme kabiliyeti düşüyor açıkçası. ensest batı dünyasında çok hoş karşılanan bir şey değil. eğer bu film bir japon filmi olsaydı ya da kore işte o zaman sonunu tahmin edebilirdim çünkü asya kıtasında ensestlik baya normal görünüyor (toplumsal olarak değil medya kısmından bahsediyorum) asyalılar ensestliği baya özgürce ekranlara yansıtabiliyorlar.
velhasıl kelam eğer sevişme sahnelerini seven biriyseniz izlemenizi tavsiye ederim 2-3 fantezi hoşuma gitmişti benim ama yok ben olayın gizemini seviyorum , gerilimini seviyorum derseniz uzaklaşın. dediğim gibi romantik/erotik/gerilim türlerinden hoşlanıyorsanız bakabilirsiniz zira günümüzde erotikle harmanlanmış gerilim/gizem filmleri çok sık çıkmıyor karşımıza. bu tür 90'ların modasıydı.
not: heather graham'ı seviyorsanız yine izlenir.diğer filmlerini çok izlemedim ama kendisinin ilk defa bu kadar soyunduğunu gördüm.
devamını gör...
yazarların en sevdiği çizgi filmler
          şirinler.
      
  devamını gör...
szondi kişilik testi
          basit bir kişilik testi. ben demiyorum uzmanlar diyor. aslında onlar itibarsız diyorda ben öyle diyi verdim.
biraz onedio testlerini andırıyor bu test. hatta bence leopold szondi kesin onedio içerik üreticisi. kendisi bir psiyatr.
hangisi sana en korkutucu geliyor? ıssız bir yerde karşılaşsan seni korkutacak yüz şu gördüklerinden hangisi? sorularına muhattap olan kişinin, kişilik analizini yapıyor test. illa ki dayandığı bir gerçeklik vardır diyorum. insanın korkularının kişiliğinin en azından bir bölümünü yansıttığı bir gerçek. fakat bu kadar basit mi? işte gülmelik eğlenmelik, kıkırdamalık bir şeyler diyelim. insan beyni ve kişiliği daha karışık bir yapı ve tek görselle neyi nasıl ele versin?
yine de ben 3'ü seçtim. vay beni beni... kontrolcü, soğuk, basma kalıp fikirler... dur bir bakayım. vallahi ben.
böyle gülen bir insanın beni rahatsız etmesi için bir neden var aslında. henüz çok küçüktüm. okuldan çıkmış durakta bekliyordum. derken iri yarı kapkara suratlı bir adam fark ettim. tam karşımda duruyor saçmasapan hareketler yapıyordu. arada bir yol vardı fakat bana yaptığı çok açıktı. elini pantlonuna götürüyor, gülüyor falan. kafamı çevirdim hemen. kayboldu ortadan sonra bir anda yeniden belirdi ve bana doğru geliyordu. kalp atışlarımın yükselişi bugün bile aklımda. yanımdan geçti bana aynen böyle sırıttı ve bir kağıt fırlattı kucağıma. neye uğradığımı şaşırdım. durağın hemen arkasında arkadaşımın babasının ayakkabı boyama dükkanı vardı. küçük bir baraka diyelim. içeri girdim, arkadaşımın yanına oturdum. gerginliğim anlaşıldı ki arkadaşım ne oldu dedi? fısır fısır anlatmaya çalışırken babası girdi içeri ve 'o adam sana bir şey mi dedi?' dedi. meğer kahvede oturuyormuş ve adamı fark etmiş. ne olduğunu anlamaya çalışmış ve yanımıza gelmiş.
o güne kadar hiç o kadar korktuğumu hatırlamıyorum. gevrek gülüşü, mimikleri, el kol hareketleri...
o gün eve gittim. hemen yattım. ablama ve anneme bir şeyler anlattım ama o kadar korkmuştum ki babama anlatmaya cesaret edemedim. ertesi gün babamı jandarma komutanı aradı. 'banu diye kızın var mı?' demiş. evet cevabını alınca 'onu da al gel' demiş. gittik. tüm günümüz orada geçti. şahsın 47 yaşında olduğunu isminin ismail tepe olduğunu söyledi. 'ismail tepe' akşam üzeri 'siz köyde ikamet ediyorsunuz fakat olay ilçede olduğu için polis bakıyor karakola geçmeniz gerekiyor. şahıs yakalandı teşhis orada yapılacak' dedi.
hemen gittik karakola. biz içeri girince 'banu mu?' dediler babama. babam evet derdemez. polisler alkışlamaya başladı. aklım çıktı. dedim ne oluyor. aferin kızım bu yaşta susmamışsın dediler. halbu ki alakası yok. arkadaşımın babası şaban amca suç duyurusunda bulunmuş ve numarayı vermiş jandarmaya. sonra esnaf toplanmış adamı aramış ama bulamamış. sarı çizmeli mehmet ağa nereden bulacaksın.
buarada karakola giderken yanımızda bizle beraber hiç tanımadığım insanlarda geldi. esnafmışlar olayı duyup gelmişler. karakola alınmadılar tabi.
neyse efem o gün bana seçimlik teşhis yaptırıldı. yani ben bir camın arkasında durdum ve karşıma 7, 8 kişi dizdiler. şu dedim. sonra oradan savcılık, oradan mahkeme falan filan. elle temas olmadığından kısa bir süre ceza verdiler o da paraya çevrildi.
ilk duruşmada karısıyla ve 3, 5 arkadaşıyla gelmişti. hakim sordu bu kız çocuğunu tanıyor musun diye yok dedi. bana sordu yok dedim. avukatı tam söze karışacak tı ki sus sus diye azarladı ve kararı okudu.
o gülüş hala zihnimde bir yerde kazılı. yukarıdaki fotoğraflardan o adamı seçmem benim karakterimi ne kadar yansıtır bilemem? travmamı yansıttığı bir gerçek.
  biraz onedio testlerini andırıyor bu test. hatta bence leopold szondi kesin onedio içerik üreticisi. kendisi bir psiyatr.
hangisi sana en korkutucu geliyor? ıssız bir yerde karşılaşsan seni korkutacak yüz şu gördüklerinden hangisi? sorularına muhattap olan kişinin, kişilik analizini yapıyor test. illa ki dayandığı bir gerçeklik vardır diyorum. insanın korkularının kişiliğinin en azından bir bölümünü yansıttığı bir gerçek. fakat bu kadar basit mi? işte gülmelik eğlenmelik, kıkırdamalık bir şeyler diyelim. insan beyni ve kişiliği daha karışık bir yapı ve tek görselle neyi nasıl ele versin?
yine de ben 3'ü seçtim. vay beni beni... kontrolcü, soğuk, basma kalıp fikirler... dur bir bakayım. vallahi ben.
böyle gülen bir insanın beni rahatsız etmesi için bir neden var aslında. henüz çok küçüktüm. okuldan çıkmış durakta bekliyordum. derken iri yarı kapkara suratlı bir adam fark ettim. tam karşımda duruyor saçmasapan hareketler yapıyordu. arada bir yol vardı fakat bana yaptığı çok açıktı. elini pantlonuna götürüyor, gülüyor falan. kafamı çevirdim hemen. kayboldu ortadan sonra bir anda yeniden belirdi ve bana doğru geliyordu. kalp atışlarımın yükselişi bugün bile aklımda. yanımdan geçti bana aynen böyle sırıttı ve bir kağıt fırlattı kucağıma. neye uğradığımı şaşırdım. durağın hemen arkasında arkadaşımın babasının ayakkabı boyama dükkanı vardı. küçük bir baraka diyelim. içeri girdim, arkadaşımın yanına oturdum. gerginliğim anlaşıldı ki arkadaşım ne oldu dedi? fısır fısır anlatmaya çalışırken babası girdi içeri ve 'o adam sana bir şey mi dedi?' dedi. meğer kahvede oturuyormuş ve adamı fark etmiş. ne olduğunu anlamaya çalışmış ve yanımıza gelmiş.
o güne kadar hiç o kadar korktuğumu hatırlamıyorum. gevrek gülüşü, mimikleri, el kol hareketleri...
o gün eve gittim. hemen yattım. ablama ve anneme bir şeyler anlattım ama o kadar korkmuştum ki babama anlatmaya cesaret edemedim. ertesi gün babamı jandarma komutanı aradı. 'banu diye kızın var mı?' demiş. evet cevabını alınca 'onu da al gel' demiş. gittik. tüm günümüz orada geçti. şahsın 47 yaşında olduğunu isminin ismail tepe olduğunu söyledi. 'ismail tepe' akşam üzeri 'siz köyde ikamet ediyorsunuz fakat olay ilçede olduğu için polis bakıyor karakola geçmeniz gerekiyor. şahıs yakalandı teşhis orada yapılacak' dedi.
hemen gittik karakola. biz içeri girince 'banu mu?' dediler babama. babam evet derdemez. polisler alkışlamaya başladı. aklım çıktı. dedim ne oluyor. aferin kızım bu yaşta susmamışsın dediler. halbu ki alakası yok. arkadaşımın babası şaban amca suç duyurusunda bulunmuş ve numarayı vermiş jandarmaya. sonra esnaf toplanmış adamı aramış ama bulamamış. sarı çizmeli mehmet ağa nereden bulacaksın.
buarada karakola giderken yanımızda bizle beraber hiç tanımadığım insanlarda geldi. esnafmışlar olayı duyup gelmişler. karakola alınmadılar tabi.
neyse efem o gün bana seçimlik teşhis yaptırıldı. yani ben bir camın arkasında durdum ve karşıma 7, 8 kişi dizdiler. şu dedim. sonra oradan savcılık, oradan mahkeme falan filan. elle temas olmadığından kısa bir süre ceza verdiler o da paraya çevrildi.
ilk duruşmada karısıyla ve 3, 5 arkadaşıyla gelmişti. hakim sordu bu kız çocuğunu tanıyor musun diye yok dedi. bana sordu yok dedim. avukatı tam söze karışacak tı ki sus sus diye azarladı ve kararı okudu.
o gülüş hala zihnimde bir yerde kazılı. yukarıdaki fotoğraflardan o adamı seçmem benim karakterimi ne kadar yansıtır bilemem? travmamı yansıttığı bir gerçek.
devamını gör...
baş ucu eserleri
          iddia edildiği gibi begeni sayısına göre değil, kronolojik olarak sıralıyor. iko formülü değiştirmiş, entry'yi editlememiş, evet.
      
  devamını gör...
kafa dergi
          aylık kültür, sanat ve edebiyat dergisidir. oldukça geniş yazar yelpazesi vardır. keyifle okunan derginin en sevdiğim yanlarından biride kapak resmi ve posterleridir. duvarlarımı süslüyor hepsi.
      
  devamını gör...
2021'in ilk entrysi
          merhaba, bunu ekranımda bana eşlik eden havai fişekler eşliğinde yazıyorum. umarım sevdiklerimizle birlikte mutlu, huzurlu ve sağlıklı geçireceğimiz bir yıl olur. herkese mutlu yıllaar.
      
  devamını gör...
içi boşaltılmış kavramlar
          demokrasi.
      
  devamını gör...
meme kanseri
          birkaç yıl önce meme kanseri şüphesi ile hastaneye gittim. ama o ihtimal bile insanı öyle bir düşürüyor ki.. elle muayene ettim önce ve kitleler vardı, sonra doktor muayenesi, ultrason derken sadece ihtimal olarak kaldı.. gerçekten çok kötü bir durum. geçen gün yine kitle hissettim, yine aynı korku ile doldum ama geçti çok şükür. tüm hastalara şifa dilerim..
      
  devamını gör...
pandemide kadına şiddet tolere edilebilir seviyededir
          cemaatlerin yatılı eğitim kurumlarında, kuran kurslarında  sistematik olarak tecavüze ugrayan erkek çocukları için bi kereden  bir şey olmaz zihniyeti bu.
niye çemkiriyorsunuz yada şaşırıyorsunuz...?
20 yıldır alışamadınız mı ?
tanım: ahlaksal evrimini tamamlamamış bir siyasal islamcının beyin yakan beyanatı ...
  niye çemkiriyorsunuz yada şaşırıyorsunuz...?
20 yıldır alışamadınız mı ?
tanım: ahlaksal evrimini tamamlamamış bir siyasal islamcının beyin yakan beyanatı ...
devamını gör...
doğal sakinleştiriciler
          balkonda mahalleye bakarak, gökyüzüna bakarak içilen çay.
      
  devamını gör...
karşı cinste en çok değer verilen özellik
          samimiyet, nezaket, anlayış, merhamet.
      
  devamını gör...
smells like teen spirit
          "our little group has always been, and always will until the end"   sözüyle her defasında beni duygulandıran şarkıdır.
      
  devamını gör...
sözlük kütüphanesi için ne dediler
          mükemmel bir şey bu! herkesin emeğine sağlık.
      
  devamını gör...
chianti
          nereden hatırlıyorum bu kelimeyi diyorsanız:
      
  devamını gör...
sen parasını ver ben sana sonra veririm
          düzenli olarak yediğim arkadaş kazığıdır.
      
  devamını gör...
en yakındaki kitabın 17. sayfasının 3. cümlesi
          "oturdum." 
kitabın en kısa cümlesine denk geldim. hâlbuki ne umutlarla açmıştım kitabı. belki de karşılaştığım cümleyle günüm değişecekti. "vay be nasıl da denk geldi" diyecektim. olmadı.
  kitabın en kısa cümlesine denk geldim. hâlbuki ne umutlarla açmıştım kitabı. belki de karşılaştığım cümleyle günüm değişecekti. "vay be nasıl da denk geldi" diyecektim. olmadı.
devamını gör...
