ankara deyince akla gelenler
          başkent, 
anıtkabir,
tbmm,
kızılay,
çankaya,
müzelerin hemen hemen birbirine yakın olması,
simit vb.
  anıtkabir,
tbmm,
kızılay,
çankaya,
müzelerin hemen hemen birbirine yakın olması,
simit vb.
devamını gör...
öz güvensiz çocuklar yetiştirmek
          türk toplumunun başarısızlığının altında yatan şeydir. sorumluluk bilinci bazen abartılırsa başkalarının sorumluluklarını ellerinden almanızla sonuçlanabilir. kimden mi bahsediyorum? tabii ki ebeveynlerden.
 
sorumluluk baskısı yetişkin bireyler üzerinde o de o derece baskındır ki çocuklarının sorumluluklarını ellerinden alarak onların yapmaları gereken işleri de kendileri yapmaya başlarlar. "çocuktur ne bilir" mantalitesiyle olaylara yaklaşır, çocuğunun oynadığı oyuncağa bile yeri geldiğinde müdahale ederler. özgüvensiz çocuk yetiştirmenin temel anahtarı, çocuklara sorumluluk vermemekten geçer.
 
türk toplumlarında anlamsız bir yük yükleme eğilimi mevcuttur. ebeveynler taşımamaları gereken yükleri taşıyıp, çocukların taşıması gerekenleri de üzerlerine alırlar. sonuç olarak o çocuklar da sorumluluk almaktan uzak, sorumluluk almaktan kaçan özgüvensiz tiplere dönüşür.
 
günü gelir ve çocuklar büyür. iş yapmaları gerekir, ciddi işler. ciddi sorumlulukları almaları gerekir. ama bu konuda tecrübesizdirler. tüm o yükler bir anda üzerlerine yüklenince hepsini taşıyamazlar. türk gençliğinin gençlik çağlarında bocalamalarının sebebi de işte budur. en verimli çağda, sorumluluklarını yerine getirmekten uzak bir yaşam örneği gösterirler. çünkü tecrübesizdirler, çünkü küçükken kendilerine güvenilmemiştir. sorumluluk almayı bilmezler.
 
türk toplumunun başarısızlığının ardında insanların en üretken olmaları gereken çağlarında, özgüvensiz bir yaşama sahip olmaları gelmektedir. sorumluluk almayı öğrendiklerinde ise iş işten çoktan geçmiş olur. bu yüzden çocuklarımıza sorumluluk almayı öğretmekle birlikte, onların yapmaları gereken işleri asla ve asla bizler yapmamalıyız.
  sorumluluk baskısı yetişkin bireyler üzerinde o de o derece baskındır ki çocuklarının sorumluluklarını ellerinden alarak onların yapmaları gereken işleri de kendileri yapmaya başlarlar. "çocuktur ne bilir" mantalitesiyle olaylara yaklaşır, çocuğunun oynadığı oyuncağa bile yeri geldiğinde müdahale ederler. özgüvensiz çocuk yetiştirmenin temel anahtarı, çocuklara sorumluluk vermemekten geçer.
türk toplumlarında anlamsız bir yük yükleme eğilimi mevcuttur. ebeveynler taşımamaları gereken yükleri taşıyıp, çocukların taşıması gerekenleri de üzerlerine alırlar. sonuç olarak o çocuklar da sorumluluk almaktan uzak, sorumluluk almaktan kaçan özgüvensiz tiplere dönüşür.
günü gelir ve çocuklar büyür. iş yapmaları gerekir, ciddi işler. ciddi sorumlulukları almaları gerekir. ama bu konuda tecrübesizdirler. tüm o yükler bir anda üzerlerine yüklenince hepsini taşıyamazlar. türk gençliğinin gençlik çağlarında bocalamalarının sebebi de işte budur. en verimli çağda, sorumluluklarını yerine getirmekten uzak bir yaşam örneği gösterirler. çünkü tecrübesizdirler, çünkü küçükken kendilerine güvenilmemiştir. sorumluluk almayı bilmezler.
türk toplumunun başarısızlığının ardında insanların en üretken olmaları gereken çağlarında, özgüvensiz bir yaşama sahip olmaları gelmektedir. sorumluluk almayı öğrendiklerinde ise iş işten çoktan geçmiş olur. bu yüzden çocuklarımıza sorumluluk almayı öğretmekle birlikte, onların yapmaları gereken işleri asla ve asla bizler yapmamalıyız.
devamını gör...
normal sözlük kelimelik turnuvası
          #732458 bir üst turda, rakiplerime güzel temennilerde bulunmak isterim. 
“cep telefonunuzun touch’ı, touch’lamaya, bilgisayardan girenlere virüsler dadana, bir oyunda 3 kez harf değiştireseniz yine de sesli harfleriniz heç olmaya, yıldızı, k3’leri hep bana açmak zorunda kalasınız, oyunun yarısında teslim olasınız.”
centilmenlik şart!
not: akşamları şaaaaparsanız, daha iyi şaaaaapmış oluruz. ben gündüzleri şaaaaapamıyomda!
  “cep telefonunuzun touch’ı, touch’lamaya, bilgisayardan girenlere virüsler dadana, bir oyunda 3 kez harf değiştireseniz yine de sesli harfleriniz heç olmaya, yıldızı, k3’leri hep bana açmak zorunda kalasınız, oyunun yarısında teslim olasınız.”
centilmenlik şart!
not: akşamları şaaaaparsanız, daha iyi şaaaaapmış oluruz. ben gündüzleri şaaaaapamıyomda!
devamını gör...
anne babanın her şeyin farkında olması
          gülerek okudum başlığı. unutmayın aileniz sizi sadece yetiştirdiği kişi olarak tanıyorlar sizin içinizi veya eğilimlerinizi bilmiyorlar.
      
  devamını gör...
kadınlara mı gidiyorsun kırbacını unutma
          alt anlam aramaya gerek yok. nietzche bdsm sevdasından etmiştir bu lafı.
      
  devamını gör...
şiir
          rus şair yevgeni aleksandroviç yevtuşenko'nun bir barış sığınağı değil savaşın yırtıcı gücü  olarak tanımladığıdır. işin güzel yanı yevtuşenko'nun dilimize şiir olarak çevrilmiş şiirinin ilk dizeleridir bunlar. orijinal ismini bilmemekle beraber çevirisini not düşüyorum.
şiir bir barış sığınağı değildir
şiir yırtıcı gücü savaşın.
onun da taktikleri vardır, kendince oyunları.
savaş savaş olmalı.
şair bir asker.
ve haklıysa,
hakkıdır her şeyi denemek de
dalarken duman ve ateşin ortasına.
geride o gizlice sürünen fareler
nasıl bilebilir kaç adamın
çarpıştığını ateş altında?
titreşen fareler
cepheden o güvenli uzaklıkta.
onlar için,
-o fareler ah-
göstermelik bir tavırdır cesaret olsa olsa.
ve hepsi hepsi ihanettir
savaş yöntemleri de..
nedir işleri peki hainin
kendini yüceltmek için
onun mertebesine
damgalamak kahramanı ‘hain’ diye.
şair dediğin
kutuzov gibi olmalı
apaçık görünmeli yerine.
o, geri çekilir kimi
tam ilerlemeye.
bitkindir,
bir kuyudaki suyun yarısını tüketir.
uyumak ister elbette.
ama bir başkumandanın gözleri,
iç benliğidir ona kumanda eden
hep bir yükseklikten
görmek için ilerisini.
onun güçlü elleri
saatine ayarlıdır topların
yük trenlerinin
bayrakların.
ki onlar
düşünüyor sansınlar sağdaki süvarilerini.
oysa o soldakilerin şafaktan beri
hücum borusunu beklediklerini bilir,
ormanın gerisinde
burun delikleri titreyerek
ateşe hazır.
şairin savaşı
ne zaferin şanı,
ne rütbe, ne emirler adınadır.
varsın olsun ona sağdan soldan
kara çalanlar!
küçülür yalancılar onun bakışlarıyla.
sadedim odur – bir şair…
şair can verdiğinde,
ölümünde bile, evet
korkudan titretir.
silahlarını indirmemiştir çünkü öldüğünde-
gazabı bakışlarında öylece kalır
korkarlar gözlerini gagalamaktan.
ve o hep aynı savaşçıdır,
öldüğünde de
öldüğünde de
yılgıdır düşmanın içinde.
      
  şiir bir barış sığınağı değildir
şiir yırtıcı gücü savaşın.
onun da taktikleri vardır, kendince oyunları.
savaş savaş olmalı.
şair bir asker.
ve haklıysa,
hakkıdır her şeyi denemek de
dalarken duman ve ateşin ortasına.
geride o gizlice sürünen fareler
nasıl bilebilir kaç adamın
çarpıştığını ateş altında?
titreşen fareler
cepheden o güvenli uzaklıkta.
onlar için,
-o fareler ah-
göstermelik bir tavırdır cesaret olsa olsa.
ve hepsi hepsi ihanettir
savaş yöntemleri de..
nedir işleri peki hainin
kendini yüceltmek için
onun mertebesine
damgalamak kahramanı ‘hain’ diye.
şair dediğin
kutuzov gibi olmalı
apaçık görünmeli yerine.
o, geri çekilir kimi
tam ilerlemeye.
bitkindir,
bir kuyudaki suyun yarısını tüketir.
uyumak ister elbette.
ama bir başkumandanın gözleri,
iç benliğidir ona kumanda eden
hep bir yükseklikten
görmek için ilerisini.
onun güçlü elleri
saatine ayarlıdır topların
yük trenlerinin
bayrakların.
ki onlar
düşünüyor sansınlar sağdaki süvarilerini.
oysa o soldakilerin şafaktan beri
hücum borusunu beklediklerini bilir,
ormanın gerisinde
burun delikleri titreyerek
ateşe hazır.
şairin savaşı
ne zaferin şanı,
ne rütbe, ne emirler adınadır.
varsın olsun ona sağdan soldan
kara çalanlar!
küçülür yalancılar onun bakışlarıyla.
sadedim odur – bir şair…
şair can verdiğinde,
ölümünde bile, evet
korkudan titretir.
silahlarını indirmemiştir çünkü öldüğünde-
gazabı bakışlarında öylece kalır
korkarlar gözlerini gagalamaktan.
ve o hep aynı savaşçıdır,
öldüğünde de
öldüğünde de
yılgıdır düşmanın içinde.
devamını gör...
cüda
          çoğu kişinin ilk kez istiklal marşında karşılaştığı kelimedir. sevilen yerden ayrılma anlamına gelir. osmanlıca bir kelimedir.
‘’canı, cananı bütün varımı alsın da hüda
etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda’’
-mehmet akif ersoy
  ‘’canı, cananı bütün varımı alsın da hüda
etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda’’
-mehmet akif ersoy
devamını gör...
duvara karşı
          fatih akın'a berlin film festivali’nde altın ayı ödülü kazandırdığı; hayatları savrulmuş iki insanın birbirlerini iyileştirmelerini konu aldığı filmidir. bizi fatih akın gibi güzide bir yönetmenle buluşturmuştur. tabii bu başarıda büyük payı olan, cahit rolünün hakkını fazlasıyla veren, yakın zamanda kaybettigimiz birol ünel'i de unutmamak gerekir.
      
  devamını gör...
çiğ köfte
          türkiye'nin doğu illerinden çıkıp tüm türkiye'ye yayılmış hammaddesi bulgur ve isot olan kadim yiyecek.
      
  devamını gör...
başı kapanan öğrencinin beyni çalışır
devamını gör...
insan ilişkilerinden çıkarılmış en önemli ders
devamını gör...
il trillo del diavolo
          yaygın bilindiği adıyla şeytan'ın titretişi sonatı, asıl adıyla sol minör'de keman sonatı, guiseppe tartini'nin en ünlü çalışmalarından birisidir. teknik açıdan zor geçişleriyle anımsanan çalışma, solo keman için hazırlanmıştır. ortalama bir performansı 15 dakika sürer.
hakkında pek çok efsane mevcuttur. bunlardan birisinde, tartini bir rüyasında, hizmetkarı ve öğretmeni olması karşılığında ruhunu şeytana satar. müzik dersinin sonunda çalıp çalamadığını görmek için kemanı şeytana verir. şeytan ustalıkla çalar ve tutkulu ve büyüleyici bir performans sergiler. tartini bu şekilde tarif etmiştir:
"çalıp çalamayacağına bakmak için kemanımı ona verdim. öylesine muazzam ve muhteşem bir sonat duyduğumda şaşkınlığım öyle seviyelerdeydi ki... en cesur fantazilerimde bile yanına yaklaşamadığım bir zeka ve sanatkarlıkla çalıyordu. büyülenmiş, başka diyarlara götürülmüş ve her şeyden kopup gitmiş hissettim; nefesim beni terketti ve uyandım."
uyandıktan sonra şeytanın müziğinin etkisinden çıkamayan tartini, duyduğu parçayı yeniden yaratmaya çalışır. ortaya çıkan parçanın şu ana kadar ki en sevdiği sonat olduğunu söylemesine rağmen, hayal kırıklığı sürmeye devam eder. daha sonra demiştir ki: "rüyamda duyduğum parça çok daha üstündü... eğer müzikten başka bir şeyle yaşamımı idame ettirebilecek olsam kemanımı parçalar ve müziği bırakırdım."
  hakkında pek çok efsane mevcuttur. bunlardan birisinde, tartini bir rüyasında, hizmetkarı ve öğretmeni olması karşılığında ruhunu şeytana satar. müzik dersinin sonunda çalıp çalamadığını görmek için kemanı şeytana verir. şeytan ustalıkla çalar ve tutkulu ve büyüleyici bir performans sergiler. tartini bu şekilde tarif etmiştir:
"çalıp çalamayacağına bakmak için kemanımı ona verdim. öylesine muazzam ve muhteşem bir sonat duyduğumda şaşkınlığım öyle seviyelerdeydi ki... en cesur fantazilerimde bile yanına yaklaşamadığım bir zeka ve sanatkarlıkla çalıyordu. büyülenmiş, başka diyarlara götürülmüş ve her şeyden kopup gitmiş hissettim; nefesim beni terketti ve uyandım."
uyandıktan sonra şeytanın müziğinin etkisinden çıkamayan tartini, duyduğu parçayı yeniden yaratmaya çalışır. ortaya çıkan parçanın şu ana kadar ki en sevdiği sonat olduğunu söylemesine rağmen, hayal kırıklığı sürmeye devam eder. daha sonra demiştir ki: "rüyamda duyduğum parça çok daha üstündü... eğer müzikten başka bir şeyle yaşamımı idame ettirebilecek olsam kemanımı parçalar ve müziği bırakırdım."
devamını gör...
şamanizm kökenli türk adetleri
          mezarlığa ağaç dikmek. servi ağacının seçilmesinin sebebi göğe uzandığı için ruhun göğe ulaşmasını sağladığına inanılmasıymış.
      
  devamını gör...
geceye bir kedi bırak
devamını gör...
ak parti'nin z kuşağının aileleriyle iletişime geçmesi
          başarısız olacaktır. bu çocuklar internet bağımlısı ve internetten bir an olsun ayrılmıyorlar. çocukluklarından beri internet üzerinde ak parti ile alakalı yapılan "kara" mizahı izlediler. sokak röportajlarında "ehonomi çok eyi" diyen dayılarla dalga geçip, capslerini yaptılar.
ak parti seçmen profilini internete yansıdığı şekilde görüp, değerlendirdiler. youtube'da (bkz: deep humor) adlı kanalı izleyen bir gence ne yaparsanız yapın, nasıl bir sunum hazırlarsanız hazırlayın, o kanalda röportaj veren dayılarla aynı safta olmak istemeyeceklerdir.
ak partinin gençlerin gözünde itibarı yerlerde ve yıllardır bu konu hakkında en ufak bir çalışma da yapılmadı.
bir gencin hayatını kolaylaştırmak için yapılan ne var?
araba satın alamayan, istediği bilgisayarı satın alamayan, girdiği her alışveriş sitesinde filtreyi "önce en düşük" olarak ayarlayan bir genç, nasıl olsun da ak partiye oy versin? bunun imkanı yok. artık çok geç ak parti...
  ak parti seçmen profilini internete yansıdığı şekilde görüp, değerlendirdiler. youtube'da (bkz: deep humor) adlı kanalı izleyen bir gence ne yaparsanız yapın, nasıl bir sunum hazırlarsanız hazırlayın, o kanalda röportaj veren dayılarla aynı safta olmak istemeyeceklerdir.
ak partinin gençlerin gözünde itibarı yerlerde ve yıllardır bu konu hakkında en ufak bir çalışma da yapılmadı.
bir gencin hayatını kolaylaştırmak için yapılan ne var?
araba satın alamayan, istediği bilgisayarı satın alamayan, girdiği her alışveriş sitesinde filtreyi "önce en düşük" olarak ayarlayan bir genç, nasıl olsun da ak partiye oy versin? bunun imkanı yok. artık çok geç ak parti...
devamını gör...
sualtı fotoğrafçılığı
          sualtında  fauna ve floranın belge olarak fotoğraflanması yanısıra doğal ortamda olmayan  eşyalarında indirilerek  editorial fotoğraflar elde etmeyi amaçlayan bir fotoğraf sanatı dalıdır.  william thompson tarafından 1856da ilk sualtı fotoğrafı çekilmiş  louis boutan 1890 da ise ilk başarılı sualtı fotoğrafı çekilmiştir.  sualtı fotoğrafçılığı için ekipmandan önce iyi bir dalıcı ( aletli dalış= scuba) ve sualtına yatkın olmak gerekir. sualtı fotğrafçığında öncelik makro çekimler olduğu için makro lens ve flaş parkuru olmalıdır.  dslr makinalar aynasızlara göre daha ağır olmasına karşın sunduğu lens çeşitliliği ve housing uyumluluğu yüzünden avantajı yüksektir. belgelemek amacıyla fotoğraf çekimi için öncelik sualtı canlılarını tanımaktır. doğaları, davranışları ve yaşam alanlarına ilişkin elde edilecek hertürlü bilgi kaliteli fotoğraflar çıkmasına yardımcı olur. bununla birlikte özellikle makro çekimlerde f/9 f/11 diyafgram ile  minimum 1/100 sn enstantene, yüksek ıso ( noise yapmayan başarılı bodylerde olmazsa olmaz) ve etkin flash kullanımı çarpıcı fotoğraf elde etme şansını arttırır. 
bununla birlikte editorial olarak modelli sanatsal çekimlerde ise türbidite si düşük, doğal ışığın girdiği derinliklerde yapılan çarpıcı kareler elde edlmektedir. dünyanın değişik yerlerdinde ( kızıldeniz, güney amerika, phuket, karayip adaları vb.) çok etkin fotoğraflar elde edilmektedir. türkiyede sufod altında örgütlenmiş olan çok başarılı sualtı fotoğrafçıları bulunmaktadır. batıklarda yapılan sanatsal çekimlerde ayrı göz alıcı olup, ülkemizde özelikle kaş /kalkan civarında etkin biçimde yapılmaktadır.
  bununla birlikte editorial olarak modelli sanatsal çekimlerde ise türbidite si düşük, doğal ışığın girdiği derinliklerde yapılan çarpıcı kareler elde edlmektedir. dünyanın değişik yerlerdinde ( kızıldeniz, güney amerika, phuket, karayip adaları vb.) çok etkin fotoğraflar elde edilmektedir. türkiyede sufod altında örgütlenmiş olan çok başarılı sualtı fotoğrafçıları bulunmaktadır. batıklarda yapılan sanatsal çekimlerde ayrı göz alıcı olup, ülkemizde özelikle kaş /kalkan civarında etkin biçimde yapılmaktadır.
devamını gör...
ölüm maskesi ile kız
          frida kahlo'nun 'ölüm maskesi ile kız' adlı tablosu.bu tuhaf parça, çorak bir manzaranın önünde duran genç bir kızı tasvir ediyor. elinde bir adet sarı çiçek tutuyor ve yüzünde de kafatası maskesi bulunuyor.bu sayede kahlo, izleyiciyi ölümle ilgili temalar üzerine düşünmeye teşvik eder. son olarak, ayağının dibinde duran canavarca bir maske, tüyler ürpertici bu tabloya daha da fazla gizem katıyor.
tablo diego rivera ile dramatik boşanmasından bir yıl önce resmedilmiştir. bu dönemde yaptığı birçok resim gibi bu parça da kahlo’nun soyutlanma ve yalnızlık hislerinden esinlenmiştir.
 
      
  tablo diego rivera ile dramatik boşanmasından bir yıl önce resmedilmiştir. bu dönemde yaptığı birçok resim gibi bu parça da kahlo’nun soyutlanma ve yalnızlık hislerinden esinlenmiştir.
 
      devamını gör...
yazar uçar entry kalır
          sözlük formatını kamyon devirir gibi deviren yazarın ardından söylenecek özlü söz.
sen gidersin tanım kalır, dostlar seni hatırlamaz.
bak bu da güzel.
  sen gidersin tanım kalır, dostlar seni hatırlamaz.
bak bu da güzel.
devamını gör...
14 mart tıp bayramı
          tüm sağlık çalışanlarının günü kutlu olsun. pandemi dönemi ile kıymetleri bilinmeye başlanmış gözükse de yaşananlar gösteriyor ki hala en çok yıpranan ve bunun karşılığını alamayan meslek grubudur.
      
  devamını gör...


