moderasyon sisteminin eskiye dönmesi
          daha uygun olmuş, karşımızda robot var sanıyorum resmen.
      
  devamını gör...
libido ve zeka ilişkisi
          birçok kişiye göre tartışmaya açık kabul edilebilecek ilişki.
canımın içi nikola tesla'cığım özetle der ki; bir bilim insanının tutkusu çok yüksektir ama bu tutkuyu mesela bir kadına yöneltirse, bilim adına yapabileceği pek bir şey kalmaz. tüm tutkusunu bilime yönlendirirse başarı kaçınılmazdır.
buna katılmayanlar illa ki olacaktır ama ben katılıyorum. şu yüzden: bütün insanların kendini kontrol etme mekanizması çok güçlü olmayabilir. bazı insanlar bir ilişkiyi "tadında bırakarak" yani karşısındakini hayatında tam da olması gereken yere koyarak yaşayabilir ama bazı insanlar aşırı duygusal olduğundan bunu kontrol edemeyebilir. en ufak tartışmada, en ufak ayrılıkta dağılabilir. bilim insanı da olsa bu değişmez çünkü sonuçta onlar da insan ve duyguları var. bu nedenle, tutkuyu nereye ve ne kadar yöneltebileceğiniz kişiden kişiye değişecek bir durum bence.
ikinci nokta şu; insan boş oturunca aklına genellikle boş işler gelir. "boş bir kafa şeytanın çalışma masasıdır" derler. ne kadar çok çalışırsanız, başınızı kaşıyacak vaktiniz ne kadar az olursa, başka işlere kafa yorma ihtimaliniz de o derece az olur. bu nedenle herhangi bir hedefe sıkı sıkıya bağlı olan, mesela bir icat ya da keşif yapma derdinde olan kişinin düşüneceği en son şey seks olabilir.
neyse uzatmıyorum konuyu. bunun bir şeyleri bastırmakla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. bu biraz, insanın zekâ seviyesi nedeniyle ona kendiliğinden yüklenen default bir özellik bence.
konu doğrudan bu değil belki ama bu da bonus
  canımın içi nikola tesla'cığım özetle der ki; bir bilim insanının tutkusu çok yüksektir ama bu tutkuyu mesela bir kadına yöneltirse, bilim adına yapabileceği pek bir şey kalmaz. tüm tutkusunu bilime yönlendirirse başarı kaçınılmazdır.
buna katılmayanlar illa ki olacaktır ama ben katılıyorum. şu yüzden: bütün insanların kendini kontrol etme mekanizması çok güçlü olmayabilir. bazı insanlar bir ilişkiyi "tadında bırakarak" yani karşısındakini hayatında tam da olması gereken yere koyarak yaşayabilir ama bazı insanlar aşırı duygusal olduğundan bunu kontrol edemeyebilir. en ufak tartışmada, en ufak ayrılıkta dağılabilir. bilim insanı da olsa bu değişmez çünkü sonuçta onlar da insan ve duyguları var. bu nedenle, tutkuyu nereye ve ne kadar yöneltebileceğiniz kişiden kişiye değişecek bir durum bence.
ikinci nokta şu; insan boş oturunca aklına genellikle boş işler gelir. "boş bir kafa şeytanın çalışma masasıdır" derler. ne kadar çok çalışırsanız, başınızı kaşıyacak vaktiniz ne kadar az olursa, başka işlere kafa yorma ihtimaliniz de o derece az olur. bu nedenle herhangi bir hedefe sıkı sıkıya bağlı olan, mesela bir icat ya da keşif yapma derdinde olan kişinin düşüneceği en son şey seks olabilir.
neyse uzatmıyorum konuyu. bunun bir şeyleri bastırmakla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. bu biraz, insanın zekâ seviyesi nedeniyle ona kendiliğinden yüklenen default bir özellik bence.
konu doğrudan bu değil belki ama bu da bonus
devamını gör...
türk dizilerinin olmazsa olmazları
          her dizide en az bir cinayet ya da teşebbüsü, bir hamilelik, bir gayrımeşru çocuk, sırlar, ihanetler, intikamlar, aldatmalar, şirket savaşları.
      
  devamını gör...
hayatın tekrardan ibaret olması
          doğruluğu yanlışlığı tartışılır önerme.
iki yönüyle ele alalım.
doğrudur çünkü her gün uyuyoruz, uyanıyoruz, nefes alıyoruz ve yemek yiyoruz vs.
fakat bu görüş herakleitos'a göre de yanlıştır, bunu da o meşhur olan bir nehirde iki defa yıkanılmaz sözünden anlıyoruz.
evet aslında hayatın belli bir anını tekrar yaşama gibi bir şansımız da mevcut değil.
bu durumda hayat pratikte tekrardan ibaret, fakat teorikte tekrardan ibaret değildir gibi bir yargı çıkıyor.
  iki yönüyle ele alalım.
doğrudur çünkü her gün uyuyoruz, uyanıyoruz, nefes alıyoruz ve yemek yiyoruz vs.
fakat bu görüş herakleitos'a göre de yanlıştır, bunu da o meşhur olan bir nehirde iki defa yıkanılmaz sözünden anlıyoruz.
evet aslında hayatın belli bir anını tekrar yaşama gibi bir şansımız da mevcut değil.
bu durumda hayat pratikte tekrardan ibaret, fakat teorikte tekrardan ibaret değildir gibi bir yargı çıkıyor.
devamını gör...
eurovision saati radyo yayını
          eurovision haftasında akıllıca yayın olmuş.bu seneki şarkılar da pek bir keyifliymiş. kim kazanacak acaba? belçika, kıbrıs, litvanya ve türk ezgilerini barındıran şarkısıyla azerbaycan favorim gibi gözüküyor. tabii sahne performansları da çok önemli.
      
  devamını gör...
bir kadını kırmadan ona çirkin olduğunu söylemek
          neden yaparsınki bunu hele kadın gibi doğasında beğenilme dürtüsü olan bir varlık için? beğenmiyorsan evlenmezsin kardeşim zorlamıyoruz ama çirkinsin demekte harbi mağara adamlığıdır
      
  devamını gör...
atm'nin kartı yutması
          kısa süreli kalp krizi yaşatan, işinizin yarıda kalmasına ve banka sahibinin annesinin kulaklarını çınlatacak durumdur. süresi biten kartları ve inaktif edilmiş kartları yuttuğunu biliyorum da, para çekmek isteyen bendenizin yepisyeni kartını niçin yuttun eyy akbank?
      
  devamını gör...
eşinin girdiğin entrylerle dalga geçmesi
          dalga konusu bir kenarda, aksama kavga cikmasin dedigim durum. bilakis erkek yazarlar, yaptiginiz tanimlamalara aman diyeyim dikkat! esinizin ayar oldugu yorumunuz olursa eger, bilin ki kelimesi kelimesine onu zihnine kazir, intikaminida cok pis alir. bir ayaginiz cukurda olur, ruhunuz duymaz, benden soylemesi...
      
  devamını gör...
geceye bir şiir bırak
          nazım hikmet- hoş geldin kadınım
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
  hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
devamını gör...
26 aralık 2020 türkiye'nin ilk lityum üretim tesisinin açılması
          güzel gelişmeler bunlar, cumhurbaşkanının video konferans katılımıyla açılan tesis.
eti maden tesisleri'nde batarya imalatında kullanılan lityum karbonat üretimine başlandı. tesis cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın canlı bağlantıyla katılımının ardından resmen açıldı. açılışta konuşan cumhurbaşkanı erdoğan: "togg otomobilinin pillerinde kullanılacak lityumu da yine buradan temin etmeyi planlıyoruz" dedi. tesiste ilk aşamada yılda 10 ton üretim yapılacak. üretimin ilerleyen yıllarda kademeli olarak 600 tona çıkarılması bekleniyor. buradan
  eti maden tesisleri'nde batarya imalatında kullanılan lityum karbonat üretimine başlandı. tesis cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın canlı bağlantıyla katılımının ardından resmen açıldı. açılışta konuşan cumhurbaşkanı erdoğan: "togg otomobilinin pillerinde kullanılacak lityumu da yine buradan temin etmeyi planlıyoruz" dedi. tesiste ilk aşamada yılda 10 ton üretim yapılacak. üretimin ilerleyen yıllarda kademeli olarak 600 tona çıkarılması bekleniyor. buradan
devamını gör...
fedakarlık
          "gereğinden fazla yapılacak fedakarlık kişinin kendi kul hakkına girmesidir."
insan bencil olmamalı, yeri geldiğinde fedakarlık yapmak erdemli bir insan davranışıdır. ama sonrasında bir durmalı ve bakmalı; değdi mi? bunu yaptığım insan bunun kıymetini biliyor mu? bu soruları cevaplamalı ve ona göre tavrını belirlemeli. ne demişler hep bana hep bana olmaz, bi sana bi bana olmalı. hayatta kendinizi ne bencil olarak konumlayın ne de enayi.
  insan bencil olmamalı, yeri geldiğinde fedakarlık yapmak erdemli bir insan davranışıdır. ama sonrasında bir durmalı ve bakmalı; değdi mi? bunu yaptığım insan bunun kıymetini biliyor mu? bu soruları cevaplamalı ve ona göre tavrını belirlemeli. ne demişler hep bana hep bana olmaz, bi sana bi bana olmalı. hayatta kendinizi ne bencil olarak konumlayın ne de enayi.
devamını gör...
19 mayıs atatürk'ü anma gençlik ve spor bayramı
          kimin kayığına binse, onun küreğini çeken herkese inat; biz hala bandırma’dayız.
kutlu olsun!
  kutlu olsun!
devamını gör...
alan turing
          alman u bot kodlarını çözen ingiliz matematikçi.
kendisi homoseksüeldi. o dönemde ingilterede homoseksüellik yasaktı ve bir akıl hastalığı olarak görülüyordu. turning ingiliz hükümeti tarafından yoğun baskıya maruz kaldı. 1954 yılında manchester'daki evinde ölü olarak bulundu.
homoseksüellik ingiltere’de yasa dışıydı ve bir akıl hastalığı olarak dikkate alınmakla birlikte ceza-i yaptırımı olan suç sınıfına girmekteydi. ocak 1952’de turing’in 19 yaşında bir genç olan alan murray ile bir sinemada tanıştı ve alan murray birkaç defa turing'in evine giderek onunla birlikte kaldı. birkaç hafta sonra alan murray bir tanıdığı ile birlikte turing'in evini soymaya gitti. turing bu hırsızlığı polise bildirdi. polis hırsızları yakaladı ve soruşturma sırasında alan murray'in turing ile homoseksüel ilişkisi olduğu gerçeği ortaya çıktı. turing de bunun gerçek olduğunu itiraf etti. turing ve murray 1885 ceza kanunu'na ek yasa'nın 11. kısmı gereğince müstehcen uygunsuzluktan suçlanıp mahkemeye verildiler. turing pişman değildi ve 50 yıl önce oscar wilde'ın başına geldiği gibi aynı suçtan mahkûm edildi.
turing’e mahkûmiyet ve durumuna bağlı olarak libidosunu azaltmak için devam eden hormonal tedavisinde göz hapsi arasında bir tercih sunuldu. hapisten kaçmak için, bir yıl içinde kendini hadım edecek östrojen hormonu iğnelerini kabul etti. suçlu bulunması dolayısıyla devletin gizli işleri için güvenilirlilik izni kaldırıldı ve o zamanlar çok gizli olan gchq’daki kriptografik konular üzerine devam eden danışmanlığı da sona erdirildi. o dönemde ingiltere hükûmeti cambridge beş adlı çoğu akademik eğitimleri sırasında oxford-cambridge'de tahsil yaparken sovyetler birliği hesabına casusluk yapmayı kabul etmiş ve sonradan ingiliz entelejans kurumunda en yüksek rütbeleri almış olan (guy burgesss ve donald maclean) bir grup ajanlar sorunu ile uğraşmaktaydı. casuslar ve sovyet ajanlarının önemli mevkilerde bulunan homoseksüelleri tuzağa düşürmelerinden endişe edilmekteydi. turing o kadar yıl sonra bile çok gizli olan bletchley park'ta çok önemli mevkilerde çalışmıştı ve homoseksüel olma suçundan mahkeme tarafından hüküm giymişti.
8 haziran 1954’te temizlikçisi onu manchester'deki evinde ölü buldu. bir gün evvel, yatağının kenarında bıraktığı yarı-yenmiş siyanür-zehirli elmayı yemek suretiyle siyanür zehirlenmesinden öldüğü açıklandı. elmanın kendisi nedense hiçbir siyanür zehiri testine tabi tutulmadı. ölüm sebebinin siyanür zehirlenmesi olması iddiasına rağmen naaşına post-mortem yapılmadı.
      
  kendisi homoseksüeldi. o dönemde ingilterede homoseksüellik yasaktı ve bir akıl hastalığı olarak görülüyordu. turning ingiliz hükümeti tarafından yoğun baskıya maruz kaldı. 1954 yılında manchester'daki evinde ölü olarak bulundu.
homoseksüellik ingiltere’de yasa dışıydı ve bir akıl hastalığı olarak dikkate alınmakla birlikte ceza-i yaptırımı olan suç sınıfına girmekteydi. ocak 1952’de turing’in 19 yaşında bir genç olan alan murray ile bir sinemada tanıştı ve alan murray birkaç defa turing'in evine giderek onunla birlikte kaldı. birkaç hafta sonra alan murray bir tanıdığı ile birlikte turing'in evini soymaya gitti. turing bu hırsızlığı polise bildirdi. polis hırsızları yakaladı ve soruşturma sırasında alan murray'in turing ile homoseksüel ilişkisi olduğu gerçeği ortaya çıktı. turing de bunun gerçek olduğunu itiraf etti. turing ve murray 1885 ceza kanunu'na ek yasa'nın 11. kısmı gereğince müstehcen uygunsuzluktan suçlanıp mahkemeye verildiler. turing pişman değildi ve 50 yıl önce oscar wilde'ın başına geldiği gibi aynı suçtan mahkûm edildi.
turing’e mahkûmiyet ve durumuna bağlı olarak libidosunu azaltmak için devam eden hormonal tedavisinde göz hapsi arasında bir tercih sunuldu. hapisten kaçmak için, bir yıl içinde kendini hadım edecek östrojen hormonu iğnelerini kabul etti. suçlu bulunması dolayısıyla devletin gizli işleri için güvenilirlilik izni kaldırıldı ve o zamanlar çok gizli olan gchq’daki kriptografik konular üzerine devam eden danışmanlığı da sona erdirildi. o dönemde ingiltere hükûmeti cambridge beş adlı çoğu akademik eğitimleri sırasında oxford-cambridge'de tahsil yaparken sovyetler birliği hesabına casusluk yapmayı kabul etmiş ve sonradan ingiliz entelejans kurumunda en yüksek rütbeleri almış olan (guy burgesss ve donald maclean) bir grup ajanlar sorunu ile uğraşmaktaydı. casuslar ve sovyet ajanlarının önemli mevkilerde bulunan homoseksüelleri tuzağa düşürmelerinden endişe edilmekteydi. turing o kadar yıl sonra bile çok gizli olan bletchley park'ta çok önemli mevkilerde çalışmıştı ve homoseksüel olma suçundan mahkeme tarafından hüküm giymişti.
8 haziran 1954’te temizlikçisi onu manchester'deki evinde ölü buldu. bir gün evvel, yatağının kenarında bıraktığı yarı-yenmiş siyanür-zehirli elmayı yemek suretiyle siyanür zehirlenmesinden öldüğü açıklandı. elmanın kendisi nedense hiçbir siyanür zehiri testine tabi tutulmadı. ölüm sebebinin siyanür zehirlenmesi olması iddiasına rağmen naaşına post-mortem yapılmadı.
devamını gör...
ceyar
          televizyonda yayınlandığında türkiye'de hayatın felç olduğu dallas dizisinin kötü adamı. türk televizyon tarihinde zengin ve yoksul (rich man, poor man) dizisinin kötü adamı olan anthony falconetti ile birlikte belkide en fazla nefret edilen iki dizi karakterinden biridir, birbirleriyle yarışır bu itler. kötü adamlar için genelde ceyar denir ama o tek gözü bantlı falconetti de az pislik değildir.
larry hagman tarafından canlandırılan ceyar yada orjinal adıyla john ross "j.r." ewing jr. ; babası john ross ewing sr. a karakter olarak benzeyen, istediğini elde etmek için rüşvet ve şantaja başvurmaktan çekinmeyen, karısını (sadece baldızı olsa iyi) herkesle aldatan pislik adamın tekidir. kardeşi bobby'nin (ki o da annesi bayan ellie'nin tıpatıp ruh ikizidir) antitezidir adeta.
dizide vurulduğu aşağıdaki sahne, o zaman tv tarihinde en fazla izlenen sahne olmuştur. abd'de 21.03.1980 de yayınlanmış olan bu bölüm, türkiye'de hangi tarihte yayınlandı hatırlamıyorum ama o zaman çocuk olmama rağmen bu sahneyi dün gibi hatırlıyorum. ayrıca çiçek abbas filminde de kendisi hakkında bir sahne vardır, onu da aşağıya ikinci video olarak ekledim:
      
  larry hagman tarafından canlandırılan ceyar yada orjinal adıyla john ross "j.r." ewing jr. ; babası john ross ewing sr. a karakter olarak benzeyen, istediğini elde etmek için rüşvet ve şantaja başvurmaktan çekinmeyen, karısını (sadece baldızı olsa iyi) herkesle aldatan pislik adamın tekidir. kardeşi bobby'nin (ki o da annesi bayan ellie'nin tıpatıp ruh ikizidir) antitezidir adeta.
dizide vurulduğu aşağıdaki sahne, o zaman tv tarihinde en fazla izlenen sahne olmuştur. abd'de 21.03.1980 de yayınlanmış olan bu bölüm, türkiye'de hangi tarihte yayınlandı hatırlamıyorum ama o zaman çocuk olmama rağmen bu sahneyi dün gibi hatırlıyorum. ayrıca çiçek abbas filminde de kendisi hakkında bir sahne vardır, onu da aşağıya ikinci video olarak ekledim:
devamını gör...
çıldır gölü
          kışın görme şansına sahip olduğum muhteşem güzelliklerimizden biri. kışın yağışın bol olması sebebiyle üzerinde atla gezebileceğiniz kalınlıkta bir buz kütlesi oluşmakta. 
bahar aylarında da ayrıca güzel olduğuna dair fotoğraf gördüğüm için pandemi sonrası tekrar gitmek istediğim yerlerdendir.
ek bilgi : hala oralardaysa atlarıyla meşhur tekin amca için ayrıca gidilesi yerdir. beraber göl üzerinde gezerken size eşine olan aşkını şarkılarla dile getirir. * ve neşeli anlatımlarıyla gezintiyi keyfe dönüştürür.
 
      
  bahar aylarında da ayrıca güzel olduğuna dair fotoğraf gördüğüm için pandemi sonrası tekrar gitmek istediğim yerlerdendir.
ek bilgi : hala oralardaysa atlarıyla meşhur tekin amca için ayrıca gidilesi yerdir. beraber göl üzerinde gezerken size eşine olan aşkını şarkılarla dile getirir. * ve neşeli anlatımlarıyla gezintiyi keyfe dönüştürür.
 
      devamını gör...
sözlük yazarları olarak domates hıyar ekiyoruz
          (bkz: domestic hıyar) dan çok özür dileyerek söylüyorum ki, yorgunluktan mıdır nedir artık bilinmez "domates hıyar"ı domestic hıyar diye okudum.*
      
  devamını gör...
18 mart 1915 çanakkale zaferi
          zafer desek az gelir, destan desek yine az gelir, oyle bir savas oyle bir milli mucadeledir. oncelikle biraz savasi anlatayim; (oldukca uzun olacak)...
yaklasik 4 sene surecek olan 1. dunya savasi'na osmanli devleti, almanya'nin baskisiyla dahil olmustur. ingiltere ve fransa ozellikle istanbul'u ele gecirerek hem osmanli devletini parcalamak, hem ruslarla olan birliklerini kuvvetlendirmek hem de almanya'ya buyuk bir darbe vurma dusuncesi icerisindeydiler. bu dusunceyle istanbul'u ele gecirmek icin, donemin en guclu donanmasini olusturdular.

iste bu deniz donanmasi, 19 subat 1915'te harekata baslamistir. yaklasik 1 ay boyunca yaptiklari saldirilarda hic beklemedikleri bir sekilde turk donanmasi tarafinca savunmayla karsilasmis ve saldirilarinda bir arpa boy yol alamamamislardir. tarih 18 mart 1915 sabahini gosterdiginde ise, cok buyuk bir donanma grubuyla uc koldan canakkale bogazi'na giris yapmislardir. donanmalari donemin en son teknolojisiyle uretilmis savas gemileri, muhripler ve mayin gemileriyle olusturulmustur. sahip olduklari bu guclu donanmayla canakkale bogazi'ni gecip istanbul'u ele gecireceklerini planlamislardir. tabi binbasi nazmi bey'in komutasindaki nusret mayin gemisinden bihaberlerdi. (17 mart 1915 gece saatlerinde ingiliz donanmasini atlatan nusret mayin gemisi bogazin bir cok alanina mayin dosemisti). ve sabahin erken saatlerinde turk donanmasi buyuk bir saldirisa gecmistir. onemli ingiliz gemilerinin bir cogu batirilmis, bir bolumu mayinlara denk gelerek patlamis, bir bolumu ise agir tahribat gorerek devre disi kalmistir. geride kalan donanma gemileri ise mayinli alanlardan kacmaya calisirken kahraman seyit onbasi devreye girmistir. (bkz: seyit onbaşı)... saldiri esnasinda topun agzina kullanilan vincin ariza yapmasi uzerine 275 kiloluk uc mermiyi ust uste tek basina kaldiran seyit onbasi sayesinde atesleme yapilmistir. bu atesleme sonunda ingiliz donanmasi icin cok onemli olan ocean zirhlisini denizin dibine gommustur. bu sayede denizden canakkale'nin gecilemeyecegini anlayan itilaf devletleri, sansini karadan deneyecektir....
bu sefer itilaf devletlerince ingiliz, fransiz, avusturyali ve yeni zelandalilardan olusan bir kara donanmasi kurulmustur. buna karsilik ise canakkale bogazi'nda buyuk bir galibiyet yakalayan kahraman turk ordusu, kara birlikleriyle de guclu bir ordu olusturmustur. ulu onder mustafa kemal ataturk ise 19. ihtiya tumeni'nin basina yarbay rutbesiyle getirilmistir. ulu onder bu savasta ilk buyuk basarisini ari burnu'na cikardigi birlikle dusmana mudahale ederek kazanmis hatta tarihcilere gore canakkale zaferinin kaderini sekillendirmistir. "ben size taarruzu degil olmeyi emrediyorum" sozunu bu zamanda soylemistir... ariburnu cikarmasiyla da galibiyet alan turk ordusu, itilaf devletleri ordusuyla aylarca suren bir catismaya girmistir. yaptigi dogru ataklarla buyuk basari yakalayan ataturk, yarbay rutbesinden albay rutbesine terfi etmistir. 19-20 aralik'ta anafartalar ve ariburnu cephesi, 8-9 ocak'ta da seddulbahir cephesi dusman birliklerince bosaltilmis ve buyuk bir bozguna ugrayarak cekip gitmislerdir. ve boylece dunya tarihinde gorulmemis bir zafer elde edilmistir. su anki savas istatistiklerine gore 1 metre kareye 6000 mermi dusmesiyle dunya tarihinde gorulmemis bir savas olmustur canakkale zaferi. ayrica ari burnu cikarmasiyla cok buyuk bir kahramanlik gosteren 57.alay komutanligi dunyanin en fazla madalya almis en kahraman alay birligi secilmistir. (o gunden beri ordumuzun 57. alay komutanligi da yoktur)... canakkale zaferimiz kisaca boyle gelismistir. kendi adima boyle bir kahraman ecdadin torunu olmak grur duyuyorum. o yuzdendir ki, ulu onder ataturk'un de dedigi gibi ne mutlu turkum diyene ve yine ne mutlu turkum diyene!..



 
      
  yaklasik 4 sene surecek olan 1. dunya savasi'na osmanli devleti, almanya'nin baskisiyla dahil olmustur. ingiltere ve fransa ozellikle istanbul'u ele gecirerek hem osmanli devletini parcalamak, hem ruslarla olan birliklerini kuvvetlendirmek hem de almanya'ya buyuk bir darbe vurma dusuncesi icerisindeydiler. bu dusunceyle istanbul'u ele gecirmek icin, donemin en guclu donanmasini olusturdular.

iste bu deniz donanmasi, 19 subat 1915'te harekata baslamistir. yaklasik 1 ay boyunca yaptiklari saldirilarda hic beklemedikleri bir sekilde turk donanmasi tarafinca savunmayla karsilasmis ve saldirilarinda bir arpa boy yol alamamamislardir. tarih 18 mart 1915 sabahini gosterdiginde ise, cok buyuk bir donanma grubuyla uc koldan canakkale bogazi'na giris yapmislardir. donanmalari donemin en son teknolojisiyle uretilmis savas gemileri, muhripler ve mayin gemileriyle olusturulmustur. sahip olduklari bu guclu donanmayla canakkale bogazi'ni gecip istanbul'u ele gecireceklerini planlamislardir. tabi binbasi nazmi bey'in komutasindaki nusret mayin gemisinden bihaberlerdi. (17 mart 1915 gece saatlerinde ingiliz donanmasini atlatan nusret mayin gemisi bogazin bir cok alanina mayin dosemisti). ve sabahin erken saatlerinde turk donanmasi buyuk bir saldirisa gecmistir. onemli ingiliz gemilerinin bir cogu batirilmis, bir bolumu mayinlara denk gelerek patlamis, bir bolumu ise agir tahribat gorerek devre disi kalmistir. geride kalan donanma gemileri ise mayinli alanlardan kacmaya calisirken kahraman seyit onbasi devreye girmistir. (bkz: seyit onbaşı)... saldiri esnasinda topun agzina kullanilan vincin ariza yapmasi uzerine 275 kiloluk uc mermiyi ust uste tek basina kaldiran seyit onbasi sayesinde atesleme yapilmistir. bu atesleme sonunda ingiliz donanmasi icin cok onemli olan ocean zirhlisini denizin dibine gommustur. bu sayede denizden canakkale'nin gecilemeyecegini anlayan itilaf devletleri, sansini karadan deneyecektir....
bu sefer itilaf devletlerince ingiliz, fransiz, avusturyali ve yeni zelandalilardan olusan bir kara donanmasi kurulmustur. buna karsilik ise canakkale bogazi'nda buyuk bir galibiyet yakalayan kahraman turk ordusu, kara birlikleriyle de guclu bir ordu olusturmustur. ulu onder mustafa kemal ataturk ise 19. ihtiya tumeni'nin basina yarbay rutbesiyle getirilmistir. ulu onder bu savasta ilk buyuk basarisini ari burnu'na cikardigi birlikle dusmana mudahale ederek kazanmis hatta tarihcilere gore canakkale zaferinin kaderini sekillendirmistir. "ben size taarruzu degil olmeyi emrediyorum" sozunu bu zamanda soylemistir... ariburnu cikarmasiyla da galibiyet alan turk ordusu, itilaf devletleri ordusuyla aylarca suren bir catismaya girmistir. yaptigi dogru ataklarla buyuk basari yakalayan ataturk, yarbay rutbesinden albay rutbesine terfi etmistir. 19-20 aralik'ta anafartalar ve ariburnu cephesi, 8-9 ocak'ta da seddulbahir cephesi dusman birliklerince bosaltilmis ve buyuk bir bozguna ugrayarak cekip gitmislerdir. ve boylece dunya tarihinde gorulmemis bir zafer elde edilmistir. su anki savas istatistiklerine gore 1 metre kareye 6000 mermi dusmesiyle dunya tarihinde gorulmemis bir savas olmustur canakkale zaferi. ayrica ari burnu cikarmasiyla cok buyuk bir kahramanlik gosteren 57.alay komutanligi dunyanin en fazla madalya almis en kahraman alay birligi secilmistir. (o gunden beri ordumuzun 57. alay komutanligi da yoktur)... canakkale zaferimiz kisaca boyle gelismistir. kendi adima boyle bir kahraman ecdadin torunu olmak grur duyuyorum. o yuzdendir ki, ulu onder ataturk'un de dedigi gibi ne mutlu turkum diyene ve yine ne mutlu turkum diyene!..



 
      devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
          gemi, sahil, pusula, deniz, hedef...
hepimizin ruh halini bu gibi denizci tabirleri ile anlatabiliriz sanırım.
aylar, günler, haftalar...
yıllar hatta,
sanki hiçbiri birbirine benzemiyor,
sanki her an her şey değişecekmiş gibi,
sanki de hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi.
bir bakmışsın en şiddetli dalgalar üzerine üzerine geliyor,
diyorsun ki işte şimdi battık!
bütün gemi okyanusun sularıyla bütünleşiyor,
ama batmıyor.
sen de ne hissedeceğini şaşırıyorsun.
"batsa iyiydi, ama batmadığına da şükür!"
sonra zaman geçiyor senin o dalga zannettiğin şey,
sana artık dalga gibi gelmiyor.
sonra diyorsun ki: evet bu geminin kaptanı benim!
o an için öyle düşünüyorsun.
sonra farklı bir dalga geliyor.
bu sefer tekrar alabora olma tehlikesi yaşıyorsun.
dertler bitmiyor yani.
ama zamanla daha iyi bir kaptan oluyorsun,
galiba.
yok yahu! yine de zor iş bu kaptanlık!
idare etmek, rota çizmek,
doğru yolu bulmaya çalışmak...
ne olurdu şöyle bulutlar gibi süzülsek...
neyse yeter bu kadar metafor.
bir rota çizildi: market.
  hepimizin ruh halini bu gibi denizci tabirleri ile anlatabiliriz sanırım.
aylar, günler, haftalar...
yıllar hatta,
sanki hiçbiri birbirine benzemiyor,
sanki her an her şey değişecekmiş gibi,
sanki de hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi.
bir bakmışsın en şiddetli dalgalar üzerine üzerine geliyor,
diyorsun ki işte şimdi battık!
bütün gemi okyanusun sularıyla bütünleşiyor,
ama batmıyor.
sen de ne hissedeceğini şaşırıyorsun.
"batsa iyiydi, ama batmadığına da şükür!"
sonra zaman geçiyor senin o dalga zannettiğin şey,
sana artık dalga gibi gelmiyor.
sonra diyorsun ki: evet bu geminin kaptanı benim!
o an için öyle düşünüyorsun.
sonra farklı bir dalga geliyor.
bu sefer tekrar alabora olma tehlikesi yaşıyorsun.
dertler bitmiyor yani.
ama zamanla daha iyi bir kaptan oluyorsun,
galiba.
yok yahu! yine de zor iş bu kaptanlık!
idare etmek, rota çizmek,
doğru yolu bulmaya çalışmak...
ne olurdu şöyle bulutlar gibi süzülsek...
neyse yeter bu kadar metafor.
bir rota çizildi: market.
devamını gör...

