şaka maka normal sözlük’ün keyifli olması
ilk defa sözlükte yazıyorum. başımın ağrısını hep açlığa, strese bağlardım, meğer ben sözlüğe açmışım. yazdıkça ağrım hafifliyor. majezik'in yapamadığını yaptığından dolayı sana puanım 10 sözlük.
devamını gör...
farazi v kayra
yeşilçam havaları, sokak jargonu, 2000'ler, mahalle aşkları, mahalle abileri, eski dostluklar, unutulmaz maç günleri, radyo ve plaklar, eski türkçe, geçmişteki sefil günler, bilardo, gri, karabük sokakları, kaset, sigara, çanak uydu, atakan, pazar günleri, rakı masaları, trt, soba, halısaha, kareli gömlek, çay, paydos, kahvehane, beyaz atlet, iş hanları, üç kitap, mertel kasetçilik, akmar, kovboy filmleri, memleket, bekar evinde kör sinekler, tutmayan kuponlar, mevsim olmayan mekanlar, farazi ve kayra.
öyle maziyiz ki kimse görmez.
öyle maziyiz ki kimse görmez.
devamını gör...
the cranberries
zombie şarkısından çok daha derin şarkıları olan çok özel grup.
(bkz: ode to my family)
(bkz: when you're gone)
(bkz: linger)
(bkz: promises)
(bkz: ode to my family)
(bkz: when you're gone)
(bkz: linger)
(bkz: promises)
devamını gör...
bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük
kendini kandırmaktır. lütfen yapmayalım şunu.
devamını gör...
yılan
mitolojide, deri değiştirebildiği için ölümsüzlüğü sembolize eder. amerika yerlileri için yeraltındaki güçler yılana ait olarak görülmüştür. yunanlılar, şifa verici tanrılarla ilişkili olduklarını düşündükleri için yılanları ev hayvanı olarak bulundurmuşlardır. asası iki yılanla sarılı olan hermes bunun tipik bir örneğidir.
devamını gör...
türkiye’nin girişine yazılması gereken söz
welcome to hell.
devamını gör...
yazarların baba mesleği
fabrikatördü. okulda sorduklarında annem de babam da ev hanımı derdim.
devamını gör...
bilinmeyen bir kadının mektubu
stefan zweig'in yazdığı, 1922 yılında yayınlanan ve sevmenin ağızdan çıkan birkaç kelimeden çok daha öte olduğunu bize gösteren ince bir kitap.
orijinal adı: brief einer unbekannten
eğer isminden dolayı kitaba ön yargı duyuyorsanız kesinlikle bu yargıyı yıkıp okumaya başlamalısınız. kitap adından da anlaşılacağı üzere bir kadının, kendisini bilmeyen birine yazmış olduğu mektuptan oluşuyor. ismini dahi bilmediğimiz bir kadının acılarına, umutlarına, hayal kırıklıklarına, sevinçlerine ve en masum hayallerine eşlik ediyoruz. zweig şu noktada zor bir işi başarmış bence, bir erkek olarak, karşı cinsiyetin duygu ve düşüncelerini gerçekten empati yaparak yazıya aktarmış. gerçi psikoloji bilgi birikimini bilmeyen yoktur. eserlerinde başarıyla kullanır.
kitap bittiğinde böyle güzel bir hikayeye eşlik ettiğim için büyük bir hüzün duymuştum. tabii sonlara doğru yeşilçam'a da bağlamadı değil fakat hoş bir acı his* bırakıyor okuduktan sonra.
fark ettim de kitabı tekrar okusam belki de basit bir platonik aşk hikayesi olarak görürüm. bu yüzden sanırım asla tekrar okumayacağım, okuduğum ilk zamandaki ilk hislerimi ve düşüncelerimi kaybetmemek için.
kendisine ''iyi olan şey unutulmaz, seni unutmayacağım'' denmesine rağmen hiç tanınmamış ve hiç hatırlanmamış bir kadının mektubuna bir şans vermenizi öneririm.
orijinal adı: brief einer unbekannten
eğer isminden dolayı kitaba ön yargı duyuyorsanız kesinlikle bu yargıyı yıkıp okumaya başlamalısınız. kitap adından da anlaşılacağı üzere bir kadının, kendisini bilmeyen birine yazmış olduğu mektuptan oluşuyor. ismini dahi bilmediğimiz bir kadının acılarına, umutlarına, hayal kırıklıklarına, sevinçlerine ve en masum hayallerine eşlik ediyoruz. zweig şu noktada zor bir işi başarmış bence, bir erkek olarak, karşı cinsiyetin duygu ve düşüncelerini gerçekten empati yaparak yazıya aktarmış. gerçi psikoloji bilgi birikimini bilmeyen yoktur. eserlerinde başarıyla kullanır.
kitap bittiğinde böyle güzel bir hikayeye eşlik ettiğim için büyük bir hüzün duymuştum. tabii sonlara doğru yeşilçam'a da bağlamadı değil fakat hoş bir acı his* bırakıyor okuduktan sonra.
fark ettim de kitabı tekrar okusam belki de basit bir platonik aşk hikayesi olarak görürüm. bu yüzden sanırım asla tekrar okumayacağım, okuduğum ilk zamandaki ilk hislerimi ve düşüncelerimi kaybetmemek için.
kendisine ''iyi olan şey unutulmaz, seni unutmayacağım'' denmesine rağmen hiç tanınmamış ve hiç hatırlanmamış bir kadının mektubuna bir şans vermenizi öneririm.
devamını gör...
siyasal islam nedir sorusunun cevabı
siyasal islam budur işte çıkara göre hareket etmek ve inanmak .
devamını gör...
nusret'in tarihi binayı örten dev posteri
mahalle kasabında çırak olarak kalıp, tuz dökme şekilleri ile mahallenin hatunlarını tavlamaya çalışarak günlerini geçirmesi gereken adamı ilah yaparsanız, o da ucuz şovlar ile kapitalizmin anasını beller.
devamını gör...
sözlük yazarlarının toplu taşıma araçlarındaki anıları
lise doneminde otobus hatiralarim coktur. bir gun deshaneye gitmek icin bindim otobuse. 90 li yillarin adanasi. hava 50 derece. insanlar sicaktan yari ciplak ama kimse kimseye bakmiyor. oyle rahat bi donem. neyse parayi verdim ayaktayim. demir tutanaklardan tutunuyorum. bi anda sofor oyle bir fren yaptiki tutundugum demire asılmamla demirin elimde kalmasi ve benim geri geri kosmam senkronize denk gelince en arka 5 li koltukta oturan amcanin kucagina resmen oturdum. tabi bu tip durumlarda genel tavrim kahkaha atmaktir. nitekim kahkaha etmaktan kalkamadim ayaga. amcanin kucaginda elimde demir bi sure baya guldum. amcanin iki yanimdan kalkan kollarini ve hadi kizim kalk artik diyişini unutamiyorum. bir de soforun saga cekip elimdeki demiri alışını.
devamını gör...
sözlük yazarlarının bugün hissettikleri
üstümde nihal ziyagil memnuniyetsizliği var.
devamını gör...
ne iş olsa yaparım
maddi zorluk çeken kişinin para kazanma mecburiyetinde bulunduğundan dolayı kullandığı cümledir. elinden her işin geleceğini belirtip işi almak ister.
devamını gör...
haçova muharebesi
24 26 ekim 1596 tarihleri arasında yaşanmış ve osmanlı imparatorluğunun avusturya arşidüklüğü ve erdel prenseliğine karşı zaferi ile sonuçlanmıştır. nihai muaarebe ise 26 ekim 1595 te sona ermiştir.
24 ve 25 ekimde daha çok öncü birliklerin yaklaşma taarruzu şekilnde başlayan muharebe sonrası esas birlikler 26 ekim günü haçova'da karşı karşıya geldiler.
avusturya ordusuna 2. rudolf'un kardeşi arşidük maximilien kumanda ediyordu. asi erdel prensi sigismund bathory de düşman birliklerinin arasındaydı. düşman tarafının esas kuvvetini çeşitli alman devletlerinin askerleri teşkil etmekle beraber, bol sayıda ispanyol, erdel, macar, papalık, florensa, leh, çek, slovak, italyan, hollanda ve belçika alayları hatta fransız gönüllüleride vardı. bu kadar çeşitlilik şuan avrupa birliğinin bir nevi beta versiyonu gibi görünebilir.
avusturya ordusunun 100 adet sahra topu ve "feth - name-i eğri"ye göre 300 bin askeri vardı. fakat hepsinin muharip asker sınıfında olmadıkları da bilinen bir gerçek. o zamanın avrupa ordlarında adet olduğu üzere, bir kısmının uşak, satıcı, aşçı vs. hizmetlilerden oluştuğunu söyleyebiliriz. hatta bu sayıya bir takım hayat kadınları da dahildir.
türkler ise: 60 bin tımarlı sipahi, 55 bin kapıkulu askeri ki bunları yeniçeriler ve kapıkulu sipahileri oluşturuyor, 25 bin ilave kırım birlikleri ile birlikte takriben 140 bin muharip askerden oluşuyordu. bu 25 bin kırım askeri kırım hanı gazi giray'ın kardeşi fetih giray tarafından kumanda ediliyordu ve büyük bir şans eseri son günlerde katılmışlardı.
türk ordusunun önünde kırımlılar ile çoğaloğlu sinan paşanın komuta ettiği sipahiler bulunuyordu. bunlar düşmanla ilk teması yaptılar. 6 bine yakın zayiat veren, bu arada ditmar von koenigsberg ve bavyeralı fronsberg gibi önemli kumandanlarını kaybeden düşman öncüsü geri çekildi.
daha sonra iki tarafta tekrar harp pozisyonu alıp birbirine yaklaşmaya başladı. merkezde kapıkulu askerleri ile birlikte sultan 3.mehmed han vardı. başının üzerinde sancak-ı şerif dalgalanıyordu. padişahın hemen sağında sadrazam damad ibrahim paşa, onun sağında da diğer vezirler vardı. sol tarafta ise padişahın yanında hoca saadeddin efendi, onun solunda anadolu ve rumeli kazaskerleri yer almışlardı.
sağ kanada anadolu beylerbeyi mehmed paşa anadolu tımarlı sipahi birlikleri ile kumanda ediyordu. sol kanada ise rumeli tımarlı sipahileri ile birlikte sokulluzade hasan paşa kumanda ediyordu. yeniçeriler ve diğer kapıkulu ocağı askerleri merkezde padişahın yanındaydılar. sltan mehmed ataları gibi büyük kumandan vasıflarına sahip olmadığı için idareyi sadrazam yapacaktı ve diğer kanatların komutası aynı şekilde berlerbeylerin insiyatifindeydi.
türk zaferlerinin en büyük amillerinden biri merkezden kanatlara gönderilen emirlerin en kısa sürede ulaşabilmesiydi fakat haçova muharebesi için bunu söylemek pek mümkün değil. bu şekilde bir emir komuta zinciri o an türk ordusunda yoktu ama tesadüf karşı taraf da bundan yoksundu hatta onların hali daha kötüydü. birbirinin dilinden anlamayan binlerce adam yan yanaydı.
büyük taarruz düşman tarafın saldırısı ile başladı. çok kuvvetli bir şekilde merkeze öyle bir yüklendiler ki türk ordusu sarsıldı. arşidük'ün emirlerini de hiçe sayan birlikler savaş henüz bitmeden çadırları yağmalamaya başladılar. bu sıradan sultan mehmed geri çekilip otağına girdi, savaş tehlikeli bir vaziyet almıştı. sırtına peygamberin hırka-i şerifini giyip eline mızrağını aldı. o sırada bazı düşman askerleri ganimetlerin üzerinde dans etmeye başlamışlardı.
ibrahim paşa padişaha geri çekilmeyi tavsiye etti ve padişah kabul edip atına atladı ve geri çekilmenin başlaması için talimat verdiği sırada 60 yaşında ki saadeddin efendi padişahın atının gemlerine yapıştı: "padişahım, nereye gidersiniz? cengin hali budur, hatır-ı şerifinizi hoşça tutun. lazım olan yerinizde sabit ve ber-karar olmaktır. inşaallah zafer bizim olacaktır!
eğer hocanın bu müdehalesi olmasaydı veya biraz gecikseydi, yalnız türk tarihinin e büyük savaşlarından biri kaybedilmiş olmayacak, belki topyekun savaş kaybedilecek ve ikinci viyanadan 87 yıl önce evlet büyük bir felakete uğrayacaktı. meydan muharebelerinde yurt kazanılıp, yurt kaybedildiğini hiçbir millet türkler kadar iyi bilmez.
bu hengamenin arasında sultanı dimdik atının üzerinde gören askerler moral bularak o sırada yağmaya dalmış olan düşman askerlerinin üzerine tekrar taarruza geçtiler. neye uğradığını anlayamayan arşidük birliklerine hakim olamadı. "kafir kaçtı, sindi" diye bağıran türk askerleri yarım saat içinde 20 bin düşman atlısını haçova ovasının kenarındaki bataklığa sürüp yok ettiler. 50 bin düşman askeride muharebe alanında imha edildi. avusturya birlikleri kaçarken arkalarında, 100 top ve arşidük'ün ordugahında 10 bin düka altını bırakıp kaçtılar. kaçan düşman askerlerinin bir kısmı türk süvarileri tarafından esir edildi.
haçova muharebesi çoğu tarihçiye göre en az mohaç muharebesi kadar önemli bir zafer olarak gösterilir. fakat bu muharebenin değerlendirilememesi çok vahim bir durumdur. ordunun merkezi bozuldu diye geri çekilme teklif eden bir sadrazamı varken zaten değerlendirememesi pek sürpriz değildir.
yine tüm olumsuz şartlara rağmen haçova zaferi ve eğri kalesinin zaptı duraklama döneminde osmanlının gücünü yer yer göstermiş olması açısından önemli yer tutar.
24 ve 25 ekimde daha çok öncü birliklerin yaklaşma taarruzu şekilnde başlayan muharebe sonrası esas birlikler 26 ekim günü haçova'da karşı karşıya geldiler.
avusturya ordusuna 2. rudolf'un kardeşi arşidük maximilien kumanda ediyordu. asi erdel prensi sigismund bathory de düşman birliklerinin arasındaydı. düşman tarafının esas kuvvetini çeşitli alman devletlerinin askerleri teşkil etmekle beraber, bol sayıda ispanyol, erdel, macar, papalık, florensa, leh, çek, slovak, italyan, hollanda ve belçika alayları hatta fransız gönüllüleride vardı. bu kadar çeşitlilik şuan avrupa birliğinin bir nevi beta versiyonu gibi görünebilir.
avusturya ordusunun 100 adet sahra topu ve "feth - name-i eğri"ye göre 300 bin askeri vardı. fakat hepsinin muharip asker sınıfında olmadıkları da bilinen bir gerçek. o zamanın avrupa ordlarında adet olduğu üzere, bir kısmının uşak, satıcı, aşçı vs. hizmetlilerden oluştuğunu söyleyebiliriz. hatta bu sayıya bir takım hayat kadınları da dahildir.
türkler ise: 60 bin tımarlı sipahi, 55 bin kapıkulu askeri ki bunları yeniçeriler ve kapıkulu sipahileri oluşturuyor, 25 bin ilave kırım birlikleri ile birlikte takriben 140 bin muharip askerden oluşuyordu. bu 25 bin kırım askeri kırım hanı gazi giray'ın kardeşi fetih giray tarafından kumanda ediliyordu ve büyük bir şans eseri son günlerde katılmışlardı.
türk ordusunun önünde kırımlılar ile çoğaloğlu sinan paşanın komuta ettiği sipahiler bulunuyordu. bunlar düşmanla ilk teması yaptılar. 6 bine yakın zayiat veren, bu arada ditmar von koenigsberg ve bavyeralı fronsberg gibi önemli kumandanlarını kaybeden düşman öncüsü geri çekildi.
daha sonra iki tarafta tekrar harp pozisyonu alıp birbirine yaklaşmaya başladı. merkezde kapıkulu askerleri ile birlikte sultan 3.mehmed han vardı. başının üzerinde sancak-ı şerif dalgalanıyordu. padişahın hemen sağında sadrazam damad ibrahim paşa, onun sağında da diğer vezirler vardı. sol tarafta ise padişahın yanında hoca saadeddin efendi, onun solunda anadolu ve rumeli kazaskerleri yer almışlardı.
sağ kanada anadolu beylerbeyi mehmed paşa anadolu tımarlı sipahi birlikleri ile kumanda ediyordu. sol kanada ise rumeli tımarlı sipahileri ile birlikte sokulluzade hasan paşa kumanda ediyordu. yeniçeriler ve diğer kapıkulu ocağı askerleri merkezde padişahın yanındaydılar. sltan mehmed ataları gibi büyük kumandan vasıflarına sahip olmadığı için idareyi sadrazam yapacaktı ve diğer kanatların komutası aynı şekilde berlerbeylerin insiyatifindeydi.
türk zaferlerinin en büyük amillerinden biri merkezden kanatlara gönderilen emirlerin en kısa sürede ulaşabilmesiydi fakat haçova muharebesi için bunu söylemek pek mümkün değil. bu şekilde bir emir komuta zinciri o an türk ordusunda yoktu ama tesadüf karşı taraf da bundan yoksundu hatta onların hali daha kötüydü. birbirinin dilinden anlamayan binlerce adam yan yanaydı.
büyük taarruz düşman tarafın saldırısı ile başladı. çok kuvvetli bir şekilde merkeze öyle bir yüklendiler ki türk ordusu sarsıldı. arşidük'ün emirlerini de hiçe sayan birlikler savaş henüz bitmeden çadırları yağmalamaya başladılar. bu sıradan sultan mehmed geri çekilip otağına girdi, savaş tehlikeli bir vaziyet almıştı. sırtına peygamberin hırka-i şerifini giyip eline mızrağını aldı. o sırada bazı düşman askerleri ganimetlerin üzerinde dans etmeye başlamışlardı.
ibrahim paşa padişaha geri çekilmeyi tavsiye etti ve padişah kabul edip atına atladı ve geri çekilmenin başlaması için talimat verdiği sırada 60 yaşında ki saadeddin efendi padişahın atının gemlerine yapıştı: "padişahım, nereye gidersiniz? cengin hali budur, hatır-ı şerifinizi hoşça tutun. lazım olan yerinizde sabit ve ber-karar olmaktır. inşaallah zafer bizim olacaktır!
eğer hocanın bu müdehalesi olmasaydı veya biraz gecikseydi, yalnız türk tarihinin e büyük savaşlarından biri kaybedilmiş olmayacak, belki topyekun savaş kaybedilecek ve ikinci viyanadan 87 yıl önce evlet büyük bir felakete uğrayacaktı. meydan muharebelerinde yurt kazanılıp, yurt kaybedildiğini hiçbir millet türkler kadar iyi bilmez.
bu hengamenin arasında sultanı dimdik atının üzerinde gören askerler moral bularak o sırada yağmaya dalmış olan düşman askerlerinin üzerine tekrar taarruza geçtiler. neye uğradığını anlayamayan arşidük birliklerine hakim olamadı. "kafir kaçtı, sindi" diye bağıran türk askerleri yarım saat içinde 20 bin düşman atlısını haçova ovasının kenarındaki bataklığa sürüp yok ettiler. 50 bin düşman askeride muharebe alanında imha edildi. avusturya birlikleri kaçarken arkalarında, 100 top ve arşidük'ün ordugahında 10 bin düka altını bırakıp kaçtılar. kaçan düşman askerlerinin bir kısmı türk süvarileri tarafından esir edildi.
haçova muharebesi çoğu tarihçiye göre en az mohaç muharebesi kadar önemli bir zafer olarak gösterilir. fakat bu muharebenin değerlendirilememesi çok vahim bir durumdur. ordunun merkezi bozuldu diye geri çekilme teklif eden bir sadrazamı varken zaten değerlendirememesi pek sürpriz değildir.
yine tüm olumsuz şartlara rağmen haçova zaferi ve eğri kalesinin zaptı duraklama döneminde osmanlının gücünü yer yer göstermiş olması açısından önemli yer tutar.
devamını gör...
hiçbir meziyeti olmadığı halde ünlü olan tipler
kerimcan, berkcan güven, enes batur, barış murat yağcı ve kız arkadaşı... (genel olarak acunun yarışmalarına çıkan herkes ünlü olup mavi tik alıyor ama hepsi gereksiz. hiçbirinin bir meziyeti yok.)
ülkede ünlü olup da aldığı parayı hak eden 3 5 kişi var zaten. gerisi ülkenin zeka seviyesini aşağıya çekiyor.
ülkede ünlü olup da aldığı parayı hak eden 3 5 kişi var zaten. gerisi ülkenin zeka seviyesini aşağıya çekiyor.
devamını gör...
dr'nin ışık hızında doğan cüceloğlu kitaplarını anasayfa yapması
canım kapitalizm, böyle de kansız birşeydir. anasayfa yaptığı için suçlayamazsın, fırsat kolladığı için suçlayamazsın, kitabı alanı zaten suçlayamazsın, ama bilirsin ki ortada yanlış olan bişeyler vardır.
devamını gör...