yazarların unutamadığı çocukluk anısı
çalışkan ve sevilen bir öğrenci olduğum için ilkokulda bir arkadaşım benimle türlü sebeplerle tartışıp benimle konuşan diğer arkadaşlarıma seçim yapmalarını söylerdi. herkes onu secerdi çünkü sosyal biriydi. 3 sene böyle okudum; kimse benimle konuşmaz, vakit geçirmek istemezdi. o günlerde yaşadığım yalnızlık beni bugün ayakta tutan gücün temelini atmış, yeni farkediyorum. kimseden beklentin olmadan yaşamayı öğreniyorsun. ama o anı ve sana hissettirdiği duygu hiç unutulmuyor.
devamını gör...
sözlüğün ölmüş olması
el faaaaatihaaaa!!!
devamını gör...
sultan papağanı
papağan familyasından, yarı papağan yarı muhabbet kuşu görünümlü bir kafes kuşu. renkleri sarı, gri, beyaz tonlarındadır. yanaklarında turuncu leke kafalarında da punk gibi tepe vardır. erkekleri çok öter, kelime, alarm sesi, kapı sesini taklit eder. dişi olanları konuşamaz. dünyanın en çok beslenen ikinci evcil kuşu olarak kayıtlara geçmiştir.
devamını gör...
cafer-i tayyar
hz. muhammed'in amcasının oğlu olan sahabi. ayrıca hz. ali'nin abisidir. asıl adı, cafer bin ebu talib'dir. fakat uçan cafer anlamında cafer-i tayyar olarak anılmıştır. bunun sebebi şudur;
hz. muhammed, bizanslılarla savaşmak için bir ordu hazırlar. ordunun başında hz. zeyd vardır. hz. muhammed şöyle buyurdu:
eğer zeyd öldürülürse, ya da yaralanırsa, cafer bin ebu talib komutayı alsın, eğer olur da cafer de öldürülürse, ya da yaralanırsa, komutayı abdullah ibni ravaha alsın. eğer abdullah ibni ravaha da öldürülür ya da yaralanırsa müslümanlar kendilerine bir komutan tayin etsinler.
bu savaş, mute savaşı'dır. hristiyanlar bu savaşı bizansların, müslümanlar ise müslümanların kazandığını söyler. fakat bundan ilave müslümanlar bir nevî berabere kalmış olabileceklerini de söylerler.
bizanslar 100.000 kişiydiler. fakat modern dönemde yaşayan, 83 yaşındaki tarihçi walter kaegi bir tahmin olarak savaşta 10.000 bizanslının olduğunu söyler. müslümanlar 3.000 kişiydiler. savaş yeni başlamıştı ki hz. zeyd şehid oldu. hz. cafer hızlıca atından indi ve atını düşmanlar alıp da kullanmasın diye atının ayaklarını kesti. hemen sancağı aldı. ve şu şiiri okumaya başladı;
ne de güzeldir cennet. ona yaklaşmak hoştur, ve onun içecekleri soğuktur. bizanslılara yaklaştı azap. onlar kâfir ve soysuzdur. öyleyse, karşılaştığım zaman onlarla dövüşmek bana şart oldu.
elindeki kılıcıyla, düşmanlarla savaşıyordu. fakat bir süre sonra kendisine bir darbe isabet etti, bu darbe elini kopardı. sancağı sol eliyle tuttu. bir darbe daha geldi, bu sefer sol eli koptu. sancağı göğüs ve pazılarıyla tuttu. ve gelen üçüncü darbe, onu ikiye ayırdı.
abdullah bin ömer, defnedilmeden önce hz. cafer'in vücudunun ön tarafında 50 ya da 90'dan fazla yara gördüklerini söyler. hz. muhammed, allah'ın cafer'in kesilen iki kolu karşılığında kendisine iki kanat ihsan ettiğini ve onlarla cennette uçtuğunu buyurmuştur. işte bu sebepten hz. cafer'e "tayyâr" (uçan) ve zü'l-cenâheyn (iki kanatlı) denir.
bu kılıcın hz. cafer-i tayyar'ın kılıcı olduğu söylenir:
hz. muhammed, bizanslılarla savaşmak için bir ordu hazırlar. ordunun başında hz. zeyd vardır. hz. muhammed şöyle buyurdu:
eğer zeyd öldürülürse, ya da yaralanırsa, cafer bin ebu talib komutayı alsın, eğer olur da cafer de öldürülürse, ya da yaralanırsa, komutayı abdullah ibni ravaha alsın. eğer abdullah ibni ravaha da öldürülür ya da yaralanırsa müslümanlar kendilerine bir komutan tayin etsinler.
bu savaş, mute savaşı'dır. hristiyanlar bu savaşı bizansların, müslümanlar ise müslümanların kazandığını söyler. fakat bundan ilave müslümanlar bir nevî berabere kalmış olabileceklerini de söylerler.
bizanslar 100.000 kişiydiler. fakat modern dönemde yaşayan, 83 yaşındaki tarihçi walter kaegi bir tahmin olarak savaşta 10.000 bizanslının olduğunu söyler. müslümanlar 3.000 kişiydiler. savaş yeni başlamıştı ki hz. zeyd şehid oldu. hz. cafer hızlıca atından indi ve atını düşmanlar alıp da kullanmasın diye atının ayaklarını kesti. hemen sancağı aldı. ve şu şiiri okumaya başladı;
ne de güzeldir cennet. ona yaklaşmak hoştur, ve onun içecekleri soğuktur. bizanslılara yaklaştı azap. onlar kâfir ve soysuzdur. öyleyse, karşılaştığım zaman onlarla dövüşmek bana şart oldu.
elindeki kılıcıyla, düşmanlarla savaşıyordu. fakat bir süre sonra kendisine bir darbe isabet etti, bu darbe elini kopardı. sancağı sol eliyle tuttu. bir darbe daha geldi, bu sefer sol eli koptu. sancağı göğüs ve pazılarıyla tuttu. ve gelen üçüncü darbe, onu ikiye ayırdı.
abdullah bin ömer, defnedilmeden önce hz. cafer'in vücudunun ön tarafında 50 ya da 90'dan fazla yara gördüklerini söyler. hz. muhammed, allah'ın cafer'in kesilen iki kolu karşılığında kendisine iki kanat ihsan ettiğini ve onlarla cennette uçtuğunu buyurmuştur. işte bu sebepten hz. cafer'e "tayyâr" (uçan) ve zü'l-cenâheyn (iki kanatlı) denir.
bu kılıcın hz. cafer-i tayyar'ın kılıcı olduğu söylenir:
devamını gör...
çocuğu hangi spora başlatmalıyım sorunsalı
birlik beraberlik, paylaşma ve iletişim yönünden gelişmesi için özellikle takım sporlarına verilmesi gerektiğini düşünüyorum. bu yönden de özellikle voleybol ve basketbolun çok faydalı olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
karantinaya uymayanları kurşuna dizen ülke lideri
kuzey kore lideri kim jong-un'dur. bir çözüm yolu mu? evet...
--- alıntı ---
kuzey kore'de kapalı çin sınırında kaçakçılık yapmakla suçlanan kişinin koronavirüs ((i: kovid-19)) tedbirlerini ihlal ettiği gerekçesiyle halka açık bir şekilde kurşuna dizilerek infaz edildiği iddia edildi.
--- alıntı ---
haberin devamı için
--- alıntı ---
kuzey kore'de kapalı çin sınırında kaçakçılık yapmakla suçlanan kişinin koronavirüs ((i: kovid-19)) tedbirlerini ihlal ettiği gerekçesiyle halka açık bir şekilde kurşuna dizilerek infaz edildiği iddia edildi.
--- alıntı ---
haberin devamı için
devamını gör...
bir kelime ile içini dökmek
sıkıldım.
devamını gör...
elimize bir kalem geçtiğinde ilk yazdığımız kelime
kalem elden düşmüyor ki.
devamını gör...
ahlakın metafiziği
immanuel kant'ın hukuk ve/veya yasa ve erdem üzerine 1797 yılında yazdığı iki bölümden* oluşan geç dönem eserlerinden. königsbergli bana kalırsa öyle çok anlaşılma kaygısı ile yazmasa bile -ki kendisini tam olarak anladığını iddia edene sadece gülüyorum- grundlegung zur metaphysik der sitten (ahlak metafiziğinin temellendirilmesi) ve kritik der praktischen vernunft (pratik usun eleştirisi) okunduktan sonra die metaphysik der sitten okunması açıkça şart olan bir eser. dilimize çevrilmiş bir eser değil fakat eserin ismi kabaca ahlak metafiziği olarak çevrilebilir. türkçe çevirisini bulmak mümkün olmasa bile illa bu aksiyona girmek isteyen varsa the metaphysics of morals ismi ile ingilizce çevirisini bulmak mümkün.
königsbergli ahlak metafiziği'nin girişinde ahlaki doktrinin neden deneysel bir deneyim üzerine kurulamayacağını, bunun yerine genel akıl yürütme üzerine inşa edilmesi gerekliliğini açıklar. herkesin bir “arzu kapasitesi” * vardır. kant arzu etme yeteneğini basitçe bir şeyi yapıp yapmama isteği olarak ifade ediyor. tamamen içgüdülerine göre hareket eden hayvanların aksine, insanlar arzularına yanıt verebilir. eylemlerin olası sonuçları hakkında düşünme, bunları değerlendirme ve eylemlerini nedenlere göre etkileme pratik özgürlüğüne sahiptir. yani kısaca insanın bir iradesi vardır ve iradesine göre hareket edebilir. yalnızca düşüncelerden kaynaklanan ve arzulara aldırış etmeyen nedenlerle yönlendirilirse, ahlaki açıdan mantıklı bir şekilde hareket eder. kategorik zorunluluğa da yansıyan temel ahlaki ilke, eşit haklara sahip diğer kişiye saygı göstermektir.
“ıt is a remark which needs no subtle reflection to make, but which we may assume that even the commonest understanding can make, although it be after its fashion by an obscure discernment of judgment which it calls feeling, that all the 'ideas' that come to us involuntarily (as those of the senses) do not enable us to know objects otherwise than as they affect us; so that what they may be in themselves remains unknown to us, and consequently that as regards 'ideas' of this kind even with the closest attention and clearness that the understanding can apply to them, we can by them only attain to the knowledge of appearances, never to that of things in themselves.”
königsbergli ahlak metafiziği'nin girişinde ahlaki doktrinin neden deneysel bir deneyim üzerine kurulamayacağını, bunun yerine genel akıl yürütme üzerine inşa edilmesi gerekliliğini açıklar. herkesin bir “arzu kapasitesi” * vardır. kant arzu etme yeteneğini basitçe bir şeyi yapıp yapmama isteği olarak ifade ediyor. tamamen içgüdülerine göre hareket eden hayvanların aksine, insanlar arzularına yanıt verebilir. eylemlerin olası sonuçları hakkında düşünme, bunları değerlendirme ve eylemlerini nedenlere göre etkileme pratik özgürlüğüne sahiptir. yani kısaca insanın bir iradesi vardır ve iradesine göre hareket edebilir. yalnızca düşüncelerden kaynaklanan ve arzulara aldırış etmeyen nedenlerle yönlendirilirse, ahlaki açıdan mantıklı bir şekilde hareket eder. kategorik zorunluluğa da yansıyan temel ahlaki ilke, eşit haklara sahip diğer kişiye saygı göstermektir.
“ıt is a remark which needs no subtle reflection to make, but which we may assume that even the commonest understanding can make, although it be after its fashion by an obscure discernment of judgment which it calls feeling, that all the 'ideas' that come to us involuntarily (as those of the senses) do not enable us to know objects otherwise than as they affect us; so that what they may be in themselves remains unknown to us, and consequently that as regards 'ideas' of this kind even with the closest attention and clearness that the understanding can apply to them, we can by them only attain to the knowledge of appearances, never to that of things in themselves.”
devamını gör...
türkiye varlık fonu
dün gece çekilen 100 millonluk piyangonun çeyreğe, ama tek bilete vurmasıyla kalan 75 millonu cukka etmiş resmi kurum. sağda solda boşta para kalırsa hemen cukka ediyorlar kasaya.
devamını gör...
muhsin bey
şener şen'in belki de en güzel filmidir muhsin bey. türkücü olmak için urfadan gelen ali nazik ve muhsin beyin hikayesidir. hayal sahnesi , hapishanedeki sahne ve çatıdaki o unutulmaz sahne...
muhsin bey, sarılmış ve gözleri kapalı vaziyette "şimdi ben geri gidiyorum, sen ileri adım atıyorsun" diyerek kurtarır ali nazik'i o sahne o kadar çok şey ifade etmektedir, o kadar incedir ki anlatamam.
jenerik müziğini ara ara açıp dinliyorum, çok güzel .
restorasyonlu olduğu için nota sahnesi vs kesilmiş maalesef ama olsun siz izleyin.
muhsin bey, sarılmış ve gözleri kapalı vaziyette "şimdi ben geri gidiyorum, sen ileri adım atıyorsun" diyerek kurtarır ali nazik'i o sahne o kadar çok şey ifade etmektedir, o kadar incedir ki anlatamam.
jenerik müziğini ara ara açıp dinliyorum, çok güzel .
restorasyonlu olduğu için nota sahnesi vs kesilmiş maalesef ama olsun siz izleyin.
devamını gör...
bir işle uğraşırken başınızda bekleyen gereksiz kişi
motivasyonunuzu düşürmekten ve işinizi baltalamaktan başka bir işe yaramayan kişidir. eş olur, kardeş olur, komşu olur veya yoldan geçen hiç tanımadığınız biri olur piyangodan kim çıkarsa şansınıza artık.
mesela; bir şeyi tamir etmeye çalışırken bir anda başınızda belirir ve sürekli size direktifler vermeye başlar. kibar bir şekilde yardıma ihtiyacınız olmadığını belirtirsiniz, kendiniz halledebileceğiniz söylersiniz ama nafile.
'yanlış yapıyorsun, bu böyle yapılmaz' gibi cümlelerle sinirlerinizi bozmak suretiyle konuşmaya devam eder. içinizden 'ya bi defol git' deseniz de kırıcı olmamak için susar ve zorlu şartlar altında işinizi yapmaya devam edersiniz.
mesela; bir şeyi tamir etmeye çalışırken bir anda başınızda belirir ve sürekli size direktifler vermeye başlar. kibar bir şekilde yardıma ihtiyacınız olmadığını belirtirsiniz, kendiniz halledebileceğiniz söylersiniz ama nafile.
'yanlış yapıyorsun, bu böyle yapılmaz' gibi cümlelerle sinirlerinizi bozmak suretiyle konuşmaya devam eder. içinizden 'ya bi defol git' deseniz de kırıcı olmamak için susar ve zorlu şartlar altında işinizi yapmaya devam edersiniz.
devamını gör...
bugün duyduğunuz en güzel cümle
ben sana alıştım*.
devamını gör...
eyluling
tam ben şikayet edemeden olaylara müdahale eden, ışık hızıyla hareket eden, duygulara tercüman olan, sayfasına girdiğimde çocukluğumun favori çizgi karakteri bugs bunny' i gördükçe mutlu olduğum, düşünceleri olgun ruhu çocuk güzel kadın.
devamını gör...
bütüncül psikoterapi
iki şekilde ele alalım;
-geçmiş öğrenmelerimizden ve koşullanmalarımızdan kaynaklı sıkıntılar.örneğin, kedi tüyünden hastalık kapmış ve bu yüzden ameliyat geçirmiş bir kişi, kedilere karşı fobik reaksiyon geliştirebilir.
-bilgiyi işlerken yapılan hatalardan kaynaklı yaşanılan sorunlar. örneğin, sosyal ortamlardan kaygı hisseden bir kişinin, kaygılarının altında, insanların onu red edeceği, onunla alay edecekleri, konuşurken hata yapacağı gibi düşünceler yatıyor olabilir.
tüm bu katmanlar bütüncül psikoterapi'nin ilgilendiği konular dahilindedir.bu sorunlar üzerinde yoğunlaşıp bireyi tedavi etmeyi amaç edinmiştir.
-geçmiş öğrenmelerimizden ve koşullanmalarımızdan kaynaklı sıkıntılar.örneğin, kedi tüyünden hastalık kapmış ve bu yüzden ameliyat geçirmiş bir kişi, kedilere karşı fobik reaksiyon geliştirebilir.
-bilgiyi işlerken yapılan hatalardan kaynaklı yaşanılan sorunlar. örneğin, sosyal ortamlardan kaygı hisseden bir kişinin, kaygılarının altında, insanların onu red edeceği, onunla alay edecekleri, konuşurken hata yapacağı gibi düşünceler yatıyor olabilir.
tüm bu katmanlar bütüncül psikoterapi'nin ilgilendiği konular dahilindedir.bu sorunlar üzerinde yoğunlaşıp bireyi tedavi etmeyi amaç edinmiştir.
devamını gör...
ailenin berbat türk dizileri izlemesi
sonra oturup onlara eşlik edilir.
devamını gör...
içine öküz oturmak
özellikle gece vakitleri insanda hafif bir depresif hava oluşturuyor, tüm mutluluğunu çarşaf misali örtüyormuş gibi geliyor bu karanlık alem.
devamını gör...
babali
çok değerli tanımlar giren yazar büyüğümdür, takipteyiz efendim.
nice güzel tanımlara...
nice güzel tanımlara...
devamını gör...


