odtü a4 kapısı
bisikletle çıkıldığında ayak bileklerinin ırzına geçilir.
naz'a giderken keyifle çıkılır.
malazgirt bulvarı yapılmadan önce a4 yokuşunun sonu ve drunk'ın otoparkının birleştiği noktada, gıda otoparkından ve hatta devrimden çok daha eğlenceli toplaşmalar olurdu. üzerinden tam 11 sene geçmiş....
naz'a giderken keyifle çıkılır.
malazgirt bulvarı yapılmadan önce a4 yokuşunun sonu ve drunk'ın otoparkının birleştiği noktada, gıda otoparkından ve hatta devrimden çok daha eğlenceli toplaşmalar olurdu. üzerinden tam 11 sene geçmiş....
devamını gör...
edgar allan poe
çok bilinen bir şiiri olmasa bile ince göndermeleri ile eldorado şiiri oldukça güzeldir. orijinal hâlini ve erdoğan alkan çevirisini aşağıya bırakıyorum.
"gaily bedight,
a gallant knight,
ın sunshine and in shadow,
had journeyed long,
singing a song,
ın search of eldorado.
but he grew old—
this knight so bold—
and o’er his heart a shadow—
fell as he found
no spot of ground
that looked like eldorado.
and, as his strength
failed him at length,
he met a pilgrim shadow—
‘shadow,’ said he,
‘where can it be—
this land of eldorado?’
‘over the mountains
of the moon,
down the valley of the shadow,
ride, boldly ride,’
the shade replied,—
‘ıf you seek for eldorado!’"
--- alıntı ---
"cıvıl cıvıl giysisiyle
yiğit, yılmaz bir şövalye
güneş, gölge aldırmadı
bir şarkı dudaklarında
dolaşıp bütün dünyada
eldorado'yu aradı.
ömür geçti, zaman aktı
cesur şövalye yaşlandı
bir gölgeyle yüreğinde.
yollar tepip yaprak gazel
eldorado denen güzel
yeri bulamadı diye.
bütün gücü bittiğinde
bir gölge çıktı önüne
bir başka gezginin ruhu,
"eldorado denen bir yer
var mı? nerde, varsa eğer?"
diye o gölgeye sordu.
"ardından ay tepelerinin
sür atını dolu dizgin
gölgeler vadisine doğru
sür atını, yiğitçe sür
karanlıklar içine gir
bulursun eldorado'yu".
--- alıntı ---
"gaily bedight,
a gallant knight,
ın sunshine and in shadow,
had journeyed long,
singing a song,
ın search of eldorado.
but he grew old—
this knight so bold—
and o’er his heart a shadow—
fell as he found
no spot of ground
that looked like eldorado.
and, as his strength
failed him at length,
he met a pilgrim shadow—
‘shadow,’ said he,
‘where can it be—
this land of eldorado?’
‘over the mountains
of the moon,
down the valley of the shadow,
ride, boldly ride,’
the shade replied,—
‘ıf you seek for eldorado!’"
--- alıntı ---
"cıvıl cıvıl giysisiyle
yiğit, yılmaz bir şövalye
güneş, gölge aldırmadı
bir şarkı dudaklarında
dolaşıp bütün dünyada
eldorado'yu aradı.
ömür geçti, zaman aktı
cesur şövalye yaşlandı
bir gölgeyle yüreğinde.
yollar tepip yaprak gazel
eldorado denen güzel
yeri bulamadı diye.
bütün gücü bittiğinde
bir gölge çıktı önüne
bir başka gezginin ruhu,
"eldorado denen bir yer
var mı? nerde, varsa eğer?"
diye o gölgeye sordu.
"ardından ay tepelerinin
sür atını dolu dizgin
gölgeler vadisine doğru
sür atını, yiğitçe sür
karanlıklar içine gir
bulursun eldorado'yu".
--- alıntı ---
devamını gör...
kafanın içinde konuşan bir düzine ses
asla bitmiyorlar. en son imdaaaatt diye çığlık atacağım. az ötede konuşun beh. kafa dinleyemedim bi.
devamını gör...
evlilik
sanırım yaklaşık bir saat kadar önce içine tekrar çekildiğim hal, durum.
sanırım diyorum çünkü emin değilim, soracağım ama şu anda soda içiyor ve o şişeyi kafama yemek istemiyorum.
şimdi şöyle oldu efenim, evde gevrek + boyoz yedik, yanında klorak içtik, çiğdem çitleyelim diye deniz kenarına gitmeye karar verdik, çünkü ikimiz de izmirliyiz ve izmirli olmak bunları yapmayı gerektirir.
e iyi güzel, lay lay lom gidiyoruz, gece pazarı için kimbilir nerden çıkıp gelmiş bir ıvır zıvır satıcısı mallarını düzeltiyormuş serin bir köşede, bunu gördü benim hatun* gitti sattığı şeylere bakıyor, ben de az geride öyle mal mal duruyorum, sonra yanıma geldi bu, "sol elini uzatsana" dedi, bileklik filan aldı sandım, salak gibi uzattım, şak diye yüzüğü taktı.
'bu ne lan kadın? " diye nazikçe sordum, " aynısınından kendime de aldım, baaak?" diye sol elini gözüme soktu, sonra" 20 lira versene " dedi, verdim o memleketi batasıca satıcıya verdi, kikir kikir gülerek yanıma geldi, "çıkarma sakın, kalsın " dedi.
durum böyle, dışardan bakılınca evlilik yüzüğü olması gereken parmaklarımızda 10 liralık teneke zımbırtılar var, ama bana evlenme teklif etmedi?
biz şimdi evlendik mi?
kına gecesi bari yapsaydık, puh!
sanırım diyorum çünkü emin değilim, soracağım ama şu anda soda içiyor ve o şişeyi kafama yemek istemiyorum.
şimdi şöyle oldu efenim, evde gevrek + boyoz yedik, yanında klorak içtik, çiğdem çitleyelim diye deniz kenarına gitmeye karar verdik, çünkü ikimiz de izmirliyiz ve izmirli olmak bunları yapmayı gerektirir.
e iyi güzel, lay lay lom gidiyoruz, gece pazarı için kimbilir nerden çıkıp gelmiş bir ıvır zıvır satıcısı mallarını düzeltiyormuş serin bir köşede, bunu gördü benim hatun* gitti sattığı şeylere bakıyor, ben de az geride öyle mal mal duruyorum, sonra yanıma geldi bu, "sol elini uzatsana" dedi, bileklik filan aldı sandım, salak gibi uzattım, şak diye yüzüğü taktı.
'bu ne lan kadın? " diye nazikçe sordum, " aynısınından kendime de aldım, baaak?" diye sol elini gözüme soktu, sonra" 20 lira versene " dedi, verdim o memleketi batasıca satıcıya verdi, kikir kikir gülerek yanıma geldi, "çıkarma sakın, kalsın " dedi.
durum böyle, dışardan bakılınca evlilik yüzüğü olması gereken parmaklarımızda 10 liralık teneke zımbırtılar var, ama bana evlenme teklif etmedi?
biz şimdi evlendik mi?
kına gecesi bari yapsaydık, puh!
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
ben de uzaktan görüp geldim vişne,
meğer az biraz yazabilirmişim ben de
dedim "bari kalmasın içimde"
bıraktım edebimle, bana müsaade...
meğer az biraz yazabilirmişim ben de
dedim "bari kalmasın içimde"
bıraktım edebimle, bana müsaade...
devamını gör...
braindead
braindead (bazı yerlerde dead alive olarak da geçer) 1992 yapımı korku-komedi tadında, bol kanlı bir peter jackson filmi. midesi hassas olanlar bu filme hiç bulaşmasın, çünkü aşırı derecede gore sahne mevcut. kanın, yağmur gibi yağdığı o son yarım saatlik kısım sebebiyle bir ara "dünyanın en kanlı filmleri" listelerinde zirveye oynamışlığı vardır. sadece, peter jackson'un (bkz: lotr)'dan önce ne kadar manyak bir herif olduğunu görmek için bile izleyebilirsiniz.
imdb
imdb
devamını gör...
depresyon
hayatınızı olumsuz etkileyen hastalıktır. sürekli üzülmek sürekli olumsuz düşünmek gibi durumlara sokar insanı tedavisi mevcuttur. insanların yüzde 90 ı depresyonda olduğunun farkında değil çünkü mutsuzluğa alışmış hayatı böyle zannediyor. öyle sosyal medyada ben depresyondayım diyerek meze edilmeyecek kadar tehlikeli bir konudur. tedavi olunması gereklidir.
devamını gör...
yazarların yalan söyleme nedenleri
eskiden çok yalan söylerdim. kendimi tanıtabilmek için, sevilmek için, yalnız kalmamak için, kendimi gösterebilmek icin. daha sonra ne kadar acınası bir halde olduğumu gördüm. o kadar cok yalan söylüyordum ki artık söyledigim yalanlari bile hatırlamaz olmuştum. kendimden gittikçe uzaklaşıyordum. yalanın ne pis bir şey olduğunu anladıkça uzaklaştım ondan. artık ne yalan söyleyemeye gücüm var ne de isteğim. o kadar nefret eder oldum ki yalandan, bırakın duymayi, söylemekten bile tiksinir oldum. yalan söylememenin ve verdiğim sözleri tutmanın hafifliğini hissettikçe bağlandım dogruluğa. şu an ruhumun hafifliğini yaşıyorum. güzel bir duygu dostlar.
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
bu başlıkta adını arayan herkesi seviyorum , bu başlıkta kendi adını yazanları da seviyorum . demek istesem de neden yapıyonuz olm bunu?
devamını gör...
fyodor mihayloviç dostoyevski
münzevi bir hayattan mükemmel eserler çıkarmış olan rus yazar. (bkz: kumarbaz) adlı eseri bir nevi biyografisi sayılmaktadır. (bkz: suç ve ceza) ve (bkz: karamzov kardeşler) en bilindik eserleridir..
devamını gör...
totem
amerikan filmlerindeki kızılderili imajından dolayı, bütün kabilelerin sahip olduğu sanılan, ailelerin ataları saydığı hayvanların sembolleri olan, ağaçtan oyulmuş yüksek direktir.
gerçekte sadece pasifik kıyısında, kuzeybatı bölgesindeki a.b.d'nin washington ve kuzeyde alaska eyaletinde ve ikisinin arasındaki kanada'nın british columbia eyaletindeki kabilelerde vardır.
gerçekte sadece pasifik kıyısında, kuzeybatı bölgesindeki a.b.d'nin washington ve kuzeyde alaska eyaletinde ve ikisinin arasındaki kanada'nın british columbia eyaletindeki kabilelerde vardır.
devamını gör...
sabah olunca gelen hayat çok güzel la hissi
o his nereden gelmektedir? neden bana gelmemektedir? akşama doğru bana da geldiği olmuştur ama sabah uyanınca hayat nasıl güzel gelebilir? uyanmak mesela hiç güzel değil. yine de belki bir gün bana da gelir de, ben de denerim nasıl bir hismiş.
devamını gör...
otobandakiyanlizdusakabin
sorarlarsa canı sıkkındı dersin. belki yarın dönerim belki yarından da yakın benim işim belli etmez*. hadi allah'a emanet.
devamını gör...
diyelim ki o bunu okuyor
soyle buldun mu aradığın aşkı
soyle yoksa yalnız mısın sen yineee
soyle yoksa yalnız mısın sen yineee
devamını gör...
mesajlara geç cevap veren insan
birbirimizi kandırmaya gerek yok, kimsenin sürekli mesajlara geç cevap yazacak kadar işi yok. bunu önemsemediğin insana yapıyorsun.
ben sevdiğim insanların mesajlarına takla atarak koşuyorum. 278 yaşına geldim, bu durum hâlâ değişmedi. biraz taktik kasayım diyip 3 dakika bile bekletemiyorum, denedim, olmuyor. heyecanla kendimi cevap verirken buluyorum. hatta sohbet tıkanmasın ya da istemediğimi düşünmesin diye kısa cevaplar bile veremiyorum. manas destanı yazıyorum. seçip beğenip herhangi birine cevap versin durumu oluşuyor. yetmiyor bunca rezillik, işim olursa kaç dakika ya da saat sonra geleceğimi bile söylüyorum. önemsediğim zaman böyle bir insan halini alıyorum.
başka bir insanın önemsediğini söylediği halde umursamaz davranmasına bu sebeple inanmıyorum ben. ha belki benim önemseme anlayışım yanlıştır, o da olabilir.
ben sevdiğim insanların mesajlarına takla atarak koşuyorum. 278 yaşına geldim, bu durum hâlâ değişmedi. biraz taktik kasayım diyip 3 dakika bile bekletemiyorum, denedim, olmuyor. heyecanla kendimi cevap verirken buluyorum. hatta sohbet tıkanmasın ya da istemediğimi düşünmesin diye kısa cevaplar bile veremiyorum. manas destanı yazıyorum. seçip beğenip herhangi birine cevap versin durumu oluşuyor. yetmiyor bunca rezillik, işim olursa kaç dakika ya da saat sonra geleceğimi bile söylüyorum. önemsediğim zaman böyle bir insan halini alıyorum.
başka bir insanın önemsediğini söylediği halde umursamaz davranmasına bu sebeple inanmıyorum ben. ha belki benim önemseme anlayışım yanlıştır, o da olabilir.
devamını gör...
hiçbir tanımı silinmemiş yazarın tanım silinmiş gibi davranması
resmen riyakarlık kokan harekettir kendisinin tanımı silinmemiş hatta kendisine uyarı bile yapılmamıştır ama sözlük yönetim ekibini kendince aşağılama terimleriyle ötekileştirmeye ortalığı yaygaraya vermeye çalışır.
devamını gör...
tyler durden
sanırım en güzel sözü "sahip oldukların sonunda sana sahip olur"dur. popüler topluma karşıt bir karakterin bu kadar popüler olması, herkesin sosyal medya duvarında, avatarında vs. bulunması da ayrı bir ironidir. kapitalizm seni bile pazarlar tyler, sen en iyisi sahil kasabasına yerleş... fazla ortalıkta gözükme. *
devamını gör...
ben iç güzelliğe önem veriyorum diyen insan
yalan söylüyordur. sadi şirazi'nin dediği gibi "insanoğlu, dışını beğenmediği birinin içini merak etmez."
devamını gör...
en sinir bozucu çizgi film karakteri
devamını gör...

