sivas katliamı
bu katliamın ismi madımak olayı falan değildir, sivas madımak otel katliamıdır. hrant, tahir, uğur mumcu ve niceleri de ölmedi, öldürüldü. ülkemizin en aydınlık 34 insanı, hepsinin ismini yaşam yaşam bildiğim aydınları öldürüldü 2 temmuz 93'de madımak'da. ben halkım, o güzel insanlar hala odun odun ciğerimde yanıyor benim. ben karalar içindeki bir halkın çocuğuyum, aşağılık, iki yüzlü bir siyasetçi değilim ki bu güzel insanlarımızı sadece tek bir günde anıyım. bilin ki o 34 insan da her gün özlenmeye değecek insanlardı.
güneşin ak yüzüne bir duman çöktü
bir türkü çığlıkla ateşe düştü
kuytu bir köşede bir çiçek küstü
döktü yaprağını boynunu büktü
şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
bilmez misin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez
şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
pir sultanlar ölür ölür dirilir!!!
güneşin ak yüzüne bir duman çöktü
bir türkü çığlıkla ateşe düştü
kuytu bir köşede bir çiçek küstü
döktü yaprağını boynunu büktü
şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
bilmez misin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez
şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
pir sultanlar ölür ölür dirilir!!!
devamını gör...
yazılışı ingilizce okunuşu türkçe sözler
the can but the
devamını gör...
amerikan salatası
kafalar karışık; hemen izah edeyim.
kıymetli dostlarım, gönülden seven kardeşlerim, aradığı anonim aşkı tanım aralarına saklayan arkadaşlarım; rafadan omleti kafadan omlet, kime niyet kime kısmet yazarlarım, maceraperest yoldaşlar;
rusya biliyorsunuz soğuk memleket, damak tatları da ciltleri ve havası gibi kuru oluyor; o yüzdendir ki salatalarına kurutulmuş et ekleme hususunda çok ciddiler ve taviz vermek istemezler.
o yüzdendir ki orjinal rus salatalarında, tıpkı bizim şu an mevzu bahis ettiğimiz salata gibi; kurutulmuş et bulunur. bu, bir.
italya'yı da biliyorsunuz; inşallah biliyorsunuzdur, yani sözlükte yazar olup da bilmiyorsanız hakikaten ayıp, kıvrım kıvrım bir akdeniz ülkesidir, pizza ve bizim el yapımı onların ev yapımı dediği makarnaları ile meşhurdur. pekiii, nereden nereye geldik. şimdi bu arkadaşlar uzun uzun spagetti tarzı el işçiliğine alışık olduklarından mütevellit, mümkün mertebe uzun ince bir yoldayım tarzı doğrama ve biçme tekniklerini tüm yemeklerine yansıtmışlar. bilin bakalım bizim yoğurtlayıp mayonezlediğimiz salatanın içine de ne katmışlar; bildiniz, jülyen salamlar!
buraya kadar anlaşıldı sanıyorum, kuru etlisi rus salatası, salamlısı italyan salatası.
geriye ne kaldı?
pek tabi ki de dünyanın süper gücü, fast food zincirleri ile dünyanı işgal etmiş, her ülke ve her mutfağa girmiş amerika!
fıtratlarında zaten yemek hazırlamak olmayan bu adamlar sizce salamdır, sucuktur, ettir, tavuktur; uğraşırlar mı; tabi ki de hayır. neydi, fast food. garnitür en çabuk nasıl servis edilir, mayonezli karıştır bitsin gitsin. al sana amerikan salatası...
burada öğrenin ki sonra sağda solda vay kafa sözlük yazarları salata çeşitlerini ve tarihini, gastronomik gelişmeleri takip etmiyor, anlamıyor demesinler. hadi bağalım.
kıymetli dostlarım, gönülden seven kardeşlerim, aradığı anonim aşkı tanım aralarına saklayan arkadaşlarım; rafadan omleti kafadan omlet, kime niyet kime kısmet yazarlarım, maceraperest yoldaşlar;
rusya biliyorsunuz soğuk memleket, damak tatları da ciltleri ve havası gibi kuru oluyor; o yüzdendir ki salatalarına kurutulmuş et ekleme hususunda çok ciddiler ve taviz vermek istemezler.
o yüzdendir ki orjinal rus salatalarında, tıpkı bizim şu an mevzu bahis ettiğimiz salata gibi; kurutulmuş et bulunur. bu, bir.
italya'yı da biliyorsunuz; inşallah biliyorsunuzdur, yani sözlükte yazar olup da bilmiyorsanız hakikaten ayıp, kıvrım kıvrım bir akdeniz ülkesidir, pizza ve bizim el yapımı onların ev yapımı dediği makarnaları ile meşhurdur. pekiii, nereden nereye geldik. şimdi bu arkadaşlar uzun uzun spagetti tarzı el işçiliğine alışık olduklarından mütevellit, mümkün mertebe uzun ince bir yoldayım tarzı doğrama ve biçme tekniklerini tüm yemeklerine yansıtmışlar. bilin bakalım bizim yoğurtlayıp mayonezlediğimiz salatanın içine de ne katmışlar; bildiniz, jülyen salamlar!
buraya kadar anlaşıldı sanıyorum, kuru etlisi rus salatası, salamlısı italyan salatası.
geriye ne kaldı?
pek tabi ki de dünyanın süper gücü, fast food zincirleri ile dünyanı işgal etmiş, her ülke ve her mutfağa girmiş amerika!
fıtratlarında zaten yemek hazırlamak olmayan bu adamlar sizce salamdır, sucuktur, ettir, tavuktur; uğraşırlar mı; tabi ki de hayır. neydi, fast food. garnitür en çabuk nasıl servis edilir, mayonezli karıştır bitsin gitsin. al sana amerikan salatası...
burada öğrenin ki sonra sağda solda vay kafa sözlük yazarları salata çeşitlerini ve tarihini, gastronomik gelişmeleri takip etmiyor, anlamıyor demesinler. hadi bağalım.
devamını gör...
küfür etkisi yaratan ama küfür olmayan sözler
kürtler de insandır
karıncayı bile incitmem
kadınlar acizdir, allah'ın emanetidir
kızını dövmeyen dizini döver
karı gibi... yapmak
karıncayı bile incitmem
kadınlar acizdir, allah'ın emanetidir
kızını dövmeyen dizini döver
karı gibi... yapmak
devamını gör...
erlik
erlik, kurtlar vadisi dizisini müthiş analiz eden, sosyal medya fenomenlerini eleştiren, 140journos yerden yere vuran youtube kanalı, karşısında önümü iliklerim
devamını gör...
kendinle aran nasıl sorunsalı
mesafeli. *
devamını gör...
ümit özdağ
gerçek milliyetçi bir siyasetçi ve eğitim adamıdır , ülkede ki göçmen sorununun gelecekteki tehlikelerini durmadan dile getirmektedir.. ayrıca partisinin milliyetçi çizgiden uzaklaştığını (ki zaten partiden ayrılanları görünce anlamak zor değil) fetö gibi illegal oluşumlara bulaşmış insanlardan rahatsız olduğunu söylemektedir..
ümit hoca adamdır milliyetçi ve vatanseverdir.. bu ülkede vatan sever insanlar değil şovenist dinci atatürk istirmacıları daha çok sevilir..
kürtçü ermenici veya dinci olsa inanın bakan olurdu bu adam şu an..
ümit hoca adamdır milliyetçi ve vatanseverdir.. bu ülkede vatan sever insanlar değil şovenist dinci atatürk istirmacıları daha çok sevilir..
kürtçü ermenici veya dinci olsa inanın bakan olurdu bu adam şu an..
devamını gör...
ödünç verilen kitabın bir türlü geri gelmemesi
şimdi geliyor taktik.
bunu da yeni duydum. anlatan kişi tanımı okuyup gülme krizine girecek eminim.*
kitabı alan kişiyi, kitap ile birlikte gizlice fotoğrafını çekiyorsunuz. istemeye yakın görüntüleriyle taciz ediyorsunuz. isterseniz sosyal mecralardan paylaşın isterseniz fotoğrafı çoğaltıp duvarlara asın. yaratıcılık size kalmış.
ne demişler akıl akıldan üstündür.
bir kitapsever'in taktiğini paylaştığım başlık.
bunu da yeni duydum. anlatan kişi tanımı okuyup gülme krizine girecek eminim.*
kitabı alan kişiyi, kitap ile birlikte gizlice fotoğrafını çekiyorsunuz. istemeye yakın görüntüleriyle taciz ediyorsunuz. isterseniz sosyal mecralardan paylaşın isterseniz fotoğrafı çoğaltıp duvarlara asın. yaratıcılık size kalmış.
ne demişler akıl akıldan üstündür.
bir kitapsever'in taktiğini paylaştığım başlık.
devamını gör...
kapadokya
bundan birkaç yıl önce annem ile birlikte bir tur aracılığı ile gittik. bu kadar güzel bir şehir ve turistik yer görmedim daha önce. hava oldukça sıcak ama nem yok denilecek kadar, bu yüzden hiç terlemiyorsunuz. peri bacalarına gidip gezebilirsiniz, fotoğraf çekinebilirsiniz. daha sonra sabah 6’da balona binebilirsiniz fakat benim gittiğim zamanda tek kişi için 500 lira idi, bu yüzden binemedim. şimdi daha da fiyat artmıştır. peri bacaları haricinde eğer kapadokya’ya giderseniz ürgüp ve göremeyi de gezmenizi tavsiye ederim. gitmek isteyen yazarlara şimdiden iyi gezmeler diliyorum. bir gün ben de tekrardan gitmeyi çok istiyorum.
devamını gör...
yazarların yaşadığı en utanç verici anı
6. sınıfın yazında yaşadığım bir olaydır.
bilenler bilir bir zamanlar trt'de 19 mayıs günü ankara 19 mayıs stadyumunda gösteriler olurdu. senee, geçen sene. gösteri yapacak okullardan biri bizim okul, 3 sınıftan biri de bizim sınıf seçildi. neyse çalışma şöyle oluyordu: bizim ellerimize kare şeklinde dışı renklere boyanmış mukavvalar ve numaralar veriyorlardı. stadyuma gidiyorduk, aşağıdan bir adam hoparlörden şu numaralar kaldırsın dediğinde tak diye kaldırıyorduk. öyle indir kaldır şeklinde çalışıp dönüyorduk.
bir sorun vardı ki; 6. sınıfta benim boyum 1 metre civarında, kilom da 30 kg civarındaydı heralde. gerçekten çok ufak ve zayıf olduğumu hatırlıyorum. ben de lisede boy atanlardanım. o zamanlar çok küçüktüm ve bu kartonları bize 4 5 ayrı renkte veriyorlardı. hepsini taşıyamadığımız için boynumuza asıyorduk. diğer arkadaşlarımın bununla bir sorunları yoktu ama benim vardı. maalesef bunları boynuma taktığımda hem 4 5 tanesi ağırlık yapıyordu hem de diz kapağımdan daha aşağıya kadar iniyorlardı ve bunlarla yürümekte zorlanıyordum. yavaş yavaş, diz kapağımla ittirerek yürüyordum ya da ellerimle biraz havaya kaldırarak yürüyordum.
neyse 19 mayıs günü geldi, sabah istiklal marşından sonra biz yola çıkacağız. tüm okul toplanmış, biz de sırada en sağ taraftayız. neyse müdür bey anons geçti: "19 mayıs için stadyuma gidecek arkadaşlar sıra halinde otobüslete geçsin" dedi. en baştan yavaş yavaş yürümeye başladılar, tüm okulun önünden yürüyoruz. ben de yavaş yavaş, imparator penguenleri gibi yürüyorken bir anda, hayatım boyunca unutamayacağım, anlat istanbul'da altan erkekli'nin özge namal'ı fotoğrafçıyla bastığı sahneyle aynı derecede korkunç bir olay yaşandı.
her şey güzel giderken, öndeki yavşaklardan bir tanesi, sebebini anlamadığım bir şekilde koşmaya başladı. o koşunca hemen arkasındaki de koşmaya başladı, onun arkasındaki derken sıra hızla bana geliyordu ancak ben bir penguen gibi, diz kapaklarımla kartonlara vura vura ilerliyordum. ve o korkunç an geldi; önümdeki de koşunca aramızda bir boşluk oluştu. bu boşluğu gören arkamdaki kansız, sırtıma vurarak bana baskı yapmaya başladı: "koşsana lan şerefsiz" diyerek.
inanılmaz bir andı; koşamayacağımı biliyordum ama koşarsam başıma neler geleceğini kestiremiyordum. arkamda baskı vardı, solumdan tüm öğrenciler bizi izliyordu, sağımızda müdür kürsüden bizim gitmemizi ve konuşmasına devam etmeyi bekliyordu ve önümdekiyle aramız iyice açılmıştı. evet, o anda baskılara yenildim ve hayatımın en büyük hatasını yaptım; koşmaya karar verdim.
bir anda koşmaya çalışınca ayaklarım kartonlara takıldı ve ağırlığı vücudum kaldırmadı. ağırlık merkezinin yer değiştirmesi sonucu öne doğru yalpaladım, kendimi kurtarmaya çalışsam da olmadı ve yüz üstü yere yapıştım. tüm okul bana gülüyordu, hemen hocam gelip kaldırdı beni ama inanılmaz rezil olmuştum. o kadar utanıyordum ki sıyrılan avuç içlerimin acısını hissetmiyordum. sağa geçip yavaş yavaş devam ettim yoluma. arkamdaki şerefsizin kahkahası giderek uzaklaşıyor, arkadan gelenler de meraklı gözlerle bana bakıyorlardı.
o gün, hayatımın en kötü günlerindendi. o günden sonra herhangi bir etkinliğe katılmamaya dikkat ettim. bir deluğanlının özgüvenini iki kartona harcatmıştık.
bilenler bilir bir zamanlar trt'de 19 mayıs günü ankara 19 mayıs stadyumunda gösteriler olurdu. senee, geçen sene. gösteri yapacak okullardan biri bizim okul, 3 sınıftan biri de bizim sınıf seçildi. neyse çalışma şöyle oluyordu: bizim ellerimize kare şeklinde dışı renklere boyanmış mukavvalar ve numaralar veriyorlardı. stadyuma gidiyorduk, aşağıdan bir adam hoparlörden şu numaralar kaldırsın dediğinde tak diye kaldırıyorduk. öyle indir kaldır şeklinde çalışıp dönüyorduk.
bir sorun vardı ki; 6. sınıfta benim boyum 1 metre civarında, kilom da 30 kg civarındaydı heralde. gerçekten çok ufak ve zayıf olduğumu hatırlıyorum. ben de lisede boy atanlardanım. o zamanlar çok küçüktüm ve bu kartonları bize 4 5 ayrı renkte veriyorlardı. hepsini taşıyamadığımız için boynumuza asıyorduk. diğer arkadaşlarımın bununla bir sorunları yoktu ama benim vardı. maalesef bunları boynuma taktığımda hem 4 5 tanesi ağırlık yapıyordu hem de diz kapağımdan daha aşağıya kadar iniyorlardı ve bunlarla yürümekte zorlanıyordum. yavaş yavaş, diz kapağımla ittirerek yürüyordum ya da ellerimle biraz havaya kaldırarak yürüyordum.
neyse 19 mayıs günü geldi, sabah istiklal marşından sonra biz yola çıkacağız. tüm okul toplanmış, biz de sırada en sağ taraftayız. neyse müdür bey anons geçti: "19 mayıs için stadyuma gidecek arkadaşlar sıra halinde otobüslete geçsin" dedi. en baştan yavaş yavaş yürümeye başladılar, tüm okulun önünden yürüyoruz. ben de yavaş yavaş, imparator penguenleri gibi yürüyorken bir anda, hayatım boyunca unutamayacağım, anlat istanbul'da altan erkekli'nin özge namal'ı fotoğrafçıyla bastığı sahneyle aynı derecede korkunç bir olay yaşandı.
her şey güzel giderken, öndeki yavşaklardan bir tanesi, sebebini anlamadığım bir şekilde koşmaya başladı. o koşunca hemen arkasındaki de koşmaya başladı, onun arkasındaki derken sıra hızla bana geliyordu ancak ben bir penguen gibi, diz kapaklarımla kartonlara vura vura ilerliyordum. ve o korkunç an geldi; önümdeki de koşunca aramızda bir boşluk oluştu. bu boşluğu gören arkamdaki kansız, sırtıma vurarak bana baskı yapmaya başladı: "koşsana lan şerefsiz" diyerek.
inanılmaz bir andı; koşamayacağımı biliyordum ama koşarsam başıma neler geleceğini kestiremiyordum. arkamda baskı vardı, solumdan tüm öğrenciler bizi izliyordu, sağımızda müdür kürsüden bizim gitmemizi ve konuşmasına devam etmeyi bekliyordu ve önümdekiyle aramız iyice açılmıştı. evet, o anda baskılara yenildim ve hayatımın en büyük hatasını yaptım; koşmaya karar verdim.
bir anda koşmaya çalışınca ayaklarım kartonlara takıldı ve ağırlığı vücudum kaldırmadı. ağırlık merkezinin yer değiştirmesi sonucu öne doğru yalpaladım, kendimi kurtarmaya çalışsam da olmadı ve yüz üstü yere yapıştım. tüm okul bana gülüyordu, hemen hocam gelip kaldırdı beni ama inanılmaz rezil olmuştum. o kadar utanıyordum ki sıyrılan avuç içlerimin acısını hissetmiyordum. sağa geçip yavaş yavaş devam ettim yoluma. arkamdaki şerefsizin kahkahası giderek uzaklaşıyor, arkadan gelenler de meraklı gözlerle bana bakıyorlardı.
o gün, hayatımın en kötü günlerindendi. o günden sonra herhangi bir etkinliğe katılmamaya dikkat ettim. bir deluğanlının özgüvenini iki kartona harcatmıştık.
devamını gör...
acı biber
bununla ilgili bir yerde şey okumuştum; biberin düşmanlardan kendini korumak için acılaştığını ama insanoğlunun ne kadar psikopat olduğunu hesaba katmadığı.
devamını gör...
bu akşam ölürüm
çıktığı dönemde artan intiharların sorumlusu sayılan şarkı.
intihar sayısındaki artışı geçtim, olur olmaz her şeye "o şarkıyı dinledim de yaptım" diyenler nedeniyle murat kekilli epey zor zamanlar geçirmiş ve memleketi adana'ya dönmüştü müziği falan bırakıp.
--- alıntı ---
- psikolojik olarak yük mü oldu size?
- ister istemez çünkü öyle enteresan olaylar gelişti ki… ali kırca'nın programına çıkmıştım. hayatımda sadece bir kere unkapanı'nda karşılaştığım biri programa bağlandı ve yalan yanlış şeyler anlattı. neyin içine düştüğümü anlayamıyordum. güya ben ona 1.000 lira verip kendimi ayağımdan vurdurmuşum… olanları aklım almıyordu. benim cebimde o zaman para yoktu ki sana 1.000 lira vereyim…"
haberler. com'dan alıntı:
--- alıntı ---
bence çok güzel bir şarkıdır. çok sıkıntılı zamanlarımda bile dinlemişliğim ve keyif almışlığım vardır. intiharı kafasına koymuş kişi bu durumdan kurtarılmadığı sürece herhangi bir şeyi bahane edebilir. faturanın bu şarkıya kesilmesi üzücü olmuştu.
intihar sayısındaki artışı geçtim, olur olmaz her şeye "o şarkıyı dinledim de yaptım" diyenler nedeniyle murat kekilli epey zor zamanlar geçirmiş ve memleketi adana'ya dönmüştü müziği falan bırakıp.
--- alıntı ---
- psikolojik olarak yük mü oldu size?
- ister istemez çünkü öyle enteresan olaylar gelişti ki… ali kırca'nın programına çıkmıştım. hayatımda sadece bir kere unkapanı'nda karşılaştığım biri programa bağlandı ve yalan yanlış şeyler anlattı. neyin içine düştüğümü anlayamıyordum. güya ben ona 1.000 lira verip kendimi ayağımdan vurdurmuşum… olanları aklım almıyordu. benim cebimde o zaman para yoktu ki sana 1.000 lira vereyim…"
haberler. com'dan alıntı:
--- alıntı ---
bence çok güzel bir şarkıdır. çok sıkıntılı zamanlarımda bile dinlemişliğim ve keyif almışlığım vardır. intiharı kafasına koymuş kişi bu durumdan kurtarılmadığı sürece herhangi bir şeyi bahane edebilir. faturanın bu şarkıya kesilmesi üzücü olmuştu.
devamını gör...
köylü yazardan ironiler
hangi konuda ne dediği tarafımdan merak edilen, sözlüğün artı oy kısıtlama özelliğinden en muzdarip olan yazarlardan biridir. her başlıkta tanımını görmek isteriz.
devamını gör...
görevi beğenmek olan yazarlar
çoğunlukla moderatörlerin yaptığı eylem. maksat "çok güzel yazıyorsun, lütfen devam et" motivastonuyla sözlükte kalıcı olmanı sağlamaktır.
devamını gör...
epione
yunan mitolojisi'nde ağrı yatıştırma tanrıçasıdır. tıbbın ve sağlığın tanrısı asklepios ile evlidir.
devamını gör...
cezai ehliyet
bir kişinin işlediği suçtan dolayı sorumlu tutulabilmesi için gerekli niteliklerdir. bir kimsede cezai ehliyetinin tam olması için algılama ve irade yeteneklerinin sorunsuz çalışması gerekmektedir. kişinin işlediği suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve kavrayabilme yeteneğinden mahrum olması durumunda cezai ehliyeti yok sayılır. bunlara 46 denilmektedir. 46'lara suç mevcut olsa dahi ceza verilemez, askerlikten muaf olurlar ve akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilirler.
devamını gör...
insanı yıpratan şeyler
uğraşılmaz insanlarla uğraşmak.
devamını gör...
kafkas çoban köpeği
tüm köpek cinsleri arasında en çok sevdiğim, dünyanın en iri köpekleri arasında yer alan, sadece "sürüyü koruyan", kurtla, gerekirse ayı ile bile savaşan, insanla yakınlaşmasına sadece sürüye bağımlı olsun pek izin verilmeyen, dünyada yoğun olarak ermenistan, dağistan, gürcistan, azerbaycan ve çevrelerinde yaşar.
türkiye'de "moda olarak" beslenmeye başlanmasından önce kars taraflarında sürü koruma köpeği olarak yıllardır beslenmektedir.
erkekleri 100 kilo civarına rahat erişir, yavruları bile yolda gördüğünüz normal bir sokak köpeğinden daha büyüktür.
en çok rastlanan renk skalası baş ve ense kısmı koyu kırçıllı gri, boynunun altı ve bacaklarının ön kısmında beyazlıklar olan, genelde siyaha yakın koyu gridir.
hava olsun diye satın alınan kangal ve aksaray malaklısı cinsleri gibi sıcak havası olan yerlerde yaşamaları onlar için işkence gibidir.

türkiye'de "moda olarak" beslenmeye başlanmasından önce kars taraflarında sürü koruma köpeği olarak yıllardır beslenmektedir.
erkekleri 100 kilo civarına rahat erişir, yavruları bile yolda gördüğünüz normal bir sokak köpeğinden daha büyüktür.
en çok rastlanan renk skalası baş ve ense kısmı koyu kırçıllı gri, boynunun altı ve bacaklarının ön kısmında beyazlıklar olan, genelde siyaha yakın koyu gridir.
hava olsun diye satın alınan kangal ve aksaray malaklısı cinsleri gibi sıcak havası olan yerlerde yaşamaları onlar için işkence gibidir.


devamını gör...
vatanı olmadığı halde sürekli üreyen insanların amacı
cahil oldukları içindir. cahil olmasalar vatanları olurdu.
devamını gör...
baş ağrısı tipleri
şakaklarda oluyorsa gerginliğe veya diş sıkmaya bağlı ağrı.
alın ve göz çevresinde oluyorsa göz kaslarını aşırı kullanma ve göz kırpma sorunlarına bağlı bir ağrı.
tek taraflı, kafayı adeta zonklatan ve ataklarla gelen bir ağrıysa migren ağrısı.
yüzde elektrik çarpması şeklindeyse trigeminal nevralji.
ense ve boyun kısmındaysa, tansiyon ve boyun fıtığından kaynaklı bir ağrı.
gece başlayan, uyku uyutmayan, sabahları ortaya çıkan, yatınca ve öne eğilince şiddetleniyorsa ciddi bir sorundan kaynaklı bir ağrı.
alın ve göz çevresinde oluyorsa göz kaslarını aşırı kullanma ve göz kırpma sorunlarına bağlı bir ağrı.
tek taraflı, kafayı adeta zonklatan ve ataklarla gelen bir ağrıysa migren ağrısı.
yüzde elektrik çarpması şeklindeyse trigeminal nevralji.
ense ve boyun kısmındaysa, tansiyon ve boyun fıtığından kaynaklı bir ağrı.
gece başlayan, uyku uyutmayan, sabahları ortaya çıkan, yatınca ve öne eğilince şiddetleniyorsa ciddi bir sorundan kaynaklı bir ağrı.
devamını gör...