dinlenme tesisinde çayların ya çok sıcak ya çok soğuk olması
ve bardaklarında genelde kirli oldugunu da unutmayalım..
devamını gör...
10 mayıs psikologlar günü
psikolojinin öneminin anlaşıldığı, birçok meslek ile aramızdaki farkın artık öğrenildiği, insanların mesleğimizle ilgili daha fazla bilgi sahibi olduğu, insanların kendini psikoloğa gidince deli hissetmediği, bağımsız bir meslek yasamızın olduğu bir gelecek dileği ile...
..psikologlar günümüz kutlu olsun..
..psikologlar günümüz kutlu olsun..
devamını gör...
sahte diploma almak isteyenlerin dolandırılması
öyle saça öyle tarak olayının vucut bulmuş halidir..
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
osman hamdi bey’in hocası jean-léon gérôme'a ait osmanlı başıbozuk askeri (1869)

new york metropolitan sanat müzesi’nde sergilenmektedir.
başıbozuk askerleri ordudan bağımsız takılan cesur askerlerdir. deliler olarak bilinirlerdi. ıslak mermerleri tokatlayarak antrenman yaptıkları için düşmana silahsız olarak saldırıp tokatları ile onları yere yıktıkları söylenir. osmanlı tokadı tabiri buradan gelmektedir. kavalalı mehmet ali paşa eski bir başıbozuk komutanıdır.

new york metropolitan sanat müzesi’nde sergilenmektedir.
başıbozuk askerleri ordudan bağımsız takılan cesur askerlerdir. deliler olarak bilinirlerdi. ıslak mermerleri tokatlayarak antrenman yaptıkları için düşmana silahsız olarak saldırıp tokatları ile onları yere yıktıkları söylenir. osmanlı tokadı tabiri buradan gelmektedir. kavalalı mehmet ali paşa eski bir başıbozuk komutanıdır.
devamını gör...
doğal kadın
hiç çıt kırıldım olmadık mesela. diğer kadınlar gibi kapımız açılmadı. sandalyemiz çekilmedi. çiçek dalında güzel dedik çiçek istemedik. buluşacağımız zaman sen adresi ver ben gelirim dedik. sen gel al demedik. ağzımız dolusu küfür ettik yeri gelince. salaş bir kafede keyifle çay içtik. lüks restoranlara ne gerek var deyip özel günlerimizde evimizde bir kase şarap yeter dedik.
sonra ne mi olduk?
fazla doğallıktan,
zamanla görülmez olduk
ve unutulduk...
sonra ne mi olduk?
fazla doğallıktan,
zamanla görülmez olduk
ve unutulduk...
devamını gör...
yılanı öldürseler
yaşar kemal'in hayatıyla benzerlik taşıyan romanının ismidir. daha sonrasında sinemaya da uyarlanmıştır.
yaşar kemal dört buçuk yaşlarındayken, babasının öncesinde ölümden kurtarıp besleyip büyüttüğü yusuf adındaki çocuk, yaşar kemal'in babasını yüreğinden bıçaklayarak öldürüyor. tabi bu anlara yaşar kemal de tanık oluyor ve 12 yaşına kadar kekeliyor.
romanda da ana karakterin babası bir cinayete kurban gidiyor. bu olaydan sonra çevresi ve yaşar kemal'in deyimiyle adam öldürmeyi zanaat haline getirmiş kişiler, kitabın ana karakteri hasan'ın beynini yıkamaya çalışıyor. küçük çocuk adeta 'babanın kanı yerde kalmasın' diyerek cinayet işlemeye özendiriliyor. hem de kendi öz annesinin cinayetine özendiriliyor. peki neden? hiçbir kanıt olmamasına rağmen sırf annesi güzel bir kadın olduğu için hasan'ın babasını aldattığını ve babasını öldüren kişinin kadının sevgilisi olduğunu düşündükleri için.
dünya edebiyatındaki kırmızı pazartesi, bu kitaba konu olarak benzese de çok farklı işlenmişler. o kitapta da birinin ölümü bilinmesine rağmen hiç kimse engel olmuyordu. yılanı öldürseler'de kadının hiçbir suçu olmadığını bilmelerine rağmen kimsenin öldürülme fikrine engel olmaması gibi. ki bence yılanı öldürseler çok daha yüreğe dokunan bir anlatıma sahip. hasan'ın o iç hesaplaşması ve yaşar kemal'in bizlere aktardığı üstü kapalı psikolojik tahlili muazzamdı.
--- alıntı ---
bir adamın kıymeti parayla ölçülür mü, bir adamın değeri dünya malıyla ölçülmez, ölçülmez ama, gözü kör olsun biz adam öldürmeyi zanaat edinmişiz, ne yazık.
--- alıntı ---
yaşar kemal dört buçuk yaşlarındayken, babasının öncesinde ölümden kurtarıp besleyip büyüttüğü yusuf adındaki çocuk, yaşar kemal'in babasını yüreğinden bıçaklayarak öldürüyor. tabi bu anlara yaşar kemal de tanık oluyor ve 12 yaşına kadar kekeliyor.
romanda da ana karakterin babası bir cinayete kurban gidiyor. bu olaydan sonra çevresi ve yaşar kemal'in deyimiyle adam öldürmeyi zanaat haline getirmiş kişiler, kitabın ana karakteri hasan'ın beynini yıkamaya çalışıyor. küçük çocuk adeta 'babanın kanı yerde kalmasın' diyerek cinayet işlemeye özendiriliyor. hem de kendi öz annesinin cinayetine özendiriliyor. peki neden? hiçbir kanıt olmamasına rağmen sırf annesi güzel bir kadın olduğu için hasan'ın babasını aldattığını ve babasını öldüren kişinin kadının sevgilisi olduğunu düşündükleri için.
dünya edebiyatındaki kırmızı pazartesi, bu kitaba konu olarak benzese de çok farklı işlenmişler. o kitapta da birinin ölümü bilinmesine rağmen hiç kimse engel olmuyordu. yılanı öldürseler'de kadının hiçbir suçu olmadığını bilmelerine rağmen kimsenin öldürülme fikrine engel olmaması gibi. ki bence yılanı öldürseler çok daha yüreğe dokunan bir anlatıma sahip. hasan'ın o iç hesaplaşması ve yaşar kemal'in bizlere aktardığı üstü kapalı psikolojik tahlili muazzamdı.
--- alıntı ---
bir adamın kıymeti parayla ölçülür mü, bir adamın değeri dünya malıyla ölçülmez, ölçülmez ama, gözü kör olsun biz adam öldürmeyi zanaat edinmişiz, ne yazık.
--- alıntı ---
devamını gör...
covid-19 ikinci dalga
ne güzel iş değil mi bütün yaz tatillere gidin gezin eğlenin sorun yok. kış geldi tıkın herkesi eve. hayat eve sığar bilmem ne... ben marttan beri evdeyim neredeyse. maskesiz sokağa adım atmadım. toplu ortamlara girmemeye dikkat ettim. yine de kısıtlanmaya devam ediyoruz. en başından beri bu kadar salmamalıydık olacaklar belliydi. şaşırmıyoruz.
devamını gör...
bergen
acıklı hayat hikayesini okuduktan sonra uzun süre etkisinden çıkamamıştım.
kısaca özet geçmem gerekirse asıl adı belgin sarılmışer veya bilinen sahne adıyla bergen, türk arabesk-fantezi şarkıcısıdır.15 temmuz 1958 yılında doğmuştur. birincilikle konservatuvara girmiştir. daha sonra sahnelere çıkmaya başlayacak ve okulu bırakacaktır.yaşını büyüttükten sonra norveç’in bergen şehrinden esinlendi ve kendisine bu ismi taktı. adana’dan sahne teklifi aldı ve hayatının yönünün değişeceğinden habersiz yola çıktı. olaylı aşkı yalçın'ın onu terketmesi sonucu, adana'da sahne alırken onu izlemeye gelen halis onun bir şekilde gönlünü kazanmış ve halis ile nişanlanmıştır.
her şey de bundan sonra başlamıştır zaten. halis, sürekli ona dayak atıyor,eziyet ediyor ve şiddet uyguluyordu. derken halis artık eve gelmemeye başlar. evliliklerinin de bir senaryo olduğunu öğrenir. halis zaten evlidir ve üstelik 3 tane de çocuğu vardır. nikah memuru, evlilik cüzdanları, her şey sahtedir.bunun üzerine annesinin yanına ankara'ya döner. ama halis o evde yokken ankaradaki evde yangın çıkarmıştı. her ne kadar halis, ben yapmadım dese de (ki yangını o çıkarmıştı)bergen yine inandı ve bir şans daha verdi halis'e. hatta yıllar sonra hayatını anlatmasını sağlayan yeğenine;
"bazen insanlar hiddetli sever, ölesiye sever, yaşadıkları kötü olaylar sevgisinden bir şey götürmez.” demiştir.
halis bir şekilde ikna eder bergen'i , hatta ona karısından boşanacağını söyler ve boşanır da. şimdi gerçekten evlenirler. fakat bir şart koşar halis. "bergen’in sahneye çıkmasını istemiyordu". bergen bir şekilde bu şartı kabul eder ve evlenirler. tabi eski günler yine kendini gösterir. halis yine ona işkence ediyor, dayak atıyordu. sonunda bergen dayanamaz ve bu kez kaçıp izmir’e gider. yeniden sahnelere döner. bu artık bir inada döner. halis sahneye çıkmasına deliriyor, bergen de inadına çıkıyordu. bu artık bergen’in kaçtığı halis’in kovaladığı bir ilişkiye dönmüştü. hiddet sınırını aştı ve halis, bergen’e ‘ üç gün sonra bütün gazeteler senden bahsedecek’ demişti.
31 ekim 1982'de halis tarafından yüzüne atılan kezzap sonucu iki gözünü de kaybetti, daha sonra sol gözü görme yetisi kazandı ve sağ gözünün hasarı yüzünden saçlarını sağ gözünün üzerine atmasıyla, bazense güneş gözlüğüyle olan imajıyla akıllarda kaldı.
1986'da yayınladığı üçüncü stüdyo albümü "acıların kadını albümü ve kendi hayat hikayesini anlatan albümle aynı adlı filmde oynamasının ardından "acıların kadını" olarak anılmaya başladı. sanat yaşamı boyunca sen affetsen ben affetmem, kader diyemezsin, benim için üzülme, elimde duran fotoğrafın, neden dönmesin gibi pek çok şarkı bıraktı.
14 ağustos 1989’da, kayseri’deki bir konserinin ardından evine gitmek için taksiye biner. yanında annesi de vardır. önlerini kesen bir araç ve içinden halis'in çıkıp silahla ateş etmesi sonucu 30 yaşını dolduramadan hayatını kaybeder.
kısaca özet geçmem gerekirse asıl adı belgin sarılmışer veya bilinen sahne adıyla bergen, türk arabesk-fantezi şarkıcısıdır.15 temmuz 1958 yılında doğmuştur. birincilikle konservatuvara girmiştir. daha sonra sahnelere çıkmaya başlayacak ve okulu bırakacaktır.yaşını büyüttükten sonra norveç’in bergen şehrinden esinlendi ve kendisine bu ismi taktı. adana’dan sahne teklifi aldı ve hayatının yönünün değişeceğinden habersiz yola çıktı. olaylı aşkı yalçın'ın onu terketmesi sonucu, adana'da sahne alırken onu izlemeye gelen halis onun bir şekilde gönlünü kazanmış ve halis ile nişanlanmıştır.
her şey de bundan sonra başlamıştır zaten. halis, sürekli ona dayak atıyor,eziyet ediyor ve şiddet uyguluyordu. derken halis artık eve gelmemeye başlar. evliliklerinin de bir senaryo olduğunu öğrenir. halis zaten evlidir ve üstelik 3 tane de çocuğu vardır. nikah memuru, evlilik cüzdanları, her şey sahtedir.bunun üzerine annesinin yanına ankara'ya döner. ama halis o evde yokken ankaradaki evde yangın çıkarmıştı. her ne kadar halis, ben yapmadım dese de (ki yangını o çıkarmıştı)bergen yine inandı ve bir şans daha verdi halis'e. hatta yıllar sonra hayatını anlatmasını sağlayan yeğenine;
"bazen insanlar hiddetli sever, ölesiye sever, yaşadıkları kötü olaylar sevgisinden bir şey götürmez.” demiştir.
halis bir şekilde ikna eder bergen'i , hatta ona karısından boşanacağını söyler ve boşanır da. şimdi gerçekten evlenirler. fakat bir şart koşar halis. "bergen’in sahneye çıkmasını istemiyordu". bergen bir şekilde bu şartı kabul eder ve evlenirler. tabi eski günler yine kendini gösterir. halis yine ona işkence ediyor, dayak atıyordu. sonunda bergen dayanamaz ve bu kez kaçıp izmir’e gider. yeniden sahnelere döner. bu artık bir inada döner. halis sahneye çıkmasına deliriyor, bergen de inadına çıkıyordu. bu artık bergen’in kaçtığı halis’in kovaladığı bir ilişkiye dönmüştü. hiddet sınırını aştı ve halis, bergen’e ‘ üç gün sonra bütün gazeteler senden bahsedecek’ demişti.
31 ekim 1982'de halis tarafından yüzüne atılan kezzap sonucu iki gözünü de kaybetti, daha sonra sol gözü görme yetisi kazandı ve sağ gözünün hasarı yüzünden saçlarını sağ gözünün üzerine atmasıyla, bazense güneş gözlüğüyle olan imajıyla akıllarda kaldı.
1986'da yayınladığı üçüncü stüdyo albümü "acıların kadını albümü ve kendi hayat hikayesini anlatan albümle aynı adlı filmde oynamasının ardından "acıların kadını" olarak anılmaya başladı. sanat yaşamı boyunca sen affetsen ben affetmem, kader diyemezsin, benim için üzülme, elimde duran fotoğrafın, neden dönmesin gibi pek çok şarkı bıraktı.
14 ağustos 1989’da, kayseri’deki bir konserinin ardından evine gitmek için taksiye biner. yanında annesi de vardır. önlerini kesen bir araç ve içinden halis'in çıkıp silahla ateş etmesi sonucu 30 yaşını dolduramadan hayatını kaybeder.
devamını gör...
black sabbath
bazı gruplar vardır grupta kötü diyebileceğiz grup elemanı yoktur, hepsi birbirinden değerlidir. bu sabatçı arkadaşlarda böyledir benim için. başka bir örnek vermek gerekirse led zeppelin , ama metallica diyemiyoruz çünkü orada önce lars ulrich sonra kirk hammet var)
önce grubun en çok bilinen iki kadrosuna bakalım, arada ki fark frontman değişikliğidir.
vokalde: john michael "ozzy" osbourne (sonradan ronald james padavona veya sahne adıyla ronnie james dio, daha sonraki frontmanleri saymıyorum)
lead gitar: anthony frank "tony" iommi
bass gitar: terence michael joseph butler = geezer butler,
bateri: william thomas ward = bill ward.
ozzy osbourne dede:
tüm ozan isimlilere ozi denmesinin sebebidir.hetfield ona şuradaki gibi "aaaaaazii" der o başka, bazen sırf adamın aaaaaazii demesini dinlemek için youtube da o kısmı açıyorum. bence sesinden çok karizması ve yorumu ile işi götürür. heavy - metal tarihinin büyükbabasıdır. dio ile kıyaslarsam kendisinden 1-2 puanını kırıyorum kusura bakmasın. dio gelmiş geçmiş en iyi heavy metal frontmanidir.
ronnie james dio:
heavy-metal de frontman deyince benim number one ımdır, dokunulmazımdır, tartışmaya bile girmem, metalci işareti olan devil's horn'un mucidi olarak bilinir. kısacık boyundan o ses nasıl çıkar akıl sır ermez.diğer en iyi frontmanlerim hetfield ve dickinson, tüm zamanların en iyisi ise freddie mercury, onun tarzı farklı.
geezer butler:
lead guitara talip olmuş ama önünde iommi olunca bası eline almış, başlarım böyle işe diyerek, isyanım dağlara tarzında bass gitarı o zamana kadar kimsenin çalmadığı gibi çalmaya başlamıştır. bass gitarı seviyorsanız kulağınız şarkıyı dinlerken hep onda olur, onu takip edersiniz.efsane ritmleri vardır, n.i.b şarkısında olduğu gibi. buradan dinleyebilirsiniz.
bill ward:
genel olarak davul tekniği ritim sağlamaktan ziyade, gitar ve bas riflerini desteklemek, onları güçlendirmek gibidir. kendisinden sonra gelen birçok davulcuya ilham kaynağı olmuştur. futbolda bir laf vardır atanında tutanında iyi olacak diye,müzikte de aynı ,burada atanın frontmanin tutanın ise ritim tarafın yani hem bass hemde davul. bunlar güçlü olacak ki şarkı gümbür gümbür gitsin ,mesela led zeppelin john paul jones ve bonzo, megadeth david ellefson ve nick menza gibi, gene metallica diyemedik çünkü teneke trampet lars ulrich var, allah seni bildiği gibi yapsın lars, frantic ne lan ,tik, tik diye)
en iyiyi en sona sakla demişler, mahsus tony iommi yi en sona sakladım, benim için sabbath demek iommi nin soundu demek, onun yerine kimi koyarsanız koyun black sabbath bu kadar iyi olamazdı. parmak uçları kaza sonucu koptuğu için mecburen uçlarına o hortum parçalarını takmak zorunda kalmış, tonunu da düşürmüş ve o eşşiz soundu yakalamıştır
son not:
metallica'yı herşeye rağmen çok severim, çoğu yerde hetfield profil fotoğrafımdır. türkiyede'ki 5 konserinden 4 üne gittim, sadece 2010 dakine gidemedim.hatta 1993 te ilk konserlerinde stada giren ilk kişilerdendim. sahne önü ikinci sıradaydık. hetfield ve rahmetli cliff burtonı çok severim ,cliff yaşasaydı hayatta st.anger gibi bir rezillik yaşatmazdı bize,
önce grubun en çok bilinen iki kadrosuna bakalım, arada ki fark frontman değişikliğidir.
vokalde: john michael "ozzy" osbourne (sonradan ronald james padavona veya sahne adıyla ronnie james dio, daha sonraki frontmanleri saymıyorum)
lead gitar: anthony frank "tony" iommi
bass gitar: terence michael joseph butler = geezer butler,
bateri: william thomas ward = bill ward.
ozzy osbourne dede:
tüm ozan isimlilere ozi denmesinin sebebidir.hetfield ona şuradaki gibi "aaaaaazii" der o başka, bazen sırf adamın aaaaaazii demesini dinlemek için youtube da o kısmı açıyorum. bence sesinden çok karizması ve yorumu ile işi götürür. heavy - metal tarihinin büyükbabasıdır. dio ile kıyaslarsam kendisinden 1-2 puanını kırıyorum kusura bakmasın. dio gelmiş geçmiş en iyi heavy metal frontmanidir.
ronnie james dio:
heavy-metal de frontman deyince benim number one ımdır, dokunulmazımdır, tartışmaya bile girmem, metalci işareti olan devil's horn'un mucidi olarak bilinir. kısacık boyundan o ses nasıl çıkar akıl sır ermez.diğer en iyi frontmanlerim hetfield ve dickinson, tüm zamanların en iyisi ise freddie mercury, onun tarzı farklı.
geezer butler:
lead guitara talip olmuş ama önünde iommi olunca bası eline almış, başlarım böyle işe diyerek, isyanım dağlara tarzında bass gitarı o zamana kadar kimsenin çalmadığı gibi çalmaya başlamıştır. bass gitarı seviyorsanız kulağınız şarkıyı dinlerken hep onda olur, onu takip edersiniz.efsane ritmleri vardır, n.i.b şarkısında olduğu gibi. buradan dinleyebilirsiniz.
bill ward:
genel olarak davul tekniği ritim sağlamaktan ziyade, gitar ve bas riflerini desteklemek, onları güçlendirmek gibidir. kendisinden sonra gelen birçok davulcuya ilham kaynağı olmuştur. futbolda bir laf vardır atanında tutanında iyi olacak diye,müzikte de aynı ,burada atanın frontmanin tutanın ise ritim tarafın yani hem bass hemde davul. bunlar güçlü olacak ki şarkı gümbür gümbür gitsin ,mesela led zeppelin john paul jones ve bonzo, megadeth david ellefson ve nick menza gibi, gene metallica diyemedik çünkü teneke trampet lars ulrich var, allah seni bildiği gibi yapsın lars, frantic ne lan ,tik, tik diye)
en iyiyi en sona sakla demişler, mahsus tony iommi yi en sona sakladım, benim için sabbath demek iommi nin soundu demek, onun yerine kimi koyarsanız koyun black sabbath bu kadar iyi olamazdı. parmak uçları kaza sonucu koptuğu için mecburen uçlarına o hortum parçalarını takmak zorunda kalmış, tonunu da düşürmüş ve o eşşiz soundu yakalamıştır
son not:
metallica'yı herşeye rağmen çok severim, çoğu yerde hetfield profil fotoğrafımdır. türkiyede'ki 5 konserinden 4 üne gittim, sadece 2010 dakine gidemedim.hatta 1993 te ilk konserlerinde stada giren ilk kişilerdendim. sahne önü ikinci sıradaydık. hetfield ve rahmetli cliff burtonı çok severim ,cliff yaşasaydı hayatta st.anger gibi bir rezillik yaşatmazdı bize,
devamını gör...
okuyana kahkaha attıracak komik espriler
uykusuzluğun bana verdiği yetkiyle başlıyorum.
"ığdır'ın baş harfi ığdır."
"ığdır'ın baş harfi ığdır."
devamını gör...
uygunsuz köy ve kasaba adları
hadımköy.
devamını gör...
dedektör
genel anlamıyla herhangi bir cismi ya da maddeyi tespit etmeye yarayan alet.
özel olarak bakarsak;
- müller sayacı gibi aletler, radyoaktiviteyi tespit eden birer gaz dedektörüdür.
- metal dedektörü denilen araç, yer altındaki ya da üzeri kapalı durumdaki metallerin yerini tespit etmeye yarayan bir dedektördür.
- nötrino dedektörü, uzaydan gelen nötrino adlı parçacıkları tespit etmeye yarayan bir dedektör türüdür.
bunlardan başka çeşitleri de var dedektörlerin.
astronomide ccd adı verilen dedektörler, gök cisimlerinin teleskopla toplanan ışığına ilişkin bilgiyi analiz etmemizi sağlayan elektronik araçlardır.
bir metal dedektörü örneği (amazon. com'dan alıntı):

bu da bir ccd dedektör (wikipedia'dan alıntı):
özel olarak bakarsak;
- müller sayacı gibi aletler, radyoaktiviteyi tespit eden birer gaz dedektörüdür.
- metal dedektörü denilen araç, yer altındaki ya da üzeri kapalı durumdaki metallerin yerini tespit etmeye yarayan bir dedektördür.
- nötrino dedektörü, uzaydan gelen nötrino adlı parçacıkları tespit etmeye yarayan bir dedektör türüdür.
bunlardan başka çeşitleri de var dedektörlerin.
astronomide ccd adı verilen dedektörler, gök cisimlerinin teleskopla toplanan ışığına ilişkin bilgiyi analiz etmemizi sağlayan elektronik araçlardır.
bir metal dedektörü örneği (amazon. com'dan alıntı):

bu da bir ccd dedektör (wikipedia'dan alıntı):
devamını gör...
müjde
mutlu edecek bir haber verileceği zaman söylenen kelimedir. müjdeyi verene de o sevincin coşkusuyla para verilir, adına da müjde parası derler.
rivayetlere göre; ben doğduğum zaman hemşire, dedeme "müjdemi isterim" diyerek doğum haberimi getirmiş. cinsiyetimi söylemek için de müjde parası istemiş. dedem çıkarıp 5 tl* vermiş hemşireye. yaşım oldu bilmem kaç, hala o 5 tl'nin şakası yapılır bana. yok efendim beni hastaneden satın almışlar da, aslında evlatlıkmışım da bla bla bla... *
rivayetlere göre; ben doğduğum zaman hemşire, dedeme "müjdemi isterim" diyerek doğum haberimi getirmiş. cinsiyetimi söylemek için de müjde parası istemiş. dedem çıkarıp 5 tl* vermiş hemşireye. yaşım oldu bilmem kaç, hala o 5 tl'nin şakası yapılır bana. yok efendim beni hastaneden satın almışlar da, aslında evlatlıkmışım da bla bla bla... *
devamını gör...
kulak yıkatmak
kulak temizlemek isterken içeriye kulak çubuğunu sokup, kulak kiri daha derinlere iteklenirse işte o zaman işitme güçlüğü problemleri başlar. ses dalgaları da dış kulak yolundan kulak zarına ya hiç ya da yeteri kadar ulaşamaz. bu yüzden de tek çare kulak burun boğaz uzmanına başvurup dış kulak yolunu yıkatmaktan geçer.
devamını gör...
turuncu saçlı kadın
vakti zamanında izmir'in en ünlü kuaförlerinden birine gittim.
koltuğa oturttu adam beni.
dedi ne iş yapıyorsun.
dedim bik bik.
ooofffff dedi sana marjinal bir saç yapalım. böyle dolaşılır mı? sünepe gibi dedi.
zaten öyle dedi ben iyice sinir oldum.
iki buçuk saat sonra bir tarafı fazla kısa bir tarafı fazla uzun turuncu saçlarla çıktım sokağa.
mesele turuncu saçı yaptırdıktan sonra değil. mesele siyah saçlı olup iki hafta sonra diplerden çıkan o saçlarla kepazeye dönmek.
doğal turuncu saçlılara selam olsun.
t: esmer kadınların yapay olarak yeltenmemesi gereken kadın.
koltuğa oturttu adam beni.
dedi ne iş yapıyorsun.
dedim bik bik.
ooofffff dedi sana marjinal bir saç yapalım. böyle dolaşılır mı? sünepe gibi dedi.
zaten öyle dedi ben iyice sinir oldum.
iki buçuk saat sonra bir tarafı fazla kısa bir tarafı fazla uzun turuncu saçlarla çıktım sokağa.
mesele turuncu saçı yaptırdıktan sonra değil. mesele siyah saçlı olup iki hafta sonra diplerden çıkan o saçlarla kepazeye dönmek.
doğal turuncu saçlılara selam olsun.
t: esmer kadınların yapay olarak yeltenmemesi gereken kadın.
devamını gör...
zeki olmanın dezavantajları
her şeyin farkında olmak.
devamını gör...
nişanyan sözlük
sevan nişanyan tarafından geliştirilen bir türkçe köken bilimsel sözlüğü.
www.nisanyansozluk.com/?
otuz iki binden fazla türkçe kelimenin kökeni, o kelimenin yazılı olarak geçtiği bilinen en eski eserlerden alıntılar gibi sözcüğün serüvenini bize sunmaktadır. örneğin;
--! spoiler !--
kadın
tarihçe (tespit edilen en eski türkçe kaynak ve diğer örnekler)
eski türkçe: [ orhun yazıtları, 735]
ögüm ilbilge ḳatunı [anam ilbilge kraliçeyi]
eski türkçe: [ ırk bitig, 900 yılından önce]
avınçu ḳatun/χatun bolzun [cariye kraliçe olsun]
eski türkçe: [ kaşgarî, divan-i lugati't-türk, 1073]
kātūn [[afrasiyab'ın kız soyundan gelenlere (hakan sülalesinden kadınlara) verilen ad]]
türkiye türkçesi: [ meninski, thesaurus, 1680]
ḳādın, ḳādün vulg. pro χātūn: matrona, domina, materfamilias [hanımefendi].
yeni türkçe: kadınsı [ cumhuriyet - gazete, 1951]
likomediya kızları arasında kadınsı bir ömür sürerken ülis geliyor
köken
eski türkçe ḳātūn veya χātūn "kraliçe, hakan eşi veya kızı" sözcüğünden evrilmiştir. eski türkçe sözcük soğdca aynı anlama gelen χwatēn sözcüğünden alıntıdır.
daha fazla bilgi için hatun maddesine bakınız.
ek açıklama
hatun sözcüğünün varyant biçimidir. ş. ülkütaşır, h. kılıç ve diğerlerinin sözcüğü türkçeden türetme denemeleri ciddiye alınamaz.
benzer sözcükler
kadın göbeği, kadın kadıncık, kadın tuzluğu, kadınbudu, kadınsı
www.nisanyansozluk.com/?k=k...
--! spoiler !--
www.nisanyansozluk.com/?
otuz iki binden fazla türkçe kelimenin kökeni, o kelimenin yazılı olarak geçtiği bilinen en eski eserlerden alıntılar gibi sözcüğün serüvenini bize sunmaktadır. örneğin;
--! spoiler !--
kadın
tarihçe (tespit edilen en eski türkçe kaynak ve diğer örnekler)
eski türkçe: [ orhun yazıtları, 735]
ögüm ilbilge ḳatunı [anam ilbilge kraliçeyi]
eski türkçe: [ ırk bitig, 900 yılından önce]
avınçu ḳatun/χatun bolzun [cariye kraliçe olsun]
eski türkçe: [ kaşgarî, divan-i lugati't-türk, 1073]
kātūn [[afrasiyab'ın kız soyundan gelenlere (hakan sülalesinden kadınlara) verilen ad]]
türkiye türkçesi: [ meninski, thesaurus, 1680]
ḳādın, ḳādün vulg. pro χātūn: matrona, domina, materfamilias [hanımefendi].
yeni türkçe: kadınsı [ cumhuriyet - gazete, 1951]
likomediya kızları arasında kadınsı bir ömür sürerken ülis geliyor
köken
eski türkçe ḳātūn veya χātūn "kraliçe, hakan eşi veya kızı" sözcüğünden evrilmiştir. eski türkçe sözcük soğdca aynı anlama gelen χwatēn sözcüğünden alıntıdır.
daha fazla bilgi için hatun maddesine bakınız.
ek açıklama
hatun sözcüğünün varyant biçimidir. ş. ülkütaşır, h. kılıç ve diğerlerinin sözcüğü türkçeden türetme denemeleri ciddiye alınamaz.
benzer sözcükler
kadın göbeği, kadın kadıncık, kadın tuzluğu, kadınbudu, kadınsı
www.nisanyansozluk.com/?k=k...
--! spoiler !--
devamını gör...


