çok sevdiğim filmlik atıştırmalığımdır. benim tarifim dondurulmuş mısırları haşladıktan sonra bardağa koyuyorum çok az tereyağı, pul biber ,tuz döküp karıştırıyorum en son üzerine nar ekşisi gezdiriyorum. mayonez ketçap gibi şeyler gezdirmiyorum tadını bozduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

sanayide çalışacak işçi bulamadığını söyleyip yakınan işverene sesleniyorum:

bu saatten sonra bırak işçiyi, mühendis bile bulamayacaksın. neden mi? anlatayım. şehrin göbeğinde yaşayan bir yüksek mühendisim. 3-5 kurumsal firma dışında hepinizin bana layık gördüğünüz maaş 5-6 civarında, hadi 7 diyelim ona biz. şimdi ben ayda 7 bin lira için sabah 6'da yollara düşsem, trafiği çeksem, akşam 8'de evime varsam ve haftada 6 gün bu tempo ile çalışsam (daha önce çalışmışlığım var), enkaza döneceğim, biliyorum. onu da geçtim, yemek yapacak vaktim ve halim olmayacak, ya dışarıdan söyleyip aradaki o 2-3 binlik farkı yemeğe vereceğim, ya da yumurta/menemen/peynir/ekmek yemekten sağlığımı kaybedeceğim. taşınamam çünkü evliyim, sen de fabrikanı bana taşıyamazsın. erkek olsaydım da sonuç aynı olurdu bu arada, sakın cinsiyetten saldırma bana. eşi öğretmen olan bir erkek olsaydım mesela, sonuç değişmezdi. peki ben bu paraya sana sağlığımı satsam, elime ne geçecek? ev alamam, araba alamam, yurt dışı tatili zaten hayal de, yurt içinde tatile gidebilir miyim? yok. eeee? o zaman niye yorayım kendimi? şu arka sokaktaki butikte satış danışmanı olsam mesela, sabah kahvaltımı ederim, hatta akşam yemeği için ön hazırlık bile yaparım. o aradaki farkı da restoranların kuryelerine vermek yerine, hem beden, hem ruh sağlığıma öderim.

işte bu yüzden işçi bulamıyorsunuz. a101 kasiyeri olarak da aynı sürede çalışacak, aynı maaşı alacak olan biri neden günde 4 saat yol çeksin? neden iş güvenliği önlemi almadığın fabrikada kelle koltukta çalışsın? neden meslek hastalıklarına yakalanma riskini alsın?

daha bunlar iyi günlerimiz, maalesef...
devamını gör...

dünya biraz sessiz...

devamını gör...


atatürk, bir gün taşlama ustası neyzen tevfik’i çankaya köşkü’ne davet etti.

sohbet sırasında atatürk şöyle dedi:

- senin çok fazla içki içtiğini söylüyorlar; ne kadar içersin?

neyzen tevfik, “iki tane kiloluk rakı içerim” dedi.

“nasıl içersiniz” diye sordu atatürk.

“canım ne isterse; susuz, mezesiz…”

neyzen tevfik’e iki kiloluk rakı geldi.

“iki kiloluk içerim ama böyle içmem” dedi neyzen. nasıl içerdi?

istediği üzerine masaya kocaman bir emaye kase getirildi. neyzen, iki kiloluk rakıyı kaseye boşalttı.

ardından, bir somun ekmek ve irice bir kaşık istedi.
neyzen tevfik, ekmeği lokma lokma koparıp kasedeki rakının içine bastırdı. ve lokmalar rakıyı iyice çektikten sonra çalakaşık yemeye başladı! içki, aş’tı, ekmek’ti…

sonra, neyzen tevfik’in ney üflemesini nefes almadan dinlediler.


velhasıl "hiç" uğruna feda olmuş bir can.. şiirlerini arsızca bulan mı dersin, yok şöyleymiş yok böyleymiş söylenenler mi dersin. dersin ha dersin.. bu adamı eleştirecek zat-ı muhteremlerin evvela onun hayatı tanımlayan bir kaç mısrası kadar bişeyler karalamış olmaları ve hatta bu konuda daha iyi olmaları gerekir. namümkün bir olay.. bu dünyadan bir neyzen geçmiş.. devrin hayyamı imiş.. aziz ruhu şad olsun.. anısına saygıyla..
devamını gör...

lütfen içinizden konuşmayın yalvarıyorum, ne dediğinizi anlamaya çalışan birilerinin, dinlediğini bilmenizi istiyorum,

sesinizi nefesinizi açın, arada söyliycek bir şey bulamayıp, sessizlik olunca, kullandığınız kelimelerde belirsiz olunca, (bilmiyorum, ben böyle düşünüyorum... , ne yapalımmm şimdi, naapsak, hmm, aaa, ooo...) ritm çok düşüyor, hem söylediklerinizi anlam olarak, hem de sesinizi dinlemek istememiz lazım ya, nacizene... gülerken bile bir yavaşlık var, bence bu tatlılık değil, insan dinlemeye devam edemiyor, tamam profesyonel değilsiniz de, en azından açın ünlü bir radyocunun programını dinleyin, hiçmi heyecanlanmıyorsunuz, hiçmi iddianız yok, genç bir enerji hissedilmiyor, belkide ben çok enerjik bir sözlük teyzesiyim bilmiyorum ama,

best fm in açıldığını biliyorum öyle söyliyim, radyo ve programcı dinleyicisiyim, kızmayın bana :) nasıl diyorsunuz gençler upupupupup :))

*o iki tane çocuğun yaptığı geyik programı güzeldi, hani şu belli bir konusu olmayan
devamını gör...

cidden hala böyle şifreler kullanan kaldı mı ya dedirtti bu başlık bana.
devamını gör...

gönül çalamazsın aşkın sazını
ne perdeye dokun ne teli incit
eğer çekemezsen gülün nazını
ne dikene dokun ne gülü incit.
devamını gör...

bir arkadaş tavsiyesi vereyim kendisine. çinli prenseslerden uzak dur.
devamını gör...

avazınız çıktığı kadar doğruları haykırın sokaklarda. tebrikler, içerdesiniz.
devamını gör...


tipe bak delireceğim!
şarkının güzelliğine bak..
devamını gör...

"kadınla erkeği eşit konuma getirmek fıtrata aykırıdır, kadınla erkek eşit olamaz - recep tayyip erdoğan.

"kız mıdır, kadın mıdır bilemem" - recep tayyip erdoğan.

"kadınlar iş aradığı için işsizlik artıyor" - mehmet şimşek.

"anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, günahı ne? anası ölsün" - melih gökçek.

"iş istiyoruz sayın bakanım" sözlerine karşılık olarak, "evdeki işler yetmiyor mu?" diyen - veysel eroğlu.

"her çalışan kadın, gözü doymamış erkek demektir. bir kadın çalışmayı tercih ederek fuhuşa hazırlık yapmış olur" - nureddin yıldız.

"kadınsa o da iffetli olacak. mahrem namahrem bilecek. herkesin içerisinde kahkaha atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak" - bülent arınç.

"kadının fıtratında erkeğe köle olmak var" - uğur ışılak.

"hamile kadınların sokakta gezmesi doğru değil" - ömer tuğrul inançer:

"kadınların, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir" - mehmet müezzinoğlu.

"türk hanımları evinin süsüdür, erkeğinin şerefidir, batı kadınları maalesef ezilmektedir" - vecdi gönül.

bu liste daha uzar gider. devletin sözde yöneticilerinin, göz önünde olan isimlerin, düşünceleri bu şekildeyken siz halktan nasıl normal olmalarını beklersiniz. eminim ki bu tür işler yapan kişiler bu siyasilerin en büyük destekçileridir, fanatiğidir.

kadınların ayrıştırılması, erkeğe köle yapılması bu devletin en üst makamlarında olan kişilerden başlıyor. bu insanlar mı kadına karşı şiddete tepki gösterecek, bu insanlar mı adaleti sağlayacak.
ceza verilecek elbet halkın gazını almak için, bir ara aftan yararlanıp çıkacak yine dışarı o adam. hep böyle olmadı mı bu ülkede.
bu ülkede ne zaman kadına değer verildiğini gördünüz, özellikle şimdiki parti başa geldikten sonra.
ben bu ülkede kadının yüceltildiğini atatürk zamanında gördüm sadece.
devamını gör...

"kim takar* yalova kaymakamını?" sözüyle ağızlara pelesenk olmuş, günümüzde yalova artık il olduğu için bulunmayan makamdır.

bu sözün rivayetlere göre, birçok millete örnek olmuş yürüyen köşk ve yalı köşkün sahibi, yalova'yı çok seven ulu önder mustafa kemal'in yalova'ya ziyareti halk tarafından haber alındığı sıralar ortaya çıktığına inanılır.

rivayete göre, ilçeye yeni atanmış yalova kaymakamı, henüz tanınmadığı için halkın nabzını ölçmek için yalova sokaklarını gezmeye başlar. yolda gördüğü ayakkabı boyacısına ayakkabını boyatırken sorar:
-duydun mu yalova'ya yeni kaymakam atanmış
+kim takar* yalova kaymakamını be adam. gazi geliyor şehre gazi!

(bkz: hey maşallah)
(bkz: senin o ağzını yerim ben)
devamını gör...

siz bununla başlayın, ben uyuyorum.

ezginin günlüğü - martı

devamını gör...

öncelikle yürekleri ısıtan, gülümsememize sebep olan, içimize umut tohumları serpen bir proje olduğunu belirterek başlamak isterim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

oyuncak kardeşliği adının hakkını veren kardeşlik gibi bağları sağlam, ayrısı gayrısı olmayan, mesafeleri anlamsız kılan bir proje. buradaki yegane ve tek amaç çocukları sevindirmek. minicik kalpleri mutlu etmek. eee, bu da oyuncakla oluyor tabi. ülkemizin doğu kesimindeki çocuklara gelen oyuncakları dağıtılıyor. projenin kurucusu olan ümit kavak onların o güzel gülümsemelerini kadrajına sığdırmaya çalışıyor ve dünyada daha gerçek neyle uğraşabilirsiniz ki? diyor. gücünün yettiği kadar emeklerini çocuklardan hiç sakınmıyor. izmir depremindeki zor günlerde de arkadaşları ve gönüllülerle birlikte çocukların hep yanındaydı. onlarla oyunlar oynayıp, depremi unutmaları için çaba sarf etti. yaralarını bir şekilde sarmaya çalıştı. bir röportajdan bazı kesitleri okumanız için sizinle paylaşıyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bomba atmıyor değil mi?

köylerde zengin yoksul fark etmeksizin tüm çocukların oyuncağa özlemi olduğunu anlatan ümit kavak “bu üç yılda oyuncakla hiç tanışmamış çocuklar da gördük. bisiklet, araba isteyen çocuklar da… en etkilendiğim anlardan birini ceylanpınar sınırında yaşadım. suriyeli göçmen bir ailenin çocuğu oyuncak uçağı gördüğünde ‘abi bu bomba atmayan uçaktan değil mi?' diye sormuştu… bu hafızama kazınan bir andı” dedi.



sevgi bütün kapıları açar

mutlulukları yüzlerinden okunan çocuklar için oyuncak dağıtımına memleketi mardin'den devam eden ümit kavak, amacının ilham olup farkındalık yaratmak olduğunu söylüyor. “herkes etrafındaki çocuklara ulaşabilir. onları mutlu edebilir” diyen kavak yaşadığı mutluluğu şöyle ifade etti: “bu projeye başladığımda hayalim binlerce çocuğu oyuncakla buluşturmaktı. o çocukların abisi oldum. bir çocuğu mutlu etmek çok kolay. mutluluk bir çocuğun yüzündeki gülümsemedir. bunu öğrendim. projenin çıkışı oyuncak olsa da elimizden geldiği kadar o çocuklara sevgiyi hissettirmek istiyoruz. çünkü sevgiyi tatmış bir çocuk kötü olamaz. sevgiyle büyümüş bir çocuk asla topluma zarar veremez. sevgi bütün kapıları açar, o çocukların çoğunun sevgiye, ilgiye ihtiyacı var.”


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

röportajın tamamı için linkini ve sizi gülümsetebilecek fotoğrafları şuralara bıraktım. belki sizin de bir oyuncak kardeşiniz olur ne dersiniz?
buraya tıklayınca bir gülümseme geliyor
devamını gör...

bu bir efsane değildir. istanbul türkçesi diye bir şey vardır, konservatuarlarda veya sanat okullarında okutulur. "vereceğiz" denmez istanbul türkçesi'nde "vericez" denilir örneğin. ama "vereceğiz" diye yazmak zorundasın. sen daha burada isyan halindeysen, atatürk'ün harf inkılabı zamanı 20 yaşlarında olsan kimbilir ne isyan ederdin.
devamını gör...

bugünün şartlarında bile içinde yaşadığımız gezegende ne keşifler yapıyoruz. bizden milyonlarca km uzaklıktaki gezegenler için hala sınırlı bilgiye sahip olduğumuz aşikar.
devamını gör...

ilahiyat mezunu olduğunu öğrenmemle değil bir yaşıma daha basmak, öbür tarafa intikal ettiğim yazardır. şu an sırat köprüsündeyim, burda bile geçiş sayısı garantisi verilmiş yuh diyorum başka bir şey demiyorum!
devamını gör...

(bkz: memduh şevket esendal) tarafından yazılan roman. lise 1'de öğretmenimin tavsiyesiyle okudum bir romandır aynı zamanda.
devamını gör...

tüm bunlar, umarım gerçekleşmez ama büyük bir depremin habercisi gibi duruyor.

şimdiden gerekli önlemlerin alınması şart.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
casey weldon
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim