temizlik yapacağım dostlarım.*
devamını gör...

sevgilisi olmayanın teselli bulduğu sevgilisi olanın pek umursamadığı durumdur.
devamını gör...

encrypted-tbn0.gstatic.com/...

afişin çevirisi: aranıyor: kristof kolomb büyük hırsızlık, soykırım, ırkçılık, bir kültürün yok oluşunu başlatan tecavüz, işkence ve yerli halkın sakat bırakılması ve büyük yalanın kışkırtıcısı 500 yıllık turizm. bu afişi de çalın zaten her şeyi çaldınız.

1992’de, amerika’nın “keşfedilişinin” 500. yılı kutlamaları yapılır; kolomb yılı (columbus day) ilan edilen bu yılı, batı uygarlığı, “kahraman” kolomb’un kahramanlıklarını övgüyle anlatan filmler, kitaplar, paneller, sergilerle karşılarken; amerikan yerlileri, “suçlu” kolomb’un suçlarını amerika birleşik devletleri’nin new mexico eyaletindeki taos pueblo’sunda astıkları afişle böyle anlatıyorlardı. afişte kolomb, başına oklar saplanmış olarak tasvir ediliyordu.

kıta yerlileri bu dönemde, “keşif”in ve “kolomb”un kendileri için taşıdığı anlamı dünyaya duyurmak için, bir dizi toplantı düzenledi. 1987’de ekvator’da toplanan amerika kıtaları arası konferansı’nı, yine aynı yıl bogota’da, 1990’da brezilya’da, 1991’de guatemala’da gerçekleşen buluşmalar izledi. bolivya yerlileri, “500 yıllık direniş” sloganını benimsemişlerdi. meksika’da, 23 örgütün katılımıyla 500 yıllık yerli ve halk direnişi meksika konseyi kuruluyordu. guatemala’da ise, maya yeni uyanış koordinasyonu oluşuyordu.

amerika kıtasının yerli halkının, gerek kolomb'a gerekse ondan sonra gelen diğer avrupalılara karşı gösterdiği misafirperver ve cömert tavır onları adeta büyülemişti.

kızılderililerle (tainolar diye de adlandırılan arawak yerlileri) ilk kez karşılaşan kristof kolomb, onlarla ilgili ispanyol kralı ve kraliçesine yazdığı mektupta şöyle der:

“bu insanlar o kadar yumuşak başlı, barışsever ki, yeryüzünde bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına majestelerinizin önünde ant içebilirim. komşularını kendileri kadar seviyorlar, konuşmaları son derece tatlı ve kibar, konuşurken hep gülümsüyorlar; davranışları terbiyeli ve övgüye değer. son derece sade, dürüst ve aşırı düzeyde eli açık insanlar. herhangi birinden, sahip olduğu herhangi bir şey istenince, hemen veriyorlar. başkalarına olan sevgileri, kendi özlerine olandan çok daha fazla. bu yerliler, dünyanın en iyi, en nazik insanları; kötülüğün ne olduğunu bilmiyorlar, çalmıyorlar, öldürmüyorlar. silah taşımıyorlar, silahın ne olduğunu da bilmiyorlar. onlara bir kılıç gösterdim, keskin tarafından tuttular ve ellerini yaraladılar.” bu sözlerin hemen ardından ise şöyle yazar: “elli adamla bu halkın hepsini boyunduruk altına alabilir ve onlara her istediğimizi yaptırabiliriz.*

amerika kıtası keşfedildiğinde oraya medeniyetten önce ölüm gitti. vahşet, hırsızlık, soykırım gitti. peki daha sonra medeniyet gitti mi? hayır! çünkü oranın yerlileri “beyaz adam”dan çok daha medeniydiler. hırsızlığı, insan öldürmeyi bilmiyorlardı. huzur içinde yaşayan büyük bir aile gibiydiler.

“beyaz adam” gelince onu misafirperverce ve samimiyetle ağırladılar. yiyeceklerinden bol bol ikram ettiler. topraklarını açtılar. hatta altınlarının da çoğunu karşılığında hiçbir şey beklemeksizin bu yeni misafirlerle paylaştılar. fakat “beyaz adam”ın gözü doymuyordu. ne kadar verirlerse hep daha fazlasını istiyordu. en sonunda canlarını da istedi. verdiler…

iki şey öğretti hayat bize. bir; tarihi kazananlar yazar. iki; kazananlar her zaman haklı değildir.


“kızılderili gerçek amerikalıydı. neredeyse hepsi yok oldu ama unutulmayacaklar. toprakları için nasıl savaştıklarının tarihi, zamanın silemeyeceği kanla yazıldı. güneş onların tanrısıydı, açık hava, kiliseleriydi. doğa, onların bütün sayfalarını bildikleri tek kitaptı.” ~ charles m. russell
devamını gör...

bazı insanları sebepsiz seversin.
bazılarına, bin sebep arar, yine sevemezsin.
(bkz: neyzen tevfik).
devamını gör...

ne yazık ki bir ülkenin kaliteli bireylere değer vermediğini gösteren haklı bir eylemdir. türkiye için çok üzücü olsa da desteklediğimdir. tek bir hayatımız var ve onca emek verip edindiğimiz bilgileri ve yetenekleri eğer başka bir ülkede çok daha iyi şartlar altında sürdürebileceksek kalmak anlamsızdır.
bir gün ülkemiz için gerekli olmamasını dilediğimdir.
devamını gör...

bir kaç kez aynı şeyi okuyunca daha çok akılda kalıyor, bence sıkıntı yok
devamını gör...

cevabını bilmediğim soru. okuyan, araştıran, düşünen insanların hemen hemen tamamının mutsuz ve kaybolmuş, soyut sancılar yaşadığını görüyorum. eğer bizi mutlu etmeyecekse, okumak, düşünmek, sorgulamak neden gerekli?
devamını gör...

ne olduğunu bilmiyorum ama mizah olmadığına eminim. komiklik yapmaya çalışıyorlar ama beceremiyorlar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kışlık hazırlama zamanı.
devamını gör...

kedim ben uyurken* kafama atlayıp ısırmaya başlamıştı. uyku sersemliğiyle ne olduğunu anlayamamıştım bile. sıçrayarak uyanmıştım.*
devamını gör...


nazan öncel'in ''geceler kara tren'' şarkısında geçen muhteşem saptamadır;

göğsümden içeri yokluğun sızıyor
bir demlik çayım var
tütünüm de geçiyor

duvarlara yazdığım her cümle ağlıyor
evlerin ışıkları tek tek sönüyor
bu ev bu nağmeler peşimi bırakmıyor

kollarım seni ister
geceler yine seni
ne baharın tadı var ne de yazın sevgili
bir demlik günüm var ömrüm de geçiyor

hiç mi aslı yok bunun
bu asılsız yüzlerin
dudağımdan geçtin
gözlerin yakmıyor
vazgeçsen olmuyor ölsen olmuy
or...

devamını gör...

bugünkü 'çifte standart' yapılması ile ilgili başlıkta üslubunu yersiz bulduğum, sözlüğün kurucusu beyefendi. kurumsal davranması gerekirdi diye düşünüyorum.* onun dışında her yazdığımda bana gayet kibar cevaplar vermişti. hatasız kul olmaz, yanlış üslubunu kabul ederek gönüllerimizi yeniden fethedeceğini umuyorum.

edit: yine gönülleri fethettin yoldaş.
devamını gör...

yazdığı-söylediği mizahi şarkıları ile 1950-60'lı yıllarda oldukça meşhur olan amerikalı şarkıcı, söz yazarı, piyanist ve matematikçi komedyendir. sheldon cooper da dahil amerikalı çocukların periyodik tabloyu ezberlediği şarkısı olan the element song ile de bilinir. bunun dışında poisining pigeons in the park, the vatican rag, we will all go together when we go gibi daha birçok neşeli şarkısı da bulunmaktadır.

the element song'u şöyle bırakayım (lehrer burada aristo'yu da tiye alıyor,sonuna dikkat):
devamını gör...

bir adrian barnes romanıdır.

ınsomnia kötü bir hastalık değil bence. yani uyuyamamak. uyku bu kadar elsem olmasaydı onu daha çok sevebilirdim ama maalesef uykunun kendisinden de uyuyor olma halinden de ciddi ciddi nefret ediyorum. ama mecburen uyuyoruz. peki ya uyuyamasaydık? uyku bir anda bizi terk etseydi? biz derken tüm dünyayı kast ediyorum. nasıl bir dünyaya dönüşürdü içinde yaşadığımız?

insanın hiç uyumadan hayatta kalabileceği o kısa zaman dilimi içinde nelere muktedir olabileceğini düşünmek korkutucu olabilir, hele de bu kitabı okuduysanız. uyuyamayan insan belli bir süre sonra dengesini kaybetmeye başlar, hem fiziksel hem zihinsel olarak. zaman geçtikçe duygu kontrolü imkansızlaşırken buna bir de halüsinasyonlar eşlik etmeye başlar ki bu sona yaklaşma belirtisidir. sonra da kaçınılmaz son gelir. uykusuzluk, uykunun kardeşi ölüme giden en güzel yoldur.

tıpkı saramago üstadın “ (bkz: körlük (kitap)) )” romanında olduğu gibi uykusuz kalmak da kaos yaratmak için fırsat kollayan insanlık için bu imkanı sağlar. suç örgütleri, tarikatlar, bireysel manyaklıklar çıkar ortaya. zaman geçtikçe ise daha büyükleri gelir. yok olan şehirler, tuhaf kurban merasimleri ve diğerleri.

uyuyamayanların olması elbette kötü ama daha kötüsü uykucuların yani bir nevi seçilmişlerin de var olmasıdır. bu durum iki grup arasında bariz bir savaşa neden olur ve işler çığrından çıkar.

gözünüzü kırpmadan okuyun bence...
devamını gör...

- ilk ve en önemli verilebilecek tavsiye: her zaman öğrenmeye açık ol. çünkü ne kadar öğrensen de asla bitmeyecek bir yolculuk bu.
- mümkün olduğunca çok pratik yap. leetcode, hackerrank gibi siteler bunun için kullanışlıdır.
- direkt olarak kod yazmaya başlamadan önce algoritmanı kur, nasıl yazacağın hakkında kafanda bir şema olsun. kağıda da çizebilir/yazabilirsin.
- kod yazarken mutlaka temiz, açık ve net yazdığından emin ol. bu senin ilerde çok işine yarayacak. bu konuda faydalı bulduğum bir link iliştiriyorum: buradan
- önüne çıkacak hatalardan, "bug"lardan sıkılsan da pes etme, sebebini bulmaya çalış, hata mesajları sana çok yardımcı olacak. eğer bulamadıysan da araştır, senden önce mutlaka birisi o sorunla karşılaşmıştır. özellikle çok kullanacağın bir site: stackoverflow
- yazdığın koda mutlaka yorum satırları ekle. böylece uzun ve karmaşık kodlarda nerede ne yaptığını daha net bir şekilde takip edebilirsin.
- ilk defa programlama yapacağın için, diğer dillere göre yazımı daha basit olan dillerle başlayabilirsin. bu şekilde syntax'ın karmaşıklığında boğulmadan programlamayı öğrenebilirsin. daha zor dillerle başlanmasını önerenler de var, ama ben bu şekilde daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. özellikle ilk dil olarak python çok iyi bir tercih.
- asıl önemli olan programlama dili öğrenmek değil, programlamanın kendisini öğrenmektir. değişen kısım dilin syntax'ı yani yazım şeklidir, bunu öğrenmek de pek vaktinizi almaz. örneğin nesne tabanlı programlama nedir; recursion nedir; classlar, nesneler, pointerlar ne anlam ifade eder bunları bilmelisiniz.

şimdilik bu kadar, aklıma gelirse tekrar editlerim.
devamını gör...

afrikada hala iyd kullanılıyor "eid mubarak" diyorlar.
devamını gör...

pozitif, enerjik, kıpır kıpır bir yazar.

yazdıklarıyla sizi başka kokulara, başka duygulara, başka evlere, başka diyarlara götüren yazar.

ara ara profilinize uğrar ve sizi okuduğunu burada yalnız olmadığınızı hissettirir.

hatır, gönül, kıymet bilir...

keşke yanı başımda olsada bir kahve eşliğinde engin tecrübelerine ve bilgi birikimine bulansam diyeceğiniz insanlardan. belki bir gün neden olmasın?

hani bazı insanlar vardır hiç tanımazsın belki ama çok uzun zamandır tanıyormuş gibi hissedersin heh bildin mi sayın yazar hanımefendi benim için tamda öyle. aurası çok başka sanki bir gün bir yerlerde tanışmış ve ikimizde bunu unutmuşuz gibi...

iyi ki doğmuşsun sayın yazar. ne iyi etmişsin yahu. nasıl bir renk nasıl bir ışık katmışsın dünyaya, sevdiklerine...

doğum günün çok kutlu mutlu olsun. hep hatırlan hep mutlu ol hep değerin bilinsin...
sevgiyle...
devamını gör...

ister inanın, ister inanmayın, ben cenazeden , cenazeye gezip, ceketinin cebinde kaşık ile gezen insanlar gördüm.
halkımızın , ölüye saygısını görüyoruz.
zıkkım yiyin..
( helva yesinler ama)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

komik fotoğraftır.

keşke gerçekte de otobanlarda böyle olsa.
devamını gör...

franz kafka'dan sevgili bayan pollak'a* yazılan mektupları okumaktayım efendim. kendini hasta ve yaşlı gören birinin aşkla yeniden heyecana kapılmasına şahit olmaktayım.

genel itibariyle güzel, ara ara sıkılıyor gibi oluyorsunuz hemen kafka öyle bir şey yazıyor ki sıkıldığınıza pişman oluyorsunuz. onlardan birkaçı;

•••
"mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? neden değilim?"

"milena, sen başkaydın. hasta bir adamı sevecek kadar hastaydın!"

"ve senin yanında öylesine huzurlu, öylesine huzursuz, öylesine baskı altında ve öylesine özgürüm ki!"
•••
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim