normal sözlük yazarlarının ölümden döndüğü anlar
küçükken haylazlığımdan ötürü birkaç defa ölümden döndüğüm olmuş ama en son seneler önce başıma geldi bu tarz bir olay.
eve doğru yürürken bir dairenin penceresinden önüme çiçek saksısı düşmüştü,* aradaki mesafe 50 cm falan anca vardı sanırsam. kafamı kaldırıp baktığımda pencere kapalıydı büyük ihtimal ev sahibi saksıyı dengesiz bir şekilde bırakmıştı.
eve doğru yürürken bir dairenin penceresinden önüme çiçek saksısı düşmüştü,* aradaki mesafe 50 cm falan anca vardı sanırsam. kafamı kaldırıp baktığımda pencere kapalıydı büyük ihtimal ev sahibi saksıyı dengesiz bir şekilde bırakmıştı.
devamını gör...
kızını ukrayna'da bırakıp türkiye'ye kaçan baba
"biz kurtulduk ama kurtulduğumuza sevinemiyoruz"
11 yaşındaki bir kızını, kızı olduğunu iddia ettiği birisini bırakıp ülke değiştirmiş. ve diyor ki "kurtulduğumuza sevinemiyoruz" yani kendisini kurtulmuş olarak görüyor.
yüksek muhtemel evlilik dışı bir ilişkiden, istemediği bir çocuk. yani kendisi biyolojik bir baba, manevi değil.
yanımda olsa yüzüne tükürürdüm.
ekleme: abimin iki tane kızı var. ekonomik, maddi, manevi aklına gelen ne varsa, hepsini önlerine serip bir de günün evde olduğu her saati yanlarında olup onlarla oyunlar oynuyor. abime görüştüğümüzde bu cümleyi göstereceğim.
11 yaşındaki bir kızını, kızı olduğunu iddia ettiği birisini bırakıp ülke değiştirmiş. ve diyor ki "kurtulduğumuza sevinemiyoruz" yani kendisini kurtulmuş olarak görüyor.
yüksek muhtemel evlilik dışı bir ilişkiden, istemediği bir çocuk. yani kendisi biyolojik bir baba, manevi değil.
yanımda olsa yüzüne tükürürdüm.
ekleme: abimin iki tane kızı var. ekonomik, maddi, manevi aklına gelen ne varsa, hepsini önlerine serip bir de günün evde olduğu her saati yanlarında olup onlarla oyunlar oynuyor. abime görüştüğümüzde bu cümleyi göstereceğim.
devamını gör...
halil cibran
çocuklariniz sizin cocuklariniz degil
onlar kendi yolunu izleyen hayat'ın oğulları ve kızları.
sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
çünkü ruhları yarındadır,
siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
okçunun önünde kıvançla eğilin
çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
başını dimdik tutarak kalan yayı da sever
müthiş dizlerini yazan lübnan asıllı bir şair,ressam ve filozofdur.
onlar kendi yolunu izleyen hayat'ın oğulları ve kızları.
sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
çünkü ruhları yarındadır,
siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
okçunun önünde kıvançla eğilin
çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
başını dimdik tutarak kalan yayı da sever
müthiş dizlerini yazan lübnan asıllı bir şair,ressam ve filozofdur.
devamını gör...
bir şehir bir kütüphane
(bkz: trinity college library)
irlanda'nın başkenti olan dublin'de bulunan kütüphane aynı zamanda dublin üniversitesi'nin de kütüphanesidir. aynı zamanda büyüklük bakımından irlanda'nın en büyük kütüphanesi ünvanına sahiptir. burada çıkarılan bir yasa gereği irlanda'da basılan her eserin bir kopyası bu kütüphaneye gönderilerek burada muhafaza edilmektedir.
irlanda’nın ulusal hazinelerinden biri sayılan dünyanın en eski ve değerli eserlerinden book of kells'in el yazmalı dört cildi de burada olup iki cildi halka gösterilmekte kalan sayfalar belli dönemlerde sergilenmektedir. aynı zamanda irlanda bağımsızlık bildirgesi'nin günümüze ulaşan kopyaları da burada bulunmaktadır.
aşağıya görselini bıraktığım long room 65 metre uzunluğunda devasa bir salonu andırmaktadır. koridorun hem sağında hem de solunda odalar bulunmakta ve bu odaların içindeki kitaplar dört kata yayılmış durumda. yani kitaplara ulaşmak için merdiven kullanmak gerekiyor.

*
kütüphanenin geçmişi üç yüz yılı aşkın bir süreye dayanıyor ve iki yüz binden fazla kitabı barındırıyor. kütüphaneye gelen kitap sayısı arttıkça mecburen tavan yüksekliği de artırılmış, şimdilerde yükseklik yaklaşık on dört metre, evet yanlış duymadınız!

trinity
kütüphaneye gider
irlanda'nın başkenti olan dublin'de bulunan kütüphane aynı zamanda dublin üniversitesi'nin de kütüphanesidir. aynı zamanda büyüklük bakımından irlanda'nın en büyük kütüphanesi ünvanına sahiptir. burada çıkarılan bir yasa gereği irlanda'da basılan her eserin bir kopyası bu kütüphaneye gönderilerek burada muhafaza edilmektedir.
irlanda’nın ulusal hazinelerinden biri sayılan dünyanın en eski ve değerli eserlerinden book of kells'in el yazmalı dört cildi de burada olup iki cildi halka gösterilmekte kalan sayfalar belli dönemlerde sergilenmektedir. aynı zamanda irlanda bağımsızlık bildirgesi'nin günümüze ulaşan kopyaları da burada bulunmaktadır.
aşağıya görselini bıraktığım long room 65 metre uzunluğunda devasa bir salonu andırmaktadır. koridorun hem sağında hem de solunda odalar bulunmakta ve bu odaların içindeki kitaplar dört kata yayılmış durumda. yani kitaplara ulaşmak için merdiven kullanmak gerekiyor.

*
kütüphanenin geçmişi üç yüz yılı aşkın bir süreye dayanıyor ve iki yüz binden fazla kitabı barındırıyor. kütüphaneye gelen kitap sayısı arttıkça mecburen tavan yüksekliği de artırılmış, şimdilerde yükseklik yaklaşık on dört metre, evet yanlış duymadınız!

trinity
kütüphaneye gider
devamını gör...
yazarların kendilerini tanımlama şekli
kimseye kendini tanıştıramayan...
devamını gör...
ne doğrarsan aşına o gelir kaşığına
insanların çabalarının karşılığını alacağını ifade eden söz.
devamını gör...
kız kıza öpüşmek
erkeklerin rızkını çalmaktır.
bunun vebalini iki cihanda ödeyemezsiniz.
bunun vebalini iki cihanda ödeyemezsiniz.
devamını gör...
dilden düşmeyen reklam sloganları
"tut şunun ucunu döşiyelim abi"
devamını gör...
türk milletinin gereksiz kutsallaştırdığı şeyler
en başta akrabalık. türk erkeği için anne fetişliği. türk kızı için koca.
devamını gör...
ilkokuldan akılda kalanlar
köyün tek öğretmeni olan babam; sabah erkenden kalkar ,okula gider,sobayı yakar ,okulun kapısında öğrencileri beklerdi.o zamanlar üç dört yaşlarında olan ben ve kardeşim de uyanır uyanmaz okula koşar babamla birlikte öğrencileri beklemeye koyulurduk.zira lojmanda kalıyorduk, evimiz okulun bahçesindeydi ve o okul en çok bizimdi.
birazdan ellerinde yakacak odunlarla öğrenciler görünürdü bahçe kapısında.mavinin her tonunda önlükleriyle köy çocukları.kimisinin küçülmüş,kimisinin solmuş,kimisinin güneş'ten mora çalan önlükleri vardı üzerlerinde.coğunun önlüğünün sağında solunda soba yanığı izler ...son ana bırakılan kurutma telaşı ya da ısınma çabası neticesinde ateşe yenik düşmüş gazi önlüklerdi bunlar.
babam günaydın'a,iyi aksamlar'a falan çok önem verirdi.o yüzden sınıf kapısında parola söyler gibi 'günaydın' der öyle geçerdi çocuklar içeri.
okulda tek sınıf vardı.tüm öğrenciler aynı yerde eğitim görürdü.
babam "birler şu fişi yazsın,ikiler resim cizsin,üçler sessiz okuma çalışması yapsın,dörtler şiiri defterine yazsın, beşler problemleri çözsün "şeklinde ders işlerdi.kardeşim ve ben de sınıfta dolaşır, çoğu kardeş ya da akraba olan çocuklar arasında silgi taşırdık ondan ona.ben küçülen tebeşirlerle tahtanın köşesine çiçekler çizmeye bayılırdım.
bu şekilde geçen bir kaç yılın ardından benim de birlerin sırasına oturma vaktim gelmişti.kardeşimin ise daha iki yılı vardı.ben sıkıcı fişleri deftere geçirirken çaktırmadan ortalıkta dolaşan kardeşimi izler, içimden okumak hiç eğlenceli değilmiş diye geçirirdim.ama akşam eve gidince kardeşime uyuyana kadar birinci sınıfın nasıl güzel,nasıl keyifli olduğunu anlatırdım.nasıl abartarak anlattıysam çocuk altı yaşında okula başladı.
o günleri düşündüğümde aklıma diğer öğrencilerden babamı kıskandığım,babamın ilgisini kazanmak için çok emek sarf ettiğim,sadece kendi sınıfımı değil diğer sınıfları da dinleyerek en iyi olmaya çalıştığım ve çok uğraşmama /içimden defalarca tekrar etmeme rağmen babama "öğretmenim"diyemeyişim gelir.
şimdi ise artık emekli olmuş babama baktıkça onun ne kadar iyi bir öğretmen olduğunu hatırlarım ama hala bütün "öğretmenim"ler "baba"sözcüğünün içinde saklı.
birazdan ellerinde yakacak odunlarla öğrenciler görünürdü bahçe kapısında.mavinin her tonunda önlükleriyle köy çocukları.kimisinin küçülmüş,kimisinin solmuş,kimisinin güneş'ten mora çalan önlükleri vardı üzerlerinde.coğunun önlüğünün sağında solunda soba yanığı izler ...son ana bırakılan kurutma telaşı ya da ısınma çabası neticesinde ateşe yenik düşmüş gazi önlüklerdi bunlar.
babam günaydın'a,iyi aksamlar'a falan çok önem verirdi.o yüzden sınıf kapısında parola söyler gibi 'günaydın' der öyle geçerdi çocuklar içeri.
okulda tek sınıf vardı.tüm öğrenciler aynı yerde eğitim görürdü.
babam "birler şu fişi yazsın,ikiler resim cizsin,üçler sessiz okuma çalışması yapsın,dörtler şiiri defterine yazsın, beşler problemleri çözsün "şeklinde ders işlerdi.kardeşim ve ben de sınıfta dolaşır, çoğu kardeş ya da akraba olan çocuklar arasında silgi taşırdık ondan ona.ben küçülen tebeşirlerle tahtanın köşesine çiçekler çizmeye bayılırdım.
bu şekilde geçen bir kaç yılın ardından benim de birlerin sırasına oturma vaktim gelmişti.kardeşimin ise daha iki yılı vardı.ben sıkıcı fişleri deftere geçirirken çaktırmadan ortalıkta dolaşan kardeşimi izler, içimden okumak hiç eğlenceli değilmiş diye geçirirdim.ama akşam eve gidince kardeşime uyuyana kadar birinci sınıfın nasıl güzel,nasıl keyifli olduğunu anlatırdım.nasıl abartarak anlattıysam çocuk altı yaşında okula başladı.
o günleri düşündüğümde aklıma diğer öğrencilerden babamı kıskandığım,babamın ilgisini kazanmak için çok emek sarf ettiğim,sadece kendi sınıfımı değil diğer sınıfları da dinleyerek en iyi olmaya çalıştığım ve çok uğraşmama /içimden defalarca tekrar etmeme rağmen babama "öğretmenim"diyemeyişim gelir.
şimdi ise artık emekli olmuş babama baktıkça onun ne kadar iyi bir öğretmen olduğunu hatırlarım ama hala bütün "öğretmenim"ler "baba"sözcüğünün içinde saklı.
devamını gör...
bir sözlük geleneği olarak admin yağlamak
çıkıp geldiğim sözlükte bu bir ritüeldi. hep garipsedim, halada garipsiyorum, yani amaç nedir? durup dururken benjamin başlıkları açmanın? sözlüğü üstünüze mi yapacak?
devamını gör...
7 kasım
benim ve the matrix isn't real in doğum günü. kafa daha bebek. biz daha önceden vardık.*
devamını gör...
idam cezasının geri gelmesi
adalet sistemi doğru işlemeyen bir ülkede gelmemesi gerekendir.
victor hugo'nun bir idam mahkumunun son günü eserini okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.
en önemlisi başta eğitimli nesiller yetiştirilmeli. suçlu varsa rehabilite edilmeli. idam hiçbir zaman çözüm olamaz.
victor hugo'nun bir idam mahkumunun son günü eserini okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.
en önemlisi başta eğitimli nesiller yetiştirilmeli. suçlu varsa rehabilite edilmeli. idam hiçbir zaman çözüm olamaz.
devamını gör...
yüksek lisans
lisansı bitirip ' yok arkadaş bu yetmez bana' deyip 2 yıl daha okumak isteyen idealist kişilerin tercihidir. koçum o kadar kolay mıydı okumak? bak daha sınava giremiyoruz erteleniyor.
devamını gör...
12 nisan 2021 libya’ya 150 bin aşı verilecek olması
haram olsun.
devamını gör...
ölümsüz olmak istemenizin amacı
çünkü insan aşkınsal bir varlıktır, kendini aşmak, tanrı olmak ister.
devamını gör...
yazarların en son okuduğu kitap
gustave le bon-devrimin psikolojisi
fransız devriminin, devrim öncesi dönemin ve robespierre gibi jakobenlerin psikolojik analizini irdeleyen bir eser. son kısmında sendika hareketleri ve sosyalizmden de dem vurulmakta. türkiye'de daha çok "kitleler psikolojisi" adlı eseriyle tanınan fransız sosyolog, bu eserinde taine, tocqueville gibi fransız devrimi üzerine kitaplar yazmış tarihçilerin eserlerini karşılaştırır. ancien regime (fransız devrimi öncesi dönem) ve devrim dönemlerini analiz eder. fransız devriminin aslında pek bir yenilik getirmediğini, devrimcilerin önceki devri karalayıp devri sabık yaratarak tarihi tahrip ettiklerinin altını çizer. jakobenleri oldukça hicveder. kitleler psikolojisi eserinde söylediklerini az çok burada da söyler aslında. bir kitle hareketi için aklın, mantığın pek de önemli olmadığını; asıl önemli olan şeyin duygulara hitap edip hayal gücünü harekete geçirmek olduğunu söyler. bir öğreti ne kadar saçma da olsa bu onun kitle arasında yayılmasını önlemez. üstelik bu öğretiye mantıklı delillerle ne kadar çok saldırırsan o kadar güçlendiğini belirtir. her kitlenin mutlaka bir lidere muhtaç olduğuna parmak basar. o dönemlerde gittikçe yaygınlaşan sosyalizmden "gökyüzünden yeryüzüne indirilen bir din" diye bahseder. aynısını aslında italyan vilfredo pareto da söyler "seçkinlerin yükselişi ve düşüşü" adlı eserinde.
fransız devriminin, devrim öncesi dönemin ve robespierre gibi jakobenlerin psikolojik analizini irdeleyen bir eser. son kısmında sendika hareketleri ve sosyalizmden de dem vurulmakta. türkiye'de daha çok "kitleler psikolojisi" adlı eseriyle tanınan fransız sosyolog, bu eserinde taine, tocqueville gibi fransız devrimi üzerine kitaplar yazmış tarihçilerin eserlerini karşılaştırır. ancien regime (fransız devrimi öncesi dönem) ve devrim dönemlerini analiz eder. fransız devriminin aslında pek bir yenilik getirmediğini, devrimcilerin önceki devri karalayıp devri sabık yaratarak tarihi tahrip ettiklerinin altını çizer. jakobenleri oldukça hicveder. kitleler psikolojisi eserinde söylediklerini az çok burada da söyler aslında. bir kitle hareketi için aklın, mantığın pek de önemli olmadığını; asıl önemli olan şeyin duygulara hitap edip hayal gücünü harekete geçirmek olduğunu söyler. bir öğreti ne kadar saçma da olsa bu onun kitle arasında yayılmasını önlemez. üstelik bu öğretiye mantıklı delillerle ne kadar çok saldırırsan o kadar güçlendiğini belirtir. her kitlenin mutlaka bir lidere muhtaç olduğuna parmak basar. o dönemlerde gittikçe yaygınlaşan sosyalizmden "gökyüzünden yeryüzüne indirilen bir din" diye bahseder. aynısını aslında italyan vilfredo pareto da söyler "seçkinlerin yükselişi ve düşüşü" adlı eserinde.
devamını gör...
sözlük yazarlarının ölüme bakış açısı
öldüğün andan sonra yoksun.
varsa bir kaç sevdiğin arkandan göz yaşı dökecek, yasını tutacak vs.
ama 1 hafta, bilemedin 1 ay. ya da bir kaç ay.
ve sonra hayat devam edecek senin arkandan. sanki sen hiç yokmuşsun gibi. hiç olmamışsın gibi.
ister ana ister baba ister kardeş, akraba eş dost... olmadan yaşayamam - ne yaparım dediğin herkes yokluğuna alışacak, senin arkandan gül gibi yaşamaya devam edecekler. en acı taraf.
çünkü hep öyle oluyor. sıramız geldiğinde bizim için de olacak.
varsa bir kaç sevdiğin arkandan göz yaşı dökecek, yasını tutacak vs.
ama 1 hafta, bilemedin 1 ay. ya da bir kaç ay.
ve sonra hayat devam edecek senin arkandan. sanki sen hiç yokmuşsun gibi. hiç olmamışsın gibi.
ister ana ister baba ister kardeş, akraba eş dost... olmadan yaşayamam - ne yaparım dediğin herkes yokluğuna alışacak, senin arkandan gül gibi yaşamaya devam edecekler. en acı taraf.
çünkü hep öyle oluyor. sıramız geldiğinde bizim için de olacak.
devamını gör...
bir yakınını kaybetmek
kaskatı kesiliyorum,
delirecek gibi oluyorum bazen.
otuziki yaşıma günler sayan ben, çocuklar gibi tepinip hala seni çıldırmış gibi istiyorum. göğsümün topraklarına sensizliğin tohumunu ekeli 7 yıl oldu çiçeğim..
yüksek sesle 'anne' diyemiyorum, içimden çığlık atıyorum duyuyor musun? duy beni nolur. duymana, görmene, saçımı okşamana çok ihtiyacım var.
kokunu bulabileceğim hiç bir şeyim kalmadı. bana biraz kokunu gönderir misin anne?
delirecek gibi oluyorum bazen.
otuziki yaşıma günler sayan ben, çocuklar gibi tepinip hala seni çıldırmış gibi istiyorum. göğsümün topraklarına sensizliğin tohumunu ekeli 7 yıl oldu çiçeğim..
yüksek sesle 'anne' diyemiyorum, içimden çığlık atıyorum duyuyor musun? duy beni nolur. duymana, görmene, saçımı okşamana çok ihtiyacım var.
kokunu bulabileceğim hiç bir şeyim kalmadı. bana biraz kokunu gönderir misin anne?
devamını gör...
