patronların çoğunun ne kadar ahlaksız olduklarını bir kere daha görmemi sağladı, başarılı zannettiğimiz insanların, sadece kazandığı paraya değil, nasıl kazandıklarına daha detaylı bakmak gerektiğini de bir kere daha anlamamı sağladı, geçim sıkıntım yok ama internetten sattığım ürünlerden kazandığım gelirin kesilmesi, hayatımı kısıtlayacağı halde ben durdurdum işlerimi, ama evde kalma lüksü olanlar alışverişlerinden ödün vermediler arkadaş, pandemide bir kargo elemanı "canımız burnumuzda simli ruj taşıdık" dememeliydi..
iki katı çalışanlar aynı maaşı almamalıydı..

muhasebeci bir arkadaşım, ilk kurulduğundan beri tanıdıkları iş sahibi insanlar için, "kazandıkları para arttıkça ahlaktan uzaklaşıyorlar, başlarda çok dikkat ettikleri konular, para kazandıkça çokda önemli olmuyor onlar için.." demişti..
bende iş kurucam allah şaşırtmasın..

onun dışında siyaseti takip edersem, abartacağımı biliyordum, uzak duruyordum, içine düştüm resmen, evet abarttım, öğrendiklerim beni bile şaşırttı..
devamını gör...

ana maddesi et olan, etin cinsinden bağımsız olarak hepsi.
fırın yemekleri, tava yemekleri.
tencere yemeklerinde çorbalar vs.
evet içime bir aşçı kaçtığı doğrudur.
devamını gör...

uzun yıllar müzikle uğraşmasına, ilk 45'liğini 1978 yılında çıkarmasına rağmen, nazan öncel'in beklediği başarıyı yakaladığı kasedinin ismi.
aynı ismi taşıyan da şarkısı vardır.
devamını gör...

bir tane daha anlatayım. ortaokul 7. sınıftayız.
öğretmen masasının hemen önünde "gogo" lakaplı kara-kuru diye tabir ettiğimiz tipten bir arkadaşımız oturuyor. fen bilgisi dersinde öğretmenimiz, gogo derste konuştuğu için (evde abisinin 2. dünya savaşından kalma mekanik saç kesme makinesiyle traş ettiği tren yolu kafasına) kafasına sağlam bir şaplak indirdi ve sıraların arasında yoluna devam etti. gogo, öğretmenin görüş alanından çıkmasıyla birlikte ayağa kalktı ve rezil olmuş hissinin verdiği sinirle öğretmenin arkasından senin a... der gibi parmak işareti yaptı ve bir hışımla öğretmen masasındaki dosyasının içinden bir kağıdı çekti aldı (sırf ona zarar ziyan olsun diye). kağıda şöyle bir baktı ve sınıfa dönerek sessiz ama kocaman bir sevinç ünlemi yaptı, şampiyonlar ligi finalinde gol atmış futbolcu edasıyla.
teneffüs vaktinin gelmesiyle birlikte gogo'nun başına üşüştük ve kağıdın, bir hafta sonraki yazılı sınavı kağıdı olduğunu gördük. hemen içimizden bir kişi gönüllü oldu ve kırtasiyeye giderek sınıf mevcudu kadar fotokopi çektirdi. bir hafta sonra sınavda, kağıdı dayadık döşedik. tabii bütün sınıf 5 aldı.
artık sınıfça kolaya alışmıştık. ikinci sınav vakti geldiğinde sınav kağıdını elimize geçirme planları yapıyorduk. sınava bir hafta kala ders esnasında, planlanan 10 kişi öğretmen ayağa kalktığı anda soru sorma bahanesiyle etrafını sardık. o anda gogo fırlayıp masadaki dosyayı açtı ve sınav kağıdını buldu. gözcü arkadaşa okeyi çaktı. gözcü arkadaş öğretmenin etrafını saran bizlere okeyi çaktı ve hepimiz yerimize geçtik.
teneffüs vakti gogo'nun yakasına yapışıp kağıdı aldık ve sınav testti. yine fotokopi ve yine 1 hafta sonra sınavda bütün sınıf 5 aldı. bir sonraki hafta, öğretmen sınıfta notları açıklarken dedi ki:
- sizi bir daha test yapmayacağım, birbirinize bakıyorsunuz :d :d

yıllar yılları kovaladı ve öğretmen oldum. hem de ortaokulda değil, lisede. kendime dedim ki: ortaokullular bunu yapıyorsa liseliler ne yapmaz. ve her sınavı sadece sınavdan önceki teneffüste kağıda döküyorum. fotokopiden aldığım çıktıları da, sadece öğrencilere dağıtırken elimden bırakıyorum.
devamını gör...

kill bill vol 1

devamını gör...

kopmasındansa yırtığının daha kötü olduğu söylenen tendon. kopunca daha çabuk iyileşiyormuş.

bu tendonu yırtılan arkadaşım vardı, üstelik halı saha maçı öncesi ısınırken ufacık bir hareketi yüzünden. doktor “kopsa daha iyi” demişti. uzunca bir süre (45 günden fazlaydı sanırım) izmir sıcağında, ayak parmak ucundan kasığa kadar alçıda kaldı bacağı. o alçı çıkınca bir süre de ayaktan dize kadar alçıya aldılar. 3-4 ayın sonunda alçıdan kurtulsa bile bir süre koltuk değneği ile yürüdü. fizik tedavi falan baya uğraşmıştı. 1 sene sonra bile hala ayağının üstüne basmaya korkuyordu. evlerden ırak.
devamını gör...

babamın garip huyları hakkında uzun uzun yazabilirim. ancak benim merakım bir baba olarak çocuklarımın benim hangi huylarımı garip bulacakları. bulacakları diyorum çünkü henüz küçükler. *

misal muhteş ikiliyle kafa rock radyo yayınını dinlerken uyuyan oğlumun tuvalete gitmek ihtiyacı oldu. tuvalet için de yardımımıza ihtiyaç duyuyor. bağırmalı, böğürmeli şarkıyı duyunca "ne dinliyorsun" baba diye sordu. "arkadaşlarım program yapıyor, onları dinliyorum" deyince, "ne biçim şarkıymış bu" dedi. sanırım ilk defa, dinlediğim şarkı sebebiyle garip bir huyum olduğunu düşündü. *
devamını gör...

ege bölgesinde aydın, muğla, bodrum ağızları sanki farklı bir dil hüviyetine bürünmüş.

- tenal gıradık avostos geldimi
- zemeride gorklangoz toplardık yamırdan sonra
- bahar geldendeyse şelep gazardık
-mandelen baccalanı sulamıya başlardık ganalleden akan sunan
- ıscakla artdende çatma gocadık ölenleri, ıscakda benimiz solanıp gidedi
- samanı saklardık gışa, budeyi saradık eşege, demennere götürüdük un üğüddirmiye.

yukarıda geçen diyalogları, istanbul'dan, ankara'dan gelen villacı anlayamaz, yabancı kalır.

mesela dumbadiz demek, aşırı şişman demektir. çokuntuluk demek, toplantı anlamına gelir. adının önüne silimsek sıfatı konuldu mu, bu yemek konusunda mızmızlanan kişilerden bahsedildiğini işaret eder.

bize osmanlıca dilini hatırlatan, eğitimi ve mektebi olmayan, kendince kurallara, sözcüklere, jargonlara sahip, tadından da yenmeyen bir yöresel ağız.
eğer ki ahalisiyle kaynaşıp onlarla zaman geçirildi mi kapılan her bir sözcük ayrı bir kazanç.
devamını gör...

hayaller kuruyor çaresiz, sonra da arşınlıyor hayallerini
bir iki yapıyor bunu, derken bırakıyor
derken bırakır mı hiç, bu öyle güzel ki;
denizin yanında uykusuzluk gibi.

edip cansever
devamını gör...

bana kadar kaç ile seviştiği değil, seviştiği ve sevişeceği en son ben olma amacını güderim.
geçmişi yoklamak, takılmak kimseye fayda sağlamaz zarardan başka.
devamını gör...

bu yılın euroleague şampiyonu duble mvp seçtiren takım..
devamını gör...

maliye bakanı (bkz: berat albayrak)
devamını gör...

bal özümlemeyi görev bilmeyerek reçel kaynatan koca yürekli arı, o hem nur*la pîrüpâk hem kurtuluşa erenlerden bir eren ancak ve ancak.
devamını gör...

bizim ingilizce hocamız aynı böyle ahlak bekçisiydi. derste sürekli kız öğrencilere “siz yemek yapmayı bile bilmezsiniz, bir makarna yapın desem yapabilir misiniz? anca süslenip püslenin böyle yapmaya devam ederseniz ilerde kocanız/erkek arkadaşınız sizi döver sonra da terk eder.” gibi şeyler söylerdi. 8. sınıftaydık ve dediklerine gülüp geçmeyi bir şekilde öğrenmiştik ama kendisinden nefret ediyorum.
devamını gör...

(bkz: yalancilik)
(bkz: fitnecilik)
(bkz: ataturk'e hakaret)
(bkz: yobazca)
devamını gör...

her şeyi aşırı kafaya takmak.
eski sevgiliyi stalklamak.
sürekli geçmişte yaşamak.
insanlarla muhatap olmak.
aşırı fanatik insanlar.
her konuyu kavgaya bağlayan insanlar.
bağırmadan iletişim kuramayan insanlar.
devamını gör...

sonra belki düşüncelerin asılmadığı bir yerlere gideriz. (bkz: 3 fidan)
devamını gör...

(bkz: ivan ilyiç'in ölümü)

kitap hakkındaki yorumumu da bırakayım şöyle; #562275
devamını gör...

hakaret edilmediği sürece her türlü tanıma tamamım ama bu korku hissini aşamıyorum.

genelde iyi şeyler yazılıyor o ufak korku yerini uzuuunca gülümsemeye bırakıyor. seviyorum hepinizi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim