buzdolabının kapağını açıp boş boş bakmak
(bkz: human universals)
devamını gör...
kendinden 10 yaş büyük erkekle birlikte olmak
o kadar mesele varken böyle konularda düşünmek israftır. fikirlerinizi israf etmeyiniz kıymetli yazarlar. sizi alakadar eden konulara ilginizi yönlendirin. yoksa sonunda yargıların parmaklık olduğu bir hapishane inşa edersiniz kendinize.
devamını gör...
çocukken tacize uğramak
çocukluğunda neyin ne olduğunu anlayamaz, kimseye anlatamaz. ama çocuk hisseder.. o güvende olmayışı, başına gelenin iyi bir şey olmadığını.. büyüdükçe, anlamaya başladıkça hayat çocuk için çok zor bir hale gelir. kimseye güvenmez, güvenemez. paronayaklaşır.. ve böyle bir şey yaşadığının bilincinde olmak her gece yastığa başını koyduğunda mahveder insanı.
devamını gör...
solak olmanın zorlukları
dindarlara hedef tahtası olmak.
devamını gör...
kitaplıkta olması utanç veren kitaplar
hakkındaki haberleri okur okur okumaz nefret ettiğim (bkz: hasan ali toptaş) kitabını kitaplığımdan aldım ve çöpe attım.
bol bol övülen yere göğe sığdırılamayan adamın kitabı orada gözümün önünde duramazdı, kimselere de vermezdim zaten.
bol bol övülen yere göğe sığdırılamayan adamın kitabı orada gözümün önünde duramazdı, kimselere de vermezdim zaten.
devamını gör...
mizah seviyesi yükseltilebilir mi sorunsalı
gergin bir milletin, kasıntı çocukları ile yaşıyoruz.
insanların fotoğraflarına bakabilirsin, sürekli bir kaş havada, sürekli bir ciddiyet, sürekli bir gerginlik.
sanırım proporsiyon bozulmasın diye her zaman dik durmaya çalışıyorlar, eee sopa yutmadıklarına göre sırtı dik tutmak için çok gergin olmaları gerekiyor.
senlennnn aynı kaderi paylaşıyorum sevgili lahmacuncunun kurumu. yıllardır espri yaparım, yıllardır offfff püfffff tepkilerine maruz kalırım.
bazen cidden manasız ve alakasız komikliklerime kahkaha atan insanlar oluyor, işte bu çok dikkatli davranılması gereken insan tipidir. mutlaka bir çıkarı vardır, köprüyü geçene kadar ayı'ya güzelim diyen, riyakar insan tipidir. uzak dur.
neyse ülkenin mizah seviyesi yükselemez, insanlar tebessümden aciz, sürekli ağlıyorlar.
gençlerde para yok, aşk yok, merhamet yok, gelecek kaygısı sorunu ile günün tadını çıkarmaya mecalleri yok.
bütün bu sıkıntılı hayata, ülkeye rağmen hayata dair küçük ayrıntılar yakalayarak gülmeye çalışan biz, yani ben, sen ve sanırım bir kaç kişi daha var, işte bizler bu hayatı yaşanılır kılıyoruz. en azından kendimiz için yaşanılır kılıyoruz, devrimci miyiz neyizzzz....
mutsuz insanlara gülümsemeyi aşılayamayız, ne diyordu cem adrian, ve mizah... şimdi görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız....
insanların fotoğraflarına bakabilirsin, sürekli bir kaş havada, sürekli bir ciddiyet, sürekli bir gerginlik.
sanırım proporsiyon bozulmasın diye her zaman dik durmaya çalışıyorlar, eee sopa yutmadıklarına göre sırtı dik tutmak için çok gergin olmaları gerekiyor.
senlennnn aynı kaderi paylaşıyorum sevgili lahmacuncunun kurumu. yıllardır espri yaparım, yıllardır offfff püfffff tepkilerine maruz kalırım.
bazen cidden manasız ve alakasız komikliklerime kahkaha atan insanlar oluyor, işte bu çok dikkatli davranılması gereken insan tipidir. mutlaka bir çıkarı vardır, köprüyü geçene kadar ayı'ya güzelim diyen, riyakar insan tipidir. uzak dur.
neyse ülkenin mizah seviyesi yükselemez, insanlar tebessümden aciz, sürekli ağlıyorlar.
gençlerde para yok, aşk yok, merhamet yok, gelecek kaygısı sorunu ile günün tadını çıkarmaya mecalleri yok.
bütün bu sıkıntılı hayata, ülkeye rağmen hayata dair küçük ayrıntılar yakalayarak gülmeye çalışan biz, yani ben, sen ve sanırım bir kaç kişi daha var, işte bizler bu hayatı yaşanılır kılıyoruz. en azından kendimiz için yaşanılır kılıyoruz, devrimci miyiz neyizzzz....
mutsuz insanlara gülümsemeyi aşılayamayız, ne diyordu cem adrian, ve mizah... şimdi görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız....
devamını gör...
beyaz oje
fransız manikürüyle karıştırılması olası oje. fransız maniküründe tırnakların sadece uç kısmı beyaz, alt kısmı şeffaf ojedir, güzel ve bakımlı gösteren de bu türdür. tamamı beyaz olan oje, el ne kadar açık tenli olursa olsun, insanın elini arap eli gibi gösterir renk zıtlığından dolayı.
devamını gör...
sosyoloji kitap önerileri
üzerine sistematik bir şekilde sıfırdan okuma yapmayı düşündüğüm alandır.
ne yazik ki bu konu hakkında yeterli bilgi paylaşımı yoktur.
sıfırdan sosyoloji okumaları yapmak isteyen birine arastirdiklarimdan yola çıkarak okuyacağım kitap listesini paylaşacağım.
1- (bkz: sosyolojiye giriş) - (bkz: açıköğretim) kitabı
2-(bkz: sosyoloji) - (bkz: anthony giddens)
3-(bkz: sosyolojik düşünmek) - (bkz: bauman)
4-(bkz: bildigimiz dünyanın sonu) - (bkz: ımmanuel wallerstein)
5-(bkz: sosyolojik düşünmenin kurallari) , (bkz: intihar) (bkz: emile durkheim)
6-(bkz: grup psikolojisi ve ego analizi)- (bkz: sigmund freud)
7-(bkz: das kapital) - (bkz: karl marx)
8-(bkz: ulusların düşüşü) - (bkz: daron acemoğlu)
9-(bkz: türkçülüğün esasları) - (bkz: ziya gökalp)
10-(bkz: ütopya) -(bkz: thomas more)
11-(bkz: cesur yeni dünya) - aldous huxley
12-(bkz: çağdaş sosyoloji kuramları) - (bkz: margaret poloma)
13 - (bkz: cinsiyet belası) - judith butler
14- (bkz: toplumsal cinsiyet sosyolojisi) - (bkz: aysel günindi ersöz)
15-(bkz: hayvanlardan tanrılara sapiens)– (bkz: yuval noah harari)
16- (bkz: 1984) - (bkz: george orwell)
17 -(bkz: felsefeye başlayacaklara kitap önerileri)
18 -(bkz: felsefeye giriş) - (bkz: ahmet arslan)
(bkz: sosyal medya sosyolojisi) , (bkz: din sosyolojisi) üzerine kitapları da okumak istiyorum ama bu listeyi bitirmek zamanımı alacağı için onlar üzerine zamanı gelince araştırma yapıp belki editleye bilirim.
ne yazik ki bu konu hakkında yeterli bilgi paylaşımı yoktur.
sıfırdan sosyoloji okumaları yapmak isteyen birine arastirdiklarimdan yola çıkarak okuyacağım kitap listesini paylaşacağım.
1- (bkz: sosyolojiye giriş) - (bkz: açıköğretim) kitabı
2-(bkz: sosyoloji) - (bkz: anthony giddens)
3-(bkz: sosyolojik düşünmek) - (bkz: bauman)
4-(bkz: bildigimiz dünyanın sonu) - (bkz: ımmanuel wallerstein)
5-(bkz: sosyolojik düşünmenin kurallari) , (bkz: intihar) (bkz: emile durkheim)
6-(bkz: grup psikolojisi ve ego analizi)- (bkz: sigmund freud)
7-(bkz: das kapital) - (bkz: karl marx)
8-(bkz: ulusların düşüşü) - (bkz: daron acemoğlu)
9-(bkz: türkçülüğün esasları) - (bkz: ziya gökalp)
10-(bkz: ütopya) -(bkz: thomas more)
11-(bkz: cesur yeni dünya) - aldous huxley
12-(bkz: çağdaş sosyoloji kuramları) - (bkz: margaret poloma)
13 - (bkz: cinsiyet belası) - judith butler
14- (bkz: toplumsal cinsiyet sosyolojisi) - (bkz: aysel günindi ersöz)
15-(bkz: hayvanlardan tanrılara sapiens)– (bkz: yuval noah harari)
16- (bkz: 1984) - (bkz: george orwell)
17 -(bkz: felsefeye başlayacaklara kitap önerileri)
18 -(bkz: felsefeye giriş) - (bkz: ahmet arslan)
(bkz: sosyal medya sosyolojisi) , (bkz: din sosyolojisi) üzerine kitapları da okumak istiyorum ama bu listeyi bitirmek zamanımı alacağı için onlar üzerine zamanı gelince araştırma yapıp belki editleye bilirim.
devamını gör...
akhilleus'un şarkısı
kesinlikle olağanüstü bir şekilde truva savaşını anlatan romandır. çevirmen seda çıngay mellor"u da ayriyeten tebrik etmek istiyorum muhtesem bir çeviri.
kitap akhillus ve patraklos adında iki prensin aşkı üzerinden truva savaşını ve yunan mitolojisini anlatıyor. kitabı okurken mitolojik karakterleri, kralları, efsaneleri anlıyorsunuz. eğer ilgileniyorsan kesinlikle okumalısın.
( simdiki kısım biraz benim boş dusuncelerim )
1. kitaptaki herkesin iyi bir şekilde hatırlanmak istemesi çok ilginc bir şey. bu iyi hatirlanma isteği insanları bir tür etik kuralları içine sokuyor. bir şekilde yunanlar hatıra dini icat etmiş gibi. ilginc geldi burası biraz araştıracam.
2. yazar kesinlikle bir roman anlatısına neyin eklenmesi ve neyin eklenmemesi gerektiğini çok iyi biliyor. asla fazlalık bir satır bile eklememiş. örneğin prens paris'in helen'i kaçırması olayını "işte efenim bir güzellik yarışması var da paris afrodit'i seçiyor. afrodit'in de vaadi bilmem neymiş..." falan demek yerine bir paris'in ihaneti olarak geçmiş. bu şekilde konuyla alakasız bir yeri uzatmadığı için de okura -ya da en azından bana- çok fazla bir yük yüklememiş oldu. yazar kesinlikle anlatısına nerede fren vuracağını biliyor.
-spoiler alert-
kitabın en muhteşem kısmı bence sonuydu. patraklos öldükten sonra hala onun gözünden olayı dinlemeye devam ediyoruz. patraklos öldükten sonra dahi hala konuşuyor, hissediyor ve arzuluyor. bu çok ayrı bir hava katıyor romana. örneğin bence en çarpıcı kısım: odysseus'un pyrrhus'un yanına gidip (akhillus'un vasiyeti üzerine) akhillus ve patraklos'un mezar taşlarının ortak olması gerektiğini söylediğinde pyrrhus reddeder. odysseus ısrar eder fakat işe yaramaz. en sonunda pyrrhus'un yanından ayrılırken "elimden geleni yaptım.elimden geleni yaptığım hatırlansın" der. ardından patraklos "hatırlıyorum." der. kesinlikle çok çarpıcı ve anlamlı.
edit: en sonunda akhillus'un mezar taşının yanına thetis'in "patraklos" yazması ve patraklos'un akhillus ile öbür dünyada karşılaşması.
aglicam galiba
kitap akhillus ve patraklos adında iki prensin aşkı üzerinden truva savaşını ve yunan mitolojisini anlatıyor. kitabı okurken mitolojik karakterleri, kralları, efsaneleri anlıyorsunuz. eğer ilgileniyorsan kesinlikle okumalısın.
( simdiki kısım biraz benim boş dusuncelerim )
1. kitaptaki herkesin iyi bir şekilde hatırlanmak istemesi çok ilginc bir şey. bu iyi hatirlanma isteği insanları bir tür etik kuralları içine sokuyor. bir şekilde yunanlar hatıra dini icat etmiş gibi. ilginc geldi burası biraz araştıracam.
2. yazar kesinlikle bir roman anlatısına neyin eklenmesi ve neyin eklenmemesi gerektiğini çok iyi biliyor. asla fazlalık bir satır bile eklememiş. örneğin prens paris'in helen'i kaçırması olayını "işte efenim bir güzellik yarışması var da paris afrodit'i seçiyor. afrodit'in de vaadi bilmem neymiş..." falan demek yerine bir paris'in ihaneti olarak geçmiş. bu şekilde konuyla alakasız bir yeri uzatmadığı için de okura -ya da en azından bana- çok fazla bir yük yüklememiş oldu. yazar kesinlikle anlatısına nerede fren vuracağını biliyor.
-spoiler alert-
kitabın en muhteşem kısmı bence sonuydu. patraklos öldükten sonra hala onun gözünden olayı dinlemeye devam ediyoruz. patraklos öldükten sonra dahi hala konuşuyor, hissediyor ve arzuluyor. bu çok ayrı bir hava katıyor romana. örneğin bence en çarpıcı kısım: odysseus'un pyrrhus'un yanına gidip (akhillus'un vasiyeti üzerine) akhillus ve patraklos'un mezar taşlarının ortak olması gerektiğini söylediğinde pyrrhus reddeder. odysseus ısrar eder fakat işe yaramaz. en sonunda pyrrhus'un yanından ayrılırken "elimden geleni yaptım.elimden geleni yaptığım hatırlansın" der. ardından patraklos "hatırlıyorum." der. kesinlikle çok çarpıcı ve anlamlı.
edit: en sonunda akhillus'un mezar taşının yanına thetis'in "patraklos" yazması ve patraklos'un akhillus ile öbür dünyada karşılaşması.
aglicam galiba
devamını gör...
bir tanrıya inanmadan kutsal kitapları okumak
bir tanrıya inanıp, kutsal kitapları okumamak daha yaygın olduğu için garipsenen durum.
devamını gör...
sessiz devrim
alman yapımı filmdir. ingilizceye “the silent revolution” adı ile çevrilmiştir. sanırım türkçe’ye de ingilizce’den çeviri yapılmıştır. sessiz devrim adı altında izlenilesi bir filmdir. film gerçek bir kesitten ve yazar dietrich garstka’nın aynı adlı kitabından uyarlamadır. çevirinin doğrusu “sessiz sınıf” olmalıdır ki, almancası böyledir.

konusu, lise son sınıf öğrencilerinin başlattığı bir eylemdir. ancak filmin anlatmaya çalıştığı konu; sessiz kalmanın bedelidir demek yanlış olmaz.
üstte yazar arkadaş film hakkında bilgiler vermiş. ek olarak 1956 yılı macaristan’da başlayan olayların, doğu almanya’nın stalinstadt kasabasına bizleri götürür. kitabını bilmiyorum ama filmi etkileyici ve eleştiriye açıktır. masum bir eylemle başlayan olaylar ile dönemin siyasi yapısına bir bakış anlatılır. eleştiriye açıktır dedim çünkü filmin ortaya koyduğu siyasi görüş çok eleştirilmiştir. bu anlamıyla katılmadığım noktalar vardır ancak bu filmin özgün olduğu gerçeğini değiştirmez. çakraları açık tutarak izlenmesi gerekir.
yönetmeni lars kraume ve imdb puanı 7.4
senaryosu kitabın yazarı ile yönetmeni tarafından yazılmıştır. bol ödüllü olan filmi, izlenecek filmler listenize alınız. fragmanı da bırakalım.
sessizce izleyiniz.

konusu, lise son sınıf öğrencilerinin başlattığı bir eylemdir. ancak filmin anlatmaya çalıştığı konu; sessiz kalmanın bedelidir demek yanlış olmaz.
üstte yazar arkadaş film hakkında bilgiler vermiş. ek olarak 1956 yılı macaristan’da başlayan olayların, doğu almanya’nın stalinstadt kasabasına bizleri götürür. kitabını bilmiyorum ama filmi etkileyici ve eleştiriye açıktır. masum bir eylemle başlayan olaylar ile dönemin siyasi yapısına bir bakış anlatılır. eleştiriye açıktır dedim çünkü filmin ortaya koyduğu siyasi görüş çok eleştirilmiştir. bu anlamıyla katılmadığım noktalar vardır ancak bu filmin özgün olduğu gerçeğini değiştirmez. çakraları açık tutarak izlenmesi gerekir.
yönetmeni lars kraume ve imdb puanı 7.4
senaryosu kitabın yazarı ile yönetmeni tarafından yazılmıştır. bol ödüllü olan filmi, izlenecek filmler listenize alınız. fragmanı da bırakalım.
sessizce izleyiniz.
devamını gör...
bilgisayar kamerasını bantlamak
yukarıdaki zaten izliyor deyip çok önemsemediğim eylem.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının sözlüğü sahiplenmesi
yazar olmak bunu gerektirir, olması gerekendir. eğlenceli ve keyf veren bir sözlükte olmak güzeldir.
devamını gör...
sevgilisine kitap hediye eden adam
değeri bilinmeyecek insandır. kitap hediye etmek ne kelime yeri geldiğinde şiir bile yazar bu saf romantikler lakin kadın kısmı bunları sadece uzaktan sever.
devamını gör...
shekil cocuq
hoşuna gitmeyen tanımaların yazarlarını kimse anonim değil diyerek tehdit eden sözlük magandası.
birde yine beğenmediği yazarlar silinsin diye kampanya başlatmış.
birde yine beğenmediği yazarlar silinsin diye kampanya başlatmış.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
uyumsuzluğun uyumunda var olan bir dünya
kaosla kozmos yan yana
zıddıyla mümkün mertebeler
hazineyi keşfetmek isterken
zaman tünelinden geçerler
tam bitti derken devam eden sahneler
bir tavşan deliğinden geçip başka alemlere giderler.
kaosla kozmos yan yana
zıddıyla mümkün mertebeler
hazineyi keşfetmek isterken
zaman tünelinden geçerler
tam bitti derken devam eden sahneler
bir tavşan deliğinden geçip başka alemlere giderler.
devamını gör...
aşk
zamanında bir arkadaşım şöyle söylemişti;
“evvela kendimize aşık olalım , sonra başkalarıyla sevişiriz.”
tanım: temelinde cinsel birleşme olan süslü duygular karmaşası.
“evvela kendimize aşık olalım , sonra başkalarıyla sevişiriz.”
tanım: temelinde cinsel birleşme olan süslü duygular karmaşası.
devamını gör...
turn the page
sigaranın sonunu içmek için smoke the days last cigarette bölümünü bekledigim şarkı.
devamını gör...
imamoğlu'nun aracına saldıran protestocular
"imamoğlu hakkını arayan kadını ezdi"
-a haber
-a haber
devamını gör...