2003 yılına gider malum olayı engellerdim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

an'dayım çok teşekkürler. iyilikler dilerim kuzguncuktaki vişne. bir sonraki yazara bulutlar dilerim bembeyaz hayal dolu , güneş dilerim aydınlık yılları/yolları aydınlatan ve kalbini ısıtan. gönlünce yaşamanı dilerim gönülden. *
devamını gör...

genelde başkaları yüzünden sonu hüsran olacak durumdur.
devamını gör...

rumen oyun ve roman yazarı liviu rebreanu tarafından yazılmış savaş karşıtı eser. rebreanu eserin ana karakteri olan apostol bologa üzerinden savaşın genel tahribatından ziyade romanda insana ve savaşın insan üzerinde yarattığı tahribata eğiliyor esasında. eserin konusundan daha ilgi çekici olan şey ise rebreanu'nun daha eserin başında belirttiği gibi bu romanı birinci dünya savaşı sırasında apostol bologa'nın yaşadığı kaderin gerçek hayatta ete kemiğe bürünmüş hâli olan abisi emil rebreanu'nun yaşamından esinlenerek yazmış olması. emil'in yaşamı ve idamı liviu rebreanu'yu öyle etkiliyor ki bunun izleri yazdığı her eserde kendine yer bulmaya başlıyor. özellikle yazarın kısa hikayelerinden biri olan catastrofa yine asılmışlar ormanı ile benzer bir atmosferde savaşın anlamsızlığını işlerken david karakteri üzerinden bologa'nın iç çatışmalarına da yeniden rastlıyoruz. çek subay svoboda'nın ölümü - ki svoboda özgürlük anlamına geldiğinden dolayı oldukça şık bir sembolizm yaratır rebreanu- ve başka bir milletin ordusunda kendi halkına silah doğrultmak zorunda kalma mecburiyetinin bologa'nın zihninde yarattığı çatışma ve iç sorgulamaları eserin büyük bölümünü esir alan bir yapıda. aşk, inanç, ahlaki ikilemler ve mental olarak sarsılmaya meyilli bir karakter savaşın yalnızca bedenlere değil zihinlere de verdiği zararın başarılı bir temsili. romanın sonu hem trajik hem de düşündürücüdür aslında, bologa'nın verdiği karar kimine göre aptallık kimine göre vicdani bir sorumluluk olarak değerlendirilir ama nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin eser savaşın kendi ahlakını beraberinde getirdiğini kesin bir dil ile ifade eder. humanitarian law bir kenara, savaş ne yazık ki kendi ahlak anlayışı ile gelir ve bu anlayış ne mantık ne vicdan içerir. bologa bir kenara eserde bulunan çek avukat otto klapka, yahudi teğmen gross ve savaşın ortasında silah taşımayı reddeden cervenco gibi okuması keyifli karakterler de mevcut. ayırca dr. meyer, dr. daneeka gibi muhteşem bir karakterin de kaba taslak hali gibi.

mustafa kemal atatürk pek çok konuda olduğu gibi bir konuda da haklıdır; eğer müdafa için değil ise ne yazık ki her savaş katliamdan başka bir şey ifade etmez. bu gibi arka planda kalmış olsa bile bugün bile şiddetini korumayı başaran savaş karşıtı romanlar ise her satırında aynı fikri tekrar ve tekrar anlatmaya devam eder ama gariptir ki her şeye rağmen insanlar da hâlâ savaşmaya devam ediyor.


"he returned to nasaud in a bewildered state of mind. his soul was tom by doubts, and he felt convinced that he had become an outcast. at first he had tried to build up a new house with the wreckage of the old, but he found that from under every stone a painful question would leap forth, a question for which he could find no answer. he soon wearied of these hopeless efforts with their continual torture. but presently there arose above everything else, like a victorious banner, the desire to find true answers to these perturbing questions."
devamını gör...

bir zamanlar keyifli bir haftasonunun başlangıcını müjdeleyen olaydı. cuma günü nispeten erken biten mesai, kitapları bilgisayarı bir koşu eve bırakıp işten arkadaşlarla kahve eşliğinde sohbet etmek demekti. ya da iş çıkışı öğleden sonra ortalık henüz kalabalıklaşmamışken tunalı'ya uzanıp önce biraz gezinmek, pasajlara, kitapçılara girmek, sonra da akşam birkaç arkadaş bir araya gelip sakin bir yere müzik dinlemeye gitmekti. hele bir de önceden alınmış bilet varsa tiyatro saatini beklerken aylaklık etmek iple çekilirdi. o günler yeniden gelir mi bilmiyorum ama her şeyin değiştiğini, başkalaştığını, sonra bizi kendine alıştırdıktan sonra yeniden aynı döngüye girdiğini görüyorum. hayat eksiğiyle, fazlasıyla yolunu bulup akıyor.
devamını gör...

ne verirsen elinle o gelir seninle diye bir ifade vardır. bu cümle cami derneği için yardım toplarken söylenir ama daha derinlikli olarak bakarsak, cömert olmanın bu dünyadan götürebildiğimiz mutlu anılara kaynaklık ettiğidir. burada cömert olmak sadece parasal bir şey değildir. cömert insan karşılık beklemeden hareket eder. atıyorum asansöre binerken kabinde olan insana gülümser. bu da bir karşılık beklemeden yapılan verme davranışıdır.

işte psikoloji diyor ki ayna nöronlar dediğimiz nöronlar tam olarak gördüğünü kopyalamaya yarıyor. size gülümseyen birini görünce beyin bunu anlıyor.

bizim karma dediğimiz belki de bu zincirleme etki.

puana gelirsek, düzgün yazar olanın da etkisi yüksek puanı fazla olur.
devamını gör...

gani müjde'nin ustalık eseri, türk absürt komedi sinemasının incisi, vcd'sini hiçbir yerde bulamadığım ama soundtrack kasetine sahip olduğum 1999 yapımı film.

edit: vcd'sini buldum, darısı dvd'ye.
devamını gör...

baş kaldırırdım
zamanında kaldıramadığım
durumlara karşı .
devamını gör...

dünyada yeryüzünden silinen (eradike edilen) ilk ve tek insan hastalığıdır. etkeni olan 2 virüs, variola major ve variola minor 1975 ve 1977 yıllarında tamamen ortadan kalkmıştır.

1975 yılında bangladeşli 3 yaşında bir çocuk olan rahima banu çiçek tanısı almış, smallpox eradication program ekipleri bölgeye ulaşana kadar çocuğun evinin kapısında 24 saat nöbetçi dikilmiş, ekip bölgeye ulaştıktan sonra da 1.5 mil çapındaki bütün evlere aşı yapılmış, böylece bu hastalığın son taşıyıcısının bulaştırıcılığı engellenmiştir. böylece 1975 yılında 2 etkenden biri olan variola major yeryüzünden silinmiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
rahima banu, annesinin kucağındayken. bangladeş, 1975.

diğer etken variola minor ise en son 1977 yılında somalili bir erkek olan ali maow maalin'de tespit edilmiş. kendisi hastane aşçısıyken 2 çiçek hastasıyla birlikte aynı aracı kullandığı için hastalığa yakalanmış, etkili ve efektif tedavisi sonrası sağlığına kavuşmuştur. 2013 yılında ise sıtmadan ölmüştür (yani çiçekle hiçbir alakası yok adamın ölüm sebebinin).

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ali maow maalin, somali, 1977.

türkiye bildiğim kadarıyla son çiçek aşısını 1982 yılında yapıp sonradan aşı takviminden çıkardı. bu kadar fazla süre aşılamaya devam edilmesine gerek yokmuş aslında fakat yukarıda anlattığım son 2 vaka doğal yoldan enfekte olan insanlar (gerçi somali vakasına hasta insandan bulaşmış. bangladeşli çocuğa nerden bulaştığını bulamadım). yine de mevcut hükümet 5 yıl daha insanları aşılayarak 1 nesli daha güven altına almışlar, helal olsunlar, çok tebrikler kendilerine.

bakın bu çiçek aşısı nasıl çalışıyor size onu da anlatayım. ilk doz aşıdan 10 gün sonra, ikinci doz aşıdan 7 gün sonra kanda yüksek miktarda koruyucu antikor titresi elde edilmeye başlanıyor. tarihsel olarak incelendiğinde %95 oranında koruyucu olduğu saptanmış aşının (mrna aşıları olan moderna ve pfizer/biontech aşılarının yüzdelerini hatırlayın). covid aşıları gibi değil, çok daha uzun süre bağışık yanıt oluşturuyordu (3-5 yıl) çiçek aşısı, hatta üçüncü doz ile çok daha uzun yıllar koruyuculuğu olan antikor yanıtları elde ediliyordu. hatta şöyle söyleyeyim,

hastalıktan 10 yıl önce aşı olan insanlarda ölüm oranı %1.3
hastalıktan 11-19 yıl önce aşı olan insanlarda ölüm oranı %7
hastalıktan 20+ yıl önce aşı olan insanlarda ölüm oranı %11 iken
aşı olmayanlarda ölüm oranı %52 idi.

yani daha ne kadar anlatabilirim aşının gerçekten işe yaradığını, (bkz: batı'da ana akım medyanın aşılar konusunda korkunç itirafı) gibi başlıklara itibar etmeyip gidip paşa paşa aşınızı olmanız gerektiğini, aşının sadece bireysel değil toplumsal bağışıklıkta da önemli olduğunu... gidin olun aşınızı.

yani kırk yıl düşünsem pandeminin başında "aşı çıksa da olsak hayat normale dönse" diyen adamların aşı çıkıp devlet tarafından ücretsiz şekilde vatandaşlarına verilmesine rağmen "aşılar çipliymiş hastalık yapıyomuş" diyeceğini hayal edemezdim. azıcık mantıklı konuşun.

bakın konuyla ilgili bir haber koyayım şuraya: evrimagaci.org/mezenformasy... (ki evrim ağacından nefret ederim ama haklılar). okuyun, kararınızı kendiniz verin (ve aşı olun)

kaynak
çiçek hastalığının tarihçesi: www.cdc.gov/smallpox/histor...
aşı sonrası ölüm yüzdeleri: academic.oup.com/jid/articl...
aşının nasıl eradike ettiğiyle ilgili makale: asm.org/Articles/2020/March...
devamını gör...

#450300 kısırlı günden bildiriyorum dolma güzel olmamış, kısır'ın nar ekşisi az tek yiyebildiğim patetesli börek birazda ermolettini övek.
devamını gör...

öyle yıkma kendini,
öyle mahzun, öyle garip…
nerede olursan ol,
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne üstüne,
tükür yüzüne celladın,
fırsatçının, fesatçının, hayının…
dayan kitap ile
dayan iş ile.
tırnak ile, diş ile,
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni.

gör, nasıl yeniden yaratılırım,
namuslu, genç ellerinle.
kızlarım,
oğullarım var gelecekte,
herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
kaç bin yıllık hasretimin koncası,
gözlerinden,
gözlerinden öperim,
bir umudum sende,
anlıyor musun ?
devamını gör...

okuma gözlüğü kullanıyorum
devamını gör...

yargılamadan suçlu bulmak ve cezalandırmak anlamına gelen sözcük öbeği. hukuki olarak yapılabileceği gibi, birbirini tanımayan ya da dinlemeyen insanlar arasında, yani bireysel ilişkilerde de uygulanabilir. bundan kaçınmak için insanları dinlemek, bir olayda her iki tarafın ağzından olayı öğrenmek, konuşulanlar üzerinde derinlemesine düşünmek gerekebilir.
devamını gör...

iman anlamındadır. kişinin sürekli yenilemesi, güçlendirmesi gerekir. bunun için de sorgulaması merak etmesi cevaplar araması ve bulduğu ile yetinmemesi tabir-i caizse güncellemesi gerekir.
devamını gör...

-anneanneeee!
+canımmmm!
-anneanneeee!
+bebeğimm! kurban olsun anneanneniizzz!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

pompaci militan'ın önderliğini bekliyoruz.
devamını gör...

ileride, düşünüp de aklınıza getiremeyeceğiniz fakat en alakasız zamanlarda aklınıza gelip acayip bir iç gıcıklanması yaşatabilecek utandırıcı anlardır. yüzde gergin bir gülümseme oluşabilir. neyse ki kısa süre sonra tekrar unutuluyor.
devamını gör...


asabiyim ben, yönetmenliğini damián szifron'un üstlendiği, kara komedi türündeki 2014 yapımı arjantin-ispanyol filmi. antolojik bir film olan asabiyim ben, şiddet ve intikam temalı, konu bakımından birbiriyle bağlantısız altı farklı kısa filmden oluşmaktadır. ansambl oyuncu kadrosuna sahip filmin başlıca rollerinde ricardo darín, oscar martínez, leonardo sbaraglia, érica rivas, rita cortese, julieta zylberberg ve darío grandinetti yer alır. 87. akademi ödülleri'nde yabancı dilde en iyi film dalında akademi ödülü adayı gösterilmiştir.


filmi izlrseniz pek pişman olmayacağınızı düşünüyorum, kara komedi nasıl yapılır dersini vermiş adamlar. özellikle ilk bölümde ki gabriel pasternak'a hayran olmamak elde değil.
devamını gör...

döndüm dolaştım yine aynı yere geldim. yine kendi kendime kaldım, baş başa vakit geçiriyoruz şu an. nereye ait olduğumuzu da sonra konuşuruz. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim