yazarların itiraf köşesi
          bana iyi gelmeyen alışkanlıklarımı değiştirmeye karar verdim. onlardan yavaş yavaş vazgeçeceğim.
bi de hepimizin sonu hayırlı olsun.
üzgünüm. elim varmıyor bazı şeyleri yok etmeye.
hazır hissettiğim zaman yapacağım. o zaman daha iyi olur diye düşünüyorum. şimdi yapamam yaparsam üzüleceğim biliyorum.
  bi de hepimizin sonu hayırlı olsun.
üzgünüm. elim varmıyor bazı şeyleri yok etmeye.
hazır hissettiğim zaman yapacağım. o zaman daha iyi olur diye düşünüyorum. şimdi yapamam yaparsam üzüleceğim biliyorum.
devamını gör...
yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi
          yıllardır bir kırgınlık yüzünden görüşmediğim halbuki çok sevdiğim bir yakınımla görüştüm bugün.
o şimdi kanserle mücadele ediyor, 2 gün olmuş 4. doz kemoterapisini alalı. henüz çok genç. ona ihtiyacı olan bir oğlu var. yaşayacak çok şeyi ve çok fazla hayali var.
görmüyorken, konuşmuyorken daha kolaydı benim için, ne de olsa çok haklı sebeplerim vardı, çok kırılmış çok incinmiş ve tamamen silmiştim sözüm ona.
öyle değilmiş dostlar, konuşmak tüm meseleleri çözmek gerekiyormuş geç olmadan. yarına uyanabileceğimin, uyanabileceğinin garantisi yokmuş ya da tenha bir hastane odasında o dosttan selam beklemeyeceğimin. ertelemeyin, büyütmeyin, vakit kaybetmeyin.
o dökülen her bir tel saçı için bile dünyayı yakabilecekken ben, yanında olmadım.
bu pişmanlık da bana bir ömür yeter.
yarın çok geç olunca
isyan etmek boşuna
hiddetin neye yarar ki
yalnız kalmaktan başka
  o şimdi kanserle mücadele ediyor, 2 gün olmuş 4. doz kemoterapisini alalı. henüz çok genç. ona ihtiyacı olan bir oğlu var. yaşayacak çok şeyi ve çok fazla hayali var.
görmüyorken, konuşmuyorken daha kolaydı benim için, ne de olsa çok haklı sebeplerim vardı, çok kırılmış çok incinmiş ve tamamen silmiştim sözüm ona.
öyle değilmiş dostlar, konuşmak tüm meseleleri çözmek gerekiyormuş geç olmadan. yarına uyanabileceğimin, uyanabileceğinin garantisi yokmuş ya da tenha bir hastane odasında o dosttan selam beklemeyeceğimin. ertelemeyin, büyütmeyin, vakit kaybetmeyin.
o dökülen her bir tel saçı için bile dünyayı yakabilecekken ben, yanında olmadım.
bu pişmanlık da bana bir ömür yeter.
yarın çok geç olunca
isyan etmek boşuna
hiddetin neye yarar ki
yalnız kalmaktan başka
devamını gör...
diyanet vakfı'nın kapanma sürecinde sigara hakkındaki açıklaması
          demek ki neymiş? dinciye fırsat vermeyeceksin. biraz güç kazanınca her şeye müdahale ediyor adamlar.
breh breh breh.
  breh breh breh.
devamını gör...
yazarların kötü olduklarında aradıkları ilk kişi
          rehberimde kayıtlı şekliyle ahretliğim:)) 
can dostum, can yoldaşım, rahmetli annemden sonra hayattaki tek sırdaşım, sanki aynadaki yansımam. çok değil birkaç saat önce yine bir derdime koşturdu, derman oldu sağolsun.
dostluk zaman, emek, çaba ve karşılıklı fedakarlık gerektiren bir bağ. ve ben de özellikle bu devirde böylesine zorlu ama güçlü bir bağ kurabildiğim bir dostum olduğu için çok şanslı hissediyorum kendimi .
hayat benden çok şey aldı götürdü ama sanırım teselli olarak da onu verdi.
  can dostum, can yoldaşım, rahmetli annemden sonra hayattaki tek sırdaşım, sanki aynadaki yansımam. çok değil birkaç saat önce yine bir derdime koşturdu, derman oldu sağolsun.
dostluk zaman, emek, çaba ve karşılıklı fedakarlık gerektiren bir bağ. ve ben de özellikle bu devirde böylesine zorlu ama güçlü bir bağ kurabildiğim bir dostum olduğu için çok şanslı hissediyorum kendimi .
hayat benden çok şey aldı götürdü ama sanırım teselli olarak da onu verdi.
devamını gör...
kitle psikolojisi
          sosyal psikoloji'nin bir dalıdır. sosyal psikologlar bir kalabalığın psikolojisinin, içindeki bireylerin psikolojisinden farklı olduğu ve onunla etkileşime girdiği yolları açıklamak için çeşitli teoriler geliştirip araştırmalar yapmışlardır.
kitle psikolojisinde bilinçli kişiliğin ortadan kaybolmasının yanında normalde bireylerde görülmeyen yeni davranışların ortaya çıkması da muhtemeldir. gustave le bon, the crowd: a study of the popular mind'da kitle psikolojisi ile ilgili ''kalabalıkta, her duygu ve eylem bulaşıcıdır ve o kadar bulaşıcıdır ki, bir kişi kendi kişisel çıkarını kolektif çıkar için kolayca feda eder.'' der.
kitle psikolojisi sosyal medya yönünden de hafife alınmamalıdır. sadece bir kişi bir anda 10 kişi olabilir. sadece 10 kişi diye hafife alınırken yüz, bin, on bin olabilir. linç kültürü de kitle psikolojisinden beslenir zaten. bir bakmışsınız yüzlerce insan hiç bilmediği bir konu hakkında sırf birileri eleştiriyor diye o olayı eleştiriyor hatta nefret ediyor olur. ya da tam tersi, sırf birileri seviyor diye yüzlercesi o kişiyi tanımadan sevebilir, bir olayı ayrıntılarını bilmeden destekleyebilir.
  kitle psikolojisinde bilinçli kişiliğin ortadan kaybolmasının yanında normalde bireylerde görülmeyen yeni davranışların ortaya çıkması da muhtemeldir. gustave le bon, the crowd: a study of the popular mind'da kitle psikolojisi ile ilgili ''kalabalıkta, her duygu ve eylem bulaşıcıdır ve o kadar bulaşıcıdır ki, bir kişi kendi kişisel çıkarını kolektif çıkar için kolayca feda eder.'' der.
kitle psikolojisi sosyal medya yönünden de hafife alınmamalıdır. sadece bir kişi bir anda 10 kişi olabilir. sadece 10 kişi diye hafife alınırken yüz, bin, on bin olabilir. linç kültürü de kitle psikolojisinden beslenir zaten. bir bakmışsınız yüzlerce insan hiç bilmediği bir konu hakkında sırf birileri eleştiriyor diye o olayı eleştiriyor hatta nefret ediyor olur. ya da tam tersi, sırf birileri seviyor diye yüzlercesi o kişiyi tanımadan sevebilir, bir olayı ayrıntılarını bilmeden destekleyebilir.
devamını gör...
taşa yazılmış yaşım 12 tecavüz ediliyorum yazısının gerçek çıkması
          yemin ederim elim titriyor yazamıyorum. sabırla da yazmaya devam etmiş, içime kızgın yağ döken haber. daha fazla yazamıyorum, bir senedir oldu belki ağlamadım ama işimin ortasında ağlayacağım resme bir iki daha bakarsam.
      
  devamını gör...
sizi olduğunuz gibi kabul etmeyen insanlar
          beni olduğum gibi kabul etmiyorsa hayatımda da yeri olduğunu düşünmüyorum. mutlu olmam için hayatımda olmasına gerek yok. zaten beni olduğum gibi kabul etmeyen insan hayatımda sadece sorun çıkarır.
      
  devamını gör...
disparoni
          cinsel ilişki sırasında meydana gelen kasıkta yanma, acı,huzursuzluk olarak  ortaya çıkar.
      
  devamını gör...
tırnak kontrolünden geçmiş nesil
          hafta başının rutinidir. aferinlerden hakaretlere bu kulaklar neler duydu tırnaklarını kesmeyenler bir daktilo misali tak tak tak tırnaklarını yerlerdi.
      
  devamını gör...
the monster
          stephan crane tarafından yazılan ve okurken insanı duygudan duyguya savuran öyküdür. 
2021 yılındayız. yani üçüncü bin yılın içindeyiz. yani 21 yüzyıl geride kaldı milattan sonra. uzaya araba yolluyoruz, içinde stevie wonder şarkıları çalan. elimizde üstün zekalı makinelerle dolaşıp istediğimiz insana ulaşıyoruz, istediğimiz bilgiyi elde ediyoruz. 3d yazıcılarla organlar üretmeye, onlarca onulmaz hastalığı tarihe gömmeye başladık. birkaç saat içinde ülke değiştiriyoruz, uçuyoruz resmen. çok şey öğrendik dünya hakkında, yığınla bilgi depoladık.
25 mayıs 2020 tarihinde george floyd bir insan müsveddesi tarafından boğazına basılarak katledildi. dünya ayağa kalktı, ya da kalkarmış gibi yaptı. tartışmamız gereken şeyler vardı ve uğruna savaşmamız gereken. george için bir şeyler yapmalıydık. elbette “ black lives matter” ama yeterli değil.
george floyd afro-amerikalı olduğu için öldürüldü. bu kesin ve iğrenç bir gerçek. ten rengi yüzünden öldürülen bir adam nefret uyandırmalı ama şu da aklımızda olsun ki beyaz bir adam da polis şiddeti sonucu ölebilir. ve bu da aynı derecede iğrençtir. ırkçılığa karşı dururken polis devletlerine de karşı çıkmalıyız.
velhasılı çok modern bir çağdayız, öyle olduğunu sanıyoruz. ve george öldürülüyor. soluğunuz kesilmiyor mu bu vahşetle. canavar 122 yıl önce yazılmış bir kitap küçük bir çocuğu yangından kurtarmak için kendi yüzüne feda eden bir afro-amerikalı kölenin hikayesi. ne kadar benzer şeyler göreceğinize şaşıracaksınız.
bu kitabı okuyun ve ırkçılık karşısında ses çıkarın çünkü “ ı can’t breathe.”
  2021 yılındayız. yani üçüncü bin yılın içindeyiz. yani 21 yüzyıl geride kaldı milattan sonra. uzaya araba yolluyoruz, içinde stevie wonder şarkıları çalan. elimizde üstün zekalı makinelerle dolaşıp istediğimiz insana ulaşıyoruz, istediğimiz bilgiyi elde ediyoruz. 3d yazıcılarla organlar üretmeye, onlarca onulmaz hastalığı tarihe gömmeye başladık. birkaç saat içinde ülke değiştiriyoruz, uçuyoruz resmen. çok şey öğrendik dünya hakkında, yığınla bilgi depoladık.
25 mayıs 2020 tarihinde george floyd bir insan müsveddesi tarafından boğazına basılarak katledildi. dünya ayağa kalktı, ya da kalkarmış gibi yaptı. tartışmamız gereken şeyler vardı ve uğruna savaşmamız gereken. george için bir şeyler yapmalıydık. elbette “ black lives matter” ama yeterli değil.
george floyd afro-amerikalı olduğu için öldürüldü. bu kesin ve iğrenç bir gerçek. ten rengi yüzünden öldürülen bir adam nefret uyandırmalı ama şu da aklımızda olsun ki beyaz bir adam da polis şiddeti sonucu ölebilir. ve bu da aynı derecede iğrençtir. ırkçılığa karşı dururken polis devletlerine de karşı çıkmalıyız.
velhasılı çok modern bir çağdayız, öyle olduğunu sanıyoruz. ve george öldürülüyor. soluğunuz kesilmiyor mu bu vahşetle. canavar 122 yıl önce yazılmış bir kitap küçük bir çocuğu yangından kurtarmak için kendi yüzüne feda eden bir afro-amerikalı kölenin hikayesi. ne kadar benzer şeyler göreceğinize şaşıracaksınız.
bu kitabı okuyun ve ırkçılık karşısında ses çıkarın çünkü “ ı can’t breathe.”
devamını gör...
yaşamaktan yorulmak
          21.yy da insanoğlu halen varoluşu anlamlandırma çabasındadır. konu hakkında bir çok farklı alanda bir çok farklı fikir vardır. insanoğlu hakkına net bilinen bir şey var ise o da üreme güdüsüdür. aslında bu da hayatta kalma içgüdünün bir parçasıdır. 
soyunu sürdürme isteği.
dediğim gibi bu aslında insanların varoluştan gelen bir güdüsüdür. bu yüzden bir insanın çocuk sahibi olmak istemesi kadar doğal bir şey yoktur.
zaten eğer bu davranış bir güdü olmasa, mantıklı bir davranış olmazdı dünyamıza yeni bir insanı getirmek.
bundan yıllar öncesine bakıldığında, vebalar, savaşlar, afetler, felaketler, insanlar bütün bu talihsizliklerde rağmen üremeye devam etmişlerdir. günümüzde teknoloji ve uygar yaşamın sunduğu onca konfora rağmen hayatın kendisi yine de oldukça acımasızdır.
bir kere ölüm diye bir şey vardır.
insan dünyaya geldiğinde, tarifsiz acılara doğar aslında. hastalıklara, yokluklara, özlemlere, talihsizliklere, mutlaka sonu gelecek güzelliklere. ve biteceğini bile bile yeni insanlar sevmeye,değer vermeye devam eder. yeni hüzünlere kapı açar.
hiç bir problem yaşamasa bile yine de ölüm vardır onu bekleyen.
ve hayat öyledir ki, ne olursa olsun sıkı sıkı tutunur insan. var oluşun bir gerçeğinin de yok oluş olduğunu bilmesine rağmen elinden gelen her şeyi yapar tek bir an bile fazla yaşamak için.
işte bu kadar zalimdir hayat. yukarıda bahsettiğim nedenlerden ailesini de suçlamasında bir mantık yoktur dünyaya gelmesinde, kendisini de.
bir şekilde gelmiştir insan dünyaya ve bütün bu zalimliklere mahkum olmuştur.
bazıları vardır ki işte, farkına varamazlar yaşadıkları gerçekliğin. o kadar meşguldürler ki mücadele ile, kayıp olur giderler hayatın içinde. ancak ölüm onlar için geldiğinde hatırlarlar ölümün varlığını. (bkz: mağara aleğorisi)
kimileri ise en başından farkına varırlar hayatın ne kadar zalim olduğunun.
hani derer ya;
dünya hassas yürekliler için cehennemdir, dünya farkındalığı yüksek olanlar için cehennemdir, cehalet mutluluktur bilmek ise zulümdür.
işte bu insanlar yorulurlar yaşamaktan. belki onları yoran beklemektir, belki korkunun ta kendisidir, belki de bilinmezliktir. etrafını çevreleyen onca zorluğun, sonunun gelip gelmeyeceğine dair bilinmezlik.
hayattan yorulmamak için, beklemeden yaşamak lazım, korkmadan ve bilmeden yaşamak. ancak o şekilde yaşanılan şey hayat olur.
  soyunu sürdürme isteği.
dediğim gibi bu aslında insanların varoluştan gelen bir güdüsüdür. bu yüzden bir insanın çocuk sahibi olmak istemesi kadar doğal bir şey yoktur.
zaten eğer bu davranış bir güdü olmasa, mantıklı bir davranış olmazdı dünyamıza yeni bir insanı getirmek.
bundan yıllar öncesine bakıldığında, vebalar, savaşlar, afetler, felaketler, insanlar bütün bu talihsizliklerde rağmen üremeye devam etmişlerdir. günümüzde teknoloji ve uygar yaşamın sunduğu onca konfora rağmen hayatın kendisi yine de oldukça acımasızdır.
bir kere ölüm diye bir şey vardır.
insan dünyaya geldiğinde, tarifsiz acılara doğar aslında. hastalıklara, yokluklara, özlemlere, talihsizliklere, mutlaka sonu gelecek güzelliklere. ve biteceğini bile bile yeni insanlar sevmeye,değer vermeye devam eder. yeni hüzünlere kapı açar.
hiç bir problem yaşamasa bile yine de ölüm vardır onu bekleyen.
ve hayat öyledir ki, ne olursa olsun sıkı sıkı tutunur insan. var oluşun bir gerçeğinin de yok oluş olduğunu bilmesine rağmen elinden gelen her şeyi yapar tek bir an bile fazla yaşamak için.
işte bu kadar zalimdir hayat. yukarıda bahsettiğim nedenlerden ailesini de suçlamasında bir mantık yoktur dünyaya gelmesinde, kendisini de.
bir şekilde gelmiştir insan dünyaya ve bütün bu zalimliklere mahkum olmuştur.
bazıları vardır ki işte, farkına varamazlar yaşadıkları gerçekliğin. o kadar meşguldürler ki mücadele ile, kayıp olur giderler hayatın içinde. ancak ölüm onlar için geldiğinde hatırlarlar ölümün varlığını. (bkz: mağara aleğorisi)
kimileri ise en başından farkına varırlar hayatın ne kadar zalim olduğunun.
hani derer ya;
dünya hassas yürekliler için cehennemdir, dünya farkındalığı yüksek olanlar için cehennemdir, cehalet mutluluktur bilmek ise zulümdür.
işte bu insanlar yorulurlar yaşamaktan. belki onları yoran beklemektir, belki korkunun ta kendisidir, belki de bilinmezliktir. etrafını çevreleyen onca zorluğun, sonunun gelip gelmeyeceğine dair bilinmezlik.
hayattan yorulmamak için, beklemeden yaşamak lazım, korkmadan ve bilmeden yaşamak. ancak o şekilde yaşanılan şey hayat olur.
devamını gör...
monica bellucci
          fiziki görünüşüyle, gençliğinde de orta yaşlı halinde de yaşayan en güzel kadınlardan, italyan aktris.
      
  devamını gör...
normal sözlük sedat kapanoğlu projesidir
          (bkz: millet ne cuğaralar içiyor).
      
  devamını gör...
bedava yaşıyoruz bedava
          cem karaca'nın bestelediği şiirdir.
      
  devamını gör...
merkür
          dünyaya en yakın gezegen venüs olarak bilinmesine rağmen, yörünge hareketleri sebebi ile zamansal ortalamaya bakıldığında dünyaya en yakın olan gezegendir. 
dünyadan sonra güneş sistemimizdeki en yoğun ikinci gezegendir (diğerleri gaz yada buz devleridir) ve bunun sebebinin ise daha önce başka bir gezegenle çarpıştığı sırada dış kabuğunu kaybetmesi olduğu düşünülüyor.
hubble'ın optiklerinin güneşten zarar görebileceği endişesi ile teleskoplarını merküre çevirmesi yasaktır.
herhangi bir ısıyı tutarak çevresinde homojen bir şekilde yayılmasını sağlayacak bir atmosfere sahip olmadığından ve güneşe de çok yakın olduğundan, güneşe bakan tarafı ile bakmayan tarafı arasında 700 derecelik ısı farkları olabilir. ek olarak güneş ile kilitlenmiş bir yerçekimine sahip değildir yani her zaman tek bir yüzü güneşe bakmaz. kısacası hem kendi etrafında hem de güneşin etrafında dönmektedir.
şimdi ise asıl ilginç noktaya geldik ki o da merkürün devasa buz kütlelerine sahip olmasıdır.
ilginçtir çünkü;
şimdi eğer kendi etrafında dönmeseydi ve bir tarafı sadece güneşe (300 derece) diğer tarafı ise sadece karanlıkta kalsa idi (eksi 400 derece) o zaman karanlık tarafta buz kalmış diyebilirdik. ama öyle değil ve kendi etrafında dönüp duruyor.
eğer atmosferi olsaydı derdik ki; tamam bu buz güneş gördüğünde buharlaşmış ve atmosfer içinde karanlık yere kaçıp hemen buz olmuş ve bu böyle devamlı döngü şeklinde. iyi ama atmosferi de yok ki, yani güneş gören buz buharlaşıp uzaya kaçardı o zaman da.
eee, bu buz nasıl kendine yer buluyor merkürde?
evet oturup bilimadamları incelemişler ve bu buzulların bulunduğu kutup bölgelerinde ki kanyonlara güneş ışığının direkt olarak ulaşamadığını keşfetmişler.
yani o buzullar orada milyarlarca yıl daha kalmaya devam edecek.
  dünyadan sonra güneş sistemimizdeki en yoğun ikinci gezegendir (diğerleri gaz yada buz devleridir) ve bunun sebebinin ise daha önce başka bir gezegenle çarpıştığı sırada dış kabuğunu kaybetmesi olduğu düşünülüyor.
hubble'ın optiklerinin güneşten zarar görebileceği endişesi ile teleskoplarını merküre çevirmesi yasaktır.
herhangi bir ısıyı tutarak çevresinde homojen bir şekilde yayılmasını sağlayacak bir atmosfere sahip olmadığından ve güneşe de çok yakın olduğundan, güneşe bakan tarafı ile bakmayan tarafı arasında 700 derecelik ısı farkları olabilir. ek olarak güneş ile kilitlenmiş bir yerçekimine sahip değildir yani her zaman tek bir yüzü güneşe bakmaz. kısacası hem kendi etrafında hem de güneşin etrafında dönmektedir.
şimdi ise asıl ilginç noktaya geldik ki o da merkürün devasa buz kütlelerine sahip olmasıdır.
ilginçtir çünkü;
şimdi eğer kendi etrafında dönmeseydi ve bir tarafı sadece güneşe (300 derece) diğer tarafı ise sadece karanlıkta kalsa idi (eksi 400 derece) o zaman karanlık tarafta buz kalmış diyebilirdik. ama öyle değil ve kendi etrafında dönüp duruyor.
eğer atmosferi olsaydı derdik ki; tamam bu buz güneş gördüğünde buharlaşmış ve atmosfer içinde karanlık yere kaçıp hemen buz olmuş ve bu böyle devamlı döngü şeklinde. iyi ama atmosferi de yok ki, yani güneş gören buz buharlaşıp uzaya kaçardı o zaman da.
eee, bu buz nasıl kendine yer buluyor merkürde?
evet oturup bilimadamları incelemişler ve bu buzulların bulunduğu kutup bölgelerinde ki kanyonlara güneş ışığının direkt olarak ulaşamadığını keşfetmişler.
yani o buzullar orada milyarlarca yıl daha kalmaya devam edecek.
devamını gör...
türk kadınlarının kendini prenses zannetmesi
          ben tek seferde lavaboda kalan artıkları elimle alabiliyorum, hangi prenseslikten bahsediliyor burada. kül kedisiydim prenses olamadan balkabağı oldum olarak yorumladım şu an.
      
  devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
          derse 3 dakika kalmışken yazayım;
onun üzerinde adeta şu cümleler yazılı bir levha var: "buraya giren umudunu yitirir."
- franz kafka, milena'ya mektuplar.
  onun üzerinde adeta şu cümleler yazılı bir levha var: "buraya giren umudunu yitirir."
- franz kafka, milena'ya mektuplar.
devamını gör...
harcırah
          yolluk da denen devamlı ya da geçici bir görevle bir yere gönderilen görevlilere, bu yere gidebilmeleri, orada yeme içme ve konaklama gibi ihtiyaçlarını giderebilmeleri için verilen para.
      
  devamını gör...
eroin
          eroin öyle bir maddeki onu bırakmak için kullandığınız ilacı bırakmak için de ilaç kullanmanız gerekir.
      
  devamını gör...
