erkeklerin regl olması durumunda yaşanabilecekler
          ılk regl olduklarında parti verilirdi, insanlar altın maltın takardı hiç şüphesiz
      
  devamını gör...
yalnızlık şiirleri
          içinde hüzün barındıran şiirlerdir. 
bir tanesi şudur:
bilmezler yalnız yaşamayanlar,
nasıl korku verir sessizlik insana;
insan nasıl konuşur kendisiyle;
nasıl koşar aynalara,
bir cana hasret,
bilmezler.
(orhan veli kanık)
  bir tanesi şudur:
bilmezler yalnız yaşamayanlar,
nasıl korku verir sessizlik insana;
insan nasıl konuşur kendisiyle;
nasıl koşar aynalara,
bir cana hasret,
bilmezler.
(orhan veli kanık)
devamını gör...
hangi yazar gözünde nasıl canlanıyor sorusu
devamını gör...
31 rakamını duyunca kikirdeyen tip
          yerli yersiz, hiç alakasız bir ortamda 31 rakamını duyunca saçma sapan hareketler yapan, komik bir şey olmuş gibi sırıtan anormal tip. bunlar 50+ yaşında olabilir, arabanızı tamir eden motor ustası olabilir, çorbanızı getiren garson olabilir, şirketinizin müdürü olabilir. her kim olursa olsun, şartlar her ne olursa olsun rahatsız edici bir tiptir.
      
  devamını gör...
lilium (yazar)
          seks hakkında da yazıp, konuşabilen kadınlardan ödünüz kopuyor di' mi, ancak minik falluslarının güdümüyle kendini gerçekleyebilen zavallı zibidiler sizi.
sizi mizojinizminizde boğacağımıza bugün de lilium sayesinde yeminler ettik, var ol sis.
  sizi mizojinizminizde boğacağımıza bugün de lilium sayesinde yeminler ettik, var ol sis.
devamını gör...
ispir
          kuru fasulyesi meşhur erzurum ilçesi.ağzının tadını bilen başkasını tercih etmez.
      
  devamını gör...
yazarların günlük su tüketim miktarı
          yan etkisi mutluluk olan* enerji içeceği.
su içmeyen insanın yürümek için dahi takati kalmaz. doğal bir enerji içeceğidir.
mümkün olduğunca iki litre olmasına dikkat ediyorum. şu içmeye alışmak için çile çektim denebilir hatta zirveden başladım. kendimi zorlayarak günlük 5 litre su içtim ve bunu bir iki hafta boyunca devam ettirdim. gayet mutlu ve güzel günlerdi, ayrıca beş kilo da verdim.
şu içtikçe, bir süre sonra insanın canı çekmeye başlıyor.
için, içirin!*
  su içmeyen insanın yürümek için dahi takati kalmaz. doğal bir enerji içeceğidir.
mümkün olduğunca iki litre olmasına dikkat ediyorum. şu içmeye alışmak için çile çektim denebilir hatta zirveden başladım. kendimi zorlayarak günlük 5 litre su içtim ve bunu bir iki hafta boyunca devam ettirdim. gayet mutlu ve güzel günlerdi, ayrıca beş kilo da verdim.
şu içtikçe, bir süre sonra insanın canı çekmeye başlıyor.
için, içirin!*
devamını gör...
sözlük yazarlarına gelen son whatsapp mesajı
          bana bak varoş gülü. oğluma büyü yaptırdığınızı biliyorum. benim memur oğlum senin gibi bir varoşun yüzüne bakmazdı normalde. artık nasıl bir büyü yaptırdıysanız oğlumu bir şekilde kendine bağladın ama o büyüleri tek tek bozduracağımdan emin olabilirsin. yeğenim avukat, ona söyledim, sana dava açıcam. büyü yaptırdıysa alırlar içeri dedi. cumhurbaşkanına bile yazacağım. cimer'e de yazacağım. senin oğlumu kendine aşık ederek öldürme çaban var. ama şunu o mercimek beynine sok bizim ailemize yakışmıyorsun. benim kocam 40 yıl boyunca hamallık yaparak bu aileyi ayakta tuttu, senin gibi birinin ailemizin içinde yeri yok. seni eve düşen yıldırım. sidikli. eğer oğlumun peşini bırakmazsan kapınızın önüne gelip yarın avazım çıktığı kadar bağırır, sizi rezil ederim. bu da son uyarım. anladım mı salak şey. aptal seni.
      
  devamını gör...
normal sözlük aile ortamı saçmalığı
          bir kaç yazar arkadaş toplanıp aile çay bahçesi açmayı düşünüyoruz diye mi yaptınız bu kadar tantana.
      
  devamını gör...
karadeniz bölgesinin ülkenin zeka seviyesini düşürmesi
          zeka olayına bir şey yazmayacağım, linç yerim çünkü ama "bağnazlık" tutuculuk" konusunda, adı çıkmış illere (konya, çorum, tokat, çankırı, erzurum vs vs) bin basarlar. hele de bu bağnazlığın yanında cahil cesaretine de sahipler ya... bayılıyorum onlara.
gözümde "karadenizli" denince ilk beliren kişi tam bir prototip... ogün samast
  gözümde "karadenizli" denince ilk beliren kişi tam bir prototip... ogün samast
devamını gör...
moderasyona soru sor
          evde ropdöşambırla mı geziyorsunuz.
      
  devamını gör...
iki pantolonu olan insanın yapması gereken şey
          önemli bir sorundur. 
incil’de luka 3,11’de geçen iki gömleği olan, hiç olmayana versin diye bir söz geçer. alman yazar, düşünür, astronomi ve matematik profesörü ve eleştirmen georg christoph lichtenberg bu sözü çeşitlendirerek söylemiştir daha sonra.
elbette ki incilde geçen bu sözün ahlaki bir değeri vardır ve inananlara bir nasihat niteliğindedir. inananların paylaşması gerekliliği üzerine çok anlamlı bir nasihat olan bu söz tabii ki din adamları tarafından ciddiye alınmamıştır. ancak sıradan insan bu tür cümleleri her zaman dikkat alır, en azından onlardan beklenen budur.
ihtiyacınızdan fazlası lükse girer kutsal kitaplara göre, tabii ki eğer sıradan bir insansanız. eğer sıradan bir insan değilseniz sadece belli dönemlerde korkudan lüks arabanız bozulduğunda değiştirmezsiniz, o kadar.
georg christoph lichtenberg, bu sözü kendine hep saldır insan isimli kitabında yorumlamıştır. eğer ihtiyacınızdan fazlasına sahipseniz, yani iki pantolonunuz varsa o zaman size ne yapmanız gerektiğini georg christoph lichtenberg hiç yoruma yer bırakmadan, aracıya gerek duymadan açık açık anlatmıştır:
“iki pantolonu olan, birini paraya çevirip bu kitabı aldın.”
  incil’de luka 3,11’de geçen iki gömleği olan, hiç olmayana versin diye bir söz geçer. alman yazar, düşünür, astronomi ve matematik profesörü ve eleştirmen georg christoph lichtenberg bu sözü çeşitlendirerek söylemiştir daha sonra.
elbette ki incilde geçen bu sözün ahlaki bir değeri vardır ve inananlara bir nasihat niteliğindedir. inananların paylaşması gerekliliği üzerine çok anlamlı bir nasihat olan bu söz tabii ki din adamları tarafından ciddiye alınmamıştır. ancak sıradan insan bu tür cümleleri her zaman dikkat alır, en azından onlardan beklenen budur.
ihtiyacınızdan fazlası lükse girer kutsal kitaplara göre, tabii ki eğer sıradan bir insansanız. eğer sıradan bir insan değilseniz sadece belli dönemlerde korkudan lüks arabanız bozulduğunda değiştirmezsiniz, o kadar.
georg christoph lichtenberg, bu sözü kendine hep saldır insan isimli kitabında yorumlamıştır. eğer ihtiyacınızdan fazlasına sahipseniz, yani iki pantolonunuz varsa o zaman size ne yapmanız gerektiğini georg christoph lichtenberg hiç yoruma yer bırakmadan, aracıya gerek duymadan açık açık anlatmıştır:
“iki pantolonu olan, birini paraya çevirip bu kitabı aldın.”
devamını gör...
editör
          yazılı bir içeriği, verdiği mesajı bozmadan düzelten kişidir. sıklıkla tashih yani düzelti yapan kişiyle karıştırılır. tashih veya düzelti yapan kişi; bir metnin yazım kurallarına uygun olup olmadığını; sözcükler arasında çift boşluk bırakılıp bırakılmadığını; karıştırılabilen sözcüklerin yanlış yazımlarının metinde mevcut olup olmadığını denetler. mesela mevhum yerine mefhum yazılmış mı buna bakar. 
günümüzde bunu word gibi programlara eklenen ‘dil denetimi’ özelliğiyle de kısmen yapabiliyoruz. bir güzel çiziveriyor virgülden sonra boşluk bırakmadığın yerleri. harf hatası yaptıysan onun da altına tırtıklı bir çizgi yerleştirip sokuyor gözüne insanın bu programlar.
yok ben bunu insana yaptıracağım dediğimizde bu yapılan şey düzeltidir. düzelti aşamasında kırk fırın ekmek yemiş olması gerekir ki editörlük aşamasına geçebilsin kişi. elbette kendi yazdıkları da kişinin bu ilk basamağa uygun olup olmadığı konusunda en değerli kanıttır. bir düzelti emekçisi arayışındaki yayınevi, başvurudaki niyet mektubunda aptal saptal virgüller gördüğünde o başvuruyu kahve fincanına altlık yapar. bari değerlendireyim de kağıda yazık olmasın diye.
peki ama editör neme nem bir şeydir o halde? metnin daha çok anlam ve üslubuna kafa yorar dersek çok da yanılmış olmayız. anlam yönünden şunları denetler ve öneriler getirir; metin içerisinde aynı kavram için aynı sözcüğün istikrarlı bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı; minicik bir anlam nüansında başka bir sözcüğün başarılı bir şekilde seçilip seçilmediği; zıt anlamlı sözcüklerin yerli yerince kullanılıp kullanılmadığı vb.
üslup yönünden de metnin hedeflenen okur kitlesine başarılı bir şekilde hitap edip etmediğiyle ilgilenir. örnek olarak kadın hakları üzerine yazılmış bir metinde bayan sözcüğünü kullanmışsanız; acımadan çiziverir o cümlenizi editör. ya da çocuklar için yazdığınız bir hikâyede “gölden taşı almak için domalmıştı” yazmanız halinde saçı başı yolarak abv yorumunu ekler bir güzel. akademik bir makalede edilgen çatıyla yazdığınız cümlelerin üstünü çatır çatır çiziverir. aynı makalede “ayrıyeten” gibi akla zarar bir sözcüğü gördüğünde bir daha sittin sene size editörlük yapmamaya yemin edebilir.
sözcük enflasyonu yaptığınız cümlelerin bir editörün hışmından kaçması mümkün değildir. 180 sözcükle allayıp pulladığınız ama pek az şey anlatan o tuhaf cümleyi, anlamını tam olarak koruyarak 50 sözcüğe indiriverir. yayın politikasında asgarî sözcük şartı olan bir derginin editörüyse hele bir de! yemez sizin laf cambazlıklarınızı.
tashih/düzelti ile editörlük arasındaki farkı bilmeyen kişiye bilgisayar programı üzerinde yazım denetimi yaparak bir güzel editörlük ücreti de alabilir kimi zaman. böyle de çakaldır yerine göre.
  günümüzde bunu word gibi programlara eklenen ‘dil denetimi’ özelliğiyle de kısmen yapabiliyoruz. bir güzel çiziveriyor virgülden sonra boşluk bırakmadığın yerleri. harf hatası yaptıysan onun da altına tırtıklı bir çizgi yerleştirip sokuyor gözüne insanın bu programlar.
yok ben bunu insana yaptıracağım dediğimizde bu yapılan şey düzeltidir. düzelti aşamasında kırk fırın ekmek yemiş olması gerekir ki editörlük aşamasına geçebilsin kişi. elbette kendi yazdıkları da kişinin bu ilk basamağa uygun olup olmadığı konusunda en değerli kanıttır. bir düzelti emekçisi arayışındaki yayınevi, başvurudaki niyet mektubunda aptal saptal virgüller gördüğünde o başvuruyu kahve fincanına altlık yapar. bari değerlendireyim de kağıda yazık olmasın diye.
peki ama editör neme nem bir şeydir o halde? metnin daha çok anlam ve üslubuna kafa yorar dersek çok da yanılmış olmayız. anlam yönünden şunları denetler ve öneriler getirir; metin içerisinde aynı kavram için aynı sözcüğün istikrarlı bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı; minicik bir anlam nüansında başka bir sözcüğün başarılı bir şekilde seçilip seçilmediği; zıt anlamlı sözcüklerin yerli yerince kullanılıp kullanılmadığı vb.
üslup yönünden de metnin hedeflenen okur kitlesine başarılı bir şekilde hitap edip etmediğiyle ilgilenir. örnek olarak kadın hakları üzerine yazılmış bir metinde bayan sözcüğünü kullanmışsanız; acımadan çiziverir o cümlenizi editör. ya da çocuklar için yazdığınız bir hikâyede “gölden taşı almak için domalmıştı” yazmanız halinde saçı başı yolarak abv yorumunu ekler bir güzel. akademik bir makalede edilgen çatıyla yazdığınız cümlelerin üstünü çatır çatır çiziverir. aynı makalede “ayrıyeten” gibi akla zarar bir sözcüğü gördüğünde bir daha sittin sene size editörlük yapmamaya yemin edebilir.
sözcük enflasyonu yaptığınız cümlelerin bir editörün hışmından kaçması mümkün değildir. 180 sözcükle allayıp pulladığınız ama pek az şey anlatan o tuhaf cümleyi, anlamını tam olarak koruyarak 50 sözcüğe indiriverir. yayın politikasında asgarî sözcük şartı olan bir derginin editörüyse hele bir de! yemez sizin laf cambazlıklarınızı.
tashih/düzelti ile editörlük arasındaki farkı bilmeyen kişiye bilgisayar programı üzerinde yazım denetimi yaparak bir güzel editörlük ücreti de alabilir kimi zaman. böyle de çakaldır yerine göre.
devamını gör...
kiminle vakit geçirirsek beynimizin onunkine benzemeye başlayacak olması
          bunun için araştırma yapmaya gerek yoktu sevgili bilim insanları. atalarımız vakti zamanında demiş;
(bkz: körle yatan şaşı kalkar)
(bkz: üzüm üzüme baka baka kararır)
  (bkz: körle yatan şaşı kalkar)
(bkz: üzüm üzüme baka baka kararır)
devamını gör...
galat-ı meşhur
          doğru bilinen yaygın yanlışlar demektir. mesela hümanizm ile humaniteryenizmi birbirine karıştırmak buna bir örnektir. bütün insanları seven, merkeze ne ümmeti ne milleti ne şunu bunu almayıp sadece insanı alan, insansever kişidir humaniteryen. oysa hümanist tanrı merkezli bir anlayıştan insan merkezli anlayışa geçen, dinî dogmalardan sıyrılıp aklı ön plana alan, sekülerleşmenin önünü açan, aydınlanma çağına giden yolu döşeyen kişidir. insansever olmakla gram alakası yoktur. aynısı "vasat" kelimesi için söylenebilir. vasat "orta" demektir. oysa çoğu insan bu kelimeyi kötü anlamında kullanmaktadır.
      
  devamını gör...
sözlük yazarlarının yaptığı mesleğin en zor yanı
          12 farklı alanda uzman olmamın istenmesi ve 5 kuruş para alamamam bir de üstüne para vermem.
yks öğrencisi.
tanım : mesleğimizin en zor yanını paylaştığımız başlık.
  yks öğrencisi.
tanım : mesleğimizin en zor yanını paylaştığımız başlık.
devamını gör...
gece
          ışığın uykusu. ninnisini de gececiler söyler.
      
  devamını gör...
bim sözlük olsa alınabilecek nickler
devamını gör...


