her şeyi açıklayan en kısa söz
töz.
devamını gör...
doğanın insanlığa keseceği ceza
çok ağır olacaktır. gerçekten artık nefes alamaz durumdayım. bu sabah dışarı çıktığımda vaziyetin farkına vardım. inanılmaz kasvetli bir hava , sapsarı bir gökyüzü ve aşırı sıcaklarla birlikte insanlığın doğaya olan cezasını ödemeye başladığı ortadadır. işin kötü yanı hala doğaya zarar veriyoruz. üzüldüğüm tek şey canlıların da bu durumdan etkilenmesi. kapı önlerine lütfen bir kap su bırakın.
devamını gör...
paraseptal amfizem
genç bireylerde izlenen spontan pnömotoraksın sıklıkla neden olduğu asinüsün distal kısımlarının etkilendiği amfizem tipidir.
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan sözlük yazarı
inadına profil koyasım geldi.
devamını gör...
mehlikâ
mehlikâ sultan'a âşık yedi genç
gece şehrin kapısından çıktı:
mehlika sultan'a âşık yedi genç
kara sevdalı birer âşıktı.
.....
mehlikâ sultan'a âşık yedi genç
seneler geçti, henüz gelmediler;
mehlika sultan'a âşık yedi genç
oradan gelmeyecekmiş dediler!..
yahya kemal beyatlı
(bkz: mehlikâ sultan)
gece şehrin kapısından çıktı:
mehlika sultan'a âşık yedi genç
kara sevdalı birer âşıktı.
.....
mehlikâ sultan'a âşık yedi genç
seneler geçti, henüz gelmediler;
mehlika sultan'a âşık yedi genç
oradan gelmeyecekmiş dediler!..
yahya kemal beyatlı
(bkz: mehlikâ sultan)
devamını gör...
günlük tutan insan
içimdekileri rahat rahat bir kağıda yazmaktan çekindiğim ve birisi okursa düşüncelerimi kötü hissederim diye yazamadığım, tutamadığım günlük.
devamını gör...
ölen kişinin ardında bıraktığı yürek burkan şeyler
gitarı, sazı, kitap ayracı, montu, defteri, ölmeden önce son kez baktığı aynanın , bir daha onu göremeyecek olması.
havlusu. ayakkabıları. en çok da ayakkabıları ve diş fırçası. orada mahzun mahzun sahibini bekler. ama o öldü. bilmezler.
havlusu. ayakkabıları. en çok da ayakkabıları ve diş fırçası. orada mahzun mahzun sahibini bekler. ama o öldü. bilmezler.
devamını gör...
eş cinselliğe karşı çıkanları aşağılamaya kalkmak
bugün oldukça homofobik yorumlara maruz kalıp üzülen eşcinsel bir insan* olarak o kadar gına geldi ki bu tartışmalardan. yok lut kavmi yok allah erkeği erkeğe kadını kadına lanetlemiştir. kadın kadına neysede erkek erkeğe nedir vb. cümleler... şimdide priz fişten sonra (+) (-) benzetmesi çıktı. bakın hocamlar aslında bu iş çok basit.
ben eşcinsel birisi olarak açık kimlikle yaşayabilmek sevdiğim insanla aile kurmak, hayatımı öldürülme
kaygısı gütmeden yaşamak istiyorum. genelleme yapmak ne haddime ama emin olun çoğu eşcinsel sokaklarda sevişmek isteyen tek gecelik ilişki manyağı değil(haklısınız yürüyüşlerden dolayı böyle düşünüp yadırgıyorsunuz)
diceksiniz benim dinimde lanetlenmişler yallah hollandaya, amerikaya. ya abi biz bu ülkenin insanı değil miyiz neden sırf kadınlardan hoşlanıyorum diye ülkemi terk etmek zorunda kalayım.ben sevmiyorsanız saygı duyun demiyorum.sevmeyin saygı duymayın ama insanlara gidip sen ahlaksızsın lanetlisin iğrençsin diye hakarette bulunmayın rica ediyorum. ailesinden psikolojik şiddet görmüş biri olarak söylüyorum lütfen bu kadar acımasız olmayın.ayrıyeten ülkenin "%99"müslüman değil. "müslüman" ülkesi de değil hatırlatmak istedim. *
ne duyar kastın be i*** diyecekler gelmeden son olarak lgbtiye nefret duyan insanları iki dakika empati yapmaya davet ediyorum* lezbiyen veya gay*olduğunuzu düşünün ve sokak röportajlarını izleyin.insanların ne kadar rahat asarım keserim topuğuna sıkarım dediklerine tanık olun ve ailenizin bunu size yapabilme potansiyelini hatırlayın.b*ktan bir his dimi
çok fazla dolduğum bir güne denk geldiği için yazmak istedim. buraya kadar okuyan herkese teşekkür ederim.
imza:duyarcı mezbiyen
son bir edit:uzun yazmaya alışık birisi olmadığımdan tonlarca noktalama ve yazım yanlışı yapmış olabilirim. kusura bakmayın. cahillik zor zanaat
ben eşcinsel birisi olarak açık kimlikle yaşayabilmek sevdiğim insanla aile kurmak, hayatımı öldürülme
kaygısı gütmeden yaşamak istiyorum. genelleme yapmak ne haddime ama emin olun çoğu eşcinsel sokaklarda sevişmek isteyen tek gecelik ilişki manyağı değil(haklısınız yürüyüşlerden dolayı böyle düşünüp yadırgıyorsunuz)
diceksiniz benim dinimde lanetlenmişler yallah hollandaya, amerikaya. ya abi biz bu ülkenin insanı değil miyiz neden sırf kadınlardan hoşlanıyorum diye ülkemi terk etmek zorunda kalayım.ben sevmiyorsanız saygı duyun demiyorum.sevmeyin saygı duymayın ama insanlara gidip sen ahlaksızsın lanetlisin iğrençsin diye hakarette bulunmayın rica ediyorum. ailesinden psikolojik şiddet görmüş biri olarak söylüyorum lütfen bu kadar acımasız olmayın.ayrıyeten ülkenin "%99"müslüman değil. "müslüman" ülkesi de değil hatırlatmak istedim. *
ne duyar kastın be i*** diyecekler gelmeden son olarak lgbtiye nefret duyan insanları iki dakika empati yapmaya davet ediyorum* lezbiyen veya gay*olduğunuzu düşünün ve sokak röportajlarını izleyin.insanların ne kadar rahat asarım keserim topuğuna sıkarım dediklerine tanık olun ve ailenizin bunu size yapabilme potansiyelini hatırlayın.b*ktan bir his dimi
çok fazla dolduğum bir güne denk geldiği için yazmak istedim. buraya kadar okuyan herkese teşekkür ederim.
imza:duyarcı mezbiyen
son bir edit:uzun yazmaya alışık birisi olmadığımdan tonlarca noktalama ve yazım yanlışı yapmış olabilirim. kusura bakmayın. cahillik zor zanaat
devamını gör...
hukuk derslerine çalışmak
hukuk derslerine çalışmak değil de hukuk derslerine çalıştığını sanmak...
devamını gör...
uçuk insan denince akıldan geçenler
uçan adam sabri geliyor benim aklıma. buyrun:
devamını gör...
hitit üniversitesi
2006 yılında çorum'da kurulmuş olan üniversitedir. daha önce gazi üniversitesine bağlı olarak eğitim verirken 2006 yılında ayrılmıştır. iibf fakültesinde prof. dr. fatih duman ve prof. dr. ahmet özalp gibi değerli hocalar vardır.
devamını gör...
kaybettiğimiz yakınlarımızı chat robotu olarak diriltme projesi
işte bunlar hep black mirror’dan esinlenildi. sen hala izleme?
devamını gör...
bolivya
bu başlığa ilgilendiğim alan sebebiyle katkı yapmak isterim.
bolivya'nın nuflo de chavez şehrinde meydana gelen tahribat apaçık şekilde görülüyor. bu tahribatın sebebi ise şehirleşme, tarım alanı açma, bataklıkları kurutma, ormanları kesme gibi durumlardır.
bolivya'nın nuflo de chavez şehrinde meydana gelen tahribat apaçık şekilde görülüyor. bu tahribatın sebebi ise şehirleşme, tarım alanı açma, bataklıkları kurutma, ormanları kesme gibi durumlardır.
devamını gör...
bu mal yaptıysa ben de yaparım
insanı deli gibi gaza getiren başlıca motivasyon kaynaklarından biri.
edit: hakaret, aşağılık psikolojisi vs denmiş. kankiler hayatı bu kadar ciddiye almayın be valla bak bünyeye zarar
edit: hakaret, aşağılık psikolojisi vs denmiş. kankiler hayatı bu kadar ciddiye almayın be valla bak bünyeye zarar
devamını gör...
telegram
arap sermayeli rus menşeili mesajlaşma programı. sahibi rus kökenlidir ama merkezi dubai'dedir.
devamını gör...
kadınların hala kapalı açık olarak ayrıştırılmasının nedeni
kadın kadındır. başını kapatmak ya da kapatmamak sadece tercih durumudur.
devamını gör...
yazarların başına gelen doğaüstü olaylar
ben de birkaç ay önce başımdan geçen olayı anlatayım.
sanırım mayıs ayıydı, karantina dönemleri olması lazım. çalıştığım şehirde tek başıma yaşıyorum, iş yerinde insan görürsem görüyorum yoksa insan gördüğüm yok. neyse bir gece yattım, uyumakta zorluk çekiyorum zaten. yan yatıyorum, tam dalmıştım ki arkamda birinin yattığı hissine kapıldım. yok ya falan diye uyumaya devam etmeye çalıştım ama artık uyuyamıyorum. sonra nefes seslerini duymaya başladım ama yine yok diyorum. az biraz sonra bu kez biri elini omzuma koydu ve tamam dedim, biri var arkamda küçücük yatakta iki kişi yatıyoruz. baktım artık olacak gibi değil dedim bari kim olduğunu öğreneyim. sen kimsin dedim, yaşlıca bir kadın sesi sen kimsin dedi. sinirlendim ulan, kirayı ben veriyorum gelmiş yatağıma yatmış bana sen kimsin diye soruyor. asıl sen kimsin dedim, bir isim söyledi şimdi ifşa etmeyeyim*. o isimde tanıdığım da sadece lise 1'de olmuştu. gitsene dedim, sen git dedi. neyse, baktım gidecek gibi değil bari muhabbet olsun dedim. çocuğun var mı dedim, torunlarım bile var dedi. insan sana birini ayarlayalım mı eli yüzü düzgün çocuksun der. neyse muhabbet de edemedik, öyle yatıyoruz mal mal. sonra dedim ki ben o tarafa dönsem bu ne yapacak ki, kaybolup gidecek. bir cesaret yatağın o tarafına döndüm, bir şey yok. uyumaya devam etmeye çalıştım. biraz geçti bu kez de yerden fısır fısır sesler geliyor. hay dedim gene geldiler, gözümü açtım yerde iki tane minik insan yatmış kendi aralarında konuşup duruyorlar. iyice sinirlendim, s... gidin lan bi uyutmadınız diye yastığımı fırlattım. onlar kayboldu bu kez dolabın kapısından biri başını çıkarmış bana kas göz yapıyor. kalkıp ona da bi s... çektim ve geri yattım. yine tam uykuya dalacağım, bu kez salondan fısır fısır sesler, korkmadı ya diğerlerini de çağırıp ses çıkaralım da kaçsın falan diyorlar. dedim siz kimi kaçırıyorsunuz, iyice de sinirlendim saat olmuş 5, iki saat sonra kalkıp işe gidicem. kalktım ışığı açtım bir sigara yakıp sinirimin geçmesini bekledim, sonra da yatıp iki saat uyudum. cinlere perilere inanmayan biri olarak yaşadığım tek cin görme vakası da böylece son buldu. zaten bir iki ay sonra daha büyük bir eve çıktım da kurtuldum.
sanırım mayıs ayıydı, karantina dönemleri olması lazım. çalıştığım şehirde tek başıma yaşıyorum, iş yerinde insan görürsem görüyorum yoksa insan gördüğüm yok. neyse bir gece yattım, uyumakta zorluk çekiyorum zaten. yan yatıyorum, tam dalmıştım ki arkamda birinin yattığı hissine kapıldım. yok ya falan diye uyumaya devam etmeye çalıştım ama artık uyuyamıyorum. sonra nefes seslerini duymaya başladım ama yine yok diyorum. az biraz sonra bu kez biri elini omzuma koydu ve tamam dedim, biri var arkamda küçücük yatakta iki kişi yatıyoruz. baktım artık olacak gibi değil dedim bari kim olduğunu öğreneyim. sen kimsin dedim, yaşlıca bir kadın sesi sen kimsin dedi. sinirlendim ulan, kirayı ben veriyorum gelmiş yatağıma yatmış bana sen kimsin diye soruyor. asıl sen kimsin dedim, bir isim söyledi şimdi ifşa etmeyeyim*. o isimde tanıdığım da sadece lise 1'de olmuştu. gitsene dedim, sen git dedi. neyse, baktım gidecek gibi değil bari muhabbet olsun dedim. çocuğun var mı dedim, torunlarım bile var dedi. insan sana birini ayarlayalım mı eli yüzü düzgün çocuksun der. neyse muhabbet de edemedik, öyle yatıyoruz mal mal. sonra dedim ki ben o tarafa dönsem bu ne yapacak ki, kaybolup gidecek. bir cesaret yatağın o tarafına döndüm, bir şey yok. uyumaya devam etmeye çalıştım. biraz geçti bu kez de yerden fısır fısır sesler geliyor. hay dedim gene geldiler, gözümü açtım yerde iki tane minik insan yatmış kendi aralarında konuşup duruyorlar. iyice sinirlendim, s... gidin lan bi uyutmadınız diye yastığımı fırlattım. onlar kayboldu bu kez dolabın kapısından biri başını çıkarmış bana kas göz yapıyor. kalkıp ona da bi s... çektim ve geri yattım. yine tam uykuya dalacağım, bu kez salondan fısır fısır sesler, korkmadı ya diğerlerini de çağırıp ses çıkaralım da kaçsın falan diyorlar. dedim siz kimi kaçırıyorsunuz, iyice de sinirlendim saat olmuş 5, iki saat sonra kalkıp işe gidicem. kalktım ışığı açtım bir sigara yakıp sinirimin geçmesini bekledim, sonra da yatıp iki saat uyudum. cinlere perilere inanmayan biri olarak yaşadığım tek cin görme vakası da böylece son buldu. zaten bir iki ay sonra daha büyük bir eve çıktım da kurtuldum.
devamını gör...
charles bukowski
kasabanın en güzel kızıyla yıllar önce kalbimi kazanmış ardından üslubu nedeniyle kişisel tarihimin tozlu raflarına kaldırılmışken, kitlelerin dehası'yla kendisine hayranlık duymamı sağlayan yazar. sırf kitlelerin dehası bile hayatın suratına niye tükürmekle kalmayıp işediğini, en gerçekçi eylemi olan yazmayı bile niçin yeterince umursamadığını anlamak için yeter.
satırlarıyla dünyayı onurlandırdığı için teşekkür ettiğim adam.
onun için yazmak para kazandıran bir boşaltım işlemiydi. boşaltım sırasında bir insan ne kadar ince olabilirse o kadar olmayı seçti.
satırlarıyla dünyayı onurlandırdığı için teşekkür ettiğim adam.
onun için yazmak para kazandıran bir boşaltım işlemiydi. boşaltım sırasında bir insan ne kadar ince olabilirse o kadar olmayı seçti.
devamını gör...
unutulmayan kitap başlangıç cümleleri
"gregor samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."
franz kafka -dönüşüm
franz kafka -dönüşüm
devamını gör...
carlos nakai
kızılderili flütü konusunda dünyada bir numara olarak gösterilen müzisyen. yememiş, içmemiş bunun yerine sedir ağacından yapılmış olan kızılderili flütünü yalayıp yutmuştur. çokları nakai'nin müzik hayatına ''kızılderili flütü'' çalarak başladığını düşünür lakin bu büyük bir yanılgıdır. bu yanılgıya düşenlere elbette kızmıyoruz, onları kınamıyoruz hatta onlara hak veriyoruz. *
zira adama bakıyorsunuz; geleneksel giysilerini üzerine geçirmiş, elinde kızılderili flütü var. native american müziği icra ediyor, artı navajo / ute melezi. hal böyle olunca geleneksel müzik tarzı ile yoğrulduğunu ve işe temelden koyulduğunu düşünüyorsunuz. oysa hikayesi bambaşka...
arizona üniversitesinde trompet ve müzik teorisi eğitimleri alıyor. sonrasında gidiyor donanmaya katılıyor. yani aklında kızılderili müziği yapmak gibi bir fikir yok. hatta köklerinden biraz uzaklaşmış. ona köklerini hatırlatan ne yazık ki bir trafik kazası oluyor. aslında iyi oluyor. tabi iyi olan trafik kazası geçirmesi değil, kazanın köklerini hatırlamasına vesile olması. * bu kaza sonrasında donanmadan ayrılmak zorunda kalıyor ve o da ne? kendisine bir kızılderili flütü hediye ediliyor. nakai için bu flüt bir dönüm noktası oluyor. ataları gibi rüzgara karşı at süremeyen nakai, bu flütle birlikte ruhunun derinliklerinde kalmış olan geçmişe özlemini bütün gücüyle mahmuzlayarak, dört nala koşmaya başlıyor. çok da iyi yapıyor. bu sayede biz de onun ruhumuzu dinlendiren ezgilerine kavuşmuş oluyoruz.
nakai'nin canyon trilogy ve earth spirit albümleri golden records ödülüne layık görüldü. sonrasında canyon trilogy albümü 1 milyon satışı da aşınca platinium records ödülünü de aldı. başlarda katıksız bir kızılderili müziği icracısıyken sonrasında tanınması ve dünya genelinde ciddi bir dinleyici kitlesine ulaşması, müziğini çeşitli kültürlerin müzikleri ile harmanlamaya başlamasına neden oldu. her koşulda dinlenesi bir adamdır.
şuraya en sevdiğim ezgisini bırakayım.
zira adama bakıyorsunuz; geleneksel giysilerini üzerine geçirmiş, elinde kızılderili flütü var. native american müziği icra ediyor, artı navajo / ute melezi. hal böyle olunca geleneksel müzik tarzı ile yoğrulduğunu ve işe temelden koyulduğunu düşünüyorsunuz. oysa hikayesi bambaşka...
arizona üniversitesinde trompet ve müzik teorisi eğitimleri alıyor. sonrasında gidiyor donanmaya katılıyor. yani aklında kızılderili müziği yapmak gibi bir fikir yok. hatta köklerinden biraz uzaklaşmış. ona köklerini hatırlatan ne yazık ki bir trafik kazası oluyor. aslında iyi oluyor. tabi iyi olan trafik kazası geçirmesi değil, kazanın köklerini hatırlamasına vesile olması. * bu kaza sonrasında donanmadan ayrılmak zorunda kalıyor ve o da ne? kendisine bir kızılderili flütü hediye ediliyor. nakai için bu flüt bir dönüm noktası oluyor. ataları gibi rüzgara karşı at süremeyen nakai, bu flütle birlikte ruhunun derinliklerinde kalmış olan geçmişe özlemini bütün gücüyle mahmuzlayarak, dört nala koşmaya başlıyor. çok da iyi yapıyor. bu sayede biz de onun ruhumuzu dinlendiren ezgilerine kavuşmuş oluyoruz.
nakai'nin canyon trilogy ve earth spirit albümleri golden records ödülüne layık görüldü. sonrasında canyon trilogy albümü 1 milyon satışı da aşınca platinium records ödülünü de aldı. başlarda katıksız bir kızılderili müziği icracısıyken sonrasında tanınması ve dünya genelinde ciddi bir dinleyici kitlesine ulaşması, müziğini çeşitli kültürlerin müzikleri ile harmanlamaya başlamasına neden oldu. her koşulda dinlenesi bir adamdır.
şuraya en sevdiğim ezgisini bırakayım.
devamını gör...