öz güveni artıran şeyler
allahın en kızdığı şey kibirdir.
fakat alimlerin vakarına kızmaz.
bilgili olun, kendinizi yetiştirin ve dik durun.
kendinize bol bol zaman ayırın.
ömrünüzü ve zamanınızı başkalarının saçmalıklarına harcamayın.
fakat bu gücünüzle iyilik yapmaktanda geri kalmayın.
başkalarına faydanız olmayacaksa ; özgüvenin ne anlamı kalırki.
fakat alimlerin vakarına kızmaz.
bilgili olun, kendinizi yetiştirin ve dik durun.
kendinize bol bol zaman ayırın.
ömrünüzü ve zamanınızı başkalarının saçmalıklarına harcamayın.
fakat bu gücünüzle iyilik yapmaktanda geri kalmayın.
başkalarına faydanız olmayacaksa ; özgüvenin ne anlamı kalırki.
devamını gör...
dijital oyun
dünya eğlence sektöründe amiral gemisi haline gelen oyunları üretmek eskisi kadar zor değil. işin püf noktası yazılımı yapılan oyunların kurgusu ve sürükleyiciliği. şimdiki gençlerin ve öğrenciler gözlerini bu sektöre dikmişler. kimi grup kurmuş, silindir savaşı denen oyunlar üretmiş, kiminin hayalinde yemek savaşı oyunu üretmek var. kimi lise öğrencisi kuntum quarted diye bir oyun üretmiş, kimi öğrenci tank savaşı oyunu geliştiriyor. yani bu oyunları üretmek hayal gücüne bağlı. resim çizmek gibi aynı.
devamını gör...
güzel ne güzel olmuşsun
şu lafın güzelliğine bakar mısınız...
devamını gör...
avrupalı kız vs türk kızı
(bkz: genelleme yapmanın mantıksızlığı) yapma işte genelleme yapma. emin ol avrupalı kizlar arasında da maddiyata önem veren çok. öyle 5 serisi 2003 model bmw'ye falan araba gözüyle bakmazlar, adamı öyle bı eziklerler ki hay anamdan doğduğum güne lanet olsun dersin sjsjsjjsj. bız iyisi mi türk kızlarının kıymetini bilelim.
devamını gör...
yazarların en köylü özelliği
salata tabağının dibinde kalan suyu dikip içmek.
devamını gör...
iorek byrnison (yazar)
az evvel ilk defa bir entrymi favlamayıp sadece oylayan yazar. genelde pata küte çift dikiş gidiyor. bildirimlerde sık karşılaşırız. dikkatimi çektin bak şimdi gardaş hayırdır neyini beğenmedin *
devamını gör...
renkli gözlü kadınlardaki çirkinlik oranının inanılmaz az olması
yine kadınlar ve yine ayrıştıran bir başlık.
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
tüm yazarların birbirinde güzel yorumları ve başlıkları var. herkes olabildiğince yorumlarını beğeniyorum.
devamını gör...
bir harry potter repliği bırak
"hayallere bağlanmak ve yaşamayı unutmak iyi değildir harry."
-albus dumbledore
-albus dumbledore
devamını gör...
çorum'da oğluyla kavga eden 2 çocuğu öldüren veli
bizim millet iyice kafayı yedi.
devamını gör...
normal sözlük teyzeleri
kendi halinde takılan teyzelerdir zira sözlüğün dayıları gibi elleri uçkurusunda akış kirliliği yaşatmazlar.
devamını gör...
picasa
bir çok kullanıcıya ilk shop deneyimini yaşatmış , 2016 yılında google tarafından kaldırılan bir fotoğraf düzenleme yazılımı.
devamını gör...
en ahmet kaya özelliğiniz
yazarlar hakkında bize çok güzel bilgiler vereceğini düşündüğüm özelliktir.
ben de doruklara sevdalandım mesela.
ben de doruklara sevdalandım mesela.
devamını gör...
normal sözlük'e katkı sağlamak için yazarların yapabilecekleri
başlık açmadan önce o başlığın farklı yazılmış veya aynı şeyi kasteden versiyonu olup olmadığını kontrol etmek, ara sıra ukde listesine girip bilginiz olan başlıkları açmak,* yazım yanlışlı başlıkları yazarına yahut moderatöre yollayıp düzeltme talep etmek gibi şeyler geldi aklıma şimdilik.
devamını gör...
huzursuzluk
(bkz: zülfü livaneli) ‘nin (bkz: doğan kitap) yayınevinden ocak 2017’de çıkan kitabıdır.
ibrahim isimli kahramanımızın, çocukluk arkadaşı hüseyin’in ölüm haberini aldıktan sonra, ikisinin de doğum yeri olan mardin’e gidip; hayatını araştırmasıyla gelişen olayların anlatıldığı güzel bir kitaptır.
kitap yazımı için livaneli’nin işid zulmüne maruz kalan ezidilerin yaşadıklarından ilham aldığı açıktır.(böylesine kötü gerçeklikler için ‘ilham’ gibi güzel bir kelime doğru bir tercih oldu mu emin değilim. esinlenmek olabilir miydi onu da bilmiyorum.) bu yüzden ezidiler ve ezidilik ile ilgili kıymetli bilgiler vermesi açısından da önemli bir kitap olduğunu düşünüyorum.
zulüm insanoğlunun hakikatidir. kitabı okuduğum süre zarfında içimde uyanan merhamet duygusu bana kendimi çok tuhaf hissettirdi. bir yandan merhamet sahibi olduğumu düşündüren bir vicdan mastürbasyonu ile kendimi iyi hissettim. sonra böyle hissettiğim için çok utandım. bu vicdani mastürbasyonun içimi birazcık olsun rahatlatmış olmasından utandım. sonra öfkelendim. kendime kızdım. bu anlık rahatlık hissi bugüne kadar savunduğum tüm değerlerime, etik anlayışıma, ahlakıma tersti, örtüşmüyordu. böyle bir insan olduğum için kendime çok öfkelendim… çünkü dostlarım, merhamet maalesef ki zulüm derdine deva olmuyor…
öfkelendim.
öfkelendim çünkü o vicdani rahatlama, bir kabullenişti…
kendime öfkelendim çünkü ahmet hamdi tanpınar’dan bir şey öğrenmiştim:
‘’zulmü her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur…’’
işte sanıyorum bu yüzden, denk geldiğimiz tüm zalimlere, zorbalara, zulümlere karşı öfkemizi diri tutmamız gerektiğine inanıyorum…
son olarak kesinlikle okunmasını tavsiye ettiğim bu kitaptan küçük bir anekdot paylaşmak istiyorum:
“harese nedir bilir misin oğlum?
arapça eski bir kelimedir.
bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
develerin çölde çok sevdiği bir diken vardır.
deve, dikeni yedikçe ağzı kanar.
tuzlu kanın tadı, dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider.
kanadıkça yer, bir türlü kendi tadına doyamaz…
ortadoğu’nun adeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.
kendi tadının kanından sarhoş olur...”
ibrahim isimli kahramanımızın, çocukluk arkadaşı hüseyin’in ölüm haberini aldıktan sonra, ikisinin de doğum yeri olan mardin’e gidip; hayatını araştırmasıyla gelişen olayların anlatıldığı güzel bir kitaptır.
kitap yazımı için livaneli’nin işid zulmüne maruz kalan ezidilerin yaşadıklarından ilham aldığı açıktır.(böylesine kötü gerçeklikler için ‘ilham’ gibi güzel bir kelime doğru bir tercih oldu mu emin değilim. esinlenmek olabilir miydi onu da bilmiyorum.) bu yüzden ezidiler ve ezidilik ile ilgili kıymetli bilgiler vermesi açısından da önemli bir kitap olduğunu düşünüyorum.
zulüm insanoğlunun hakikatidir. kitabı okuduğum süre zarfında içimde uyanan merhamet duygusu bana kendimi çok tuhaf hissettirdi. bir yandan merhamet sahibi olduğumu düşündüren bir vicdan mastürbasyonu ile kendimi iyi hissettim. sonra böyle hissettiğim için çok utandım. bu vicdani mastürbasyonun içimi birazcık olsun rahatlatmış olmasından utandım. sonra öfkelendim. kendime kızdım. bu anlık rahatlık hissi bugüne kadar savunduğum tüm değerlerime, etik anlayışıma, ahlakıma tersti, örtüşmüyordu. böyle bir insan olduğum için kendime çok öfkelendim… çünkü dostlarım, merhamet maalesef ki zulüm derdine deva olmuyor…
öfkelendim.
öfkelendim çünkü o vicdani rahatlama, bir kabullenişti…
kendime öfkelendim çünkü ahmet hamdi tanpınar’dan bir şey öğrenmiştim:
‘’zulmü her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur…’’
işte sanıyorum bu yüzden, denk geldiğimiz tüm zalimlere, zorbalara, zulümlere karşı öfkemizi diri tutmamız gerektiğine inanıyorum…
son olarak kesinlikle okunmasını tavsiye ettiğim bu kitaptan küçük bir anekdot paylaşmak istiyorum:
“harese nedir bilir misin oğlum?
arapça eski bir kelimedir.
bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
develerin çölde çok sevdiği bir diken vardır.
deve, dikeni yedikçe ağzı kanar.
tuzlu kanın tadı, dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider.
kanadıkça yer, bir türlü kendi tadına doyamaz…
ortadoğu’nun adeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.
kendi tadının kanından sarhoş olur...”
devamını gör...
birine kitap hediye etmek
hep yaptığım olaydır. sanırım hoşlanmıyor hediye ettiklerim. her şeyin en lüksünü en havalısını istiyorlar. kitaptan daha güzeli mi var anlayamadım..
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...