ebubekir efendi
osmanlı devleti tarafından, o zamanlar ingiliz sömürgesi olan güney afrika'ya gönderilen islam alimidir. 1814'de kuzey ırak, şehrizor'da doğmuş ve 1880'de cape town'da vefat etmiştir.
1862'de cape town'a yerleştikten sonra, afrikaans denilen felemenk dilini ve ingilizceyi kısa sürede öğrenip, oradaki müslümanlar arasındaki problemleri çözmüş ve ilim öğretmiştir.
aslında işin aslı şöyle olmuş. 1650'lerde emperyalist hollanda'lılar, malezya'yı, endonezya'yı işgal etmiş, sömürüyorlar ve çin'e, hindistan'a ticaret gemileri yolluyorlarmış.
tabi yol uzun, oralara gidene kadar on kere su bitiyor. o yüzden cape town bölgesine bazı hollanda'lılar yerleşmiş, gelen giden gemilere su, erzak veriyorlarmış. sonra bu hollanda'lılar fark etmişki, cape town'ın taşı toprağı altın, bereketli yerler, tarım yapmaya başlamışlar . bu sırada malezya'da bulunan müslümanlar isyan çıkarmış bazı hollanda'lıları öldürmüş ama sonuçta yenilmişler.
hollanda bu müslümanların kimini öldürmüş, kiminide cape town bölgesine sürgün etmiş. bu müslüman malaylar iki yüz yıl hollanda yönetiminde yaşamışlar.
ama sonra emperyalist ingiliz'ler cape towna gelip, buraları hollanda'lılardan almışlar.
güney afrika'nın siyahları, hayırdır birader kimin toprağını alıp, veriyorsunuz diyecek seviyede değillermiş.
20 - 30 yıl sonra, ingiliz'ler köleliği yasaklamışlar ve çiftliklerde çalışmak için hindistan'dan ücretli işçi getirmişler. zaten ne olmuşsa bundan sonra olmuş. çünkü malaylar, şafi mezhebinden ama yeni gelen hintli müslümanlar hanefi mezhebindenmiş.
bunlar, bir zaman sonra, birbirlerine kafa göz dalmaya başlamışlar. sen yanlış yapıyorsun, ben doğru yapıyorum derken, hergün kavga kıyamet, ortalığı çarşamba pazarına çevirmişler.
sonunda ingiliz vali, kraliçe victoria'ya mektup yazmış ve demiş ki, tamam, bende biliyorum coğrafya kaderdir ama benim ne suçum var, burada hergün sıkıntı hergün dert yaşıyorum. barbados valisi, bermuda valisi, bahamavalisi deniz, kum, güneş, tangalı kızlara valilik yapsın, ben burada hollanda kökenli beyazlar, siyahlar, müslümanlar her gün olay, her gün sıkıntı var. eğer böyle devam ederse, güney afrika'dan çektir olup kanada'ya gideceğim demiş. bunun üzerine kraliçe victoria, aman beyin göçü olmasın, kafası çalışan kaçmasın diyerek, mecburen sultan abdulaziz'e mektup yazmış ve olayı anlatmış. işte ebubekir efendi, güney afrika, cape town'a böyle gönderilmiş.
1862'de cape town'a yerleştikten sonra, afrikaans denilen felemenk dilini ve ingilizceyi kısa sürede öğrenip, oradaki müslümanlar arasındaki problemleri çözmüş ve ilim öğretmiştir.
aslında işin aslı şöyle olmuş. 1650'lerde emperyalist hollanda'lılar, malezya'yı, endonezya'yı işgal etmiş, sömürüyorlar ve çin'e, hindistan'a ticaret gemileri yolluyorlarmış.
tabi yol uzun, oralara gidene kadar on kere su bitiyor. o yüzden cape town bölgesine bazı hollanda'lılar yerleşmiş, gelen giden gemilere su, erzak veriyorlarmış. sonra bu hollanda'lılar fark etmişki, cape town'ın taşı toprağı altın, bereketli yerler, tarım yapmaya başlamışlar . bu sırada malezya'da bulunan müslümanlar isyan çıkarmış bazı hollanda'lıları öldürmüş ama sonuçta yenilmişler.
hollanda bu müslümanların kimini öldürmüş, kiminide cape town bölgesine sürgün etmiş. bu müslüman malaylar iki yüz yıl hollanda yönetiminde yaşamışlar.
ama sonra emperyalist ingiliz'ler cape towna gelip, buraları hollanda'lılardan almışlar.
güney afrika'nın siyahları, hayırdır birader kimin toprağını alıp, veriyorsunuz diyecek seviyede değillermiş.
20 - 30 yıl sonra, ingiliz'ler köleliği yasaklamışlar ve çiftliklerde çalışmak için hindistan'dan ücretli işçi getirmişler. zaten ne olmuşsa bundan sonra olmuş. çünkü malaylar, şafi mezhebinden ama yeni gelen hintli müslümanlar hanefi mezhebindenmiş.
bunlar, bir zaman sonra, birbirlerine kafa göz dalmaya başlamışlar. sen yanlış yapıyorsun, ben doğru yapıyorum derken, hergün kavga kıyamet, ortalığı çarşamba pazarına çevirmişler.
sonunda ingiliz vali, kraliçe victoria'ya mektup yazmış ve demiş ki, tamam, bende biliyorum coğrafya kaderdir ama benim ne suçum var, burada hergün sıkıntı hergün dert yaşıyorum. barbados valisi, bermuda valisi, bahamavalisi deniz, kum, güneş, tangalı kızlara valilik yapsın, ben burada hollanda kökenli beyazlar, siyahlar, müslümanlar her gün olay, her gün sıkıntı var. eğer böyle devam ederse, güney afrika'dan çektir olup kanada'ya gideceğim demiş. bunun üzerine kraliçe victoria, aman beyin göçü olmasın, kafası çalışan kaçmasın diyerek, mecburen sultan abdulaziz'e mektup yazmış ve olayı anlatmış. işte ebubekir efendi, güney afrika, cape town'a böyle gönderilmiş.
devamını gör...
normal sözlük kraliyet arması
21 mart 2021 - 28 mart 2021 kazananı 2448 puan ile köylü yazardan ironiler olmuştur.
ironilerini tescilletmenin mutluluğunu yaşayan yazarımızı tebrik ederim.*
d&r hediye çeki kendisine takdim edilecektir.
ironilerini tescilletmenin mutluluğunu yaşayan yazarımızı tebrik ederim.*
d&r hediye çeki kendisine takdim edilecektir.
devamını gör...
öğrencinin yüzüne hapşırıp yoluna devam eden kadın
içim parçalandı. kasıtlı olduğu da belli bence. kızın da masum bir insan çok olduğu belli ve maalesef kötülükler de çoğunlukla böyle insanların başına geliyor. dünyayı özetliyor gerçekten.
devamını gör...
vefasızlık
çağımızda sıkça görülür. bundan dolayı; iyilik yapmasaydım kötü olsaydım daha iyi olurdu, düşüncesine kapılıyoruz.*
devamını gör...
1000kitap
kısaltması 1k olan, okuduğunuz, okumayı düşündüğünüz ya da yarım bıraktığınız kitapları işaretleyip kütüphanenize ekleyebileceğiniz bir site. uygulaması da mevcut.
okuduğunuz kitap hakkında inceleme yapıp alıntı ekleyebilir hatta yapılan incelemeleri, alıntıları da okuyabilirsiniz. kitapları puanlayabilirsiniz. herhangi bir kitabı ya da yazarı takip ettiğinizde ana sayfanıza o yazarın okuyucularının yaptığı paylaşımlar çıkacaktır.
twitter'ın kitap için kullanıldığı bir versiyonu olarak düşünülebilir yani. gayet faydalı ve keyifli bir site.
edit: zamanında faydalı ve keyifli bir site olduğunu söylesem de ne yazık ki son zamanlarda fazlasıyla bozmuş site. sitenin bir suçu yok gerçi, günümüz insanı her şeyi bozduğu gibi bu siteyi de amacından farklı kullanıyor. facebook'tan fırlamış gibi gönderiler paylaşanlar, takibe takip diyen saçma bir kitle doğdu sitede. insanlar etkileşim almak, takip edilmek için saçma sapan şeyler paylaşır olmuşlar. kitap okuyanların sayısı ne yazık ki bu kitleyle başa çıkmaya yetecek gibi görünmüyor.
bu sayede, günümüzde insanların ilgi açı oluşunu ve beğenilme, popüler olma isteklerinin gün geçtikçe arttığı çıkarımını kolaylıkla yapabiliriz. kitaplar için açılan bir sayfayı bile bu niyetle kullandıkları göz önünde bulundurulursa, ciddi psikolojik ve sosyolojik çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum.
okuduğunuz kitap hakkında inceleme yapıp alıntı ekleyebilir hatta yapılan incelemeleri, alıntıları da okuyabilirsiniz. kitapları puanlayabilirsiniz. herhangi bir kitabı ya da yazarı takip ettiğinizde ana sayfanıza o yazarın okuyucularının yaptığı paylaşımlar çıkacaktır.
twitter'ın kitap için kullanıldığı bir versiyonu olarak düşünülebilir yani. gayet faydalı ve keyifli bir site.
edit: zamanında faydalı ve keyifli bir site olduğunu söylesem de ne yazık ki son zamanlarda fazlasıyla bozmuş site. sitenin bir suçu yok gerçi, günümüz insanı her şeyi bozduğu gibi bu siteyi de amacından farklı kullanıyor. facebook'tan fırlamış gibi gönderiler paylaşanlar, takibe takip diyen saçma bir kitle doğdu sitede. insanlar etkileşim almak, takip edilmek için saçma sapan şeyler paylaşır olmuşlar. kitap okuyanların sayısı ne yazık ki bu kitleyle başa çıkmaya yetecek gibi görünmüyor.
bu sayede, günümüzde insanların ilgi açı oluşunu ve beğenilme, popüler olma isteklerinin gün geçtikçe arttığı çıkarımını kolaylıkla yapabiliriz. kitaplar için açılan bir sayfayı bile bu niyetle kullandıkları göz önünde bulundurulursa, ciddi psikolojik ve sosyolojik çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum.
devamını gör...
kuzey ege'de görülen deniz salyaları
sözlükte bu konuda girilen görüş sayısı “kumpirin 40 tl olması” başlığının beşte biri değil. kumpir önemli elbette de, denizlerimiz elden gidiyor arkadaşlar hu.
ülkede bilimin sesini duymamak nedeniyle başımıza gelen bu durum giderek tehdit eden bir hal alıyor.
belki bir duyan olur:
yıllardır marmara denizi'ni araştıran deniz bilimci prof. dr. cemal saydam, ülkemiz denizlerinde yaşanan çevre felaketi ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. prof. saydam, tüm denizlerimizin çok kötü durumda olduğunun altını çizerek “yüzeyde yapılan temizlik çalışması iğne ile kuyu kazmak gibi. dipten oluşuyor, gördüğünüz kısım buzdağının görünen kısmı. mesela marmara denizi'ne kıyısı olan her kentin arıtma tesislerini verimli şekilde çalıştırması gerek. iski hariç kimse arıtma çalıştırmıyor. ya da zaten bir çok noktada zaten arıtma yok. iski de göz önünde olduğu için çalıştırıyor” dedi.
müsilajın geçtiğimiz senelerde de olduğunu, bu sene karadeniz'de balıkçıların balık tutmasını engelleyecek noktaya geldiğini anlatan saydam, “ama bu yıl marmara denizi'ne aşırı girdilerden dolayı olağanüstü çoğaldı. bunun olacağını öngörüyorduk. ‘marmara'nın üzerine bu kadar gitmeyin' dedik, çevre bakanlığına defalarca raporlar uyarılar sunduk ama bizleri kimse dinlemedi. bu artışı iklim değişikliğine bağlamanın sorunu çözeceğini sandılar diyen saydam, “birbirimizi suçlamanın zamanı geçti . bütün marmara havzasını tüm trakya'yı içine alan bir çerçevede bakarsanız bu soruna ancak 6/7 yıllık bir sürede çözüm bulabilirsiniz. tüm bunlar varken bile hala fabrikasından kırmızı boyayı marmara'ya veren işletmeler var. böyle insanların ibret için acımasızca cezalandırılması lazım. araştırın tek bir ceza göremezsiniz.
bilim insanlarına soruyorlar ‘ne yapacağız?' diye. ama adam gidip öte yandan zararlı atığını hala denize bırakıyor. böyle devam ederse kısa süre sonra önce marmara elimizden gidecek ve fakir bir ülkenin çocukları olacağız” dedi.
saydam, marmara denizi'nin ölmediğini ama can çekiştiği vurgulayarak “bunlar daha iyi günlerimiz. bir kere balığı unutun denizin dibi ağzı açık ölü balık kaynıyor. tedbir alınmaz ise daha da kötü olacak, koku sorunu da baş gösterecek” uyarısında bulundu.
umarım bir okuyan olur bütün bunları, en ağırı ise en sonunda geliyor:
balıklar şu an göç edemiyor. marmara'dan geçemiyor balıklar, karadeniz ve ege arasındaki bağlantı kesildi. balıklar göç etmeye alışmış, sistem onun üzerine kurulu. şimdi sistem bozuldu. ne olacağını kestiremiyoruz ama bir şeyler olacağını görüyoruz.
* balık popülasyonu hiç görülmemiş bir şey yaşıyor. 12 bin sene önce marmara'dan geçiş yokmuş, karadeniz ile ege ayrı ayrı denizmiş. şimdi 12 bin yıl öncesine döndük. denizler bağlı ama geçişi tıkadık. ne olacak? yaşayıp göreceğiz.
sesi duyan var mı?
ülkede bilimin sesini duymamak nedeniyle başımıza gelen bu durum giderek tehdit eden bir hal alıyor.
belki bir duyan olur:
yıllardır marmara denizi'ni araştıran deniz bilimci prof. dr. cemal saydam, ülkemiz denizlerinde yaşanan çevre felaketi ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. prof. saydam, tüm denizlerimizin çok kötü durumda olduğunun altını çizerek “yüzeyde yapılan temizlik çalışması iğne ile kuyu kazmak gibi. dipten oluşuyor, gördüğünüz kısım buzdağının görünen kısmı. mesela marmara denizi'ne kıyısı olan her kentin arıtma tesislerini verimli şekilde çalıştırması gerek. iski hariç kimse arıtma çalıştırmıyor. ya da zaten bir çok noktada zaten arıtma yok. iski de göz önünde olduğu için çalıştırıyor” dedi.
müsilajın geçtiğimiz senelerde de olduğunu, bu sene karadeniz'de balıkçıların balık tutmasını engelleyecek noktaya geldiğini anlatan saydam, “ama bu yıl marmara denizi'ne aşırı girdilerden dolayı olağanüstü çoğaldı. bunun olacağını öngörüyorduk. ‘marmara'nın üzerine bu kadar gitmeyin' dedik, çevre bakanlığına defalarca raporlar uyarılar sunduk ama bizleri kimse dinlemedi. bu artışı iklim değişikliğine bağlamanın sorunu çözeceğini sandılar diyen saydam, “birbirimizi suçlamanın zamanı geçti . bütün marmara havzasını tüm trakya'yı içine alan bir çerçevede bakarsanız bu soruna ancak 6/7 yıllık bir sürede çözüm bulabilirsiniz. tüm bunlar varken bile hala fabrikasından kırmızı boyayı marmara'ya veren işletmeler var. böyle insanların ibret için acımasızca cezalandırılması lazım. araştırın tek bir ceza göremezsiniz.
bilim insanlarına soruyorlar ‘ne yapacağız?' diye. ama adam gidip öte yandan zararlı atığını hala denize bırakıyor. böyle devam ederse kısa süre sonra önce marmara elimizden gidecek ve fakir bir ülkenin çocukları olacağız” dedi.
saydam, marmara denizi'nin ölmediğini ama can çekiştiği vurgulayarak “bunlar daha iyi günlerimiz. bir kere balığı unutun denizin dibi ağzı açık ölü balık kaynıyor. tedbir alınmaz ise daha da kötü olacak, koku sorunu da baş gösterecek” uyarısında bulundu.
umarım bir okuyan olur bütün bunları, en ağırı ise en sonunda geliyor:
balıklar şu an göç edemiyor. marmara'dan geçemiyor balıklar, karadeniz ve ege arasındaki bağlantı kesildi. balıklar göç etmeye alışmış, sistem onun üzerine kurulu. şimdi sistem bozuldu. ne olacağını kestiremiyoruz ama bir şeyler olacağını görüyoruz.
* balık popülasyonu hiç görülmemiş bir şey yaşıyor. 12 bin sene önce marmara'dan geçiş yokmuş, karadeniz ile ege ayrı ayrı denizmiş. şimdi 12 bin yıl öncesine döndük. denizler bağlı ama geçişi tıkadık. ne olacak? yaşayıp göreceğiz.
sesi duyan var mı?
devamını gör...
saian'ın parçalarında geçen mükemmel sözler
olmadı mı bir banka oturup ağladığın, düşlemedin mi yağmuru?
geçip karşısında kollarını bağladığın
ve hiç kopmadı mı seni hayata bağlayan sicim
ya da yaktığın sayfaların birkaç güzel için.
geçip karşısında kollarını bağladığın
ve hiç kopmadı mı seni hayata bağlayan sicim
ya da yaktığın sayfaların birkaç güzel için.
devamını gör...
mutlu bir evlilik için ilk şart
mutluluğa o kadar kafayı takmamak, biz de mutsuz oluruz diyebilmektir.
devamını gör...
çirkin olmak
kendine yakışan saç stilini, kıyafetleri, makyaj tarzını bulamamaktandır. yoksa olmaz öyle şey guzuum.
devamını gör...
52 mavi
dünyanın en yalnız balinası olarak da bilinir. genellikle balinaların çıkardığı ses frekansı 17-25 hertz aralığındadır. işte bizim yalnız balinamızın farkı burada ortaya çıkıyor çünkü kendisinin ses frekansı tam 52 hertz. diğer balinalar göre bir soprano olan bu balina, ne yazık ki frekans uyuşmazlığından dolayı iletişim kuramaz. tamamen yalnızdır, göç yoluna katılamaz, eş bulamaz. buna rağmen tam 20 yıldır şarkısına devam etmektedir.
bugün de 52 mavi için yakıyoruz.
bugün de 52 mavi için yakıyoruz.
devamını gör...
bir ömür nasıl yaşanır
ilber ortaylı'nın kendi yaşam tecrübesinden yola çıkarak ele aldığı kitabı. ilk yayınlanma tarihi 2019.
ilber ortaylı'nın başarısı ve deneyimleri gözardı edilemez . o yüzden ' bir ömür nasıl yaşanılır ?' sorusuna cevaplar arıyorsanız bu kitaptan başlayabilirsiniz.
ilber ortaylı'nın başarısı ve deneyimleri gözardı edilemez . o yüzden ' bir ömür nasıl yaşanılır ?' sorusuna cevaplar arıyorsanız bu kitaptan başlayabilirsiniz.
devamını gör...
yazarların favori siyah beyaz filmi
(bkz: schindler's list)
devamını gör...
normal sözlük 1. sikkim zirvesi
nepal'in doğusu, bhutan'ın batısı, çin'in güneyinde olan; hindistan'ın sikkim eyaletinde gerçekleşecek olan zirvedir. 50 litre ikinci kalite kımız ve 30 çift kızarmış bufalo billuru servis edilecek olan organizasyondur. yetkilisi benim, bana danışabilirsiniz. tarih bu ayın otuz biri.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
(...)heeeey!
ne duruyorsun be, at kendini denize.
geride bekleyenin varmış, aldırma;
görmüyor musun, her yanda hürriyet;
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
git gidebildiğin yere.
orhan veli- hürriyet
ne duruyorsun be, at kendini denize.
geride bekleyenin varmış, aldırma;
görmüyor musun, her yanda hürriyet;
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
git gidebildiğin yere.
orhan veli- hürriyet
devamını gör...
küfür etkisi yaratan ama küfür olmayan sözler
devamını gör...
sözlük yazarlarının sosyal hayatları
sosyal hayatı olan yallah başka sözlüklere biz burda asosyal koalalarız.
devamını gör...