müslime'nin dedesinin öz babası çıkması
yaa nasıl yorumlar okuyorum inanılır gibi değil. "bizim toplumumuzda cinsellik ayıp , günah olarak tabir edilip öyle görüldüğü için iste insanlar boyle birbirlerine halleniyorlar " demiş bir yorumcu. şaka mısınız siz ya! adam bildiğin pedofili. aile içinde tecavüz etmediği kız-erkek çocuk bırakmamış. neyin özgürlüğü pardon! batı ülkelerinde var özgürlük ama orada da pedofili vakaları var maalesef. bu kısıtlanmış olmaktan dolayı değil bu bir sapkınlık. bunu gidip başka bir başlıkta tartışabilirsin ama o konunun yeri burası değil.
midem bulanıyor, içim almıyor bu tarz haberleri. bazen de düşünüyorum bir yaratan varsa neden ya neden ufacık çocuklara böyle sapıklıkların yapılmasına göz yumuyor? "allah korudu" denir de bu küçücük yavruyu niye korumuyor o zaman? bir çocuklara, bir masum hayvanlara işkence, tecavüz haberlerinde cidden sorguluyorum bunu.
midem bulanıyor, içim almıyor bu tarz haberleri. bazen de düşünüyorum bir yaratan varsa neden ya neden ufacık çocuklara böyle sapıklıkların yapılmasına göz yumuyor? "allah korudu" denir de bu küçücük yavruyu niye korumuyor o zaman? bir çocuklara, bir masum hayvanlara işkence, tecavüz haberlerinde cidden sorguluyorum bunu.
devamını gör...
pontiac
1906 yılında general motors tarafından üretilmeye başlanan, 2009 yılında maddi sebepler ile üretimi durdurulan abd menşeli araba markasıdır. "poniyak" olarak telafuz edilse de biz onu ponciyak olarak biliriz.
pontiac sözcüğü 18. yüzyılda yaşamış olan ottowa kızılderili şefinin ve michigan’da bulunan bir bölgenin de adıdır.
bütün bunların ötesinde bir devrin çocuklarının çok iyi bildiği "kara şimşek" dizisinde michael knight'ın kullandığı "kitt" potiac'ın firebird trans-am modelidir.
pontiac sözcüğü 18. yüzyılda yaşamış olan ottowa kızılderili şefinin ve michigan’da bulunan bir bölgenin de adıdır.
bütün bunların ötesinde bir devrin çocuklarının çok iyi bildiği "kara şimşek" dizisinde michael knight'ın kullandığı "kitt" potiac'ın firebird trans-am modelidir.
devamını gör...
e-yds
ösym tarafından yapılan, önündeki e ile bir ilgisi olmayan, yalnızca istanbul, izmir ve ankara’da girilebilen ancak tüm başvurular 30 saniye içerisinde dolduğu için genelde girilemeyen, binlerce kişiyi mağdur eden sınavımsı.
bu sınava başvuru yapabilenlere plaket verilmeli ve sen bu başvuruyu yapabiliyorsan tüm zorlukları başarabilirsin denilerek sınavı geçti sayılmalı. güya elektronik ama yalnızca üç merkezde o da çok sınırlı sayıda kişi girebiliyor. saçmalıktan başka bir şey değil. dil sınavlarının ertelendiği, ama üniversitelerin dil şartını asla kaldırmadığı bu saçma pandemi döneminde insanları bu denli mağdur edenler utansın.
başvuru yapmanın geçmekten daha zor olduğu sınav.
bu sınava başvuru yapabilenlere plaket verilmeli ve sen bu başvuruyu yapabiliyorsan tüm zorlukları başarabilirsin denilerek sınavı geçti sayılmalı. güya elektronik ama yalnızca üç merkezde o da çok sınırlı sayıda kişi girebiliyor. saçmalıktan başka bir şey değil. dil sınavlarının ertelendiği, ama üniversitelerin dil şartını asla kaldırmadığı bu saçma pandemi döneminde insanları bu denli mağdur edenler utansın.
başvuru yapmanın geçmekten daha zor olduğu sınav.
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
bir arkadaşımı yazsam diğer arkadaşımın eksik kalacağı ve bu sebeple üzüleceğim başlıktır.
bu sebeple isim vermeyeceğim ama zaten o arkadaşlarım kendilerini biliyorlar.
bu sebeple isim vermeyeceğim ama zaten o arkadaşlarım kendilerini biliyorlar.
devamını gör...
mobil genelev
2003 yılında istanbul'da yaşanmış olan bir hadise. daha önce sokakta hayat kadını olarak çalışan 40 yaşındaki bir kadın 50 milyara bir otobüs satın alıp içine kabinler ve duşlar yaptırdı. eski tip bir 302'den müşterilerini duraktan alıp duraklara bırakan mobil bir genelev yarattı. bu olay o yıllarda epey gündem olmuştu. ilgili haberi şöyle bırakalım:www.hurriyet.com.tr/gundem/...
devamını gör...
yazarların gittiği en güzel şehir
prag güzeldi ya da ben küçükken çok güzel olarak aklımda kalmış. türkçülük yapmıyorum ama londra, rusya falan boş arkadaşlar sinop çok güzel bir şehir. çanakkale falan. bunu beğeneceklere de selamlar. haklıyım değil mi?
aynen.
aynen.
devamını gör...
tiktok hesabı olmayan ezik insan
ezik olduğumu öğrenmeme vesile olmuş başlık.
devamını gör...
8 bira içip caddelerde küfretmek
lükstür. 12'den 8 bira 96 yapar. 190'da kabahatler kanunundan gürültü cezası. etti sana 286. 14'te biranın yanına cips mips. 300ü geçer. fakirseniz oturun evinizde aksiyon aramayın.
devamını gör...
park jimin
13 ekim 1995 güney kore - busan doğumlu şarkıcı, profesyonel dansçı ve söz yazarı. birçok ses eleştirmeninden tam puan alan ve sesiyle onları büyüleyen biri. ortalama tenor'un (en tiz erkek sesi) göğüs aralığı genellikle g4 civarında zirve yaparken, jimin c#5 civarında zirveye çıkıyor. araştırmalarıma göre bu, jimin'in ortalamadan 6 nota daha yüksek şarkı söylediği anlamına geliyor.
yüksek nota derlemeleri:
diğer grup arkadaşları jung hoseok ve jeon jungook ile gerçekleştirdiği dans performansı:
yeteneği dışında kişiliğinden de kısaca bahsedecek olursam, yardımsever ve fazla saygılı biri. koreliler zaten genel olarak yaş konusuna çok dikkat ediyorlar, kendilerinden bir yaş bile büyük olsa bir başkasına fazlaca saygı duyabiliyorlar. onun dışında, grubun en düşünceli kişisi diyebilirim. sahnede biri düşse ilk endişelenen ve o kişinin yanına giden veya sahnede o an gidemese de gözleriyle nasıl olduğunu soran her zaman jimin olur. üyelerin yemek yiyip yemediğini her zaman takip etmeye çalışan, onların en zor zamanlarında yanında olan da hep jimin'dir.
ve son olarak, jimin'in bal sesini dinleyebileceğiniz şarkı önerilerim için:
serendipity
filter
lie
promise.
yüksek nota derlemeleri:
diğer grup arkadaşları jung hoseok ve jeon jungook ile gerçekleştirdiği dans performansı:
yeteneği dışında kişiliğinden de kısaca bahsedecek olursam, yardımsever ve fazla saygılı biri. koreliler zaten genel olarak yaş konusuna çok dikkat ediyorlar, kendilerinden bir yaş bile büyük olsa bir başkasına fazlaca saygı duyabiliyorlar. onun dışında, grubun en düşünceli kişisi diyebilirim. sahnede biri düşse ilk endişelenen ve o kişinin yanına giden veya sahnede o an gidemese de gözleriyle nasıl olduğunu soran her zaman jimin olur. üyelerin yemek yiyip yemediğini her zaman takip etmeye çalışan, onların en zor zamanlarında yanında olan da hep jimin'dir.
ve son olarak, jimin'in bal sesini dinleyebileceğiniz şarkı önerilerim için:
serendipity
filter
lie
promise.
devamını gör...
ast
piyanist isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.
genellikle askeriyede kullanılan bir kelimedir. 'derece yönünden alt' anlamına gelir.
örneğin teğmen, üsteğmenin astıdır. binbaşı, yarbayın astıdır.
genellikle askeriyede kullanılan bir kelimedir. 'derece yönünden alt' anlamına gelir.
örneğin teğmen, üsteğmenin astıdır. binbaşı, yarbayın astıdır.
devamını gör...
artı oy vermede cömert olan yazarlar
elleri dert görmesin allah klavyelerine zeval vermesin temennisinde bulunduğum yazarlardır.
teşekkürler.
teşekkürler.
devamını gör...
ünlü olma şansınız olsa hangi yolla ünlü olurdunuz sorunsalı
komedi dükkanında tolga çevik'e eşlik eden hande soral'ın keşfedilip birden ünlü olması gibi, çöpe atılan fotoğraflarının son anda farkedilip ünlü olan burak özçivit gibi, etiler'de falcılık yaparken doğru kişiye denk gelmesiyle müzik dünyasına giriş yapan cem adrian gibi, köpeğini gezdirirken sokakta keşfedilen barbara palvin gibi, ya da ajanslara giderken asansörde yönetmene denk gelip beni keşfetmesi gibi ünlü olmak hayallerimin arasındayken ben de bu şans varken işlerin tersine dönüp tolga çevik'le bir araya geldiğim bölümdeki sahnelerin yayınlanmamış veya benim sahnelerin montajla atılması, çöpe atılan fotoğraflarımın farkedilmeden çöp konteynerını boylaması, etiler de falcılık yaparken yanlış kişiye denk gelip kötü yola düşebileceğim, bindiğim asansörün bozulup içinde mahsur kalıp asla bir yönetmen tarafından keşfedilemeyeceğim ve en kötüsü de köpeğimi gezdirirken benim değil de köpeğimin meşhur olması gibi olasıkların ağır basması sonucu asla ünlü biri olamayacağım farkettiğim durumdur.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük,
yönetimin müdürümü zorla izne çıkarttığı söylentileri ve babamın kemoterapiye başlayacağı gerçeği ile uyandım bu güne.
günün kalanı nasıl gider bilemiyorum ama sanki gidip kendime bir papatya çayı yapsam iyi gelecek.
o zaman bu sabah hepinize benden papatya çayı, hem ağrılarınıza iyi gelir, hem pamuk gibi gezersiniz.
yönetimin müdürümü zorla izne çıkarttığı söylentileri ve babamın kemoterapiye başlayacağı gerçeği ile uyandım bu güne.
günün kalanı nasıl gider bilemiyorum ama sanki gidip kendime bir papatya çayı yapsam iyi gelecek.
o zaman bu sabah hepinize benden papatya çayı, hem ağrılarınıza iyi gelir, hem pamuk gibi gezersiniz.
devamını gör...
#emineyekimtecavüzetti
t: twitter'da gündem olan tag.
film konusu gibi geliyor değil mi? bir filmde izlesek oturup ağlardık. fakat film değil, gerçek, hem de insana tokat gibi çarpan bir gerçek fakat alıştırıldığımız ve belki de alışmaya müsait olduğumuz için ağlamıyoruz! çocuk şu an çocuk izlem merkezi'ndeymiş, güvende yani. hatta 3 kişinin de ismini vermiş. %50 zihinsel engelli diye umarım dediklerine itibar etmezlik yapmazlar.
dünyanın çivisi çıktı. köylüler bildiği halde göz yummuş belli, hatta aileye yüklenmişler. bir de böyleleri namuslu kadın istiyoruz diye geçinirler kendi namussuzluklarına bakmadan. şahsiyet (dizi) izleyenler bilir, bu insanlıktan nasibini alamamış kişiler sırf kendi çıkarları için bir aileyi yok bile ederler. artık cezaları neyse çeksinler, lütfen salmayın şu canileri aramıza.
film konusu gibi geliyor değil mi? bir filmde izlesek oturup ağlardık. fakat film değil, gerçek, hem de insana tokat gibi çarpan bir gerçek fakat alıştırıldığımız ve belki de alışmaya müsait olduğumuz için ağlamıyoruz! çocuk şu an çocuk izlem merkezi'ndeymiş, güvende yani. hatta 3 kişinin de ismini vermiş. %50 zihinsel engelli diye umarım dediklerine itibar etmezlik yapmazlar.
dünyanın çivisi çıktı. köylüler bildiği halde göz yummuş belli, hatta aileye yüklenmişler. bir de böyleleri namuslu kadın istiyoruz diye geçinirler kendi namussuzluklarına bakmadan. şahsiyet (dizi) izleyenler bilir, bu insanlıktan nasibini alamamış kişiler sırf kendi çıkarları için bir aileyi yok bile ederler. artık cezaları neyse çeksinler, lütfen salmayın şu canileri aramıza.
devamını gör...
evde ayakkabıyla gezen insan
aaaa beni anlatan başlık açmışlar şeklinde tepki verdiren başlık. benimdir efenim bu. ayrıca ajanslardan gelen son habere göre ne sitkom karakteriyim ne de ecnebiyim, yani öyle diyollaaa.
e kardeş ne demeye giyiyorsun? derseniz de anlatıverem gari. belki aranızda benim gibi ağrıları olan birileri vardır da çareyi buluverirler. yalnız dikkat, tanım birazcık uzun.
uzun yıllar boyunca gece gündüz fark etmeksizin bacaklarımda ağrılar oldu. kaç tane doktora gittiysem de hepsinden şu cevabı aldım "büyüme ağrısıdır, geçer".
doktordur dedik, vardır bi bildiği dedik; geçmesini bekledik ama geçmedi. tabi bu arada benim ağrıların şiddeti arttı. ağrılardan ağlarken sızarsam uyuyabiliyordum. yoksa uyutmuyordu meret. bu sıralarda doktorun biri huzursuz bacak sendromu olabilir dedi. sonunda farklı bi cümle duymuş olmanın verdiği sevinçle onu araştırdık, yapılması gerekenleri yaptık, ettik falan ama i ih. benim ağrılar aynı devam. ben yine doktor doktor gezerken bir gün bi doktor dedi ki "sende düz tabanlık var". kendimden emin şekilde dedim ki, "yooo onun da kontrolü yapıldı, düz taban değilim ben". doktor hanım* "bi de ben tetkik edeyim" dedi ve muayene etti kiii bin-go. normalde düz tabanlık doğuştan gelen bi durummuş lakin çok az bi oran da olsa sonradan oluşan düz tabanlık diye bir şey varmış ve bendeniz bu az orandaki insan topluluğunun içine girmeyi başarmışım *. iyi tamam teşhisi koyduk, peki nedir bu? dedim veee olaylar başladı. benim ayakta oluşan taban dengesizliği sebebiyle kaslarım ve iskeletim hasar görüyormuş. bu yüzden de ben yıllardır bacak ağrısı çekiyormuşum. hatta bu yüzden gencecik yaşımda bi de bel fıtığım var*. neyse. sonra ben yine dedim ki, ne olduğunu öğrendik, peki şimdi ne yapacağım? doktor hanım da dedi ki, bir medikale gideceksin ve kendine özel tabanlık yaptırıp devamlı kullanacaksın. o da neymiş, yeniyor muymuş? falan diye işin goygoyuna bakarken bi taraftan da gidip kendime bi tabanlık yaptırdım*. tamam bu sefer bitti derken de ayakkabı sorunu ile karşılaştım. ayakkabıya ayağım sığarsa tabanlık; tabanlık sığarsa benim ayak sığmıyordu. normal ayak numaramdan epeyce büyük ayakkabılar alarak bu sorunu da bi şekilde halletmiş oldum. eh dedim tamam artık, göreyim bunca emek ağrıları geçirecek mi? geçti dostlar... tabanlığı kullandıktan sonra gelen o his gerçekten dünya varmış dediğim nadirane anlardan birini yaşatan histir. her ne kadar ayağımda yarı yarıya düz tabanlık olsa da, bel fıtığı sahibi olsam da artık ağrılarım yok ya, bu bana yetiyor.
şimdi konunun başına dönersek, tabanlık kullanımı beni rahatlattığı için sadece evde giydiğim özel bi spor ayakkabım var. haliyle ben de bu başlıktaki gruba dahil oluyorum.
işte böyle sayın yazarlar. öyle kafanıza göre hemencik insanları kategorize etmeyin sitkom karakteri, ecnebi vs diye. konuyu biraz deşince altından bi kürek gübre* çıkar da kalıverirsiniz öyle. haydi selam ile.
e kardeş ne demeye giyiyorsun? derseniz de anlatıverem gari. belki aranızda benim gibi ağrıları olan birileri vardır da çareyi buluverirler. yalnız dikkat, tanım birazcık uzun.
uzun yıllar boyunca gece gündüz fark etmeksizin bacaklarımda ağrılar oldu. kaç tane doktora gittiysem de hepsinden şu cevabı aldım "büyüme ağrısıdır, geçer".
doktordur dedik, vardır bi bildiği dedik; geçmesini bekledik ama geçmedi. tabi bu arada benim ağrıların şiddeti arttı. ağrılardan ağlarken sızarsam uyuyabiliyordum. yoksa uyutmuyordu meret. bu sıralarda doktorun biri huzursuz bacak sendromu olabilir dedi. sonunda farklı bi cümle duymuş olmanın verdiği sevinçle onu araştırdık, yapılması gerekenleri yaptık, ettik falan ama i ih. benim ağrılar aynı devam. ben yine doktor doktor gezerken bir gün bi doktor dedi ki "sende düz tabanlık var". kendimden emin şekilde dedim ki, "yooo onun da kontrolü yapıldı, düz taban değilim ben". doktor hanım* "bi de ben tetkik edeyim" dedi ve muayene etti kiii bin-go. normalde düz tabanlık doğuştan gelen bi durummuş lakin çok az bi oran da olsa sonradan oluşan düz tabanlık diye bir şey varmış ve bendeniz bu az orandaki insan topluluğunun içine girmeyi başarmışım *. iyi tamam teşhisi koyduk, peki nedir bu? dedim veee olaylar başladı. benim ayakta oluşan taban dengesizliği sebebiyle kaslarım ve iskeletim hasar görüyormuş. bu yüzden de ben yıllardır bacak ağrısı çekiyormuşum. hatta bu yüzden gencecik yaşımda bi de bel fıtığım var*. neyse. sonra ben yine dedim ki, ne olduğunu öğrendik, peki şimdi ne yapacağım? doktor hanım da dedi ki, bir medikale gideceksin ve kendine özel tabanlık yaptırıp devamlı kullanacaksın. o da neymiş, yeniyor muymuş? falan diye işin goygoyuna bakarken bi taraftan da gidip kendime bi tabanlık yaptırdım*. tamam bu sefer bitti derken de ayakkabı sorunu ile karşılaştım. ayakkabıya ayağım sığarsa tabanlık; tabanlık sığarsa benim ayak sığmıyordu. normal ayak numaramdan epeyce büyük ayakkabılar alarak bu sorunu da bi şekilde halletmiş oldum. eh dedim tamam artık, göreyim bunca emek ağrıları geçirecek mi? geçti dostlar... tabanlığı kullandıktan sonra gelen o his gerçekten dünya varmış dediğim nadirane anlardan birini yaşatan histir. her ne kadar ayağımda yarı yarıya düz tabanlık olsa da, bel fıtığı sahibi olsam da artık ağrılarım yok ya, bu bana yetiyor.
şimdi konunun başına dönersek, tabanlık kullanımı beni rahatlattığı için sadece evde giydiğim özel bi spor ayakkabım var. haliyle ben de bu başlıktaki gruba dahil oluyorum.
işte böyle sayın yazarlar. öyle kafanıza göre hemencik insanları kategorize etmeyin sitkom karakteri, ecnebi vs diye. konuyu biraz deşince altından bi kürek gübre* çıkar da kalıverirsiniz öyle. haydi selam ile.
devamını gör...
kedi beslemek
benim de beslediğim çok güzel bir hanımefendi var ama bugün bir şey oldu ve bir anda sinirlenip, herkese saldırmaya başladı. vee maalesef önüne çıkan ilk kişi bendim... ona zarar gelmesinden korktuğum için sert davranamadım ve elinden de kurtulamadım... sağ olsun elim, ayağım mahvoldu. durulmayınca barınaktan gelip yakalayıp, götürdüler. kuduz olup olmadığını anlamak için bir süre orada kalacakmış. tabii ben de hemen hastaneye gittim tedbir için aşımı falan oldum. çok korkunç bir gün geçirdimm. neler olduğunu hatırlamıyorum bile. hayatımda bu kadar korktuğum çok az an olmuştur. hareket bile edemedim. evdekiler anlatıyor. neden böyle yaptığını da hiç anlamadım. kucağımdaydı sonra attı kendini yere kaçmam için fırsat bile vermedi. normalde böyle bir kedi de değildir. arada oyun oynarken çizerdi ama normalde hiç saldırmazdı bana. şimdi neler olacak bilmiyorum ama çok özledim kızımı.
devamını gör...
can dündar
sedat pekerin 8. videosunda bahsettiği tır meselesinden sonra aklanmış gazeteci.
devamını gör...
