değerli yazarlar,
kafa sözlüğün 800 tanım giren ilk 100 kişiye 50 tl. d&r hediye çeki kampanyası sonuçlanmış, yapılan bildiriyle bu çeklerin dağıtılacağı duyurulmuştur.

oturduğum yerde, kafa sözlüğün daha önce de yaptığı 'köy okuluna kitap ' yardımı gibi sosyal etkinlikler geldi aklıma. bence son derece güzel ve duyarlı etkinlikler bunlar.

bunu yönetim yaptı,
biz yazarlar neden yapmayalım, dedim birden kendime ve bu düşüncemi siz değerli sermaye düşmanı yazar arkadaşlarımla paylaşmak istedim.

toplam bedel kadar kitap, kırtasiye malzemesi, yine tespit edilecek ihtiyaç sahibi bir okula verilebilir diye düşündüm.

bilemiyorum, iyi mi ettim kötü mü ?

( konuyla ilgili bir çok başlıkta olduğu gibi sessiz kalınmayıp, olumlu veya olumsuz düşüncelerin paylaşılması, sürecin nasıl ilerleyeceğine katkı yapacaktır. )

edit: kabul edilmesi halinde, yönetimin bu konuda aktif rol alıp, ihtiyaç sahibi okul belirleme ve sureci ilerletme konusunda, yine aktif rol alacağına inanmak istiyorum.

edit: bu düşüncemi tamamen iyiniyetle attım ortaya, bu #462880 entry'de söylendiği gibi aptallık olsun diye değil.

tanımda, özellikle iki kez
' aptalca ' kelimesini kullanmışsınız.
doğrusu aptallık olsun diye düşünüp ortaya attığım bir mesele değildi.

anlamlı birşeylere imza atmaya hasret bir ülkede yaşıyoruz.
sözlük ilk kurulduğunda yönetim, köy okuluna kitap kampanyası yaptı, çok da güzel oldu, hepimiz destekledik.

benim de aklıma bu geldi ve, bireysel olarak hakkımdan vazgeçiyorum deyip, meselenin duyuna kalmasına sebebiyet vermek yerine, böyle birşey yapabiliriz dedim.
amacım 'aptallık ' yapmak değildi.
buna katılmayabilirsiniz, ancak keşke daha uygun bir lisan ile bu düşüncenizi ortaya koymayı deneseydiniz.
üzüldüm doğrusu.
devamını gör...

asıl soru, sözlüğe 5 gün önce kaydolmuş bir yazar bu bilgiyi nasıl biliyor?

evet, bence siz de biliyorsunuz hehehe...
devamını gör...

yeterince büyüdüğü için.
birazda başkaları büyüsün.
devamını gör...

fyodor dostoyevski
"anna, en üzüntülü ve sevinçli anlarımı seninle bölüştüm. tek başıma aşamayacağım zorlukları seninle aştım. ve şunu unutma ki seni büyük bir tutkuyla sevdim. bir kere bile aldatmadım, düşüncede bile."
devamını gör...

dinlemekten her daim çok büyük zevk aldığım, finlandiya'nın soğuk ve karamsar havasını yaptıkları müziğe çok iyi yedirip bunalımın dibine vuran grubum.
1989'da bir kaç demoyla başlayıp, 2005'te the funeral album ile biten müzik kariyerleri, işe death metal yaparak başlayan ilk kadronun neredeyse tamamen değişmesi ve miika tenkula'nın da etkisiyle daha melodik ve melankolik bir yapıda şekillendi. sert, karanlık ve her şeyden önce - kimilerinin basitlik olarak algıladığı - temiz ve net bir sounda sahiptiler.
devamını gör...

pandemi hepimizi eve kapattığında can dündar'ın youtube kanalında hasret'in eşi yeter gültekin ile yapılmış bir söyleşiye denk geldim. söyleşi

hasret 22 yaşında yakıldığında eşi hamileymiş. genç adam evladını hiç görmeden hayattan koparılmış. bugün 28 yaşında olan oğlu roni ise babasına hasret kalarak bu yaşına gelmiş.

bugün sorsam neden bu hasret yaşandı diye kim mantıklı bir cevap verebilir? sahiden merak ediyorum neden?
devamını gör...

toplumun ahlakına zarar vermiyorlar, toplum zaten ahlaksız.
devamını gör...

bu da bir genelleme. insanlar sadece bir şey yaptıkları, bir şeye inandıkları için salak ya da zeki olmazlar zira insanlar tipleme değildir. buna benzer tanımları yazmaktan da gerçekten bıktım.

(bkz: tip ve karakter farkı)
devamını gör...

gdo'lu olduğu bilgisi nedeniyle önyargıların var olduğu bitki. insan ve hayvan besini olarak kullanılan soya aynı şartlarda üretilmez. insanların besin olarak kullandığı soyada gdo bulunmaz, yasaktır.

buna ek olarak üretilen soyanın çok az bir miktarı insanlar içindir. asıl çevre tahribatı yaratan ve uğruna ormanların katledildiği soya fasulyesi hayvan yemi olarak üretilir. gdo'lu soya yeminin türkiye'de kullanımı serbest. henüz geçtiğimiz şubat ayında dört adet genetiği değiştirilmiş soya fasulyesinin 10 yıllık süreyle yine yem olarak kullanımına bakanlık tarafından onay verildi. gdo'lu beslenen canlıların ürünlerinde ise ürün etiketinde bununla ilgili bir uyarı ekleme zorunluluğu bulunmuyor.
devamını gör...

kuzey avrupa rönesansının öncülerinden flaman ressam.
en ilginç özelliklerinden biri tablolarına imza atan ilk ressamlardan biri olması. o zamana kadar ressamlık herhangi bir zanaatkarlık gibi görülüyordu bu yüzden de ressamlar eserlerini pek imzalamazdı.
glasis tekniğini kullanarak kimsede görülmemiş resimler yaptı.
gerçekçi portreler yapmasıyla da zamanının devrimcisi olmuştur.
portrait of a man ismiyle yaptığı şu portrenin otoportre olduğu düşünülüyor.
zamanına uygun olarak gerçekçi ve sembolist tarzları birbirine karıştırarak kullanmıştır. sembolizm ve ikonografiyi genellikle arkaplanda kullanmıştır.

the arnolfini wedding

the lucca madonna
devamını gör...

benim seninle oturacağım çantaya ne ilahi adalet sığar ne dialektik.
devamını gör...

bonservisi elinde genç yetenek.
kafa sözlük yönetimi durur mu? kaptı hemen.
devamını gör...

buralara artık kimsecikler yazmaz oldu
dilim dillendi, kalemim susmaz oldu
yok mu karşıma çıkacak deli bir aşık
kabardı duygularım, yüreğime sığmaz oldu
devamını gör...

açılımı "advanced total traction engineering system for all-terrain" olan, nissan'ın 1987 yılında çıkardığı ve o günden bu yana geliştirerek kullanmaya devam ettiği 4 tekerden çekiş sisteminin adıdır.. her ne kadar nissan skyline serisi ile meşhur olmuş olsa da bir kaç başka nissan modelinin yanı sıra, bir kaç infiniti modelinde de kullanılmıştır..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
araçta arka diferansiyelin üstünde bir yağ pompası vardır, gücü şanzımandan ön tekerlere gönderecek olan transfer kutusundaki kavramaya basınç uygulamaktadır.. ne kadar çok basınç uygularsa, kavrama o kadar çok kavrar, ne kadar çok kavrarsa, ön tekerlere o kadar çok güç iletilir.. yağ pompası tarafından ne kadar çok basınç uygulanacağı ise her bir tekerin hızını ölçen abs sensörlerinden gelen bilgileri okuyan ecu tarafından kontrol edilir..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ilk olarak 1987'de nissan bluebird'de kullanılmıştır.. mekanik olarak çalışıyordu ve normal bir 4 çeker araçtı, sadece adı attesa idi..

ardından 2000+ attessa geliştirmesi yapılmıştır, elektronik sistemler eklenmiştir, motor boyuna konulmuştur, önden çekişli gibi yapılmış ama arkaya da şaft gitmektedir, söz konusu kavrama ilk olarak arka diferansiyele konulmuştur, normalde önden çeker ama ön taraf patinaja düştüğünde kavrama çalışmaktadır ve gücün %50'sine kadar olan kısmını arkaya iletmektedir..

1989 yılında attesa ets çıkarılmıştır, ilk olarak skyline gt-r r32 ile tanıtılmıştır.. bildiğimiz attesa doğmuştur..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(üstteki resimde transfer kutusuna giren siyah hortumu görüyorsunuz.. transfer kutusundaki ön tekere gücü iletecek kavramaya basıncı uygulayacak yağ, bu hortumdan gitmektedir..)

1995 yılında nissan skyline gt-r r33 ile attesa ets pro tanıtılmıştır, yani asıl attesa sistemi budur,, nissan skyline gt-r r34, v-spec versiyonları, tüm bilinen gt-r'lara konulmuştur.. "pro" olmayan düz attesa'ya kıyasla, ets'de sadece ön ve arka tekerler arasında tork yönlendirmesi yapılabiliyorken ets pro'da buna ek olarak arka tekerlerde kendi aralarında da tork yönlendirmesi yapılabilmektedir..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(yukarıdaki iki resim, r33 gt-r'daki attesa ets pro sisteminden fotoğraflardır.. üstteki resim arka koltukların arkasında, bagaj-pandizot bölgesindeki bu sistemi yöneten kontrol ünitesinin görüntüsüdür.. alttaki ise r32'deki gibi transfer kutusundaki kavramaya giden yağı taşıyan hortumun bağlantısıdır.)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(kavramaya giden yağın deposu)

attesa ile ilgili ilginç olan bir nokta, sistem fabrika çıkışı olarak azıcık, birazcık, küçücük, arkadan kaymaya, yani oversteer'e müsaade edecek şekilde ayarlanmıştır.. bunun sebebi kontrolü ele alıp kurtarması daha zor olan önden kayma, yani understeer ihtimalini ortadan kaldırmak içindir..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
r35 gt-r'daki attesa sisteminin bunlardan farkı ise; aracın şanzımanı arka diferansiyelin önünde olduğu için, sistem buna göre dizayn edilmiştir..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hakkında bilinen çoğu şeyin bilinenin aksine olduğu üstün insan. hadi bu tanımı bir kerre daha okuyalım.
devamını gör...

"esmersen güzelsin"

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

vatan evladının, hiç bir ilgisi, alakası, haberi bile olmadığı savaşa kurban verilen savaştır, bahanesi nato ya , amerika'ya yaranmak ve bunların bizi rusya'nın yayılmasından korumak olduğu denir.
zaten kore'de rusların destek verdiği çin ve kuzey koreli lere karşı savaş vermiştir.
neyse olmuş geçmiş artık, allah orda vefat edenleri rahmet eylesin, mekanları cennet olsun.
devamını gör...

bir aptal olduğum için her şeye kırılıyorum bu yüzden en çok neye kırıldığımı bulamadım.
devamını gör...

en büyük sorunsal aşıdan önce test yapılmaması. koronalı bir hastaya aşı yapılmasının risklerini konuşan bir sürü uzman var. peki neden aşıdan önce test yapılmıyor? özellikle alerjik bünyeye sahip olan insanlara ihtimam gösterilmesi gerekirken aşıdan sonra 15 dakika hastanede bekleyin bir şey olmazsa gidebilirsiniz deniliyor. ağrı kesiciye dahi alerjim olduğunu önüme gelen her doktora söylediğim halde "bir şey olmaz" şeklinde aşırı bilimsel bir cevapla biontech aşısını olmuş bulundum. aşıdan tam bir buçuk gün sonra ise dizlerimden sırtıma yoğun eklem ağrıları, yüksek ateş ve böbrek sancısıyla acillik oldum. acilde dalga geçer gibi "aşı olmadan önce alerjinizi neden söylemediniz?" diye soruldu..
devamını gör...

gösterime girer girmez heyecanla sinemaya koştuğum filmdi. filmin ismi türkçe'ye van gogh: sonsuzluğun kapısında şeklinde çevrilmiştir.

filmde van gogh'u usta oyuncu willem defoecanlandırıyor. canlandırıyor diyorum çünkü performansıyla hem deliliği hem dahiliği durmaksızın hissettirdi. her bir anında van gogh'u yaşıyordu sanki, çokkatmanlı bir seyirdi benim için.

biyografi niteliği taşıyan filmde van gogh'un hayatına dair sunulanlar çok çarpıcı ve etkileyici. pek çok sahnede çıkmazlar ve anlaşılmazlıklara rağmen van gogh'un güçlü tutkusunu görüyoruz. doktoruyla, kardeşiyle, ressam arkadaşıyla, yabancılarla ilişkileri oldukça başarılı aktarılmış. dramatik ögeler baskın.

"delilikle dahiliğin arasında çok ince bir çizgi vardır fakat deliliğe adım atmayanlar dahiliğe geçemez." benzeri bir cümle vardı, orijinalini anımsayamıyorum. film bana bu cümleyi çağrıştırıyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim