avicii
edm türünde müzik yapan efsanevi kişi. 28 yaşında intihar etmiş bir müzik dehası. birtakım varoluşsal sıkıntıları olan bir insandı. entelektüel biriydi. yani öyle bilirdik. elektronik müzik dehalarındandır.
işte bazen güneşe, açan çiçeklere sevinen insanları görünce imrenirsin. bu dünya, bazı insanlar için cehennem gibi bir yer. bu insanlar sıradan insanlar da olmuyorlar.
ailesi, kendisi intihar edince hayranlarına bir açık mektup sunmuştur. işte:
oğlumuz tim bir arayıcıydı, varoluşsal sorulara yanıtlar arayan kırılgan bir sanatçı ruhtu. aşırı strese yol açan sert bir hızla seyahat eden ve çok çalışan bir mükemmeliyetçiydi. gezilerini sonlandırınca mutlu olmak için hayatta bir denge bulmak ve en sevdiği şey olan müzik yapmayı istedi. yaşam, mutluluk ve anlam hakkındaki düşünceler konusunda zorluk yaşıyordu. daha fazla devam edemedi. huzur bulmak istedi. tim kendini içinde bulduğu iş dünyası makinesi için uygun değildi, hayranlarını seven ancak spot ışıklarından çekinen hassas biriydi.
işte bazen güneşe, açan çiçeklere sevinen insanları görünce imrenirsin. bu dünya, bazı insanlar için cehennem gibi bir yer. bu insanlar sıradan insanlar da olmuyorlar.
ailesi, kendisi intihar edince hayranlarına bir açık mektup sunmuştur. işte:
oğlumuz tim bir arayıcıydı, varoluşsal sorulara yanıtlar arayan kırılgan bir sanatçı ruhtu. aşırı strese yol açan sert bir hızla seyahat eden ve çok çalışan bir mükemmeliyetçiydi. gezilerini sonlandırınca mutlu olmak için hayatta bir denge bulmak ve en sevdiği şey olan müzik yapmayı istedi. yaşam, mutluluk ve anlam hakkındaki düşünceler konusunda zorluk yaşıyordu. daha fazla devam edemedi. huzur bulmak istedi. tim kendini içinde bulduğu iş dünyası makinesi için uygun değildi, hayranlarını seven ancak spot ışıklarından çekinen hassas biriydi.
devamını gör...
sürekli akışı işgal eden bekaret başlıkları
yoğ efendim bakire kızla evlenmek isteyen erkek, yoğ efendim bakir erkekle evlenmek isteyen kız, yoğ bakire olmayan kız, yoğ bakire olmayan erkek ehh yeter ulan!
başlatmayın bekaretinizden de namusunuzdan da, kimse duymak istemiyor sizin bekaret durumunuzu. az ötede konuşun hayde kış kış...
başlatmayın bekaretinizden de namusunuzdan da, kimse duymak istemiyor sizin bekaret durumunuzu. az ötede konuşun hayde kış kış...
devamını gör...
sevgilinin pet şişeye şaşal demesi
çok büyük ayıp ettiğine işarettir. zira şaşal'ın ne olduğuna dair pek de fikri bulunmamakta, şaşal memba suyunun hasının ise cam şişede olduğunu bilmemektedir. **
devamını gör...
sözlük dergisi
merakla bekledigim dergidir,kafa sözlük ;sözlüktü,radyoydu,dergiydi derken dijitalde
holdingleşiyor valla.*
holdingleşiyor valla.*
devamını gör...
yazarların bugünkü mutluluk sebebi
-sence hangisini alayım?
+oratadakini al
-ortada bir şey yok altan, sağdaki mi soldaki mi?
+ya ben ne anlarım defterden?
-he ben çok anlıyorum sanki
+ya git 2,5 liraya kareli defter al geç. bi deftere 50 tl verilir mi?
ve evet, içim acısa da o parayı verdim. peki hangisini aldım? tabii ki ortadakini**. karalama defterim bugün elime ulaştı. ulaşmasıyla karalanması bir oldu o ayrı konu.
he bir de akşama bulgur pilavı yaptım. misss gibi.
+oratadakini al
-ortada bir şey yok altan, sağdaki mi soldaki mi?
+ya ben ne anlarım defterden?
-he ben çok anlıyorum sanki
+ya git 2,5 liraya kareli defter al geç. bi deftere 50 tl verilir mi?
ve evet, içim acısa da o parayı verdim. peki hangisini aldım? tabii ki ortadakini**. karalama defterim bugün elime ulaştı. ulaşmasıyla karalanması bir oldu o ayrı konu.
he bir de akşama bulgur pilavı yaptım. misss gibi.
devamını gör...
10 başlık açana bir madalya verilsin kampanyası
kol gibi bilgi içerikli tanım girenlere ayıp olur. katılmıyorum bu kampanyaya, kimse kusura bakmasın.
edit: başlık açmak önemli değil, başlığı açarken yazdığın tanım önemlidir. diğer türlüsü iki kelimelik tanım açıkçası pek bir şey ifade etmez.
edit: başlık açmak önemli değil, başlığı açarken yazdığın tanım önemlidir. diğer türlüsü iki kelimelik tanım açıkçası pek bir şey ifade etmez.
devamını gör...
sezen aksu'nun en hüzünlü şarkısı
gidiyorum.
devamını gör...
emperyalizm
bir devletin sınırlarını genişletirken başka ülkeleri gerek siyasi, gerek ekonomik, gerekse kültürel olarak kontrolü altına alması demektir.
devamını gör...
başı kapanan öğrencinin beyni çalışır
ayağını sıcak tut başını serin ne alaka abi
devamını gör...
bir kadının en tehlikeli olduğu an
çocuğunun tehdit altında olduğu andır. dünyayı yakar, gözü hiç bir şeyi görmez, gücü her şeye yeter.
devamını gör...
limonata
limonata tadında bir film çok samimi izlettiriyor.
devamını gör...
tusbuddy
genellikle birbirlerini motive ederek sınava hazırlanan kişilerin kurduğu ilişkiye verilen isim.
bunun içinde çalışılan net süre ölçümü de genellikle yapılıyor.
bunun için yaygın kullanılan konsapp uygulamasını kullanabilirsiniz.
bunun içinde çalışılan net süre ölçümü de genellikle yapılıyor.
bunun için yaygın kullanılan konsapp uygulamasını kullanabilirsiniz.
devamını gör...
bir insanın kişiliğini anlamak
insan ilişkilerinde başarılı olmak için çok önemlidir ancak modern dünyanın kucağımıza bıraktığı önyargılar nedeniyle dikkat edilmelidir. peşin hükümlerden kaçınmak gerekir. şimdi bu konuya biraz eğilelim, başlıyoruz.
bizler iyi ve kötü özelliklerimizle bir bütünüz. hiçbir insan salt iyi veya kötü değildir. iyilik ve kötülük kavramları da kişilerin deneyimleri nispetinde değişiklik gösterir ve yoruma açıktır. söz gelimi hayatı boyunca sıkıntılarla boğuşmuş, sokaklarda büyümüş birinin yaşama tutunmak için yaptığı şeylere, hali vakti yerinde bir insan "kurnazlık" der. "bu kurnaz, bundan adam olmaz" denir. halbuki o, her şey gibi sizi de yaşamın ona sunduğu engellerden biri olarak algılamıştır. eğer doğru açıdan bakarsanız, o çocuğun tenhada bir garibana döner ekmek aldığını ve hevesle yiyişini izlerken mutlu olduğunu görebilirsiniz.
insan çok karmaşık bir yapıya sahip. o yüzden, bir yargıya varmak istiyorsak ya da yaklaşımlarımızı şekillendirmek istiyorsak karşımızdaki insanın bir yerinden temellenmek çok ama çok zor olur. o yüzden insan davranışlarımızda kendimizi temel almalıyız ve toplumsal olarak kabul görmüş bazı değerleri geliştirmeye çalışmalıyız. burada en önemli şey, karşımızda kim olursa olsun bu değerlere bağlı kalmamızdır. şu veya bu sebeple, popülerlik, zevk, ego tatmini gibi artık başımızın belası olmuş konular uğruna değerlerimizi eğip bükmemeliyiz.
eğer bizi biz yapan özelliklerimizi ufak tefek hesaplar için sağa sola çekiştirmeye başlarsak, kişiliğimiz oturmaz; ayaklarımız zemine inmez. zaman gelir, yaptıklarımızdan utanır oluruz. hatta öyle zamanlar gelir ki bir eylemi fark etmeden iğrenç bir şekilde gerçekleştirdiğimizi o anda anlarız. betimiz benzimiz atar. kendimizi tanıyamayız. kendisini iyi tanıyan, kişiliğini oturtan insanın kendisiyle bir sıkıntısı olmaz. çünkü yeni bir insana karşı da nesebi, meşrebi, üslubu ne olursa olsun aynı şekilde davranır. kökü derinlerdedir o edimlerin, sağlamdır. bunu bilen kişi, insan ilişkilerinde de karşısındakini gözlemlemek konusunda rahattır. istediği gibi pozisyon alabilir.
bunu kazanan insan, her olayın kendi içerisinde belli bir etik altyapısı olduğunu bilir. söz gelimi sevgilisinden yeni ayrılmış bir arkadaşınıza, yarasını deşecek sorular sormaz; sevgilinizle olan güzel anlarınızdan bahsetmezsiniz. bunun için zamana ihtiyaç olduğu bellidir. yapabilirsiniz ama yapmazsınız. işte burada bir etik altyapı vardır. bu kriterleri kafamızda otomatik kurarız ve insanların bu çizgiyi geçip geçmemesinden karakter analizlerini yapabiliriz. yine çok bildiğimiz, artık evrenselleşmiş olan kişinin kendini övmesi durumunun rahatsız ediciliği daha somut bir örnektir.
insanları kolay tanımak ve stabil ilişkiler kurmak için önce aynada zaaflarımızla, güçlü yönlerimizle kendimizi görmemiz lazım. sonrası kolay.
bizler iyi ve kötü özelliklerimizle bir bütünüz. hiçbir insan salt iyi veya kötü değildir. iyilik ve kötülük kavramları da kişilerin deneyimleri nispetinde değişiklik gösterir ve yoruma açıktır. söz gelimi hayatı boyunca sıkıntılarla boğuşmuş, sokaklarda büyümüş birinin yaşama tutunmak için yaptığı şeylere, hali vakti yerinde bir insan "kurnazlık" der. "bu kurnaz, bundan adam olmaz" denir. halbuki o, her şey gibi sizi de yaşamın ona sunduğu engellerden biri olarak algılamıştır. eğer doğru açıdan bakarsanız, o çocuğun tenhada bir garibana döner ekmek aldığını ve hevesle yiyişini izlerken mutlu olduğunu görebilirsiniz.
insan çok karmaşık bir yapıya sahip. o yüzden, bir yargıya varmak istiyorsak ya da yaklaşımlarımızı şekillendirmek istiyorsak karşımızdaki insanın bir yerinden temellenmek çok ama çok zor olur. o yüzden insan davranışlarımızda kendimizi temel almalıyız ve toplumsal olarak kabul görmüş bazı değerleri geliştirmeye çalışmalıyız. burada en önemli şey, karşımızda kim olursa olsun bu değerlere bağlı kalmamızdır. şu veya bu sebeple, popülerlik, zevk, ego tatmini gibi artık başımızın belası olmuş konular uğruna değerlerimizi eğip bükmemeliyiz.
eğer bizi biz yapan özelliklerimizi ufak tefek hesaplar için sağa sola çekiştirmeye başlarsak, kişiliğimiz oturmaz; ayaklarımız zemine inmez. zaman gelir, yaptıklarımızdan utanır oluruz. hatta öyle zamanlar gelir ki bir eylemi fark etmeden iğrenç bir şekilde gerçekleştirdiğimizi o anda anlarız. betimiz benzimiz atar. kendimizi tanıyamayız. kendisini iyi tanıyan, kişiliğini oturtan insanın kendisiyle bir sıkıntısı olmaz. çünkü yeni bir insana karşı da nesebi, meşrebi, üslubu ne olursa olsun aynı şekilde davranır. kökü derinlerdedir o edimlerin, sağlamdır. bunu bilen kişi, insan ilişkilerinde de karşısındakini gözlemlemek konusunda rahattır. istediği gibi pozisyon alabilir.
bunu kazanan insan, her olayın kendi içerisinde belli bir etik altyapısı olduğunu bilir. söz gelimi sevgilisinden yeni ayrılmış bir arkadaşınıza, yarasını deşecek sorular sormaz; sevgilinizle olan güzel anlarınızdan bahsetmezsiniz. bunun için zamana ihtiyaç olduğu bellidir. yapabilirsiniz ama yapmazsınız. işte burada bir etik altyapı vardır. bu kriterleri kafamızda otomatik kurarız ve insanların bu çizgiyi geçip geçmemesinden karakter analizlerini yapabiliriz. yine çok bildiğimiz, artık evrenselleşmiş olan kişinin kendini övmesi durumunun rahatsız ediciliği daha somut bir örnektir.
insanları kolay tanımak ve stabil ilişkiler kurmak için önce aynada zaaflarımızla, güçlü yönlerimizle kendimizi görmemiz lazım. sonrası kolay.
devamını gör...
sherlock dizisi hakkında detaylar
1) yayınlanmayan pilot bölümü
ek çekimler sonucu bir pilot bölüm hazırlanmış olsa da, ortaya çıkan sonuç kimseyi memnun etmedi. hem sonradan eklenen sahneler bölümün geri kalanıyla uyumsuzdu, hem de çekilen görüntüler dizinin yaratıcılarının istediği sinematik görünüme sahip değildi. sonuçta bölümü baştan çekmesi için paul mcguigan ile anlaşıldı ve ortaya bugün bildiğimiz ilk bölüm çıktı. coky giedroyc’un çektiği orijinal pilot bölümü televizyonda hiç yayınlanmasa da daha sonra ilk sezon dvd’sindeki ekstralar arasına dâhil edildi.
2)sir arthur conan doyle eserlerine göndermeler
holmes ve watson’ın maceralarını günümüze taşıyan dizi son derece modern bir uyarlama olsa da, sir arthur conan doyle’ın eserlerinden izler taşımaya devam ediyor. bölüm isimlerinde ve watson’ın kaleme aldığı blog yazılarında bu izler de modern bir yorumla karşımıza çıkıyor elbette. a study in scarlet hikâyesi a study in pink’e dönüşürken the greek ınterpreter da the geek ınterpreter’a dönüşüyor.
3) zihin sarayı
sherlock bazen “zihin sarayı” dediği bir hafıza tekniği kullanıyor. bu terim senaristlerin bulduğu bir şey değil “mekân yöntemi” denen ve antik roma’ya kadar uzanan bir hafıza yöntemi. bu yöntemin en ünlü uygulayıcılarından biri yöntemi çin’e getiren on altıncı yüzyıl italyan cizvit misyoneri matteo ricci idi.
4)the ımitation game referansı
2. sezonun ilk bölümünde sherlock, müttefiklerin coventry’nin bombalanmasını bildiklerinden ve enigma kodunu çözdüklerini ifşa etmemek için buna müsaade ettiklerinden bahsediyor. benedict cumberbatch, 2014 yapımı enigma filminde bu kodu çözen bilim insan alan turing’i canlandırıyor ve sherlock’ta anlatılan bu olaya da filmde yer veriliyordu.
5)sherlock’un ebeveynleri
3. sezonun ilk bölümünde sherlock ve mycroft’un ebeveynleri olarak karşımıza çıkan wanda ventham ve timothy carlton, benedict cumberbatch’in annesi ve babası.
6)1890’larda geçiyor teorisi
1890’lar sahnelerinin yer alması, dizinin geri kalanında gördüğümüz diğer her şeyin de aslında bu dönemde geçtiği ve gördüğümüz 21. yüzyıl dünyasının aslında 1890’lardaki sherlock holmes’un uyuşturucudan kaynaklanan halüsinasyonları ve hayallerinin yansıması olduğu yönünde bir teorinin ortaya çıkmasına neden oldu. bu teoriye göre dizide gördüğümüz her şey sherlock’un zihninde şekillen bir alternatif versiyon.
ek çekimler sonucu bir pilot bölüm hazırlanmış olsa da, ortaya çıkan sonuç kimseyi memnun etmedi. hem sonradan eklenen sahneler bölümün geri kalanıyla uyumsuzdu, hem de çekilen görüntüler dizinin yaratıcılarının istediği sinematik görünüme sahip değildi. sonuçta bölümü baştan çekmesi için paul mcguigan ile anlaşıldı ve ortaya bugün bildiğimiz ilk bölüm çıktı. coky giedroyc’un çektiği orijinal pilot bölümü televizyonda hiç yayınlanmasa da daha sonra ilk sezon dvd’sindeki ekstralar arasına dâhil edildi.
2)sir arthur conan doyle eserlerine göndermeler
holmes ve watson’ın maceralarını günümüze taşıyan dizi son derece modern bir uyarlama olsa da, sir arthur conan doyle’ın eserlerinden izler taşımaya devam ediyor. bölüm isimlerinde ve watson’ın kaleme aldığı blog yazılarında bu izler de modern bir yorumla karşımıza çıkıyor elbette. a study in scarlet hikâyesi a study in pink’e dönüşürken the greek ınterpreter da the geek ınterpreter’a dönüşüyor.
3) zihin sarayı
sherlock bazen “zihin sarayı” dediği bir hafıza tekniği kullanıyor. bu terim senaristlerin bulduğu bir şey değil “mekân yöntemi” denen ve antik roma’ya kadar uzanan bir hafıza yöntemi. bu yöntemin en ünlü uygulayıcılarından biri yöntemi çin’e getiren on altıncı yüzyıl italyan cizvit misyoneri matteo ricci idi.
4)the ımitation game referansı
2. sezonun ilk bölümünde sherlock, müttefiklerin coventry’nin bombalanmasını bildiklerinden ve enigma kodunu çözdüklerini ifşa etmemek için buna müsaade ettiklerinden bahsediyor. benedict cumberbatch, 2014 yapımı enigma filminde bu kodu çözen bilim insan alan turing’i canlandırıyor ve sherlock’ta anlatılan bu olaya da filmde yer veriliyordu.
5)sherlock’un ebeveynleri
3. sezonun ilk bölümünde sherlock ve mycroft’un ebeveynleri olarak karşımıza çıkan wanda ventham ve timothy carlton, benedict cumberbatch’in annesi ve babası.
6)1890’larda geçiyor teorisi
1890’lar sahnelerinin yer alması, dizinin geri kalanında gördüğümüz diğer her şeyin de aslında bu dönemde geçtiği ve gördüğümüz 21. yüzyıl dünyasının aslında 1890’lardaki sherlock holmes’un uyuşturucudan kaynaklanan halüsinasyonları ve hayallerinin yansıması olduğu yönünde bir teorinin ortaya çıkmasına neden oldu. bu teoriye göre dizide gördüğümüz her şey sherlock’un zihninde şekillen bir alternatif versiyon.
devamını gör...
sabahattin ali sözleri
kimse senin nelerle başa çıkmaya çalıştığını, neleri yendiği, yenemediğini, kimlerin yanında olmak istediğini, nelerin ağrıttığını başını, neler hissettiğini, neleri hissetmekten korktuğunu, içini, senden daha iyi bilemez. o yüzden dik yürü hep, kendine, sadece kendin lazımsın.
devamını gör...
lisede aşık olmak
tam bir çiledir.
sen aptal, karşındaki senden aptal.
gereksiz alınganlıklar, anlık yükselmeler.
inişler çıkışlar.
yorar da yorar.
sen aptal, karşındaki senden aptal.
gereksiz alınganlıklar, anlık yükselmeler.
inişler çıkışlar.
yorar da yorar.
devamını gör...
sanal alemin cazibesine kapılıp kendimizi kaybettik
16 yaşında ki çocuk okul bırakıp sanayide çalışırım 15 sene sonra kendi dükkanımı açar kendimi kurtarırım diyor (16) yaşında.
19 yaşında ki genç kız kira ve fatura derdine düşmekten okulu bırakıyor (19) yaşında.
bu çocukların sosyal aktivitesi, hobisi eğlencesi, sokağı mahallesi tatili özgürlüğü nerede?
bu çocuklar dünyamızın gelişmiş ülkelere karşı ve hayata karşı 5-0 yenik başlıyor.
bu çocukları kültüründen soğuttunuz.
aileden soğuttunuz .
dinden soğuttunuz.
topluma ve ülkesine düşman ettiniz.
halkınızı aç ve sefil bıraktınız bıraktınız.
ülkenin onurunu 2 paralık ettiniz.
mülteci ve kaçak ülkesi haline getirdiniz.
ülke çocukların geleceği karanlık, kadınları ezik, aydınları korkak, gençleri umutsuz, yaşlılarını mecbur bıraktınız.
"herşey çözüme kavuştu ülkenin internet sorunu kaldı"
ulan allahınız yokmu nasıl bir vatan hainliğidir bu, nasıl nasıl.
19 yaşında ki genç kız kira ve fatura derdine düşmekten okulu bırakıyor (19) yaşında.
bu çocukların sosyal aktivitesi, hobisi eğlencesi, sokağı mahallesi tatili özgürlüğü nerede?
bu çocuklar dünyamızın gelişmiş ülkelere karşı ve hayata karşı 5-0 yenik başlıyor.
bu çocukları kültüründen soğuttunuz.
aileden soğuttunuz .
dinden soğuttunuz.
topluma ve ülkesine düşman ettiniz.
halkınızı aç ve sefil bıraktınız bıraktınız.
ülkenin onurunu 2 paralık ettiniz.
mülteci ve kaçak ülkesi haline getirdiniz.
ülke çocukların geleceği karanlık, kadınları ezik, aydınları korkak, gençleri umutsuz, yaşlılarını mecbur bıraktınız.
"herşey çözüme kavuştu ülkenin internet sorunu kaldı"
ulan allahınız yokmu nasıl bir vatan hainliğidir bu, nasıl nasıl.
devamını gör...
normal sözlük'te hükümeti eleştirmenin olası sonuçları
bu konuda bir çok başlık açıldı ve ben hepsine de aynı şeyleri yazdım.
neyi, nasıl eleştirdiğin önemli,
haa, tırsıyor, dilinin ucuna da sürekli meşhur 'silivri ' geliyorsa, yapma bunu zaten, eleştirme, git goygoy başlığı dolu ortalıkta, takıl oralarda.
haa yok, ben fikrimi söylemek istiyorum, toplumsal meselelere kayıtsız kalamıyorum diyorsan da, bunun bir sürü yolu var.
en önemli doneler,
küfür, hakaret, yalan yanlış paylaşımlar yapmayacaksın.
bu kadar basit.
daha az önce izledik haberlerde, boğaziçili öğrencilerden tutuklanan sayısı 9 olmuş.
ne yaptı bu gençler, yasal haklarını kullandı, twet attı, mektup yazdı.
bu yüzden de tutuklandılar.
haa, ömür boyu içerde mi kalacaklar, elbette hayır, ama işte iş kişilerin gözünü korkutup yıldırma, bezdirme politikasına dönüşüyor bu şekilde.
her şey bir yana, birilerinin yanması gerekiyorsa da yanacak, yanacağız arkadaş,
" sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa " diyen usta nazım'a saygıyla...
neyi, nasıl eleştirdiğin önemli,
haa, tırsıyor, dilinin ucuna da sürekli meşhur 'silivri ' geliyorsa, yapma bunu zaten, eleştirme, git goygoy başlığı dolu ortalıkta, takıl oralarda.
haa yok, ben fikrimi söylemek istiyorum, toplumsal meselelere kayıtsız kalamıyorum diyorsan da, bunun bir sürü yolu var.
en önemli doneler,
küfür, hakaret, yalan yanlış paylaşımlar yapmayacaksın.
bu kadar basit.
daha az önce izledik haberlerde, boğaziçili öğrencilerden tutuklanan sayısı 9 olmuş.
ne yaptı bu gençler, yasal haklarını kullandı, twet attı, mektup yazdı.
bu yüzden de tutuklandılar.
haa, ömür boyu içerde mi kalacaklar, elbette hayır, ama işte iş kişilerin gözünü korkutup yıldırma, bezdirme politikasına dönüşüyor bu şekilde.
her şey bir yana, birilerinin yanması gerekiyorsa da yanacak, yanacağız arkadaş,
" sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa " diyen usta nazım'a saygıyla...
devamını gör...
bir şehri tanımanın en iyi yolu
kaybolmak.herkesin gezdiği bildiği tarihi yerleri,restoranları,gezilecek bütün yerleri görmek isteriz elbette ama o şehrin gerçek yüzünü,insanlarını tanımak istiyosak eğer sokaklarında kaybolmalı,bilinmedik çarşılarını köşelerini bulup gezmeliyiz bence.
devamını gör...