ağaçsakal
          gandalf'tan öğrendiğimiz kadarı ile ağaçsakal, ortadünya üzerinde yürüyen en eski varlıktır. 
cücelerin ''inşaat ya eru'' diye yola çıktığı bir ortamda doğal olarak orta dünyadaki kadim ormanların akıbeti, cücelerin orantısız kesim kabiliyeti yüzünden tehlikedeydi. yavanna'nın ağaçsakalı orta dünyaya göndermesindeki çıkış noktası bu yüzden cüceler olsa dahi sonrasında tüm kötücül yaratıklara karşı ormanları koruma görevini üstlenmiştir.
fangorn ormanında ikamet etmekte olan ağaçsakal, ent konseyinin de başında yer alır. boyu takriben 6 metredir.
melkor zamanında da, entlerin sayısı hatırı sayılır miktarda iken melkor'un uşaklarının da ormanlara zarar vermesini engellemiştir.
bu dönemden sonra ent hanımlarının orta dünyayı terk ettiğinden bahsedilir lakin göç ile ilgili elimizde kesin bir bilgi yoktur.
entlerin kendilerini zamanla dış dünyadan soyutlaması ile birlikte diğer ırklarla ilişkileri asgariye inmiştir. sadece boz büyücülerle iki lafın belini kırmış, doğanın ve hayvanların dostu olan radagast ile ilişkisini ise her dönem de devam ettirmiştir.
ağaçsakal'ın uzun süre durağan geçen hayatı, merry ve pipinle karşılaşmasıyla birlikte hareketlenmiştir. buçuklukların ork olup olmadığına karar vermek için entlerin kendi arasında yaptıkları toplantı ve buçuklukların tepkileri kitabın en keyifli bölümlerinden birisini oluşturur.
sonrasında entlerin son yürüyüşü ve ağaçsakal'ın, hain saruman'ın üzerine tüm haşmetiyle yürümesi gelir ki, tüyler diken diken olur.
bu olaydan sonra, gondor kralı olan aragorn'un isengard'a gelip ağaçsakalla görüştüğünü ve isengaard'ın idaresini entlere verdiğini biliyoruz.
bundan sonrası ise büyük muamma...
  cücelerin ''inşaat ya eru'' diye yola çıktığı bir ortamda doğal olarak orta dünyadaki kadim ormanların akıbeti, cücelerin orantısız kesim kabiliyeti yüzünden tehlikedeydi. yavanna'nın ağaçsakalı orta dünyaya göndermesindeki çıkış noktası bu yüzden cüceler olsa dahi sonrasında tüm kötücül yaratıklara karşı ormanları koruma görevini üstlenmiştir.
fangorn ormanında ikamet etmekte olan ağaçsakal, ent konseyinin de başında yer alır. boyu takriben 6 metredir.
melkor zamanında da, entlerin sayısı hatırı sayılır miktarda iken melkor'un uşaklarının da ormanlara zarar vermesini engellemiştir.
bu dönemden sonra ent hanımlarının orta dünyayı terk ettiğinden bahsedilir lakin göç ile ilgili elimizde kesin bir bilgi yoktur.
entlerin kendilerini zamanla dış dünyadan soyutlaması ile birlikte diğer ırklarla ilişkileri asgariye inmiştir. sadece boz büyücülerle iki lafın belini kırmış, doğanın ve hayvanların dostu olan radagast ile ilişkisini ise her dönem de devam ettirmiştir.
ağaçsakal'ın uzun süre durağan geçen hayatı, merry ve pipinle karşılaşmasıyla birlikte hareketlenmiştir. buçuklukların ork olup olmadığına karar vermek için entlerin kendi arasında yaptıkları toplantı ve buçuklukların tepkileri kitabın en keyifli bölümlerinden birisini oluşturur.
sonrasında entlerin son yürüyüşü ve ağaçsakal'ın, hain saruman'ın üzerine tüm haşmetiyle yürümesi gelir ki, tüyler diken diken olur.
bu olaydan sonra, gondor kralı olan aragorn'un isengard'a gelip ağaçsakalla görüştüğünü ve isengaard'ın idaresini entlere verdiğini biliyoruz.
bundan sonrası ise büyük muamma...
devamını gör...
          (tematik)
          
  kadın ve erkeğin arkadaş olması
          karma eğitim görmüşseniz ve ortadoğu'nun vasat ülkesinde değilseniz normaldir gayet.
      
  devamını gör...
insani gelişme endeksi
          insani gelişme endeksi (human development ındex), dünya'daki ülkeler için yaşam uzunluğu, okur yazar oranı, eğitim ve yaşam düzeyi doğrultusunda hazırlanan bir ölçüm. bu araştırma sonucunda bir ülkenin gelişmiş, gelişmekte olan ya da gelişmemiş bir ülke olduğu; bunun yanı sıra ekonomisindeki etkinin, yaşam niteliğini ne düzeyde etkilediğini gösteriyor.
dağılım ilk olarak 1990 yılında pakistanlı ekonomist mahbub ul haq tarafından geliştirilmiş ve 1993 yılından bu yana birleşmiş milletler gelişme programı tarafından yıllık gelişme raporu'nda sunuluyor. *
peki hangi parametrelere göre hesaplanıyormuş bu dalga diye soracak olursak: ortalama yaşam süresi, okur yazar oranının (2/3'ü yani %66.6), ilkokul, lise ve üniversite kayıtlarının (1/3'ü yani %33.3) ile bulunan eğitim dağılımı ile kişi başına düşen gelir ve alım gücünün amerikan doları'ndan hesaplanmasıyla gerçekleştiriliyordu. fakat bu sistem yeni yeni güncelleniyor.
yeni hesaplama sistemi, eğitimde geçen ve geçmesi beklenen süre, doğumda yaşam beklentisi ve satın alma gücü pariteli milli geliri esas almakta.
ayrıca merak edenler için, 2018 verilerine göre norveç, isviçre ve irlanda'nın başı çektiği listede türkiye 189 ülke arasında 59. sırada yer alıyor.
  dağılım ilk olarak 1990 yılında pakistanlı ekonomist mahbub ul haq tarafından geliştirilmiş ve 1993 yılından bu yana birleşmiş milletler gelişme programı tarafından yıllık gelişme raporu'nda sunuluyor. *
peki hangi parametrelere göre hesaplanıyormuş bu dalga diye soracak olursak: ortalama yaşam süresi, okur yazar oranının (2/3'ü yani %66.6), ilkokul, lise ve üniversite kayıtlarının (1/3'ü yani %33.3) ile bulunan eğitim dağılımı ile kişi başına düşen gelir ve alım gücünün amerikan doları'ndan hesaplanmasıyla gerçekleştiriliyordu. fakat bu sistem yeni yeni güncelleniyor.
yeni hesaplama sistemi, eğitimde geçen ve geçmesi beklenen süre, doğumda yaşam beklentisi ve satın alma gücü pariteli milli geliri esas almakta.
ayrıca merak edenler için, 2018 verilerine göre norveç, isviçre ve irlanda'nın başı çektiği listede türkiye 189 ülke arasında 59. sırada yer alıyor.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
          ölüm nedir?
“bilmiyoruz ve bilemeyeceğiz”
alman fizyolog emil du bois-reymond’un, insanın sınırlı bir varlık oluşunu ifade ettiği düşünülen bu sözü, zannediyorum ölüm başlığında eğreti durmayacaktır. her canlının deneyimlediği fakat deneyimini paylaşamadığı ölümün ne olduğuna dair yığınla söz sarf etmiş insanoğlu. sadece ne olduğunu bilmek mi istemiş de ölüm hakkında bunca bilgi ( bilgisizlik) sahibi olmuş yoksa onu yenmek arzusuyla mı sorgulamış? eminim bazıları, sadece, sevdiklerine onu yakıştıramadıkları için sormuş ve sorgulamıştır. elbette kimisi de korkudan. farklı sebepler de muhakkak var.
ölümün engellenemez, anlaşılamaz, güç yetirilemez doğasına rağmen ona çare arayan, bulma ümidi her nesille birlikte yenilenen fakat her seferinde hayal kırıklığına uğrayan; bunun yanında mevcuttan bir miktar daha uzun yaşayabilmenin çeşitli yollarına erişen insanoğlu çarenin yerine koyabileceği bir kelimenin denizinde hayat sürmeye devam etmiş: teselli.
bazen bağrımıza bastığımız bir taş olmuş teselli. bazen o taşı eritecek kadar yanmış da sineler, gönlümüzden gözlerimize bir yol bulup yaş olmuş teselli. kimini bir sükûtun yalnızlığına dost kılmış, kimini kimine kardeş eylemiş.
avunmuşuz takdiri ilahi diyerek, çıra gibi yanmışız da elimizden bir şey gelmemiş. kalan sağlar bizim olmuş da gidenlerin tebessümünü gökyüzüne yakıştırmışız. ağıtlarımız dinmiş bir süre sonra, matemlerimiz boynu bükük bir kuş gibi sus pus etmiş bizi. büyütmüş bizi ölüm, kimimiz adam, kimimiz asi. ne desem az, ne desem merhem olmaz. sanırım kader demenin vakti geldi.
ölümü bir tür yok oluş olarak tanımlayanlar da olmuş onu yepyeni bir hayatın başlangıcı olarak tanımlayanlar da. yaşamsal faaliyetlerimizin hepsinin son bulması ise genelin kabulü. elbette bu kabul biyolojik ölüme dair; psikolojik olanı da var çünkü. “ne tuhaf, ölüm korkusunun izine dahi rastlamıyorum kalbimde” gibi bir söz sarf eden biri içinse sanıyorum yaşam gibi ölüm de hayatın bir parçası ve doğal bir gerçeklik anlamı taşıyor.
ölüm hakkında rastladığım sözlerden birinde şöyle diyor: “ölüm olmasaydı, onu icat etmek zorunda kalırdık.” bu söze katılıyor ve bu bahsi burada kapatıyorum zira ölesim gelebilir.
      
  “bilmiyoruz ve bilemeyeceğiz”
alman fizyolog emil du bois-reymond’un, insanın sınırlı bir varlık oluşunu ifade ettiği düşünülen bu sözü, zannediyorum ölüm başlığında eğreti durmayacaktır. her canlının deneyimlediği fakat deneyimini paylaşamadığı ölümün ne olduğuna dair yığınla söz sarf etmiş insanoğlu. sadece ne olduğunu bilmek mi istemiş de ölüm hakkında bunca bilgi ( bilgisizlik) sahibi olmuş yoksa onu yenmek arzusuyla mı sorgulamış? eminim bazıları, sadece, sevdiklerine onu yakıştıramadıkları için sormuş ve sorgulamıştır. elbette kimisi de korkudan. farklı sebepler de muhakkak var.
ölümün engellenemez, anlaşılamaz, güç yetirilemez doğasına rağmen ona çare arayan, bulma ümidi her nesille birlikte yenilenen fakat her seferinde hayal kırıklığına uğrayan; bunun yanında mevcuttan bir miktar daha uzun yaşayabilmenin çeşitli yollarına erişen insanoğlu çarenin yerine koyabileceği bir kelimenin denizinde hayat sürmeye devam etmiş: teselli.
bazen bağrımıza bastığımız bir taş olmuş teselli. bazen o taşı eritecek kadar yanmış da sineler, gönlümüzden gözlerimize bir yol bulup yaş olmuş teselli. kimini bir sükûtun yalnızlığına dost kılmış, kimini kimine kardeş eylemiş.
avunmuşuz takdiri ilahi diyerek, çıra gibi yanmışız da elimizden bir şey gelmemiş. kalan sağlar bizim olmuş da gidenlerin tebessümünü gökyüzüne yakıştırmışız. ağıtlarımız dinmiş bir süre sonra, matemlerimiz boynu bükük bir kuş gibi sus pus etmiş bizi. büyütmüş bizi ölüm, kimimiz adam, kimimiz asi. ne desem az, ne desem merhem olmaz. sanırım kader demenin vakti geldi.
ölümü bir tür yok oluş olarak tanımlayanlar da olmuş onu yepyeni bir hayatın başlangıcı olarak tanımlayanlar da. yaşamsal faaliyetlerimizin hepsinin son bulması ise genelin kabulü. elbette bu kabul biyolojik ölüme dair; psikolojik olanı da var çünkü. “ne tuhaf, ölüm korkusunun izine dahi rastlamıyorum kalbimde” gibi bir söz sarf eden biri içinse sanıyorum yaşam gibi ölüm de hayatın bir parçası ve doğal bir gerçeklik anlamı taşıyor.
ölüm hakkında rastladığım sözlerden birinde şöyle diyor: “ölüm olmasaydı, onu icat etmek zorunda kalırdık.” bu söze katılıyor ve bu bahsi burada kapatıyorum zira ölesim gelebilir.
devamını gör...
erkek çocuk büyütmek
          iki erkek annesiyim, kızım olsaydı pek iyi yetiştiremezdim diye hep düşünüyorum çünkü erkek çocuklar, net oluyorlar, düz mantık var, anneyi fazla yormuyorlar ama kız çocukları öyle mi? detaycı, duygusal dünyaları zengin, benim gibi 39 yaşında yeni yeni duygularını düzenlemeyi öğrenmiş biri için kız çocuğu yetiştirmek çok zor bir deneyim olurdu. neyse ki allah dağına göre kar veriyor, oğullarımla düz mantık kurup geçinip gidiyoruz. biri ergen olmasına rağmen neyse ki aramız iyi. bir de yengeç bir oğlum var, her fırsatta sevgisini belli eder. sağ olsunlar, var olsunlar.*
      
  devamını gör...
kitap alıntıları
devamını gör...
pkk'ya katılmak için kosta rika'dan gelen kişi
          vizyonsuz, kafasız anlam veremediğim boşlukta yer kaplayan canlı. 
istanbul il emniyet müdürlüğü terörle mücadele ekiplerinin yaptığı operasyonda kosta rika’dan gelerek pkk’ya katılma girişiminde bulunduğu öğrenilen kişi gözaltına alındı.

kaynak
  istanbul il emniyet müdürlüğü terörle mücadele ekiplerinin yaptığı operasyonda kosta rika’dan gelerek pkk’ya katılma girişiminde bulunduğu öğrenilen kişi gözaltına alındı.
kaynak
devamını gör...
türkiye'de alevi olmak
          vatikan'da şeriatçı olmak kadar zordur.
tunceli'de bir alevi köyünde yaşayan 25 yaşında bir genç olarak alevilere yapılan ayrımcılık hepimizi fazlasıyla yıprattı. hemen yanımızdaki sünni köyün yolunu yakın zamanda asfaltladılar. bizim köye ise muhtarı bile çok gördüler.
bu ülkede alevinin başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. sivas'ta yaktılar, maraş'ta katlettiler. cemevlerine hukuki statü tanıyacaklarını söylediler ancak her şey gibi lafta kaldı. yavuz sultan selim'in 40 bin aleviyi katlettiği iddiası da maalesef çokça tartışılmaktadır.
her şeye rağmen bu ülkenin vatandaşıyız. bu ülkeyi, devletimizi, milletimizi severiz. alevi sünni çatışması bu ülkede asla yaşanmayacak durumdur. aleviler olarak 12 imamı, hazreti ali'yi, ehli beyt'i, imam hasan ve hüseyin'i sevmenin suç olmadığını düşünüyoruz. bu ülkede bizden farklı olanlara karşı en ufak önyargımız yok. 3 kız kardeşim var. en küçüğünü sünni , ortancasını vejeteryan , en büyüğünü de azılı bir feministle evlendirdik. bu ülkede farklı olan insanlar da bizim kardeşimizdir. benim de eşim yahudi dinine mensuptur ve bu olayı en ufak dert etmem.
  tunceli'de bir alevi köyünde yaşayan 25 yaşında bir genç olarak alevilere yapılan ayrımcılık hepimizi fazlasıyla yıprattı. hemen yanımızdaki sünni köyün yolunu yakın zamanda asfaltladılar. bizim köye ise muhtarı bile çok gördüler.
bu ülkede alevinin başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. sivas'ta yaktılar, maraş'ta katlettiler. cemevlerine hukuki statü tanıyacaklarını söylediler ancak her şey gibi lafta kaldı. yavuz sultan selim'in 40 bin aleviyi katlettiği iddiası da maalesef çokça tartışılmaktadır.
her şeye rağmen bu ülkenin vatandaşıyız. bu ülkeyi, devletimizi, milletimizi severiz. alevi sünni çatışması bu ülkede asla yaşanmayacak durumdur. aleviler olarak 12 imamı, hazreti ali'yi, ehli beyt'i, imam hasan ve hüseyin'i sevmenin suç olmadığını düşünüyoruz. bu ülkede bizden farklı olanlara karşı en ufak önyargımız yok. 3 kız kardeşim var. en küçüğünü sünni , ortancasını vejeteryan , en büyüğünü de azılı bir feministle evlendirdik. bu ülkede farklı olan insanlar da bizim kardeşimizdir. benim de eşim yahudi dinine mensuptur ve bu olayı en ufak dert etmem.
devamını gör...
yeni türkü
          şükür ki canlı dinleme fırsatım oldu. başka türlü bir şey, sezenler olmuş ve diğerleri, hepsini severim de en sevdiğim şarkıları destina'dır. 
sevgili derya köroğlu der ki;
dün gece sen uyurken
yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana
işte bu yüzden sırf bu yüzden
yeni bir isim verdim sana destina *
sonrasında sahneye hüzünlü bir ud çıkar ve ardından ona eşlik eden diğer enstrümanlar.
tek tek kalbinize dokunur, zaman zaman ağlatır...*
      
  sevgili derya köroğlu der ki;
dün gece sen uyurken
yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana
işte bu yüzden sırf bu yüzden
yeni bir isim verdim sana destina *
sonrasında sahneye hüzünlü bir ud çıkar ve ardından ona eşlik eden diğer enstrümanlar.
tek tek kalbinize dokunur, zaman zaman ağlatır...*
devamını gör...
bir ömür nasıl yaşanır
          ilber ortaylı'nın bir kitabıdır.kitapta sürekli dünyayı gezmekten ,dil öğrenmekten vs. bahsediyor . lakin ekonominin bu kadar kötü olduğunu bu zamanlarda çoğu genç için bir hayal olarak kalacak .
      
  devamını gör...
normal sözlük yazarlarından geceye anlamlı söz
          bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir. bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir. bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır. (bkz: murphy kanunları) )
      
  devamını gör...
siyasi başlıklara yazmaya çekinmek
          yazan çatır çutur yazıyor, mesela ben.
siz derdinize yanın, korkunuzda boğulun ...)))
edit: korkmayın kardeşim, niye korkuyorsunuz?
küfür etmeyin, hakaret etmeyin,
yalan yanlış söylemlerde bulunmayın, kaynağını gösterin,
benim yanımdaki yerinizi alın. )))
edit: siyasetsiz bir yaşam söyleminde bulunanlar kendilerini kandırıyorlar.
doğumundan ölümüne kadar hayatını şekillendiren siyasettir ve bundan kaçman , kayıtsız kalman ,
kendi hayatına kayıtsız kalman anlamına gelir .
  siz derdinize yanın, korkunuzda boğulun ...)))
edit: korkmayın kardeşim, niye korkuyorsunuz?
küfür etmeyin, hakaret etmeyin,
yalan yanlış söylemlerde bulunmayın, kaynağını gösterin,
benim yanımdaki yerinizi alın. )))
edit: siyasetsiz bir yaşam söyleminde bulunanlar kendilerini kandırıyorlar.
doğumundan ölümüne kadar hayatını şekillendiren siyasettir ve bundan kaçman , kayıtsız kalman ,
kendi hayatına kayıtsız kalman anlamına gelir .
devamını gör...
ömür törpüsü insanlar
          gülen birine tahammül edemeyen insanlar. gülmek, güldürmek kadar güzel bir şey mi var şu hayatta? güzel gülen insanlara karşı zaafım var,  ısınıyorum o'nlara.
      
  devamını gör...
ak parti'nin sattıkları tam liste
          o kadar şey yazılan ama en önemli şeyi yazılmayan başlık ve tanımdır.
din yazılmamış.
din tüccarlığını hafife mi alıyoruz sorusu akıllara geldi.
  din yazılmamış.
din tüccarlığını hafife mi alıyoruz sorusu akıllara geldi.
devamını gör...
adalet bakanı'nın adaletsizliğe isyan etmesi
          (bkz: kader kime şikayet edeyim seni)
(bkz: kimseye etmem şikayet) ağlarım ben halime...
(bkz: adaletin bu mu dünya)
  (bkz: kimseye etmem şikayet) ağlarım ben halime...
(bkz: adaletin bu mu dünya)
devamını gör...
epope
          fransızca épopée =destan kelimesinden gelir. oraya da yunancadan geçmiştir.
      
  devamını gör...
z kuşağının tam bir geberik kuşak olması
          yav bu z kuşağı size ne etti
      
  devamını gör...
en iyi ikililer
          simit-çay
ramiz dayı - ezel
cengiz atay-kerpeten ali
su-sabun
tantuni - ayran
gerisi-yalan.
  ramiz dayı - ezel
cengiz atay-kerpeten ali
su-sabun
tantuni - ayran
gerisi-yalan.
devamını gör...
bugün keşke yaşasaydı denilen müzisyen
          serdar ortaç. neredesin karabiberim.
      
  devamını gör...
