reis genç joseph
nez perce kabilesinin reisidir. gerçek adı hinmahtooyahlatkeht idi, yani yüksek dağlarda gezen gökgürültüsü. oregon'da yaşadıkları toprakları, bazı kabile üyeleri tarafından beyazlara satılınca, topraklarından çıkarıldılar.
gönderildikleri rezervasyona sürgüne giderken, kimi savaşçılar bunu kabul edemedi ve birkaç beyazı öldürdüler. artık ok yaydan çıkmıştı ve kaçmaya karar verdiler, çünkü sioux reisi oturan boğa'nın kanada'ya kaçtığını ve orada özgür yaşadığını duymuşlardı.
kuzeye doğru yola koyuldular ama askerler olanları duymuş, dört bir yanda onları arıyorlardı. mola verdikleri bir gece askerlerin saldırısına uğradılar ama bazılarını öldürselerde, savaşçıların karşılık vermesiyle çoğu kaçabildi. ama mecburen yönlerini değiştirdiler, çünkü kuzey yolu asker doluydu. onlar gitti, askerler yetişti, defalarca çatıştılar, defalarca kaçtılar derken kabile yaşlı, kadın, çocuk dahil, zor şartlarda açlığa ve soğuğa rağmen 1600 km. yol aldı.
sonunda kanada sınırına ortalama 30 km kalmıştı ve kabile çok yorgundu. bugün dinlenelim yarın son bir atak ile kanada'ya varalım dediler. fakat bilmedikleri şey, dün onlara saldıran askerleri kaçırmışlardı ama başka bir yönden bir birlik gelip onları kuşattı. ne yapacaklarını konuştular, zaten yol boyunca çok sayıda yaşlı, çocuk, kadın ve savaşçı kaybetmişlerdi ve eğer direnirlerse kendileride ölecekti.
reis genç joseph, ailesinden birkaç erkekle askerlerin olduğu yere gitti ve teslim olacaklarını söyleyip, silahlarını bıraktı. a.b.d askerleri rahatlamıştı, çatışma olmadan hepsini teslim almışlardı. askeri çadırlarını kurdular ve genç joseph ve yanındakileri göz önünde tuttular.
ertesi gün komutan genç joseph'e kabilesini toplamasını, yola çıkacaklarını söyledi. genç joseph halkına seslendiği zaman sadece yakın akrabaları yanına geldi. askerler çadırlara gidip baktıklarında gördülerki kimse kalmamış, hepsi kaçmıştı. meğer genç joseph gidip teslim olunca, askerler bu iş tamam deyip rahatlayınca, reisin akrabaları hariç diğer kızılderililer gece gizlice kanadaya doğru kaçmışlar. kendini ve ailesini kurtaramasada halkını kurtaran, fedakarlık yapan genç joseph ve akrabaları oklahoma'ya sürüldüler.
gönderildikleri rezervasyona sürgüne giderken, kimi savaşçılar bunu kabul edemedi ve birkaç beyazı öldürdüler. artık ok yaydan çıkmıştı ve kaçmaya karar verdiler, çünkü sioux reisi oturan boğa'nın kanada'ya kaçtığını ve orada özgür yaşadığını duymuşlardı.
kuzeye doğru yola koyuldular ama askerler olanları duymuş, dört bir yanda onları arıyorlardı. mola verdikleri bir gece askerlerin saldırısına uğradılar ama bazılarını öldürselerde, savaşçıların karşılık vermesiyle çoğu kaçabildi. ama mecburen yönlerini değiştirdiler, çünkü kuzey yolu asker doluydu. onlar gitti, askerler yetişti, defalarca çatıştılar, defalarca kaçtılar derken kabile yaşlı, kadın, çocuk dahil, zor şartlarda açlığa ve soğuğa rağmen 1600 km. yol aldı.
sonunda kanada sınırına ortalama 30 km kalmıştı ve kabile çok yorgundu. bugün dinlenelim yarın son bir atak ile kanada'ya varalım dediler. fakat bilmedikleri şey, dün onlara saldıran askerleri kaçırmışlardı ama başka bir yönden bir birlik gelip onları kuşattı. ne yapacaklarını konuştular, zaten yol boyunca çok sayıda yaşlı, çocuk, kadın ve savaşçı kaybetmişlerdi ve eğer direnirlerse kendileride ölecekti.
reis genç joseph, ailesinden birkaç erkekle askerlerin olduğu yere gitti ve teslim olacaklarını söyleyip, silahlarını bıraktı. a.b.d askerleri rahatlamıştı, çatışma olmadan hepsini teslim almışlardı. askeri çadırlarını kurdular ve genç joseph ve yanındakileri göz önünde tuttular.
ertesi gün komutan genç joseph'e kabilesini toplamasını, yola çıkacaklarını söyledi. genç joseph halkına seslendiği zaman sadece yakın akrabaları yanına geldi. askerler çadırlara gidip baktıklarında gördülerki kimse kalmamış, hepsi kaçmıştı. meğer genç joseph gidip teslim olunca, askerler bu iş tamam deyip rahatlayınca, reisin akrabaları hariç diğer kızılderililer gece gizlice kanadaya doğru kaçmışlar. kendini ve ailesini kurtaramasada halkını kurtaran, fedakarlık yapan genç joseph ve akrabaları oklahoma'ya sürüldüler.
devamını gör...
neşet ertaş
kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
gönülden gönüle gider
yol gizli gizli.
neşet ertaş
yattığın toprak incitmesin be üstat.
gönülden gönüle gider
yol gizli gizli.
neşet ertaş
yattığın toprak incitmesin be üstat.
devamını gör...
unstabil anjina
tam tıkayıcı olmayan bir trombüsün kitle etkisine bağlı daralma sonucu oluşan göğüs ağrısı ile karakterize durumdur.
stabil anjina'ya nazaran hem istirahat hem egzersiz zamanı oluşabilir.
ileri tıkanıklıklarda miyokart infarktüsüne neden olabilir.
stabil anjina'ya nazaran hem istirahat hem egzersiz zamanı oluşabilir.
ileri tıkanıklıklarda miyokart infarktüsüne neden olabilir.
devamını gör...
evli adamla birlikte olmak
ahlak zabıtları gelip yazmışlar kendilerince de pek ciddiye alınacak şeyler değil.
evli değilim evli biriyle ilişkimde olmadı ama size ne?
bana ne?
yetişkin iki insanın birbirine duyduğu yakınlık sizi niye rahatsız ediyor siz nasıl ruh hastalarısınız böyle?
geçen ay doktorum nihayet boşanabildi,dört çocuğu var onlardan torunları var ve yirmi senedir bu adam boşanmaya çalışıyormuş.
kim suçlu burda?
onu bırakmayan eski karısı mı kendisi mi yirmi senedir beraber yaşadığı kadın mı kanunlar mı?
kimseyi ilgilendirmeyen konudur yaşayana mutluluklar dilerim.
evli değilim evli biriyle ilişkimde olmadı ama size ne?
bana ne?
yetişkin iki insanın birbirine duyduğu yakınlık sizi niye rahatsız ediyor siz nasıl ruh hastalarısınız böyle?
geçen ay doktorum nihayet boşanabildi,dört çocuğu var onlardan torunları var ve yirmi senedir bu adam boşanmaya çalışıyormuş.
kim suçlu burda?
onu bırakmayan eski karısı mı kendisi mi yirmi senedir beraber yaşadığı kadın mı kanunlar mı?
kimseyi ilgilendirmeyen konudur yaşayana mutluluklar dilerim.
devamını gör...
moderatörlerin kimseyi memnun edememesi
istekleri asla bitmeyen canlı türü olan insanla uğraşmak çok zordur. uğraşanın da insan olduğunu unutmamak gerekiyor. sözlük kimine göre bilgi kaynağı, kimine göre eğlence kaynağı, kimine göre sosyalleşme kaynağı olarak görülüyor. moderatörün görevlerini tam olarak bilmiyorum ama bugüne kadar sorduğum bütün sorulara anında cevap alabildim. tanımım silindi mi? evet. ama ağlamadım, çünki gerçekten formata uygun değildi. e ben şimdi kalkıp modlara “tü kaka” mı diyeyim? format belli, kurallar belli.
en büyük sıkıntı sanırım farklı insanları ortak paydada buluştururken, böylesine egolu, böylesine takıntılı ve hırslı yazarların olabileceğini düşünmemiştir hiç kimse. moderatörler arasında var mıdır bu türde insanlar bilemiyorum, tanımıyorum. en azından sık sık girdiğim sözlükte hiç bir mod tarafından sıkıntıya maruz kalmadım.
sözlükte bir kaç tartışmaya, okuyucu olarak şahit oldum. dünyanın en skandal savunma şekillerini ve fikirlerini okudum. arkadaşlar en nihayetinde hepimiz burada fikir veya bilgi paylaşıyoruz. bu kadar ciddiye alıp, bu kadar sinirlenmeye gerek var mı? herkesin sizi sevmesi veya fikirlerinize katılması mümkün müdür? değildir!
bir yazarın, bir mod ile fikir ayrılığına düşmesini, haksızlığa uğramasını elbette görebiliriz fakat bunun düzeltilmesi de gayet mümkündür. en azından haksızlığın süreceğine inanmıyorum. amma bir yazarın, bir mod ile yaptığı tartışma sonrasında aşırı sinirlenip saçma tanımlar girmesinin mantığını vallahi de anlamıyorum billahi de. hatta bazen tartışanların veya övenlerin yorumlarını okuyunca gözümün önüne bir partiden veya kişiden medet umanlar/nefret edenler geliyor. gruplaşmaya, ayrışmaya, nefret yaratmaya ne gerek var? aklınızı kullanmanızı ve mantıklı hareket etmenizi diliyorum. ilahlaştırıp, şeytanlaştırmadan; hayatımızda bir parçası olduğumuz belki de en huzurlu mecrayı kendimiz yaratabilir ve yazmaya devam edebiliriz.
hiç bir mod pizza değildir, herkesi memnun edemez.
en büyük sıkıntı sanırım farklı insanları ortak paydada buluştururken, böylesine egolu, böylesine takıntılı ve hırslı yazarların olabileceğini düşünmemiştir hiç kimse. moderatörler arasında var mıdır bu türde insanlar bilemiyorum, tanımıyorum. en azından sık sık girdiğim sözlükte hiç bir mod tarafından sıkıntıya maruz kalmadım.
sözlükte bir kaç tartışmaya, okuyucu olarak şahit oldum. dünyanın en skandal savunma şekillerini ve fikirlerini okudum. arkadaşlar en nihayetinde hepimiz burada fikir veya bilgi paylaşıyoruz. bu kadar ciddiye alıp, bu kadar sinirlenmeye gerek var mı? herkesin sizi sevmesi veya fikirlerinize katılması mümkün müdür? değildir!
bir yazarın, bir mod ile fikir ayrılığına düşmesini, haksızlığa uğramasını elbette görebiliriz fakat bunun düzeltilmesi de gayet mümkündür. en azından haksızlığın süreceğine inanmıyorum. amma bir yazarın, bir mod ile yaptığı tartışma sonrasında aşırı sinirlenip saçma tanımlar girmesinin mantığını vallahi de anlamıyorum billahi de. hatta bazen tartışanların veya övenlerin yorumlarını okuyunca gözümün önüne bir partiden veya kişiden medet umanlar/nefret edenler geliyor. gruplaşmaya, ayrışmaya, nefret yaratmaya ne gerek var? aklınızı kullanmanızı ve mantıklı hareket etmenizi diliyorum. ilahlaştırıp, şeytanlaştırmadan; hayatımızda bir parçası olduğumuz belki de en huzurlu mecrayı kendimiz yaratabilir ve yazmaya devam edebiliriz.
hiç bir mod pizza değildir, herkesi memnun edemez.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
//sızmak başka şeydi
dökülmek,
başka...
ve duymak,
her vakit kulaktan geçmezdi.//
d.b
dökülmek,
başka...
ve duymak,
her vakit kulaktan geçmezdi.//
d.b
devamını gör...
21 mart dünya şiir günü
tüm şiir severlerin günü kutlu olsun.*
devamını gör...
bir semtin medeniyet seviyesini belirten detaylar
çöpleridir efendim. evet evet.. yanlış okumadınız.... çöpleri.
bir semtin, bir şehirin, hatta hatta bir ülkenin medeniyet seviyesini belirlemek istiyorsanız, bakacağınız ilk şey; ne evleri, ne düşünceleri, ne araçları, ne görüntü ve ne de örüntüleridir... bakacağınız ilk şey; çöpleri olmalıdır. bir medeniyetin anlık durumunu da, esrarını da, sürecini de buradan rahatlıkla kestirebilirsiniz.
misal; zengin bir semtte, atılan yiyecek ve içecek türevlerinin haddi hesabı yoktur.
dolayısıyla o semtin, sokak hayvanları da, gelişmiş hatta semrilmiştir.
yine kısmen, daha fakir bir semtin çöpüyse; bu çöpler ya azdır ya da kokar. çünkü dişiriciler onu çoktan dişirip götürmüşlerdir. götürülmeyen, beğenilmeyen atıklarsa; bir sonraki çöp kamyonuna kadar, kokmaya ve semtin durumunu gözler önüne sermeye devam edecektir.
haa siz şimdi diyeceksiniz ki: eyh hincime!.. kendine gel bre.... görece daha fakir olan bir semtin çöpü dişiriliyor da, kısmen daha zengin olan semtin çöpü dişirilmiyor mu? .. onların çöp kutularına; kağıt toplayanlar, çöp karıştıranlar, cümle karışık argümanı olanlar konuk olmuyor mu?.. maalesef ki hayır efendim. hayır!..
onların çöpleri ayrıştırılır ve dönüştürülür. dişirilme; yalnızca medeniyetin uğramadığı özgün mekanların, şatafatlı ve de çetrefilli kumaşıdır...
bir semtin, bir şehirin, hatta hatta bir ülkenin medeniyet seviyesini belirlemek istiyorsanız, bakacağınız ilk şey; ne evleri, ne düşünceleri, ne araçları, ne görüntü ve ne de örüntüleridir... bakacağınız ilk şey; çöpleri olmalıdır. bir medeniyetin anlık durumunu da, esrarını da, sürecini de buradan rahatlıkla kestirebilirsiniz.
misal; zengin bir semtte, atılan yiyecek ve içecek türevlerinin haddi hesabı yoktur.
dolayısıyla o semtin, sokak hayvanları da, gelişmiş hatta semrilmiştir.
yine kısmen, daha fakir bir semtin çöpüyse; bu çöpler ya azdır ya da kokar. çünkü dişiriciler onu çoktan dişirip götürmüşlerdir. götürülmeyen, beğenilmeyen atıklarsa; bir sonraki çöp kamyonuna kadar, kokmaya ve semtin durumunu gözler önüne sermeye devam edecektir.
haa siz şimdi diyeceksiniz ki: eyh hincime!.. kendine gel bre.... görece daha fakir olan bir semtin çöpü dişiriliyor da, kısmen daha zengin olan semtin çöpü dişirilmiyor mu? .. onların çöp kutularına; kağıt toplayanlar, çöp karıştıranlar, cümle karışık argümanı olanlar konuk olmuyor mu?.. maalesef ki hayır efendim. hayır!..
onların çöpleri ayrıştırılır ve dönüştürülür. dişirilme; yalnızca medeniyetin uğramadığı özgün mekanların, şatafatlı ve de çetrefilli kumaşıdır...
devamını gör...
hiçbir şey olunamayınca sahip olunan meslekler
bilmem ne partisi kadın kolu.
devamını gör...
ölü gibi uyumak
asla yapamadığımdır. böylelerine artık resmen imreniyorum. bende istiyorum banene bendee..
devamını gör...
arkadaş ortamının dışlanan kişisi olmak
arkadaşlarıyla sokakta yürürken kaldırıma sığmadığı için arkadan yürüyen insandır.
edit: başlık başa kalmış...
edit: başlık başa kalmış...
devamını gör...
five feet apart
internette çokça karşıma çıkan bir filmdi o yüzden izlemek istedim. çok etkilendiğim bir film oldu. aynı bulaşıcı hastalığa sahip iki genç ve bu hastalığı birbirine bulaşmaktırmaktan korkan iki genç. ikisi de birbirini seviyor ama birbirlerinden 6 adım yakına gelemiyorlar uzaktan seviyorlar birbirlerini sonu hiç beklemediğim bir şekilde bitti hüzünlü ama etkileyiciydi.
devamını gör...
şeyh bedreddin
(bkz: hakikat şeyh bedreddin) adlı filmin fragmanını izledim de bir iki kelam etme ihtiyacı hissettim.
(bkz: varidat) adlı eserini okumuştum. vahdet-i vücut görüşünü savunan bir mutasavvıftır, alimdir. mülkiyetin eşit paylaşımını savunmaktadır. ancak bu görüş onu sosyalist yapmamaktadır. zira o, dünya malının insanı, allah'tan uzaklaştırdığını ifade etmektedir. yani kurmak istediği devlet, özel mülkiyetin olmadığı teokratik bir devlettir.
bir hakim/kadı (veya kazasker) neden devlete karşı isyan eder? bu bakımdan ilginç bir hayatı vardır.
sultan ı. mehmed, isyanını bastırdığında onun alim olduğundan hareketle hemen idam etmek istemez, alimlerden bir heyet kurulmasını emreder.
şeyh bedreddin'e karşı iki suçlama yöneltilir:
1- dinden çıkmak (mürtedlik)
2- devlete karşı isyan.
alimler heyetinin yaptığı yargılama sonucunda ilginç şekilde şeyh bedreddin'in dinden çıkmadığına kanaat getirilir. ne de olsa kendisi de alimdir.
yargılama sırasında kendisine "devlete karşı isyanın hükmü (cezası) nedir?" diye sorulur. o da hiç eğip bükmeden "idamdır" diye söyler.
serez çarşısında 1420 yılında idam edilir. ulema sınıfına ait olduğundan malına ve eserlerine dokunulmaz. bu yüzden eserleri toplatılmamış ve medreselerde okutulmaya devam etmiştir.
(bkz: varidat) adlı eserini okumuştum. vahdet-i vücut görüşünü savunan bir mutasavvıftır, alimdir. mülkiyetin eşit paylaşımını savunmaktadır. ancak bu görüş onu sosyalist yapmamaktadır. zira o, dünya malının insanı, allah'tan uzaklaştırdığını ifade etmektedir. yani kurmak istediği devlet, özel mülkiyetin olmadığı teokratik bir devlettir.
bir hakim/kadı (veya kazasker) neden devlete karşı isyan eder? bu bakımdan ilginç bir hayatı vardır.
sultan ı. mehmed, isyanını bastırdığında onun alim olduğundan hareketle hemen idam etmek istemez, alimlerden bir heyet kurulmasını emreder.
şeyh bedreddin'e karşı iki suçlama yöneltilir:
1- dinden çıkmak (mürtedlik)
2- devlete karşı isyan.
alimler heyetinin yaptığı yargılama sonucunda ilginç şekilde şeyh bedreddin'in dinden çıkmadığına kanaat getirilir. ne de olsa kendisi de alimdir.
yargılama sırasında kendisine "devlete karşı isyanın hükmü (cezası) nedir?" diye sorulur. o da hiç eğip bükmeden "idamdır" diye söyler.
serez çarşısında 1420 yılında idam edilir. ulema sınıfına ait olduğundan malına ve eserlerine dokunulmaz. bu yüzden eserleri toplatılmamış ve medreselerde okutulmaya devam etmiştir.
devamını gör...
sözlük yazarlarının kitap aldıkları siteler
bilimum ücretsiz pdf kitap bulabileceğiniz internet siteleridir.
sizi bilmiyorum ama üniversite öğrencilerinde kitaba verecek para kalmadı.
artık sadece hayatta kalma mücadelesi veriyor çoğumuz.
sizi bilmiyorum ama üniversite öğrencilerinde kitaba verecek para kalmadı.
artık sadece hayatta kalma mücadelesi veriyor çoğumuz.
devamını gör...
gezmesi zevkli olan mağaza çeşitleri
bit pazarı.
devamını gör...
iyi insanlar nerededir ve onları nasıl buluruz sorunsalı
iyi insanların çoğu kötü insanlarla ve muhtemelen iyi oldukları için kendilerine sövüyorlar. peki bulabilir miyiz iyi insanı? bulamayız çünkü herkes kalbinin ekmeğini yemiyor. ben dünya iyisi olayım(ki öyleyim)*ama yine de karşıma iyi biri çıkacağını sanmıyorum. iyiler kötülerledir demiş miydim?
editasyon: "o iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler."
editasyon: "o iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler."
devamını gör...
cevapsız arama
devamını gör...
sigarayı bırakmak
ben son sigaramı 28 ekim 2019'da içtim.
dişlerimle ilgili cerrahi bir müdahale için bir kaç gün zorunlu olarak içmemem gerekiyordu. hatta aklımda hiç bırakmak yoktu çünkü ben zaten paket paket sigara içen birisi hiç olmadım günde 2-3 tane, en fazla 5-6 tane içen birisiydim. belki de bu yüzden bu kadar kolay oldu. aynı zamanda da yerine düzenli sporu hayatıma ekledim ve hiç bırakmadım.
bir kaç gün bir hafta oldu, bir ay oldu, bir yıl oldu. ben kendime asla yasak demedim çünkü yasak derseniz illa onu istiyorsunuz, en azından bende böyle oluyor, herkes kendisinde iş yarayacak formülü daha iyi bilir. sigara paketimi de çöpe falan atmadım, 7/24 gözümün önünde de değildi ama biliyordum orada olduğunu. kendime hep "canım isterse içeceğim" dedim. özgür bıraktım, rahat bıraktım. şimdilik iyi gidiyoruz. benim 10 yıl içmeyip tekrar başlayan arkadaşım da olduğu için büyük konuşmak istemiyorum. eşim içiyor, arkadaşlarımın çoğu da içiyor. uzun süredir kimseyle görüşemiyoruz tabii ama eskiden kahve içmek ya da yemek yemek için buluşurduk. o zamanlarda da içmedim, canım istemedi. umarım böyle devam eder. yani işin özeti bırakmak istemeden bırakmayın, hep başa dönersiniz.
dişlerimle ilgili cerrahi bir müdahale için bir kaç gün zorunlu olarak içmemem gerekiyordu. hatta aklımda hiç bırakmak yoktu çünkü ben zaten paket paket sigara içen birisi hiç olmadım günde 2-3 tane, en fazla 5-6 tane içen birisiydim. belki de bu yüzden bu kadar kolay oldu. aynı zamanda da yerine düzenli sporu hayatıma ekledim ve hiç bırakmadım.
bir kaç gün bir hafta oldu, bir ay oldu, bir yıl oldu. ben kendime asla yasak demedim çünkü yasak derseniz illa onu istiyorsunuz, en azından bende böyle oluyor, herkes kendisinde iş yarayacak formülü daha iyi bilir. sigara paketimi de çöpe falan atmadım, 7/24 gözümün önünde de değildi ama biliyordum orada olduğunu. kendime hep "canım isterse içeceğim" dedim. özgür bıraktım, rahat bıraktım. şimdilik iyi gidiyoruz. benim 10 yıl içmeyip tekrar başlayan arkadaşım da olduğu için büyük konuşmak istemiyorum. eşim içiyor, arkadaşlarımın çoğu da içiyor. uzun süredir kimseyle görüşemiyoruz tabii ama eskiden kahve içmek ya da yemek yemek için buluşurduk. o zamanlarda da içmedim, canım istemedi. umarım böyle devam eder. yani işin özeti bırakmak istemeden bırakmayın, hep başa dönersiniz.
devamını gör...

