ego, kelime anlamıyla "ben" demektir. santrizm ise "temel alan bakış açısı"nı ifade eder. egosantrizm, her durumda kendini referans alarak değerlendirme yapmak, sadece kendi penceresinde oturmak ve bu doğrultuda yorumlamak olarak da bilinir. kendi arzu ve hislerinin esaretinde yaşamına yön veren egosantrik insanların çevresiyle iletişiminde eksiklikler oluşmaktadır.

özellikle 2-6 yaş aralığında çocuklar ve ergenlik döneminde olan gençlerle "birbirini anlayamama, paylaşımdan kaçınma, isyankarlık, kimse beni anlamıyor nidaları, itiraz ve inatlaşma" gibi karşılaştığımız durumlar benmerkezci duygu durumun ne gibi etkileri olduğunu bizlere gösteriyor.

eğer kişi, bahsettiğim dönemlerdeyse bu normaldir; biraz sabırlı olmak ve olumlu atmosfer yaratma çabasını bırakmamak gerekiyor. ama 25 yaşına gelmiş bir bireyin hala "ben, ben, ben" dediğini duyuyorsanız usulca ondan uzaklaşın. * * *
devamını gör...

başlangıçta sadece noldor halkı vardı. sonrasında geldi teleri halkı. onları hoş görü ile karşıladı noldor. gemiler yapıyordu teleri halkı, muazzam dev gemiler...

şehirler kurmalıydılar. limanlar inşa etmeliydiler. yardımlarına noldor halkı koştu. birlikte görkemli liman şehirleri kurdular...

dostlukları pekişti. akrabalığa dönüştü, finarfin ile earwen evlendi.

köprünün altından sular aktı. bir zaman geldi feanor, melkor'un peşine düştü. düşman amansızdı. her türlü yardıma ihtiyacı vardı noldor'un...

teleri halkından istediler o yardımı. feanor, teleri halkına seslendi, ortak geçmişlerinden akrabalıklarından bahsetti. güç birliği yapmazlarsa, melkor'un gazabının hepsinin üzerlerine çökeceğini anlattı. teleri halkının çoğunluğu etkilendi bu konuşmadan, ancak teleri halkının lideri olwe bu talebi geri çevirdi...

ilişkiler çatırdamaya başlamıştı. bir süre sonra feanor yeniden olwe'nin kapısını çaldı. orta dünya kıyılarına gidebilmek için ondan gemilerini istedi. olwe bu sefer de valar'ı bahane etti. ondan izinsiz hiç bir şey yapamayacaklarını söyledi.

feanor sinirlendi ve olwe'ye doğru kükredi; '' siz teleri halkı buraya geldiğiniz zamanlar hiç bir şeydiniz ve biz size yardım ettik. şimdi bizim yardım çağrımıza nasıl olur da hayır deme cüretini gösterirsiniz!.''

iki liderin arasında büyük bir gerilim yaşandı. olwe bu aşağılayıcı sözlere hiddetle tepki gösterdi. kılıçlar çekilmek üzereyken, maiyetlerindekilerin müdahalesi ile ortam sakinleşti. feanor teleri sarayını terk etti.

sinirli ve kırgındı. o gemilere ihtiyacı vardı. adamlarının yanına dönerken, yeni bir karar vermişti. bu ihaneti cezasız bırakmak istemiyordu. gemileri bir baskınla ele geçirip, orta dünya kıyılarına doğru yelken açacaktı.

ani bir baskınla limandaki teleri askerlerini şaşırttılar, feanor'un bu saldırısını beklemeyen teleri askerleri hazırlıksız yakalanmıştı.

feanor'un ardı sıra fingolfin yetişti. feanor'un aldığı karardan haberi yoktu. onu izlemişti sadece. böylece iki ordu birleşti, liman muhafızlarını darmadağın ettiler.

orta dünya tarihinde bir ilk gerçekleşti. iki elf toplumu birbirine kılıç çekti. ve ilk kez elfler birbirlerini öldürdü.

bu olay orta dünya tarihinde ''akraba kıyımı'' olarak adlandırıldı. noldor halkı bu büyük utançla yaşamak zorunda kaldı.

feanor - melkor mücalesinin ayrıntısı için (bkz: melkor)
devamını gör...

nasıl rahatsız edici bir duygu. bir yanım "doğru bildiğin şeyi yapmaya devam et, o sana uygun değil, `çok canını yakar`" diyor. bir yanım "daha çok yakınında olursa aha az acı çekersin" diyor. aynı anda aklım bitiriyor, kalbim başlatıyor. karmakarışığım. düşünmeyeyim diyorum, aklıma gelmesin istiyorum, uzaklaştıkça daha çok acı çekiyorum. ama biliyorum olmayacak, değişmeyecek, böyle gidecek. bu şekilde hiçbir yere varamayız. yine de onunla olmak istiyorum. neyse...*
devamını gör...

“sorunlu” ifadesi cinsiyetsiz bir söylemdir, aslında. kişinin kendi ile verdiği mücadelenin dışarıya yansıması onun çevresi tarafından “sorunlu” olarak algılanmasına neden olur.

kaostan beslenen, mücadeleden hoşlanan, değiştirip dönüştürebileceğini düşünen bireyler “sorunlu” kişinin yanında olarak kendilerini meşgul ederler.* sorununu çözebileceğini düşündüğü için orada olanlar hem destek olmak hem de alttan alta kendini önemli hissetmek için oradadır.

öfkesi kendinden mütevellit kadınlardan, korkmayınız.

(bkz: mütevellit)
devamını gör...

harese nedir, bilir misin oğlum? arapça eski bir kelimedir. bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. harese şudur evladım: develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz, çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve. bunun adı haresedir. demin de söyledim hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. bütün ortadoğu'nun adeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. kendi kanının tadından sarhoş olur.
- zülfü livaneli "huzursuzluk" -
devamını gör...

lavinia
devamını gör...

yanmaz kefen.
devamını gör...

etrafında sevgi yoktur, beklersin
yakınında yüreğini paylaşan yoktur, beklersin
belki bir çift laf etmek istersin, beklersin
istersin ki seni duysun, yüreğinin feryadını işitsin, beklersin

beklersin ama bir türlü bu yalnızlık yükü kalkmaz üstünden, ama yine de beklersin.
her şeye rağmen bekleyenlerden olmak istersin.
belki gelir, belki tekrar gönül alev alev olsun istersin.
hiç bir umut olmadığını bile bile yine de beklersin...
devamını gör...


"bize hiçbir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz."


stefan zweig'ın son eseri olan satranç, adeta onun hayata bir veda mektubudur. nitekim kendisi de artık dünyanın asla eskisi gibi olamayacağını düşündüğü için, dünyanın içinde bulunduğu savaş ve kaos hali karşısında duyduğu endişe ile hayatına son vermiştir.

belirtmiş olduğum gibi son eseri olduğu için, bu kitap aslında intihar eşiğinde bulunan yazarın ruh halini ortaya koyan bir eserdir.

kitap kısacık bir öykü olarak görünse de aslında içinde barındırdığı imgeler ile harika bir eleştiri, başkaldırı kitabıdır. kitap insanlığın ve insanlık onurunun faşizm ve otorite karşısındaki ezilişini sayfalar arasında ilmek ilmek işlemektedir.


yazar kitaptaki karakterler ile dünyanın içinde bulunduğu durumu harika bir şekilde simgelemiştir. kitapta satranç tahtası savaş alanını, dünya satranç şampiyonu mirko czentovic ise nazi otoritesi ve acımasızlığını temsil etmektedir. kitapta psikolojik işkence ile sorgulanan dr. b ise; insanlığı, hümanizmi, çekilen sıkıntıları, savaşların insanlık üzerindeki etkilerini simgelemektedir.


tüm bu bilgiler göz önüne alındığında satranç, dünya edebiyatı'nda yazılmış en etkili eserlerden birisidir. basit bir hikaye olarak görülmemeli, satır altları üzerine uzun uzun düşünülmelidir. satırlarıma son vermeden önce stefan zweig'ın aramızdan ayrılmadan önce bizlere bırakmış olduğu cümleler ile sizleri baş başa bırakmak istiyorum:


"özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke brezilya’ya içten teşekkürlerimi sunmak. her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. bütün dostlarımı selamlarım! hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun! ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”
devamını gör...

dünyanın her yerinde var olan ateistler hangi coğrafi bölge ya da ülkede ise o bölge ya da ülkedeki en yaygın dini ele alarak yanlışları eleştirir/sorgular. türkiyedeki en yaygın dini inanç islam olduğundan mütevellit ateistler islamı eleştirir ve sorgular.
özetle; eleştirilen tek din islamiyet değildir.
devamını gör...

ben de sizi sevmiyorum. sevmiyorum ki kötü enerji yaymışım sevememişsin.
yoksa ben bal gibi insanım. *
devamını gör...

devalüasyon sonucu döviz kurunun yükseltilmesine karşılık, ülkenin net ihracat gelirlerinin önce azalacağını ve belli bir dönemden sonra (genellikle 2 yılın üzerinde) artacağını gösteren eğridir.
devamını gör...

alfabedeki bütün harflerin bir cümle içinde kullanıması(bkz: pijamalı hasta yağız şoföre çabucak güvendi)
devamını gör...

ilkokul sıra arkadaşımın flütünü çalmıştım.
devamını gör...

coalcarbon isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

kişinin asıl mesleği ve uğraş alanı dışında yaptığı, yaparken keyif aldığı oyalayıcı şeylerdir.

(bkz: düşkü) olarak da bilinir.
devamını gör...

zaten beğenmiyorsunuz lan dediğim başlıktır.
bu arada katıldığım kampanyadır.
kendini yeşil diye hulk zanneden yazarlara iyi bir ders vermiş oluruz.
devamını gör...

senarist, senaryo yazan yani film de veya dizilerde izlediğiniz yapımların hikayesini oluşturan kişilere denir.bir film yapılacaksa bunun ilk ayağı senaristtir çünkü hikaye kısmı filmin yapılması için temel şarttır. senarist olmak için herhangi bir bölümden mezun olmanıza gerek yok, senaristlik tamamen hayal gücüne dayalı bir şeydir, illa ki okul okumak istiyorsanız sinema ve televizyon bunun için uygundur. şunu söyleyeyim bu iş yetenek işidir okul okuyup iyi işlerde çıkarmayabilirsiniz çünkü bu biraz kişisel bir özellik nasıl yönetmenler veya yazarlar daha çok diğer bölümlerden çıkıyorsa bunda da o durum mevcut, size kalmış. bir iki kuralını bildiğiniz zaman gerisi artık hayal gücünüze kalmış. iyi bir iş çıkardığınız zaman hem maddi hem de manevi olarak sizi yeteri kadar tatmin edeceğini düşünüyorum. şu an için dışardan bir senaryo kabul ettirmek çok zor, ajanslar daha çok kendi senaristleriyle çalışırlar bu sizi dezavantaja düşürse de bir yerlerde kendinizi ispat ettiğiniz zaman gerisinin de su gibi geleceğini düşünüyorum öyle de bir bölüm çünkü hiç kimse başarılı bir yazarı kaptırmak istemez, burada ki esas olay keşfedilmek.
devamını gör...

her kadını geçtim, her insanin başına en az 2 kere gelen olaydır kendisi. hatırlıyorum, bir keresinde toplu taşımanın birinde kalabalık bahanesiyle dizime dayamıştı 30 yaşlarındaki bir adam. oysa boş olan bir sürü yer vardı fakat biz sanki 100 kişiymişiz gibi sıkışmıştık. iki koluyla da hareketimi engelliyordu ilk durakta affini isteyerek izin istedim geçebilmek için. keşke o an çaksaydim, bağırsaydım bi tane ama o an belki yanlışlıkla oluyordur vs. diyorsunuz. inince anlaşılıyor fakat o zaman da iş işten geçmiş oluyor zaten. bi' ara listeme bakayım kaçıncı tacizdi acaba bu ya hatırlayamadım şimdi bak.
devamını gör...

2015 yılında profesyonelliğe geçiş yapan 2018'de eskişehirspor'dan beşiktaş'a transfer olan milli futbolcu.
devamını gör...

“ve piçler yani aşk çocukları”
diye tanımlamıştır bir şiirinde ismet özel
(bkz: senin olan yenilgi)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim