ne hayalimdeki bölümü okudum ne de hayalimdeki mesleği yapıyorum.ama realite tokadı insana pis vuruyor..bu yüzden bir zaman sonra hayalin karın doyurmadigini anlıyorsun. ama hayalimdeki uğraş ile ilgilenebiliyorum bunun için de para kazanmak gerekiyor. demek ki başka hayalleri gerçekleştirmek için bazı hayallerden feragat etmek gerekiyor.
devamını gör...

kısaca hem işareti yani imgeyi hem de bu imgenin potansiyellerinin kullanımıdır. bu sayede kurduğu iletişimle en basit görünen bir imgede bile birçok anlam barındıran çeşitli sembollerin kullanıma denir.
devamını gör...

sözlükte çevrimdışı takılmak.

siz sevgilim olduğunu düşünüp,sevgilimle vakit geçirdiğimi zannederken, ben o sırada anın fotoğrafı başlığında nöbet tutacağım. el ele tutuşmuş,bol aşko'lu çiçekli böcekli, hediyeli fotoğraflarınızı yönetime şikayet edeceğim.
yalnızlar tayfa alarm kurun o gün sözlükte moderasyon ekibini çok yoracağız *
devamını gör...

gustavo'nun better call saul'da çalışanın yaptığı detaylı temizliğe bakıp, kabul edilebilir demesiyle gönlümüze taht kurmuştur bir kere. paravan bile olsa böylesine temiz işletmelerde atıştırmak herkese nasip olmaz.

ilgili sahne

devamını gör...

farkında olmadan hepimizin bir şekilde bulaştığı iğrenç durum. özellikle tivitirda oldukça aktif olarak yapılmakta. pek çok insan düşünceleri dolayısıyla bu zorbalığa maruz kalmakta.

bunu yalnızca mesaj yoluyla taciz olarak da görmüyorum. alıntılayarak, yaygınlaştırarak, yorum atarak da bu zorbalığa ortak oluyor ve büyütüyoruz. şimdilik nereye varacağını ya da ne sonuçları olduğunu net olarak bilmiyoruz ancak zamanı geldiğinde somut olarak büyük olumsuz sonuçlarıyla karşılaşacağımızdan eminim de.

komik bulduğumuz bir videoyu, fotoğrafı ya da tiviti galerimizde, telefonumuzda saklıyor ve pek çok durumda kullanıyoruz örneğin. ancak o içerikteki kişiler ya da içeriği paylaşan kişinin düşünceleri, bu içeriği artık kabullenip kabullenmediği hiç düşünmediğimiz bir durum.

linç kültürüyle birleştiğinde inanılmaz korkunç bir hâl alıyor.
devamını gör...

üniversitede iken bir arkadaşımla, ikimizin arasında sürekli olarak aynı diyaloğun geçmesini sağlamış güzel bir türk filmidir.

- kaç cigaramız kaldı?
* "cigaramız" diye genel bir kavram yok!
devamını gör...

konu kişisel algılanmasın diye detay vermeyeceğim ama hanımefendiyle aynı şeyi yazmışız hatta başlığı bile ben açmışım lan. peki sonra ne mi olmuş? kadın profil fotoğrafı olan yazar entrysinden çok kısa bir süre sonra iki kat daha fazla artıya ulaşmış.
başta hande olmak üzere bütün atayizler, hadi bunu da açıklayın da görelim...
devamını gör...

her şeyi ben biliyorum kafası ve hiçbir şey bilmemek.
devamını gör...

ankara ayazına karşı hayatta kalmayı sağlar. sıkıcı, gri şehri gökkuşağına çevirir.
devamını gör...

fazlaca dalgınlık. birisi aniden bir şey söylediğinde ilk “ha?” diye tepki verip düşüncelerden birkaç saniyeliğine kurtulma ve o kişiyi geçiştirip düşüncelere devam etme.
devamını gör...

our planet belgeselinde gördüğüm ve hayran kaldığım bir kuş türü. dişisini etkilemek için bulunduğu ortamı temizlemesi ve dans etmesi mükemmel.
devamını gör...

25t numaralı taksim-sarıyer hattında çalışan iett otobüsünün şoförü tarafından hayatımıza giren tabir.

(bkz: burası seks otobüsü değil)

haber linki

ekleme: bunu neden #gündem yaptınız ya hu? fi tarihinin haberi. *
ekleme 2: eski bir haber veya olay olduğunun farkındayım gençler. toplu taşıma aracında öpüşmek başlığından hareketle aklıma geldi. *
devamını gör...

mihail yuryeviç lermontov tarafından yazılıp 1940 yılında yayımlanan yazarın ilk ve tek romanıdır.
eser bir çok klasik rus edebiyat ürünü gibi insanı bolca düşünmeye ve anlam arayışına sürükler fakat lermantov bu eserde oluşturduğu baş karakter olan peçorin ile sadece rus edebiyatına değil dünya edebiyatına çok büyük bir iz bırakmıştır.

peçorin karakteri içinde bulunan tüm duyguları gizlemeksizin oldukça açık yaşaması belki de onu bu denli etkili kılmıştır.
kitabın tanıtım bülteninde peçorinden şu şekilde bahsedilir;
''beyler, zamanımızın bir kahramanı bir tek kişinin portresi değildir; kuşağımızın gittikçe artan kötülüklerinden yaratılmış bir portredir''.
belki de peçorin bir çok rus gencinin fikir dünyasının birleşip tek bir vucütta buluşmuş bir halidir.

ek olarak eserde dönem hakkında eleştiriler ve gözlemler mevcut bu sayede rus edebiyatı ve rus halkı hakkında da bilgi ediniyorsunuz.
şahsi düşüncem peçorin edebiyat dünyasının en büyük ve en çalkantılı ''psikolojik'' karakteridir.
lermantov rus edebiyatının devleri arasında belki de bir adım geride kalan bir yazar fakat bunun sebebini 27 yaşında bir düello sonucu ölmesine bağlıyorum zira tek bir romanla dev bir adım atmış bir yazardır.

eser gerçekten dikkatlice okunup üzerine düşünülmesi gereken bir eser okumanızı şiddetle tavsiye edip bir alıntı bırakıyorum.

''ruhumu toplum bozmuş, kafam kuşkulu, kalbim hiç doymak bilmiyor; hiçbir şey beni oyalamıyor, kedere de zevke alıştığım gibi çabucak alışıyorum.''
devamını gör...


çocuğun içini huzur kapladı. sebebi , servi ağaçlarından dökülüp yeşil dallar arasından geniş maviliğe doğru savrulan polenler değildi. zaten onların ismi polen de değildi. pamuktu.

huzurunun ve mutluluğunun sebebi, ilerde bir taşın üstünde bastonuna dayanıp oturan ve yayılan iki koyununu izleyen mahallenin yaşlı adamına biraz sonra yapacağı iyiliklerdi. dakikalarca onu izlemişti.

yalnız ve yaşlı bir adam…
belki çok fakirdir diye söylenerek hızla mutfağa koştu.
‘’dişleri yoktur’’ diye düşündü, çünkü yaşlıların dişleri olmazdı.
bir bardak süt ve ekmek içi…
ihtiyar adamın yanına gidip sütü ve ekmeği ona verdi. adamcağız minnet duygusuyla çocuğa bakarken cebinden kanlı bir mendil çıkardı ve ağzını sildi. hastaydı.

‘’sen ölecek misin?’’ diye sordu çocuk.
‘’sen dua edersen ölmem’’ dedi yaşlı adam.

yaşlı adam diğer sene servi ağaçlarından gökyüzüne doğru savrulan o pamukları göremedi.

‘’tanrı beni duymadı’’ diye düşündü çocuk. gözleri doldu.


çocuk, sırtı parçalanmış ölü tavşanını komşularının bahçesinde toprağa yarı gömülü halde buldu. hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı. koca kulak bir haftadır en iyi arkadaşıydı. diğer arkadaşları onu öldürmüştü.

meğer köpekler tavşanları sevmezmiş, o gün öğrendi.

suçluluk duyuyordu. keşke beni parçalasalardı diye düşünerek sessizce ağladı. tavşan ‘ekşi’ kokuyordu, toprak da öyle. buna anlam veremedi.
toprağa düşen yağmur taneleri burnuna ekşi kokular taşıyordu. ihmalinin bedelini en sevdiği arkadaşını kaybederek ödemişti. onu tekrar canlandırması için tanrıya dua etti.

hiçbir şey olmadı.
‘’tanrı beni duymadı’’ diye düşündü çocuk, gözleri doldu.


o günden sonra kimseden bir şey isteyemedi. küsmekten korktu.

bir morg odasından çıktığında , bir mezarlık ziyaretinde , insanların ve tabiatın karanlık yüzlerine tanık olduğunda , bir kadını sevdiğinde , parmağı bir silahın metal tetiğini okşadığında ya da bir barda kravatını gevşetip kafayı çektiğinde …

tanrı ona seslendi.

çocuk, tanrıyı duymadı.
devamını gör...

var mı ki!?!?
devamını gör...

ben değilim.

nolur bana mesaj atmayın. kimse kimseye mesaj atmasın. tanım girelim. beğendiklerimizi oylayalım çıkalım gidelim.
devamını gör...

mustafa kemal'den sonra askeriyle yan yana çatışmaya giren tek komutanımız osman paşa'nın kitaplarından biridir. zamanın koşullarını ve doğunun halini kendi gözlemleri ve tespitleriyle, göreve nasıl geldiğinden başlayarak sonuna kadar anlatır. maalesef kendisinin günümüzde askeri tesislere girmesi yasaktır. başımızdaki hainliği varın siz hesaplayın..

''analar evlatlarını askere leş toplatmak için göndermedi. geberdikleri yerde kalırlar, askere leş toplatmam. biz imha eder, geçeriz. askerlerime bir kurşun atana beş kurşun atarım.''

''hakkari'de 23.000 asker var.
herkesin anne, baba, ağabey, kardeş, amca, dayı gibi yirmiye yakın akrabası olsa, şu anda sırf buradaki askerler için yarım milyonun kalbi; gece ve gündüz bizden kötü bir haber gelecek diye endişeyle atıyor.''

"cumhuriyet denilen şey onu ilan edenlerin canlarıyla, kanlarıyla imzalanır. ve kuranlar hangi bedeli ödediyse, ancak o bedel ortaya konularak savunulabilir."

''kimse türk ulusuna silah zoruyla bir şeyler kabul ettiremez, kendi vatanımızda türk ordusuna kabadayılık yapıp, caka satamaz.''
devamını gör...

helal olsun! doğru karar.
makam araçlarını satma yasağı falan gelirse şaşırmayın.
devamını gör...

nisan 1564 tarihinde doğup, 23 nisan 1616 yılında ölen çağ ötesi şair.

--- alıntı ---

"iki şiddetli yangın karşılaşıp birleşince, onları azdıran şeyi de yakar tüketirler.

hafif esintiler küçük ateşleri körükler ama, rüzgâr fırtınaya dönünce, ne ateş kalır ne bir şey."

--- alıntı ---
devamını gör...

bir kız arkadaşım vardı, olmadı yürütemedik ayrıldık. kötü ayrılmadık ama. ( her ne kadar olabiliyorsa kötü olmamak tabii ki) yani ayrılık sırasında, sonrasında da kırmadık üzmedik birbirimizi. aradan 3 sene filan geçti, bu birlikteliğimiz sırasında bana deriden çok güzel bir bileklik yapmıştı, ben de çok yıpranmasına rağmen neredeyse hiç çıkarmadım, çok güzeldi çünkü. arada ona bakar aklıma o gelirdi, gülümserdim. geçtiğimiz ocak ayında bir sabah uyandım, o bileklik yatağı toplarken gözüme ilişti, kopmuştu. üzüldüm ama çok düşünmedim üzerinde, dediğim gibi çok yıpranmıştı çünkü, olağan karşıladım, "belki tamir ederim" diye bi yere kaldırdım.

öğlene doğru telefon çaldı, eski kız arkadaşımın kız kardeşi, hayırdır diye açtım, ağlıyor ama nasıl? "urlalı abi, ablam trafik kazası geçirdi nolur gel", arabaya atladım gittim hastaneye ama maalesef kurtarılamadı, o akşama doğru vefat etti.

tesadüf müdür, başka birşey midir bilmiyorum ama aradan aylar geçti, hâlâ o bilekliği ve o günü hatırlayınca bir tuhaf olurum

( sonradan öğrendim, kaza anı ve benim uyanıp yatakta bilekliği görmem zamanları da hemen hemen aynı, arada 5 dakika yok.)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim