komilik yaptığı para ile aldığı bilgisayarı annesi işsiz kalınca iade etmek zorunda kalan kişi
          bir sosyal medya sitesinde gördüğüm kadarıyla bilgisayar şirketi  hediye etme kararı almış. maalesef net bir kaynağım yok bu sebeple emin değilim ama umarım gerçektir. çalışmasının emeğiyle severek aldığını vermek zorunda kalmak en zoru olabilir çünkü. umarım bu uğraşan didinen halin hep  hakettiğin karşılığı alsın, güzel günler göresin.
      
  devamını gör...
kapıcılar kralı
          yönetmenliğini zeki ökten’in yaptığı senaryosunu ise umur bugay’ın yazdığı film yeşilçam filmleri arasında en iyilerden biridir. kemal sunal filmdeki rolüyle altın portakal film ödüllerinde en iyi erkek oyuncu ödülü kazanmıştır. 

1976 yılında çekilen film toplumun her halini ve kademesini bir apartman içine doldurarak izletmiştir bize.
#516100 ‘nolu tanımdaki alıntı içinde her şey çok güzel anlatılmış zaten filmde verilmek istenen mesajla ilgili. ama bence dahası da var.
mesela kafama çok takılan sahnelerden biri seyyit’in oğlu ibram’la yaptığı fırça içerikli konuşmadır. ibram ders çalışırken sarhoş yine votka ister. seyyit de ibram’ı yollamak için yanına çağırır ve ibram ders çalıştığını söyleyince: “sanki başımıza apartman yöneticisi olacaksın!” der.

bu bana hep şunu düşündürür. insanların gelecek hayalleri bile içinde bulundukları koşulların elverdiği kadar. seyyit için ibram’ın gelebileceğini hayal edeceği son nokta apartman yöneticiliği. en üst nokta bu seyyit’in apartmanın bodrum katında geçen hayatında.
bu beni daha derin sorgulamalara götürür kendi hayatımla ilgili. çocukken ne olacağım sorulduğunda her zaman yazar olacağımı söylerdim. belli bir yaşa kadar da hep yazar olacağımı söyledim. altı yaşımdan itibaren meslek seçimim yazarlıktı. sonra öğretmen oldum. yani demem o ki acaba babam öğretmen olmasaydı ben de öğretmen olur muydum? benim hayallerim babamın bizim için hazırladığı dünyanın sınırlarına mı takıldı acaba?
neyse efendim izlenmeye değer harika bir filmdir. yıllar sonra bu film “bizimkiler” adıyla dizi de yapılmış ve oldukça uzun bir süre zevkle izlenmiştir.
tanımı burda bitirirken yanımda yazar olmak isteyen o çocukla birlikte okuyan herkesi selamlıyorum:

- boncur desene lan!
- boncur.
  
1976 yılında çekilen film toplumun her halini ve kademesini bir apartman içine doldurarak izletmiştir bize.
#516100 ‘nolu tanımdaki alıntı içinde her şey çok güzel anlatılmış zaten filmde verilmek istenen mesajla ilgili. ama bence dahası da var.
mesela kafama çok takılan sahnelerden biri seyyit’in oğlu ibram’la yaptığı fırça içerikli konuşmadır. ibram ders çalışırken sarhoş yine votka ister. seyyit de ibram’ı yollamak için yanına çağırır ve ibram ders çalıştığını söyleyince: “sanki başımıza apartman yöneticisi olacaksın!” der.

bu bana hep şunu düşündürür. insanların gelecek hayalleri bile içinde bulundukları koşulların elverdiği kadar. seyyit için ibram’ın gelebileceğini hayal edeceği son nokta apartman yöneticiliği. en üst nokta bu seyyit’in apartmanın bodrum katında geçen hayatında.
bu beni daha derin sorgulamalara götürür kendi hayatımla ilgili. çocukken ne olacağım sorulduğunda her zaman yazar olacağımı söylerdim. belli bir yaşa kadar da hep yazar olacağımı söyledim. altı yaşımdan itibaren meslek seçimim yazarlıktı. sonra öğretmen oldum. yani demem o ki acaba babam öğretmen olmasaydı ben de öğretmen olur muydum? benim hayallerim babamın bizim için hazırladığı dünyanın sınırlarına mı takıldı acaba?
neyse efendim izlenmeye değer harika bir filmdir. yıllar sonra bu film “bizimkiler” adıyla dizi de yapılmış ve oldukça uzun bir süre zevkle izlenmiştir.
tanımı burda bitirirken yanımda yazar olmak isteyen o çocukla birlikte okuyan herkesi selamlıyorum:

- boncur desene lan!
- boncur.
devamını gör...
baba yaga
          john wick filminde rus mafya liderinin wick'i tasvir etmek için kullandığı mitolojik canavar.  slavlar çocuklar baba yaga ile korkutur. 
bitkin ve yaşlı bir cadı olarak görünür ve tavuk butları üzerine oturtulmuş bir evde yaşar.
baba slav dillerinde yaşlı, yaga ise musibet, illet, şeytani hastalık anlamına gelir.
doğa ananın çirkin yüzüdür.
'' ''
''
      
  bitkin ve yaşlı bir cadı olarak görünür ve tavuk butları üzerine oturtulmuş bir evde yaşar.
baba slav dillerinde yaşlı, yaga ise musibet, illet, şeytani hastalık anlamına gelir.
doğa ananın çirkin yüzüdür.
''
 ''
''
      devamını gör...
insan
          tanıklık ve hoşgörü dengesini kurabilirse başarabilendir ki bu denge benim için yüzde yetmiş beş tanıklık, yüzde yirmi beş hoşgörüdür. biraz hoşgörü lütfen.
      
  devamını gör...
psikoseksüel gelişim
          psikoseksüel (ruhsal-cinsel) gelişme doğumdan sonra gözlenen ve belirli aşamalardan geçen bir evrimdir. bu aşamalar kişiliğin kuruluş ve olgunlaşmasının temelini oluşturan birtakım evreleri içerir; kişinin, her evreyi zamanında ve tüm gereği ile yaşadıktan sonra, yine zamanında, bir sonrakine geçmesi koşulu vardır. ilkel benlik (id), “almak, elde etmek, zevk almak” temeli üzerine oturmuştur ve tek amacı bunları elde etmektir (acıdan hazza ulaşma). bu amaca ulaşmak için hiçbir kural, ahlak ve vicdan kısıtlayıcı ya da cezalandırıcı izi görülmez. “id” sürekli olarak ister, arzular ve amacına ulaşmak için en küçük bir kısıtlama ya da duraksama tanımaz. bir süre sonra çevrenin etkisi başlar; eğitim, yasalar, gelenekler, ahlak, vb etkenler id’in ölçü tanımaz isteklerine gem vurarak ve törpüleyerek, toplum içinde ve toplum kurallarına uyan kişiliğe dönüşür; “ego” oluşmuştur. ego, isteklerini, haklarını ve sınırlarını bilen bir kişilik bileşenidir. daha sonra da “süperego (ahlaki benlik)” olarak nitelendirilen en üst benlik gelişir; böylece, gerektiğinde başkalarının yararına olacak her türlü özveriyi göstermek, paylaşmak, bağışlamak gibi yüksek ahlak göstergelerini içeren bir benlik türü ortaya çıkar.
psikanalizin kurucusu sigmund freud'un psikoseksüel gelişim teorisinde gelişim 5 evreye ayrılmıştır.
1) oral dönem(0-1 yaş)
2) anal dönem(1-3 yaş)
3) fallik dönem (4-6 yaş)
4) latent (gizil) dönem (7-11 yaş)
5) genital dönem (12-18 yaş)
freud kuramında cinsel gelişimin kişiliğin gelişimindeki önemini
vurgulamaktadır.
  psikanalizin kurucusu sigmund freud'un psikoseksüel gelişim teorisinde gelişim 5 evreye ayrılmıştır.
1) oral dönem(0-1 yaş)
2) anal dönem(1-3 yaş)
3) fallik dönem (4-6 yaş)
4) latent (gizil) dönem (7-11 yaş)
5) genital dönem (12-18 yaş)
freud kuramında cinsel gelişimin kişiliğin gelişimindeki önemini
vurgulamaktadır.
devamını gör...
isa incil'i neden kendi yazmadı sorunsalı
          koskoca isa oturup bide ona mı uğraşsın diye sorgulamama sebep olan başlık. adam peygamber değil mi abi yaz der yazarlar yat der yatarlar yani bu kadar basit olay. şeeetmeyin fazla.
      
  devamını gör...
etc.
et cetera, çoğunlukla etc. olarak kısaltılan (&c. ve &/c. arkaik kısaltmalarındandır) latince söz; "ve diğerleri" anlamındadır
devamını gör...
onur akın
          1967 ahlat doğumlu özgün müzik sanatçısı.
      
  devamını gör...
koku hafızası
          başlığı  görünce hemen tıkladım çünkü bende de olan birşeydir. yazara teşekkür ederim böyle bir fenomenden haberim yoktu :)
      
  devamını gör...
oyunların çok pahalı olması
          neyin ucuz olması ?
      
  devamını gör...
genç werther'in acıları
          gerçek bir aşk hikayesi. johann wolfgang von goethe tarafından 1700'lü yıllarda yazılmış bir dünya klasiği. kitap harika bir roman olmasının yanında yayınlandığı yıllarda almanya başta olmak üzere avrupanın bir çok ülkesinde intihar salgınına yol açması ile de meşhurdur. baş kahraman werther'in karşılıksız aşkı sonunda intihara sürüklenmesi ve geothe'nin bunu şiirsel bir dille aktarması sonucu bir çok genç karşılıksız aşklarının sonucunda intihara sürüklenmiştir. 
kitaba dönecek olursak; werther büyük şehirden kasabaya yerleşen genç ve başarılı bir avukattır. yerleştiği kasabada soylu bir aileden gelen güzeller güzeli lotte'ye görür görmez aşık olur. ancak bir sorun vardır lotte nişanlıdır ve yakın zamanda evlenecektir. buna rağmen genç werther aşkını lotte'ye ilan eder ancak karşılık bulamaz. uzunca süren mektuplar sonunda lotte bir daha werther'in kednisini görmemesi gerektiğini söyler ve bu durum werther'in intiharına kadar gider.
kitabı okurken werther'le özdeşlik kurabiliyor ve onunla aynı acıları çekiyorsunuz.kitap ince bir kitap olmasına rağmen bence hemen bir oturuşta bitmiyor ya da bitirmeyin derim. her cümlesinde çok ayrı anlamlar ve duygular var. sindire sindire okumakta fayda var. yakın zamanda aşk acısı çektiyseniz veya çekiyorsanız özdeşlik kurmayı abartmayın. hiç bir acı intihar etmeye değmez.
  kitaba dönecek olursak; werther büyük şehirden kasabaya yerleşen genç ve başarılı bir avukattır. yerleştiği kasabada soylu bir aileden gelen güzeller güzeli lotte'ye görür görmez aşık olur. ancak bir sorun vardır lotte nişanlıdır ve yakın zamanda evlenecektir. buna rağmen genç werther aşkını lotte'ye ilan eder ancak karşılık bulamaz. uzunca süren mektuplar sonunda lotte bir daha werther'in kednisini görmemesi gerektiğini söyler ve bu durum werther'in intiharına kadar gider.
kitabı okurken werther'le özdeşlik kurabiliyor ve onunla aynı acıları çekiyorsunuz.kitap ince bir kitap olmasına rağmen bence hemen bir oturuşta bitmiyor ya da bitirmeyin derim. her cümlesinde çok ayrı anlamlar ve duygular var. sindire sindire okumakta fayda var. yakın zamanda aşk acısı çektiyseniz veya çekiyorsanız özdeşlik kurmayı abartmayın. hiç bir acı intihar etmeye değmez.
devamını gör...
zaten yapacağın şeyin söylenmesi
          okurken sinirlendim.
      
  devamını gör...
cinsel ilişki teklifini reddeden erkek
          şu an adriana lima gelse, yok derim, içlik var lan içimde.
      
  devamını gör...
goodfellas
          gerçekten bu kadar uzun süre neden izlemedigim filmlerden biri oldu.
gerçek hayattan konu alan mafyacılığın nasıl işlediğini çok güzel bir şekilde sürükleyici bir halde anlatıyor.
henry hill rolünü oynayan ray liotta'yı başrol olarak beğendiğim joe pesci'nin çok alevli olduğu bir film olmuş.joe pesci'nin rolünde aşırı argomsu konuşması onun mizacına,aksanına iyi yakıştığını söyleyebilirim,herkese öyle yakışmaz.
filmde etkileyen bir diğer özellik ise müzikleri oldu, aralardaki müzikler gerçekten başarılıydı.
izlemeyenler kaçırmasın, keyifli seyirler
  gerçek hayattan konu alan mafyacılığın nasıl işlediğini çok güzel bir şekilde sürükleyici bir halde anlatıyor.
henry hill rolünü oynayan ray liotta'yı başrol olarak beğendiğim joe pesci'nin çok alevli olduğu bir film olmuş.joe pesci'nin rolünde aşırı argomsu konuşması onun mizacına,aksanına iyi yakıştığını söyleyebilirim,herkese öyle yakışmaz.
filmde etkileyen bir diğer özellik ise müzikleri oldu, aralardaki müzikler gerçekten başarılıydı.
izlemeyenler kaçırmasın, keyifli seyirler
devamını gör...
siyasal islam nedir sorusunun cevabı
          (bkz: kanser)
      
  devamını gör...
islamcı yazar terörü
          çok basit insan hakları konularında nefret kusan başlıklar açıp her konuda fikir sahibi olan hershitologlar grubu. islamcıların bu kadar zıvanadan çıkma sebebi, modern dünya görüşüne sahip insanların hâlâ onların da görüşüne saygı duyma saçmalığındandır. hiçbir islamcı sizin hiçbir görüşünüze saygı duymaz. varsa yoksa onların fikirleri, inançlarıdır. geri kalan hiçbir fikrin, dünya görüşünün, yaşam tarzının varlık hakkı yoktur onlar için. biz saygı duydukça bunlar meydanın kendilerinde olduğuna inandı. muhtemelen bir kısmı da açılan başlıklarda cadı avı yapıyordur.
      
  devamını gör...
alametifarika
          arapça bir kelimedir. ayrıcı özellik anlamına gelmektedir. bir malın ya da ürünün diğerlerinden farklı olduğunu gösteren işarettir.
      
  devamını gör...
italya'da 6 gün önce aşı olan doktorun covid-19'a yakalanması
          6 gün antikor oluşması için yeterli bir süre değil kaldı ki ikinci doz da yapılmamış, antikor oluşmadan aşı koruyuculuğundan bahsedilebilir mi?
      
  devamını gör...
whatsapp vs telegram
          finlandiya ve estonya'da geçen deadwind isimli polisiye dizinin bir bölümünde kadın dedektif ile istihbarat merkezi arasında şu konuşma geçiyor?
tulsio'nun konuşmalarını dinliyor muyuz?
tabii
whatsapp ve telegram mesajlarını görebilir miyiz?
telegramı göremeyiz.
yıllar boyu kontrolsüz dinlemeler, telefondaki makaralardan bile insanların yargılandığı korku ikliminde artık en güvenilir iletişim kanalları whatsapp ve whatsapp grupları olmuştur. hatta bu konu hakkında whatsapp ile ilgili şüpheler ayyuka çıktı ama whatsapp, buna karşılık şifreleme sisteminin etkisini anlatarak insanların yüreğine su serpmeye çalıştı. ama buna rağmen dünya çapında seyredilen dizide böyle bir cümle dikkati çekiyor. bunun iki açıklaması var.
ya doğruluğu olan bir konu
ya da diziye yerleştirilmiş gizli bir telegram reklamı.
  tulsio'nun konuşmalarını dinliyor muyuz?
tabii
whatsapp ve telegram mesajlarını görebilir miyiz?
telegramı göremeyiz.
yıllar boyu kontrolsüz dinlemeler, telefondaki makaralardan bile insanların yargılandığı korku ikliminde artık en güvenilir iletişim kanalları whatsapp ve whatsapp grupları olmuştur. hatta bu konu hakkında whatsapp ile ilgili şüpheler ayyuka çıktı ama whatsapp, buna karşılık şifreleme sisteminin etkisini anlatarak insanların yüreğine su serpmeye çalıştı. ama buna rağmen dünya çapında seyredilen dizide böyle bir cümle dikkati çekiyor. bunun iki açıklaması var.
ya doğruluğu olan bir konu
ya da diziye yerleştirilmiş gizli bir telegram reklamı.
devamını gör...
