yazarların kötü olduklarında aradıkları ilk kişi
kızkardeşlerimden biri.
allahtan 2 taneler. birinin işi varsa ötekini arayabiliyorum. benim iki tane nimetim.
elhamdulillah.
allahtan 2 taneler. birinin işi varsa ötekini arayabiliyorum. benim iki tane nimetim.
elhamdulillah.
devamını gör...
ateroskleroz
endotel (damarın en iç tabakası) hasarına karşı gelişen immun(bağışıklık) cevap olarak tanımlanır. kabaca o hasardan sonra yağların damarın iç tabakasına girmesi ve orada inflamatuar bir süreç oluştururak plak oluşturması. damar duvarı kalınlaşır damarın genişleyebilme yeteneği kaybolur.ayrıca plak orada bir tıkanıklık oluşturur bu da etkilediği organa göre farklı semptomlara neden olur. kalp krizine,felce götürebilir. bu olay çok küçük yaşlarda başlar ve uzun süre sessiz sinsi seyreder. yüksek yaş,aile öyküsü,sigara tütün,yüksek kolesterol,obezite,fiziksel aktivite eksikliği,diyabet risk faktörlerindendir.
devamını gör...
yazarların izledikleri en kötü film
kesinlikle ve kesinlikle oğuzhan uğur'un borç harç filmidir. kendi isteğimle gitmemiştim zaten. hikayesini de anlatayım hatta:
ocak ayının karne gününde okula gittik ve karnelerin saat 14'te dağıtılacağını öğrendik 2 arkadaşımla. sinemaya gitmeye karar verdik ve yakınımızdaki bir avm'ye gittik. aquaman filmi de vardı ama onun saati bize pek uygun değildi ama geç kalsak da pek sorun olmazdı sadece biraz geç alırdık karneleri. ben ve bir arkadaşım aquaman filmini izleyelim dedik ama diğer arkadaşım bu filmi izlemek için tutturunca biz de merak ettik ve izledik.
o kadar iğrenç bir filmdi ki midemiz bulandı ya. boşu boşuna 2 saatimiz gitmişti.
işte böyle sözlük.
ocak ayının karne gününde okula gittik ve karnelerin saat 14'te dağıtılacağını öğrendik 2 arkadaşımla. sinemaya gitmeye karar verdik ve yakınımızdaki bir avm'ye gittik. aquaman filmi de vardı ama onun saati bize pek uygun değildi ama geç kalsak da pek sorun olmazdı sadece biraz geç alırdık karneleri. ben ve bir arkadaşım aquaman filmini izleyelim dedik ama diğer arkadaşım bu filmi izlemek için tutturunca biz de merak ettik ve izledik.
o kadar iğrenç bir filmdi ki midemiz bulandı ya. boşu boşuna 2 saatimiz gitmişti.
işte böyle sözlük.
devamını gör...
çok kolay tersleyen insan
hayır demeyi bilen ve hayatında gereksiz kuru kalabalık istemeyen insandır.
kıvırmayı bilmeyenlerdeniz.hem günah guzum
kıvırmayı bilmeyenlerdeniz.hem günah guzum
devamını gör...
kalp kıranlara söylenecek sözler
kalbimi kırmana izin verdiğim için kendimden özür dilerim.
devamını gör...
ot dergi
ticari kaygıları ön plana alan sözümona edebiyat dergisidir. beş para etmez bir oluşumdur. yıllardır türk edebiyat dergiciliğinin adını lekelemiş, gelişimi geriletmiş, popüler akım ın başındaki tuvalet kağıdıdır. tıpkı daha sonradan kurulan kafa dergisi gibidir. zaten ikisini ayırabilene aşk olsundur.
kaldı ki ahmet mümtaz taylan, hakan gunday, menderes samancılar, jehan barbur, sinem sal, hayko cepkin, murat menteş, ahmet ümit gibi isimler zaten herhangi bir dergide yazsa yine istenilen ivmeyi yakalayabilir. onlar olmadan eksiye düşerler.
kaliteli edebiyat amacıyla değil, okumayan kitlenin gazını almak, ceplerini boşaltmak için kurulmuştur. çoğu yerde eskiden leman dergisinin yaptığı gibi ot kafe isimli gastro barlar açmışlardır.
kapak resmi bulamadığında frida kahlo'yu, cemal süreya'yı basan dergidir. çok sevdiğiniz cahit zarifoğlu'nu, nazım hikmet'i kahve fincanı haline getiren, bardak altlığı, tişört haline getiren ticari atraksiyondur.
kaldı ki ahmet mümtaz taylan, hakan gunday, menderes samancılar, jehan barbur, sinem sal, hayko cepkin, murat menteş, ahmet ümit gibi isimler zaten herhangi bir dergide yazsa yine istenilen ivmeyi yakalayabilir. onlar olmadan eksiye düşerler.
kaliteli edebiyat amacıyla değil, okumayan kitlenin gazını almak, ceplerini boşaltmak için kurulmuştur. çoğu yerde eskiden leman dergisinin yaptığı gibi ot kafe isimli gastro barlar açmışlardır.
kapak resmi bulamadığında frida kahlo'yu, cemal süreya'yı basan dergidir. çok sevdiğiniz cahit zarifoğlu'nu, nazım hikmet'i kahve fincanı haline getiren, bardak altlığı, tişört haline getiren ticari atraksiyondur.
devamını gör...
sevgisizlikten canına kıyan gencin mektubu
üzücü de olsa yanlış bulduğum olaya ilişkin mektup.
gençlik bunalımları çoğumuzun başından geçti/geçiyor ve geçecek. sevgisizlik konusu bir genç için ağır olabilir belki ama hayat hiçbir zaman gençlikte neyse sonuna dek o olmuyor. o nedenle bunu yapmayı düşünen ve aynı şekilde hissedenler varsa aranızda, bu fikri kafasından mutlaka çıkarsın. emin olun hiçbir şey için canınızdan olmaya değmeyeceğini anlayacaksınız ve iyi ki de öyle bir aptallık yapmamışım diyeceksiniz.
"sen böyle konuşursun tabii, başına gelmemiş" diyenler çıkabilir. ne yaşadığımı anlatmayacağım ama o yaşadığımı yaşayan birçok insanın da intihar ettiğini söylemem yeterli olur sanırım.
yapmayın.
gençlik bunalımları çoğumuzun başından geçti/geçiyor ve geçecek. sevgisizlik konusu bir genç için ağır olabilir belki ama hayat hiçbir zaman gençlikte neyse sonuna dek o olmuyor. o nedenle bunu yapmayı düşünen ve aynı şekilde hissedenler varsa aranızda, bu fikri kafasından mutlaka çıkarsın. emin olun hiçbir şey için canınızdan olmaya değmeyeceğini anlayacaksınız ve iyi ki de öyle bir aptallık yapmamışım diyeceksiniz.
"sen böyle konuşursun tabii, başına gelmemiş" diyenler çıkabilir. ne yaşadığımı anlatmayacağım ama o yaşadığımı yaşayan birçok insanın da intihar ettiğini söylemem yeterli olur sanırım.
yapmayın.
devamını gör...
akrabalığın cinsel yolla bulaşan en kötü hastalık olması
kendi akrabalarım ve çevremde tanık olduğum olay ve durumlar neticesinde ortaya attığım tespit.
ayrı ayrı görüştüğünüzde birbirleri hakkında ne ana ne avrat bırakan akraba kişilerinin, bir araya gelerek gerçekleştirdikleri pagan ayini tipli aile toplantılarında ailelerine yürekten bağlı birer sevgi ve saygı pıtırcığına dönüşmesi gibi abuk durumlar karşımıza çıkmaktadır.
sosyal hizmet biriminde bakıma muhtaç yakınlarına refakat etmeleri için görüşülen tuhaf yaşam formlarının davranış kalıpları aşağıdadır:
çocuklar diğer akrabalar hakkında: insan değil onlar!
almancı dayı: yeğenlerim beni tehdit ediyo :'(
bir saat sonra...
birbirine ölümüne düşkün (ama böyle öldürecek kadar) değerli aile üyeleri sorunun çözümü için birimde biraraya gelmiştir:
yeğeni: dayı ben kalkayım sen otur yorulma ihi ♥️♥️♥️
dayı: yoh olm ne gereh var ehe tamam oturayım sağolasın ♥️♥️♥️
wtf?
ayrı ayrı görüştüğünüzde birbirleri hakkında ne ana ne avrat bırakan akraba kişilerinin, bir araya gelerek gerçekleştirdikleri pagan ayini tipli aile toplantılarında ailelerine yürekten bağlı birer sevgi ve saygı pıtırcığına dönüşmesi gibi abuk durumlar karşımıza çıkmaktadır.
sosyal hizmet biriminde bakıma muhtaç yakınlarına refakat etmeleri için görüşülen tuhaf yaşam formlarının davranış kalıpları aşağıdadır:
çocuklar diğer akrabalar hakkında: insan değil onlar!
almancı dayı: yeğenlerim beni tehdit ediyo :'(
bir saat sonra...
birbirine ölümüne düşkün (ama böyle öldürecek kadar) değerli aile üyeleri sorunun çözümü için birimde biraraya gelmiştir:
yeğeni: dayı ben kalkayım sen otur yorulma ihi ♥️♥️♥️
dayı: yoh olm ne gereh var ehe tamam oturayım sağolasın ♥️♥️♥️
wtf?
devamını gör...
kadir gecesi
gizli ve özel olan gecedir. belki de gizli olmasının sebebi; o geceyi arama konusunda ki samimiyetin tespiti içindir.
resmi takvimin dayattığı gece ile yetinmeyip, ramazan ayının son on gününün, tekli gecelerinde aranması gereken gecedir.
gecenin şahitleri melekler ve ruhtur. * ayette kastedilen ruh, cebrail değildir.* eğer cebrail olsaydı, diğer ayetlerde belirtildiği gibi ruh'ül kuds ya da cibril diye ayette bildirilirdi.
peki ayette bahsedilen ruh kimdir?
muhalif hadislerde bahsedilen; peygamberimizin özel koruyucusu olan melektir. bu melek peygamberimizi(saa) korumuş, onun önünde ve arkasında olan bütün tehlikelerden onu muhafaza etme ile görevlendirilmiştir. bedir savaşında, gökten inen meleklerin komutanıdır. bazı ayetlerde hikmet adı ile anılmıştır.
bütün müslümanların muhtemel kadir gecesi mübarek olsun.
resmi takvimin dayattığı gece ile yetinmeyip, ramazan ayının son on gününün, tekli gecelerinde aranması gereken gecedir.
gecenin şahitleri melekler ve ruhtur. * ayette kastedilen ruh, cebrail değildir.* eğer cebrail olsaydı, diğer ayetlerde belirtildiği gibi ruh'ül kuds ya da cibril diye ayette bildirilirdi.
peki ayette bahsedilen ruh kimdir?
muhalif hadislerde bahsedilen; peygamberimizin özel koruyucusu olan melektir. bu melek peygamberimizi(saa) korumuş, onun önünde ve arkasında olan bütün tehlikelerden onu muhafaza etme ile görevlendirilmiştir. bedir savaşında, gökten inen meleklerin komutanıdır. bazı ayetlerde hikmet adı ile anılmıştır.
bütün müslümanların muhtemel kadir gecesi mübarek olsun.
devamını gör...
sözlükçülerin gördüğü film tadında rüyalar
yemyeşil bir ovada yürüyorum, başımı göğe çevirdiğimde 10-12 tane mor renkli uçan koyun görüyorum, bildiğiniz kaz düzeninde uçuyorlar. hepsi de meeeeeev diye jet sesine benzer bir ses çıkarıyorlar. diyorum herhalde vukuat var. sonra yanımdan paldır küldür kalabalık bir gergedan gurubu geçiyor, hergelelerin umurunda bile değilim. deprem oluyor sanki, tören kıtası düzeninde geçişlerini izliyorum. bende herhangi bir şaşırma emaresi yok. kanıksamış durumdayım olayları. sonra yürümeye başlıyorum yavaşça, çok da önemsemiyorum durumu, bir ağacın köşesine bırakıveriyorum kendimi. sırtımı ağaca yaslıyorum, ayaklarımı uzatıyorum, uzaktan sesler geliyor. marş sesi gibi, ses yaklaştıkça ayırt etmeye başlıyorum. ''vur vur inlesin jelibonlar dinlesin!'' orada bir aydınlanma yaşıyorum. ne jelibon'u, ne oluyor falan diye kafamdan düşünceler geçmeye başlıyor.
bunu bağırarak söyleyenler de penguenler. yampiri yampiri bana doğru yaklaşıyorlar. hepsinin kafasında miğfer var. ayağa kalkıyorum. gülmemek için kendimi zor tutuyorum. adamlar bildiğiniz ordu kurmuş ama nasıl sevimli görünüyorlar. öne doğru çıkıp bağırıyorum; ''yurttan ne haberler var?''
dibime kadar geliyorlar. en öndeki penguen ''kıta dur!'' diye bağırıyor. anlamsız anlamsız bakıyor bana. sonra sert bir ses tonu ile ''manyak mısın oğlum? orta dünya mı burası?'' diye soruyor, donup kalıyorum. ulan penguenlerden ordu kurmuşsun, tepemde mor koyunlar uçuyor, gergedanlar askeri düzende ilerliyor, adam beni fantastik bir dünyaya gönderme yaptım diye azarlıyor. neyse diyorum içimden, penguen olmalarının hatırına susuyorum. ''kusura bakmayın uyuya kalmışım, ayılamadım, nereye gidiyorsunuz böyle?'' diye soruyorum.
''duymadın mı?'' diyor komutan penguen, neyi diye cevaplıyorum. ''jelibonlar trenlere binmişler buraya geliyorlar.'' yalnız bunu söylerken adamın yüzündeki endişeli ifade gözümden kaçmıyor. durum ciddi herhalde! yahu jelibon bu arkadaş, trene binmiş eyvallah sıkıntı var ama jelibon yani, ateş olsa cürmü kadar yer yakar. ciddiyeti bozmadan; ''demek öyle, durum ciddi desenize.'' diyorum. ''çok ciddi diyor.'' düşünceli bir biçimde. neyse diyorum ben sizi tutmayayım. pis pis bakıyor bana hepsi. komutanın emri ile harekete geçiyorlar. başlıyorlar tekrar bağırmaya ''vur vur inlesin jelibonlar dinlesin.''
meraklanıyorum haliyle, neyse diyorum takip edeyim ben şunları ne halt yemeye gidiyorlar acaba. jelibon mevzusuna takmışım bir kere, bunların peşinden koştururken, kendimi bir tepede buluyorum. aşağıda bir tren garı var. ''penguenler ''kutup aşkına'' diye bağırarak süngü hücumuna kalkmışlar. gergedanlar öndeki boynuzları ile tren raylarını sökmeye çalışıyor. mor koyunlar, binanın üzerine ve tren yoluna, kare şeklinde ışıl ışıl mor bombalar bırakıyorlar. yalnız manzara muhteşem. tam ben manzaraya odaklanmışım, gözümü olanlardan alamıyorum. arkadan bir film müziği giriyor; ''jelibon yüklü trenler, boş raylarda ilerler. jelibonları üzenler, bunun hesabını öderler. uyan! uyan! uyan!''
sonrasında zınk diye kalkmışım. filmin finalini merak ediyorum açıkçası. içimde ukde oldu. jelibonlar niye geliyor, bunlar niye jelibonlarla savaşıyor. enteresan bir senaryo. filmin sonunu seyirciye bırakmış olmaları büyük talihsizlik oldu benim açımdan. kim bilir belki seri halinde çekmişlerdir. ikincisini izleme şansına erişirim umarım. izlersem muhakkak size de aktarırım.
bunu bağırarak söyleyenler de penguenler. yampiri yampiri bana doğru yaklaşıyorlar. hepsinin kafasında miğfer var. ayağa kalkıyorum. gülmemek için kendimi zor tutuyorum. adamlar bildiğiniz ordu kurmuş ama nasıl sevimli görünüyorlar. öne doğru çıkıp bağırıyorum; ''yurttan ne haberler var?''
dibime kadar geliyorlar. en öndeki penguen ''kıta dur!'' diye bağırıyor. anlamsız anlamsız bakıyor bana. sonra sert bir ses tonu ile ''manyak mısın oğlum? orta dünya mı burası?'' diye soruyor, donup kalıyorum. ulan penguenlerden ordu kurmuşsun, tepemde mor koyunlar uçuyor, gergedanlar askeri düzende ilerliyor, adam beni fantastik bir dünyaya gönderme yaptım diye azarlıyor. neyse diyorum içimden, penguen olmalarının hatırına susuyorum. ''kusura bakmayın uyuya kalmışım, ayılamadım, nereye gidiyorsunuz böyle?'' diye soruyorum.
''duymadın mı?'' diyor komutan penguen, neyi diye cevaplıyorum. ''jelibonlar trenlere binmişler buraya geliyorlar.'' yalnız bunu söylerken adamın yüzündeki endişeli ifade gözümden kaçmıyor. durum ciddi herhalde! yahu jelibon bu arkadaş, trene binmiş eyvallah sıkıntı var ama jelibon yani, ateş olsa cürmü kadar yer yakar. ciddiyeti bozmadan; ''demek öyle, durum ciddi desenize.'' diyorum. ''çok ciddi diyor.'' düşünceli bir biçimde. neyse diyorum ben sizi tutmayayım. pis pis bakıyor bana hepsi. komutanın emri ile harekete geçiyorlar. başlıyorlar tekrar bağırmaya ''vur vur inlesin jelibonlar dinlesin.''
meraklanıyorum haliyle, neyse diyorum takip edeyim ben şunları ne halt yemeye gidiyorlar acaba. jelibon mevzusuna takmışım bir kere, bunların peşinden koştururken, kendimi bir tepede buluyorum. aşağıda bir tren garı var. ''penguenler ''kutup aşkına'' diye bağırarak süngü hücumuna kalkmışlar. gergedanlar öndeki boynuzları ile tren raylarını sökmeye çalışıyor. mor koyunlar, binanın üzerine ve tren yoluna, kare şeklinde ışıl ışıl mor bombalar bırakıyorlar. yalnız manzara muhteşem. tam ben manzaraya odaklanmışım, gözümü olanlardan alamıyorum. arkadan bir film müziği giriyor; ''jelibon yüklü trenler, boş raylarda ilerler. jelibonları üzenler, bunun hesabını öderler. uyan! uyan! uyan!''
sonrasında zınk diye kalkmışım. filmin finalini merak ediyorum açıkçası. içimde ukde oldu. jelibonlar niye geliyor, bunlar niye jelibonlarla savaşıyor. enteresan bir senaryo. filmin sonunu seyirciye bırakmış olmaları büyük talihsizlik oldu benim açımdan. kim bilir belki seri halinde çekmişlerdir. ikincisini izleme şansına erişirim umarım. izlersem muhakkak size de aktarırım.
devamını gör...
11 kasım 2020 sokakta sigara içmenin yasaklanması
elbette bazı arkadaşlara hak veriyorum bilinçsiz insanlarımız yüzünden ancak ben bazen gün boyu dışarıda olmak zorunda kalıyorum.insanların rahatsız olmayacağı bir köşe de kullanıyorum. başka bir çaresi yok bunun.komple yasakladım bitti olayı yerine çözümler üreterek yasaklama devam edebilir.hangi taraf olursa olsun tek taraflı düşünmek bencilliktir.
devamını gör...
bisküvili pasta
fakir makir tok tutar dediğim çok lezzetli olan bir pastadır.
devamını gör...
yaşıtlarla aynı yaşta olmamak
onlar gençliklerinin baharındayken siz çoktan son düzlüğe girmişsinizdir bile, kimsenin haberi yoktur.
devamını gör...
yazarların birini affetmeme nedenleri
affetmem için o kişinin yaptığı hatayı kendi içinde kabullendiğine ve pişman olduğuna inanmam, hissetmem lazım. diğer türlü affedersem kendime saygımı yitiririm.
devamını gör...
türk kadınlarının paragöz olması
(bkz: bak bunu burdan alın)
devamını gör...
hamburgercilerden dondurma kahve alan insan
bir kafeye gittiğinde nescafe üçü bir arada kalitesinde, üçüncü sınıf bile olmayan kahveler içmek, o bulaşık suyundan hallice kahvelere 10 tl civarında para vermek istemiyor olabilir. dondurma satan birçok dükkana da sattığı ürünler paketli halde, toptancıdan geliyor zaten, o kadar büyük bir özelliği yok elde yapılmıyorsa. hem dondurmacıda hem de küçük bir kafede çalıştım geçmişte, içilecek kahvenin bir özelliği yoksa hamburgerci kahvesini tercih ederim. gerçek kahve içmek isteyen, dondurma yemek isteyen zaten hangi kahveciyi tercih edeceğini, gideceği dondurmacıyı biliyordur. fiyatıyla gayet kabul edilebilir ürünler sunuyor hamburgerciler.
devamını gör...