anılarımın üzerindeki tozu üfledim.
o kadar içime bastırmışım ki..
bayağı katman olmuş,
silmek mi lazım?
neyi silmek?
üstü toz tutan anıları silersen unutamazsın.
yakıp, atmalı o toz dolu defteri.
gözlerimin önünde siluetler..
hafızayı sildirsek geçer mi?
ağır ağır iyileşiyor yaralar,
biraz hızlanması lazım.
ilaç ne?
sevgi merhemi mi?
nefesim kesiliyor..
oksijenim kim, nerede?
deniz görmek lazım..
acılar geçene kadar koşmak gerek.
ona da sigaradan çürüttüğüm ciğerimin nefesi yetmez.
başımı birinin dizine koyup, hüngür hüngür ağlamak istiyorum..
saçlarım okşanınca içimdeki çocuk akıllanır mı? susar mı?
bence susar.
bu dünyadan sevgiyi, ilgiyi, hakikati hissetmeden göçmek istemiyorum..
devamını gör...

ece temelkuran kitabıdır.

bir televizyon programında masaya doğru eğilerek karşısındakinin gözlerinin içine bakarak hayalkırıklığı, başkasının adına duyulan bir utanç, şaşkınlığın cilaladığı bir öfke ve tüm güzelliğiyle şöyle demişti ece:

“ siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz.”

evet, sonuna soru işareti koymadım, fikir tartışmalarını imla ve noktalama hataları ya da anlatım bozuklukları üzerinden yürüten sanal insanlar rahatsız olabilir bundan ama ece bir soru sormadı aslında orda. ne yaptığını varın siz düşünün.

yukarıdaki paragraftan el alarak devam edeyim yazmaya. insanlar sanki tek derdimiz anlatım bozukluğu imiş, sanki başka bir bozukluk yokmuş dünyada, sanki her yer cioran’ın virgülleri ile doluymuş gibi dilbilgisel dertlerle hemhal olurken dünya hiç olmadığı kadar vahşi bir hale gelmekle meşgul. hem de bu işle o kadar meşgul ki içinde yaşayan insanların umutsuzluğunun farkına bile varmıyor.

bir üst paragrafta anlattıklarıma bakmayın siz. neyi nasıl anlattığımız önemlidir tabii ki. muktedirlerin dilini kullanmaya başlayan mazlum yenilmeye mahkumdur. tam da o durumdayız şu an. güçlü olanın kötü dediğine kötü demeye başladık ve bu bize sahte bir güvenlik hissi veriyor ama şimdilik. şimdilik çünkü gücü elinde bulunduranlar bir gün bize de kötü diyecekler. o zaman kendi kendine savaşmaya başlamamak için kendi kendine savaşmaya başlayacak insanlar kendi içlerinde.

bir zamanlar gazete okumak gibi bir alışkanlığım vardı. üç sözcüklü cümleleri alt alta yazıp köşe kapmaca oynayan yazarlar baş tacı edilince bıraktım bu alışkanlığı ama o günlerden bana kalan “ gelip benim deli köşemde duran” ece’dir. onun yazılarını okumak için alırdım gazeteyi. özlemişim ece’yi, hem de çok. sanki yıllar sonra buluşmuş gibi olduk bu kitapla.

dünya kötü, daha da kötü olacak. dibi gördükçe karanlık artıyor. karanlık arttıkça dip daha derinlere kaçıyor. düşmelere doyamadık. gözlerimiz karanlığa o kadar alıştı ki aydınlıktan korkar olduk.

ama bu da geçer...
devamını gör...

hasan izzettin dinamo'nun milli mücadele yıllarını detayları ile aktardığı 8 ciltlik (5 cilt olarak yeniden basılmıştır) romanı. 1918 kasımının cumayı cumartesiye bağlayan gecesinde enver paşanın kaçışı ile başlıyor roman. her şeyin gerçek olduğu bir kurgu tezatlığı okurken insanın hem geçmişe detaylı bir yolculuk yapmasını sağlıyor hem de günümüzde içi boşaltılmış olan pek çok kavramın o yıllarda bir şeyler ifade etmesinin altında eziyor. tarihin gerçek figürleri öyle güzel resmediliyor ki hasan izzattin dinamo tarafından, onlarca karakter ve isim bulunsa bile sanki gerçekten her yüzü görmüş herkes ile tanışmışım gibi kafam karışmamış yabancılık çekmemiştim okurken. dinamo bana bizanslı vakanüvis leo the deacon'u anımsatıyor bu eserden ötürü çünkü deacon kendi gözlemleri üzerinden tarihi aktarmaya gayret etmiş, içinde bulunmadığı bir savaşı pek yansıtmamıştı tarihi yazarken. hasan izzettin dinamo deacon gibi tarihi tamamen kendi gözlemleri ve analizleri ile hikayeleştirip oldukça akıcı bir dil ile aktarıyor. tarihi figürlerin bakış açısından olayları aktarırken mümkün mertebe sebep-sonuç ilişkisi kurup ruh hallerini tasvir ediyor ve bu durum gerçeğe en yakın olanı okuyucuya sunmasına olanak sağlıyor. mustafa kemal atatürk'ün hayatına dair ve savaş yıllarında yaptığı zekice, kararlı ve yerinde hamlelerini; yaşadığı zorlukları, yapılan fedakarlıkları daha detaylı ve gerçekçi bir biçimde okuma olanağına da sahip oluyor okuyucu aynı zamanda. kıymeti bilinmemiş, göz ardı edilmiş muhteşem bir eser. devamında hasan izzettin dinamo kutsal barış adında 7 ciltlik (4 cilt olarak yeniden basılmıştır) bir eser daha yazıp yayımlıyor aynı zamanda. "bu sağır ve dilsiz insan kalabalığından hangi yaşatan umuda yönelebilirdi?" sorusunun cevabı niteliğinde okunması gereken bir eser.




hele softalığa, gericiliğe karşı ateş püskürüyorlardı. gericilerin, her türlü ilerlemenin ve gelişmenin önünü kestiğini ve eski düzeni, istibdadın her biçimini desteklediklerini yakından biliyorlardı. yarın da ilk safta karşılarına çıkacak en azılı düşmanların bu gericilik ve gericiler olacağını da seziyorlardı. s.379

dayan­mak, dayanmak, bütün memleketin üzerine yürüyen karanlık felaket dalgalarına karşı dayanmak gerek. her şeyi yitirmedik daha! her şey yitmedi. s.26

enver paşa: "sizin için orduda daima vazife mevcuttur.fakat sofya ataşemiliterliğinde kalmanız daha mühimdir."
mustafa kemal: "vatanın müdafaasına ait fiili vazifelerden daha mühim ve ulu vazife olamaz.arkadaşlarım ateş hatlarında bulunurken ben sofya'da ataşemiliterlik yapamam! "
s.488

vahidettin, bu çok önemli öneriden çok hoşlanmıştı. onun istediği de bundan başkası değildi. osmanlı tahtını rakipsiz olarak , tıpkı dedeleri, fatih, yavuz,kanuni gibi yönetmek biricik düşüncesi, idealiydi. ne var ki henüz güçsüzdü. ortamsızdı, örgütsüzdü. talat'la enver'in üzerine bindikleri ittihat ve terakki ejderhası, onu bir lokmada yutabilirdi. enver'i başkumandan vekilliğinden kaldırıp atmak , bütün ordunun dizginini eline almak, çok şanlı bir davaydı. yalnız bunun kurmay başkanlığına mustafa kemal'i getirmek de aynı tehlike ile baş başa kalmak, burun buruna gelmekten başka neydi ki? mustafa kemal, askerlik bilgisi ve görüşüyle, yüksek zekâsı ve seçkin kişiliğiyle onun silik varlığını ezecek, meydandan silecek ve yerine o geçecekti. bu tehlikeyi düşünüp durmasa mustafa kemal onun için çok sağlam payanda direklerin den biri sayılırdı. s.111

enver paşa,onu (atatürk) gölgelemek için çanakkale'nin en kötü savaş bölgesine vermişse de o,burada çanakkale destanının altın sayfalarını yaratmış,hiç olmazsa istanbul'u kurtarmıştı.şimdiyse yalnız bir şehri değil,koca bir türkiye'yi kurtaracaktı. s.374


devamını gör...

yıl olmuş 2021 hatta 2022 olmak üzere hala bu mevzuları tartışıyoruz. bırakalım isteyen istediğini giysin, istediğine inansın. başlıktaki durumun rahatsız edici olduğu gibi tam tersi durum da çok rahatsız edicidir. son olarak "bu insanlar bu konuyu ısıtıp ısıtıp ortaya sürerek ne yapmak, nereye varmak istemektedir????" deyip bahçeli çıkışımı yaparak gidiyorum.
devamını gör...

kaslarda depolanan glikojenin yıkılması sonucu yan ürün olarak oluşan, kaslarda birikerek halsizliğe ve ağrıya sebep olan bir organik hidroksi asit.
devamını gör...

bir etkinlik sebebiyle 7-8 kişi buluşma kararı alır. mekan belirlenir, buluşma saati gelince toplaşılır. hiçbirimizin tanımadığı bir arkadaş ise geleceğim demesine rağmen bir türlü gelmez. bir saatin sonunda biz arkadaştan ümidi kesince sırıta sırıta bir adam çıkar gelir.

meğer bu arkadaş, biz olduğumuzu hesap ederek bir sözlük buluşmasına katılmış. doğru mu geldim, buluşma falan deyince haliyle kimse garipsememiş, kimsin necisin diye soran da olmamış. buyur etmişler, yemiş içmişler birlikte. adam her nasılsa ancak bir saatin sonunda yanlış masada olduğunu anlamış. sonra da el birliğiyle bizim masayı buldular zaten. sorduk nasıl fark etmedin diye, bir fark yok gibiydi dedi.
devamını gör...

hep doğru söylemek ve gerekirse bu uğurda yalnız kalmayı göze almak.

sevgilin istemediği için arkadaşından vazgeçer misin?
devamını gör...

en üstteki arkadaş her şeyi söylemiş kendisine de geçmiş olsun ...
devamını gör...

pandemide çok yalnızlaştım ve burada yazarak bunu görmezden gelmeye çalışıyorum.
devamını gör...

bebeklerde benlik duygusunun gelişimini incelemek psikologlar ve araştırmacılar için zordur. bebeklerin kendini tanımasını test etmek için kullanılan stratejilerden biri, ayna tekniğini kullanmaktır.

bu teknikte anne veya baba, bebeğin burnunu göze çarpan renkteki bir boya ile boyar. gözlemci, bebeğin burnuna ne sıklıkla dokunduğunu görmek için onu izler. bu izleme, bebeğin önüne ayna koymadan önce gerçekleşir. daha sonra bebek aynanın karşısına yerleştirilir, burnuna değme sayısının artıp artmadığını görmek için çocuk gözlemlenir. burun temasının artması, bebeğin aynadaki benliğinin farkında olduğunu, ancak bir şeylerin doğru olmadığını (burnundaki boya) anladığını gösterir.

araştırmacılar, bebeklerin 1 yaşından önce kendilerini aynada tanımadıkları sonucuna ulaşmıştır. kendini tanıma işaretleri 15 ila 18 ay arasında görülmeye başlanır (bazı kaynaklarda 12-18 ay olarak verilmiş). benliğimizle ilk nasıl tanışmıştık acaba? yabancı onlarca yüzün arasında kendi yüzümüzü ilk gördüğümüzdeki tepkimiz ne olmuştu? şaşkınlık, korku, sebepsiz mutluluk.. bunlardan hangisiydi, ve şu an kendimizi aynada gördüğümüzde neler hissediyoruz? pek mühim sorular doğrusu. ilk soruyu hatırlamıyoruz, diğerini ise cevaplayacak cesaretimiz var mı acaba?

devamını gör...

2016 yapımı jenneffer yuh nelson ve allessandro carloni yönetmenliğinde çekilmiş çocuk, komedi, macera türlerinde 3d animasyon filmidir.

senaristliğini jonathan aibel ve glenn berger yapmıştır.

serinin şimdilik son filmi olan 3 her manada izleyenleri tatmin edecek mahiyettedir. görsel şöleni, akışı, kurgusu, hikayesi, karakterleri, efektleri, sesi...

ilk filmde po, kung fu hayranı ve hayalleri var. ve hayallerine ulaşıp ejderha savaşçısı oluyor. ikinci filmde kendini ekibe kabul ettiriyor, iç huzurunu yakalıyor ve kung fu'nun ölmesini engelliyor.

son filmde daha büyük bir misyonu var. artık bir eğitmen olması bekleniyor ondan. çi enerjisini kullanmayı öğrenmesi ve ruhlar aleminden gelen kai'yi alt etmesi.

kai usta ugvey'in en yakın arkadaşı. kardeş bildiği ama aralarına bir hırs giriyor. kai'nin doymayan gözleri hem kung fu'ya hem kung fu alemine ve diğer alemine zarar vermeye başlıyor. ugvey içi kan ağlayarak unu ruhlar alemine gönderiyor 500 yıl önce ve ugvey'in bir önceki filmde ruhlar alemine göçmesiyle kai onun çi enerjisini alıyor ve diğer ustaların da enerjilerini almış olduğu için çok güçleniyor. dünyaya geliyor ve başlıyor macera.

o sıra po huzur vadisinde zaman öldürüyor. sıradan şeyler yapıyor ve hayvanlarla eğleniyor. çetin ceviz yeni düşmanla maceraya dahil oluyor bir anda. po'yu çok zorluyor kai, çok fazla zorluyor.

diğer yandan varlığından habersiz olduğu babası çıkıp geliyor ve beraber pandaların yaşadığı gizli şehre gidiyorlar çi enerjisini öğrenebilmek için. kai'yi anca öyle yenebileceğini düşünüyordu. çünkü pandalar geçmişten beri çi ustasıydı.

bu filmde po herkesin desteğini alıyordu. usta ugvey, usta shifu, bir çok kung fu ustası, tehlikeli beşli maymun, engerek, kaplan, turna, mantis, iki babası ve hatta tüm pandalar. pandalar kung fu öğrenmeye başlıyor ve hep beraber kaiyle savaşıyorlar.

film yine bir kişisel başarı hikayesi. içerisinde bir çok mesaj barındırıyor. neye inanırsan 'o' olursun. inanırsan başarırsın.

hem çocukların hem yetişkinlerin beğeniyle izlediği bu film ailecek keyifle izlenecekler listesine eklenebilir.

iyi seyirler...

seslendirme ekibi,
po (okan yalabık)
kai (erdem çalışkan)
oogway (ali poyrazoğlu)
li (tarkan koç)
şifu (köksal engür)
kaplan (deniz uğur)
maymun (murat aydın)
mantis (kadir çermik)
engerek (deniz çakır)
turna (altan erkekli)
mei mei (özlem özbay)
mr. ping (sait seçkin)
bao (çağan balkan)
lei lei (yasemin çiçek)
big fun / hom-lee (tuğbey istanbulluoğlu)
panda nine (bedia öztep)
sum (fatih er)
dim (fatih özkul)
usta ayı (berk avcı)
yoo (msutafa oral)
saraydaki erkek kaz (ali çorapçı)
saraydaki kadın kaz (burcu temel)
usta tavuk (levent bakıcı)
çiftçi kaz (mustafa oral)
çiftçi tavşan (fatih özkul)
ming (muhammed aladağ)
mrs. chow (suzan acun)
ku ku (seda özten)
meng meng (caner solmaz)
shuai shuai (burçin artut)
usta timsah (fatih er)
çörek yiyen domuz (aycan özel)
köydeki tavşan (canan sanan)
mutlu tavşan (özlem altınok)
köydeki mutlu çocuk (özgür vural)
devamını gör...

bu kapanma benim hiçbir planımı iptal edemez. çünkü uzun zamandır plan yapmıyorum.
devamını gör...

çok keyifli sizi dinlemek. şimdiye kadar dinleme fırsatı bulamadığım için pişmanım. parça seçimlerinizde muhteşem. tebrik ederim. formatı da çözdüm. takipte kalıp, hafta içi açılan soru başlıklarına tanım giyoruz ve tanımlarımız yayına konu oluyor. bu haftaki soru başlıklarını heyecanla bekliyoruz.
geriye kaldı 13 tanım.
devamını gör...

öncelikle gerçek hayata yoğunlaşması gerektiğini anlamıştır ve kısmen doğrudur. bu dengeyi yakalamalısın zaten. bakma sen, burası sensiz de yoluna devam edecektir. her geçen gün büyüyecek, her zaman yenileri gelecektir. burada yazanlar yazdıkları gibi masum değildir aslında. hep en iyi yönünü yazar, en güzel örneği verir, en gözde nuktelerini sıralar ve gerçekler kısmen sümen altı eder.
sıra sana gelecek olursa zaten kendini burada tam olarak ifade edemeyecektin. çünkü seni sen yapan şey asla burada ifade ettiklerin olamayacak. aslında yazdıkça içini döküyorsun. boşaltıyor ve gerçek hayatta yeniden dolduruyorsun heybeni. bu da kısmen iyi bir şey. gelelim meseleye hayatta doğru yazan, doğru söyleyen kim anlaşılmış ki bu sen olacaksın. o öldükten sonra heykeli dikilen kahramanların ne çektiklerini kendileri bilir. şimdi sen gittin ya, meftanın arkasından yaptıkları gibi önce üzüntülerini ifade eder sonrada unutur giderler. sen gidersin anıların kalır, kim bilir belki sonra doğru bulmadığın doğruların kalır. sana gitme demeyeceğim zaten, herkes gider bir şekilde. kimi uzaklara, kimi çok uzaklara. sana sadece veda etmemeni söyleyeceğim.
devamını gör...

sadakatsiz isimli dizide karı kocanın evliliğine serbest dalış yapan karakteri canlandıran oyuncu.
devamını gör...

geceleri inen inen sessizlik
umarsız açan eski yaradır
işte gene yükseldi duvarlar
etme gözlerim koru kendini
işte gene yükseldi duvarlar
etme gözlerim koru koru kendini

an itibarıyla ruh halim yanık türkülere vurmayın beni
tutuşur dizelerim dizelerim sonra
devamını gör...

bir süredir ortalıkta yoktu tekrardan gündeme gelecek onun için yol yapıyorlar sanırım.
devamını gör...

sokakta hep başıma gelen durumdur. neden kaçıyorsun yavrucum, sizleri çok seviyorum ben demek istiyorum ama kendileri pek oralı olmuyor.

edit: muhtelemen insan dediğimiz varlığın ne kadar kötü olabileceğinin canlı şahitleri olduğu için yapıyorlardır bunu. hak veriyorum. imkanım olsa özür dilerdim. onun yerine elimden geldiğince karınlarını doyurmalarına yardımcı oluyorum
devamını gör...

çok hoş bir bitiriş cümlesi.
devamını gör...

sabahattin ali, çakıcı'nın ilk kurşunu kitabında şu şekilde tasvir etmiş:
"harikulâde bir kız bu azizim,dehşet bir şey o,tepeden tırnağa kadar şiir o!”
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim