- başlarım böyle işe yaa
+ n'oldu lan
- yaa daha n'olsun bi başlık var sürekli karşıma çıkıyor, sinir oldum
+ hangi başlık ya
- ya yok mu şu türkiye'de tartışma kültürü başlığı, kim açtıysa artık
+ haa şu başlık, benim de her gün karşıma çıkıyor. n'olmuş ki o başlığa
- abi gıcık oldum her gün her gün karşıma çıkıyor, bu yazarlar da ne buluyorsa o başlıkta
+ sen de... ne var işte insanlar fikirlerini paylaşıyorlar
- paylaşmasınlar abi, hem sıkılmıyorlar mı aynı başlığı her gün hortlatmaktan
+ olum hasta mısın lan? salak salak konuşma! sen de her gördüğünde o başlığa yazmak istemiyor musun, hatta çok daha fazlasını istiyorsun hadi itiraf et
- şimdi orasını karıştırma
+ ne demek karıştırma, sen de işine gelmeyince orasını karıştırma diyorsun, olacak şey değil
- sen de başımıza rasyonel kesildin iyice, bi yürü git!
+ ne demek lan yürü git, aklını başına topla!
- ya sanki sen her zaman mantığınla hareket ediyormuşsun gibi, bi de kalkmış bana akıllı ol diyorsun. kabahat senle paylaşanda zaten
+ sen böyle değildin
- böyleydim tabi, her zaman da böyleydim, bir türlü kabullenemedin zaten. sen beni ne zannediyorsun ya
+ bu konuyu sonra konuşalım dostum olur mu?
- işine gelmedi mi yoksa!

bizimkiler hakaret etmeden tartışamadılar gördüğünüz gibi.

tdk'ya göre tartışmanın birinci anlamı karşıt düşüncelerin karşılıklı savunulması.
ikinci anlamı ise karşılıklı ağır sözlerle yapılan ağız dalaşı, münakaşa.

aslında kelimenin ikinci anlamıyla tam bir tartışma ülkesiyiz. fikirlerin savunulması ise çok gerilerde kaldı. hayal meyal bir şeyler hatırlıyor gibiyim.

bana sorarsanız tartışma kelimesi hepten kullanımdan kalkmalı.

kelime kökü tartmak.
siz bir fikri başka bir fikre karşı savunacaksanız, her iki fikri de iyi tartmalısınız. ağırlıklarını iyi hissetmelisiniz.
yani söz konusu fikirlere nüfuz etmeniz gerekir. aksi halde tartı yanlış şeyler gösterir.
diyelim nüfuz ettiniz ve gerçekten anladınız her iki fikri de ve diyelim ki çok iyi bir tartışma geçti ve haklı çıktınız.
tatmin oldunuz mu? evet. karşıt fikre galebe çalmış oldunuz. insansınız sonuçta haklı bir gurur yaşadınız falan.
ama ne değişti? koca bir hiç.
tüm türkiye artık sizin gibi mi düşünüyor? yoo. herkes kendi dalgasında, her zamanki gibi.

bu tartışmak dediğimiz şey tam manasıyla yapılmak istendiğinde zaten tarafgirlik hissi doğal olarak azalır.
çünkü bir fikre nüfuz edebilmeniz için bir kere önyargılarınızdan kurtulmanız, o fikir ve mensuplarıyla empati kurmanız falan lazım.
tanrısal bir bakış açısıyla yaklaşmanız lazım yani. yoksa başka türlü tartabileceğinizi zannetmiyorsunuz herhalde değil mi?

halbuki ne kadar da emindiniz tartışırken, hakikatin yılmaz bir savunucusuydunuz. ama hiç şüphe etmediniz kendinizden.

ihtiyacımız olan şey tartışmak değil, asırlardır tartışıyoruz bi halta yaramadı.
o yüzden allah belasını versin bu kelimenin.

bize başka bir şey lazım; ele almak gibi, fikir paylaşmak gibi saygı duymak gibi.
devamını gör...

potansiyel tehlikeli yiyecekler, uygun koşullarda bakterilerin gelişmesini teşvik eden yüksek proteinli besinlerdir. potansiyel tehlikeli besinler şunlardır:
-tavuk, et, balık ve diğer deniz ürünleri (çiğ/pişmiş)
-yumurta (kabuklu çiğ/kabuğu çatlamış/kırılmış/haşlanmış kabuğu soyulmuş)
-süt (çiğ/pişmiş)
-peynir (olgunlaşmamış ve yumuşak)
-fasulye (pişmiş)
-hamur işleri (et, kıyma, peynir, krema kullanılmış)
-patates (pişmiş)
pirinç (pişmiş)
-sarımsak (yağ içinde bekletilmiş)
-soslar
-soya proteini
-filizler (çiğ)
devamını gör...

sözlüklere üye olurken herkese bir sıra numarası verilir. nickinize tıkladığınızda yukarıda http ile başlayan adres satırında kayıt olan kaçıncı üye olduğunuz görülür.
bir sözlük kurulduğunda, kurucular genelde facebook, instagram ve diğer sözlüklerdeki tanıdıklarını davet ederler. sıra numarası 1-999 arasında olan yazarlar kıdemlidir. ilk başlıkları açarlar, ilk nick altlarını girerler, çok ve nitelikli tanım yazdıkları için popüler yazar hale gelirler. 1,000-3,000 sıra numaralı üyeler sözlüğe geldiklerinde kaliteli başlıklar ve tanımları görüp örnek alırlar.
3,000 sıra numarasından sonra sözlüğü yeni duyan trolleri sıkça görürüz. 11 fake hesap açan mı dersin, sürekli cinsellik dolu başlık açan mı dersin, sözlüğün kalitesini düşürmek için akla gelmedik yazılar yazan mı dersin, bir sürü gereksiz başlık ve tanım ile karşılaşılır. böyle durumda yazarları takip etme seçeneği ile takip edilen yazarlar okunur, sol frame ve gündem sekmelerine pek bakılmaz.
sözlüklerin ilk aylarında "şu kadar tanım yazana hediye kampanyası" da olduğu için iki kelimelik tanımlar, kopyala yapıştır tanımlar, sürekli bkz. verilmiş olabilir. birçok iyi yazarın yazıları gözden kaçabilir.
öte yandan moderasyon tecrübesi olan arkadaşlar bilir. örneğin facebook’ta bir grupta gönderinizi 200 kişi okur, sadece 10 kişi beğenir. yurdum insanı beğeni tuşunu pek kullanmayı sevmez. hele henüz kimsenin kimseyi tanımadığı yeni açılmış bir sözlükte...
moderasyon sözlüğün gelişmesi için yazarların nick altına yorumlar yapıp onların da yazılarının okunması için gayret ediyor. sol frame’deki başlıkları daha okunur hale getiriyor. oylama alışkanlığını artıracak önemli bir etken nick altı kültürünün oluşmasıdır. sözlüğe katkı sağladığı düşünülen yazarların nick altlarına yorum yapıldığında oylama alışkanlığının arttığı da bir gerçektir.
“su akar yolunu bulur” misali zaman içinde emek verenler hak ettiği oyları alır.
devamını gör...

mutlu bir gelecek.
devamını gör...

acı ve mutlak gerçektir. "bu adamın tanımları çok kötü, banlar mısın?" diyorum yok diyorlar. "bu başlığın türkçesi bana kriz geçirtiyor, dil katili olduğu için banlar mısın?" diyorum, yok diyorlar. e ne işe yarıyor o zaman bu elemanlar. tek yaptıkları üstte bön bön durmak, tatlı görünmek. daha fazla küçük düşmeden kendinizi banlayın çünkü size laflar hazırladım.

saldırgan tavırlar sonucu gelen edit: yandaş propagandalarınızı bana yediremezsiniz. sahte övgülerinizi kendinize saklayın.

saldırgan tavırlar sonucu gelen edit 2: aramızda yoldaş görünümlü düşmanlar var. biz bu numaraları daha önce gördük. yer mi anadolu sosyalisti.

edit 3: ana vatan kazanıyor. aranızdaki kapitalist hainler gulag'a gönderilecek.
devamını gör...

unutmak aklın eylemi gibi dursa da işin içine bazen beş duyu bazende en büyük karşıt güç olan kalp karışabiliyor.
size zarar verme boyutuna ulaşan tüm insan/ olay / durumlar unutulmaya mahkûmdur...

unutmak, insanoğlunun içinde verdiği savaşı kazanması adına atılan ilk adımdır.  unutmak kolay, zor olan hatırlamamak...

ve ne demiş  schiller:

" affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır."

devamını gör...

dolar'ın dostları
empedokles'in dostları.
devamını gör...

günümüz dünyasında insanı kendisine çeken o kadar çok konu var ki her birisi ayrı bir dünya, belki tam anlamı ile öğrenebilmek için aylarınızı harcayabileceğiniz şeyler. bir noktada insanın odağının dağılmasına sebep oluyor ve hiçbirisini yapamaz oluyorsunuz.
devamını gör...

"ayıp değil mi lan? şşş oğlum ayıp değil mi lan ferat abinizin mektubunu okumaya utanmıyonuz mu?"

"neye bakıyon lan? kurabiye var simit var neye bakiyon?"
devamını gör...

yanlis anlaşılmak ya da hiç anlasilmamak. deliriyorum gerçekten. tabi kişisine göre değişir.
devamını gör...

şehzade alaeddin ya da alaeddin paşa, bilinen ilk osmanlı sadrazamı’dır. osmanlı devleti’nin kurucusu osman gazi ile bala hatun’un oğlu,orhan gazi’nin kardeşidir.

bölge paylaşımı, tabii ki devletin teşkilat kanununun ve devlet idaresinin öncelikle islam hukukuna, hadislere, sünni kurallara ve dört büyük imamın ya da islam’ın dört mezhep kurucularının kararlarına ve orhan gazi zamanında, islam kanunlarında muhtemel boşlukları ve eksiklikleri, zamanın ihtiyaçlarına uygun olarak çıkartılan özel düzenlemelerle doldurmak ve kapatmak gibi, osmanlı devleti için çıkartılan bu türdeki ilk kanunlar, orhan gazi’nin ilk hükümdarlık yıllarına ait olup, kardeşi alaeddin’in eseridirler.


çok zeki ve siyasetle askeri alnda çok derin bilgiye sahip bir adam olan alaeddin, osman gazi’nin ölümünden hemen sonra, gönüllü olarak babasından miras kalan bütün paylarından feragat ederek, bursa yakınlarındaki kite ovasında bir köye yerleşmiş ve görünüşe göre kendini burada ağabeyinin gözleri önünde büyüyen devletinin amaca uygun olarak düzenlenmesine dair düşüncelere adamıştı. ancak izmit alındıktan kısa bir süre sonra, yapılan son fetihlerini kutlamak ve aynı zamanda devletin bağımsızlığı, sürekliliği ve genişletilmesi için önemli saydığı bazı debvlet kurumlarının gerekliliğine dikkat çekmek üzere, ağabeyinin sarayına geldi. dikkat çektiği konular, para basma, kıyafet ve ordu düzeniydi.



orhan gazi, kardeşinin fikir ve önerilerini derhal kabul etti. bunların yürütülmesi ve uygulanması konusunda kardeşinden yardım beklediği için, osmanlı imparatorluğu’nda ilk kez olmak üzere kardeşine vezir rütbesi verdi. alaeddin paşa’nın öncelikle para basma konusuna verdiği önemin nedeni, islam’da hükümdarın adının cuma hutbelerinde okunmasının yanı sıra, ilk sırada para basma hakkının geldiği egemenlik haklarına dayanıyordu. bu egemenlik haklarından biri olan cuma hutbelerinde, hükümdarın adının geçmesinin, selçuklulardan osmanlı’ya ne zaman intikal ettiği tam olarak bilinmemektedir.



1328 yılında alaeddin paşa’nın girişimleri ile orhan gazi’nin adını taşıyan ilk altın ve gümüş sikke basıldı ve osmanlı devleti’nin her yerine dağıtıldı. nasıl ki alaeddin paşa egemenlik hakkının önemli bir kısmını oluşturduğu için para basma hakkının kullanımına önem veriyorsa, belirli bir kıyafet düzeninin uygulanmasıyla ilgili çabaları da, muhtemelen yükselmekte olan osmanlı devleti’nin en temel direklerinden biri olarak gördüğü mevkilrin ve sınıfların sıkı ayrımı hakkındaki görüşleriyle bağlantılıydı.


özellikle kıyafet aracılığıyla harici bir ayrım ayrıca doğu geleneklerinde vardı ve alaeddin paşa muhtemelen rumlarla sık sık gerçekleşen temasların ve bizans imparatorluğu’nun görkemli başkentinin yakınlığının, halkının eski ciddiyeti ve sadeliği üzerinde olumsuz bir etki bırakmaya başladığı için, kıyafet düzenlemesinde o denli ısrar etmek zorunda olduğunu düşünüyordu. görünüşe göre zengin süslemeli, değerli bizans kıyafetleri, başlıkları osmanlılar arasında çok erken dönemde kullanılmaya başlanmıştı ve bu konularda yozlaşmayı önlemek için, alaeddin paşa muhtemelen sınıf ayrımına bir düzen ve ordunun kıyafetlerine bir birlik ve “yekdüzelik” getirmek amacıyla kıyafetlerde tam bir reform yapmak istiyordu.



alaeddin paşa, idaresi sırasında dikkat ettiği üçüncü ve belki de en önemli konu, unsurları açısından hala ertuğrul gazi’nin ilk zaferlerini ve fetihlerini borçlu olduğu eski göçebe topluluklarını andıran orduya bir düzen getirmesiydi. bugüne kadar bu vahşi askerlerin kaba yiğitliklerini amacına uygun bir düzenleme ile artırma, meydan muharebelerinde ve kalelerin kuşatılmasında düzenli bir savaş yönetimi için daha yararlı hale getirme çabası içine girilmemişti.



osmanlı ordusunun çekirdeği bu yüzden halen tımar hizmetlerinden ve ganimet tutkusundan dolayı birbirlerine çok zayıf bağlarla bağlı olup, şiddetleri kırsal halkın korkuya ve dehşete kapılmasına neden olan ama iyi tahkim edilmiş şehirlerin surlarına karşı çok az ya da hiçbir şey yapamayan hafif atlı sipahilerden oluşuyordu ve bu birliklerin kuşattığı kalelerin çoğu genelde açlıktan ya da susuzluktan teslim oluyordu. tamda burada alaeddin paşa, müstahkem mevkilerinin zabtının ancak iyi organize edilmiş bir piyade sınıfı ile mümkün olabileceğini kolayca fark etti ve derhal böyle bir teşkilatın kurulmasını orhan gazi’ye önerdi. orhan gazi bunu onayladı ve uygulama aşamasında daha da emin olmak için savaş konusunda çok tecrübeli bir adama, bilecik kazaskeri çandarlı kara halil’e de danıştı.


sonunda aynı silahlarla donatılacak ve iyi bir ücret alacak seçkin genç türklerden oluşacak bir birlik kurarak, ilk denemeyi yapmaya karar verdiler. çandarlı kara halil, bu teşkilatı yönetmeyi üstlendi. muhtemelen bunun için bizans piyadelerini örnek almıştı. aldıkları ücret adam başı 1 akçe olarak belirlendi. ama sadece aktif savaş halinde oldukları zaman ödeniyordu, zira sayıları 20 bin kişiye kadar çıkan bu birlikler, en azından sürekli olarak silah altında olmamaları açısından daimi bir orduyu oluşturmuyorlardı. sefer bittiğinde terhis edililerdi, ücretleri kesilirdi ve vergiden tamamen muaf tutulan topraklarını işlemelerine izin verilirdi. bunun yanında odu yollarının tamiri ve muhafazası, ordu erzaklarının ve eşyalarının taşınması gibi küçük hizmetlerde yardımcı oluyorlardı. bu durum onları daha kurulduklarında kendine özgü bir paralı asker teşkilatına dönüştürdü ve belki de içlerinde çok geçmeden tamamen tasfiye edilmelerine neden olacak direniş ve isyan ruhunun gelişmesine neden oldu.


zira görünüşe göre, teşkilat kurulduktan birkaç ay sonra, muhtemelen aldıkları ücretlerden dolayı cesaretlenerek, çok ağır taleplerde bulunmaya başlamışlar ve orhan gazi’de ne savaşta, ne de barışta yararlı kullanılamayacaklarına dair bir kanaat bırakmışlardı. bu yüzden tasfiye edildiler ama en azından gelirlerini yani tımarlarını işletmeye devam ettiler. ilk zamanlarda başarısız gibi görünen bu deneyim, yeniçeri teşkilatına bir örnek oluşturmuş ve avrupa da osmanlı şanını ve büyüklüğünü yayacak bir teşkilatın öncüsü olmuştu.

şehzade alaeddin ya da vezir alaeddin paşa net bilinmemekle birlikte 1331 yılında vezirliği bırakıp, 1333 yılında bursa, kükürtlü de vefat etti. naaşı osman gazi türbesine defnedilmiştir.
devamını gör...

günaydın sözlük kış da geldiğine göre kardan adamları yapmaya başlayabiliriz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

vampir adam birgün bir kıza arabayla carpar kıza birşey olmaz ama bu kaza tanışmalarına vesile olmuştur, vampir adam kiza aşık olmuştur ama vampir olduğu için bunun aşkmı yoksa kan emme arzusumu olduğunu bilmediği için kızdan kaçmaya çalışır,kizda bizim elemana vurulmuştur neyse gel zaman git zaman kizimiz ve oğlumuz birbirini severler oğlan kizin hayat damarlarini emcuklemekten korktugundan kiza yaklasamamaktadir ama birgün kizla ormanda yürürken (neden orman diye sormayin watpad hikayesi yaziyoruz burada orman olmazsa olmaz) ormanda yuruken bizim vampir boyumuza baska bir vampir düşmanı saldirmak üzeredir ama o da nesi bizim kizda kurt kızmış hatta araba carptiginda banamisin dememeside bundanmis,squatli bacaklarida kurtlugundan geliyormuş neyse bizim kurtkiz bu düşmanı oracikta telef etmiş bizim vampir cocukta dumur vaziyette bakiyormus ki kizimiz vampir boya saldırmış bir süre dovustukten sonra kiz insana donusmus ve sevismeye baslamislar.simdi ben neden watpad basligina boyle birsey yazdım çünkü sevdiğim kız watpadde hikayeler yazardı bende mal mal okurdum 20 yasinda bir erkek olarak watpad hikayesi okuyordum anasini satayim neyse bu da hikaye iste.

edit:ilk kez bir başlık başıma kaldı o da bu başlık oldu,buradan zalımın kızına selam yolluyorum.

edit2: o kızla sevgili olduk, cok mutsuzduk ayrildik.kizin kitabi basildi kapagini ben tasarladim, bir günde photoshop ogrenip kitap basacak seviyeye geldim ama yinede benden ayrildi.sonuc olarak olmuyorsa olmuyor zorlamamak lazim, yine terkedildik yine terkedildik aq.
devamını gör...

balkonda oturup gökyüzünü seyretmek.
deniz kenarında oturup denizi izlemek.*
devamını gör...

ciddi anlamda fırsat verilmemiş bir harekettir. belki fırsat verilse idi, ülke daha yaşanılabilir bir hal alırdı.

türk solundan kastımız; her durumda ve koşulda halkını savunan, mazlumun yanında zalimin karşısında duran, gerektiğinde filistin de savaşa giden, gerektiğinde 6.filoya saldıran genç düşüncedir. diğer sol görünümlü "solcuklar" (bazı ülkelerin arka bahçesi olmuş, bazı ülkelerin tetikçisi olmuş solcu) tanımın muhatabı değildir.
devamını gör...

aynı su, aynı güneş, aynı emek.. isteyen bir şekilde hayata tutunuyor, direniyor..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"insanlarla konuşasım gelmiyor ama sana evdeki perdeleri bile anlatasım vardı."
devamını gör...

sayıları %65 kadar olduğunu tahmin ettiğim benim de aralarında bulunduğum güzel kadınlardır.
öyle iki kuru merhabaya da kanmazlar ayrıca.
devamını gör...

seri yukarı çıkartılıp gündem edilmesi gereken başlıktır.

küfür yasak olmasa sülalesini sağ bırakmayacağım tecavüzcü öldürülmelidir.
devamını gör...

sıkı can iyi olur çıkmaz desen bozulur. ne yapalım kardeşim canın sıkılıyorsa? sanki bi can sende var anasını satayım. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim