bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
siz napıyorsunuz sayın yıldızlar, bu kadar güzel anons yapılmaz ki.
son hız devam eden program. emeği geçen herkese teşekkürler. *
son hız devam eden program. emeği geçen herkese teşekkürler. *
devamını gör...
gogol’un dar paltosu
tuhaf bir yazar, yazsa da okusak denen türden.
sürekli bir şeyleri çağrıştırıyor yazdıkları. bazı yazılarda big babol sakızını balon yapıp patlattıktan sonra ağızda kalan tadı hissediyor insan, bazı yazılarda ölü filozoflar kahvesinde çay içer gibi hissediyor.
biraz pessoa’nın lunaparkı gibi ama en kalabalık zamanlarında.
okuyacağız artık ne yazarsa, elden bir şey gelmiyor.
sürekli bir şeyleri çağrıştırıyor yazdıkları. bazı yazılarda big babol sakızını balon yapıp patlattıktan sonra ağızda kalan tadı hissediyor insan, bazı yazılarda ölü filozoflar kahvesinde çay içer gibi hissediyor.
biraz pessoa’nın lunaparkı gibi ama en kalabalık zamanlarında.
okuyacağız artık ne yazarsa, elden bir şey gelmiyor.
devamını gör...
kalp ritmini hızlandıran şeyler
gece geç saatte çalan telefon.
devamını gör...
minyon tipli olmak
yaşını olması gerektiği gibi yaşayamamaktır. üzücüdür. hayatı geriden takip etmektir. çünkü gelmekte olan er geç gelecektir.
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin söyleşisi
yoldaş'ın değerli bilgileriyle renk kattığı bir yayın oldu. özellikle bir buluşma olursa tüm masrafların kendisi tarafından ödeneceği sözü de alındı. ilerleyen zamanlarda marka işbirlikleri olabileceği söylendi. kafa sözlük yazarı olmanın ayrıcalıkları olacakmış, bakalım hazırda bekliyoruz. sözlüğün daha iyi yerlerde olacağına şüphem yok çünkü çok mütevazi bir yöneticisi ve iyi yazarları var. hadi yine iyisiniz.
devamını gör...
kişinin aşık olduğunu anladığı an
aklından çıkmıyorsa geçmiş olsun,
sadece onu görmek istiyorsan,
hiçbir şey, hiç kimse sana cazip gelmiyorsa, işe güce konsantre olamıyorsan..
geçmiş olsun.
sadece onu görmek istiyorsan,
hiçbir şey, hiç kimse sana cazip gelmiyorsa, işe güce konsantre olamıyorsan..
geçmiş olsun.
devamını gör...
kürtlerin ana dilde eğitim hakkı
ana dilde eğitim verildiğinde asıl bölünme engellenir. insanlar kendi dili, dini ve kültürüyle uyumlu yaşarsa kendini ülkeye daha fazla bağlı hisseder ve aidiyet duygusu güçlenir. baskı ve inkar ise ister aile olsun ister arkadaş grubu olsun isterse de ülke olsun iyi sonuçlar vermez aksine ters teper. türkiye'nin bölgesel süper güç olmak gibi bir hedefi varsa içerde birlik ve bütünlüğü sağlamalı, kutuplaşmanın önünü almalıdır. kendi içinde istikrarlı ve demokratik bir ortam oluşturduktan sonra hem küresel hem de bölgesel müttefikler kazanmalı. kürtler (ör: kuzey ırak) ortadoğu'da türkiye için en iyi müttefik adayıdır. böyle bir işbirliği için iki tarafında karşılıklı nefret ve fobiden vazgeçmeleri gerekiyor. ayrıca yine her iki taraf kendi içindeki aşırıları etkisiz (işlevsiz) hale getirmeleri gerekir.
türkiye'nin muttfikleri aşırı radikal gruplar değildir, olmamalıdır. ezbere konuşmayı bırakın birbirimize saygı duyup demokratik bir anlayış geliştirirsek her şey daha güzel olacak. anti demokratik ve fanatik anlayışlar ülkeyi arka planda bırakın bölmeyi lime lime ediyor. din düşmanlığı, atatürk düşmanlığı, türk düşmanlığı ve kürt düşmanlığı sadece aşırı fanatiklerin işine gelir. hepimiz el birliğiyle nefret ve düşmanlık iklimi yarattık.
türkiye'nin muttfikleri aşırı radikal gruplar değildir, olmamalıdır. ezbere konuşmayı bırakın birbirimize saygı duyup demokratik bir anlayış geliştirirsek her şey daha güzel olacak. anti demokratik ve fanatik anlayışlar ülkeyi arka planda bırakın bölmeyi lime lime ediyor. din düşmanlığı, atatürk düşmanlığı, türk düşmanlığı ve kürt düşmanlığı sadece aşırı fanatiklerin işine gelir. hepimiz el birliğiyle nefret ve düşmanlık iklimi yarattık.
devamını gör...
likit radyo yayını
supportgirl'ün sözlük için bir değer olduğu gerçeğinden hareketle sözlüğün kılcal damarlarına kadar enerji ulaştıracak bir program olacağına inanıyorum. şimdiden başarılar dilerim. mikrofonuna taş değmesin.
devamını gör...
hafızam silinse de tekrar izlesem denilen diziler
(bkz: bizimkiler)
gönüllerde öyle bir taht kurdu ki, bugün de sıkça anılır, bir gün tekrar izlemek için vakit kollanır.
gönüllerde öyle bir taht kurdu ki, bugün de sıkça anılır, bir gün tekrar izlemek için vakit kollanır.
devamını gör...
çocukken inanılmaz kıymetli olan şeyler
gece uyanık kalmak..
devamını gör...
turkishmusic.org'daki sezen aksu tartışması
2000 yılına damgasını vurmuş bir söz dalaşı, hatta neredeyse iç savaş.*
drive.google.com/file/d/0B_...
(bkz: seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım)
drive.google.com/file/d/0B_...
(bkz: seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım)
devamını gör...
kafa açan kesitler kadınlar günü özel
kendi adıma kadıköy beyefendisi'ne teşekkür ediyorum. ufacık bir şey bile farkındalık adına kıymetlidir benim için.
-hala- ütopik bir şekilde, hiçbir canlının şiddete, cinayete uğramadığı günler diliyorum.
-hala- ütopik bir şekilde, hiçbir canlının şiddete, cinayete uğramadığı günler diliyorum.
devamını gör...
yürümekten keyif alınan yollar
kapalıçarşı'dan başlayıp tahtakale ve sirkeci'den geçip eminönü'ne, oradan karaköy'e doğru uzamak. karaköy'den ya yürüyerek istiklal'e çıkmak ya da kabataş'a kadar yürümek.
devamını gör...
1 ocak 2021 milli piyangonun varlık fonuna çıkması
milli piyango yılbaşı çekilişinde 100 milyon tl’lik büyük ikramiye çeyrek bilete çıktı. aynı rakamlara sahip 4 biletten sadece biri satıldı. üçünün satılmadığı kısa sürede fark edildi. sahipsiz kalan 75 milyon lira tvf'na kasasına girdi.
kaynak
kaynak
devamını gör...
osman hamdi bey
ressam olmasının yanı sıra türkiye'nin ilk arkeologudur.
devamını gör...
hülya avşar'ın zenginlik ile ilgili açıklaması
zenginlik kadar insanın başına gelebilecek kötü bir şey olamaz -
yazık ki ne yazık.
t24.com.tr/foto-haber/hulya...
yazık ki ne yazık.
t24.com.tr/foto-haber/hulya...
devamını gör...
dark city
blade runner gibi sapına kadar bilim-kurgu özellikleri taşıyan, ancak sin city kadar karanlık, insanı düşünmeye iten, dönüp dolaşıp "insan" ve "ruh" kavramının üzerinden çıkarımlar yapan harika bir yapım... hayatınızın merkezinde, sizi yöneten neler var hiç düşündünüz mü? dark city bambaşka yaklaşıyor bu olaya..
rufus sewell. william hurt. jennifer connelly, 24 ve lost boys'dan tanıdığımız kiefer sutherland...
karşınızda alex proyas denilen deha'nın yönettiği, dark city.
dark city hakkında ne düşünüyorum...
en başta bu filme saygı duyuyorum.. zira film, amerikan film endüstrisinin hoşuna gidecek ve hayvanlar gibi para kazandıracak şekilde klişe de yapılabilirdi. işlenen konu bok edilmeye çok ama çok müsait bir çizgide..
kesinlikle kolaya kaçılmamış. binlerce kez aynılarını dinlediğimiz diyalog satırları yerine sadece seyirciyi düşünmeye iten diyaloglarla bezenmiş.
bu film, yaşadığımız ve "gerçeklik" olarak addettiğimiz şeyi irdelemek konusunda matrix gibi bir yapıma esin kaynağı olmuştur. hem de milyonlarca kurşun, binlerce dövüş hareketi katmadan, nokia - duracell reklamları yapmadan (ki yanlış anlaşılmasın, matrix bence hiç de kötü bir yapım değildir, sadece "olmamış" diyebileceğim noktalara da sahiptir)
çağrışımlar yapmama neden oldu dark city..
hepimiz arada sırada düşünürüz, neyiz biz, amacımız ne, nereye gidiyoruz? film içten içe sadece yaşadığım hayatı, bulunduğum, nefes aldığım, acılar çektiğim, sevindiğim, seviştiğim, yani bir şekilde kendisiyle etkileşimde bulunduğum hayatı değil, bunun amacını düşünmemi sağladı.
bizi insan yapan neydi?
farklı olmamızı sağlayan şey?
hani deli gibi aradıkları ruh var ya, keşfederlerse insanı neyin insan yaptığını bulabileceklerini düşündükleri,
onun gerçekten zihnimde, hatıralarımda, tecrübelerimde mi şekillendiğini, yoksa insan olarak dünyaya gelmenin bir getirisi mi olduğunu düşündüm..
hepimiz farkedemediğimiz şeylerden bir şekilde çekiniriz ya, hayatımızın bize söylenmeyen bir amacı olabilir miydi?
belki de dark city'de bulunan "yabancı" (bilerek uzaylı kelimesini kullanmıyorum, çünkü gerçekten tam anlamıyla "yabancı" portresi çizilmiş..) teması sadece yönetmenin elinde bir enstrumandı?
bilemiyorum, belki de amerikan sinemasının yöntemlerini sorgulamaya başladım bu aralar. ancak;
eğer bugün "dark city" deyince aklımıza "ghost in the shell", "blade runner" hatta "donnie darko" gibi isimler geliyorsa,
izlemeye değerdir bu film.
rufus sewell. william hurt. jennifer connelly, 24 ve lost boys'dan tanıdığımız kiefer sutherland...
karşınızda alex proyas denilen deha'nın yönettiği, dark city.
dark city hakkında ne düşünüyorum...
en başta bu filme saygı duyuyorum.. zira film, amerikan film endüstrisinin hoşuna gidecek ve hayvanlar gibi para kazandıracak şekilde klişe de yapılabilirdi. işlenen konu bok edilmeye çok ama çok müsait bir çizgide..
kesinlikle kolaya kaçılmamış. binlerce kez aynılarını dinlediğimiz diyalog satırları yerine sadece seyirciyi düşünmeye iten diyaloglarla bezenmiş.
bu film, yaşadığımız ve "gerçeklik" olarak addettiğimiz şeyi irdelemek konusunda matrix gibi bir yapıma esin kaynağı olmuştur. hem de milyonlarca kurşun, binlerce dövüş hareketi katmadan, nokia - duracell reklamları yapmadan (ki yanlış anlaşılmasın, matrix bence hiç de kötü bir yapım değildir, sadece "olmamış" diyebileceğim noktalara da sahiptir)
çağrışımlar yapmama neden oldu dark city..
hepimiz arada sırada düşünürüz, neyiz biz, amacımız ne, nereye gidiyoruz? film içten içe sadece yaşadığım hayatı, bulunduğum, nefes aldığım, acılar çektiğim, sevindiğim, seviştiğim, yani bir şekilde kendisiyle etkileşimde bulunduğum hayatı değil, bunun amacını düşünmemi sağladı.
bizi insan yapan neydi?
farklı olmamızı sağlayan şey?
hani deli gibi aradıkları ruh var ya, keşfederlerse insanı neyin insan yaptığını bulabileceklerini düşündükleri,
onun gerçekten zihnimde, hatıralarımda, tecrübelerimde mi şekillendiğini, yoksa insan olarak dünyaya gelmenin bir getirisi mi olduğunu düşündüm..
hepimiz farkedemediğimiz şeylerden bir şekilde çekiniriz ya, hayatımızın bize söylenmeyen bir amacı olabilir miydi?
belki de dark city'de bulunan "yabancı" (bilerek uzaylı kelimesini kullanmıyorum, çünkü gerçekten tam anlamıyla "yabancı" portresi çizilmiş..) teması sadece yönetmenin elinde bir enstrumandı?
bilemiyorum, belki de amerikan sinemasının yöntemlerini sorgulamaya başladım bu aralar. ancak;
eğer bugün "dark city" deyince aklımıza "ghost in the shell", "blade runner" hatta "donnie darko" gibi isimler geliyorsa,
izlemeye değerdir bu film.
devamını gör...
karma puanı yükseltme
keşiş bulmanız lazım, budizm dinine mensup olmanız lazım ayrıca.
devamını gör...
sumak
lahmacuna biraz maydonoz atıp limon sıktıktan sonra üzerine serpildiğinde harikalar yaratan baharat.
devamını gör...
yalnızlığın anlaşıldığı anlar
bir dert, bir sıkıntı hatta bir mutluluk olduğunda anlatacak, paylaşacak kimse bulunamadığı zamandır.
devamını gör...