en sevilen ay
          dilber ay...
      
  devamını gör...
ekşi sözlük’teki başlıkların aynılarının açılması
          mesela bu başlık yok orada. *
      
  devamını gör...
tapates
          frig medeniyetine ait olan bir halı türünün adıdır.
      
  devamını gör...
gereğinden fazla rüya görmek
          sigarayı yeni bırakan kişilerde sıklıkla karşılaşılan bir durum. bende şahsen olmuştu her gece üç dört farklı fantastik rüya görüyordum.
      
  devamını gör...
etrafındaki kişilerle arandaki duygusal mesafenin giderek açıldığını hissetmek
          bazen herkese aynı anda mesafe koyup yalnızlığın dibini boyluyorsun ya o dip çok güzel işte ve çok uzun sürdüğünde o duygusuzluktan kopmak bile istemiyorsun.bu kafa da böyle napıcan atsan atılmaz satsan satılmaz.
      
  devamını gör...
burun
          "kapılar açıldı ve içeriden üniformalı, omuzları düşük bir beyefendi çıktı.. kapıdan çıkan beyefendi bizzat kendi burnuydu!"
      
  devamını gör...
en sevilen nazım hikmet ran şiiri
          başım köpük köpük bulut
içim dışım deniz
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
budak budak
şerham şerham ihtiyar bir ceviz
ne sen bunun farkındasın
ne polis farkında
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl
yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril
koparıver gözlerinin gülüm yaşını sil
yapraklarım ellerimdir
tam yüz bin elim var
yüz bin elle dokunurum sana istanbul'a
yapraklarım gözlerimdir
şaşarak bakarım
yüz bin gözle seyrederim seni istanbul'u
yüz bin yürek gibi
çarpar çarpar yapraklarım.
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
ne sen bunun farkındasın
ne polis farkında
nazım hikmet ceviz ağacı bizlerde onun meyveleri saygıyla yad ediyorum
  içim dışım deniz
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
budak budak
şerham şerham ihtiyar bir ceviz
ne sen bunun farkındasın
ne polis farkında
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl
yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril
koparıver gözlerinin gülüm yaşını sil
yapraklarım ellerimdir
tam yüz bin elim var
yüz bin elle dokunurum sana istanbul'a
yapraklarım gözlerimdir
şaşarak bakarım
yüz bin gözle seyrederim seni istanbul'u
yüz bin yürek gibi
çarpar çarpar yapraklarım.
ben bir ceviz ağacıyım
gülhane parkı'nda
ne sen bunun farkındasın
ne polis farkında
nazım hikmet ceviz ağacı bizlerde onun meyveleri saygıyla yad ediyorum
devamını gör...
fırında bir şey pişerken başında beklemek
          izafiyet teorisine göre zamanın yavaş aktığı vakitlerden birine örnektir.
      
  devamını gör...
kullanılmış mucizeler
          saki mahlasını kullanan h.h.munro’nun insanlar hayvanlar ve yırtıcı hayvanlar isimli öykü kitabında bulunan kaybolan bebek isimli kısa öyküde geçen sözdür.
zor bir durumda olan bir ailenin bir sorunu çözmek için inançlarını kullanarak bir mucize yaratmaları ancak artık o mucizeye ihtiyaçları olmadığını anladıklarından onu bir otoyola bırakmaya karar vermeleri üzerine söylenir bu söz.
insanlar bazen öyle anlar yaşarlar ki bir mucizenin tam zamanı olduğunu düşünürler. ve bir mucizenin gerçek olmasını sağlamanın en iyi ve etkili yolu mucizenin gerçekleşeceğine içten bir şekilde inanmaktır.
inanç olayında yeterli derinliğe erişilince mucize öyle ya da böyle gerçekleşir. bu hayatın doğal akışına da uygundur. bunda şaşırılacak bir şey de yoktur ayrıca.
ancak mucize gerçekleşip içinden bulunulan olumsuz durum ortadan kalkınca insanlar ellerindeki mucizelerle ne yapacaklarını şaşırırlar. kullanılmış bir mucize artık işe yaramaz görünmeye başlar. zaten muhtemelen başka bir zor durumda kullanmak da mümkün olmaz o mucizeyi. kullanıldığı için ve artık işe yaramadığı düşünüldüğü için eski mucizenin pabucu dama atılır. kullanılmış mucizeler hayatımızın her yanı saçılmış enkazlar haline gelir.
yine de siz kullandığınız mucizeleri otoyola bırakmayın. belki bir ihtiyaç sahibine verirsiniz.
  zor bir durumda olan bir ailenin bir sorunu çözmek için inançlarını kullanarak bir mucize yaratmaları ancak artık o mucizeye ihtiyaçları olmadığını anladıklarından onu bir otoyola bırakmaya karar vermeleri üzerine söylenir bu söz.
insanlar bazen öyle anlar yaşarlar ki bir mucizenin tam zamanı olduğunu düşünürler. ve bir mucizenin gerçek olmasını sağlamanın en iyi ve etkili yolu mucizenin gerçekleşeceğine içten bir şekilde inanmaktır.
inanç olayında yeterli derinliğe erişilince mucize öyle ya da böyle gerçekleşir. bu hayatın doğal akışına da uygundur. bunda şaşırılacak bir şey de yoktur ayrıca.
ancak mucize gerçekleşip içinden bulunulan olumsuz durum ortadan kalkınca insanlar ellerindeki mucizelerle ne yapacaklarını şaşırırlar. kullanılmış bir mucize artık işe yaramaz görünmeye başlar. zaten muhtemelen başka bir zor durumda kullanmak da mümkün olmaz o mucizeyi. kullanıldığı için ve artık işe yaramadığı düşünüldüğü için eski mucizenin pabucu dama atılır. kullanılmış mucizeler hayatımızın her yanı saçılmış enkazlar haline gelir.
yine de siz kullandığınız mucizeleri otoyola bırakmayın. belki bir ihtiyaç sahibine verirsiniz.
devamını gör...
çarşamba
          sevmediğim gereksiz gün.hafta,altı gün olsa da olurdu.
      
  devamını gör...
spaghetti tarifleri
          çeşitli sos tarifleri vereceğim başlıktır.
bu sosun ismi bende kalsın, sizde kendinize özgü bir isim düşünürsünüz. öncelikle malzemeleri hazır edip tezgaha koyalım.
hepsinden birer tane olmak üzere:
- soğan,
- sarımsak,
- konserve mexica fasulyesi,
- sıvı yağ,
- tuz,
- isteğe bağlı kekik ve karabiber
- domates suyu veya püresi, evde yoksa mutfakta çareler tükenmez şeklinde salça da kullanabilirsiniz.
öncelikle küçük bir tencere veya tavaya soğan ve sarımsağı doğrayalım. sonrasında göz kararı sıvıyağı koyalım ve biraz pişirelim. ardından diğer tüm malzemeleride ekleyelim ve ocağın altını kısalım. burası mühim bak altını kısmazsan her yere sıçrar o domates suyu.
şimdi spaghetti suyunu tencereye koyup, boş beklemeyelim. bir yandan hazırladığımız sosu karıştıralım yoksa fasulyeler dibe yapışır. ocağınızın kalitesine göre 15-20 dakikada hazır. spaghettiler pişip, süzgeçe alındıktan sonra boş olan tencereye biraz sıvı yağ ekleyip spaghettiyi geri koyarsanız yapışmaz altı. tabağınıza da bir iki kepçe sos döküp yiyin.
oooooh kebab.
*
  bu sosun ismi bende kalsın, sizde kendinize özgü bir isim düşünürsünüz. öncelikle malzemeleri hazır edip tezgaha koyalım.
hepsinden birer tane olmak üzere:
- soğan,
- sarımsak,
- konserve mexica fasulyesi,
- sıvı yağ,
- tuz,
- isteğe bağlı kekik ve karabiber
- domates suyu veya püresi, evde yoksa mutfakta çareler tükenmez şeklinde salça da kullanabilirsiniz.
öncelikle küçük bir tencere veya tavaya soğan ve sarımsağı doğrayalım. sonrasında göz kararı sıvıyağı koyalım ve biraz pişirelim. ardından diğer tüm malzemeleride ekleyelim ve ocağın altını kısalım. burası mühim bak altını kısmazsan her yere sıçrar o domates suyu.
şimdi spaghetti suyunu tencereye koyup, boş beklemeyelim. bir yandan hazırladığımız sosu karıştıralım yoksa fasulyeler dibe yapışır. ocağınızın kalitesine göre 15-20 dakikada hazır. spaghettiler pişip, süzgeçe alındıktan sonra boş olan tencereye biraz sıvı yağ ekleyip spaghettiyi geri koyarsanız yapışmaz altı. tabağınıza da bir iki kepçe sos döküp yiyin.
oooooh kebab.
*
devamını gör...
mekselina islam
          eger bunu kabul ettiyseler, neden olmasin? normal bana gore, herkes kendisine gore biriyle evlenmeli. bu kadinlar boyle adamlarla evleniyor, bu durumdan da sikayetci degiller.  bu durumda kimsenin onlarin aile ici durumlarina, inanclarina karisamaz.
      
  devamını gör...
bir ebeveynin çocuğuna yapacağı en büyük iyilik
          kesinlikle ve kesinlikle onu el bebek gül bebek yetiştirmemek ve hayatı öğrenmesini sağlamaktır. ayrıca mutlaka paranın nasıl ve ne kadar zor koşullarda kazandırıldığı da incitilmeden öğretilmelidir. 
çocuğun ilgi alanını keşfetmesi için ona destek olunmalıdır.
tanım: bir ebeveynin çocuğuna yapabileceği en büyük iyilikleri paylaştığımız başlıktır.
  çocuğun ilgi alanını keşfetmesi için ona destek olunmalıdır.
tanım: bir ebeveynin çocuğuna yapabileceği en büyük iyilikleri paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
eskişehir ayazında sev beni
          eskişehir’de  çiftlerin birbirine kullandığı cümledir. ilişkinin en zoru, o ayazda elleri ceplerinde gezmek yerine , el ele tutuşarak en zorlu şartlarda bile pes etmeyeceğiz demektir.
      
  devamını gör...
aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
          benim şarj aletimi kim aldı alooo
      
  devamını gör...
günlük hayatta etek ve topuklu ayakkabı giyen 61 yaşındaki alman dayı
          hangi renkte hangi kıyafetleri giyeceğimiz bize kuşaklar boyunca dayatılan toplumsal cinsiyet normlarıdır diyeceğim ama çok itici bulduğum alman dayıdır. bu nedir allah aşkına ya?
      
  devamını gör...
mehmet ali erbil'e kadın tavlama dersi vermek
          (bkz: insanlığa giriş 101)
tek ders vereyim: "kadınlara bir meta,mal, cinsel ihtiyaçlarınızı giderecek gereç olarak bakmayın,bu gibi kendinizi zavalli hissettirecek durumlarla,sözlerle yaklaşmayın."
kadınlara, sizin için değerli olduğu, onu önemsediğinizi belirten şekilde ve uygun zamanda yaklaşın. efendi olun. üslub insanın karakteridir.*
  tek ders vereyim: "kadınlara bir meta,mal, cinsel ihtiyaçlarınızı giderecek gereç olarak bakmayın,bu gibi kendinizi zavalli hissettirecek durumlarla,sözlerle yaklaşmayın."
kadınlara, sizin için değerli olduğu, onu önemsediğinizi belirten şekilde ve uygun zamanda yaklaşın. efendi olun. üslub insanın karakteridir.*
devamını gör...
çanakkale
          1915'de tüm dünyanın öğrendiği bir şekilde geçilemeyen bir marmara bölgesi şehri.
      
  devamını gör...
yazarların korkutucu uçak yolculuğu anıları
          efenim bir keresinde 20 kişilik bir uçak ile rigga'dan polonya'ya uçmaya niyetlenmiştim.
gri, puslu ve yağışlı bir hava vardı. 20 kişilik yolcu grubu olarak uçuşun iptal olacağını düşünürken, kule izin verdi ve kalktık.
efenim o nasıl kalkış, rüzgar sağdan vuruyor bizi sola atıyor, soldan vuruyor sağa atıyor, bildiğin havada yuvarlanıyoruz.
yolculuğun nasıl bittiği ile alakalı bir malumatım halen yok, inanın hatırlamıyorum.
siz siz olun evin salonundan küçük uçaklara binmeyin.
  gri, puslu ve yağışlı bir hava vardı. 20 kişilik yolcu grubu olarak uçuşun iptal olacağını düşünürken, kule izin verdi ve kalktık.
efenim o nasıl kalkış, rüzgar sağdan vuruyor bizi sola atıyor, soldan vuruyor sağa atıyor, bildiğin havada yuvarlanıyoruz.
yolculuğun nasıl bittiği ile alakalı bir malumatım halen yok, inanın hatırlamıyorum.
siz siz olun evin salonundan küçük uçaklara binmeyin.
devamını gör...
