vergi dairesine girince öyle güzel hissediyorum ki şu vergiden de koy o da olsun şundan da ver lütfen derken kendimi kaybediyorum.
devamını gör...

evdeki temizlik kokusuna karışan, yeni pişmiş kek kokusu..
kek sevmiyorum, pişerken ki kokusuna bayılıyorum.*
devamını gör...

"daraltmak, sıkıştırmak" anlamına gelen sıkmaktan türemiş sözcük.

tdk anlamları
-ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet
-geçim darlığı
-bulunmama durumu
-sorun, mesele, sendrom, problem

akif'e "bülbül" yazdıran hafakandır sıkıntı, ruhun parmakların arasında boğulması, ne yerde ne gökte barınamamak. çölde su arayan hacer gibi, geride bırakılan o üç kişi gibi "olanca genişliğine rağmen yeryüzü dar gelmeye başlamış, vicdani sorumluluk ve rahatsızlıkları kendilerini sıktıkça sıkmış ve artık allah'tan başka sığınacak hiçbir makam ve barınak olmadığını iyice anlamışlardı." sıkılmak.
devamını gör...

ustalaştım artık, hiç eğitim almamış olmama rağmen oscarlık bir performansım var.
devamını gör...

öncelikle şunu anlamak gerekiyor; köpekler yapay seçilim yoluyla insanlar tarafından kurtlardan ayrıştırılarak günümüze gelmiş hayvanlar. yaban köpeği gibi bazı istisnai türler haricinde doğada bulunmayan ve doğal ortama salındığında ekosistemi mahveden bir tür. kurt sürülerine kuduz bulaştırmak gibi örneğin. yani bu hayvanların doğal ortamı diye bir şey gerçek anlamda pek yok. ya barınaklarda ya da sahipli bir vaziyette yaşamaları hem insanlar hem de ekosistem açısından çok daha iyi ve faydalı. tam da bu nedenle, "siz buralarda yokken o hayvanlar vardı." gibi akıl tutulması ürünü argümanlar geçerli olmadığı gibi aynı zamanda akıl dışı da.

şehirlerin sokakları ise insanların yaşam alanlarının bir parçasını oluşturduğundan dolayı yine, köpeklerin buralarda başıboş bir şekilde dolaşması yetişkin ve sağlıklı insanlar için bile tehlike arz etmekte.
ayrıca sokakta yaşayan köpeklerin ve hatta genel olarak her türlü sokak hayvanının hangi şartlarda yaşadığı ve beslendiği ortada iken bu canlıların sokakta kalmasını istemek hayvanseverlik değil, art niyettir.
yapılması gereken ilk ve en önemli şey, barınakların iyileştirilmesi ve mümkün olduğunca çok hayvanın sahiplendirilmesidir.

ve evet, hem köpeklerin hem de insanların iyiliği için:
"köpeksiz sokaklar istiyoruz."

edit: ayrıca bu başlıkta, "hiçbir sokak köpeği size bıçak çekmez." şeklinde akla ziyan açıklamalar mevcut ki bu bir yönden doğru; köpekler size bıçak çekmez çünkü direkt parçalarlar. bu hayvanlara ne kadar sevgi ve ilgi gösterirseniz gösterin onlar yine de, doğal olarak içgüdüleri ile hareket eder. hayvanları insanlardan ayıran en önemli özellik de budur zaten. anlayın şunu artık.
devamını gör...

"kıymet, bir kadına yakışan en güzel mücevherdir" sözü çok hoşuma gitti.

emeği geçenlerin eline sağlık, güzel video.
devamını gör...

bilinci kadar yaşar insan. bilincin kadarsın. yaşamın diğer anlamı bilinç benim için. bilinç, bilinç, bilinç.
bilin demiş miydim?

gelelim diğer soruya,
yaşıyor olmamız bile tuhafken yaşamaya devam etmek ve mümkün mertebe kendini geliştirmekten öte bir nedene gerek yok.

t: yazarların yaşamın tanımını ve yaşama nedenini yazdığı başlık
devamını gör...

seçime hazırlanan parti sloganı gibidir.
örn. her şey güzel olacak.
benim kendi sloganım zannedersem " babalar kullanır " olurdu.
paketın üzerinde de uzun samsun resmi olurdu.
devamını gör...

az insan çok huzur.
devamını gör...

iki kadın bir erkekten oluşan bir aile grubu. bir de ben. bir otobüs durağındayız. üçlü ben yaşlarda. kardeş/kuzen bir şey. gürültülü bir grup değiller. kendi aralarında havadan sudan konuşuyorlar, ben de telefonumla ilgileniyorum.

önümüzden insanlar gelip geçiyor. ben ve erkek oturuyoruz, kadınlar ayakta. yaşça daha küçük olan kadın telefonuna bakıyor arada, nispeten daha sessiz. öbür kadınla erkek sohbet ediyorlar. kadın bir sessizliğin ardından gruba "farkında mısınız, bu sene kısa etek, şort giyen kız sayısı çok arttı." diyor. erkek onaylıyor; "evet evet." duyuyorum, tepki vermiyorum. kadın devam ediyor; "hayır önceden böyle değildi, pandemi mi açtı saçtı böyle insanları anlamıyorum, nereye baksam kıç." sessiz kadın kahkaha atıyor telefonundan kafasını kaldırmadan. erkek bana bir yan bakış atıyor. kafamı kaldırıyorum, erkeğe bakmıyorum. kadına, direkt yüzüne bakıyorum. kadın bakışımı fark etmiyor, arkasına dönüyor, yola bakıyor. telefonuma dönüyorum tekrar. tartışmak için enerjim yok. ama kadının şort giydiğimi fark edip etmediğini merak etmekten de kendimi alamıyorum. telefonuyla ilgilenen kadın konuşuyor bu defa önümüzden geçen bir kadını kast ederek "al bak, bir tane daha." artık dayanamıyorum "ne bir tane daha?" bakışlar bana dönüyor. grubun baskın karakteri olduğu belli, istatistikçi kadın "pardon?" diyor. "size ne insanların ne giydiğinden." diyorum sakin bir ses tonuyla. kadın bir şeyler söylediyse de anlaşılmıyor, çünkü erkek lafa giriyor; "hanımefendi biz sizi kast etmedik." kimi kastettiklerini soruyorum. kadın yine erkek konuştuğu için kendi cümlesini bile tamamlamıyor ve erkek sonunda "biz öylesine, sokaktan geçen insanlarla ilgili sohbet ediyoruz."

bu konuşma tabi ki tarafların asla birbirini anlayamayacağı bir düzlemde devam etti ve nihayetlendi. benim dolmuşum geldi ve bindim. neyse ki...

yazma sebebim bu diyalogu aktarmak değil. kişilerin başka insanların kılık kıyafeti ile ilgili yorum yapma haddini kendilerinde bulmaları da değil. bahsetmek istediğim şey şu; orada onlarla bekliyor olmam bizi küçük bir grup yaptı. insan çok, çok, çok garip bir canlı. sosyalliğimiz, etkileşim bağımlılığımız ve birlikte hareket etme içgüdümüz o kadar baskın ki evet bu bizi evrimleştirmiş ancak gerçekten zekamızı da duygu durumumuzu da çok net olumsuz yönde etkilemiş. tamamen rastlantısal şekilde yakın koordinatlarda doğan insanların gezegeni savaş alanına çevirmek pahasına birbirlerine çok kusurlu şekilde bağlanmasına falan sebebiyet veren mevzunun küçük ölçekli hali tam olarak o dolmuş durağında bugün deneyimlediğim şey. yahu kısa şort, etek giyen ama senin yanında oturmayan kadın hakkında atıp tutarken, sadece ben senin yanında oturuyorum diye beni kapsam dışında bırakıyor olmanın nasıl bir açıklaması olabilir? bu nasıl çarpık, nasıl yanlış, nasıl saçma bir dürtüdür?

düşündüm dolmuşta. kadın muhtemelen benim şortlu olduğumu fark etmemişti bu cümleyi ederken. adam farkındaydı, onaylarken de, sonrasında da. beni, ne tepki vereceğim diye yoklarken de kafasında netlemişti bizim küçük grupluğumuzu. ses etmeyebilirdim ama edersem de sorun değildi. cevap hazırdı, biz sizi kastetmedik. çünkü niye edelim? siz de bizim yanımızdasınız. siz de bizden birisiniz...

biz yan yanaydık, birlikteydik ve bir de bizim dışımızda kalanlar vardı. onlar hakkında "biz" bir olarak istediğimizi konuşabilirdik. çünkü "kendimizi bir topluluğa ait hissetmemiz" gerekiyor. o topluluğun davranışlarına da toleransımız default bir şekilde tanımlı olmalı. sosyal kabul ancak böyle edinilir(!) aksi, bizi uyumsuz, problemli biri yapıyor toplum içinde. sadece toplum değil, biz de kendimizden rahatsız oluyoruz. sorgusuz sualsiz bir kabulleniş. sahip olduğumuz ailede, çalıştığımız iş yerinde aykırı özelliklerimiz olsa da bir bütünün içindeyiz. mikro milliyetçilik semtçilikten başlıyor düşünsene. komşu sitelerin çocukları falan dövüşüyorlar aralarında sebepsiz yere. daha bunun ili, ülkesi... oho...

seneler var bu konuda okuma yapmayalı, düşünmeyeli. ama şurası çok net, türümüzün sosyal etkileşim, iletişim bağımlılığı, aidiyet duygumuzu çok olumsuz yönde kurgulamamıza sebep oluyor, bunun da bakış açımız üzerinde (eşitlik, adalet, önyargı vb çok kritik konularda) müthiş negatif bir etkisi var.

insan çok garip evet. ama ben zeki olduğunu falan da kabul etmiyorum genel olarak. alet oymakla, ateşi gıda pişirmek için falan kullanmakla olmamış o işler. görüyoruz. tekil, bireysel, salt yaşam ve yaşam gereklerini düşünen canlılara bakın bir, bir de bize. kim daha zeki? kim daha yararlı? kim daha "insan"?
devamını gör...

uzun zamandır film izlemeye vakit ayıramıyorum fakat buraya katılırsam şart olur, izlerim. mükemmel bir me time fırsatı.
devamını gör...

geçirdiği araba kazası neticesinde kolunun yarısını az daha kaybedecek olduğundan sözlüğe kısa süre ara vermiş ama uykusuzkahve'nin ısrarlarına dayanamayarak sözlüğe koşarak geri dönmüş yazar bozuntusu. zaten kendisinin kahveye zaafı olduğu bilinmekle beraber dostu olan kahveye de hayır diyememiştir.*

patlayacak dikişlerinin sorumluluğu tamamen uykusuzkahve'ye aittir...
devamını gör...

kuzey kap. güney afrika cumhuriyeti'nin kuzey batısında, atlas okyanusu'na kıyısı bulunan eyaletidir. yüzölçümü 372.889 km²'dir.
namibya ve botswana ülkeleri ile sınırları vardır.
kimberley en büyük şehridir.
devamını gör...

tavlayı ve satrancı tek başına oynamak zorunda kalmazsın. evlilikten tek beklentim bu. ha bir de beraber hile yapacağın okey eşi.
devamını gör...

çocuğunuz ismi söylendiği zaman tepki vermiyor, göz teması kurmaktan kaçınıyor, arkadaşlarından uzak duruyor, iletişim kurmuyor ise bunlar otizm kuşkusu doğuran ve ayrıntılı bir biçimde araştırılması gereken belirtilerden birkaçı.
devamını gör...

müzik tercihleriyle, hayata bakışıyla şahsına münhasır bir yazarımız. sevgili yazarımız hakkında ilk tanımın tarafımdan yazılmış olması ayrıca mutluluk verici. kendisine nice güzel tanımlar diliyor, sözcüklerin etimolojisine olan ilgisini ve yaşama sevincini hiç kaybetmemesini temenni ediyorum. hasta la vista.
devamını gör...

son yıllarda yaşadığım sanrıdır. akrabalarıma, aileme, sendikalara, partilere, takımlara, gruplara vb. hiçbir şeye ait hissetmiyorum kendimi. herkesin beni sevdiği bir ortamda bile orada değilim sanki. mesela burada da böyleyim. yazıyorum, okuyorum, seviyorum ancak tam olarak aidiyet hissetmiyorum.
devamını gör...

burada mültecilerin artık bir sorun olduğunu belirttiğimizde "onlar bizim kardeşimiz, faşistsiniz, islam batıdan gelse islamcı olursunuz, üstat necip fazıl vs." tarzı söylemlerde bulunan aveller ne düşünüyor acaba?
devamını gör...

ikinci dünya savaşı sırasında oğlunu kaybeden alman kadınlar elinde ki pankartlar ile oğullarına ulaşmaya çalışıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim