normal sözlük karma toplama başlığı
hep birlikte yoldaş benjamin'in ocağına incir ağacı dikiyoruz. beğen butonu çöksün sevgili yazar kardeşlerim.
devamını gör...
asal sayılar
matematiğin çok güzel sayılarıdır.
'asil' kelimesinden gelir 'asal' kelimesi.
'asil' kelimesinden gelir 'asal' kelimesi.
devamını gör...
oyungezer
2007 yılında ilk sayısı çıkan oyun dergisi. level dergisinden ayrılan yazarlar tarafından kurulmuştur. pandemi sürecinde dergiyi sadece dijital olarak yayınlamaya mecbur kalmışlardır. dijital olarak yayınladıkları eski sayılara ücretsiz olarak şu linkten ulaşılabilir. güncel sayılarını ise istediğiniz fiyatı vererek satın alabiliyorsunuz, 0 lira vererek almak bile mümkün. ona da buradan ulaşabilirsiniz.
devamını gör...
allah'ın büyük harf ile başlaması üzerine
iyi yönden bakarsak bence çok ince bir düşünce olmuş bu. ama şöyle bir şey de var ki inandığınız tanrı ne ise onun adı küçük yazılınca o küçülmüyor. yine de bunu anlatmaya uğraşmak ve boş tartışmalarla uğraşmak yerine böyle bir uygulamanın konulması hoş olmuş.
yönetimi de inceliğinden kutlarım.
yönetimi de inceliğinden kutlarım.
devamını gör...
sevgililer günü
kerametinden sual olunmaz atsan atılmaz satsan satılmaz şubat ayının tam ortasına yapıştırılmış gün.
püh senin gibi güne.
püh senin gibi güne.
devamını gör...
katya'nın yazı
gizemli yazar trevanian’ın okuduğum 2. romanıdır. şibumi’yi çok sevdiğim için başka bir kitabını daha okumak istemiştim, bu kitabı da çok beğendim.
kitap, genç doktor montjean’ın katya’ya sırılsıklam aşık olmasıyla başladığı için ilk başta aşk romanı sandım ama okudukça gizem-gerilim türüne evrildi. sonlarına doğru katya’daki anormallikler anlam kazanmaya başlıyor ve gerçekten şaşırtıcı bir şekilde bitiyor.
trevanian’ın dili genelde herkese hitap etmiyor, seven çok seviyor sevmeyen de bu ne böyle diyor.
daha önce okuyup sevdiyseniz bunu da beğeneceğinizi düşünüyorum.
kitap, genç doktor montjean’ın katya’ya sırılsıklam aşık olmasıyla başladığı için ilk başta aşk romanı sandım ama okudukça gizem-gerilim türüne evrildi. sonlarına doğru katya’daki anormallikler anlam kazanmaya başlıyor ve gerçekten şaşırtıcı bir şekilde bitiyor.
trevanian’ın dili genelde herkese hitap etmiyor, seven çok seviyor sevmeyen de bu ne böyle diyor.
daha önce okuyup sevdiyseniz bunu da beğeneceğinizi düşünüyorum.
devamını gör...
tuvaletteyken kitap okumak
okuduğum kitapları tuvalete sokmaya kıyamadığım için yapmadığım eylemdir.
kıyamıyorum çünkü tuvaletim bir binada görebileceğiniz en rezil tuvalettir. tavandan dökülen boya kalıntıları, zaman zaman duvardan ayrılıp düşen fayanslar, nereden geldiğini anlamadığım damlama sesi, kitabı koyacak düzgün bir yer bile olmaması... hayır hayır! çok severek okuduğum kitaplarımı asla tuvaletime sokamam!
kıyamıyorum çünkü tuvaletim bir binada görebileceğiniz en rezil tuvalettir. tavandan dökülen boya kalıntıları, zaman zaman duvardan ayrılıp düşen fayanslar, nereden geldiğini anlamadığım damlama sesi, kitabı koyacak düzgün bir yer bile olmaması... hayır hayır! çok severek okuduğum kitaplarımı asla tuvaletime sokamam!
devamını gör...
normal sözlük hunidaşlar kulübü
gel vatandaş gelll
tanesi 20 lira'dan satışlarımız başlamıştır.
bu dayı'yı çok sevdim bana bedava huni verdi. ben de satabilir miyim dedim. yok artık ekmeğimle mi oynayacaksın dedi. bu mıntıka onunmuş. eyvallah abi dedim saygı duydum kendisine.

şu sıralar kuzguncuk semalarında içsel huzur adı altında yoga çalışmaları yapıyorum. çok deli bir ekip var burada, güneşi selamlıyorlar ben şahsen bu dayıya selam vermeyi tercih ederim. düşünün ki sizden bile deliler.. neyse ben bunları hizaya getirdim. gelin dedim vişne toplayalım doğa'daki huzur çalışması adı altında. bunlara huzur deyince hemen olur diyorlar.
vişneleri tuttular yarım saat baktılar, tadına baktılar. biri de demedi çok ekşi diye. herkes diyor mükemmel. yahu neyine mükemmel kaç senedir vişneciyim bunun tadını sevmem. gidip komposto yapın, reçelini yapın ama ham yemeyin..dedim de dinletemedim. iki saat vişne edebiyatı yaptılar. biri üzerine vişneyi yerken damlattıda çıkaramadı lekesini. oh olsun ona oldu olacak vişne'ye de selam ver. neyse ki üzerindeki lekeyle dolaşmak zorunda kaldı tüm gün. ders niteliğinde oldu bugün yine. bu sefer dersi alan değil veren taraf oldum. hunili eğitmen olmak ta çok zormuş.
ben bu insanları anlamıyorum tuhaflar neyse ki hunililer ve bu dayı var. onlarla yaşamak daha anlamlı.
tanesi 20 lira'dan satışlarımız başlamıştır.
bu dayı'yı çok sevdim bana bedava huni verdi. ben de satabilir miyim dedim. yok artık ekmeğimle mi oynayacaksın dedi. bu mıntıka onunmuş. eyvallah abi dedim saygı duydum kendisine.

şu sıralar kuzguncuk semalarında içsel huzur adı altında yoga çalışmaları yapıyorum. çok deli bir ekip var burada, güneşi selamlıyorlar ben şahsen bu dayıya selam vermeyi tercih ederim. düşünün ki sizden bile deliler.. neyse ben bunları hizaya getirdim. gelin dedim vişne toplayalım doğa'daki huzur çalışması adı altında. bunlara huzur deyince hemen olur diyorlar.
vişneleri tuttular yarım saat baktılar, tadına baktılar. biri de demedi çok ekşi diye. herkes diyor mükemmel. yahu neyine mükemmel kaç senedir vişneciyim bunun tadını sevmem. gidip komposto yapın, reçelini yapın ama ham yemeyin..dedim de dinletemedim. iki saat vişne edebiyatı yaptılar. biri üzerine vişneyi yerken damlattıda çıkaramadı lekesini. oh olsun ona oldu olacak vişne'ye de selam ver. neyse ki üzerindeki lekeyle dolaşmak zorunda kaldı tüm gün. ders niteliğinde oldu bugün yine. bu sefer dersi alan değil veren taraf oldum. hunili eğitmen olmak ta çok zormuş.
ben bu insanları anlamıyorum tuhaflar neyse ki hunililer ve bu dayı var. onlarla yaşamak daha anlamlı.
devamını gör...
ölü brugge
bir georges rodenmach kitabıdır.
kitabın kapağını açıp ilk cümleyi okumadan hemen önce aklıma kavafis geldi. ne zaman bir şehirle ilgili bir kitap okumaya başlasam kent şiirini hatırlamadan edemem zaten.
şehir yaşayan bir varlıktır aslında. biz onu olduğu gibi kabul etsek de o olduğundan çok farklıdır, olduğundan çok fazlasıdır. bir şehri seversek, o şehirde yaşayan birini seviyoruzdur. ahmet hamdi tanpınar üstadın dediği gibi “ bir şehri sevmek aşka sebep aramaktır.”
sorun şudur ki şehri sevmenize neden olan kişiyi kaybettiğinizde şehir de hırıltılı bir can çekişme safhasına girer ki bu safhadan sonrası bitkisel hayat gibi saydam bir ruh haline neden olur hem şehir için hem de bu kaybın mağduru için.
eşini kaybeden bir adamın brugge şehrini dolaşıp şehrin ölümüne şahitlik edişini okuyacağız bu kitapta. anıların yoğunluğunun kötü kokan bir sis gibi şehrin üzerini kaplamasına şahit olacağız, hiçbir suni teneffüs kurtaramaz can çekişmekte olan bir şehri.
kavafis ve ahmet hamdi tanpınar’ı da yanıma alarak okudum kitabı. böyle nedensiz çağrışımlar kitabın yoğunluğunu artırır elbette ama hikaye zaten o kadar yoğundu ki sanki kendi hacmini de aştı böylelikle. her şehir doğru yaşandığında bir roman olabilir. bu kitapta derin bir hikaye dönse de aslında baş kahraman brugge. ve maalesef artık aramızda değil.
kitabın çevirisini türkçede yapılmış en iyi iki çeviri sayılan don quijotte ve kayıp zamanın izinde kitaplarının çevirmeni, büyük insan, gözbebeğimiz roza hakmen yapmış. sadece bunun için bile okumaya değerken bir de selim ileri’nin sonsözü eklenince değmeyin gitsin.
kitabın kapağını açıp ilk cümleyi okumadan hemen önce aklıma kavafis geldi. ne zaman bir şehirle ilgili bir kitap okumaya başlasam kent şiirini hatırlamadan edemem zaten.
şehir yaşayan bir varlıktır aslında. biz onu olduğu gibi kabul etsek de o olduğundan çok farklıdır, olduğundan çok fazlasıdır. bir şehri seversek, o şehirde yaşayan birini seviyoruzdur. ahmet hamdi tanpınar üstadın dediği gibi “ bir şehri sevmek aşka sebep aramaktır.”
sorun şudur ki şehri sevmenize neden olan kişiyi kaybettiğinizde şehir de hırıltılı bir can çekişme safhasına girer ki bu safhadan sonrası bitkisel hayat gibi saydam bir ruh haline neden olur hem şehir için hem de bu kaybın mağduru için.
eşini kaybeden bir adamın brugge şehrini dolaşıp şehrin ölümüne şahitlik edişini okuyacağız bu kitapta. anıların yoğunluğunun kötü kokan bir sis gibi şehrin üzerini kaplamasına şahit olacağız, hiçbir suni teneffüs kurtaramaz can çekişmekte olan bir şehri.
kavafis ve ahmet hamdi tanpınar’ı da yanıma alarak okudum kitabı. böyle nedensiz çağrışımlar kitabın yoğunluğunu artırır elbette ama hikaye zaten o kadar yoğundu ki sanki kendi hacmini de aştı böylelikle. her şehir doğru yaşandığında bir roman olabilir. bu kitapta derin bir hikaye dönse de aslında baş kahraman brugge. ve maalesef artık aramızda değil.
kitabın çevirisini türkçede yapılmış en iyi iki çeviri sayılan don quijotte ve kayıp zamanın izinde kitaplarının çevirmeni, büyük insan, gözbebeğimiz roza hakmen yapmış. sadece bunun için bile okumaya değerken bir de selim ileri’nin sonsözü eklenince değmeyin gitsin.
devamını gör...
ahmet hakan'ın medya oscarı ödülünü alması
oscarlık oyuncu olmak bunu gerektirir. rolünün hakkını veriyor.
devamını gör...
beyaz kitap
iyi niyete dayanan, bir sorunu barış yoluyla aydınlatmak üzere bir kurum ya da hükümet tarafından yayımlanan kitap.
devamını gör...
tribes of europa
zengin bir oyuncu kadrosu var. bu oyuncular arasında freud dizisinden freud'u*, dark dizisinden de ulrich'i *görebilirsiniz. sanki freud-dark karışımı bir iş çıkartmaya çalışmışlar. kaos,vahşet gibi konularda sıkıntı yaşamıyorsanız izlenilebilinir bir tür. tabii bitiminde ben ne izledim sorunsanlı yaşamakta pek mümkün.fırsatınız varsa izlemek için bir şans verin derim.
devamını gör...
eti browni intense
kaplamada kullanılan çikolatası oldukça kalitelidir ve benzer ürünlere göre ucuzdur da.
devamını gör...
bir anarşistin kaza sonucu ölümü
1997 yılında nobel edebiyat ödülü kazanmış olan büyük tiyatro yazarı dario fo tarafından gerçek bir hikayeden hareketle yazılmış olan heyecan verici ve düşündürücü tiyatro oyunudur. türkiye farklı tiyatrolar tarafından sahnelenmiş olan oyunu ben istanbul devlet tiyatrolarından izledim ve gerçekten çok beğendim.

oyun 1969 yılında milano’da patlayan bir bomba sonucu on altı kişinin ölmesi ve bu olayın sol anarşistleri mal edilip giuseppe pinelli isimli anarşistin tutuklanmasını konu alır. giuseppe pinelli üç günlük sorgunun ardından emniyet müdürlüğünün önünde ölü bulunur ve bu ölümün bir kaza sonucu gerçekleştiği açıklanır.
oyunun asıl başlangıcı ise bir delinin aynı binaya sorgulanmak için getirilmesi ile başlar. deli diye tabir ettiğimiz ama oradaki herkesten daha akıllı olan adam bize emniyetteki o derin devlet dangalaklığını ayan beyan gösterir.
anarşistin camdan düşerek kazara öldüğü konusunda ısrarcıdır emniyet mensupları. nedense dünyanın her yerinde solcular ve anarşistler kazara ölür. yüksek yerlerde ayakta durmakta zorlandığımızı düşünüyorum. çünkü sürekli camdan düşüyoruz.
dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleşmiş olabilecek bu kaza sonucu ölümün trajikomik hikayesi muktedirlerin umursamazlığını ve zekalarının zayıflığını anlamak için muhteşem bir eser bence.

oyun 1969 yılında milano’da patlayan bir bomba sonucu on altı kişinin ölmesi ve bu olayın sol anarşistleri mal edilip giuseppe pinelli isimli anarşistin tutuklanmasını konu alır. giuseppe pinelli üç günlük sorgunun ardından emniyet müdürlüğünün önünde ölü bulunur ve bu ölümün bir kaza sonucu gerçekleştiği açıklanır.
oyunun asıl başlangıcı ise bir delinin aynı binaya sorgulanmak için getirilmesi ile başlar. deli diye tabir ettiğimiz ama oradaki herkesten daha akıllı olan adam bize emniyetteki o derin devlet dangalaklığını ayan beyan gösterir.
anarşistin camdan düşerek kazara öldüğü konusunda ısrarcıdır emniyet mensupları. nedense dünyanın her yerinde solcular ve anarşistler kazara ölür. yüksek yerlerde ayakta durmakta zorlandığımızı düşünüyorum. çünkü sürekli camdan düşüyoruz.
dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleşmiş olabilecek bu kaza sonucu ölümün trajikomik hikayesi muktedirlerin umursamazlığını ve zekalarının zayıflığını anlamak için muhteşem bir eser bence.
devamını gör...
hayalindeki meslek vs okuduğun bölüm
avukat/hukuk.
devamını gör...
sendika
üyelerin sosyal ve ekonomik çıkarlarını korumak amacıyla kurulan tüzel kişiliğe sahip örgüttür.
devamını gör...
normal sözlük kelimelik turnuvası
arkadaşlar iyi akşamlar, bengarip ile beraber bu etkinliği yapmayı planlıyoruz. basit bir direkt eşleşmeli ve elemeli bir sistem olmasın dedik ve lig usulü olmasında karar verdik. toplam katılımcı sayısı 3 e bölünecek 3 ayrı grup olacak, grup üyeleri kendi aralarında 2 şer maç yapacak ve grubun ilk 3 ü gruptan çıkacak. çıkan 9 kişi yine bir grupta yine aralarında 2 şer maç yapacak ve 1. 2. 3. belli olacak.
1-2-3 olacak yazarlarımıza sembolik birer hediye düşünüyoruz. katılım süresini yarın akşam 22:00 olarak belirledik, o süreye kadar "kelimelik" kullanıcı adınızı, eksiksiz ve hatasız olarak bengarip e bildirmeniz gerekiyor, beni de alın diyen yazarlarda dahil kelimelikteki nikinizi bildirmeniz gerekiyor. maçları 72 saat üzerinden açarsak daha adil olur sanırım. ( iş güç) ama 72 saat diye oyunu yaymassak sevinirim. yapılan maçların sonucunu, taraflardan biri bu başlığa yazacak, hayır ben yenilmedim, ben yendim gibi itirazlar olursa, itiraz eden bir "ss" yollarsa sonuç anlaşılır. sonuçları bengarip tabloya girip yine bu başlık altında yayınlayacak.
bu arada bu başlığa yazdıklarımız yönetim tarafından flood olarak kabul edilmez ise seviniriz. sorularınız için ben ve bengarip yardımcı olacağız.
1-2-3 olacak yazarlarımıza sembolik birer hediye düşünüyoruz. katılım süresini yarın akşam 22:00 olarak belirledik, o süreye kadar "kelimelik" kullanıcı adınızı, eksiksiz ve hatasız olarak bengarip e bildirmeniz gerekiyor, beni de alın diyen yazarlarda dahil kelimelikteki nikinizi bildirmeniz gerekiyor. maçları 72 saat üzerinden açarsak daha adil olur sanırım. ( iş güç) ama 72 saat diye oyunu yaymassak sevinirim. yapılan maçların sonucunu, taraflardan biri bu başlığa yazacak, hayır ben yenilmedim, ben yendim gibi itirazlar olursa, itiraz eden bir "ss" yollarsa sonuç anlaşılır. sonuçları bengarip tabloya girip yine bu başlık altında yayınlayacak.
bu arada bu başlığa yazdıklarımız yönetim tarafından flood olarak kabul edilmez ise seviniriz. sorularınız için ben ve bengarip yardımcı olacağız.
devamını gör...