fransızca öğrenmek isteyenlere tavsiyeler
"aykut yavuz fransızca dersleri " youtube kanalı çok yardımcıdır.
devamını gör...
güne bir şiir bırak
sis- haydar ergülen-
iki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin! gözlerini anlıyorum henüz
bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?
iki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin! gözlerini anlıyorum henüz
bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?
devamını gör...
sevgiliyle tartışırken diyecek bir şey bulamayınca kıyamet bugündür ya ümmeti muhammed diye bağırmak
az önce başımıza gelmiş olay.
sevgilim nezle olduğu için bir haftadır ben bakıyorum kendisine. bunları enaniyet olarak söylemiyorum. bilen bilir savunma sanayisinde mühendis olarak çalışıyorum. gün aşırı epey çalışıyoruz, yapım şefleri, metelurjisti, kodlamacısı, kaynakçısı, it'cisi, çaycısı kim varsa hepsiyle görüşüyoruz. amirlerimizle de konuşup bir ton fırça yiyoruz. yediğimiz mobbingler de bunun üstüne tatlı olarak geliyor. yani anlayacağınız dostlar, çok yoğun sıkıcı ve sinir bozucu bir gün geçirebiliyoruz- geçiriyorum.
bugün de ufak bir meseleden dolayı tartıştık. minik tarçınlı çöreğime kendi ellerimle garnitürlü milföy yaptım mutfakta. pek becerebilen birisi değilim farklı yemekleri.. anneme sora sora yaptım. yanlışlık da üst rafta bulunan küçük bir yağ şişesini kırıverdim. içeriden bir kalktı zombi gibi, şekli şemali görseniz.. resmen final haftasında sabahlayan iktisat öğrencisi kız gibi meymenetsiz bir surat ifadesi var. ama hala seksi.. gözlerini koskocaman açmış böyle anime karakterleri gibi, belli yani birazdan cıngar çıkaracak.
-erdal!! off!! ben onu fransa'dan almıştım!!
baktım şişe hakikaten eiffel kulesi gibi. bunun neden almış lan. bi insan neden yağdanlık getirir paris'ten lan. diye düşünerek heidegger'in varlık felsefesini düşündüm birkaç saniye.
+aşkım şey.. yağlıymış tutamadım elimden kaydı...
-totomomoşmoş! sana kim yemek yap dedi!
+kimse demedi aşkım sakin olur musun lütfen!
-hep böyle yapıyorsun erdal! seni ayrıca istemedim ki ben evin içinde!
sonra göğsümü parmağıyla didikleyip iyice üstüme gidince, olduğum yere dizlerim üzerine çöküp ellerimi semaya kaldırarak, sanki tanrı'dan af diler gibi:
"kıyamet bugündür yaa ümmeti muhammeddd!!!" diye bağırdım. sonra kız ağlayarak omzuma kafasını koyarak:
"tamam erdal abarttım biraz özür dilerim.." dedi. sonra onu kucaklayarak elini yüzünü yıkattım.
kendimi acındıma çabam meyvesini vermişti. bu gibi durumlarda hep aynı tekniği kullanıyorum bir kez bile beni yarı yolda bırakmadı.
şimdi oturduk milföy hamuru + çay + avrupa yakası best moments yapıyoruz.
sevgilim nezle olduğu için bir haftadır ben bakıyorum kendisine. bunları enaniyet olarak söylemiyorum. bilen bilir savunma sanayisinde mühendis olarak çalışıyorum. gün aşırı epey çalışıyoruz, yapım şefleri, metelurjisti, kodlamacısı, kaynakçısı, it'cisi, çaycısı kim varsa hepsiyle görüşüyoruz. amirlerimizle de konuşup bir ton fırça yiyoruz. yediğimiz mobbingler de bunun üstüne tatlı olarak geliyor. yani anlayacağınız dostlar, çok yoğun sıkıcı ve sinir bozucu bir gün geçirebiliyoruz- geçiriyorum.
bugün de ufak bir meseleden dolayı tartıştık. minik tarçınlı çöreğime kendi ellerimle garnitürlü milföy yaptım mutfakta. pek becerebilen birisi değilim farklı yemekleri.. anneme sora sora yaptım. yanlışlık da üst rafta bulunan küçük bir yağ şişesini kırıverdim. içeriden bir kalktı zombi gibi, şekli şemali görseniz.. resmen final haftasında sabahlayan iktisat öğrencisi kız gibi meymenetsiz bir surat ifadesi var. ama hala seksi.. gözlerini koskocaman açmış böyle anime karakterleri gibi, belli yani birazdan cıngar çıkaracak.
-erdal!! off!! ben onu fransa'dan almıştım!!
baktım şişe hakikaten eiffel kulesi gibi. bunun neden almış lan. bi insan neden yağdanlık getirir paris'ten lan. diye düşünerek heidegger'in varlık felsefesini düşündüm birkaç saniye.
+aşkım şey.. yağlıymış tutamadım elimden kaydı...
-totomomoşmoş! sana kim yemek yap dedi!
+kimse demedi aşkım sakin olur musun lütfen!
-hep böyle yapıyorsun erdal! seni ayrıca istemedim ki ben evin içinde!
sonra göğsümü parmağıyla didikleyip iyice üstüme gidince, olduğum yere dizlerim üzerine çöküp ellerimi semaya kaldırarak, sanki tanrı'dan af diler gibi:
"kıyamet bugündür yaa ümmeti muhammeddd!!!" diye bağırdım. sonra kız ağlayarak omzuma kafasını koyarak:
"tamam erdal abarttım biraz özür dilerim.." dedi. sonra onu kucaklayarak elini yüzünü yıkattım.
kendimi acındıma çabam meyvesini vermişti. bu gibi durumlarda hep aynı tekniği kullanıyorum bir kez bile beni yarı yolda bırakmadı.
şimdi oturduk milföy hamuru + çay + avrupa yakası best moments yapıyoruz.
devamını gör...
2 ocak 2021 abd savunma bütçesinin yasalaştırılması
abd başkanı trump'ın daha önce veto ettiği 2021 savunma bütçesi, temsilciler meclisi'nin ardından senato'da da kabul edilerek yasalaştı. tasarıda, türkiye’nin s-400’leri teslim almasının caatsa kapsamında rusya ile önemli bir işlem olarak kabul edildiği ve ndaa’nın yasalaşmasından sonra 30 gün içinde türkiye’de s-400 alımına müdahil olanlara caatsa yaptırımlarının uygulanması talep edildi. ancak türkiye'ye zaten söz konusu yaptırımlar uygulandığı için yeniden yaptırım uygulanması beklenmiyor.
link
link
devamını gör...
yazarların çocukken en sevdiği çizgi film
casper
şirinler
taş devri
bugs bunny
tom ve jery
temel reis
heidi
red kit
şirinler
taş devri
bugs bunny
tom ve jery
temel reis
heidi
red kit
devamını gör...
ekşi sözlük' te tanışıp sevgili olmak
sadece sözlük değil hiçbir sosyal mecradan yapılmaması gerek.en fazla arkadaş olunmalı diğer türlü saçma ve tehlikeli.
devamını gör...
ışkın
kuşburnuyu budarlar ilvanlım
aman aman
ışkın sürmesin deyi de
al fistanlım kaytanlım
(bkz: belkıs akkale)'nin sesinden tanıdığımız çorum yöresine ait türküde geçen bitki. ilk zamanlar dinleyince tam olarak ne olduğunu anlayamıyorduk.
aman aman
ışkın sürmesin deyi de
al fistanlım kaytanlım
(bkz: belkıs akkale)'nin sesinden tanıdığımız çorum yöresine ait türküde geçen bitki. ilk zamanlar dinleyince tam olarak ne olduğunu anlayamıyorduk.
devamını gör...
kamp yapmak
gerekli bütün ekipmanlar ile beraber gidilirse eğer evden bile rahat hissettiren aktivite. soğuğa daha dayanıklı çadırlar seçmek akıllıca olacaktır, fazla büyük olması gerekmez orta büyüklükte bir çadır yeterli hatta daha iyi bir tercihtir. sadece uyku tulumu rahat hissettirmez, sabah deli gibi bir sırt ağrısı ile uyanmak istemiyorsanız mat almayı unutmayın. kamp için özel olarak satılan matlardan tercih edin mümkünse çünkü pilates veya yoga matları ile aynı kalınlıkta değildir. ne olur ne olmaz konserve götürmek akıllıca olacaktır, şartlara güvenmeyin. merkeze çok uzak bir mesafede kamp yapacaksanız, gitmeden arabanızı kontrol ettirin orada sıkışıp kalmak hoş hissettirmiyor. mümkünse çakı hatta çok yönlü el baltaları almayı unutmayın. ip ne alaka demeyin ihtiyacınız olacak. mevsim farketmez, kalın kıyafetler götürün ve sinekleri kovmak için ilaç almayı unutmayın. kolay ateş yakabileceğiniz ama birden tutuşup yayılmayacak bir kaç madde götürmek makul olacaktır. arabayı kamp çadırınızdan biraz uzağa bırakın ve yiyeceklerinizi mümkünse arabada muhafaza edin. kamp yakınlarında yiyecek bulundurmak vahşi hayvanları oraya çekebilir. kamp için üretilen çantalardan kullanın çok daha fazla eşya alma kapasitesi vardır, birden fazla çanta götürmek yerine daha az çanta götürmek iyi bir tercih.
devamını gör...
yarıda bırakılan kitaplar
yarıda bıraktığım kitabı sorgulatan başlıktır. fakat asla bulamadım.
devamını gör...
sözlük dergisi
"kölelik eğitim ve teknik" isimli yazımın yayınlandığı dergidir. kaynak
bir de tavsiye verelim, derginin ismi konusu; çevreme anlatırken dahi sıkıntı oldu, kafa dergi yapılamaz biliyorum. fakat daha akılda kalıcı ve kafa sözlük dergi isminden ayrı bir şey seçilirse daha güzel olabilir.
bir de tavsiye verelim, derginin ismi konusu; çevreme anlatırken dahi sıkıntı oldu, kafa dergi yapılamaz biliyorum. fakat daha akılda kalıcı ve kafa sözlük dergi isminden ayrı bir şey seçilirse daha güzel olabilir.
devamını gör...
stalker

takip eden adam, koleksiyoncu tiplere benzer seni ender bir kelebek bulmuş gibi yakalayıp torbasına koyar. stalker ise gölgen gibidir, uçuşunu izler, konduğun çiçekleri, kısacık ömrünü hayretle takip eder, tek bir şeyi bile kaçırmak istemez. binlerce takipçidense işinin ehli bir stalker evladır.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
sabah 8:15 geldi artık yarın mesai başlamadan önce de yamaşito kombamba diyeceğim. bu arada kuzguncuktaki vişneyle bugün tanıştık ama istek parçamı seçmiş olması. nasıl bir tesadüf.
devamını gör...
ergen annesi olmak
annelik, başlı başına zorken, bir üst düzey olan ergen anneliği, henüz duygusal olgunluğa erişememişseniz, sinir uçlarınıza dokunan durumlara sıklıkla maruz kalmak demektir. çelik gibi bir sabır, sevecen bir kalp, bol empati yapabilme yeteneği gerektirir. aksi takdirde, sinir krizi geçirmek kaçınılmazdır.
aslında, dünya üzerinde yolunu kaybetmiş birine yol göstericilik yapmak demektir çünkü ergen, çocukluk ile yetişkinlik arasında kimlik bulanımı yaşayan biridir. anne ile çocuk arasında ergenlikten önce güvenli ve sağlıklı bir bağ kurulmuşsa aslında ona rehberlik etmek çok heyecan vericidir ama öyle bir bağ kurulmamışsa ergenlik, o bağın kurulabileceği son dönemdir yani tabiri caizse, köprüden önceki son çıkıştır.
uzmanlar, içindeki çocuğa şefkatli, merhametli davranan annelerin, çocuklarına da şefkatli ve merhametli olduğunu belirtiyorlar. şaşırtıcı gelebilir ama içimizdeki çocuk ile kendi çocuğumuz arasında enteresan bir bağ var ve onu iyileştirdikçe çocuklarımızla ilişkimiz de günden güne iyileşiyor. o yüzden, çocuklarımız en azından ergenlikten yetişkinliğe geçmeden içimizdeki çocukla bağ kurmamız, sadece kendimize değil, ergen çocuğumuza karşı görevimizdir.
çoğu anne, ergen evladından şikayet eder ama ben oğlumdan şikayetçi değilim çünkü o, bendeki yaraları bana geri yansıtan bir ayna ve benim kendi yaralarımla onun hayatını mahvetmeye hakkım yok, o yüzden ona şefkat ve merhametle yaklaşıyorum...
aslında, dünya üzerinde yolunu kaybetmiş birine yol göstericilik yapmak demektir çünkü ergen, çocukluk ile yetişkinlik arasında kimlik bulanımı yaşayan biridir. anne ile çocuk arasında ergenlikten önce güvenli ve sağlıklı bir bağ kurulmuşsa aslında ona rehberlik etmek çok heyecan vericidir ama öyle bir bağ kurulmamışsa ergenlik, o bağın kurulabileceği son dönemdir yani tabiri caizse, köprüden önceki son çıkıştır.
uzmanlar, içindeki çocuğa şefkatli, merhametli davranan annelerin, çocuklarına da şefkatli ve merhametli olduğunu belirtiyorlar. şaşırtıcı gelebilir ama içimizdeki çocuk ile kendi çocuğumuz arasında enteresan bir bağ var ve onu iyileştirdikçe çocuklarımızla ilişkimiz de günden güne iyileşiyor. o yüzden, çocuklarımız en azından ergenlikten yetişkinliğe geçmeden içimizdeki çocukla bağ kurmamız, sadece kendimize değil, ergen çocuğumuza karşı görevimizdir.
çoğu anne, ergen evladından şikayet eder ama ben oğlumdan şikayetçi değilim çünkü o, bendeki yaraları bana geri yansıtan bir ayna ve benim kendi yaralarımla onun hayatını mahvetmeye hakkım yok, o yüzden ona şefkat ve merhametle yaklaşıyorum...
devamını gör...
büyük telegram göçü
herkesin kafasının iyice karıştığını belli eden bir durum. yerli olsun yabancı olsun farklı mesajlaşma uygulamalarının hepsinde verilerimize ulaşma imkanı var zaten. hangimiz kullanım koşulları vb. yazıların tamamını okuyarak anladım diye işaretliyoruz? oradaki bir cümlenin bizim aleyhimize kullanabileceğini bilerek onaylıyoruz zaten. yarın birgün telegram vb. nin de gerçek yüzünü kullanarak öğreniriz. teknoloji ve sosyal medya her geçen gün tehlikesinin dozunu arttırarak devam ediyor. eskiden az teknoloji az dert vardı. daha masum kullanıyorduk teknolojiyi de. şu anda her ortamı kötüye kullanmak için elimizden geleni yapıyoruz. o yüzden hangi uygulamayı kullanmışız umursamıyorum, her şeyi zararlı hale getiriyoruz çünkü...
devamını gör...
kaiken
jean-christophe grange tarafından yazılan, 2012 yılında ilk baskısı yapılan, polisiye-gerilim türündeki roman. başkomiser olivier passan, japon karısı naoko'yla boşanmanın eşiğindedir. bu arada fransa'nın seine-saint-denis ilinde vahşi cinayetler işlenmektedir. katil, hamile kadınların karınlarını yarıp, çıkardığı fetüsleri yakmaktadır. grange bu kez fransa da başlayan bir hikayeyi japonya da bitirerek tüm okuyucuları yine ustalıkla ters köşe yapmayı başarıyor.
devamını gör...
kadınların mutsuzken saçını kesmesi
mutsuz olmasam da yaptığım şeydir. uzun saç pişmanlıktır benim için
devamını gör...



