aşk
halbuki aşk,
başka ne olsundu hayatın mazereti
ismet özel
başka ne olsundu hayatın mazereti
ismet özel
devamını gör...
müşteriyi tezgahtar sanmak
girdiğim mağazalarda beden aramak için veya detaylı incelemek için açtığım ürünleri katlamadan asla yerine koymam.(olması gereken de budur.) bu nedenle sık sık başka müşteriler tarafından “ şu ürünün bu bedeni var mı?”, “ pardon, yardımcı olur musunuz?” gibi sorulara maruz kalırım. hatta bazen yardımcı olduklarım bile olur. bence çok keyifli.
devamını gör...
abdülhak hamit tarhan
eşinin ölümü üzerine makberi yazan şairdir.
eşini o kadar çok seviyordu ki kaybetmekten korkuyordu. eşi veremden vefat ettikten sonra kendisi de hastalandı ve muhteşem eseri makberi de o zaman yazdı. sanıldığının aksine eşi ölünce hemen evlenmedi ama yine de evlendi. hem de 3 defa daha.
eşine olan aşkından makberi yazdıran ve sonra 3 defa daha evlendiren hayat, bize neler yapmaz.
eşini o kadar çok seviyordu ki kaybetmekten korkuyordu. eşi veremden vefat ettikten sonra kendisi de hastalandı ve muhteşem eseri makberi de o zaman yazdı. sanıldığının aksine eşi ölünce hemen evlenmedi ama yine de evlendi. hem de 3 defa daha.
eşine olan aşkından makberi yazdıran ve sonra 3 defa daha evlendiren hayat, bize neler yapmaz.
devamını gör...
bir hayal kur tüm sözlük mutlu olsun
ölmüş.
devamını gör...
nasıl ölünür
nasıl yaşarsak yaşayalım, ömrümüzü neye harcarsak harcayalım; kazanıp kaybettiklerimizin bile hiçbir önemi olmaksızın, hepimizin aklında aklımız ermeye başladığı andan bilincimizi sonsuz bir girdabın içine bırakacağımız ana kadar hep aynı soru dönüp dolaşır : nasıl ve ne zaman öleceğim?
bazılarının kendine göre bir cevabı vardır aslında, bazıları bu konuyu zihninin soğuk ve rüzgarlı koridorlarında hapsetmeye çalışır, kimileriyse sanki lokman hekimin bulup da kaybettiği ya da bize kaybettiğini söylediği ölmezotunu bulmuş gibi davranıp ölüm fikrini ciddiye almamak için uğraşır durur.
aslında bildiğimiz şey şu: hepimiz bir gün, bir şekilde öleceğiz. bunun nasıl olacağı zola’nın bu kitapta anlattığı kadarıyla biraz sosyo-ekonomik durumumuzla ilgili.
bize ölüm hikayeleri anlatmış zola bu küçük öykü kitabında. küçük dediğime bakmayın siz, yerinden kalkmaz bir kitap aslında, ne de olda içinde ölümü taşımakta ve herkes bilir ki ölümle yüzleşmek herkese ağır gelir. yine de tutarsızlıkların fink attığı zihnimin emirlerine uyarak kitaba küçük demeye devam edeceğim. bu küçük kitapta farklı ölüm hikayeleri var. kimi zaman zengin bir adamın ölümü, kimin zaman fukaralığın dibini görmüş bir ailenin küçük oğlunun ölümü. her hikayede yazar elini uzatıp bize dokunuyor gibi. o kadar gerçek hikayeler bunlar. özelikle dördüncü hikayeye dikkat etmenizi öneririm.
bazılarının kendine göre bir cevabı vardır aslında, bazıları bu konuyu zihninin soğuk ve rüzgarlı koridorlarında hapsetmeye çalışır, kimileriyse sanki lokman hekimin bulup da kaybettiği ya da bize kaybettiğini söylediği ölmezotunu bulmuş gibi davranıp ölüm fikrini ciddiye almamak için uğraşır durur.
aslında bildiğimiz şey şu: hepimiz bir gün, bir şekilde öleceğiz. bunun nasıl olacağı zola’nın bu kitapta anlattığı kadarıyla biraz sosyo-ekonomik durumumuzla ilgili.
bize ölüm hikayeleri anlatmış zola bu küçük öykü kitabında. küçük dediğime bakmayın siz, yerinden kalkmaz bir kitap aslında, ne de olda içinde ölümü taşımakta ve herkes bilir ki ölümle yüzleşmek herkese ağır gelir. yine de tutarsızlıkların fink attığı zihnimin emirlerine uyarak kitaba küçük demeye devam edeceğim. bu küçük kitapta farklı ölüm hikayeleri var. kimi zaman zengin bir adamın ölümü, kimin zaman fukaralığın dibini görmüş bir ailenin küçük oğlunun ölümü. her hikayede yazar elini uzatıp bize dokunuyor gibi. o kadar gerçek hikayeler bunlar. özelikle dördüncü hikayeye dikkat etmenizi öneririm.
devamını gör...
evde kot pantolonla oturmak
pandemi döneminde dışarıdan gelip de üst baş çıkarmamak da ne bileyim . rahatina düşkün olmayan insan eylemi deyip geçerim. ev demek eşofman demek pijama demek şort demek .
devamını gör...
sözlük yazarlarının şu anda içtikleri şey
düz çay içiyorum.
t:kendini entel göstermeye çalışan yazarlar veritabanı
t:kendini entel göstermeye çalışan yazarlar veritabanı
devamını gör...
gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur
açıklamayı tam okumadım, burada gördüklerim neticesinde bir iki bir şey demek istiyorum. haklı olduğumu gören ancak kabullenmek istemeyen olursa zahmet etmesin, nickini belli etsin ben engellerim. linç falan da işe yaramaz.
akepe'den ve de olaylardan uzakta yorum yapacağım; sınavdan çıkıp yorgun argın eve döndüğümde, sınava gireceğim günün gecesinde yahut dinlenmek için erken yatacağım saatte biri beni uyarmaksızın rahatsız ederse gider kapısına dayanırım birader. yok öyle.
düşünsenize; tam uyuyacaksınız üst kattan bangır bangır müzik sesi geliyor. kafayı yersiniz. öyle olmadığını ispatlayın, arka planıma bok resmi koymazsam adım ne olsun, hadi.
ezanları kaldır'mış, ulan ne alaka? * saat birçok kişinin uyuduğu bir saat. ne hakkınız var o lanet müziğin sesini arşa kadar açmaya?
ne sağcıyım ne solcu ama bu kararın arkasındayım. anneannem geldi gözümün önüne ya, yaşlı haliyle bıkmıştı üst komşuya "duyabileceğin kadar aç sesini." demekten. başlıkta toplasan beş entry var*, beşi de aynı rengin farklı tonu. *
ölüyorum size. *
edit: imla hatası.
akepe'den ve de olaylardan uzakta yorum yapacağım; sınavdan çıkıp yorgun argın eve döndüğümde, sınava gireceğim günün gecesinde yahut dinlenmek için erken yatacağım saatte biri beni uyarmaksızın rahatsız ederse gider kapısına dayanırım birader. yok öyle.
düşünsenize; tam uyuyacaksınız üst kattan bangır bangır müzik sesi geliyor. kafayı yersiniz. öyle olmadığını ispatlayın, arka planıma bok resmi koymazsam adım ne olsun, hadi.
ezanları kaldır'mış, ulan ne alaka? * saat birçok kişinin uyuduğu bir saat. ne hakkınız var o lanet müziğin sesini arşa kadar açmaya?
ne sağcıyım ne solcu ama bu kararın arkasındayım. anneannem geldi gözümün önüne ya, yaşlı haliyle bıkmıştı üst komşuya "duyabileceğin kadar aç sesini." demekten. başlıkta toplasan beş entry var*, beşi de aynı rengin farklı tonu. *
ölüyorum size. *
edit: imla hatası.
devamını gör...
exxen'de üyeliğin iptal edilememesi
allah'a şükür üye olmadım ama bu dertten müzdarip olanlar varmış, üyelik alıp sonra iptal edemeyen çok insan varmış. bir bakıp çıkarım mantığıyla hareket etmişler ama acun sizi bırakır mı öyle kuru kuruya. umarım çözümü bulunur ama türkiye'de bu tür platformların nasıl işlediğini bilmeyen yoktur herhalde.
devamını gör...
planthopper böceği
görünüşü itibariyle patlamış mısıra benzeyen ve ekvator yağmur ormanları'nda yaşamını sürdüren bir çeşit böcek türü.

doğa bilimci andreas kay görüntülediği böceği sosyal medyada paylaşınca ün kazandı.

doğa bilimci andreas kay görüntülediği böceği sosyal medyada paylaşınca ün kazandı.
devamını gör...
şükretmek
"iman iki kısımdır, yarısı sabır yarısı şükürdür." şükür minnettir, kadir kıymet bilmektir. sahip olamadıklarımız için ise sabretmektir. hz. muhammed bir sözünde şöyle buyurur; "kanaat, bitmek tükenmek bilmeyen bir hazinedir." bu bizler için takdir görülene rıza göstermektir. bu konuyu istediğiniz kadar açabilir, üzerinde düşünebilirsiniz.
devamını gör...
memento mori
memento mori yazılır,'momento more' diye okunur.latince bir özdeyiştir. ayrıca kurukafaya benzer bir ölüm sembolüdür.
fani olduğunu hatırla.öleceğini hatırla. bir gün öleceksin ve şimdi yaşa. gibi anlamlara denk gelmektedir.
zamanında roma imparatoru(ki ayrıca stoacı bir filozof da olan) marcus aurelius tarafından kendi kulağına ara ara bu sözü fısıldaması için birini görevlendirmiş olduğu söylenir.bunun sebebi,savaşlardan galip şekilde dönerken ve atının üzerinde görkemli bir zafer edası taşırken bu sözün kulağına fısıldanması suretiyle kendini kendine getirmek istemesidir.
modern hayatta da sanat eserleri için bir konsept halini almıştır.fakat temel fikir onlarda da aynıdır.
memento mori
memento te hominem esse
respice post te! hominem te esse memento!
(fani olduğunu hatırla
sadece bir insan olduğunu hatırla
arkana bak!sadece bir insansın,hatırla!)
fani olduğunu hatırla.öleceğini hatırla. bir gün öleceksin ve şimdi yaşa. gibi anlamlara denk gelmektedir.
zamanında roma imparatoru(ki ayrıca stoacı bir filozof da olan) marcus aurelius tarafından kendi kulağına ara ara bu sözü fısıldaması için birini görevlendirmiş olduğu söylenir.bunun sebebi,savaşlardan galip şekilde dönerken ve atının üzerinde görkemli bir zafer edası taşırken bu sözün kulağına fısıldanması suretiyle kendini kendine getirmek istemesidir.
modern hayatta da sanat eserleri için bir konsept halini almıştır.fakat temel fikir onlarda da aynıdır.
memento mori
memento te hominem esse
respice post te! hominem te esse memento!
(fani olduğunu hatırla
sadece bir insan olduğunu hatırla
arkana bak!sadece bir insansın,hatırla!)
devamını gör...
germinal
okudukça gerçekçiliği karşısında karnınıza kramplar sokan ve sizi içten içe oyan émile zola kitabı. uzun yıllar boyunca işçi sınıfını temsil etmiştir. determinizmin kıyılarında gezen karakterleri ve sınıf çatışması hakkında en gerçekçi yorumlardan birini ortaya koyması sebebiyle okumaktan en çok keyif aldığım kitaplardan biridir aynı zamanda. zola betimlemeleri birebir çevrilebilecek bir yazar değil ne yazık ki ve bundan dolayı ana dilinde okumuyorsanız bazı durumlarda kopukluklar yaşamanız olası bir durum yine de hamdi varoğlu çevirisi oldukça güzeldir.
--- alıntı ---
les grèves ? des bêtises ! puis, au milieu du silence faché qui s'était fait, il ajouta doucement:
- en somme, je ne dis pas non, si ça vous amuse : ça ruine les uns, ça tue les autres, et c'est toujours autant de nettoyé... seulement de ce train-là, on mettrait bien mille ans pour renouveler le monde. commencez donc par me faire sauter ce bagne où vous crevez tous !
--- alıntı ---
--- alıntı ---
les grèves ? des bêtises ! puis, au milieu du silence faché qui s'était fait, il ajouta doucement:
- en somme, je ne dis pas non, si ça vous amuse : ça ruine les uns, ça tue les autres, et c'est toujours autant de nettoyé... seulement de ce train-là, on mettrait bien mille ans pour renouveler le monde. commencez donc par me faire sauter ce bagne où vous crevez tous !
--- alıntı ---
devamını gör...
insanı en sakin anında bile sinir eden şeyler
ısrar. aşırı derecede ikna etme çabası, istemediğimi söylediğim halde ısrara devam edilmesi gerçekten çok geriyo beni. yani cevabım* .
devamını gör...
40 bin ton patates 10 bin ton soğan dağıttık
biz aya çıkacaktık değil mi? en son öyle bir açıklama vardı.
devamını gör...
atforvendetta
aşırı sevdiğim radyo sorumlusu. halktan, candan, en yakınımızdan len! düz adamlığını yirim. * *
allah sahibine bağışlasındır. eyluling cidden her fotoğrafta değişiyordur. şekerimsinizdir.
yoldaş ağlasındır sandalyesiylen.
allah sahibine bağışlasındır. eyluling cidden her fotoğrafta değişiyordur. şekerimsinizdir.
yoldaş ağlasındır sandalyesiylen.
devamını gör...
aşkı en güzel anlatan replik
''dünyadaki herkesin parmak izinin farklı olması, kimsenin sana benim gibi dokunamayacağının kanıtıdır.''
(bkz: poyraz karayel)
(bkz: poyraz karayel)
devamını gör...
yeni bir ilişkiye başlamanın önündeki en büyük engel
en büyük engel eski ilişkiyi atlatamamaktır.
devamını gör...
kudüs sendromu
kudüs'e mahsus bir hastalıktır. ilk kez 1930'larda tanımlanmıştır. israilli psikiyatristler de bu sendromu resmi olarak kabul etmiş, fakat dsm'de tanımlanmamıştır.
hastalık şöyledir: kişi, kudüs'e geliyor ve burada kaldığı sürece dini halüsinasyonlar, takıntılar geliştiriyor. yani buraya gelmeden önce tamamen sağlıklı olan biri, buraya geliyor ve buranın mistik havasından etkileniyor ve yavaş yavaş aşırı dindarlığa yöneliyor. tabi buraya kadar her şey az da olsa normal. bu genelde turistlerde görülüyor ve kişi buradan ayrılınca eski haline dönüyor. fakat işin anormal kısmı şu: kimisi mesih olduğuna inanıyor, kimisi ben hz. isa'yım diyor, kimisi de kendini sadece ibadete verip tüm dünyevi işleri bırakıyor.
şunu da belirtmekte fayda vardır ki; kudüs'te bu sendroma yakalanma oranı sadece yüzde 2'dir. 1980'den 1993'e kadar 13 yılda, kudüs'e gelen 1200 turist bu sendroma yakalanmıştır.
bu sendrom, dil, din, ırk tanımıyor. belirtileri şunlardır:
1. sürekli yıkanıp temiz olma isteği,
2. dinsel sanrıların oluşması,
3. sürekli beyaz giymek isteği,
4. saç-sakal ve tırnak kesme takıntısının başlaması.
turistler burayı terkettikten 5 ila 7 gün sonra eski hallerine dönmektedirler.
buna benzer psikolojik problemler, mekke ve roma gibi şehirlerde de görülmüştür. sendrom, çoğu otorite tarafından kabul edilmemektedir.



hastalık şöyledir: kişi, kudüs'e geliyor ve burada kaldığı sürece dini halüsinasyonlar, takıntılar geliştiriyor. yani buraya gelmeden önce tamamen sağlıklı olan biri, buraya geliyor ve buranın mistik havasından etkileniyor ve yavaş yavaş aşırı dindarlığa yöneliyor. tabi buraya kadar her şey az da olsa normal. bu genelde turistlerde görülüyor ve kişi buradan ayrılınca eski haline dönüyor. fakat işin anormal kısmı şu: kimisi mesih olduğuna inanıyor, kimisi ben hz. isa'yım diyor, kimisi de kendini sadece ibadete verip tüm dünyevi işleri bırakıyor.
şunu da belirtmekte fayda vardır ki; kudüs'te bu sendroma yakalanma oranı sadece yüzde 2'dir. 1980'den 1993'e kadar 13 yılda, kudüs'e gelen 1200 turist bu sendroma yakalanmıştır.
bu sendrom, dil, din, ırk tanımıyor. belirtileri şunlardır:
1. sürekli yıkanıp temiz olma isteği,
2. dinsel sanrıların oluşması,
3. sürekli beyaz giymek isteği,
4. saç-sakal ve tırnak kesme takıntısının başlaması.
turistler burayı terkettikten 5 ila 7 gün sonra eski hallerine dönmektedirler.
buna benzer psikolojik problemler, mekke ve roma gibi şehirlerde de görülmüştür. sendrom, çoğu otorite tarafından kabul edilmemektedir.




devamını gör...