normal sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi
yok öyle bir hikaye. salladım bir yerden işte.
devamını gör...
dedesinin mezar taşını okuyamayan tek toplum
türkler geçmişten bu yana:
göktürk alfabesi, uygur alfabesi, arap alfabesi, kiril alfabesi, lâtin alfabesi kullanmışlardır.
latin alfabesi bugün de kullandığımız türkçe sesleri en iyi karşılayan alfabedir.
osmanlı türkçesi denilen türkçe bugünkü gibi okunur. sadece alfabe farklıdır. arap alfabesinde bulunmayan türkçe sesler bu alfabede benzer sesler ile karşılanmıştır. mesela vav hem o, ö, u, ü hem de v yerine kullanılmaktadır. ya da bizde bir tek "s" harfi varken bu alfabede peltek s, kalın s (sad) ve s vardır.
alfabeyi öğrenmek kolayken (malum ülkenin yarısı en azından kuran okumayı biliyor.) osmanlı türkçesi ile yazılmış metinleri okumak bu yüzden zordur. arapça g ve l harflerini yan yana konulduğunu düşünün, bu iki harfi (arapça bükümlü bir dil olduğu için) gel, gül, gol... şeklinde telaffuz edebiliriz. hangisi olduğu ise cümlenin akışından anlaşılır.
yukarıda saydıklarım ve okul sayısının da azlığı sebebi ile osmanlı devleti'nde okur yazar oranı da yüzde 10 civarında falan seyretmektedir.
bu konuda asıl endişe etmesi gerekenler ise bence dönemin aydınları idi. yani bir gecede cahil kalan onlardı ancak bu duruma karşı çıkmak yerine desteklemişlerdir ki alfabe değişmeden çok önce cumhuriyetten de önce dil devrimi gerçekleşmiş ve edebi dilde bulunan arapça-farsça sözcükler ve dilbilgisi kuralları atılmış, yazı dili ve konuşma dili ortak hala gelmiştir. kast ettiğim zaman dilimi de tanzimat dönemi ile cumhuriyet dönemi arasını kapsar yani ortalama 60 yıllık bir icraat.
en sonunda da 1 kasım 1928'de latin alfabesine geçilmiştir. 1935 yılındaki nüfus sayımında ise okur yazar oranı neredeyse yüzde 20'ye yaklaşmıştır. bu sebeple diyebiliriz ki dil devrimi ile hem kendimizi daha kolay ifade edebilir hale geldik hem de daha çok insan okur-yazar oldu. eğer ki atam ve diğer aydınlar bu devrimi gerçekleştirmeseydi muhtemelen şimdi de birçokları o mezar taşlarını okumayacaktı.
göktürk alfabesi, uygur alfabesi, arap alfabesi, kiril alfabesi, lâtin alfabesi kullanmışlardır.
latin alfabesi bugün de kullandığımız türkçe sesleri en iyi karşılayan alfabedir.
osmanlı türkçesi denilen türkçe bugünkü gibi okunur. sadece alfabe farklıdır. arap alfabesinde bulunmayan türkçe sesler bu alfabede benzer sesler ile karşılanmıştır. mesela vav hem o, ö, u, ü hem de v yerine kullanılmaktadır. ya da bizde bir tek "s" harfi varken bu alfabede peltek s, kalın s (sad) ve s vardır.
alfabeyi öğrenmek kolayken (malum ülkenin yarısı en azından kuran okumayı biliyor.) osmanlı türkçesi ile yazılmış metinleri okumak bu yüzden zordur. arapça g ve l harflerini yan yana konulduğunu düşünün, bu iki harfi (arapça bükümlü bir dil olduğu için) gel, gül, gol... şeklinde telaffuz edebiliriz. hangisi olduğu ise cümlenin akışından anlaşılır.
yukarıda saydıklarım ve okul sayısının da azlığı sebebi ile osmanlı devleti'nde okur yazar oranı da yüzde 10 civarında falan seyretmektedir.
bu konuda asıl endişe etmesi gerekenler ise bence dönemin aydınları idi. yani bir gecede cahil kalan onlardı ancak bu duruma karşı çıkmak yerine desteklemişlerdir ki alfabe değişmeden çok önce cumhuriyetten de önce dil devrimi gerçekleşmiş ve edebi dilde bulunan arapça-farsça sözcükler ve dilbilgisi kuralları atılmış, yazı dili ve konuşma dili ortak hala gelmiştir. kast ettiğim zaman dilimi de tanzimat dönemi ile cumhuriyet dönemi arasını kapsar yani ortalama 60 yıllık bir icraat.
en sonunda da 1 kasım 1928'de latin alfabesine geçilmiştir. 1935 yılındaki nüfus sayımında ise okur yazar oranı neredeyse yüzde 20'ye yaklaşmıştır. bu sebeple diyebiliriz ki dil devrimi ile hem kendimizi daha kolay ifade edebilir hale geldik hem de daha çok insan okur-yazar oldu. eğer ki atam ve diğer aydınlar bu devrimi gerçekleştirmeseydi muhtemelen şimdi de birçokları o mezar taşlarını okumayacaktı.
devamını gör...
yere tüküren insanlar
dağdaki ayının* bile yapmadığı davranıştır. saygısız insan davranışıdır. terbiye nedir bilmez.
devamını gör...
13 mayıs 2021 normal sözlük bayramlaşması
sahabiler birbirleriyle, barekallahu lena ve leküm yani allah hem bizden, hem sizden kabul etsin diyerek bayramlaşırlardı.
iyi bayramlar...
iyi bayramlar...
devamını gör...
sever hastalığı
ayakta bulunan calcaneus kemiğinin posterior'unun aseptik nekrozudur.
devamını gör...
american psycho
patrick bateman, aileden zengin bir adamdır. gençliği ve yakışıklı olması, kendisine hem işinde hem de sosyal hayatında avantajlar sağlamaktadır. oldukça sıradan bir hayata kapılıp gidiyormuş gibi görünen bateman'ın hayatının karanlık tarafın ise oldukça derinliklidir. bateman, insanları sebepsiz yere öldürmekten hoşlanan ve öldürdüğü insanların vücutlarından hatıra olarak aldığı parçaları evinde saklayan bir akıl hastasıdır. film'de patrick'in elindeki testereyle koşma sahnesi akıllarda iz bırakmıştır.
filmin sonu benim için başarılı değildi ama kendini izlettirdi tabii ki de sayın bale'nin sayesinde. bu filmde ona aşık olmayanda ne bilim. crissstiin sen öyle değilsin bebeğim, tatlı pelteğim.
devamını gör...
1 artı 1 evde yaşamak
uzun yıllar tek başıma yaşadığım çoğu konuda pratik yaşam tarzı sağlayan ev. temizliği ,ısınması ve düzeni daha kolay oluyor. yeni evli çiftler için de bu pahalılıkta düşünülebilir bence .
devamını gör...
ankilozan spondilit
omurgada hareket kısıtlılığına neden olan, sıklıkla periferik artritin eşlik ettiği kronik bir romatizmal hastalıktır. görülme sıklığı %1’dir. hla-b27 denen bir gene sahip insanlarda ankilozan spondilit gelişme riski daha fazladır. kalıtımsal yatkınlık %20’dir.

tedavideki esas amaç semptom ve inflamasyonu kontrol altında tutarak, ilerleyen yapısal hasarı engellemek ve sağlıkla ilişkili hayat kalitesini uzun dönemde en üst seviyede tutmaktır. farmakolojik(nsaii, analjezikler, kortikosteroidler, dmard) cevap alınamazsa biyolojik tedaviler (anti-tnf-α ikinci basamak ilaçlar) kullanılmaktadır. egzersiz-fizyoterapi, yaşam tarzı değişiklikleri önerilmektedir.
diyet tedavisi: osteoporoz riski nedeniyle ca ve d vitamininden zengin beslenilmelidir. bir çalışma karbonhidrattan fakir diyetin ağrıyı azaltmada etkili olduğunu göstermiştir. bir başka çalışmada; nişastanın azaltılmasıyla, enterik klebsiella çoğalmasının inhibe edildiği serum ıga düzeyinin düştüğü ve hastalık semptomlarının azaldığı gösterilmiştir. antiinflamatuar etkileri nedeniyle n-3 yağ asitleri(alfa-linolenik asit, eikosapentaenoik asit, dokosaheksaenoik asit) desteği önerilmektedir. balık ve diğer deniz ürünleri (özellikle somon, uskumru, ton balığı, ringa balığı ve sardalya gibi soğuk su yağlı balıklar), fındık ve tohumlar (keten tohumu, chia tohumu ve ceviz gibi), bitki yağları (keten tohumu yağı, soya yağı ve kanola yağı gibi) n-3 yağ asitlerinden zengin kaynaklardır.

tedavideki esas amaç semptom ve inflamasyonu kontrol altında tutarak, ilerleyen yapısal hasarı engellemek ve sağlıkla ilişkili hayat kalitesini uzun dönemde en üst seviyede tutmaktır. farmakolojik(nsaii, analjezikler, kortikosteroidler, dmard) cevap alınamazsa biyolojik tedaviler (anti-tnf-α ikinci basamak ilaçlar) kullanılmaktadır. egzersiz-fizyoterapi, yaşam tarzı değişiklikleri önerilmektedir.
diyet tedavisi: osteoporoz riski nedeniyle ca ve d vitamininden zengin beslenilmelidir. bir çalışma karbonhidrattan fakir diyetin ağrıyı azaltmada etkili olduğunu göstermiştir. bir başka çalışmada; nişastanın azaltılmasıyla, enterik klebsiella çoğalmasının inhibe edildiği serum ıga düzeyinin düştüğü ve hastalık semptomlarının azaldığı gösterilmiştir. antiinflamatuar etkileri nedeniyle n-3 yağ asitleri(alfa-linolenik asit, eikosapentaenoik asit, dokosaheksaenoik asit) desteği önerilmektedir. balık ve diğer deniz ürünleri (özellikle somon, uskumru, ton balığı, ringa balığı ve sardalya gibi soğuk su yağlı balıklar), fındık ve tohumlar (keten tohumu, chia tohumu ve ceviz gibi), bitki yağları (keten tohumu yağı, soya yağı ve kanola yağı gibi) n-3 yağ asitlerinden zengin kaynaklardır.
devamını gör...
türkiye'de bilimin ilgi görmeme nedeni
türkiyede bilim ilgi görmez çünkü en başta insanlar hurafelere inanmayı tercih eder. falanca şeyh nasıl uçmuş falanca müridini nerden nasıl kurtarmış halkın genelinin ilgisini çeken budur. bu dünyadan fazla öteki tarafı düşünürler kendilerini geliştirmeyi zinhar istemezler. bu ülkede bilime önem verilecek olsaydı kendi yaptığı kanatlar ile gala kulesinden uçan hazarfen ahmet çelebiyi cezayir'e sürmezlerdi. ülkede en basitinden tubitak'ın başındaki kişiye baın bilimle alakası var mı? yahu rektör bile atanıyor bu memlekette her işte torpil dönüyor adamlar ne yapsın bilimi* bilim lazım değil ki onlar için güdebilecekleri bir halk lazım.
edit: küçük bir ekleme, ya bu ülkeyi yönetenler daha düne kadar fethullah gülen'in ayakların öpüp geliyordu amerikaya gidip, şimdi bu zihniyetten bekle de bilime önem versin, hey yavrum hey.
edit: küçük bir ekleme, ya bu ülkeyi yönetenler daha düne kadar fethullah gülen'in ayakların öpüp geliyordu amerikaya gidip, şimdi bu zihniyetten bekle de bilime önem versin, hey yavrum hey.
devamını gör...
afganistan'da taliban'a direnen grup
bir özgürlük savaşı hikayesi doğabilir.
babasının izinden giden, avrupa'da eğitim almış, kültürlü ve yenilikçi bir adam.. ahmed mesud.
direneceklerini belirtiyor ve taliban karşıtı olan herkesi taliban'ın giremediği penşir'e çağırıyor.
böyle adamlar hep karizmatiktir.
hadi inşallah ahmed..
buradan
“ulusal kahraman ve komutan mesud’dan afganların özgürlüğü için verdiği mücadeleyi miras aldım. bu kavga artık benim, dönüşü yok. silah arkadaşlarım ve ben, köleliği reddeden ve ölmekte olan ülkemizin son özgür bölgesi olan kalemiz penşir’de bize katılmaya çağırdığım tüm özgür afganlarla birlikte kanımızı vereceğiz.
“sizinle konuşuyorum, tüm bölgelerden ve tüm kabilelerden afganlar ve sizi bize katılmaya davet ediyorum. size sesleniyorum, sınırlarımızın ötesinde, kalbinde afganistan olan afganlar ve burada, yine bulunduğum penşir’de umudunu kaybetmemiş yurttaşlarım olduğunu söylemek istiyorum."
“fransa’da, avrupa’da, amerika’da, arap dünyasında, başka yerlerde, geçmişte sovyetlere karşı, yirmi yıl önce taliban’a karşı özgürlük mücadelemizde bize çok yardımcı olmuş olan hepinize sesleniyorum: siz sevgili özgürlük dostları, geçmişte olduğu gibi yine bize yardım eder misiniz? bazılarının ihanetine rağmen size olan güvenimiz büyük. biz afganlar 1940 yılındaki avrupa’nın durumundayız.
“penşir dışında yaşanan büyük bir fiyaskodur. tek başımıza kalakaldık. ama asla boyun eğmeyeceğiz.
“kabil savaşmadığı için biz afganlar yenilmiş sayılmayız. savaşçılarımız, yaşlı ve genç mücahitlerimiz burada, penşir’de yeniden silahlandılar. ister ruhen, ister doğrudan destek yoluyla bize katılın. yanımızda olabildiğince çok özgürlüğün dostları olun. afganistan tarihinde birlikte yeni bir sayfa yazacağız. bu, ezilenlerin tiranlığa karşı ebedi direnişinde yeni bir sayfa olacak. allah’ın izniyle üstesinden geleceğiz.”
babasının izinden giden, avrupa'da eğitim almış, kültürlü ve yenilikçi bir adam.. ahmed mesud.
direneceklerini belirtiyor ve taliban karşıtı olan herkesi taliban'ın giremediği penşir'e çağırıyor.
böyle adamlar hep karizmatiktir.
hadi inşallah ahmed..
buradan
“ulusal kahraman ve komutan mesud’dan afganların özgürlüğü için verdiği mücadeleyi miras aldım. bu kavga artık benim, dönüşü yok. silah arkadaşlarım ve ben, köleliği reddeden ve ölmekte olan ülkemizin son özgür bölgesi olan kalemiz penşir’de bize katılmaya çağırdığım tüm özgür afganlarla birlikte kanımızı vereceğiz.
“sizinle konuşuyorum, tüm bölgelerden ve tüm kabilelerden afganlar ve sizi bize katılmaya davet ediyorum. size sesleniyorum, sınırlarımızın ötesinde, kalbinde afganistan olan afganlar ve burada, yine bulunduğum penşir’de umudunu kaybetmemiş yurttaşlarım olduğunu söylemek istiyorum."
“fransa’da, avrupa’da, amerika’da, arap dünyasında, başka yerlerde, geçmişte sovyetlere karşı, yirmi yıl önce taliban’a karşı özgürlük mücadelemizde bize çok yardımcı olmuş olan hepinize sesleniyorum: siz sevgili özgürlük dostları, geçmişte olduğu gibi yine bize yardım eder misiniz? bazılarının ihanetine rağmen size olan güvenimiz büyük. biz afganlar 1940 yılındaki avrupa’nın durumundayız.
“penşir dışında yaşanan büyük bir fiyaskodur. tek başımıza kalakaldık. ama asla boyun eğmeyeceğiz.
“kabil savaşmadığı için biz afganlar yenilmiş sayılmayız. savaşçılarımız, yaşlı ve genç mücahitlerimiz burada, penşir’de yeniden silahlandılar. ister ruhen, ister doğrudan destek yoluyla bize katılın. yanımızda olabildiğince çok özgürlüğün dostları olun. afganistan tarihinde birlikte yeni bir sayfa yazacağız. bu, ezilenlerin tiranlığa karşı ebedi direnişinde yeni bir sayfa olacak. allah’ın izniyle üstesinden geleceğiz.”
devamını gör...
yazdıklarınızın en az bir kişiye dokunduğunu hissettiğiniz an
tek kişi de olabilir. ama hazzı paha biçilemez. insanların ayrıştığı, farklılaştırıldığı, ötekileştirildiği bir dünyada, bilgisayar başında söylem kasmanız ve yazdığınızla ilgili mesaj atılması, okunduğunuzu hissetmek, farklı görüşte olsanız bile paha biçilemez.
ben işte o en az bir kişiye yazıyorum buradan. belki o sensindir. seni seviyorum. iyi ki varsın.
ben işte o en az bir kişiye yazıyorum buradan. belki o sensindir. seni seviyorum. iyi ki varsın.
devamını gör...
maşallah dediği üç gün yaşamıyor
küçük bir zebellah ukdesi
şom ağızlı kişiler için kullanılan söz topağıdır.herkesin yolu bu kişilerden biriyle mutlaka kesişmiştir.
aman aman sakın bir insana söylemeyin söyletmeyin.
bir öğrencim vardı,hocam bu elbiseniz ne güzel derdi ertesi günü caaart.ay bu ne güzel gözlük derdi,kaybolur ya da kırılırdı.
ya rabbel alemin bu kişilerden değil de* o ağızlarından korusun cümlemizi.*
şom ağızlı kişiler için kullanılan söz topağıdır.herkesin yolu bu kişilerden biriyle mutlaka kesişmiştir.
aman aman sakın bir insana söylemeyin söyletmeyin.
bir öğrencim vardı,hocam bu elbiseniz ne güzel derdi ertesi günü caaart.ay bu ne güzel gözlük derdi,kaybolur ya da kırılırdı.
ya rabbel alemin bu kişilerden değil de* o ağızlarından korusun cümlemizi.*
devamını gör...
doğu ekspresi
bilet satışlarının adil bir şekilde gerçekleştirilmediğini düşündüğüm, kamusal ulaşım aracı olduğu halde özel turizm şirketlerine peşkeş çekilen ulaşım aracı.
bildiğim kadarıyla şimdilerde bu turistik faaliyetler için ikinci bir tren devreye girdi ancak bu daha da saçma geliyor bana. madem ikinci bir tren koyup insanların daha fazla seyahat etmesi mümkün kılınabilir o zaman bu niye tek amacı para için insan silkelemek olan oluşumlara satılıyor; ben bunu anlamıyorum.
bildiğim kadarıyla şimdilerde bu turistik faaliyetler için ikinci bir tren devreye girdi ancak bu daha da saçma geliyor bana. madem ikinci bir tren koyup insanların daha fazla seyahat etmesi mümkün kılınabilir o zaman bu niye tek amacı para için insan silkelemek olan oluşumlara satılıyor; ben bunu anlamıyorum.
devamını gör...
başlık açıp kaçmak
az önce şahsımın yapmış olduğu garip durumdur. gece gece gelen düşüncelerin saçmalığının artmasıyla, açtıktan sonra saçma geldiğinden ötürü sildiğim fakat daha önceden yapmışlığım olmadığı için başlığı silemediğimi yeni fark ettiğim durum neticesinde başka bir yazarın üstüne kalmıştır maalesef.
alttaki yazarımızın başına gelmesine sebep olduğum durumdur ayrıca kendileri. kusura kalmayınız efendim.
alttaki yazarımızın başına gelmesine sebep olduğum durumdur ayrıca kendileri. kusura kalmayınız efendim.
devamını gör...
askeri hücret vergisi
çünkü türkiye'nin yaklaşık %40'ı asgari ücretle çalışıyor, dolayısıyla devletin en kolay vergi cukkalayabileceği vatandaşın gelir kalemi bu.
bir diğer sabit gelir kalemi akaryakıt, alkol, sigara, araba alırken ötv var birde onun kdv'si var, var oğlu var. buralardan da kolayca alabiliyor zaten.
bir diğer neden kodaman iş insanlarından, kallavi şirketlerden vs olması gerektiği gibi vergi toplayamaması ya da doğru tabirle toplamaması. her fırsatta her yıl kar açıklayan bankaların ve büyük şirketlerin hatta futbol kulüplerinin vergilerini silmesi.
müslümanlık ve islamiyet kisvesi altında, halk nasıl gondiklenir, yandaşlar nasıl zengin edilir, bir büro çalışanı o lüks araçlara nasıl biner, nasıl kilogram fiyatı 250 bin euro (ki bu yüklü alınırsa fiyatı) olan kokaini nasıl çekebilir sorularının yanıtı da bu asgari ücret vergisinde gizli.
rahmetli aziz nesin türk halkının %60'ı aptaldır derken ne kadar doğru söylemiş, son 20 yıldır bu soyguncu ümmet tayfasının iktidarda kalabilmesi başka şekilde açıklanamaz.
bir diğer sabit gelir kalemi akaryakıt, alkol, sigara, araba alırken ötv var birde onun kdv'si var, var oğlu var. buralardan da kolayca alabiliyor zaten.
bir diğer neden kodaman iş insanlarından, kallavi şirketlerden vs olması gerektiği gibi vergi toplayamaması ya da doğru tabirle toplamaması. her fırsatta her yıl kar açıklayan bankaların ve büyük şirketlerin hatta futbol kulüplerinin vergilerini silmesi.
müslümanlık ve islamiyet kisvesi altında, halk nasıl gondiklenir, yandaşlar nasıl zengin edilir, bir büro çalışanı o lüks araçlara nasıl biner, nasıl kilogram fiyatı 250 bin euro (ki bu yüklü alınırsa fiyatı) olan kokaini nasıl çekebilir sorularının yanıtı da bu asgari ücret vergisinde gizli.
rahmetli aziz nesin türk halkının %60'ı aptaldır derken ne kadar doğru söylemiş, son 20 yıldır bu soyguncu ümmet tayfasının iktidarda kalabilmesi başka şekilde açıklanamaz.
devamını gör...
namuslu kadın evinde oturur
bunu savunan (bkz: o saatte orada ne işi varmış) diyen zihniyetle aynı güruhtur.
devamını gör...
afro samurai
takashi okazaki tarafından yazılan ve resimlendirilen bir manga serisi.
wikipedia 'da yazana göre 1998'den 2002'ye kadar manga dergisi olan nou nou hau'da düzensiz olarak tefrika edilmiş
çizimlerinin farklılığı ve kalitesiyle göz kamaştıran efsane manga 2007 yılında 5 bölümlük bir animeye uyarlandı. daha sonra da devam niteliğinde afro samurai resurrection adında film ile kapanışı yaptı.
anime japonca değil ingilizce. ana karakteri samuel l. jackson seslendiriyor.
intikam konusunu işleyen yapımın kill bill ile aralarında epey benzerlik var.
kill bill'deki aksiyon sahnelerinin anime yapımlarındaki aksiyon sahnelerinin çizimden çıkıp ete kemiğe bürünmüş hali olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak* bu yapımdan epeyce alıntı yapılmış gibi duruyor. özellikle animenin filmini izlerken "oha bu sahneler kill bill'e ne kadar benziyor" demiştim
devam filmindeki sio karakterinin kullandığı kılıç ile kill bill filmindeki o-ren işhi'nin kullandığı kılıç neredeyse aynı ayrıca animedeki sio'yu kill bill'deki aynı karakter seslendiriyor*
kısa olmasına rağmen anlatmak istediğini çok başarılı bir şekilde izleyiciye anlattığını düşündüğüm fevkalade bir yapım kendisi. ayrıca ana karakter afro tüm animeler içindeki en cool karakter olmaya aday.
wikipedia 'da yazana göre 1998'den 2002'ye kadar manga dergisi olan nou nou hau'da düzensiz olarak tefrika edilmiş
çizimlerinin farklılığı ve kalitesiyle göz kamaştıran efsane manga 2007 yılında 5 bölümlük bir animeye uyarlandı. daha sonra da devam niteliğinde afro samurai resurrection adında film ile kapanışı yaptı.
anime japonca değil ingilizce. ana karakteri samuel l. jackson seslendiriyor.
intikam konusunu işleyen yapımın kill bill ile aralarında epey benzerlik var.
kill bill'deki aksiyon sahnelerinin anime yapımlarındaki aksiyon sahnelerinin çizimden çıkıp ete kemiğe bürünmüş hali olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak* bu yapımdan epeyce alıntı yapılmış gibi duruyor. özellikle animenin filmini izlerken "oha bu sahneler kill bill'e ne kadar benziyor" demiştim
devam filmindeki sio karakterinin kullandığı kılıç ile kill bill filmindeki o-ren işhi'nin kullandığı kılıç neredeyse aynı ayrıca animedeki sio'yu kill bill'deki aynı karakter seslendiriyor*
kısa olmasına rağmen anlatmak istediğini çok başarılı bir şekilde izleyiciye anlattığını düşündüğüm fevkalade bir yapım kendisi. ayrıca ana karakter afro tüm animeler içindeki en cool karakter olmaya aday.
devamını gör...