muhtemel evleneceği kişiyi düğünden önce görememiş, asla söz hakkı tanınmamış, baba evinden bir mal gibi alınmış, koca evinde bir mal gibi görülmüş, ömrü; kişiler değişse de sadece hizmet etmekle geçmiş, aksini düşünüp, davransa gözünün yaşına bakmadan; şiddet görecek kadınların mecburen katlandıkları herbir duruma eski kadınlar sabırlıydı diye ahkam kesen eski kafalı insan söylemi.
devamını gör...

vazgeçtiği halde seven insandır.
devamını gör...

pnömatik boru nakli, bir kutu içindeki belgenin borulara konularak hava üflenmesi yoluyla yakındaki başka bir yere gönderilmesini içeriyor. 1800’lerde icat edilen bu sistem bütün dünyada birçok hastanede hala yaygın olarak kullanılıyor.

bu borularda sadece belgeler değil ilaç paketleri de binanın bir yerinden diğerine hızlı bir şekilde transfer edilebiliyor.
kaynak
devamını gör...

'hiç mi derdiniz yok yavrum sizin?' dediğim başlık.

hep eleştiri hep bir memnuniyetsizlik aman sıktınız valla. yok o gitmiş yok bu tanım girmiyormuş yok tavsiyede bulunmuşlar da dikkate alınmamış bla bla bla. kasmayın bu kadar.

yahu adamların her hareketi niye size batıyor? neymiş nickaltı yazmışlar. size yazmadılar mı kuzum ondan mı bu haset fesat haller? şuradan bekletinizi biraz düşürseniz mi? hoş valla gördüğüm üzere benim ve bir çok yazarın beklentisinin zaten çok çok üstünde. hem sözlük hem ekip.

insanların düşün yakasından. yaz ayları elimizi kolumuzu zor kaldırr olduk 'başımıza çetvelle dikilip tanım gir lan' demediğiniz kaldı. gerçi ben derdin sözlüğün bekası olduğunu da pek sanmıyorum ya neyse.

arkadaşlar ayrıca chat kanalı diyenler olmuş ama kişi kendinden mi bilir işi desek ne desek? evet sosyalleşiyoruz evet tanışıyoruz evet yeri geliyor başka kanallara geçip orada muhabbet ediyoruz velev ki buradan fıtır fıtır mesajlaştık diyelim yine size ne?

asıl amacınızı söyleyin herkes rahat etsin. he bir de şu var sadece bu başlıkta değil bir çok başlıkta görüyorum 'sıktı iyice ya gideceğim ama hesap silme yok. yok tanımlarımızı silemiyoruz bilmem ne?' diyenler oluyor. arkadaşım kaldır uygulamayı bak çok basit beceremiyorsan benden yardım iste seve seve yardım ederim çünkü bıktık artık bu memnuniyetsiz garip gurup hallerden. ne kıymetli tanımlarınız varmış silip ne yapacaksınız onu merak ediyorum. aslında bu tarz şeyler yazan iki kişiyi direk sorgusuz sualsiz uçmağa göndercekler ki bir bitsinler. akıl vermek gibi olmasın tabi. hani taksimde sallandırırdık eskiden o şekilden şey ettim.

bak demek sürekli de ponçik olmuyormuşum değil mi? ara ara içimden müge aplamız çıkıyormuş.

az huzur verin gidin biraz denize menize girin bunlar hep sıcaktan.
sevgiler...
devamını gör...

kaynak istenmiş. psycnet.apa.org/record/2012...

"regardless of parental sexual orientation, quality of parenting and quality of family relationships are significantly associated with adopted children’s adjustment."

önemli olan tanımak için kendine izin verebilmektir demiş carl rogers. kendinize izin verip okuyabilirsiniz belki.

burada sorun bu ülkede bunun gerçekleşememesi. bunun da sebebi bizim sekterliğimiz. hani diyoruz ya "olur mu öyle şey". tam da bu nedenle olamıyor. evlat edinilen çocuğun veya ailenin nelere maruz kalacağını düşünüyorum ben daha çok.

ayrıca "bir evde anne ve babanın yani bir kadın ve bir erkeğin olması gerek, çocuğa rol model olabilmek için" diyenler acaba yurtların nasıl yerler olduğunu düşünüyorlar veya her aile gerçekten bu modellik konusunda ne kadar sağlıklı birer örnek çocuklarına? bunlar önemli konular.
devamını gör...

çok çarpıcı bir tespit olmuş, sabah sabah uykum açıldı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

din işleri ile ilgilenen devlet kurumu.
verdiği fetvalar ve bütçesi ile sıkça eleştiri konusu olmaktadır.
devamını gör...

kullanıldığı vurguya göre "iyi halt yedin" anlamına da gelebilir.
devamını gör...

stanley milgram'in 1961'de yaptığı bu oldukça korkunç deney insanların otoriteye ne kadar boyun eğdiğini gözler önüne serdiği çarpıcı bir deneydir.

deneye başlamadan önce, gazete ilanı ile 25-50 yaş arası insanlar arandı. herhangi bir şart yoktu. sadece ilk deneyde katılımcıların hepsi erkeklerden seçildi. katılımcılara deneyin ‘cezanın öğrenmedeki etkileri’ üzerine olduğu söylendi. ve ikinci bir katılımcının daha olduğu belirtildi.

ilk olarak kura ile bir ‘öğretmen’ ve bir ‘öğrenci’ seçileceği açıklandı. ancak ikinci katılımcı, deney grubunun elemanıydı ve her iki kağıtta da ‘öğretmen’ yazıyordu. dolayısıyla gerçek katılımcının öğretmen rolünde olması kaçınılmazdı. ‘öğrenci’ ile ‘öğretmen’ birbirinin sesini duyabileceği ancak birbirini göremeyeceği farklı odalarda yer aldılar. deneyin asıl amacında otoriter figürü temsil eden, özellikle sert ve disiplinli görünen deney gözlemcisi, deney boyunca katılımcının (öğretmenin) yanında kaldı. deney başlamadan önce katılımcıya, öğrencinin çekeceği acıyı öngörebilmesi için 45 voltluk bir elektro şok uygulandı.

deney boyunca, öğretmen öğrenciye öğrenmesi için sözcükler listesini bildiriyor ve bu sözcükleri öğrenip öğrenmediğini sorarak kontrol etti, her yanlış cevapta ceza olarak öğretmen, öğrenciye, bağlı olduğu makine ile her seferinde artan miktarda elektroşok uyguladı. gerçekte ise şok uygulanmıyordu. işbirlikçi denek gerçek denekten ayrıldığı zaman, geçtiği odada elektroşok makinesine bütünleştirilmiş bir ses kayıt cihazını çalıştırıyordu, bu cihaz da her şok seviyesine karşılık önceden kaydedilmiş bir çığlık sesini çalıyordu. voltajın birkaç defa artırılmasından sonra (bu, genelde 150 volttu) aktör, kendisini yan odadaki katılımcıdan ayıran duvarı yumruklamaya başlıyordu.

denek herhangi bir noktada deneyi durdurma isteğini ifade ettiği zaman kendisine sert gözlemci tarafından aşağıdaki sırayı takip eden sözlü uyarılarda bulunuldu:

1. lütfen devam edin.
2. deney için devam etmeniz gerekiyor.
3. devam etmeniz kesinlikle çok önemli.
4. başka seçeneğiniz yok, devam etmek “zorundasınız”.

denek bu dört uyarıdan sonra bile hala durmak istediğini ifade ederse deney durduruluyor, tersi durumda ise deney ancak denek en yüksek şok olan 450 voltu 3 kere art arda uyguladıktan sonra durduruluyordu.

milgram’ın ilk deney dizisinde katılımcıların % 65’inin (40 katılımcıdan 26’sının) deneydeki en yüksek gerilim olan 450 voltu, her ne kadar epey huzursuzluk hissetmiş olsalar da, uyguladıkları görüldü. hepsi deneyin bir noktasında durup deneyi sorguladı, hatta bazıları kendilerine ödenen parayı geri vereceklerini söylediler. katılımcılardan hiçbiri 300 volt seviyesinden önce şok uygulamaktan tereddütsüzce vazgeçmedi.

milgram deney sonuçlarını şöyle değerlendirdi; “sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteler. ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.”

milgram ulaştığı sonuçları 1974 tarihli makalesi “itaatin tehlikeleri”nde (ing.: the perils of obedience) özetledi:

itaatin hukuksal ve felsefesel açılardan devasa önemi bulunmaktadır, ancak bunlar çoğu insanın somut durumlarda nasıl davrandığı konusunda fazla bilgi vermez. yale üniversitesinde sıradan bir insanın sadece bir deney bilimcisinden aldığı emirle başka bir insana ne kadar acı çektireceğini ölçmek için basit bir deney düzenledim. katılan deneklerin güçlü vicdani duyguları ile saf otoriteyi çeliştirdim, ve kurbanların acı dolu çığlıklarının eşliğinde genellikle otorite kazandı. yetişkin insanların, bir erk makamının komutası doğrultusunda her şeyi göze almakta gösterdikleri aşırı isteklilik, çalışmamızın acilen açıklama gerektiren en önemli bulgusudur.

sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteler. ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görüldü.
devamını gör...

sinsi ve menfaatçinin kardeşi, iki yüzlünün de en yakın hısmıdır.
devamını gör...

japonlara çinlilerden geçmiş bir el işi sanatıdır.japonca el topu anlamına gelir.goten mari olarak da bilinir.

çok eski dönemlerde eskimiş değerli iplikler, ( kimonolardan elde edilen ipek iplikler gibi) top şeklinde sarılıp çocuklara oyuncak yapmak amacıyla kullanılırmış.yalnız bunu yaparlarken o kadar muazzam desenler yapmışlar ki bunun bir sanata dönüşmesi kaçınılmaz olmuş.

bir gelenek olarak temarinin içine annenin çocuğuna yazdığı iyi dileklerin bulunduğu küçük kağıtlar konurmuş ve bunu anne çocuğa yılbaşında hediye olarak verirmiş.

temariler günümüzde bağlılığı,sadakatı ve güçlü arkadaşlık ilişkilerini simgeleyen değerli hediyeler haline gelmişler.


kaynak:

en.m.wikipedia.org/wiki/Tem...

temari yapımı süre :1.39 dk
devamını gör...

derler ki bir insanı gözlerinden öpmek ayrılık getirir.

inanır mısın bilmem buna? batıl inançların var mı onu da bilmiyorum. yani gece tırnak keser misin? hava karardıktan sonra ıslık çalmaya korkar mısın bilmem. ters dönmüş bir terlik görünce bu içine korku salar mı onu bile bilmiyorum. geceleri bir su birikintisi üzerinden atlamaya cesaretin var mıdır? arefe günü banyo yapıp boyunun bir arpa boyu uzayıp uzamadığın ölçer misin? ya da birisi üzerinden atlarsa sen yerde otururken, boyum kısa kalacak diye korkup ağlar mısın? bıçak verebilir misin elden ele, kavga etmekten korkmadan?

işte bunların hiçbirini bilmiyorum ben. senin hakkında o kadar çok şey bilmiyorum ki dünyada kimseyi seni tanıdığım kadar tanımadığımı hissediyorum. çünkü içim bir tezat kuyusu, ay ışığı vurdukça daha da karanlık olan.

ne anlatıyordum ben? ne anlatmaktı niyetim? evet, birini gözlerinden öpmek ayrılık getirirmiş. hiçbir batıl inanca düşmemiş aklımla gözlerinden öpsem mi?

benim için bir insanı gözlerinden öpmek sezai karakoç şiiridir. merhametin ta kendisi olan gözlerinden öpmek ve deli köşemde beklerken seni izlemek. beklemek benim dinim. hep bekledim, hep beklerim.

alışkanlık oldu bende beklemek. kimsenin olmadığı, hiçbir otobüsün uğramadığı otogarlara gidip beklerim ben. bankalarda sıraya girerim makineden üzerinde sıra yazan kağıtlardan almadan. belli bir günün gelmesini beklerim, o gün ne olacağını bilmeden.

madem sen güzel bir şey bulamıyorsun söyleyecek, o zaman ben söylerim. güzel bir şey söylemeden önce bazı saçmalamalara ihtiyaç duyarım ben. ordu’da lahanaya pancar denir, rize’de getirmek ve götürmek birbirinin yerine kullanılan fiillerdir, ankara’da bebe derler herkese ve izmirliler çekirdeğe çiğdem derler.

saçmalamadan duramayan ve asla yazar olamayan bir yazıcı olarak güzel bir şey söylüyorum şimdi sana:

gözlerinden öperim!
devamını gör...

altın öğüt: 30 yaşına gelenleri teyze sanmayın. kendiniz de o yaşa geldiğinizde nedenini anlayacaksınız.
devamını gör...

babamın ilgisini çekebilecek bir haberdir. pandemi nedeniyle bir hobisinden uzak kalmıştı; kendisi hangi markette hangi ürün kaç lira, daha önce kaç liraydı, hangi zaman aralıklarında hangi market hangi indirimi yapmış, hangi ürün hangi markette daha uygun fiyata satılıyor vb. hatta şu an sıralayamadığım sayıda konuda bilgi sahibi ve hobi sahibi biridir. evde siyaset, futbol konuşmayı bırakalı çok oldu, market fiyatı karşılaştırıyoruz bir arada vakit geçirdiğimizde...
devamını gör...

ölene kadar kraliçe.
ya da o bizi gömene kadar.
devamını gör...

biz gereken cevabı 28 şubat gecesi verdik.

ıko: sakin olun rozetsavarlar bir şeyler deniyürüz.
devamını gör...

en büyük fantezilerimden birisi.
herkes ve her şey çok ciddi.
devamını gör...

(bkz: kuş beyinli olmak)
devamını gör...

birleşmiş milletler ıyi niyet elçisi olacak insanım, tipsizim diye yapmıyorlar galiba?
angelina jolie'den neyim eksik?
aslında iyi niyetim falan yerinde hani...*
alti yaşındaydım, yaz tatilinde bildiğimiz tek tatil köyü köyümüze gittik. amcamın benimle yaşıt olan oğlu kucağında sürekli kundağıyla geziyor.
gece gündüz nereye gitse o kundak elinde...
ben de başladım küçük bir battaniye ile gezmeye, herkes onu taklit ettigimi, hatta kıskandığımi sanmış olacak ki kimse;
-"o battaniye neden her dakika senin kucağında?"diye sormuyor.
....
benim birilerini kıskandığım doğruydu,
sadece amcaoğlumu kiskansam yine iyi... tüm köyün çocuklarını, hatta tavuklarını kıskanıyordum.*
ne olur sanki bir civcivim olsa? herkes köye gelen civcivciden rengarenk civcivler aldı. annem kardeşime aldı ama bana almadı. neymiş; evi iki kere su doldurmuşum,cezalıymışım...
....
baktım ki oluru yok, ahıra gittim ve bir yumurta aldım . evden eski küçük bir bebek battaniyesi alıp sardım. kucağımda sımsıkı sarılıp onunla yaşamaya başladım. gece gündüz sürekli benimle...
herkes kuzenimi kıskandığımı düşünedursun ,ben aslinda kuluçkadayım kimsenin haberi yok. *

kırılır üşür korkusuyla ona öyle sarılıyorum ki, yemek yerken, oyun oynarken ( ki tek oyunum kuluckadaki tavuk olmaktı o dönem) nereye gidersem gideyim yumurtam hep benimle...
tam anlami ile gezen organık tavuk oldum.
....
sımsıkı sarılmaktan akşamları yatağa yattığımda kollarım ağrıyordu. yine de ona sarılıp uyumanın onunla yaşayacağımız şeyleri hayal etmenin mutluluğuyla o yorgunluğu görmezden geliyordum. en büyük arzum onun simsiyah bir civciv olmasıydı.

ben nice hayallerle yaşarken annemin;
-" ver bakayım o battaniyeyi! leş gibi de olmuş ,elinden biraktigin yok ki."diyerek birden battaniyeyi elimden çekmesiyle ben bebeğimi düşürdüm.
size göre düşük yaptığımi düşünmem abartı olabilir ama benim o an hissettigim duygu buydu. nasıl kahroldum anlatamam.
.....
aradan çok gecmedi, daha bir hafta önce "yavruuuum! civciviiim!"diye ağıtlar yakan ben, birden yumurta katili olup çıkmıştım. yalnız hep iyi niyetimden bu cinayetler. *
ahırdan yumurta çalıp önceleri babaannemin kedisine, sonra baktım aç kedi çok. gördüğüm tüm kedilere çiğ yumurta yedirmeye başladım. tabi eksilen onca yumurta dikkatlerden kaçmadı.

dedem, ahıra hırsız dadandığı fikrikrinde ısrarcı, buna rağmen babaannem sansardan şüpheleniyor.
ben ikisini de tutuyorum...
bence ahıra sansar kılıklı bir hırsız dadandi. *

neyse ki bu vakamdan kimseler haberdar olmadan kurtuldum. kabul civcive anne olmayi başaramadım ama kedilere anne olamayacağımı kim demiş?

bu da bir nevi koruyucu annelik.*
devamını gör...

site içerisinde bilgi içerikli tanımların girildiği başlıkların ayrı bir kategori-bölümde yer alması gerektiğini belirttiğim başlıktır. böylece bilgi içerikli tanım giren yazarlar, sürekli mizah takılan yazarlara kıl olmaz. işin açıkçası site yeni olduğundan herkes heyecanlı ve şevkle tanım giriyor. her zaman olduğu gibi mizah ağırlıklı başlık ve tanımlar daha çok okunduğundan bilgi ağırlıklı içerikler sistem içerisinde kayboluyor. olan bilgi tanımı giren yazarların şevkine oluyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim