kızlar babalarına benzeyen erkeklere aşık olur safsatası
ben direkt babama aşıktım.* işten eve gelmesini karşımda fotoğrafıyla bekliyordum fjdjfj.*
teorikte işleyebilir ama uygulamada tutacağını sanmıyorum. karakter olarak babam gibi efendi bir insan isterim. yerine göre davranmasını bileni kim istemez. fiziksel olarak nope. uymuyor hiçbir şekilde.
teorikte işleyebilir ama uygulamada tutacağını sanmıyorum. karakter olarak babam gibi efendi bir insan isterim. yerine göre davranmasını bileni kim istemez. fiziksel olarak nope. uymuyor hiçbir şekilde.
devamını gör...
kafa sözlük
etkileşimsizliğiyle entrylerimin görünmez falan olduğunu düşündüğüm sözlüktür.
devamını gör...
sözlükteki kan aranıyor duyuruları
kan bulundu. destek olan herkese teşekkürler. flood yaptığım için tanımları yok edeceğim.
bir gün hepimizin başına gelebilir.
bize düşen fiziken yardımcı olamıyorsak yardımcı olabilecek insanlara duyurmaktır.
bir gün hepimizin başına gelebilir.
bize düşen fiziken yardımcı olamıyorsak yardımcı olabilecek insanlara duyurmaktır.
devamını gör...
melisho (yazar)
kendi nickaltını açma guzum çarpılırsın ella.
tanım: fena da olmayan henüz çözme aşamasında olduğum yazar.
tanım: fena da olmayan henüz çözme aşamasında olduğum yazar.
devamını gör...
kilo vermek için survivor'a gitmek
aşkım aylarca aynı tişörtü şortu giyiyorlar. üstelik kayıt altında. kişisel tarihleri o tişörtlerin rengi nasıl soluyorsa öyle soluyor. herkes öfkeli. bi kadın var nagihan sanırım; o korkunç saç rengi ve hafiften sarkmış botoksları hadi bi nebze de dipleri çıkmaya başlamış kafası sinirimi bozdu bikaç saniye bakınca.
adada duş yok, cilt bakımı yapamıyor tek tük çıkan kaşlarını alamıyorsun. epilasyona dair tek bir mekanizma yok. epilasyon medeniyettir.
cımbız bile yok. nemlendirici yok. hassas ciltliler için o ada bi nevi cehennem. atmışlar seni yamyamların arasına. birinin karnı acıksa kıtır kıtır seni yiyebilir ki ben inanılmaz lezzetli biriyim.
ayrıca kilo vermek zor değil; bi seçim yapman lazım ince bir bel mi yoksa dünyevi lezzetler mi. ince bir bel güzelim.
ada işi yaş. her yer ıslak. tahtada yatıyorsun. insanın götü düzleşir. lanet olasıca bir hurda kupa için kıvrımlarımdan mı vazgeçeyim?
adada duş yok, cilt bakımı yapamıyor tek tük çıkan kaşlarını alamıyorsun. epilasyona dair tek bir mekanizma yok. epilasyon medeniyettir.
cımbız bile yok. nemlendirici yok. hassas ciltliler için o ada bi nevi cehennem. atmışlar seni yamyamların arasına. birinin karnı acıksa kıtır kıtır seni yiyebilir ki ben inanılmaz lezzetli biriyim.
ayrıca kilo vermek zor değil; bi seçim yapman lazım ince bir bel mi yoksa dünyevi lezzetler mi. ince bir bel güzelim.
ada işi yaş. her yer ıslak. tahtada yatıyorsun. insanın götü düzleşir. lanet olasıca bir hurda kupa için kıvrımlarımdan mı vazgeçeyim?
devamını gör...
yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
birden aklımıza bir şarkı geldi. kırk yıl düşünsek aklımıza gelmezdi bu şarkı. sonra dedik ki neden dinlemeyelim ? arabadayiz tabi o an. sarki da sevemedim kara gözlüm şarkısı. youtubedan sevemedim kara gözlüm şarkısını açtık gidiyoruz. az ileri de ışıklar da durduk. ayni şarkı hemen yanimiz da duran arabada da çalıyor. yanımızda duran aracın içindekilerle kısa süreli bakıştık. tesadüfün bu kadarı dedik kendi aramızda. nedense çok güldük o an. sonra korna çalarak selamlastık tabii müzikdaşlarımizla. onlar sağ biz selametle yolumuza devam ettik.
devamını gör...
iki gözümün çiçeği
şarkıdan ziyade manalı bir şiir izlenimi veren manuş baba eseridir.
iki gözümün çiçeği
gözünü seveyim, iyi bak kendine
hasretle
selam ederim
iki gözümün çiçeği
gözünü seveyim, iyi bak kendine
hasretle
selam ederim
devamını gör...
açılan başlığa benzer başlık açılması
son zamanlarda sık sık dikkatimi çeken durumdur. bakıyorum bir anda benzer 5 tane başlık açılıyor. özgün bir şeyler üretelim ya da üretilenlerde takılalım arkadaşlar. benzer şeyleri tekrarlamanın alemi yok bana göre.
devamını gör...
lord of the portakals miğfer dibi
süpper yeni film. eline emeğine sağlık mellisho. ayrıntılar tek tek mükemmel. gidem de tekrar izleyem.
devamını gör...
süpervizyon
geceyi bilgi dolu bir entry ile kapatayım bari.
bir terapistin terapiye başlamadan önce kendi sorunlarını çözmek için başka bir terapistten aldığı tedaviye denir.
herhangi birine uygulanan terapi sürecinde terapist kendi kişiliğini terk etmek ve olabildiğince objektif olmak zorundadır. hastaya yaşantısının getirdiği negatif enerjiyi yansıtmamalıdır. eğer bu durum mümkün olamıyorsa meslektaşı olan birinden destek almalıdır. bu duruma da süpervizyon denir. intervizyon'la karıştırılmamalıdır. intervizyon'da akran danışmanlar bulunur ve süpervizyon'un aksine danışman değerlendirmeye alınmaz.
bir terapistin terapiye başlamadan önce kendi sorunlarını çözmek için başka bir terapistten aldığı tedaviye denir.
herhangi birine uygulanan terapi sürecinde terapist kendi kişiliğini terk etmek ve olabildiğince objektif olmak zorundadır. hastaya yaşantısının getirdiği negatif enerjiyi yansıtmamalıdır. eğer bu durum mümkün olamıyorsa meslektaşı olan birinden destek almalıdır. bu duruma da süpervizyon denir. intervizyon'la karıştırılmamalıdır. intervizyon'da akran danışmanlar bulunur ve süpervizyon'un aksine danışman değerlendirmeye alınmaz.
devamını gör...
kadınların kendilerini çok değerli hissetmesi
türkiye de mi? diye düşündüren başlık. öldürmeyin, dokunmayın da değer vermeseniz de olur.
devamını gör...
kız çocuklarını üniversiteye gönderen babalar cehennemliksiniz
kadın dokturu rüyanda gör o zaman !!!!!
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
"ben" dedi kadın, onu aslında şimdiye dek hiç duymayan, görmeyen adama;
"ben senden kaçtığımı sanıyordum, her gittiğim yere yine seni de götürdüğümü bilmeden. her uzaklaşmaya çalıştığımda daha çok özleyerek geri döndüm sana. sonra anladım ki izin verdiğin kadar uzağa gidebiliyor, sonra ateşe uçan pervaneler gibi kendimi yaka yaka senin etrafında dönüyorum. ne sabrım tükeniyor, ne ümidim. her yeri sana boyuyorum ben, ikimize dair bir dünya inşa ediyorum gittiğim her yere, anılarımızı yerleştiriyorum o dünyanın içine, yeni hayaller kuruyorum geleceğe dair. sonra sen gelip her şeyi yerle bir ediyorsun. ve bunu iyi hal indirimi alabilmek için takım elbise giymiş bir katilin soğukkanlılığı ile yapıyorsun. hafifletici sebepler sunuyorsun "ama" ile başlayıp "üzgünüm" ile biten. ben de her seferinde kabulleniyor, boyun eğiyorum suçlu benmişim gibi., tutunacak bir dal arıyorum kelimelerinin arasında. izin ver gideyim artık. şimdi değil ama bir gün, unuturum, iyileşirim belki. alttan alttan depreşip, ara ara yoklayacağını biliyorum, göz yaşartıcı sebeplerim hep olacak; bir şiir dizesi, bir şarkı, sesi sana benzeyen birisi belki. ama artık bırak gideyim ben. başa dönüp dönüp aynı yerde tekrar yıkılıp kalmaktan yoruldum. iyi gibi görünmeye çalıştıkça içten içe kemiriyor beni, yok oluyorum yavaş yavaş görmüyor musun? ışığım söndü, ilk tanıdığında çiçek bahçesi gibi rengarenk olan kadın koyu gri bir hüzne büründü artık. bırak beni artık, bırak gideyim"
kadın
artık ağlamıyordu,
artık üzülmüyordu,
artık yoktu çünkü,
hissetmiyordu...
ve adam
"iyi geceler" dedi,
"konuşuruz bunları uzun uzun" dedi kısacık cevabında...
ve kadın biliyordu,
o adam verdiği sözleri tutmazdı.
"ben senden kaçtığımı sanıyordum, her gittiğim yere yine seni de götürdüğümü bilmeden. her uzaklaşmaya çalıştığımda daha çok özleyerek geri döndüm sana. sonra anladım ki izin verdiğin kadar uzağa gidebiliyor, sonra ateşe uçan pervaneler gibi kendimi yaka yaka senin etrafında dönüyorum. ne sabrım tükeniyor, ne ümidim. her yeri sana boyuyorum ben, ikimize dair bir dünya inşa ediyorum gittiğim her yere, anılarımızı yerleştiriyorum o dünyanın içine, yeni hayaller kuruyorum geleceğe dair. sonra sen gelip her şeyi yerle bir ediyorsun. ve bunu iyi hal indirimi alabilmek için takım elbise giymiş bir katilin soğukkanlılığı ile yapıyorsun. hafifletici sebepler sunuyorsun "ama" ile başlayıp "üzgünüm" ile biten. ben de her seferinde kabulleniyor, boyun eğiyorum suçlu benmişim gibi., tutunacak bir dal arıyorum kelimelerinin arasında. izin ver gideyim artık. şimdi değil ama bir gün, unuturum, iyileşirim belki. alttan alttan depreşip, ara ara yoklayacağını biliyorum, göz yaşartıcı sebeplerim hep olacak; bir şiir dizesi, bir şarkı, sesi sana benzeyen birisi belki. ama artık bırak gideyim ben. başa dönüp dönüp aynı yerde tekrar yıkılıp kalmaktan yoruldum. iyi gibi görünmeye çalıştıkça içten içe kemiriyor beni, yok oluyorum yavaş yavaş görmüyor musun? ışığım söndü, ilk tanıdığında çiçek bahçesi gibi rengarenk olan kadın koyu gri bir hüzne büründü artık. bırak beni artık, bırak gideyim"
kadın
artık ağlamıyordu,
artık üzülmüyordu,
artık yoktu çünkü,
hissetmiyordu...
ve adam
"iyi geceler" dedi,
"konuşuruz bunları uzun uzun" dedi kısacık cevabında...
ve kadın biliyordu,
o adam verdiği sözleri tutmazdı.
devamını gör...
aşırı düşünmek
overthinking olarak da adlandırılan bir sendromdur.
hepimiz günlük hayatımızda milyonlarca düşünceyle boğuşuyoruz. sabah kalkıp ne giyeceğimizi, kahvaltıda ne yiyeceğimizi, hangi filmi izleyeceğimizi, vb şeyleri düşünürüz. bunlar günlük hayatın ayrılmaz düşünceleridir ve olağanlaşmıştır.
aşırı düşünme (bkz: overthinking) ise bu düşünce halinin aşırıya kaçması ve negatif yönde olması nedeniyle ayrılır. bir çok okb hastalığının kaynağında da bu durum yatar. misal bir okb, tehlikeleri kafasına fazla takıyorsa, ışık düğmesine belli rakam sayısıyla dokunmazsa ya da atıyorum tezgahı belli rutinlerle temizlemezse hasta olacağı şeklinde düşüncelerle tehlike ve olası tehlikeler konusunda fazla düşünme çıkmazına düşmüşlerdir.
bu durumda olan kişiler, geçmişe de takıntılıdır. sürekli geçmişteki hatalarını düşünür, tekrar tekrar kendini sorgulamaya başlar ve bir süre sonra bu düşüncelerle baş edememeye başlar. uykusuzluk çekmeleri normaldir. çünkü kafalarını yastığa dayadığımız anda ,beyin dinlenme ve günü gözden geçirme moduna girdiğinden, konunun konuyu açması vesilesiyle düşünceler geçmişe döner ve kolej halinde size cehennem görseli yaşatır.
çaresi var mıdır ? çare kendinizsiniz. beyninizi oyalayacak bir hobi edinerek, kitap okuyarak ya da kötü düşünceler belirmeye başladığı an , hayatınızdaki olumlu şeyleri düşünerek bu düşünceler silsilesini bertaraf edebilirsiniz.
hepimiz günlük hayatımızda milyonlarca düşünceyle boğuşuyoruz. sabah kalkıp ne giyeceğimizi, kahvaltıda ne yiyeceğimizi, hangi filmi izleyeceğimizi, vb şeyleri düşünürüz. bunlar günlük hayatın ayrılmaz düşünceleridir ve olağanlaşmıştır.
aşırı düşünme (bkz: overthinking) ise bu düşünce halinin aşırıya kaçması ve negatif yönde olması nedeniyle ayrılır. bir çok okb hastalığının kaynağında da bu durum yatar. misal bir okb, tehlikeleri kafasına fazla takıyorsa, ışık düğmesine belli rakam sayısıyla dokunmazsa ya da atıyorum tezgahı belli rutinlerle temizlemezse hasta olacağı şeklinde düşüncelerle tehlike ve olası tehlikeler konusunda fazla düşünme çıkmazına düşmüşlerdir.
bu durumda olan kişiler, geçmişe de takıntılıdır. sürekli geçmişteki hatalarını düşünür, tekrar tekrar kendini sorgulamaya başlar ve bir süre sonra bu düşüncelerle baş edememeye başlar. uykusuzluk çekmeleri normaldir. çünkü kafalarını yastığa dayadığımız anda ,beyin dinlenme ve günü gözden geçirme moduna girdiğinden, konunun konuyu açması vesilesiyle düşünceler geçmişe döner ve kolej halinde size cehennem görseli yaşatır.
çaresi var mıdır ? çare kendinizsiniz. beyninizi oyalayacak bir hobi edinerek, kitap okuyarak ya da kötü düşünceler belirmeye başladığı an , hayatınızdaki olumlu şeyleri düşünerek bu düşünceler silsilesini bertaraf edebilirsiniz.
devamını gör...
sımsıkı sarıldığın kişiye bir daha sarılamayacak olmak
bir başlığın beni bu kadar üzebileceğini tahmin etmezdim.
devamını gör...
şeriat ile yönetilmek isteyen zihniyet
devletlerin değil bireylerin dini olur kavramını kavrayamamış: kendi inancını tüm ülkeye empoze etmek isteyen, kendisininkinden başka inanca ve ya inançsızlığa saygısı olmayan insandır. değiştirilebilir, sorgulanabilir, üstüne kafa yorulanabilir bir ahlak anlayışı yerine değiştirilemez, o döneme gören yazılan kitabın dediklerini tüm ülkeye uygulamak ne kadar mantıklı olabilir?
devamını gör...
normal sözlük yanarken kaşını alan yazarlar
ben kaş da almam saç da taramam sadece raks ederim.
devamını gör...
can yücel dizeleri
uğradığım meyhanelerde hep senin içimin var
ben mezesiz demleniyorum biliyorsun
içerken hep yanımda
yanımda buğulu bir bardak
bir bardak su gibi
yanımda hep sen varsın
cehennemin dibi
ben mezesiz demleniyorum biliyorsun
içerken hep yanımda
yanımda buğulu bir bardak
bir bardak su gibi
yanımda hep sen varsın
cehennemin dibi
devamını gör...
istiklal mahkemeleri
türk yargı erki denilince akla ilk gelen, o şaşalı, dillere destan mahkemedir. 1920 ila 1927 arasında aktifliğini sürdüren mahkemede, kurtuluş savaşımıza karşı çıkan; ülkemizi şeyhler şıhlar ülkesi yapmak isteyen, ülkemizin ingiliz malı olmasını düşleyen, bağımsızlık ve hakimiyete gözü kör karşı çıkan kişiler ve casusluk ile savaşın seyrini aleyhimize çevirmek isteyenlerin yargılanıp yağlı kurgana gönderildiği mahkemedir. *
ahh keşke tekrar olsa... demokrasi ve cumhuriyete karşı çıkan; sakalına şalvarına tükürdüğüm, çocuk tacizcisi, bombacı tipler bir asılsa keşke. çok mu şey istiyorum?
istiklâl mahkemesi, türk kurtuluş savaşı sırasında ayaklanma çıkaran ve yağmaya girişenleri, bozguncuları, orduya ait silah ve mühimmatı çalanları, casusları, asker kaçaklarını ve bağımsızlık hareketini engelleme amacıyla propaganda yapanları yargılamak için, çıkarılan özel bir kanunla ilk olarak 18 eylül 1920 tarihinde kurulan mahkemelerdir. ilk dönem istiklâl mahkemeleri, ankara'daki hariç olmak üzere 17 şubat 1921 tarihinde kapatıldı. ikinci dönem istiklâl mahkemeleri, çalışmalarına 30 temmuz 1921'de başladı ve 1923'ün ekim ayına dek faaliyetlerini sürdürdü. üçüncü ve son dönem istiklâl mahkemeleri ise 1923 ile 1927 yılları arasında etkin oldu.
kurtuluş savaşı yıllarında görev yapan birinci dönem istiklâl mahkemeleri dışında daha sonraları da dönemlerine göre farklı vazifeler yürüten istiklâl mahkemeleri kurulmuştur. sonradan kurulan bu mahkemeler birer devrim mahkemesi niteliğindedir. uğur mumcu'ya göre bu kurumlar mahkeme değil, savaş ve ihtilal gibi özel durumlarda isyancı, bozguncu ve karşı devrimcilerin yargılandığı anti-demokratik "infaz kurulları"dır.
kaynak: vikipedi
ahh keşke tekrar olsa... demokrasi ve cumhuriyete karşı çıkan; sakalına şalvarına tükürdüğüm, çocuk tacizcisi, bombacı tipler bir asılsa keşke. çok mu şey istiyorum?
istiklâl mahkemesi, türk kurtuluş savaşı sırasında ayaklanma çıkaran ve yağmaya girişenleri, bozguncuları, orduya ait silah ve mühimmatı çalanları, casusları, asker kaçaklarını ve bağımsızlık hareketini engelleme amacıyla propaganda yapanları yargılamak için, çıkarılan özel bir kanunla ilk olarak 18 eylül 1920 tarihinde kurulan mahkemelerdir. ilk dönem istiklâl mahkemeleri, ankara'daki hariç olmak üzere 17 şubat 1921 tarihinde kapatıldı. ikinci dönem istiklâl mahkemeleri, çalışmalarına 30 temmuz 1921'de başladı ve 1923'ün ekim ayına dek faaliyetlerini sürdürdü. üçüncü ve son dönem istiklâl mahkemeleri ise 1923 ile 1927 yılları arasında etkin oldu.
kurtuluş savaşı yıllarında görev yapan birinci dönem istiklâl mahkemeleri dışında daha sonraları da dönemlerine göre farklı vazifeler yürüten istiklâl mahkemeleri kurulmuştur. sonradan kurulan bu mahkemeler birer devrim mahkemesi niteliğindedir. uğur mumcu'ya göre bu kurumlar mahkeme değil, savaş ve ihtilal gibi özel durumlarda isyancı, bozguncu ve karşı devrimcilerin yargılandığı anti-demokratik "infaz kurulları"dır.
kaynak: vikipedi
devamını gör...
türk rock tarihinin en sağlam parçası
yavuz çetin - yaşamak istemem
devamını gör...