geceye ingilizce bir söz bırak
          wealth is the slave of wise man, the master of a fool.
      
  devamını gör...
son 24 saat içinde sözlükte olanlar hakkında
          bu nedir arkadaş ya, alt tarafı bir sözlük, alt tarafı bir radyo yayını?
tam "bitti, tamam" diyoruz hooop biri yine başlatıyor. yazarı ayrı, yönetimi ayrı( olmayanları var, onlar ayrı bir kenarda dursun) ergen ergen laf etmeler, laf sokmalar. ya yazın geçin işte, sorunlarınız varsa da mesaj yolu ile mi olur, telefonla mı olur, yüzyüze mi olur aranızda halledin.
vallahi yetti artık, ortalığın yönetimini lucifer'e bıraksanız o bile bu troll haliyle(kusura bakmasın böyle dedim diye, kendi tercihidir) bile bu süreci daha iyi yönetir, sonuçlandırdı.
sonuç?
bıktık kardeşim sizin bu hallerinizden, yeter!
  tam "bitti, tamam" diyoruz hooop biri yine başlatıyor. yazarı ayrı, yönetimi ayrı( olmayanları var, onlar ayrı bir kenarda dursun) ergen ergen laf etmeler, laf sokmalar. ya yazın geçin işte, sorunlarınız varsa da mesaj yolu ile mi olur, telefonla mı olur, yüzyüze mi olur aranızda halledin.
vallahi yetti artık, ortalığın yönetimini lucifer'e bıraksanız o bile bu troll haliyle(kusura bakmasın böyle dedim diye, kendi tercihidir) bile bu süreci daha iyi yönetir, sonuçlandırdı.
sonuç?
bıktık kardeşim sizin bu hallerinizden, yeter!
devamını gör...
aç karnına alışveriş yapmak
          (bkz: kapitalizm bunu beğendi)
efendim kesinlikle yapılmaması gereken eylemdir. aç karına iken insanların daha fazla harcama yaptığı bazı çalışmalarda araştırılmış idi.*o nedenle gerçekten kendi topugunuza sıkıp, cebinizi yakarsınız .alışverişe giderken mutlaka liste ile çıkın, gereksiz harcamaları kısmaya çalışın. yoksa ipin ucu hep kaçar. *
  efendim kesinlikle yapılmaması gereken eylemdir. aç karına iken insanların daha fazla harcama yaptığı bazı çalışmalarda araştırılmış idi.*o nedenle gerçekten kendi topugunuza sıkıp, cebinizi yakarsınız .alışverişe giderken mutlaka liste ile çıkın, gereksiz harcamaları kısmaya çalışın. yoksa ipin ucu hep kaçar. *
devamını gör...
rus edebiyatı
          gerçekçi edebiyatın oluşumu rus edebiyatıyla başlamıştır. bununla birlikte edebiyatta özel bir psikoloji, felsefi, sosyo-politik sorunlar izlenmiştir. insan ruhunu en iyi anlatan yazar (bkz: dostoyevski)'yi
siyasi ve toplumsal sorunlara yönelik eleştirileri büyük bir övgüyle anlatan gogol'u, gerçekçi ve derin gözlemci anlatımıyla tolstoy'u kısacası içinde en büyük yazarları barındıran edebiyat olmuştur.eselerde psikolojik analizler çok başarılıdır ve bir çoğunda açlık,yokluk, toplumsal sorunlara değinilmiştir.
seviyoruz rus edebiyatını saf gerçeklik iyi geliyor insan ruhuna.
  siyasi ve toplumsal sorunlara yönelik eleştirileri büyük bir övgüyle anlatan gogol'u, gerçekçi ve derin gözlemci anlatımıyla tolstoy'u kısacası içinde en büyük yazarları barındıran edebiyat olmuştur.eselerde psikolojik analizler çok başarılıdır ve bir çoğunda açlık,yokluk, toplumsal sorunlara değinilmiştir.
seviyoruz rus edebiyatını saf gerçeklik iyi geliyor insan ruhuna.
devamını gör...
20 mart 2021 türkiye'nin istanbul sözleşmesi'nden ayrılması
          bu medeniyet aydınlığından kaçılarak, kara cahil yobazlığın  karanlığına doğru atılmış kocaman bir adımdır. 
mantıklı hiç bir izahı yoktur.
savunan yada mazeret uydurmaya kalkanların tamamı kadın düşmanı , aşağılık kompleksli zavallılardır.
emeği geçen , kaldırılmasına destek veren, sebep olan kim var ise allah cezasını versin.
  mantıklı hiç bir izahı yoktur.
savunan yada mazeret uydurmaya kalkanların tamamı kadın düşmanı , aşağılık kompleksli zavallılardır.
emeği geçen , kaldırılmasına destek veren, sebep olan kim var ise allah cezasını versin.
devamını gör...
takip listem
          ilk aldığım özellikti. 1500 karma puanım gittiydi de içim cız ettiydi. hey gidi günler heeeeeyyy.
      
  devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
          ay geldim oturdum, tekrar yapacağım uzun zaman sonra ilk defa.(dün bir öabt denemesi çözdüm.) 
kalp ağrısından duramıyorum sözlük. ağlayasım çığlık atasım geliyor. çok zor çok! beni ders çalışmak değil bu anksiyete çürütüyor.
geçen sene ara vermek için alarm kurup, çalıp ara başladığında ağlamaya başlar, diğer alarm çalınca susardım. yine mi öyle yapsam?
  kalp ağrısından duramıyorum sözlük. ağlayasım çığlık atasım geliyor. çok zor çok! beni ders çalışmak değil bu anksiyete çürütüyor.
geçen sene ara vermek için alarm kurup, çalıp ara başladığında ağlamaya başlar, diğer alarm çalınca susardım. yine mi öyle yapsam?
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
          yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme zira bu işin baharı var.
      
  devamını gör...
büyük yazarlardan küçük bilgiler
          ikinci konuğumuz leo tolstoy.
varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen tolstoy (dördüncü göbekten kuzeni aleksandr puşkin'di) öğretmenleri tarafından "öğrenmeye ne kabiliyeti, ne de hevesi olan biri" diye tanımlanan, umarsız bir öğrenciydi. vaktinin büyük çoğunluğunu kumar oynayarak ve cinsel yolla bulaşan hastalıkları kaparak geçirdi. tolstoy henüz yirmili yaşlarında birkaç önemli eser üretmiş, bir tür itirafa dayalı ve sonu açık otobiyografi olarak gördüğü kalın güncesinde hatalarını kataloglamıştı.
tolstoy ölümden çok korkar ve uykularından kan ter içerisinde kalkardı. kardeşi nicholas'ın 1860'daki vefatı tolstoy'a bir kez daha kendi ölümlüğünü hatırlattı. henüz otuzlu yaşlarında olan yazar, evlenip yerleşmek ve normal bir hayat sürdürmek için fazla yaşlı ve çirkin olduğuna kanaat getirmişti. bir doktor kızı olan alımlı sofia andreyevna ('sonya') behrs 1862'de onunla evlenmeye razı olunca hayrete düştü.
o dönemde tolstoy 13 çocuk sahibi oldu. ve şaheserleri "savaş ve barış" ile "anna karenina"yı yazdı. bu romanlar ona şöhret verdikçe aynı zamanda hayatının erdemli olmadığı yönündeki düşüncesini pekiştirmiş oldu. ruhsal bir bunalıma girdi ve sağlık sorunları kötüleşti. tolstoy'un "çelik gibi kaslara ama ayılıp bayılan bir kadının sinirlerine sahip olduğu" söylenirdi. romatizma, bağırsak yangısı, diş ağrısı, bayılma nöbetleri, ısıtma hastalığı, toplardamar yangısı ve tifo hastalıklar geçirdi.
kendini hristiyan anarşizmi hayatına adadı. tolstoy tüm sıkıntılarının gerçek nedenini bildiğine inanıyordu. "benim hastalığım sonya" demişti bir defasında. karısı sonya çocuk ordusu doğurup yetiştirdiği ve "savaş ve barışı" tam yedi defa elle temize çektiği halde, dalgınlığı giderek artan bu kutsal adama rahatsızlık vermekten öteye gidememişti.
sonya kocasının koyu hristiyan spiritüalizminden bunalmış, tolstoy'un çuvalla önüne genele para dağıtmaya başlamasıyla tepesi iyice atmıştı. bardağı taşıran son damla ise çertkov isimli bir beleşçinin, eli ayağı titreyen tolstoy'u tüm servetini kendine bırakmaya ikna etmesi oldu. sabrı iyice taşan sonya, kocasını opera dürbünüyle gözetlemeye başladı. yazar evliliği bitirmeyi önerdiğinde sonya onu intiharla tehdit etti. tolstoy en sonunda karısının gizlice günlüğüne baktığını öğrendi. artık canına tak etmişti. gecenin bir yarısı sessizce evden çıktı ve geride karısına kırk sekiz yıllık evliliklerine karşı bir teşekkür notu bıraktı. bu olayı "benim yaşımdaki insanların sıkça yaptıkları bir şeyi yapıyorum, son günlerimi tek başıma ve sukunet içinde geçirebilmek için dünyadan vazgeçiyorum." diyerekten özetledi.
ne yazık ki o son günler, dondurucu bir tren istasyonunda geçti ve yazar ateşler içinde ve soğuktan titriyerek yere devrildi. şuurunu kaybetmiş ve sakalı donmuş tolstoy 20 kasım 1910'da istasyon şefinin bürosunda yere yığılarak vefat etti.
*tolstoy, moğol savaşcının*soyundan geliyordu.
*tolstoy'un jüri üyelerinin birini ifadesi ile "medeniyetin tüm formlarına karşı dar görüşlü sardırganlığı" gerekçesiyle nobel ödülünü hiç kazanamadı. neyse ki tolstoy bu konuda yalnız değildi. henrik ıbsen ve emile zola da benzeri nedenlerle ödüle layık görülmemişti.
*otuz dört yaşındaki tolstoy düğün gecesinde on sekiz yaşındaki yeni gelini, dişi hizmetkarlar da dahil diğer kadınlarla olan cinsel maceralarını ayrıntısıyla anlattığı günceyi okumaya zorladı. besbelli yazarın açıklık ve dürüstlük anlayışı buydu ama sonya'ya göre bu bilgiler gereğinden fazlaydı. sonya ertesi gün kendi güncesine böylesi bir 'iğrençliğe' maruz kalmaktan dolayı duyduğu tiksintiği yazdı.
*tolstoy'un dine dönmesi ve kırdığı insanlardan (uzun bir liste) özür dilemiştir.
*tolstoy ilk kütl yazarlardan biriydi.(kült-tapınma, tapma )
*tolstoy'un sanıldığının aksine "ölüm gölgeli vadide bile iki artı iki altı etmez." sözü son kurduğu cümle değildi. tolstoy'un gerçek son sözleri daha etkileyici olmasa da daha şifreliydi "peki ama ya köylüler...köylüler nasıl ölür?"
*tolstoy tüm spiritüelliğine karşın son derece soğuk biri olabiliyordu. öz kardeşi dmitri'yi yatağında ölüme terk etmiş hatta ahlaksız bir yaşam sürerek tanrı'ya sırt çevirdiği için gidip ona bakmayı reddetmişti. sonraları şunu yazdı: "doğrusu onun ölümüyle ilgili beni en çok rahatsız eden şey sarayda davetli olduğum bir gösteriye gitmemi engellemiş olmasıydı."
kaynak: "büyük yazarların gizli hayatları" kitabı.
  varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen tolstoy (dördüncü göbekten kuzeni aleksandr puşkin'di) öğretmenleri tarafından "öğrenmeye ne kabiliyeti, ne de hevesi olan biri" diye tanımlanan, umarsız bir öğrenciydi. vaktinin büyük çoğunluğunu kumar oynayarak ve cinsel yolla bulaşan hastalıkları kaparak geçirdi. tolstoy henüz yirmili yaşlarında birkaç önemli eser üretmiş, bir tür itirafa dayalı ve sonu açık otobiyografi olarak gördüğü kalın güncesinde hatalarını kataloglamıştı.
tolstoy ölümden çok korkar ve uykularından kan ter içerisinde kalkardı. kardeşi nicholas'ın 1860'daki vefatı tolstoy'a bir kez daha kendi ölümlüğünü hatırlattı. henüz otuzlu yaşlarında olan yazar, evlenip yerleşmek ve normal bir hayat sürdürmek için fazla yaşlı ve çirkin olduğuna kanaat getirmişti. bir doktor kızı olan alımlı sofia andreyevna ('sonya') behrs 1862'de onunla evlenmeye razı olunca hayrete düştü.
o dönemde tolstoy 13 çocuk sahibi oldu. ve şaheserleri "savaş ve barış" ile "anna karenina"yı yazdı. bu romanlar ona şöhret verdikçe aynı zamanda hayatının erdemli olmadığı yönündeki düşüncesini pekiştirmiş oldu. ruhsal bir bunalıma girdi ve sağlık sorunları kötüleşti. tolstoy'un "çelik gibi kaslara ama ayılıp bayılan bir kadının sinirlerine sahip olduğu" söylenirdi. romatizma, bağırsak yangısı, diş ağrısı, bayılma nöbetleri, ısıtma hastalığı, toplardamar yangısı ve tifo hastalıklar geçirdi.
kendini hristiyan anarşizmi hayatına adadı. tolstoy tüm sıkıntılarının gerçek nedenini bildiğine inanıyordu. "benim hastalığım sonya" demişti bir defasında. karısı sonya çocuk ordusu doğurup yetiştirdiği ve "savaş ve barışı" tam yedi defa elle temize çektiği halde, dalgınlığı giderek artan bu kutsal adama rahatsızlık vermekten öteye gidememişti.
sonya kocasının koyu hristiyan spiritüalizminden bunalmış, tolstoy'un çuvalla önüne genele para dağıtmaya başlamasıyla tepesi iyice atmıştı. bardağı taşıran son damla ise çertkov isimli bir beleşçinin, eli ayağı titreyen tolstoy'u tüm servetini kendine bırakmaya ikna etmesi oldu. sabrı iyice taşan sonya, kocasını opera dürbünüyle gözetlemeye başladı. yazar evliliği bitirmeyi önerdiğinde sonya onu intiharla tehdit etti. tolstoy en sonunda karısının gizlice günlüğüne baktığını öğrendi. artık canına tak etmişti. gecenin bir yarısı sessizce evden çıktı ve geride karısına kırk sekiz yıllık evliliklerine karşı bir teşekkür notu bıraktı. bu olayı "benim yaşımdaki insanların sıkça yaptıkları bir şeyi yapıyorum, son günlerimi tek başıma ve sukunet içinde geçirebilmek için dünyadan vazgeçiyorum." diyerekten özetledi.
ne yazık ki o son günler, dondurucu bir tren istasyonunda geçti ve yazar ateşler içinde ve soğuktan titriyerek yere devrildi. şuurunu kaybetmiş ve sakalı donmuş tolstoy 20 kasım 1910'da istasyon şefinin bürosunda yere yığılarak vefat etti.
*tolstoy, moğol savaşcının*soyundan geliyordu.
*tolstoy'un jüri üyelerinin birini ifadesi ile "medeniyetin tüm formlarına karşı dar görüşlü sardırganlığı" gerekçesiyle nobel ödülünü hiç kazanamadı. neyse ki tolstoy bu konuda yalnız değildi. henrik ıbsen ve emile zola da benzeri nedenlerle ödüle layık görülmemişti.
*otuz dört yaşındaki tolstoy düğün gecesinde on sekiz yaşındaki yeni gelini, dişi hizmetkarlar da dahil diğer kadınlarla olan cinsel maceralarını ayrıntısıyla anlattığı günceyi okumaya zorladı. besbelli yazarın açıklık ve dürüstlük anlayışı buydu ama sonya'ya göre bu bilgiler gereğinden fazlaydı. sonya ertesi gün kendi güncesine böylesi bir 'iğrençliğe' maruz kalmaktan dolayı duyduğu tiksintiği yazdı.
*tolstoy'un dine dönmesi ve kırdığı insanlardan (uzun bir liste) özür dilemiştir.
*tolstoy ilk kütl yazarlardan biriydi.(kült-tapınma, tapma )
*tolstoy'un sanıldığının aksine "ölüm gölgeli vadide bile iki artı iki altı etmez." sözü son kurduğu cümle değildi. tolstoy'un gerçek son sözleri daha etkileyici olmasa da daha şifreliydi "peki ama ya köylüler...köylüler nasıl ölür?"
*tolstoy tüm spiritüelliğine karşın son derece soğuk biri olabiliyordu. öz kardeşi dmitri'yi yatağında ölüme terk etmiş hatta ahlaksız bir yaşam sürerek tanrı'ya sırt çevirdiği için gidip ona bakmayı reddetmişti. sonraları şunu yazdı: "doğrusu onun ölümüyle ilgili beni en çok rahatsız eden şey sarayda davetli olduğum bir gösteriye gitmemi engellemiş olmasıydı."
kaynak: "büyük yazarların gizli hayatları" kitabı.
devamını gör...
mahlasınla ilgili bir görsel bırak
devamını gör...
hayal panosu
          ingilizce 'vision board' diye geçiyor. kısaca bize hayallerimizi çağrıştıran görsellerden oluşturduğumuz bir pano.
elde etmek istediğimiz şey her ne ise, bize onu çağrıştıracak fotoğrafları topluyoruz ilk etapta. ben genelde bu adım için pinterest ve we heart it kullanıyorum ve bu inanılmaz keyif verici bir süreç. burada kesinlikle önem vermemiz gereken bir şey var ki o da hayallerimiz konusunda spesifik olmak. eğer araba istiyorsan herhangi güzel bir arabanın fotoğrafı değil de istediğin arabanın modeline ve rengine kadar ayrıntılı bir fotoğraf bulup eklemen çok güzel olacaktır çünkü istediklerimiz konusunda ne kadar spesifik olursak o kadar net bir şekilde karşılık gelir. ya da bu sene seyahat etmek istiyorsan öylesine beğendiğin bir manzarayı koymak yerine gitmek istediğin belirli bir yerin fotoğrafını ekleyebilirsin. diyelim ki yılbaşında new york'ta olmak istiyorum. ( bu arada ben istediğim şeyler için 'istiyorum' ifadesini kullanmaktan hep kaçınırım. 'istiyorum' veya 'gideceğim' gibi gerçekleşmemiş bir ifade kullandığımızda hep istemeye devam edecekmişiz gibi bir enerji verdiğimize inanıyorum. o yüzden hedeflerimi yazdığım defterime mutlaka ama mutlaka 'new york'a gittim' şeklinde yazarım.bir nevi bilinçaltımıza ufak bir numara yapıyoruz gibi düşünebiliriz. hatta bazen bunu ileri taşıyıp 'bu yıl küçüklükten beri hayallerimin şehri olan new york'a gittim ve tahmin ettiğimden çok daha güzeldi.' tarzı şeyler ekliyorum.) daha sonra beğendiğim ve kendimi orada hayal edebileceğim bir new york fotoğrafı buluyorum, hatta bazen o fotoğrafın apaçık bir şekilde neresi olduğunu bilsem bile altına kendim new york yazıyorum ki etkisi daha da artsın. ve bu şekilde panomuzu hayallerimizin fotoğraflarıyla dilediğimiz gibi doldurmaya başlıyoruz. tabii ki nasıl istiyorsak süsleyebilir ve bizi motive eden sözleri de ekleyebiliriz ki ben bolca ekliyorum.
burada başka bir önemli konu ise panoyu hazırlayıp bir köşeye atmamak tabii ki. bunun için bir karton ya da defter yerine mantar ya da telli pano kullanıp duvara asabiliriz. benim hayal panom yatağımdan bakarken bile direkt olarak karşımda görebileceğim bir yerde ve bu sayede hem yatmadan gördüğüm son şey hem de gözümü açtığımda gördüğüm ilk şey hedeflerim oluyor. bu bile motive ediyor bizi zaten. günü amaçsız bir şekilde geçirmemizin hatta amaçsız biri gibi hissetmemizin önünde çok güçlü bir kalkan hayal panosu, çünkü ben hedefleri olan biriyim ve sabah kalktığımda bile ilk düşündüğüm şey onlar olacak. detaylı bir şekilde düşünmeyi de çok seviyorum bu arada, ki böyle de yapmalıyız. o istediğim arabanın kapısını açtığımı, arabayı çalıştırıp onu sürdüğümü, arkadaşlarımı onunla almaya gittiğimi ve daha birçok şeyi o panoyu her gördükçe gözlerimi kapatıp düşünüyorum.
ben bu seneki hayal panomun bir kısmını oluşturdum ve sene sonunda buraya gelip gerçekleşen hayallerimi paylaşmak için tekrar düzenleyeceğim burayı. bu yazı uzun oldu farkındayım ama eğer sonuna kadar okuyup kendi hayallerinin panosunu oluşturacak biri olursa yıl sonunda hayatımızda nelerin değiştiğini konuşmayı o kadar çok isterim ki. konuşmasak bile umarım kendi hayal panosunu yapmak isteyen birileri olur zamanla.
  elde etmek istediğimiz şey her ne ise, bize onu çağrıştıracak fotoğrafları topluyoruz ilk etapta. ben genelde bu adım için pinterest ve we heart it kullanıyorum ve bu inanılmaz keyif verici bir süreç. burada kesinlikle önem vermemiz gereken bir şey var ki o da hayallerimiz konusunda spesifik olmak. eğer araba istiyorsan herhangi güzel bir arabanın fotoğrafı değil de istediğin arabanın modeline ve rengine kadar ayrıntılı bir fotoğraf bulup eklemen çok güzel olacaktır çünkü istediklerimiz konusunda ne kadar spesifik olursak o kadar net bir şekilde karşılık gelir. ya da bu sene seyahat etmek istiyorsan öylesine beğendiğin bir manzarayı koymak yerine gitmek istediğin belirli bir yerin fotoğrafını ekleyebilirsin. diyelim ki yılbaşında new york'ta olmak istiyorum. ( bu arada ben istediğim şeyler için 'istiyorum' ifadesini kullanmaktan hep kaçınırım. 'istiyorum' veya 'gideceğim' gibi gerçekleşmemiş bir ifade kullandığımızda hep istemeye devam edecekmişiz gibi bir enerji verdiğimize inanıyorum. o yüzden hedeflerimi yazdığım defterime mutlaka ama mutlaka 'new york'a gittim' şeklinde yazarım.bir nevi bilinçaltımıza ufak bir numara yapıyoruz gibi düşünebiliriz. hatta bazen bunu ileri taşıyıp 'bu yıl küçüklükten beri hayallerimin şehri olan new york'a gittim ve tahmin ettiğimden çok daha güzeldi.' tarzı şeyler ekliyorum.) daha sonra beğendiğim ve kendimi orada hayal edebileceğim bir new york fotoğrafı buluyorum, hatta bazen o fotoğrafın apaçık bir şekilde neresi olduğunu bilsem bile altına kendim new york yazıyorum ki etkisi daha da artsın. ve bu şekilde panomuzu hayallerimizin fotoğraflarıyla dilediğimiz gibi doldurmaya başlıyoruz. tabii ki nasıl istiyorsak süsleyebilir ve bizi motive eden sözleri de ekleyebiliriz ki ben bolca ekliyorum.
burada başka bir önemli konu ise panoyu hazırlayıp bir köşeye atmamak tabii ki. bunun için bir karton ya da defter yerine mantar ya da telli pano kullanıp duvara asabiliriz. benim hayal panom yatağımdan bakarken bile direkt olarak karşımda görebileceğim bir yerde ve bu sayede hem yatmadan gördüğüm son şey hem de gözümü açtığımda gördüğüm ilk şey hedeflerim oluyor. bu bile motive ediyor bizi zaten. günü amaçsız bir şekilde geçirmemizin hatta amaçsız biri gibi hissetmemizin önünde çok güçlü bir kalkan hayal panosu, çünkü ben hedefleri olan biriyim ve sabah kalktığımda bile ilk düşündüğüm şey onlar olacak. detaylı bir şekilde düşünmeyi de çok seviyorum bu arada, ki böyle de yapmalıyız. o istediğim arabanın kapısını açtığımı, arabayı çalıştırıp onu sürdüğümü, arkadaşlarımı onunla almaya gittiğimi ve daha birçok şeyi o panoyu her gördükçe gözlerimi kapatıp düşünüyorum.
ben bu seneki hayal panomun bir kısmını oluşturdum ve sene sonunda buraya gelip gerçekleşen hayallerimi paylaşmak için tekrar düzenleyeceğim burayı. bu yazı uzun oldu farkındayım ama eğer sonuna kadar okuyup kendi hayallerinin panosunu oluşturacak biri olursa yıl sonunda hayatımızda nelerin değiştiğini konuşmayı o kadar çok isterim ki. konuşmasak bile umarım kendi hayal panosunu yapmak isteyen birileri olur zamanla.
devamını gör...
normal sözlük hikaye özelliği
          sabah benimde aklıma gelen durumdur. hatta bunu benjamin reise söyleyecektim, sonra yok ya saçma olur diye düşünüp vazgeçtim.
      
  devamını gör...
sözelci biriyle ciddi ciddi konuşmak
          sözelciler cümle kurup, sürükleyici bir anlatıma sahip insanlardır. sayısalcılarla konuşmaktan daha keyif verir.
      
  devamını gör...
salep
          şu anda minik yudumlarla öldürmekte olduğum şahane sıcak içecek. kadıköy'de benzin ve taşra kabare'nin bulunduğu sokakta ufak bir yerde içtiğim salep gibisini bulamadım daha. olsun böyle de güzel...
      
  devamını gör...
avrupa yatırım bankası
          avrupa birliği'nin finans kurumudur. ab'nin ekonomik hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olmak amacıyla yatırımları finanse eden kurumdur.
1958’de roma antlaşmasıyla kurulan ve kazanç amacı taşımayan bu kurum, kredi vermek suretiyle bazı alanlardaki ortak projeleri finanse etmektedir.
  1958’de roma antlaşmasıyla kurulan ve kazanç amacı taşımayan bu kurum, kredi vermek suretiyle bazı alanlardaki ortak projeleri finanse etmektedir.
devamını gör...
yazarların hayattaki en büyük yanılgısı
          büyümek iyi bir şey sanırdım. tanrı yanımızda olacak sanırdım. meğer o bizim ona yüklediğimiz anlam kadarmış.
      
  devamını gör...







