eskiden sadece mektuplarla sevmis birinin hikayesini dinlemistim. vay be diyip yutkunmustum. karşılaşcakları gün kız onu denemiş yaslı bir kadını gondermis. adam kadının kalbini kırmadığı icin kız kendini gostermeye karar vermis. bu nasıl bir denemedir. kız dişli çıktı. adamsa tam bir beyfendi. diceğim o ki görmeden de sevenler olmustur. bize de göz göre göre sevememek nasipmiş.
devamını gör...

çocukları tuna, mete ve name doğduktan sonra; çocuklara ve çocukların yapabileceği aktivitelerin azlığını fark etmiş ve onlarla yaptığı etkinlikleri oyuncu anne adıyla açtığı kişisel facebook hesabında paylaşarak genellikle çocuklu aileler tarafından tanınmaya başlanan kadın yazarımız. o zamanlar nejat çarkacı ile evli olduğu için şermin çarkacı olarak bilindi. boşandıktan sonra kendi soyadı ile şermin yaşar olarak paylaşımlarına devam etti. kısa bir araştırma ile kendisinin şu an revaçta olan instamom sayfaların oluşmasında en çok etkisi olan kişi olduğunu görebilirsiniz. fakat maalesef abartmayı sevdiğimiz için çok temiz bir niyetle çıkılan bu yolda kendisini örnek alan* diğer instamomlar çocuklarını sermaye olarak görüp, yaptıkları reklamlarla çocuk üzerinden para kazanmaktadırlar**.
yazdığı başlarım şimdi anneliğe ve ev yapımı sihirli değnek kitapları ile çocuk sahibi olmaya ve çocuklara dair kendi deneyimlerini esprili bir dille anlatmıştır.
çıkardığı oyun takvimi 2016-her güne bir oyun adlı takvim ile çocuklarla oynanabilecek en az 365 tane oyunu tanıtmıştır. devam eden yıllarda da bu takvim yenilenerek çıkmış. pandemi döneminin başında da çocuklar evde aileleri ile vakitlerini daha kaliteli geçirebilsinler diye elma yayınevi ile beraber oyun takvimini ücretsiz olarak pdf şeklinde ((link: https://www.elmayayinevi.com/indir/oyuntakvimi.pdf::bir tık uzağınızda)) paylaştılar.
cingo, abartma tozu, dedemin bakkalı yazdığı çocuk kitaplarından benim favorim olanlar.
gelirken ekmek al, tarihi hoşça kal lokantası, göçüp gidenler koleksiyoncusu ve ismini yazmadığım diğer kitapları ise öykü severlerin hoşlanacağı düşündüğüm kitaplarıdır.
artık çocuklarıyla yaptıkları etkinlikleri değil de daha çok hayata dair güzel tespitler yazdığı instagram sayfası ise bir tık uzağınızda.
youtube'da kelimenin ardı adlı seride bir tık uzağınızda günlük hayatta kullandığımız bazı kelimelerin kökenlerini, etimolojik yapılarını yalın ve güzel bir dille anlatmıştır.
ayrıca; çok uzun süredir çok severek takip ettiğim bu güzel insan, bana insanın sevince ve sevilince ne kadar da güzelleştiğini, evlendikten sadece 3 ay sonra vefat eden eşi nedim arda beyefendi ile yaşadığı aşk ile göstermiştir. insanlara göstermek, okutmak, hayatın ne kadar kısa olduğuna dair kanıt olarak sunmak istediğim çok fazla paylaşımı var ama ben buraya 2 tanesini eklemek istiyorum, varan1 varan2. buraya kadar okuyan güzel insanlar; unutmayın, hayat kısa, kuşlar uçuyor.
devamını gör...

sinsi gibi dil öğrenip, ders falan çalışan tiptir. bu ne hırs aslanım tamam dünyayı sen kurtaracaksın.
devamını gör...

insanlara güvenmemek.
devamını gör...

"belki de dünya, başka bir gezegenin cehennemidir."

cesur yeni dünya, aldous huxley
devamını gör...

bir şeyi kabul edip etmemek de seçim olduğundan, ağzına burnuna mantık hatası barındıran gereksiz başlık.

olayı bütün boyutlarıyla birlikte değerlendirip baskı ve zorlama içeren kültürel ıvır zıvırları hariç tuttuğunuzda, normal koşullarda iki taraf da birbirini seçmektedir.
devamını gör...

yünü veya pamuğu tokmak gibi araçla kabartmayı meslek edinmiş kişi.
devamını gör...

bir fransız, bir alman ve bir türk müzede ‘adem ve havva cennet bahçesinde’ tablosuna bakıyorlarmış.

alman: “bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? adem ile havva mutlaka alman olmalı” demiş.

fransız, alman’a karşı çıkmış: “havva ne kadar güzel, adem ne kadar yakışıklı. bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz fransız olmalılar.”

türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:

“bunlar kesin türk’tür. üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok, ama hâlâ kendilerini cennette sanıyorlar.”
devamını gör...

yine kafa sözlük ve yine güzel bir düşünce. emeği geçenlere kocaman teşekkürler. içinde bulunmaktan mutluluk duyacağım bir proje.
devamını gör...

üzülerek söylüyoruz: teknik bir aksaklıktan dolayı bugünkü yayın ilerleyen bir tarihte gerçekleşecektir. bu hafta, geçen haftaki yayının tekrarıyla sizlerle beraber olacağız...

geçen haftaki yayınla alakalı bilgiye buralardan ulaşabilirsiniz: 20 şubat 2021 agora meyhanesi radyo yayını ve #467274
devamını gör...

herkeste olamayacak rozettir. çok istiyorsanız karma puan kasabilirsiniz.

yalnız 100 karma puanla kaçırdığım bir rozet var. biraz beğeni atarsanız daha iyisini almayı düşünüyorum. el ele omuz omuza herkesi rozet sahibi yapalım sıradan.
devamını gör...

işin şamatası gevezeliği bir kenara benim de ufak bir şeyler söylemek istediğim ve bir öneride bulunmak istediğim özellik. muhtemelen dikkate alıp da kimse bu kadar uzun tanımı okumayacaktır ama çift taraflı ateş edeceğim o yüzden alınmaca gücenmece olmamasını diliyorum. iki tarafa da sallayıp sonra ikisini de savunmak kadar kötü bir şey yok, her an her yerden kafama linç gelebilir.* iyi ki sözlükte zahmet edip uzun tanım okuyan 2 kişi falan var.

burada yazan yazarların bir kısmı ilk defa sözlük benzeri bir platformda yazıyor bir kısmı ise çeşitli sözlüklerde yıllarca dirsek çürütmüş insanlar ama bu tarz platformların düzenli bir aktif üye sayısı ile ayakta kalabileceğini anlamak için daha önce sözlüklerde yazmaya gerek olacağını düşünmüyorum. yalnızca 'sözlük yazarlarının en sevdiği ders' temalı başlıklar ile bu tarz bir kemik yazar kitlesi oluşmaz, ha oluşur ama o platform artık sözlük değil forum olur. bilgi ve edebiyat başlıklarına çok yoğun bir ilgi olmadığı aşikar ki bu gayet anlaşılabilir çünkü forumsal başlıklara en düz insanın bile yazabileceği bir şey varken bu tarz konular özel bir ilgi gerektirir çoğu zaman bundan ötürü genelde çok azı 10 tanımdan yukarısını görüyor ve bu tarz başlıklara emek veren yazarlar da bir noktadan sonra verdikleri emeklerin boşa gittiğini düşünmeye başlıyor. sözlük git gide bu yazarları kaybetmeye başladığında da bu bizi en başta söylediğim meseleye götürüyor aslında; forumsal başlıklar ile dolmaya başlayan ve artık sözlük olmaktan çıkmış bir platform.

bu yönetimin basitçe az ilgi gören bilgi ve edebiyat başlıklarında dirsek çürüten yazarlara 'seni görüyoruz, yazdıkların kıymetli' deme şekli bana kalırsa ki doğruluğu yanlışlığı tamamen tartışmaya açık. hızla büyüyen bir platformu dengelemek zorundalar ve bunu da forumsal ve bilgi içerikli tanımları dengede tutarak yapmaları gerekiyor. eğer bu tarz ödül sistemleri olmaz ise çok çabuk bu denge bozulup yerini tamamen forumsal içeriklere bırakabilir ki bu da o yazmayı çok sevdiğinizi söylediğiniz platformun pek çok benzeri gibi çöpe dönüşmesine sebep olur. hani artık tamamen çöplüğe dönüştüğünü düşündüğünüz için kaçıp buraya sığındığınız sözlükler gibi.

dengeli bir biçimde kemik yazar kitlesi elde etmek kolay bir iş değil. pek çoğumuz ekşi'de yıllarca yazar olma hayali ile uzun süre çaylak olarak kaldık, henüz yazar olamamış olanlar da vardır mutlaka. ekşi basitçe yazar olabilmeyi ödül olarak sunuyordu, orada bir ses olabilmen için yıllarca beklemek zorunda kalabiliyordun. bu kadar istikrarlı bir biçimde yazdığın bir platformdan çat diye çıkıp gitmezsin çünkü o noktaya gelene kadar emek vermişsindir. burada yazar olmak için yıllarca beklemek zorunda olmama durumu var, orada verdiğin emeğin çok azını verip bir günde de yazar olabiliyorsun o zaman sıkılıp bunaldığında ne tutacak ki seni burada? bunu tek kişi üzerinden düşünmemek lazım, onlarca bu şekilde davranacak olan yazar var. belki iki ay sonra değil ama iki yıl sonra burayı pek çok sözlük gibi hayalet kasabaya dönüştürebilecek bir durum bu. edebiyat/ bilgi içerikli tanım girip yazdıklarının okunmadığını/az okunduğunu düşünen bir yazarı ekşi'de bulunan bu yıllarca emek verdim mantığı ile burada tutmak mümkün değil. günün sonunda yine dediğim yere çıkıyor, yavaş yavaş forumsal olan ve giderek hayalet kasabaya dönen sözlük...

o yüzden bu tarz ödül sistemleri teşvik edici ve dengeli bir kemik kitle oluşturup kafa sözlük'ün devamlılığını sağlamak için en azından bir süre gerekli. bu denge politikası hem insanların gerçek anlamda burayı bir sözlük gibi kullanabileceği hem de kafalarını dağıtıp eğlenebilecekleri bir platforma dönüştürür, bunun için bir kaç teşvik edici hamlede bulunmanın yanlış bir tarafı bence yok.

iğneyi batırdığımıza göre gelelim çuvaldıza.

ilk olarak bu resmen moderatörleri harap edecek bir iş yoğunluğuna sebep oluyor. bu en başından atılması gereken bir adımdı, binlerce tanım girildikten sonra değil. bu hem sözlük içinde aksamalara neden olacak bir durum -gerçi muhtemelen ona bir çare bulmuşsunuzdur- hem de iş gücünüz kısa vadede yeterli değil. ayrı bir ekip kurulmuş olsa bile yazarların madalya talep edebilecekleri bir sistem olmadığı için tamamen gönüllülük esasına dayalı bir madalya dağıtımı oluyor. en azından tanımların altına tıkladığımız zaman sil, düzenle gibi seçeneklerin yanına madalya talebi gibi bir seçenek eklenirse hem insanlar tek tek tanımlarını bir başlıkta toplamaya çalışmazlar hem de bu iş için çalışan ekip daha az yorulmuş olur. belirli bir sistem üzerine düşen talepleri inceleyip hızlıca geri dönüş sağlayabilirler en azından tek tek alt alta dizilmiş karışmaya müsait tanımlara tıklamak ve uğraşmaktan daha kolay olacaktır.

bu madalya sistemi kalıcı bir duruma gelirse eğer bu iş yüküne sahip olan ekibi ne kadar süre gönüllülük esası ile tutabileceğiniz sorusu da var. günde en kötü 4000 tanım girilen bir sözlükte eski tanımları da dahil edersek epey uzun süreli bir yoğunluk oluşacaktır bu konuda ve elinizdeki ekibi gönüllü şartlar altında mısırlı köleler gibi gece gündüz çalıştırma gibi bir planınız yoksa daha fazla iş gücüne ihtiyacınız var demektir. entryleri otomatik bir şekilde tanımlayarak madalya verebilen bir sistem oluşturmazsanız elbette ama ona da şu şartlar altında güç yeteceğini düşünmüyorum çünkü çok pahalıya patlar muhtemelen. ya da bilmiyorum belki de o kadar masraflı değildir tamamen tahmini konuşuyorum şu an. o yüzden en azından bu gönüllü madalya talebi işlerini daha basit ve hızlıca yapılabilecek bir sisteme oturtmanız daha sağlıklı olacaktır.

bir diğer husus insanların sırf çok sevdikleri rozetler için sanki bir görevmiş gibi tanım girmeye başlayacakları durumlar oluşacak. hadi ben zaten bir dakikada bile 150 kelime konuşabilecek potansiyelde bir çenesizim, bu sistem gelmeden de zaten manas destanı tadında tanımlar giriyordum ama kısa ve öz anlatılabilecek şeyleri uzatarak anlatmak zorunda hissedecek onlarca yazar belki de aslında 20 kelime ile anlatılabilecek şeyleri mecburi olarak dolandırarak anlatıp okuyanı yoran yarısı boş tanımlar yazacaklar. bu hem yazarlar için hem okuyanlar için hem de sözlük için sıkıntılı bir durum. 10 kişiden 5 tanesi rozet meselesini umursamaz ama kalan 5 tanesi umursar. bunu 5000 tane yazara uyarlamak da çok fazla bilgi kirliliği demek. kaliteli ve dengeli bir platform oluşturmak için riskli bir yöntem. zaten puan sıralaması yarışı varken ve çok göze batmadan sürerken neden madalya alan yazarlara karma puanı imtiyazı tanımak yerine madalya olayını da puan sıralaması gibi bir yarışa dökmediniz ki sadece? hem sözlükte sürekli lafı edilen kankacılık meselesi yüzünden sürekli birinci gelen yazarların olmadığı bir sistem olurdu bu. zaten 150 kelime yazmaya bile yorucu diye bakan bir kitle de bu yarışa dahil olmayı çok tercih etmezdi. böylece en azından karma puanı imtiyazı ile 1000 tane bilgi ve edebiyat içerikli tanım giren yazar tutabiliyorsanız en kötü bahsettiğim şekilde 700 tane tutmuş olurdunuz ama bu dengeyi bozacak kadar büyük bir fark yaratmazdı.

puan yarışında ödül sözlükte kazanılan bir şey değildi, yanlış bilmiyor isem hediye çeki gibi bir ödül alınıyordu ama şimdi madalya olayında insanlar sözlükte kazanabilecekleri bir şey gördükleri için bunu hem suistimal edecekler hem de bu tarz tanımlar girmek yerine kafa dağıtmaya gelen insanlar haksızlık olduğunu düşünmeye başlayacak. çünkü açıkça bir insana sen düşüncelerini yazıyorsun ama senin yazdıkların kıymetsiz, bak bu bilgi falan veriyor o yüzden o daha çok hak etti karma puanını demek gibi bir şey. insanlara çıkıp düşünceleriniz değersiz anlamına gelebilecek bir şey derseniz elbette kalkıp bu durumu eleştirirler. eğlenmeye ve kafa dağıtmaya geldikleri bir platformda sırf bunu yapıyorlar diye diğerlerinden aşağıda görülmeyi kimse istemez. 20 karma puanı çok bir şey olmayabilir ama burada mesele açıkça fikirlerini istemeyerek de olsa değersizleştirmektir. bunu görebilmek çok zor değil ama görüldüğü halde bu risk alındıysa bir şey diyemem.

yani işin özü; bir takım düzeltmeler ile sözlük için oldukça faydalı olabilecek bir özellik belli başlı aksaklıklar nedeni ile yarardan çok zarara dönüşüyor. bazen bir tane insanla bile baş etmek yeterince zor iken 5000 hadi çaylakları da sayalım en kötü 12.000 insan ile baş etmeye çalışmak zahmetli bir iş. herkesi aynı anda memnun etmek de mümkün olamaz zaten. yine de en başından yönetim ve yazarlar arasına sınır koymadan samimi bir iş yapmak için bir adım attınız - ki kendi adıma bunu gerçekten kıymetli buluyorum- ve bu gibi durumlarda da bu kararın zorluklarını çeken sizlersiniz. yazarlar için her ne kadar samimi ve olumlu olsa bile bu karar yönetimi sürekli zora sokacak bir durum. bu yüzden insanlar buranın sanal bir platform olduğunu ve ayakta kalmak için belirli şartlara ihtiyaç duyduğunu göremiyor ve siz de bir araya getirmeye çalıştığınız bir topluluğu bir arada tutmakta zorluk yaşıyorsunuz. eğer bu bir denge politikası ise her iki tarafın da fayda sağlaması gerek. yönetim bizimle ilgileniyor, samimi bir ortam burası diye gelen insanların -ki kendilerini önemli ve kıymetli hissettikleri için geliyorlar- bir kısmını sizin emekleriniz de kıymetli ama şu arkadaşlar kadar da değil şimdi diye ötekileştirirseniz o insanlardan tepki görünce şaşırmamanız gerekir. niyetinizin kötü olduğunu hiç ama hiç düşünmüyorum sadece aslında o çok göze batmayacak 20 karma puanın insanlar için nasıl onur meselesine dönüşebileceğini ve bu sözlüğü üzerine kurduğunuz samimiyet fikrini nasıl zedeleyebileceğini anlatmaya çalışıyorum.

ah be gandalf, kafanda kurmuşsun kızım sen. keyifli sözlükler, beşinci günün şafağında film izleyip ağzıma spagetti tıkıyor olacağım beni doğuda aramayın.

edit: bu tanım kişisel çıkar gözeterek değil yazmayı sevdiğim bir platformun çıkarlarını gözeterek girilmiştir yoksa bana göre hava hoş, ellerimi ovuşturup yeni alacağım rozetlerin hayalini kurabilirim köşede.* şarabımızı yudumlarken madalyasız köylülere üstten üstten bakıp burjuva triplerine de girer miyiz be sözlük? hiç mi olmaz? peki. yani şimdi hiç mi olm... tamam o zaman. şarap yoksa vişne suyu neyim içerdik. o da olmaz... peki. oldu o zaman bana müsade, kaçtım ben.
devamını gör...

john c. maxwell tarafından yazılan, tam adı "sometimes you win--sometimes you learn: life's greatest lessons are gained from our losses" (bazen kazanırsınız - bazen öğrenirsiniz: hayatın en büyük dersleri kayıplarımızdan elde edilir) olan, center street; reprint edition (isbn: 978-1599953700), 2015.

bu kitapta john maxwell, bir kaybı kazanca dönüştürmek için doğru araçlara sahip olduğunuzda, ister profesyonel ister kişisel olsun, herhangi bir gerilemenin ileriye doğru bir adıma dönüştürülebileceğine dair inancını açıklar. yaklaşık elli yıllık liderlik deneyiminden yola çıkan dr. maxwell, problemler, başarısızlıklar ve kayıplar karşısında başarılı olan öğrencilerin dna'sını oluşturan on bir unsuru inceleyerek kazanmak için bir yol haritası sunar. "zor zamanlarda öğrenmek kolay değildir, bir şeyler ters gittiğinde doğru şeyi yapmak disiplin gerektirir. john maxwell'in sık sık belirttiği gibi, deneyim en iyi öğretmen değil, değerlendirilen deneyimdir" der.

yazar hakkında: 5 milyondan fazla kitap satan 1 numaralı new york times en çok satan yazarı, koçu ve konuşmacısı john c. maxwell, american management association® tarafından iş dünyasında 1 numaralı lider ve dünyanın en etkili liderlik uzmanı oldu. 2014'te business insider and inc. dergisi. örgütleri - the john maxwell company, the john maxwell team ve equıp - dünya çapında 5 milyondan fazla lider yetiştirdi. maxwell, fortune 500 şirketleriyle, ulusların başkanlarıyla ve birçok üst düzey dünya iş liderine danışmanlık yapıyor.

*
devamını gör...

iskanı alınmış mı diye araştırılmalı. sonra sorun olabilir.
devamını gör...

cemal safi-git
candan erçetin-git
devamını gör...

ilk olarak #406115 no'lu tanımıyla tanıdığım* ve hemen diğer tanımlarına da bakmamla* takip etmemin bir olduğu yeni bir yazardır.*
devamını gör...

yoldaş benjamin franklin ekonomi bakanı.
devamını gör...

isimlerini ezberlediğim yazar kitlesi.
devamını gör...


papağanlar neredeyse sahipleri kadar uzun süre yaşayabilen canlılardır. evcil papağanların yaşam süreleri doğadaki papağanlara göre daha uzundur. çünkü yırtıcılara yakalanma riski yoktur ve genelde daha az hasta olurlar. yaşam süreleri ise fiziksel büyüklükleriyle bağlantılıdır. her papağan türünün ömrü yaşam kalitesine ve genetik özelliklerine göre değişse de yaklaşık olarak söyleyebileceğimiz bir skala bulunmaktadır. bu skala da papağan türüne göre şöyledir

afrika gri papağanı: 40-60 yıl

amazon papağanı: 25-75 yıl

muhabbet kuşu: 5-18 yıl

caique papağanı: 50 yıl

kanarya: 10 yıl

sultan papağanı: 10-15 yıl

kakadu papağanı: 20-30 yıl

conure papağanı: 10-30 yıl

ekletus papağanı: 30-50 yıl

ispinoz: 5-9 yıl

lori papağanı: 10-30 yıl

cennet papağanı: 10-15 yıl

makav papağanı: 30-50 yıl

güvercin: 15 yıl

senegal papağanı: 50 yıl


devamını gör...

hoş gelmiş safalar getirmiş değerli dostum, çocukluk ve sıra arkadaşım. uzun yıllar burada yazarsın umarım.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim