tanım :“özel gereksinimli çocukların günlük sınıf etkinliklerine, rutinlerine ve geçişlerine katılımını ve bu etkinlikler içerisinde öğrenmelerini desteklemek amacıyla geliştirilmiş bir doğal öğretim yaklaşımı”

daha derinlemesine açıklamak gerekirse özel gereksinimli çocuklarda öğrenmesini hedeflediğimiz beceriler yada kavramları günlük yaşam içerisinde yada yapılandırılmış ortamda çaktırmadan öğretmek olarak açıklanabilir. örneğin: çocuğa, sayı kavramı öğretilecek ise bunu ardışık sayıların kullanıldığı şarkıları söyleyerek, merdivenleri çıkarken sayarak veya seksek oynayarak öğretmek örnek gösterilebilir. bu öğretim yönteminin pratik yanlarından biri çevrede ki tüm uyaranlar önceden hazırlık gerekmeksizin çocuğa materyal olarak sağlanabileceği gibi günlük yaşamında karşılaşabileceği durumlar veya nesneler sayesinde de kazandırılabilir. burada önceden düzenlenmiş eğitim ortamı sağlanabileceği gibi çocuğun seçtiği materyal yahut oyunda araç olarak kullanılabilir. çocuğun etkin katılımın desteklendiği bu yöntemde bilişsel davranışçı eğitimin aksine sınırlılıklar yoktur çünkü her ortam eğitim ortamıdır, her materyal eğitim materyalidir.

bunun dışında çocuğun günlük yaşamında kazanılmasının hedeflendiği özbakım becerileri ve günlük yaşam becerileri uygulanması gerektiği anda uygulanarak öğretmene zamandan da taasaruf imkanı sağlar. örneğin: el yıkama becerisini kazandırmak için özel olarak uygun ortamın sağlanmasını beklemek yerine sınıfta uygulanan sanat etkinliğinin ardından el yıkama becerisine ihtiyaç duyulduğunda gerekli beceri analizi uygulanarak öğretilebilir.

gömülü öğretimin en net gözlemlenebildiği modellerden biri akran öğretimidir. yaşıtlarını örnek alan özel gereksinimli birey onları taklit ederek yeni kavramlar veya davranışlar gösterir. özellikle okul çağında ki özel gereksinimli çocuklarda, sosyalleşmeye başlamasının ardından yeni cümleler kurmaya başlası ve yeni akademik beceriler edinmesi gömülü öğretimin en güzel örneklerindendir.
devamını gör...

muhteşem bir ezginin günlüğü şarkısı. dinlerken tek sigarayla başlayıp paketi yarılayabilirsiniz, o derece içinize işler.

gittim gidilmez yere düştüm dilden dillere
bin kere tekrarı olmaz insan sever bir kere
madem beni bırakıp gittin yazsınlar adımı bir mermere
bin kere tekrarı olmaz insan sever bir kere

buradan
devamını gör...

ara ara yaptığım eylemdir.

keyif veriyor burada yazmak.
devamını gör...

aamir khan'ım başrolünde olduğu film (bkz: 3 idiots) da bu konu çok iyi işlenmiştir.

zengin bir çocuğun yerine fakir ve zeki çocuk okumak için gönderiliyor. zeki çocuk o zenginin yerine diploma alıyor.

günümüzde de bu durum böyle. insanlar torpil ile her şeyi çözmeye çalışıyor. devlete para vermek her şeyi çözmeye yetiyor. zengin bir çocuk kolejlerde en iyi eğitimi alırken; durumu iyi olmayan çocuk sıraları kazılmış, duvarları kirli, yaşı geçmiş öğretmenler tarafından ders almak zorunda kalıyor. kimi zaman ise zorbalığa uğruyor.
burslu üniversite kazanan birisinin sınavlardan geçemediği zaman bursu riske girerken, zengin bir çocuk en iyi üniversitede refah düzeyde okuyabiliyor.
durum sadece maddiyat meselesi. özel liselerde not şişirmekten bahsetmiyorum bile. çoğu insanın o notlar sayesinde üniversite sınavında hakkına giriliyor. her lise böyle değildir tabii ki ama sırf sınıf geçmek için özel okula giden arkadaşlarım vardı. takdir belgesi alıp geçtiler de. durum bu kadar basit.
devamını gör...

genelleme yapmak iyi değildir ama çoğu çakaldır, insanın yüzüne gülüp malı götürür, ırkçı olsa bile çaktırmaz, duygularını belli etmezler. güney afrikanın altın, elmas ve diger madenlerini işletir, siyahları ayakta uyuturlar ama siyah kardeşlerimize göre tarla, çiftlik sahibi hollanda kökenliler ırkçıdır, kötüdür ama ingilizler çok iyidir.
devamını gör...

zaten eviydi eşyasıydı bir sürü borca girmiş insanın bir de düğün masrafıyla uğraşmak istememesindendir. hayır ne gerek var? bir gece için 30-40.000 lira harcamaya değer mi?
devamını gör...

hem akışına bırakmak hem bırakmamak, dengeyi tutturmak.
nasıl olacak?
ben beceremiyorum bu işi.
yapabilene helal olsun.
devamını gör...

toprağın bol olsun kardeşim.
devamını gör...

uzun zamandır benim. konuşacak ama! mesajlaşacak, sesli sohbet programları değil. bildiğin böyle çay kahve eşliğinde tatlı tatlı muhabbet edecek, dertleşecek kimsem yok.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şu videoyu izlerken dikkatimi çeken durum.

1:32


ayrıca adamlar takım elbise giyiyo lan.
devamını gör...

tsk, mevzuattında yer alan, en son kıbrıs barış harekatı’nda kullanılan, savaş zamanlarında kadro açılan din işleri subaylığı kademesi için ilan açılma hadisesi.
tsk tarafından verilen atama kararı ile hayata geçecek birimin, kuvvet komutanlıklarının tamamında yer alacağı ileri sürüldü.
akit haberi "60 yıl sonra din subaylığı müjdesi " olarak yayımladı.
buradan
devamını gör...

etamin.ben pixel fotoğraflardan yararlanarak yapıyorum. küçük 1 uyarı iplerinin tanesi 9tl.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sesinde öyle bir şey var ki, kendisini dinletiyor, dinleyeni dinlendiriyor. çok bunaldığınız zaman bir ilkay şarkısı dinleyin. terapi gibi gelecektir.





sustum.
devamını gör...

kullanılması gereken buton. arkadaşlar kullanın bir zahmet beğeneni öpmüyorlar yani sjsjsjsj. ben bol bol kullanıyorum daha bişey olmadı bana kanlı canlı tek parça halinde hayattayım.
devamını gör...

'felç geçirmek' geçirmenin fakircesidir.

zengin felç geçirir, fakire inme iner.
devamını gör...

eğer toplum dilinde ruh diye tabir ettiğimiz şey varsa,
kendimizi bedenden ayrı görürsek, öldükten sonra toprağın altında olmayabiliriz.
nerede olacağımız ya da bir yerde olacak mıyız orası muamma ?
ama bedenimizin ne hâle geldiğini şu iki videodan birini izleyerek bir kanıya varabilirsiniz.

not: mideniz bulanabilir.
kıymanın zaman içinde çürümesi

bifteğin zaman içinde çürümesi


videoları izledikten sonra insan ister istemez şunları düşünüyor:

kendimizde bedensel özellik olarak noksan gördüğümüz şeylerin dert edilecek bir önemi var mı ?
ya da bir kişiyi sırf bedensel güzelliği için sevenler o kişi bu hâli aldığında ne düşünecek ?

sonuç olarak bedenimiz çürüyor ve toprağa karışıyor. diğer canlılar için bir besin görevi görüyor.

"ben öldükten sonra üzerimde otlar bitsin, çiçekler açsın. biten otlardan koyun yesin et olsun, kuzu yesin süt olsun, arı götürsün bal olsun. benim toprağım da milletime hizmet etsin." - aşık veysel
devamını gör...

bunlara ölüm orucu farz filan mı değil? kendileri tutsalar o zaman .
devamını gör...

bu konuda tecrübeli biri olarak bir kaç kelam edim.

dikkatimi çekenler;

* tanım sonlarında noktalama işaretlerine dikkat edilmemekte. tanımlar mutlaka bir noktalama işareti ile bitirilmelidir.

* forumsal tanımlar çok fazla yapılmakta. mesela kıymalı pide başlığına girip candır yazarsanız olmaz, bu forumsaldır. ama içindeki kıymadan dolayı sevdiğim pidedir derseniz tanımdır. yani girdinin niye, nasıl, neden gibi soruları karşılaması gerekir.

* tanımlarda smiley işaretleri kullanılamaz.

birkaç saatte gözüme çarpanlar bunlar. kısacası sen askere gidince çok dayak yersin misali ben mod olsam çok tanım silerim burdan.
devamını gör...

günümüz dünyasında kinikleri ve kinizm akımını, başka insanların yaşadığı acı ve kötü olaylara karşı üç maymunu oynama yani duyarsız olan ve bu duyarsızlık hali olarak tanımlayabiliriz. yani dünyanın bir tarafı, açlık ve sefaletle çevriliyken diğer tarafının, varlık ve obeziteyle semrilmesine karşı duyarsız kalınması durumu... dünyanın bir bölgesinde savaşlar ve silahlar konuşurken diğer kısmının, mutluluk, heyecan ve havai fişeklerle donatılması, ilk kısmın ikinci kısma karşı üç maymunu oynayıp, görmeyip, duymayıp bilmiyor oluşu. ..

ancak kinizm kökeninde, bu galatı meşhurluğundan çok farklı olmak suretiyle; dünyadan el, etek çekmek manasında bir felsefi akımdır. m. ö. 400 yılı civarında sokrates'in öğrencisi antisthenes tarafından ortaya atılmıştır. başlangıcıyla ilgili anlatılan anekdot ise sokrates'e atfedilir. şöyle ki; sokrates, bir gün pazarda gezerken çok bunalmış ve birden pazarın orta yerinde burada ihtiyacım olmayan ne çok şey var?.. diye bağırmıştır. ancak o sustuğunda hayat yine kaldığı yerden devam etmiştir. ta ki antisthenes'e kadar.

antisthenes bu akımı başlattığında, mutluluğun, maddi anlamda lüks kavramından, siyasetten, iktidardan ve iktidar olmaktan hatta hatta sağlıktan bile bağımsız olduğunun altını çizmiştir. onun öğrencisi diogenes ise en ünlü kiniktir ve bu akımın duyulmasını sağlayan filozoftur. sahip olduğu bir fıçı, bir hırka, ekmek torbası ve bir değnek dışında hiçbir şeyi yoktur. ancak çok da mutludur.
hakkında anlatılan birçok anekdot olmakla birlikte onu anlamamızı sağlayan en ünlü anekdot* şudur: bir gün ünlü komutan büyük iskender bu garip ama mutlu adamı ziyarete gelir ve bir ihtiyacı olup olmadığını sorar. diogenes'in cevabı ise tam da beklendiği şekilde güneşimden çekil olur. onun bu tavrı da gösteriyor ki koskaca komutan ve büyük bir kral olan iskender'den daha mutlu olmak için ihtiyacı olan hiçbir şey yoktur. hatta buradan hareketle gölge etme başka ihsan istemez sözünün doğduğu rivayet olunur. bu anlamda bu kinik yaşamını bizdeki tasavvuf ehlinin yaşadığı zühd hayatına benzetebiliriz.

kiniklere göre; insan mutlu olma yolunda sağlık konusunu da dert etmemeli, ağrılara aldırmamalıdır. hatta buradan hareketle en başta anlattığım duyarsız olma durumu da ortaya çıkmış ve başka insanların yaşadığı olumsuzluk ve acılara da aldırış etmemeyi geliştirmişlerdir. bu da zamanla üç maymunu oynamak ve sessiz kalıp hayata devam etmek olarak karşımızda bir ayna gibi dikilmiştir.
işte bu noktada da tasavvuf ehlinin yaşadığı zühd hayatından ayrılır ve hatta tasavvuf düşüncesiyle taban tabana zıttır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim