radyo yayınlarının tanıtımında yapılan çifte standart
          bugüne kadar kafa sözlük'e yapılan bütün eleştrilerde sözlük tarafında yer almış (kendi içimde) birisi olarak söylüyorum burada moderasyon hatalıdır.
düzeltilemeyecek ya da büyük bir sorun değil bu arada bunun da farkındayım. ancak başlık altında admin'in "dikkate alinmayandır"şeklinde beyan vermesi çok yanlış ve heves kırıcı.
nasıl ki kafa sözlük admin ve yöneticilerinin burada gelir kaygıları olmadan bizim için bir mecra yaratmaları kutsal ise, aynı şekilde sözlük için emek harcayıp program yapan insanların çabası da kutsaldır.
dikkate alınmazsa alınmasın bir şekilde sineye çekilir ama admin buraya gelip bu şekilde yazınca başka bir noktaya geliyor iş.
özet: kolayca halledilebilecek basit bir konunun kötü yönetilmesi.
  düzeltilemeyecek ya da büyük bir sorun değil bu arada bunun da farkındayım. ancak başlık altında admin'in "dikkate alinmayandır"şeklinde beyan vermesi çok yanlış ve heves kırıcı.
nasıl ki kafa sözlük admin ve yöneticilerinin burada gelir kaygıları olmadan bizim için bir mecra yaratmaları kutsal ise, aynı şekilde sözlük için emek harcayıp program yapan insanların çabası da kutsaldır.
dikkate alınmazsa alınmasın bir şekilde sineye çekilir ama admin buraya gelip bu şekilde yazınca başka bir noktaya geliyor iş.
özet: kolayca halledilebilecek basit bir konunun kötü yönetilmesi.
devamını gör...
uğur böceği
          kırmızı ve siyah desenli kanatlarıyla beni benden alan böcektir.
      
  devamını gör...
günaydın sözlük
          günaydın sözlük *
gününüz çok güzel geçsin, güzel haberler alasınız, güzellikler sizinle olsun.
  gününüz çok güzel geçsin, güzel haberler alasınız, güzellikler sizinle olsun.
devamını gör...
30 yaşında aile kurmamış insan
          sadece evlenip çocuk sahibi olmayı aile kurmak zannedenleri görüyorum ve üzülüyorum.
evlenmeden önce de aileniz yok mu sizin? ağaç kovuğundan mı çıktınız? anne/baba/kardeşten oluşan topluluk ne oluyor, ne deniyor biri beni aydınlatsın.
“aile kurmamış” yerine “evlenip çocuk sahibi olmamış” olsa başlık, tamam. ama ona da tavrım sana ne/size ne olur.
  evlenmeden önce de aileniz yok mu sizin? ağaç kovuğundan mı çıktınız? anne/baba/kardeşten oluşan topluluk ne oluyor, ne deniyor biri beni aydınlatsın.
“aile kurmamış” yerine “evlenip çocuk sahibi olmamış” olsa başlık, tamam. ama ona da tavrım sana ne/size ne olur.
devamını gör...
kızlık zarı
          bebeklik ve çocukluk döneminde vajinadan içeri mikrop, kaka, ot püsür kaçmasın diye vardır. belli bir yaştan sonra da işlevsizleşir. *
      
  devamını gör...
dikkate almamak
          bir düşünceye yapılabilecek en kötü işkence. yavaş ve acılı bir ölümün son çırpınışlarına fikir ürününü itekleyen.
 
düşünceyi eleştirmek, yargılamak, kınamak sanki korkunç bir saldırıymış gibi algılanıyor fikri üretene karşı. bu da fikirleri mülk edinme anlayışımızın bir sonucu.(bkz: fikri mülkiyet)
bu yüzden tartışmalarda kişisel savunmalar ve kişiye hücumlar da yaygın.
 
lakin sanılanın aksine bir fikrin başına gelebilecek en kötü şey eleştirilmek, yanlışlanmak vb. değil. sadece dikkate alınmamak.
düşünce gibi akışkan, yayılmacı politika izleyen, üstüne bastıkça kuvvetlenen, eleştirildikçe delikleri bulunup tıkanan ve daha da güçlenen bir şey için en büyük kabus, iplenmemek ve olduğu gibi bırakılmak.
 
tabii bizim bu mülkiyetçi fikir anlayışımız iplenmemeyi, dokunulmamayı bir tür 'onanma' olarak algılayıp seviniyor orası ayrı.
hatta sırf bu kınanma ve eleştiri alma korkusuyla , gülünç bulunma kaygısıyla düşüncelerini daha en başından kendi içindeyken iplemeyip bastıran, dışarı aktarmayan insanlar var.
oysa bunları bir rahat bıraksak, kendi parçamız ve ürünümüz olarak algılamayıp ; haklı eleştirilerde biz de gülebilsek değişim , dönüşüm ve gelişimleri kaçınılmaz olacak.
  düşünceyi eleştirmek, yargılamak, kınamak sanki korkunç bir saldırıymış gibi algılanıyor fikri üretene karşı. bu da fikirleri mülk edinme anlayışımızın bir sonucu.(bkz: fikri mülkiyet)
bu yüzden tartışmalarda kişisel savunmalar ve kişiye hücumlar da yaygın.
lakin sanılanın aksine bir fikrin başına gelebilecek en kötü şey eleştirilmek, yanlışlanmak vb. değil. sadece dikkate alınmamak.
düşünce gibi akışkan, yayılmacı politika izleyen, üstüne bastıkça kuvvetlenen, eleştirildikçe delikleri bulunup tıkanan ve daha da güçlenen bir şey için en büyük kabus, iplenmemek ve olduğu gibi bırakılmak.
tabii bizim bu mülkiyetçi fikir anlayışımız iplenmemeyi, dokunulmamayı bir tür 'onanma' olarak algılayıp seviniyor orası ayrı.
hatta sırf bu kınanma ve eleştiri alma korkusuyla , gülünç bulunma kaygısıyla düşüncelerini daha en başından kendi içindeyken iplemeyip bastıran, dışarı aktarmayan insanlar var.
oysa bunları bir rahat bıraksak, kendi parçamız ve ürünümüz olarak algılamayıp ; haklı eleştirilerde biz de gülebilsek değişim , dönüşüm ve gelişimleri kaçınılmaz olacak.
devamını gör...
hakaret olmayan ama hakaret olan cümleler
          bu tür cümleler düşünen insanda işe yarar. tartışmada, kavgada değil normal sohbette laf sokarken kullanılır. yoksa hararetli bir tartışmada karşındaki sana hakaret ederken sen akıl oyunları içeren cümleleri tonla kursan noolur. şöyle ağzını doldura doldura yüreğinden kopup gelen bir "gerizekalı" kadar etkisi olmaz.
      
  devamını gör...
vay anam vay neler dönmüş serhat ya
          telegol ile hayatımıza renk katmış şaşkınlık ifadesidir. en sevdiğim bakınız olabilir.
      
  devamını gör...
uçurum kenarından atlayacak kişiye söylenecek son söz
          saçların mı ıslak yoksa ıslak mı yaşamak dedim.
      
  devamını gör...
belediyenin almanya'ya gönderdiği 43 kişinin geri dönmemesi
          sorarlarsa “kurulu düzenimiz var yeenim” dersin kim bilcek a**.
      
  devamını gör...
tırnak kontrolünden geçmiş nesil
          cetvel ile parmakların üstüne vurulur du, ayak kontrolü bile yapıldığını hatırlıyorum, ya tamam dinazor değilim, aramızda biraz yaş farkı var dinazor lar ile.
      
  devamını gör...
ekşi sözlük'te ülkücülere edilen ağır hakaret
          pkk artıklarına edilmeyen hakarettir. işte ekşi sözlük.
      
  devamını gör...
anka kuşu
          sümer mitolojisindeki kartalın (önce fırtına, yağmur tanrısı olan ninurtha'nın) babil, akad etkisi ile güneş tanrılarının özelliklerini de bünyesinde toplamaya başlamasıyla oluşan mitolojik heyvan.. akad ve babil'in sümer devletlerini işgal etmesiyle kaynaşan bu kültürler nedeniyle savaşçı bir tanrı haline gelmeye başlayan ninurta; fırtına, kaos ve şimşeğin yanı sıra sabah güneşi, ilkbahar güneşi tanrısı olarakta görülmeye başlanmıştır. güneşle özdeşleşip savaşçı bir tanrı olmasının sebebi de; her gün geceleri kaosla ve karanlıkla savaşmasıdır. aynı şekilde her kış mevsiminde de aynı rolü üstlenir.
mısır ve yunan'da da vardır benzer inanış. güneş her gece yer altına iner ve oradaki kötü yılan ya da güçlerle savaşıp gündüz tekrardan doğar. kışın ise; ölür ve ilkbahar da tekrardan doğar. anka'nın küllerinden doğması inancı bu fenomenden kaynaklanmaktadır. kartal, anka, hüdhüd, simurg, anzu da tıpkı güneş gibi gökyüzündedir, genelde yalnız uçarlar ve etraflarına enerji, yaşam dağıtırlar. anka kuşunun iyileştirici özelliği buradan gelmektedir.
güneş denince akla gelen diğer hayvanlar, yunanda phaeton(at), pegasus (kanatlı at), mısırda horus(atmaca kafalı bir insan) olarak tasvir edilir. güneş'i simgeleyen hayvanların kanatlı vs olarak resmedilmesi de güneşin hareketini açıklamak istemeleri nedeniyledir.
  mısır ve yunan'da da vardır benzer inanış. güneş her gece yer altına iner ve oradaki kötü yılan ya da güçlerle savaşıp gündüz tekrardan doğar. kışın ise; ölür ve ilkbahar da tekrardan doğar. anka'nın küllerinden doğması inancı bu fenomenden kaynaklanmaktadır. kartal, anka, hüdhüd, simurg, anzu da tıpkı güneş gibi gökyüzündedir, genelde yalnız uçarlar ve etraflarına enerji, yaşam dağıtırlar. anka kuşunun iyileştirici özelliği buradan gelmektedir.
güneş denince akla gelen diğer hayvanlar, yunanda phaeton(at), pegasus (kanatlı at), mısırda horus(atmaca kafalı bir insan) olarak tasvir edilir. güneş'i simgeleyen hayvanların kanatlı vs olarak resmedilmesi de güneşin hareketini açıklamak istemeleri nedeniyledir.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
          ne kadar severim o insaları!
o insanlar ki renkli, silik
dünyasında çıkartmaların
tavuklar, tavşanlar ve köpeklerle beraber
yaşayan insanlara benzer.
orhan veli kanık - insanlar.
  o insanlar ki renkli, silik
dünyasında çıkartmaların
tavuklar, tavşanlar ve köpeklerle beraber
yaşayan insanlara benzer.
orhan veli kanık - insanlar.
devamını gör...
feminizm
          günümüzde o kadar yanlış insanların dilinde dolaşan bir tabir oldu ki okuyup araştırmayan bir neslin sadece bayan değil kadın ibaresinden feminizm hakkında bilgileri olduğunu sanması içler acısı. ha bir de bunun dalga konusu olduğu bir zamandayız tabi ki. lütfen biraz okuyun
      
  devamını gör...
breaking bad
          güzel başlayan yavaş ilerleyen detaylı olarak konuların işlendiği üçüncü sezona kadar sıkan fakat final sezonunda bu düşünceniz için sizi pişman eden temel olarak kimyanın hayatımızda nerede kullanılacağını gösteren amerikan yapımı dizidir lisede en az bir kere hocam bu normal hayatımızda ne işe yarayacak dediyseniz izlemeniz tavsiye edilir.
      
  devamını gör...
2002 yılındaymış gibi yazmak
          anneeeeee! ben ne zaman doğacağım yaaaa!
tanım : 2002 yılındaymış gibi yazdığımız başlık.
  tanım : 2002 yılındaymış gibi yazdığımız başlık.
devamını gör...
olimpiyat
          ilk defa mö 776 yılında yunanlılar tarafından yunan tanrısı zeus adına düzenlenen oyunlardır.
başlangıçta kadın ve yabancıların katılımına izin verilmemiştir ancak bir süre sonra bu yasak kaldırılmıştır.
  başlangıçta kadın ve yabancıların katılımına izin verilmemiştir ancak bir süre sonra bu yasak kaldırılmıştır.
devamını gör...
christopher marlowe
          on altıncı yüzyılda yaşamış ingiliz şair ve oyun yazarıdır. 
üstün zekası daha doğru söyleyişle dehası çok küçük yaşlarda kendi göstermiş ve marlowe her zaman çok başarılı bir öğrenci olmuştur. bir ayakkabıcının oğlu olan marlowe dünyada iz bırakmak isteyen ama sınıf farklıları yüzünden geri bırakılan insanlar için örnek alınması gereken bir sanatçıdır.
her zaman shakespeare ile bir yarış içinde tutulmaya çalışılan marlowe için böyle bir rekabet fikri bence çok büyük bir hakaret sayılırdı.
shakespeare daha fazla eser bırakmıştır ama shakespeare 52 yaşında ölürken marlowe daha otuz yaşına gelmeden öldürülmüştür. shakespeare çok yeteneklidir tabii ki ama eserleri hep ingiltere dışındadır nedense, kimseye bulaşmamaya çalışır. marlowe ise ateism, eşcinsellik, yahudi karşıtlığı gibi konularda bile çekinmeden yazar ve bunun bedelini de öder.
marlowe bir barda kafasına aldığı kama darbesi ile öldürülür, shakespeare’in ölümü ile ilgili ise elimizde net bir bilgi yok.
dil kullanımı açısından ikisi de dünyada eşi benzeri görülmemiş bir başarı sergilemiştir.
işte tam bu noktada iki kişinin aynı insan olduğu iddiası ortaya atılır. söylentiye göre marlowe kendi ismini öldürüp shakespeare ismiyle yeniden ortaya çıkmıştır. zaten shakespeare ile ilgili bu kadar az bilgi olması da bu komplo teorisini güçlendirir.
ilginç noktalardan bir diğeri de iki yazarım doğum tarihleri arasında iki ay olmasıdır.
nasıl olduğu, ne olduğu pek mühim değil artık ama şurası kesin ki marlowe, shakespeare’in gölgesinde kalacak bir yazar değildir.
  üstün zekası daha doğru söyleyişle dehası çok küçük yaşlarda kendi göstermiş ve marlowe her zaman çok başarılı bir öğrenci olmuştur. bir ayakkabıcının oğlu olan marlowe dünyada iz bırakmak isteyen ama sınıf farklıları yüzünden geri bırakılan insanlar için örnek alınması gereken bir sanatçıdır.
her zaman shakespeare ile bir yarış içinde tutulmaya çalışılan marlowe için böyle bir rekabet fikri bence çok büyük bir hakaret sayılırdı.
shakespeare daha fazla eser bırakmıştır ama shakespeare 52 yaşında ölürken marlowe daha otuz yaşına gelmeden öldürülmüştür. shakespeare çok yeteneklidir tabii ki ama eserleri hep ingiltere dışındadır nedense, kimseye bulaşmamaya çalışır. marlowe ise ateism, eşcinsellik, yahudi karşıtlığı gibi konularda bile çekinmeden yazar ve bunun bedelini de öder.
marlowe bir barda kafasına aldığı kama darbesi ile öldürülür, shakespeare’in ölümü ile ilgili ise elimizde net bir bilgi yok.
dil kullanımı açısından ikisi de dünyada eşi benzeri görülmemiş bir başarı sergilemiştir.
işte tam bu noktada iki kişinin aynı insan olduğu iddiası ortaya atılır. söylentiye göre marlowe kendi ismini öldürüp shakespeare ismiyle yeniden ortaya çıkmıştır. zaten shakespeare ile ilgili bu kadar az bilgi olması da bu komplo teorisini güçlendirir.
ilginç noktalardan bir diğeri de iki yazarım doğum tarihleri arasında iki ay olmasıdır.
nasıl olduğu, ne olduğu pek mühim değil artık ama şurası kesin ki marlowe, shakespeare’in gölgesinde kalacak bir yazar değildir.
devamını gör...
