evet başlık altını şöyle bir okudum. önce köpektaparı bir tanımlayalım; "bir türü hastalık derecesinde yücelten, diğer türlerin yaşam haklarını yok sayacak kadar gözü dönmüş birey."

birine köpektapar diye ithamda bulunan birisi gidip sokak köpeklerinin patilerini kesmiyor. ruh hastası mısınız siz? bir şeyi eleştiren kişiyi neden kafanızda o şeyin tam zıttına konumlandırıyorsunuz? bu sağlıklı bir davranış değil. toplumumuzdaki bireyler bunu her konuda sık sık yapıyor. ciddi bir sorun bence. fakat bu başka bir başlığın konusu.

köpeklerin de en az kediler kadar, kedilerin de en az insanlar kadar yaşamaya hakkı vardır. köpeklerin daha çok hakkı yoktur. bunu bir kere kafanıza sokun. köpektapar olmayan birisi gidin köpekleri öldürün demiyor, demez de. köpektapar olmayan birisi de köpekleri sever, sayar. fakat bunu hastalık derecesinde yapmaz. kedileri de sever, kuşları da sever, insanları da sever, atları da sever. evet atları.

birine köpektapar diyen birisi "köpeklerden nefret ediyordur" önkoşuluyla yaptığınız her çıkarım boş kümedir. bomboş bir temele oturtulmuş bir iftiradır çünkü.

"sokaklar" köpeklerin değildir. insanlar, doğada oluşmuş sokaklara gelip köpeklerin kulübelerini yıkıp ev yapmamıştır. köpeklerin doğal alanı zaten insanın yanıdır. sokak değildir. köpeği köpek yapan zaten yine insandır. doğal seçilimle beraber kurtları evcilleştirerek köpekle mutualist bir ilişki kurmuştur insan. yani onların yaşam alanlarını gasp ettik gibi ithamlar aşırı cahilce, popülist ve komik.

dünya dengelerden oluşur. bir türün diğerinden üstün oluşu, diğer türün insanla aynı yaşama hakkına sahip olmadığı anlamına gelmez. insan köpekten üstün değildir demek kafayı peynir ekmekle yemekle eşdeğerdir gözümde. insan bal gibi de köpekten üstündür. üstün olduğumuz için bu konuları konuşuyoruz zaten. eğer olmasaydık köpekler bizim hakkımızda bunu konuşurdu. üstün olduğumuz için de bu konuya bir çözüm bulmak bizim görevimizdir.

fakat bunun çözümü hazırladığınız bulamaçları sokaklara atıp vicdan mastürbasyonu yapmak değildir. siz vicdanlarınızı rahatlatacaksınız diye köpekler karda kışta dışarıda kalıyor, barınaklarda kötü muamele görüyor, sokaklarda tecavüze uğruyor. bunların sorumlusu tek bir köpeğin sokakta yaşamasına göz yuman, bunun böyle olması gerektiğini savunan sensin. neticede evet köpeklerin bu muameleleri görmesinin yegane nedeni insandır. insanların da hatırı sayılır bir miktarı maalesef yukarıda yazdığım şeyleri köpeklere yapmaktadır. kedilere de yapmaktadır. kuşlara da yapmaktadır. fillere de yapmaktadır. ne yapalım? bu insanların düzelmelerini mi bekleyelim 300 yıl? 300 yıl boyunca bu köpekler sokaklarda işkence mi çeksinler? toz pembe dünyanızdan uyanın.

köpek dediğin şey sahipli olmalı. sokakta kalmamalı. sıcak bir yuvası olmalı. sokakta kalanlarda kısırlaştırılmalı ki diğer nesiller, bir kaç ruh hastası önlerine yemek atıp vicdanlarını rahatlatacak, egolarını tatmin edecekler diye işkence görmemeliler.
devamını gör...

33 aydının diri diri yakıldığı ve dönemin başbakanı tansu çillerin “ vatandaşlarımız zarar görmemiştir” açıklaması yaparak nasıl bir insan olduğunu açıkça beyan ettiği katliamdır.

her 2 temmuzda aklıma hep aynı fotoğraf düşer. behçet aysan, uğur kaynar ve benim için türk dilinin en büyük şairi olan metin altıok’un merdivende ölümü bekledikleri o kare:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
türkiye’nin üç büyük şairi o merdivende yakıldı. yazmak bile bu kadar can yakarken, yakmak nasıl bir vicdansızlık gerektirir siz düşünün. bu katliamı savunup ama onlar da şöyle yaptı, böyle yaptı diyen insanların vicdanı da o ateşi tutuşturanlarınki kadardır.

bir ülke şairlerini yakarsa geleceğini karartır elbette. bu günler o yangınlardan miras bize.
orda çıkan dumanlar yüzünden göz gözü görmüyor yalnız ve güzel ülkemde. ülkem elinde kibritle dolaşan adamlara kaldı çünkü.

ama biz biliyoruz ve herkes bilsin istiyoruz ki sizin ateşleriniz bu toprağın türkülerini, şiirlerini yakıp kül etmeye yetmeyecek. biz yine metin abiyi, behçet aysan’ı, uğur kaynar’ı okumaya, canım hasret gültekin’i dinlemeye devam edeceğiz çünkü “ düştüğün yerde, derman sendedir.”
devamını gör...

haklı bulduğum açıklamalar silsilesi.
devamını gör...

sırf bunun için kurulmuş gizli ekiplerimiz var bizim. düzenli olarak birbirimizi pohpohlayıp popi olmasını sağlıyoruz.

katılmak isteyenler 3 biyometrik foto, kimlik fotokopisi, ikematgah gibi belgelerle bana başvuru yapabilir.
devamını gör...

müthiş bir kelime öbeğidir, çok fazla bilgiyi çok sıkıştırılmış şekilde vermektedir. varlığın ruhçu bakış açısı ile ölmesi demek, bu beden ile geldiği dünya okulunda yapması gerekenleri tamamladığı ya da tamamlayamadığı durumlarda da daha fazla verim alamayacağı için bedeni terk etmesidir. bu bakış açısı ile ölümden önce ölebilecek seviyeye gelmiş olmak kısaca varlığın tüm ego ve bencillik yani nefsani bir varlık olmak durumundan çıkmaya çalışması ya da neredeyse çıkmış seviyeye ulaşmış olması demektir. tasavvuf ve asya dinleri bu amaçla bir sürü ritüel ve uygulama yapmakta olup özetinde hepsinin insanın kendini bilmeyi sağlamasına yönelik pratik çalışmalar olması kısaca varlıkları "ölmeden önce ölmeye" hazırlamalarıdır..
devamını gör...

gözleri sıkıca bağlanan kişinin alttan veya üstten görmesi neticesinde kolayca ebeleyeceği, sadece şanslı çocukluk geçirmişlerin oynadığı eskilerin oyunu.
devamını gör...

egzistansiyalist ne ahlaki değerlere ne de tanrıya inanır; fakat insanın vicdanının olduğunu, iyi bir iş yaparsa onu güzelleştirdiğini, teskin edip huzurlu kıldığını ancak kötü işin vicdanı sızlattığını söylüyor. burada bir soru gündeme geliyor: vicdan varlığın mı yoksa mahiyetin, özün, niteliğin, sıfatın mı bir parçasıdır? açıktır ki özün,mahiyetin bir parçası. insan mahiyet ve sıfatlarda değil varlıkta müşterektir...

ali şeriati'ye göre albert camus teslim oluyor; fakat hayatı kötü bilen sartre acıklı bir tarzda hayata bir anlam vermek için çabalıyor, âlemde olmayan mefhumu oluşturmak istiyor, ama olmuyor

neden başarılı olamıyor: çünkü kendi hayatından daha yüksek ve daha kutsal bir merkeze ve mutlak bir hakikate inanan insan kendini feda eder. fakat kendi mutlak özgürlüğüne ve benmerkezciliğe, kendini ölçü almaya inanan -kendini hiç bilen- bir insan, acaba başkaları -onları da hiç biliyor- için böyle bir fedakarlık yapar mı?

ideolojilerde dert, aşk, eylem üçlüsü olmak mecburiyetindedir. zira olmazlarsa başarı elde edemezler. kalıcılık yakalayamazlar.
dert insanın veya ideolojinin aklına takılan herhangi bir sorun, yeryüzündeki bir bozukluktur.
aşk ise bu sorunu ve bozukluğu gidermek için insanın yapıştığı ideoloji veya felsefe akımıdır veya ideolojinin bunu gidermek için ortaya attığı düzeltme teklifidir.
eylem ise senin bu ideolojiye yapışarak o bozukluğu gidermek için harekete geçmek "ben" kavramını "biz" kavramına feda etmen veya ideolojinin insanı buna itmesi, insanı gönüllü olarak kendini fedaya davet etmesidir.
dinin dışında hiçbir ideoloji eylemi gerçekleştiremez ve eylem olmadan dert ve aşk aynı kalpte huzur ve uyum içinde yaşayamaz, bulunamaz.
neden din?
çünkü din dışı ideolojilerde gaye zevktir, ana hedeftir. dinlerde ise kutsal ideye erişmek için çekilen acı ve ızdırap zevktir. dinlerde kutsal bir ideye erişmek için ızdıraba tahammül eden bir kimse zevk alıyor; bu ızdırap dine inanan kimse için bir hedefe varma yolunda zevk veya lezzetttir. oysa diğer akımlarda zevkin bizatihi kendisi hedeftir. bu ise "biz" kavramını "ben" kavramına feda eder ve işin sonunda sartre çıkıp der ki
"özgürlükten kastım bu değildir"*

kısacası (bkz: çok yüce olan ahlâkı hiçlik üzerine inşa etmek)
(ahiret)
#605802
(bkz: psikolojik egoizm)
devamını gör...

- mutluluğunu kıskandığını fark etmek.
- arkandan iş çevirdiğine şahit olmak.
- önemli bir davete çağırdığınızda ya da ihtiyaç duyduğunuz, yanınızda olmasını istediğiniz bir vakit, saçma sapan bahaneler uydurup gelmemesi. ama konu karşı cins olunca zaman mekan fark etmeden dışarı çıkabilmesi. hani ailen baskıcıydı? bana mı baskıcı?
devamını gör...

bakın, hep söyledim. tekrar söyleyeceğim. asıl sorun kadına şiddet değil, şiddetin kendisi. sadece kamuoyu kadına şiddet başlığına fazla duyarlı.

açıklayayım.

dünyada şiddet rüzgarları esmekte. bunun ana nedeni de, evet, ekonomi. hal böyleyken, ülkemizdeki soruşturma ve kovuşturmaya tabii tutulan (cinayet, adam yaralama gibi) suç istatistiği de diğer avrupa ülkelerine göre bir hayli fazla. (yani, yıllık 100 bin frank kazanan bir toplulukla karşılaştırmak bir miktar yanlış.) kadına şiddet, şiddet suçlarının küçük bir kısmını oluşturmakta.

eğer siz kadına şiddeti bitirmek istiyorsanız, kamuoyu ve hükümet olarak her türlü şiddetlin karşısında sarsılmaz bir biçimde durmanız gerekli. çünkü kadın şiddet ve kadın cinayetleri, şiddet sorununun çok küçük bir kısmı. şiddetin cinsiyeti olmadığını unutmamak gerek.

eğer şiddeti bir bütün olarak görmez ve ciddi bir sorun olduğuna ikna olmazsak, bataklığı kurutmak yerine sineklerle mücadele etmek gibi fuzuli bir çaba içerisinde zaman geçirmiş oluruz.
devamını gör...

kanımca beşiktaş'ın ligin fişini çektiği maç olmuştur. sergen yalçın'ın özellikle rize maçı sonrası; ''cumartesi günü olacakları hep birlikte göreceğiz!'' diye göz dağı vermesi sonrası bu skorun yaşanması benim gözümü korkuttu. bundan sonra sergen yalçın hakkında tek bir olumsuz kelam dahi etmem. sonumun hatayspor gibi olmasını istemiyorum * bu skor aslında önümüzdeki sezonlar içinde bir ders niteliğinde. rakip takımların sergen hoca'yı asla ve kata kızdırmaması gerekiyor. takımı öyle bir motive etmiş ki, takım kırmızı pelerin görmüş boğa gibi saldırdı. ilk yarı 5-0 bitti ama izlemeyenler için söylüyorum; bu nasıl kaçar diyeceğiniz en az 5 pozisyon daha vardı. kartal resmen parçaladı geçti. şampiyon gibi oynayan bir beşiktaş izledik.

bir kaç kelam da hazımsızlık yaşayan rakip takım taraftarları için söylemek lazım; alanyaspor maçının açıklamasını alanyaspor'un bizzat kendisi fenerbahçe maçında yaptı. davidson da luz pereira namı diğer davidson altı pastan bomboş kaleye gol nasıl kaçırılır gösterdi. kaldı ki, alanyaspor - beşiktaş maçının ilk çeyrek diliminde beşiktaş'ın 3 tane direkten dönen topu var. işe bakın ki alanyaspor fenerbahçe maçında da alanyaspor'un üç topu direkten döndü * neyse bunlar işaretler. göklerden gelen bir karar vardır muhakkak * bahsettiğiniz takım beşiktaş yeri geldi trabzon'u 7-1 yendi. veselinoviç eliyle 5 işareti yaptığında beşiktaşımız veysel hocamızı kırmadı gitti kadıköy'de fenerbahçe'ye 5 attı. kalecisiz deplasmanda ezeli rakibine gerekli dersi verdi vs vs. yeni kuşak iki büyük masalına inandırıldığı için beşiktaş kendine geldiğinde fabrika ayarları bozulup mavi ekran veriyorlar. önce takımlarınızın kadro değerine bakacaksınız. lig genelinde oynadığınız kötü futbolu göreceksiniz, şapkayı önünüze koyacaksınız ve ondan sonra beşiktaş'a laf edeceksiniz. alanyaspor'da hatay'a 6 tane gol attı bu sezon. bilenmiş, hırslanmış şampiyonluğa yürüyen beşiktaş mı ''pamuk prenses ve yedi cüceler masalı''na nazire yapmayacak? bu kadar sıkmayın canınızı an itibarı ile hak eden şampiyon olmak üzere. hazımsızlık varsa beypazarı soda şu an dertlerinizi bitirmek için bire bir olur.

rize maçından neredeyse iki gün sonra sahaya çıkacaksınız. herkes pusuda puan kaybınızı bekleyecek, bu arada rakip takımın hocası covid olacak ve oyuncular için test yapılması talebi geri çevrilecek buna rağmen kalkıp siz şu türküyü söyleyeceksiniz;

biz tam 7 cüceyiz on dört kollu bir deviz. var mı bize yan bakan hey yan bakan hey yan bakan...

bu her babayiğidin harcı değil. ne zaman iyi olanı hak edeni alkışlamayı öğrenirsiniz işte o zaman işler güzelleşir. sodalarımızı içelim keyfimize bakalım değerli dostlar. ha bu arada lafım sadece hazımsızlığı olan arkadaşlara daha öncesinde beşiktaş'ın bu sezonu tartışmasız hak ettiğini söyleyen pek çok rakip takım taraftarı yazar arkadaşımız oldu. onlara da objektif ve aklı selim duruşlarından ötürü teşekkür ederiz.

adettendir;

siyah ulan!
devamını gör...

psikolog bir arkadaşımın gizli eş cinsellik göstergesi olabileceğini düşündüğü durum.
düşününce mantıklı gelmiyor da değil.
devamını gör...

hayata olumlu yönden bakmanızı sağlar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bunu da atmasam çatlardım
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

vay canınaaa.
bunu öğrendiğim çok iyi oldu. şimdi rahat bir uyku çekebilirim.
devamını gör...

bu insanlara yaşından küçük göründüğünü çevresindekiler söyler. herkes kimlik yaşını biliyor nihayetinde. genelde genetik faktörlerden kaynaklanır. benim yaşıma da inanmazlar ama anneme daha büyük tepki gösterirler. bir keresinde bir yerde annem olduğunu ispatlamak için kimliğini göstermiştik o derece yani oluyor böyle şeyler takmayın kafaya.
devamını gör...

bir yerde imla hatası var gibi ama dur bakalım bulacak gibiyim.*
devamını gör...

son günlerde birçok firmanın da uyguladığı kod 29 mağduru işçilerin haberini görmüşsünüzdür. bu haberlerden sadece birisini paylaşıyorum. migros gibi büyük bir kurumun bunu yapmasıysa beni hayli şaşırttı. seküler, beyaz yakalı, sosyal demokratım. alış verişlerimde her zaman seküler kesimi tercih ederim. alış verişimin yüzde 99'unu migros tan yapıyorum. bu işçilere destek olalım. ister migrosu boykot edelim, ister şehirlerimizde migros önünde protesto yapalım, ister hashtag açalım. aktroll falan değilim, hayatım hükümet protestolarında geçti. maksadım migros'u karalamak, hedef göstermek vb değil. migros u bırakıp bim'den alalım gibi dahice(!) fikirler üretmeyeceğim. buna sessiz kalmak, suça ortak olmak istemiyorum. işini kaybeden insanlar bu dönemde resmen açlığa mahkum ediliyor. emekçilerin çocuklarını, ailelerini düşünüp çözüm bulalım. hele ki kod 29 denilen etiketle işten atılmak en ağırı. işçi tazminat da alamıyor, işsizlik maaşı da... öyle yandaş medyada söylendiği gibi işsiz herkese bol keseden sosyal yardım veriliyor, işsizler miami ye tatile gidiyor masalına inanan varsa başlığı da beni de engellesin.

adam gibi 2 kelam yazalım dedik... hemen bıdı bıdı...
migrostan alış verişi bir sosyoekonomik gösterge olarak değil, seküler olmaları sebebiyle tercih ettiğimi yazdım. (30 yıl önce zenginler migrostan alırdı... şimdi fiyatları çoğu marketten ucuz. hava basmıyorum burda...)
kod 29 tarihi, kökeni... değil şu anda yarattığı mağduriyetten bahsettim. gözümün önündeki olay yani.
mahkeme, hukuk fikri de süpermiş. karar hemen yarın çıkar zaten. avukat da zaten dava başı 10 tl.

buradan
devamını gör...

her gün sözlüğe '' belki bir kalbe dokunabilirim '' diye giriyorum. insanlara bir nebze neşe katabiliyorsam, bir nebze yüreklerinin yumuşamasını sağlıyorsam en büyük mutluluk benim için. vaktimi burada harcadığım her gün için vicdanımı daha da rahatlamış hissediyorum.
hayat bir şekilde devam ediyor, iyisiyle kötüsüyle yol alıyoruz. önemli olan geriye dönüp baktığımızda yüzümüzde oluşacak tebessümdür.
insanların gülmeye ihtiyacı var, mutlu olmaya, huzura ihtiyacı var.
gelin hepimiz bir ucundan tutalım bu güzel gönül işinin...
devamını gör...

gün içerisinde denk geldiğim her tanımını keyifle okuyup çok beğendiğim yazar. bir insanın hiç mi kötü tanımı denk gelmez diyesim geldi hatta bilmem kaçıncı tanımdan sonra. bundan böyle sıkı takipçisi olarak yoluma devam edeceğim..

ps: rütbesi de çok iyiymiş.
devamını gör...

can gox machine.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim