abartılan tatlı
vezir parmağı. bildiğin tulumbanın parmak halinde olanı. başka bir numarası yok.
tanım: abartılan tatlıların anlatıldığı başlık.
tanım: abartılan tatlıların anlatıldığı başlık.
devamını gör...
y kuşağının z kuşağını küçümsemesi
bence bu durumu en iyi özetleyen psikiyatrist bahar tezcan'ın geçtiğimiz senelerde attığı bir tweet:
" bir dönemin çocukları öyle yoğun baskılarla büyütüldü ki; sus, edepli ol, her şeyi isteme, ağlama, elalem ne der! şimdi o çocuklar büyüdü ve acısını çıkarırcasına çocuklarına şunları öğütlüyor; tüm dünya senin, her şeyi iste, hepsi hakkın, kendine hayran ol. “hiç” neslinden “ben” nesline!"
bırakın bu gençler hakları olanı alsınlar. nasıl olmak istiyorlarsa öyle olsunlar. ister tiktok videosu çeksin, ister meydanlarda pankart taşısın. yeter ki bizler onlara kendileri olabilecekleri, seslerini duyurabilecekleri o güvenli ortamı sağlayabilelim. sizin gibi olmayan illa kötü değildir. kabullenelim bunu. çok güzeller, çok parlaklar. fırsat verirsek gözlerindeki ışık yeter ülkeyi aydınlatmaya.
" bir dönemin çocukları öyle yoğun baskılarla büyütüldü ki; sus, edepli ol, her şeyi isteme, ağlama, elalem ne der! şimdi o çocuklar büyüdü ve acısını çıkarırcasına çocuklarına şunları öğütlüyor; tüm dünya senin, her şeyi iste, hepsi hakkın, kendine hayran ol. “hiç” neslinden “ben” nesline!"
bırakın bu gençler hakları olanı alsınlar. nasıl olmak istiyorlarsa öyle olsunlar. ister tiktok videosu çeksin, ister meydanlarda pankart taşısın. yeter ki bizler onlara kendileri olabilecekleri, seslerini duyurabilecekleri o güvenli ortamı sağlayabilelim. sizin gibi olmayan illa kötü değildir. kabullenelim bunu. çok güzeller, çok parlaklar. fırsat verirsek gözlerindeki ışık yeter ülkeyi aydınlatmaya.
devamını gör...
çocukken hayal edilen tanrı şekli
ben küçükken tanrıyı böyle beyaz büyük bir ışık gibi hayal ediyordum. işin garibi tanrı bizi izliyor dendiği için aklımda sanki tanrının büsbüyük bir odası varmış ve hep böyle yan yana kameralardan bizi izliyormuş gibi canlanırdı. bir tane koltuğu olurdu böyle tekerlekli, milyonlarca kameradan bizi izlerdi benim hayalimde. şu an her aklıma geldikçe aynı görüntü canlanıyor gözümde ve her seferinde komik geliyor.
devamını gör...
meja (yazar)
bilgi içerikli tanımlarını okurken öğrenmelere doymamamı sağlayan yazar. kendisinin düşüncelerini ve fikirlerini ifade ediş biçimini de ilgiyle okuyorum.
devamını gör...
kargonun tuvaletteyken gelmesi
yazılı olmayan murphy kuralıdır. saatlerce beklersin gelmez, tam tuvalete girersin işin ortasında kapı çalar. açan olmayınca da geldik yoktunuz diye notu bırakıp gider. bir benzeri de otobüs beklerken olur. beklersin beklersin gelmez, sıkılıp bir sigara yakayım dersin, tam ucunu yakıp bir fırt çekersin, şak diye otobüs gelir.
devamını gör...
öğretmeni sınıfından kovan kaymakam
ziya paşa'yı rahmetle andırmış olan kaymakamdır.
bed asla necabet mi verir hiç üniforma...
bed asla necabet mi verir hiç üniforma...
devamını gör...
son singapur vapuru (yazar)
sözlüğün, abartmıyorum, en iyi yazarlarından. takip edilmesi gerekenlerden hem de. bol bol yazmasına ihtiyacı olan bir sözlük var burada...*
devamını gör...
şokopop
kavga, polemik, basitlik, skandal mottosuyla yola çıktığı günden beri türkiye'nin en derin magazin çukuru olan youtube kanalıdır. başarılarının devamını dileriz, pek seviyoruz kendisini.
devamını gör...
çok gezen mi bilir çok okuyan mı sorunsalı
ilber ortaylı, bu soruya "gezerken 3 gün fazla kalıp kitap okuyan insan bilir." şeklinde cevap vermiştir.
devamını gör...
karanlık madde
doğrudan gözlenemeyen ve varlığı ancak dolaylı yollardan kanıtlanabilen, evrenin büyük bir kısmını oluşturduğu tahmin edilen madde.
gözleyemiyorsak varlığını nereden biliyoruz sorusu gelebilir akıllara. detaylara girmeden bunu bilmenin 2 yolundan bahsedeyim. galaksilerdeki yıldızların, galaksi merkezine olan uzaklıklarına bağlı hız değerlerinden elde edilen bilgiler, galaksi içerisinde gözle görünenden çok daha fazla madde olması gerektiğini gösteriyor. ayrıca evrende kozmik mikrodalga fon ışınımı adını verdiğimiz bir radyasyon türü var ve bu radyasyona ilişkin gözlem ve ölçümler de karanlık maddenin var olması gerektiği sonucuna ulaştırıyor bilim insanlarını.
gözleyemiyorsak varlığını nereden biliyoruz sorusu gelebilir akıllara. detaylara girmeden bunu bilmenin 2 yolundan bahsedeyim. galaksilerdeki yıldızların, galaksi merkezine olan uzaklıklarına bağlı hız değerlerinden elde edilen bilgiler, galaksi içerisinde gözle görünenden çok daha fazla madde olması gerektiğini gösteriyor. ayrıca evrende kozmik mikrodalga fon ışınımı adını verdiğimiz bir radyasyon türü var ve bu radyasyona ilişkin gözlem ve ölçümler de karanlık maddenin var olması gerektiği sonucuna ulaştırıyor bilim insanlarını.
devamını gör...
köylü yazardan ironiler
çok hoş geldiniz efenim, gözümüz yollarda kalmıştı*.
gitmeler yakışmadı zaten size, iyiki geldiniiiz. bir daha da gitmeyin.**
güzel tanımlarınızı bekliyorum. mutlu ve sağlıklı günler dilerim. *
gitmeler yakışmadı zaten size, iyiki geldiniiiz. bir daha da gitmeyin.**
güzel tanımlarınızı bekliyorum. mutlu ve sağlıklı günler dilerim. *
devamını gör...
yazarların unutamadıkları dizi replikleri
bomba patlıyor 50 kişi ölüyor panik olmuyorsunuz teker teker ölünce mi panik oluyorsunuz. (bkz: şahsiyet)
devamını gör...
aziz nesin
atık kağıtları biriktirir sonra onları delgeçle delip saklarmış. ne yapacaksın bunları, diye sorulduğunda :
- vakıftaki çocuklar mezun olduğunda ya da evlendiğinde üstlerine konfeti diye atacağım,dermiş.
vakıf hakkında evernevergreen çok güzel bir yazı yazmış zaten
(bkz: #162463)
****
kitaplarını öyle severdim ki küçük bir çocukken, evdekiler gece ışığı yakmamı istemiyorlar diye fenerle yorganın altında okurdum.bazen sesli sesli gülmemek için çok zorlardım kendimi.
hepsi kara mizah tarzında yazılmış yüzlerce öykü, biz insanların ne kadar yapmacık ve iki yüzlü olduğuna değinir ;durumu idare etmek için kırk takla atanları, din sömürücülerini, siyasi çıkarlar adına yapılanları, geri kalmışlığımızın ardındaki sebepleri kahramanları aracılığıyla anlatır.
beklenmedik durumları karşınıza çıkarır: bir kadın eşinin hıçkırmasına aşık olmuştur, artık bunu yapmayınca boşanmak için mahkemeye başvurur.
bir başka öyküsünde amerikalı bir turist kulağında radyosu aya yolculuk yapan yakınının durumunu takip ederken istanbul’da bir semtten ötekine gitmeye çalışır ama başlarına gelmedik kalmaz. turist kadını gezdirenler olmadık yaratıcı kılıflar bularak bu aksilikleri açıklamaya çalıştıkça daha da komik duruma düşerler.
bir diğerinde, kendisine yaklaşan kurdun kokusunu aldığı halde kendini kandırmaya çalışan eşeğin, kurt ta burnunun ucuna kadar gelse de en sonunda, ona yem oluşuyla biten duyarsızlığını anlatır.( burada biraz da tehlikeyi gördüğümüz halde onlara duyarsız kalan , tam ensesine geldiğinde durumun ciddiyetini anlayan halimize dem vurur.
paranın, ekonomik ve sosyal statünün, sınıf atmanın insan hayatına getirmiş olduklarını, doymak bilmez hırsların kişileri içine soktukları durumları mizahi bir dille anlatır.
kısacası insanca kusurlarımızı abartı ve süslemelerle karşımıza koyarak yapabilene bir özeleştiri, görebilene geniş ve eleştirel bir bakış açısı sağlar.
- vakıftaki çocuklar mezun olduğunda ya da evlendiğinde üstlerine konfeti diye atacağım,dermiş.
vakıf hakkında evernevergreen çok güzel bir yazı yazmış zaten
(bkz: #162463)
****
kitaplarını öyle severdim ki küçük bir çocukken, evdekiler gece ışığı yakmamı istemiyorlar diye fenerle yorganın altında okurdum.bazen sesli sesli gülmemek için çok zorlardım kendimi.
hepsi kara mizah tarzında yazılmış yüzlerce öykü, biz insanların ne kadar yapmacık ve iki yüzlü olduğuna değinir ;durumu idare etmek için kırk takla atanları, din sömürücülerini, siyasi çıkarlar adına yapılanları, geri kalmışlığımızın ardındaki sebepleri kahramanları aracılığıyla anlatır.
beklenmedik durumları karşınıza çıkarır: bir kadın eşinin hıçkırmasına aşık olmuştur, artık bunu yapmayınca boşanmak için mahkemeye başvurur.
bir başka öyküsünde amerikalı bir turist kulağında radyosu aya yolculuk yapan yakınının durumunu takip ederken istanbul’da bir semtten ötekine gitmeye çalışır ama başlarına gelmedik kalmaz. turist kadını gezdirenler olmadık yaratıcı kılıflar bularak bu aksilikleri açıklamaya çalıştıkça daha da komik duruma düşerler.
bir diğerinde, kendisine yaklaşan kurdun kokusunu aldığı halde kendini kandırmaya çalışan eşeğin, kurt ta burnunun ucuna kadar gelse de en sonunda, ona yem oluşuyla biten duyarsızlığını anlatır.( burada biraz da tehlikeyi gördüğümüz halde onlara duyarsız kalan , tam ensesine geldiğinde durumun ciddiyetini anlayan halimize dem vurur.
paranın, ekonomik ve sosyal statünün, sınıf atmanın insan hayatına getirmiş olduklarını, doymak bilmez hırsların kişileri içine soktukları durumları mizahi bir dille anlatır.
kısacası insanca kusurlarımızı abartı ve süslemelerle karşımıza koyarak yapabilene bir özeleştiri, görebilene geniş ve eleştirel bir bakış açısı sağlar.
devamını gör...
zübük
--- alıntı ---
şimdi çok iyi anladım ki, zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz.
bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübüklükler çıkıyor.
oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. sonra, kendi zübüklüklerimizin bir tek zübük'te birleştiğini görünce ona kızıyoruz...
--- alıntı ---
şimdi çok iyi anladım ki, zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz.
bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübüklükler çıkıyor.
oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. sonra, kendi zübüklüklerimizin bir tek zübük'te birleştiğini görünce ona kızıyoruz...
--- alıntı ---
devamını gör...
rögar kapağı
bir ülkenin gelişmişlik düzeyini anlamak için nelere bakmak gerekir?
önemsiz bir gösterge olarak düşünülse de rögar kapaklarının da kesinlikle bir kıstas olduğu düşüncesindeyim.

kendi gözlerimle rögar kapağı çıkıntısını farkedemeyen motosiklet sürücüsünün düşüşüne tanık olduğum için bu tanımı girmek istedim. belediyelerimiz malesef futbol kulüpleri, konser gibi işler peşinde koşuyor. asıl böyle meselelere eğilmesi gerekmektedir.

8 milyon üniversite öğrencimiz var diye övünüyoruz fakat rögar kapağını düzgün takabilecek kadar kalifiye değiliz. rögar kapaklarının yol ile aynı seviyede yapılabildiği zaman ülkemin iyiye gittiğine kanaat getireceğim.
önemsiz bir gösterge olarak düşünülse de rögar kapaklarının da kesinlikle bir kıstas olduğu düşüncesindeyim.

kendi gözlerimle rögar kapağı çıkıntısını farkedemeyen motosiklet sürücüsünün düşüşüne tanık olduğum için bu tanımı girmek istedim. belediyelerimiz malesef futbol kulüpleri, konser gibi işler peşinde koşuyor. asıl böyle meselelere eğilmesi gerekmektedir.

8 milyon üniversite öğrencimiz var diye övünüyoruz fakat rögar kapağını düzgün takabilecek kadar kalifiye değiliz. rögar kapaklarının yol ile aynı seviyede yapılabildiği zaman ülkemin iyiye gittiğine kanaat getireceğim.
devamını gör...
mulholland drive
#kitap-film
david lynch üstadın, izlemelere doyamadığım, çokça sevdiğim kara film ve sürrealizmden ögeler taşıyan filmi. aynı zamanda nickimin esin kaynağı.
naomi watts müthiş bir oyunculuk sergiliyor, hayran kalmamak elde değil. şimdilik kamera arkasından şu görüntüler ile kısaca bitireyim.
david lynch üstadın, izlemelere doyamadığım, çokça sevdiğim kara film ve sürrealizmden ögeler taşıyan filmi. aynı zamanda nickimin esin kaynağı.
naomi watts müthiş bir oyunculuk sergiliyor, hayran kalmamak elde değil. şimdilik kamera arkasından şu görüntüler ile kısaca bitireyim.
devamını gör...
akıştaki nickaltı trafiği
çoğu zaman, beyaz şahinle sağdan 80 le giderken, yanımdan 120 ile geçen son model arabalara bakıyormuşum gibi bir hissiyat yaşatan trafik. nick altı için ayrı bir sekme fikri gayet isabetli olur.
devamını gör...
ortamda kadın olduğu zaman değişen tip
çok uyuz olurum bunlara. kız versiyonu da var bunun her iki tarafınki de acayip irite edici.
devamını gör...
novaturient
latince bir kelime. hayatımızda kötü giden şeyleri kökten değiştirmeyi istemek anlamına geliyor.
ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar,
her gün aynı yoldan yürüyenler,
yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler,
giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler,
tanımadıklarıyla konuşmayanlar.
ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar,
beyaz üzerinde siyahı tercih edenler,
gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreğiküt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.
ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler,
bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar,
hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar,
okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
gönlünde incelik barındırmayanlar.
ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler,
kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler,
ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar,
daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler,
bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar,
bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.
deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden,
anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.
pablo neruda
ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar,
her gün aynı yoldan yürüyenler,
yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler,
giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler,
tanımadıklarıyla konuşmayanlar.
ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar,
beyaz üzerinde siyahı tercih edenler,
gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreğiküt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.
ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler,
bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar,
hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar,
okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
gönlünde incelik barındırmayanlar.
ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler,
kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler,
ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar,
daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler,
bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar,
bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.
deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden,
anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.
pablo neruda
devamını gör...
